Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

    [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54417#msg54417 date=1253824018]
    beklemiyosanız nie soruyosunuz ki

    hem ben çözüm bulucu değilim, çözüm kuranda görmek isteyene.

    [/quote]

    ben görmek istedim ve örneklerini verdiğim ayetlerle Kur'an'da hüküm ve açıklamaların yetersizliği sebebiyle Resul ve imamlara müracaatın bulunduğu ayetlerde senin dediklerinden kuşkuya düştüm o zaman bana çözümü siz bulun bakalım. hani bilemezsek zikir ehline sorun dediniz ya biz baktık Kur'anda bulamadık siz bulunacağını iddia eden zikir ehli olduğunuz varsayımından hareketle bize gösterin...

    Yorum


      #62
      İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

      [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54422#msg54422 date=1253825706]
      yok seni gayet iyi anlıyorum

      KURAN apaçık ama ümmet darmadağın
      KURAN gayet net ama ümmet bölük pörçük.

      doğrudur... ama bunun sorumlusu asla kuran değildir bunu anlatmaya çalışıyorum. ümmet eğer kurana sımsıkı yapışsa idi bu durumda olmazdı.kuran açık ve nettir buna kimsenin itirazı olamaz. ama bu demek değildirki her okuyan mutlaka herşeyi anlayacak. anlamadı ise gider anlayan birine sorar bunda mahsur yok. zaten allah da bunu tavsiye etmiş.

      benim burada vurgu yaptığım ve eleştirdiğim şey iki şey üzerinde yoğunlaşıyo

      1- eğer kuranı anlamıyo isek bu kuranın eksikliği ya da kapalılığı değil bizim eksikliğimizdir.

      2- kuranda sadece bazı özel kişilerin anladığı (batın adı altında) ayetlerin olması sözkonusu değildir.

      [/quote]

      samimi bir soru tamam kabul biz Kur'an'ı bıraktık uyduruk(haşa) hadislerle abartılı imamlara uymakla şaşırdık ve sorunlu olduk vahdetimiz gitti o zaman siz bizzat kendiniz sizin gibi düşünenlerle birlik olabiliyor Kur'andan aynı şeyleri anlıyor aynı yaşam biçimine sahip vahdet içinde yaşayabiliyor musunuz. dünyada kaç kişisiniz... aranızda laikler de var mı.. ilahiyatçı amelle alakası olmayan tipler falan...

      namaz el açıp dua etmektir diyen birine salat kelimesinin anlamını Kur'andan, bizim kıldığımız gibi bir ibadet şekline gelecek anlamı hangi ayetten çıkarıp gösterirsiniz...

      Kur'anda genel olan bunun gibi yığınla kelimelerle nasıl vahdeti ve sorunları halledip bir medeniye oluşturacaksınız...
      zekatın 40 ta bir olduğunu nerden çıkaracaksınız zekatın ayrıntıları.. neler ... hangi ayetlerde...

      Yorum


        #63
        İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

        [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54425#msg54425 date=1253826736]
        [quote author=HiLaLNuR link=topic=8366.msg54424#msg54424 date=1253826196]
        1- eğer kuranı anlamıyo isek bu kuranın eksikliği ya da kapalılığı değil bizim eksikliğimizdir.
        Sizce bu eksikligimizi nasil gidermeliyiz?
        [/quote]

        Allah bunun yönteminide yine ayette sunmaktadır. der ki kurana sadece temiz olanlar dokunabilir. biz ne anlıyoruz bu ayetten abdestsiz kurana dokunulmaz diyip geçiştiriyoruz. burada kastedilen bedeni kir değil şirk pisliğinden arınmaktır. çünkü yine başka bir ayette Allah pis olanların müşrikler olduğunu söyler. şirk pisliğinden arınıp tahir şekilde kurana yaklaştığımız sürece kuran bize kapılarını açacaktır. bu allahın vaadidir.
        [/quote]

        [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=8366.msg54449#msg54449 date=1253839950]
        eveeet ve bizi şirkle suçlayarak noktaladığın yerde sana yetiştim m mülkiye
        murtazaaliye kızdım ilk kez
        bölyesine güzel bir konu vardı da neden beni haberdar etmedi ziyafeti kaçırdım diye...

        şimdi bu noktadan sonra baştan başlayarak nasıl cevap yetiştireceğim bilmiyorum ikinci sayfa dolmak üzere

        ancak merak ettiğim konu:

        1- m mülkiye: biz hadislerde çelişkiler yok dedik mi de sen çelişkiler vardır diyerek bizden cevap bekliyorsun. bundan amacın sünnileri suçluyorsunuz ama sizin de çelişkili hadislere sarılarak Kur'an'dan uzaklaştığınızı göstermek istiyorum diyorsan ki ben bunu anladım bu durumda bizi, hadisleri Kur'an'ın önüne geçirmekle ve tamamını sahih kabul etmekle suçlamış olman gerekir ama biz bunu yapmıyoruz

        2- sen de Kur'an'dansa çelişkili uyduruk hadislere inandığımızı ispat için zaman zaman Kur'anla delil getirmişsin...

        ama beslendiğin kaynak Kur'an değil delil olarak getirdiğin ayetlerin tamamını sünni kaynaklardan beslendiğin bilgilerin neticesinde kullanmışsın. Sünni hadislerden yani. ne aklından ne Kur'an'ın dier ayetlerinden... delil istersen konuyu burda biraz durdur tek tek geçmiş mesajları birlikte inceleyelim...

        3- usulü kafide çelişkili hadislerin daha da ötesi İmamlar a.s.'dan birbirine zıt hadislerin nakledildiğini anlatan hadislere rastlamadın mı onları neden almadın. inşallah buraya aldığın hadisleri kendin okuyarak çıkarmışsındır ki bu sayede kafi'yi baştan sona okuman gerekir.. Ancak üzülerek belirteyim ki bundan emin değilim zannedersem alıntılar kendi buluş ve tespitlerin değil. öyle olsaydı bizzat az önce dediğim gibi imamların a.s.: "biz çelişkili hadis aktarıyoruz bir söylediğimiz diğerini tutmayabiliyor" dedikler hadisleri de alırdın.. böylece iddianı imamların a.s. ağzından doğruladın...

