Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

HULASA - Mizan’ul Hikmet

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

    2-Emin

    4820.Resulullah (s.a.a): “Bilin! Allah’a yemin olsun ki ben, göklerde eminim ve yer yüzünde de eminim (güvenilir kimseyim).” *10340


    4821.İbn-i İshak: “Allah Resulüne (s.a.a) vahiy nazil olmadan önce de Kureyş onu emin olarak adlandırmıştı.” *10341


    4822.Hakeza İbn-i İshak: “Hatice binti Huveylid, tacir, şerafet sahibi ve varlıklı biriydi. İnsanları ticaret için malıyla istihdam ediyor ve işleri karşısında ticaretten elde ettiği kazançtan belli bir miktarını onlara veriyordu. Kureyş tacir bir topluluktu. Peygamber’in doğru söylediğini, emanete riayet ettiğini ve beğenilmiş ahlakını duyduğunda ona birini gönderdi ve kendisinden bir malla ticaret için Şam’a gitmesini teklif etti.” *10342


    10340* Kenz'ul-Ummal, 32147
    10341* Sire-i İbn-i Hişam, 1/210
    10342* a.g.e, 1/199


    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


      3-Adil

      4823.İmam Sadık (a.s): “Allah Resulü (s.a.a) zamanını ashabı arasında taksim ediyordu ve ona buna (herkese) eşit bir şekilde bakıyordu.” *10343

      10343* el-Kafi, 8/268/393




      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

        4-Cesur

        4824.İmam Ali (a.s): “Savaş şiddetlenip iki ordu karşı karşıya gelince biz, Allah Resulü’ne (s.a.a) sığınıyorduk. Hiç kimse düşmana Peygamber’den daha yakın değildi.” *10344


        4825.el-Bera bin Azib: “Biz savaş kızıştığında Allah Resulüne (s.a.a) sığınıyorduk. Şüphesiz cesur, onun karşısına çıkabilen kimseydi.” *10345


        4826.Enes: “Allah Resulü (s.a.a), insanların en güzeli, en cömerti ve en cesur olanıydı. Bir gece Medine halkı bir ses işitti ve dehşete kapıldı. Halktan bir grubu sesin geldiği yöne doğru harekete geçtiler. Peygamber de onlardan daha önce sesin geldiği yöne doğru harekete geçmiş ve Ebu Talha’nın çıplak atına binip elinde kılıç olduğu bir halde geri dönmüştü. Peygamber onlara şöyle buyuruyordu: “Korkmayın! Korkmayın!” *10346


        10344* Mekarim’ul ahlak, 1/53/26
        10345* Kenz’ul Ummal, 35347
        10346* Sahih-ul Muslim, 2307


        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


          5-Sila-i Rahimde Bulunma

          4827.Enes: “Allah Resulü ahlakı olduğu üzere (din) kardeşlerinden birini üç gün görmediği taktirde halini soruşturuyor, eğer yolculuğa gitmişse onun için dua ediyor, eğer şehirdeyse onu görmeye gidiyor ve eğer hastaysa onu ziyaret ediyordu.” *10347

          10347* Mekarim’ul-Ahlak, 1/55/34




          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

            6-Halim

            4828.Enes: “Ben Allah Resulü (s.a.a) ile birlikte yürüyordum. Peygamber Necran kumaşından dikilmiş kenarları kaba bir elbise giyinmişti. Bir bedevi yoldan gelip sert bir şekilde onun elbisesinden çekti. Ben Allah Resulü’nün (s.a.a) boynuna baktım. Elbisenin kaba kenarından dolayı hızla çekildiği için Peygamber’in boynunu çizdiğini gördüm. O bedevi daha sonra şöyle dedi: “Ey Muhammed! Emret de senin yanında olan Allah’ın malından bir miktarını bana versinler.” Peygamber (s.a.a) ona doğru döndü, güldü, daha sonra ona bir şey vermelerini emretti.” *10348

            10348* et-Terğib ve’t-Terhib, 3/418/20




            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

              7-Hayalı

              4829.Ebu Said Hudri: “Allah Resulü (s.a.a) perde arkasındaki bakire kızlardan daha hayalıydı.” *10349


              4830.Hakeza Ebu Said Hudri: “Peygamber o kadar hayalıydı ki kendisinden istenen herşeyi mutlaka bağışta bulunurdu.” *10350


              10349* Kenz'ul-Ummal, 17817
              10350* Mekarim’ul-Ahlak, 1/50/15


              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                8-Alçak Gönüllü