        4- benim eski zamanıma çok benziyorsun: Kur'an açıktır, anlaşılır birbirini tefsir eder onun tefsiri için Resul s.a.a.e bile ihtiyacımız yoktur eğer öyle olsaydı hadisleri Allah koruması altına alırdı.. şeklindeki görüşleri biz zamanında çok bayraklaştırdık.. bu mantıkla tefsir değil meal çalışmalarına başladık. mealcilerin yayınlarını okuduk kalem dergisi vardı onu bulduğumuzda hikmeti yakaladık işte Kur'anı Kur'andan anlamanın yolu yöntemi diye tam doğruyu yakaladık diye sevinçten göklere uçuyorduk
        tüm tefsirleri attık ve altı arkadaş birer cüz aldık konularına göre Kur'an çalışması yaptık. dönüşümlü olarak her hafta ayrı konu ve ayrı cüz böylece bir konu ile ilgili tüm ayetler çıkıyor her hafta bir konuda Kur'an taranıyor ve herkes 6 haftada bir Kur'an meali hatmediyor sonunda da ayetleri birleştirip komisyon tekrar olan ayetleri eliyor yazman da bu ayetleri yazarak bir konuda Kur'an ayetleri doküman olarak elimize veriliyordu...

        ama ne oldu...
        sonunca 6 kiş altı yıl geçmedi altı ayrı gurup olduk. bizi birleştirmesi gereken Kur'an böldü parçaladı... başka guruplar da böyle oldu...

        sen sanıyor musun ki hariciler senden daha az samimi ya da az Kur'an okuyorlardı...

        İmam Ali a.s. onların söylediği bir slogan için bu kendisiyle batık kastedilmiş hak sözdür buyurmuştu...

        senin de kendisi batıla çıkan hak yöntemdir. ama eksiktir. geç kalınmıştır.

        öyle olsaydı bu gün insanların işi çok kolay olurdu.. Kur'an insaları birlşetirir her Kur'an okuyan diğerini gördüğünde kardeşim der arasında hiç bir ihtilaf kalmaz bir kaç yıl içinde vahdet sağlanırdı...

        ama öyle değil..

        o kadar kolay değil...

        Ehlibeyt a.s. olmaksızın bu gün Kur'an anlaşılmaz

        öyleyse Ehlibeyt a.s.'ın sözleri nerede vardır ona bakmak şarttır...

        [/quote]

        samimiyseniz Kur'an ahlakıyla ahlaklanmışsanız neden yukardaki alıntına cevabıma cevap vermediniz

        verdiniz de ben mi görmedim... konu dışıysa neden siz de konu dışına çıkıyorsunuz...

        Yorum


          #64
          İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

          [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54483#msg54483 date=1253863428]
          TÜYLERİ DÖKÜLEN MELEKLER

          ...Tüyleri dökülen melekler iddiasının, ne gerçeklerle nede İslam diniyle hiçbir ilgisi yoktur. Melekler sürekli nebilerle irtibat halinde idiler siz hiç resulullahın evinde meleklerin tüy döktüğüne dair bişi duydunuz mu? Bu iddia meleklerin dişilik ve erkeklerini tartışmak kadar abes ve tehlikelidir.

          [/quote]

          bir konunun gerçekle ilgisi için gerekli şartların neler olduğuna dair kriterleriniz neler? söyleyin onları tartışalım. gerçek olay nedir. bir olayın gerçek olması için nasıl olması gerekir. meleklerin kanatlarının olduğu gerçektir. onların tüylerinin dökülmesi gerçek değilse, o zaman meleklerin insan somut varlık olarak görünmesine de gerçek değil deyin... İslam diniyle ilgisiz demek sizin haddinize mi? Sizin İslam dininde olanları belirleme yetkiniz var mı ne kadar.

          REsul s.a.a.'in hadisi olmaması bu olayın orda olmadığının mı kanıtıdır yoksa sonradan asla da olamayacağının mı kanıtıdır bu konudaki ölçünüz nedir? kuru iblisi akıl mıdır? delil ne sizin şahsi kanaatlerinizi ve zevklerinizi mi tartışıyoruz yoksa nesnel anlam ve deliller üzerine mi?

          Yorum


            #65
            İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

            [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54484#msg54484 date=1253864010]
            İMAMLARDAKİ OLAĞANÜSTÜ HALLER

            “... Zurare, Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)’dan şöyle rivâyet etmiştir: <<İmamın on alameti vardır: 1) Temiz ve sünnetli olarak doğar. 2) Doğduğu sırada iki elini yere koyar ve yüksek sesle şehadet cümlelerini söyler. 3) Cenabet olmaz. 4) Gözleri uyur; ama kalbi uyumaz. 5) Esnemez, gerinmez. 6) Önünü gördüğü gibi arkasını da görür. 7) Gaitası misk gibi kokar. 8) Yer, o’nu örtmek ve yutmakla görevlendirilmiştir. 9) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin zırhını giydiği zaman, zırh bedenine tamamen uyar. Uzun veya kısa bir insan bu zırhı giyecek olursa, bir karış uzun gelir. 10) İmamlık görevi tamamlanıncaya kadar “Muhadestir”tir. >> (Usul-u Kâfi sh 582 H.1006.)

            İnsanların doğruyu bulmak adına önder olarak gördükleri uyarıcıları normal beşerden üstün özellikleri olan olağanüstü halleri olan kişiler gibi görmeleri sapmalara yol açmıltır. yukarıdaki hadiste de imamlara atfedilen cenabet olmaması hatta gaitasının mis gibi kokması gibi çirkin ve anlamsız tanımlamalara ehli sünnet rivayetlerinde de peygamber açısından bakıldığında sık sık rastlanır.bunlar tamamiyle imamların ya da nebilerin insanlıktan farklı bir beşer olduğunu ispat etmek onların yüceliği için uydurulmuş hayali kılıflardır.

            Halbuki Allah;

            De ki: Ben ancak sizin gibi bir beşerim, bana vahyolunuyor ki, sizin ilahınız ancak bir ilahtır. Artık her kim Rabbinin mânevî huzuruna ermek niyazında bulunur oldu ise iyi amel işlesin ve Rabbinin ibadetine hiçbir kimseyi ortak edinmesin. 18/110

            - De ki: Şüphe yok ben sizin gibi bir insanım, bana vahy olunuyor ki: Sizin ilâhınız muhakkak ki, bir tek ilâhtır. Artık O'na yönelin ve ondan mağfiret dileyin ve müşrikler için helâk -kararlaştırılmıştır.- 41/6


            peygamberin dahi bizim gibi normal bir beşer olduğunu ifade etmektedir.

            Uyarıcının bizim gibi normal bir insan olduğunu hazmedemeyen kabullenmeyen hep müşrikler olmuştur. kanımca bu uydurulan rivayetlerde sırf bu iddiaların önüne geçmek için türetilmiştir. bakın kafirler normal bir beşer olan peygamber hakkında ne diyolardı

            - Bunun üzerine kavminden kâfirler olmuş olan ileri gelen bir zümre dedi ki: Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, istiyor ki, sizin üzerinize üstünlük etsin. Ve eğer Allah dilemiş olsa idi elbette melekleri indirirdi. Biz bunu evvelki babalarımızda işitmedik. 23/24

            - Onun kavminden bir taife ki, kâfir oldular ve ahirete kavuşmayı tekzib ettiler ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde dediler ki: Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor. 23/33


            - Ve eğer siz benzeriniz olan bir insana itaat ederseniz şüphe yok ki, o halde muhakkak hüsrana uğramış kimselersiniz. 23/34

            [/quote]

            muhaller evet olmazlar ama bir olayın muhalle aklen mümkün olması ama alışılmışın dışında bir olay olması tamamen farklıdır. nitekim bazı insanların terlerinin güzel koktuğu olmamış olay değildir. bizim günahlarımız bizi karartmakta ve çirkin kokuya neden olmaktadır. o bizde kokan kötülüklerdir. yoksa günah olmasa insanlar ne kadar çekicidir değil mi örneğin günahsız süt emen bir bebenizin gaitasıyla onun günah işleyen büyüyünceki arasında sizce hiçbir farkı yok mudur....

            bunlar sünni mantıkla asla anlaşılmayacak yönlerdir. biz Resul ve imamların tertemiz olduğuna inanıyoruz. bu temizlik tüm ruhumuza olsun bedenimize olsun bize çirkin gelen her tür pislikten arınmadır. Ahzab 33 ü incelediğinizde bunları göreceksiniz. orda bir sürü kelime zahiri anlamın dışında kalan kelimeler ve tekitler var.. bu tekit ve ek kelimeler batini anlamı ve yukardaki anlaşılmaları mecburen getiriyor...

            bir de şia alimlerinden okumanızı öneririz...

            Kur'an'da nebiler için geçen ifadelerde beşer, insan ve bir kelime daha vardı şu an hatırlamıyorum zihnim baya yoruldu. beşer kelimesi sizin (sünnilerde de aynı) anladığınız anlamda değildir. beşer kelimesi resullerin meleklerden olmasını isteyen inkarcılara cevap için yok, o da sizin gibi et ve kemikten ibaret bir varlık olarak insan türüdür anlamında cevaplardır...

            bizi burada aldığın ayetlerle, peygamberleri melek görmek isteyen müşriklere benzetmişsiniz. eğer böyle olsaydı biz meleklerin gaitasından nasıl bahsedecektik ki... siz de onların gaitası teri ve abdest suyunda bir özellik olmadığını iddiayla onu biz günahkarlar gibi bedenini çürüttüğünü iddia etmiş onu seviyesinden düşürmüş olmuyor musunuz...

            Yorum


              #66
              İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

              [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54486#msg54486 date=1253864206]
              CUMA GÜNÜ ALLAH NAMAZDAN SONRA ÇALIŞIN DER, HADİS ÇALIŞMAYIN DER

              “... Yunus, kendisine anlatan birinden , o da Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivâyet eder: << Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurmuştur: <<Her Cuma, bütün vaktini diğer işlerden uzaklaşarak dinine ayırmayan, bunu bir alışkanlık haline getirmeyen, dini ile ilgili sorular sormayan adama yazıklar olsun!>> Bir diğer rivâyette: <<Müslümanlara yazıklar olsun>> ifadesi yer almaktadır. (Usul-u Kâfi sh 48 H 86.)

              Allah, Cuma günü namazdan sonra yeryüzüne dağılıp maişetimiz için çalışmamızı emretmektedir, buna rağmen çalışmayı kötüleyip Müslümanlara Yazıklar olsun demek nasıl bir zihniyetin ürünüdür ???

              Ey inananlar, Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmağa koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. 62/9

              - Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfünden (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki başarıya eresiniz. 62/10

              [/quote]

              yine ön yargınız kusur arama şartlanmışlığınız sizi hadisin tüm kelimelerini anlamada vahim hataya sürükledi :

              hadiste "tüm vaktini" kelimesindeki "tüm" kelimesini hiç görmemişsiniz. öyle değil mi

              bir daha okuyun bakalım ayette de namazdan sonra dağılıp çalışın diyor... şimdi var mı bir çelişki...

              msn den görüştüğümüz dostum anlamın hala netliğe kavuşmadığını ifade etmesi üzerine burada biraz daha durmayı gerekli gördüm.

              hadisin arapçasını inceledim. Tercümede biraz kapalılık var: hadisin arapçasında "tüm vaktini" tabiri yok. her cuma tabiri var. böyle olunca anlamı müslüman her cuma kendini din için diğer işlerinden almazsa... şeklinde anlama geliyor. bu boşaltmanın tüm gün için olduğu anlamına gelen kelimeler yok. tam tersine hadisin gelen kelimelerinden bunun tüm gün olmayıp din için araştırma yapıp soru soracağı kadar zaman olduğunu öğreniyoruz.