                4831.Resulullah (s.a.a): “Şu beş şeyi hayatta olduğum müddetçe terketmeyeceğim: Yerde kölelerle birlikte yemek yemeyi, çıplak merkebe binmeyi, kendi ellerimle süt sağmayı, yün elbise giymeyi ve çocuklara selam vermeyi… Ta ki bu işler benden sonra bir sünnet haline gelsin.” *10351


                4832.Ebu Mes’ud: “Bir şahıs bedeni titrer bir halde Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna vardı. Peygamber onunla konuştu ve şöyle buyurdu: “Sakin ol ben hükümdar değilim, ben tuzla kurutulmuş et yiyen kadının çocuğuyum.” *10352


                4833.Hamza bin Abdullah bin Utbe: “Peygamber’de (s.a.a) zorbalarda olmayan bir takım hasletler vardı: Kızıl veya beyaz insanlardan her kimi çağırsa ona icabet ederdi. Bazen yerde bir hurma gördüğünde onu alır, ağzına koyar, sadece sadaka olmasından korkardı. Merkebe üzerinde bir şey olmaksızın çıplak olarak binerdi.” *10353


                4834.İmam Bakır (a.s): “Cebrail yeryüzü hazinelerinin anahtarlarını üç defa Peygamber’e getirdi ve onu kıyamet günü kendisi için Allah Tebarek ve Teala’nın hazırladığı şeylerden hiçbir eksilme olmaksızın tercih etme hususunda serbest bıraktı. Ama her defasında da Peygamber, aziz ve celil olan Allah karşısında mütevazi olmayı tercih etti.” *10354


                4835.İmam Bakır (a.s): “Allah Resulü (s.a.a) bir köle gibi yemek yiyor, köle gibi oturuyor, yerde yemek yiyor ve yerde yatıyordu.” *10355


                10351* Emali’es-Seduk, 68/2
                10352* Sunen-u İbn-i Mace, 3312
                10353* et-Tebakat’ul Kubra, 1/370
                10354* el-Kafi, 130/100
                10355* el-Mehasin, 2/244/1759


                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                  9-Tevekkül Sahibi

                  4836.İmam Sadık (a.s): “Zat’ur-Rika savaşında Resulullah (s.a.a) bir vadinin kenarında ağaçlardan birinin altında konakladı. Bu esnada sel geldi ve Peygamber ile vadinin öbür tarafında selin kesilmesini bekleyen ashabının arasını ayırdı. Müşriklerden biri Peygamberi fark edince kendi arkadaşlarına şöyle dedi: “Ben Muhammed’i öldüreceğim.” Daha sonra Peygambere kılıç çekerek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Seni benim elimden kurtaracak olan kimdir?” Peygamber şöyle buyurdu: “Benim ve senin rabbin kurtaracak” Bu esnada Cebrail o şahsı atından yere savurdu ve o sırt üstü yere düştü. Allah Resulü (s.a.a) ayağa kalktı, kılıcını aldı ve göğsüne oturarak şöyle buyurdu: “Ey Gures! Seni kurtaracak olan kimdir?” O şöyle arzetti: “Cömertliğin ve yüceliğin” Böylece Peygamber onu bıraktı, o şahıs ayağa kalktı ve şöyle söylendi: “Ey Muhammed! Allah’a yemin olsun ki sen benden daha iyi ve yücesin.” *10356

                  10356* el-Kafi, 8/127/97


                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                    10-Sabırlı

                    4837.Resulullah (s.a.a): “Hiç kimse benim gibi Allah yolumda eziyet görmemiştir.” *10357


                    4838.Resulullah (s.a.a): “Hiç kimse benim kadar Allah yolunda eziyet görmemiştir ve hiç kimse benim kadar Allah yolunda korkutulmamıştır. Otuz gece ve gündüz geçtiği halde ben ve Bilal her canlının yediği bir yiyeceğe dahi sahip değildik. Yediğimiz şey Bilal’in koltuğunun altına koyduğu taktirde gözükmeyecek kadar az bir miktardı.” *10358


                    4839.İsmail b. Ayyaş: “Allah Resulü (s.a.a) insanların günahları (hataları) karşısında daha sabırlı olandı.” *10359


                    4840.İbn-i Mes’ud: “Adeta Allah Resulü’nün (s.a.a) kavminin dövdüğü, kanlar içinde bıraktığı, onun da yüzündeki kanları sildiği ve, “Allah’ım! Kavmimi bağışla. Zira onlar cahildir” diyen Peygamberlerden bir Peygamberin hikayesini anımsattığını görür gibiyim.” *10360


                    10357* Kenz'ul-Ummal, 5818
                    10358* a. g. e. 16678
                    10359* et-Tabakat’il-Kubra, 1/378
                    10360* et-Terğib ve’t-Terhib, 3/419/21