              ayet ise cuma günü namazdan sonra çalışabilirsiniz diyor. bu hadise göre bir adamın cuması diğer günlerden farklıdır. sabahtan işe gitmez kendine cuma ve dini öğrenmek, hafta boyunca soracağı soruları ve öğreneceğim diye biriktirdiği meseleleri sormak için zaman ayrımak için işlerini bırakır. cumaya farklı bir gün olarak bakar. cumadan sonra da çalışmaya gidebilir...

              ayetle hadis arasında çelişki yoktur.

              ayrıca cumadan sonra dağılıp rızık peşinde koşarkende gayet tabi din hakkında sorularsorulup cevaplar alınabilir.
              yolculukta iken , tarlada , bahçede çalışırken , alışveriş esnasında boş bulunulan anlarda. Hangimiz iş esnasında boş bulduğumuz zamanlarda dini veya başka konularda sohbet edip fikir alışverişinde bulunmuyoruzki.

              bu anlamda cumanın diğer günlerden farklı olması gerektiğini imam a.s. ilgili cuma suresinin bir açıklaması ve pratize edilişi şeklinde de sunmuş olabilir. Zikre koşmanın emrediğildiği ayetin...

              Yorum


                #67
                İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                oooooooooo kaç sayfa olmuş yahu..ben şimdi bu kadar sayfayı nasıl okuyacağım...

                az yavaş olun yav...

                ama bu başlıktaki yazılanları okumam lazımm :-X
                Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                Yorum


                  #68
                  İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                  Mektebi Mülkiye kardeşim...

                  Diyelimki senin bu forumda açmış olduğun bu başlık beni çok etkiledi. Ve belirttiğin gibi kur'an okuma eksikliği her müslüman gibi bende de var. Ve bir caferi olarak kendime; "Ne kadar yanlış bir yoldaymışım ben!" dedim ve kur'an okumaya başladım...

                  Elbette meal okuyacağım Mektebi Mülkiye kardeşim. Arapçasını anlayabilmek gibi bir imkanım yok. Okumak yetmiyor takdir edersinki... Çok hızlı kur'an okurum hamdolsun ama dilini anlayamıyorum. Bu da ayrı bir çelişki. Neyse konu bu değil. Neticede arapça bilmiyorum

                  Başladım okumaya... Okuduğum mealde hem peygamber saa'in yüksek bir ahlak üzere olduğu, hem de abese ve tevalla bahsindeki -aslında O'na saa'e ait olmayan- davranışı anlatılıyor.

                  Karşımızdaki peygamber... Yüksek bir ahlak üzere olduğu konusunda akli bir sıkıntım olmaz. Ama yüksek bir ahlak üzere olan bir peygamberin abese ve tevella bahsindeki iddia edilen tavrı biraz insanı zorlar takdir edersin ki...

                  Bir kul olarak ne yapacağım söyler misin?

                  Senin yaptığına yakın bir tavır olarak şunu yapabilirim mesela... "Kardeşim bu islam dini nasıl bir din yahu, bırak sünnilerin buharisini veya şiilerin el-kafisini, tartışmasız bir kitap olan kur'anda bile ne çelişkiler var be!" mi diyeyim?

                  "Hiç ilahi bir kitap kendisiyle çelişir mi?"

                  Peygamberin yüksek bir ahlak üzere olduğu ayet...

                  Abese ve tevella bahsi bir başka ayet...

                  Kur'anın mubin bir kitap olduğu bir başka ayet...

                  İşin içinden nasıl çıkmalıyız mektebi mülkiye kardeşim?

                  Kendimce arz edeyim nasıl çıkacağımızı...

                  İslam tarihi zaten bu tip durumlardaki subjektif yaklaşımlarla dolu değil mi? Evet öyle... Peki bu şekilde bu işin içinden çıkılabilmiş mi? Tabiki hayır...

                  O zaman ne lazım?

                  Bir uyarıcı... Açıklayıcı...

                  Bu konuyu bu şekilde bir anlayışla yorumlamanız seni doğru kapıya çıkaracaktır. Yoksa kur'an seni saptırabilir kardeşim.

                  Kur'anın mubin bir kitap oluşu nübüvveti ve imameti devre dışı bırakmıyor değerli kardeşim. Senin mantığınla bakarsak iki inanışta tatile çıkmalıdır.(Nübüvvet ve İmamet)

                  Burada bir mihenk var onu da arz edeyim...

                  Eğer sen, burada ilahi emri açıklama noktasındaki görevi, ilahi uyarıcının yerine götürüp bir alime verirsen çok ciddi bir hata içine düşmüş olursun. Burada şunu da belirteyim. Alim sana ilim aktarma noktasındaki sosyal sorumluluğunu yerine getirir. Alime göre bir sorun yoktur kendince. Burada sorun sendedir. Burada anlatmaya çalıştığım nüansı bilmen ve ona göre hareket etmen senin üzerine vazifedir.

                  Örneğimize dönerek açıklamaya devam edeyim...

                  Eğer sen ilahi emri açıklama görevini ilahi uyarıcı yerine bir alime verirsen ne olur?

                  Alimlerden biri derki "Kur'an mubin bir kitaptır" Bu doğru mudur? Elbette doğrudur...

                  Diğeri derki "Peygamber yüksek bir ahlak üzeredir" Bu doğru mudur? Doğrudur...

                  Bir diğeri der ki "Peygamber abese ve tevella bahsinde ayetle tescillendiği gibi hata etmeye meyletmiştir. Allah tarafından uyarılmıştır ve hata etmemiştir." Bu doğru mudur? Bir çok meale baktığımızda -alimlerin kendi bütünlüğü içerisinde- doğrudur. (Şahsımca yanlıştır. Ama buradaki konu benim bu konuya muhalefetim değil, yaşadığımız bir gerçektir.)

                  Ortaya çıkan fotoğrafı özetleyecek olursak... İslamın peygamberi için, mubin olan kur'anda, hem yüksek bir ahlak üzere olduğu, hem de abese ve tevalla bahsindeki tavrı anlatılıyor. Ve bu kitap ilahi oluyor. Hangisine inanalım?