                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                      11-Züht Sahibi

                      4841.Resulullah (s.a.a), iki tarafında iz bırakan hasır üzerinde yatıp ta kendisine, “Bir yatak edinseydin daha iyi olurdu” diye arzedilince şöyle buyurmuştur: “Benim dünyayla işim ne! Ben ve dünyanın hikayesi sıcak bir yaz günü yol yürüyen, günün bir bölümünü ise ağacın gölgesinde istirahatla geçiren, sonra hareket edip giden bir yolcunun hikayesidir.” *10361


                      4842.İmam Bakır (a.s): “Allah Resulü (s.a.a) ne bir dinar, ne bir dirhem, ne bir köle, ne bir cariye, ne bir koyun ve ne de bir deve miras bıraktı. Vefat ettiğinde onun zırhı, Medine Yahudilerinden birinin yanında, ailesinin giderini karşılamak için almış olduğu yirmi sa’ arpa karşılığında rehin olarak bulunuyordu.” *10362


                      4843.Ömer: “Ben Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna vardım. Peygamber hasırın üzerine oturmuştu, ben de oturdum. Peygamber üzerine sadece bir gömlek giyinmişti ve hasır bedeninde iz bırakmıştı. Odanın bir köşesinde bir sa’ miktarınca arpa ve bir miktar da (deriyi tabaklamak için) tere yaprağı göze çarpıyordu. Tabaklanmamış bir deri de odada asılmış bulunuyordu. Gözlerimden yaşlar boşaldı, Allah Resulü şöyle buyurdu: “Ey İbn-i Hattab! Neden ağlıyorsun?” Ben şöyle arzettim: “Ey Allah’ın Resulü! Hasırın bedeninize iz bıraktığını ve hazinenizin de bu şeyler olduğunu gördüğüm halde nasıl ağlamayayım?! Oysa Kisra ve Kayser meyveler dolu ve altından ırmaklar akan bağlarda yaşıyorlar, ama bir Peygamber ve Allah’ın seçkin kulu olan sizin ise hazinenizin durumu ise budur.” Peygamber şöyle buyurdu: “Ey İbn-i Hattab! Acaba ahiretin bizlere dünyanın ise onlara ait olmasını beğenmiyor musun?” * 10363


                      4844.Mekarim’ul-Ahlak kitabında şöyle yer almıştır: “İbn-i Hevli Allah Resulü’ne (s.a.a) bir kap süt ve bal getirdi. Allah Resulü onları yemekten sakındı ve şöyle buyurdu: “Bir öğünde iki yiyecek mi? Bir kapta iki kap mı?” Peygamber onu yemedi ve şöyle buyurdu: “Ben bunları yemeyi haram olarak görmüyorum, ama ben böbürlenmek ve yarın kıyamet günü dünyanın fazlalıkları sebebiyle hesaba çekilmek istemiyorum. Ben mütevazi olmayı seviyorum. Zira her kim Allah için mütevazi olursa, Allah ona yücelik bağışlar.” *10364


                      10361* Mekarim’ul-Ahlak, 1/64/65
                      10362* Kurb’ul-İsnad, 91/304
                      10363* et-Terğib ve’t-Terhib, 4/199/120
                      10364* Mekarim'ul-Ahlak, 1/79/124


                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                        12-İnsanları Kendisine ve Ehl-i Beyt’ine Tercih Etmesi

                        4845.İmam Bakır (a.s), Muhammed b. Müslim’e şöyle buyurmuştur: “Ey Muhammed! Allah Resulü’nün Allah tarafından seçildiği günden can verdiği güne kadar birbiri ardınca üç gün peşpeşe buğday ekmeği yediğini mi sanıyorsun?” İmam (a.s) daha sonra bizzat cevap vererek şöyle buyurdu: “Hayır, Allah’a yemin olsun ki Peygamber Allah’ın kendisini seçtiği günden can verdiği güne kadar asla üç gün birbiri ardınca buğday ekmeğinden yemedi. Bilin ki ben Peygamberin yiyecek bir şey bulamadığını söylemiyorum. Peygamber bazen birisine yüz deve ödül veriyordu. O halde bir şey yemek isteseydi, buna gücü yeterdi.” *10365

                        10365* el-Kafi, 8/130/100


                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                          13-Kendi Nefsi İçin Gazaplanmaması

                          4846.İbn-i Şehraşub’un Menakibin’de şöyle yer almıştır: “Peygamber (s.a.a) Rabbi için gazaplanıyordu, kendi nefsi için gazaplanmıyordu.” *10366