                  ***

                  Ayrıca sen burada "Akletmiyor musunuz" şeklindeki ayetleri kendine baz alarak, ilahi emir açıklama noktasındaki görevi, örnekte olduğu alimlerede değilde aklına verirsen de aynı mantık heyulası içine düşebilirsin. Bu da ciddi bir tehlikedir.

                  Kardeş muhalefetini anlayabilirim. Saygı da duyarım. Ama imamet inanışını sorgularken aynı zamanda "ilahi bir uyarıcının gerekliliği" ilkesiyle çeliştiğini unutma. Ve sadece imamlar ilahi uyarıcı değillerdir. Aynı zamanda peygamberler de ilahi uyarıcılardır. Eğer sen imamet inanışını "İlahi bir uyarıcının gerekliliği" ilkesine uymadığı noktasında doğru bulmuyorsan, aynı şekilde peygamberlerde ilahi uyarıcı oldukları için peygamberlik makamını da devre dışı bırakmalısın. Dolayısıyla bu asla mümkün değildir.

                  Dini yorumlamada ilahi uyarıcıların görevini ilahi uyarıcılara,

                  Alimlerin görevini alimlere,

                  Aklın görevini de aklına vermelisin... Ama bunları asla birbirine karıştırmamalısın...

                  Dışındaki belirttiğin konular genel olarak teferruattır...

                  Derim ben

                  Yorum


                    #69
                    İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                    Ayrıca mektebi mükiye kardeşim...

                    Konu başlığın gerçekten yanlış...

                    "İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'deki çelişkiler)" baya iddialı bir başlık olmuş

                    Gerçekten bu konuya vakıfsan sözüm yok. Ama az çok seni tanıyorum. Ve vakıf olmadığını düşünüyorum.

                    Bu sebeple değiştirmelisin. Çünkü internet kullanıcıları imamiye şiasının hadis anlayışı konusunda kaynak bir link olarak tıkladıklarında hayal kırıklığına uğrarlar...

                    Nicklerimizin tutarlı mesajlarla birlikte anılması açısından önemlidir anlattığım Yabana atma

                    Demedi deme

                    İnternet kullanıcıları güzel mesajlarla birlikte zikretsinler nickini

                    Ben şahsen senin adına öyle arzularım

                    Yorum


                      #70
                      İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                      [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54511#msg54511 date=1253881504]
                      [b]DÜNYA VE AHİRET İMAMINDIR ONLARI İSTEDİĞİNE VERİR!!! FAKAT İMAM ZEKAT VERMEZ RİVAYETİ:

                      “... Ebu Basir şöyle rivâyet etmiştir: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a dedim ki: “İmamın zekat vermesi gerekir mi?” Buyurdu ki: <<Ey Ebu Muhammed! İmkansız bir şeyi söyledin. Dünya ve Ahiret’in imamın olduğunu, onları istediği yere koyduğunu, istediğine verdiğini bilmiyormuşsun? Bu yetki Allah tarafından o’na tanınmıştır. Ey Ebu Muhammed! İmam, üzerinde kendisinden sorulacak Allah’ın hakkı olduğu halde kesinlikle gecelemiş değildir.>> (Usul-u Kâfi sh 614 H.1068.)


                      Müşrik kimseler, Allah’ın varlığını inkar etmemekle beraber, kendilerini veya başka yaratıkları Allah’a ortak sayarlar, Allah’a şirk koşma olayı böylece ortaya çıkar, Şirkin kelime manası Ortaklık demektir, müşriklerin yaptığı şeyde Allah’ın İlahlığına ortak olma iddiasıdır, böylece, Allah kainat üzerinde nasıl tasarruf sahibiyse, kendileri veya Allah’tan başka İlah saydıkları aciz olmalarına rağmen kainat üzerinde Allah gibi tasarruf sahibi olduklarını iddia ederler. Bazı kimseler de vardır ki kendilerini Allah’a Ortak saymadan yani İlah’lık iddia etmeden, Allah’ın kainat üzerindeki Mülkiyet ve Tasarrufunu kendilerine devralma iddiasında bulunarak, Dünya ve Ahiret mülkünün tamamını sahiplenmek suretiyle Mülkün tasarrufu konusunda, haşa Allah’tan, Allah’ı süresiz tatile gönderirler. Yukarıdaki rivayette de iddia edilen budur, ayrıca İmamın Zekat ödemesinin imkansız olduğu yönünde ileri sürülen mantık, nasıl ki, Allah bütün kainatın sahibi olmasına rağmen kullarını nimetlendirmesi zekat değil de hibe ise, aynı şekilde İmamında kainatın sahibi olduğu hesabıyla, istediğine hibede bulunduğu fakat bunun zekat olmadığı vurgulanmıştır, zekat ödemek İslam dininde kulluk görevidir, Allah’ın kainat üzerinde olan mülkiyet hakkını devralan İmamın bir kulluk görevi olan zekattan sorumlu olması imkansızdır iddiasındadırlar. Bu tür iddialar, Kur’an’ın İslam dini öğretisine aykırı iddialardır, şöyle ki, Kur’an’dan mealen:

                      [/quote]

                      bunlar çok büyük iddialer m mülkiye...

                      önce bir söz söyleyen adamı suçlamadan önce kafandaki anlamı mı kastetmiş sormanız gerekmez mi özellikle bu beklemediğiniz kimseden beklemediğiniz sözse .. hele hele 12 imam gibi sizin de kabul ettiğiniz kimselerden rivayet edilmişse onlar söylemişse... söze geldi mi bizim kardeşimiz olduğunuzu söylerrsiniz ama burada Allah'ın yeryüzünde en mukaddes insanlarını ve tabi olanlarını şirkle itham etmek gibi büyük bir lafsa bu....

                      bence hadisin uydurma olduğunu, ve bizim bu uydurma rivayete uyduğumuzu kabul etsek asla sizin söylediğiniz şirk iddiasına değmez....

                      şirk ortaklık demektir. Allah'ın iradesinde tasarrufunda başkasını delilsiz ortak kılış demektir. ancak bu hiç bir zaman Allah'ın tüm işleri tek başına yürüttüğü anlamına gelmez. bizzat ayetler kainattaki bazı işlerin melekler vs varlıklar tarafından yürütüldüğünü yine onun mutlak tasarruflarından bazılarını yarattıklarına verdiğini şüphe götürmez şekilde görüyoruz.

                      mikailin a.s. tabiat işlerini yürütmesi hiç onun mülkünde Onun işletim alanında eşi olduğu anlamına gelmez. Azrailin can alması da... önemli olan burada şirkte iki noktadır. bir olayı şirkten ayırına en önemli iki nokta olayın şirk olup olmadığını ayırt eder:

                      1- Allah'ın hakkında delil indirmemesi
                      2- Allah'ın iradesinden kopuk onun iradesine zıt olarak cereyan etmesi...

                      şimdi bu bilgiler ışığında imamların zekat ve yeryüzünün mülkü konusundaki yukardaki hadis Allah'ın iradesine aykırı ya da hiç bir delil indirmediği bir durum mu ki şirk kelimesine benzedi sizin düşünce dünyanızda?

                      hadiste geçmesi delil değildir ayetle bu tasarrufun onlara verilmesi gerekir derseniz bu durumda ben de ayetlerde her şeyin olmadığına dair yukardaki bilgileri sunarım..

                      ama bu olay nasıl oluyor İmamlar zekat verenlerin en önünde olmaları gerekirken şeriatta muaf seçkin elitler mi diye anlamakta zorluk çekerseniz o zaman size bu alandaki diğer hadisleri okumanızı öneririm. zaten bu yüzden ısrarla kendi aklınızla değerlendirin başkalarının alıntılarıyla eleştirmeyin yoksa hata edersiniz diyorum. ki kendi aklınızın samimiyetinden emin olduğunuz gibi başkasının aklından ve samimiyetinden emin olmanız gösterdiği deliller konusunda yanılmamanıza bağlıdır. hiç mealciler kadar El kafinin hatırı yok mudur ki bizzat ondan okumuyorsunuz...

                      İmamların zekat yükümlülüğü yoktur. bu konuda meraklı samimi dostlarımıza çok güzel izah vardır. Çünkü imam yöneticidir. yöneticinin zekat verecek kadar malının olması zaten imkansızdır. İmam Ali a.s. örneğin yönettiği halkının en fakirii kadar mülk sahibi olmasını hayatının en önemli ekonomik ilkesi edinmişti. zaten imam tüm fakirlerin malını vermekle yükümlüyken en fakir gibi yaşaması Allah'ın onlara emri iken onu zenginler gibi zekatla memur görmek işin bu yönünü bilmemekten kaynaklanır... İmameti kavramamaktan kaynaklanır. Şia'nın 12 imamının ne zor şartlarda yaşayarak bunu en güzel örneklikle gösterdiklerini bilmemekten kaynaklanır.

                      zaten bu bilgisizlik sebebiyle değil midir ki İmam a.s. buyurmuştur:

                      "bizim imametimizi ancak cahil ve kibirliler inkar eder." diye...

                      Yorum


                        #71
                        İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                        [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54511#msg54511 date=1253881504]
                        DÜNYA VE AHİRET İMAMINDIR ONLARI İSTEDİĞİNE VERİR!!! FAKAT İMAM ZEKAT VERMEZ RİVAYETİ:

                        - Mülk (mutlak hükümranlık ve yönetim), elinde bulunan yüce Allah, kutludur. O, her şeye kadirdir. 67/1

                        - Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Yaşatan, öldüren O'dur. Sizin Allah'tan başka bir dost ve yardımcınız yoktur. 9/116

                        - O (Allah) ki göklerin ve yerin mülkü (ve yönetimi) O’nundur, (O), bir çocuk edinmemiştir, mülkünde ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, mukadderâtını (kabiliyetlerini özelliklerini) tâyin etmiştir. 25/2

                        - Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz. 36/83


                        Görüldüğü gibi, hakimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır, Allah’ın bu hakimiyetini başkasına devretmesi veya bir başkasını kendisine ortak etmesi söz konusu değildir. Zekat konusuna gelince, Kur’an’dan mealen:

                        - "Ey ateş, İbrahim'e serin ve esenlik ol!" dedik. 21/69

                        - Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de, asıl kendilerini hüsrana uğrattık. 21/70

                        - Onu ve Lut'u kurtarıp, alemlere bereketli kıldığımız bir yere getirdik. 21/71

                        - Ona (İbrahim'e), İshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Yakub'u lütfettik; her birini sâlih insanlar yaptık. 21/72

                        - Onları, emrimizle doğru yolu gösteren önderler (İmamlar) yaptık ve onlara hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden(insan)lardı. 21/73


                        Görüldüğü gibi, İslam dininde Peygamberler dahi zekat vermekle yükümlüdür, bu itibarla tahdis etmiş oldukları rivayetin aslı yoktur, ayrıca bu rivayetle çelişkili olarak şu şekilde de başka bir rivayetler tahdis ettiler,

                        Örneğin:

                        “... Ahmet b. İsa, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan: “Sizin veliniz, ancak Allah, Resûlü ve iman edenlerdir.” (Mâide, 55) âyetiyle ilgili olarak şöyle rivayet etmiştir: <<Sizin en layık olan ve sizin işlerinizi, kendinizi ve mallarınızı yönetmeye en fazla hak sahibi olanlar, Allah, Resûlü ve iman edenlerdir. Burada geçen iman edenlerden maksat, Ali ve o’nun soyundan kıyamete gününe kadar gelecek olan imamlardır.
                        Sonra Allah onları vasfetmiş ve şöyle buyurmuştur: “Onlar namaz kılarlar, rükûda ikan zekat verirler.” (Mâide, 55) ........” (Usul-u Kâfi sh 410 H.754.)

                        Görüldüğü gibi, İmamların zekat verdiğini tahdis etmekle, evvelki rivayetleriyle çelişkiye düşmüşlerdir.