                          4847.Ayşe: “Allah Resulü (s.a.a) eliyle hiçbir şeyi vurmadı; ne bir kadını ne de bir hizmetçiyi. O sadece Allah yolunda cihad etti, şahsi işleri sebebiyle hiç kimseden intikam almadı. Sadece Allah’ın haramlarından biri çiğnendiği taktirde aziz ve celil olan Allah için intikam alırdı.” *10367


                          10366* el-Menakib-i İbn-i Şehraşub, 1/145, 146
                          10367* Sahih-ul Muslim, 2328


                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                            14-Nefsini İbadete Zorlaması

                            “Ta-ha Biz Kur’an'ı sana güçlük çekesin diye indirmedik.” *10368


                            4848.İmam Ali (a.s): “Peygamber’e (s.a.a) “Ey elbisesine bürünen! Gecenin az bir kısmı dışında geceyi namazla geçir”*10369 ayeti nazil olduğunda Peygamber bütün geceyi ibadetle geçiriyordu. Sonunda ayakları şişti. Öyle ki (namaz kılarken) ayaklarından birini kaldırıyor diğerini yere koyuyordu. Sonunda Cebrail nazil olarak ona şöyle buyurdu: “Ta-ha” yani Ey Muhammed! Her iki ayağını da yere koy. “Biz Kur’an'ı meşakkate düşesin diye sana nazil kılmadık.” Hakeza şu ayeti nazil buyurdu: “O halde Kur’an’dan mümkün olanı oku.” *10370


                            4849.İmam Bakır (a.s): “Allah Resulü (s.a.a) Ayşe’nin nöbeti olduğu bir gecede onun yanında bulunuyordu. Ayşe Peygambere şöyle arzetti: “Ey Allah’ın Resulü! Neden kendini sıkıntıya düşürüyorsun. Oysa Allah geçmiş ve gelecek tüm günahlarını affetmiştir.” Peygamber şöyle buyurdu:
                            “Ey Aişe! Neden şükreden bir kul olmayayım.” *10371



                            10368* Ta-ha, 1,2
                            10369* Müzzemmil, 1,2
                            10370* Tefsir’ul-Mizan, 14/126
                            10371* el-Kafi, 2/95/6


                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                              277. Konu: Ordu

                              1335. Bölüm


                              Ordu


                              4850.İmam Ali (a.s), Malik Eşter’i Mısır’a vali tayin edince ona şöyle buyurmuştur: “Ordu, Allah’ın izniyle halkın kalesi, valilerin süsü, dinin izzeti ve yolların güvenliğidir. Halk sadece ordu ile ayakta durur. Ordu ise sadece Allah’ın kendisine taktir ettiği vergi ile ayakta durur.” *10372


                              4851.İmam Ali (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: “Senin nezdinde seçilmiş komutanlar diğerleriyle yardımlaşan ve sahip oldukları şeyleri onlara bağışlayan kimseler olmalıdır. Öyle ki bu hem onların hem de arkalarında bıraktıkları ailelerinin ihtiyaçlarını temin etmeli ve böylece düşmanla cihad etmede hepsininРhimmetini tek himmet (tek yumruk) kılmalıdır. Şüphesiz senin onlara yumuşak davranman, onların kalbinin de sana karşı yumuşamasına neden olacaktır...Arzularını yerine getir ve onları sürekli olarak öv. Belaya
                              4852.katlananların çilesini dile getir. Onların güzel işlerini dile getirmen Allah’ın izniyle kahramanları harekete geçirecek ve gevşek iradeli korkakları teşvik edecektir inşaallah.” *10373


                              4853.İmam Ali (a.s): “Ordusunu yardımsız bırakan, düşmana yardım etmiş olur.” *10374


                              4854.İmam Ali (a.s): “Ordunun afeti önderine muhalefet etmesidir.” *10375


                              10372* Nehc’ul-Belağa, 53. Mektub
                              10373* a. g. e.
                              10374* Gurer’ul-Hikem, 8329
                              10375* a. g. e. 3932


                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                                1336. Bölüm

                                Allah’ın Ordusu


                                “Göklerdeki ve yerdeki ordular Allah'ındır. Allah bilendir, hikmet sahibi olandır.” *10376


                                “Rabbinin ordularını kendisinden –(s.a.a)- başkası bilmez.” *10377


                                “Eğer siz ona (Resulullah’a (s.a.a) yardım etmezseniz, ona Allah yardım etmiştir...Allah da ona huzur indirmiş ve görmediğiniz askerlerle onu desteklemişti.” *10378


                                10376* Feth, 4,7
                                10377* Muddessir, 31
                                10378* Tevbe, 40


                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X