                        Maide 55 ayetine olan anlayışları da da çok ilginçtir, şöyle ki, Kur’an’dan mealen:

                        - Sizin dostunuz ancak Allah Teâlâ'dır. Ve onun Peygamberidir ve imân etmiş olanlardır. O imân edenler ki, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar rükû’a varanlardır. 5/55

                        Ayette bütün müminler belirtilmişken, İmamlara tahsis etmeleri doğru bir anlayış olmadığı gibi, ayette Rüku halinde zekat vermekten bahsedilmemektedir, Müminlerin zekat verici ve Rüku edici olmalarından bahsedilmektedir. [color=red]Rüku halinde zekat vermek namazı bozar[/color], Namazda emredilen duruş şekli “Kanitin” yani ihtiram duruşudur, zekat veya başka bir şeyle meşgul olmak İhtiram duruşunu bozacağından, dolayısıyla namaz bozulmuş olur.

                        [/quote]

                        eğer ayetlerden mutlak hükümranlık Allaha ait ve bunu hiç bir varlığa devretmemiştir şeklinde genel bir çıkarım doğru olsaydı o zaman öldüren ve diriltenin Allah olduğuna dair ayetle, "melekler kendi canlarını alırken.." ayetlerinin çelişki ifade etmesi gerekirdi ki bu da tezinizi çürütürdü.

                        demek ki sizin genellemeniz doğru değil...

                        işte şiaya uymadığınız zaman sadece Kur'an derseniz Kur'anda çelişki var demeniz gerekir bu da muhaldir...

                        zekat Kur'anda mali yükümlülüklerin tamamı olarak kullanıldığı yerler, sadaka anlamında kullanıldığı yerler malın 40ta birini yıllık 8 guruba vermek anlamında kullanıldığı yerler hatta bazen humus yerine kullanılmıştır.
                        tüm bu farklılıklar göz önünde alınmadan hadislerde de zekat kelimesinin hangi anlamda kullanıldığını bilmeden bu tür konuları anlamak mümkün değildir...

                        imamların üzerinde hiç bir otorite yoktur ki zorunlu mali yükümlülük anlamında bir zekatı başkası ona vacip kılsın... oysa imam zekatı almak ve dağıtmak anlamındaki hükumetin başında olan kişi olarak başkalarını bu işe zorunlu kılar

                        tabi ki bu imamın zekat vermediği her şeyi kendi çıkarı için kullandığı anlamına gelmez. İmam zaten zekat vermeden önce malını tüketir tüketmiştir onlar bu konuda masumdurlar. asla bir yükümlülüğer gerek yoktur bunlar için bu noktada.

                        ayetlerde peygamberlere zekat yükümlülüğü bunu kendilerinin özel mülk sahibi olup ylda bir kez bunu dağıtması anlamında olmayıp zekat müesseseni oluşturup kontrol etmek ve mü'minlere bunu emretmek anlamındadır...

                        m mülkiye: hangi imam ya da peygamber a.s.'ın zekat verecek kadar mal sahibi olup da zekat vermediğini ya da zekattan muaf olduğunu iddia ile zevk u sefa sürdüğünü söyleyebilirsin...

                        Yorum


                          #72
                          İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                          "Maide 55 ayetine olan anlayışları da da çok ilginçtir, şöyle ki, Kur’an’dan mealen:

                          - Sizin dostunuz ancak Allah Teâlâ'dır. Ve onun Peygamberidir ve imân etmiş olanlardır. O imân edenler ki, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar rükû’a varanlardır. 5/55

                          Ayette bütün müminler belirtilmişken, İmamlara tahsis etmeleri doğru bir anlayış olmadığı gibi, ayette Rüku halinde zekat vermekten bahsedilmemektedir, Müminlerin zekat verici ve Rüku edici olmalarından bahsedilmektedir. Rüku halinde zekat vermek namazı bozar[/color], Namazda emredilen duruş şekli “Kanitin” yani ihtiram duruşudur, zekat veya başka bir şeyle meşgul olmak İhtiram duruşunu bozacağından, dolayısıyla namaz bozulmuş olur. "

                          ayette çoğul ifade Ali a.s.'a ihtiramendir. Kur'anda bunun örnekleri vardır. tek kişiye hitaben çoğul kullanımlar vardır...

                          ruyu edenler ve zekat verenler olması için arapça biliyorsanız ifadenin "ve hüm rakiun" şelinde hal cümlesi olması doğru olmazdı. bu cümle hal cümlesidir. yani önceki fiilleri yaptığı zamanda failin halini tasvir eder.

                          işte biz bu yüzden hadisler önemlidir ayetler tek başına anlaşılmaz diyoruz. çünkü bu ayetin nüzul sebebiyle ilgili bize ulaşan hadisler şii ve sünnilerce mütevatirdir... Ayet Ali a.s.'ın ruku halindeyken verdiği yüzük sadakası üzerine inmiştir...

                          ruku halindeyken zekat vermenin zihni dünya işlerine yönelmek ve namazı bozmakla ilgili itiraza gelince:

                          İmam Ali a.s. namazda dünyayla irtibatı kesilir ve kendini sadece ibadete kendine sevabın zirvesini getirecek kulluğa hasrederdi. dünyadan hiç bir şey onu bu durumdan alıkoyamazdı.

                          oysa zekat vermek bir ibadettir. bir fakir mescide gelmiş dilenmiş ama kimse ona bakmamış bile. bu büyük sevap fırsatı için Ali a.s.'ın sevaba yönelmiş ruhu olayı farkedip fırsatı değerlendirip nur üzerine nur misali sevabını katlamasına neden olmuştur...

                          namazı bozan şartların arasında başka bir ibadet daha yapmak ya da Ali a.s.'ın işareti yoktur. kıbleden dönmemiş konuşmamıştır. ama ibadet üzerine ibadet yapmak da ibadeti bozmaz. tıpkı oruçlu bir insanın namaz da kılması gibi...

                          eğer hala karanlık nokta varsa yine yazın yine yanıtlayalım bunlar benim görüşlerim olmayıp seçkin şia alimlerinin ve İmamlardan alınan açıklamaların güzellikleridir...

                          Yorum


                            #73
                            İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                            [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54520#msg54520 date=1253882915]
                            İMAMİYYE ŞİASINA GÖRE MEHDİNİN KAYBOLUŞ NEDENİ KORKMASIDIR

                            “... Zurare şöyle rivâyet etmiştir: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: <<Mehdi, kâim olmadan kaybolacaktır. Çünkü korkacaktır. >> İmam karnını eliyle göstererek, o’nun öldürülmekten korkacağını gösterdi.” (Usul-u Kâfi sh 500 H.901.)

                            “... Zurare şöyle rivâyet etmiştir: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: <<Kâim (aleyhisselâm) ortaya çıkmadan önce, ortadan kaybolacaktır.>> “Niçin?” dedim. Buyurdu ki: <<Korkacaktır -eliyle karnını göstererek- öldürülmekten korkacaktır.>> (Usul-u Kâfi sh 497 H.892.)

                            Müminler, Allah yolunda katledilmekten korkmazlar, ayrıca, Allah adına İslam Dinini tebliğ edenlerin korkması olacak şey değildir, böyle bir olay onların tebliğ yapabilecek karakterde olmamaları manasına gelir ki, Allah’ın emrine karşı gelerek, görevlerini yapmamayla aynı şeydir. Kur’an’dan mealen:

                            - Onlar ki, halk kendilerine: "(Düşman) İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!" deyince, (bu söz,) onların imanını artırdı. Ve: "Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir." dediler. 3/173

                            - Bundan dolayı Allah'tan bir nimet ve bollukla geri döndüler, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadı. Ve Allah'ın rızasına uydular. Allah büyük lütuf sahibidir. 3/174

                            - Allah’ın kendisine takdir ettiği bir şeyi yerine getirmekte, Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden önce geçenler arasında da Allah'ın yasası böyle idi. Allah'ın emri, olup bitmiş bir şeydir. 33/38

                            - (O peygamberler), Allah'ın mesajlarını duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak Allah yeter. 33/39

                            - Onlara Nûh'un haberini de oku! Hani, toplumuna şöyle demişti: "Eğer benim konumum ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa artık ben, Allah'a dayandım. Siz de ortaklarınızla bir araya gelip işinize bakın. Yapacağınız şey size bir kaygı da vermesin, hükmünüzü bana uygulayın. Ve bana fırsat da vermeyin." 10/71

                            - "Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, Müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi." 10/72


                            Görüldüğü gibi, Mehdi için İddia etmiş oldukları kayboluş gerekçesinin İslam dininde yeri yoktur.

                            [/quote]

                            Mehdi a.f. sahibuz zaman a.s. sanki nefsinden ve canından yöne mi bir korkuya kapıldı?...

                            heyhaaat...

                            ne uzak bir iftira...

                            İmam a.f. insanların en yücelerinden biridir onda şahsi korkudan ne eser gezer. oysa onun korkusu gelecekte meydana gelecek olan dünya adalet hakimiyetini tesis bakımındandır. onun mübarek varlığı ortadan kalkacak olsa dünya zulümata boğulacak ve imamet nurundan mahrumiyetle dünyaya Allah bir an bile nefes aldırmayacaktır.

                            zannediyor musunuz ki sn m. mülkiye senin ve benim gibi gafil nankör günahkar asilerin ağız kokusuna katlanacak Allah! oysa o imamın engin ve yüce ibadet aşkı ve kulluğudur ki sayesinde bize de Allah rızık ve hayat vermekte dünyayı ayakta tutmaktadır...

                            yine şu an bulut arkasındaki güneş misali, İmam gaybeti süresince ümmete hidayet etmektedir... fayda vermektedir..

                            şimdi tüm bunlar varken bir iki zalimin şahsi ihtiraslarına kurban gitmekten korkmak tabii sebeplere sarılarak tebliğ ve imametii gizli olarak da eksiksiz yürütmek şeklinde korku ve tedbirin nesi eleştirilir bilmem?

                            peygamber ve bazı kulların korkmaması ve ölüme gülerek meydan okuyarak gitmesi ise onların mesaj ve hayatlarının bu hikmete mebni olması sebebiyledir. İmam Hüseyn a.s. gibi...
                            ya da sizin saydığınız peygamberler gibi...

                            şimdi Siz şartlar nedeniyle biat eden İmam Hasan a.s. mı korkaklıkla da mı itham edeceksiniz

                            gerçi bu konu çok değişik ve başka bir yerde ele alınması gereken ve de alınan beniş bir konu...

                            Yorum


                              #74
                              İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                              m mülkiyenin kopyala yapıştır hızına yetişmek için acele ettim ve bir sürü kelime ve imla yanlışlıklarına dikkat etmedim.
                              yazdıklarımı hiç gözden geçirmeden içimden geldiği şekliyle size ilettim.
                              çok bariz hatalar varsa uyarın düzelteyim..
                              anlama zorluğu olan yerlerden dolayı hepinizden özür dilerim...
                              benim için USULU KAFİ tüm beşeri bilgi ve sistemlere bir İSYAN dır. ben bu eserin aşığıyım. Onda tertemiz Ehlibeyt a.s.ın Kur'anı açıklayışını ve yüce vahy bilgilerini buldum.

                              yukardaki iftira ve saptırmalar karşısında çok kötü oldum ancak bu kadar saptırılabilir hakikatler diye...

                              kardeşimin boş ver cevaplama demesine rağmen bir an önce cevap verme ihtiyacını hissettim... diğer yandan korktum daha ekler diye yetişmek için acele ettim...

                              korkum Ne usulü Kafi'nin değerinin düşeceğinden ne de Kutsal Şia'nın zarar göreceğinden yanaydı. benim gbi tıfıl şia öğrencisinin bu konuda ne katkısı olabilir ki

                              ama benim içim kabul etmedi. Çünkü bana göre şia Ehlibeyt İmamları ve Eserleri bildiğinizden çok daha yüce...

                              Yorum


                                #75
                                İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                                Allahın ayetlerinden deliller sunarak hadislerin açıklanmasını beklerdim ama yine hep hakaretvari şahsi görüşlerle asıl önemli noktalar atlanarak, sen bilmezsin sen anlamazsın tavırlarıyla geçiştirilmiş.. Neyse ben çelişkili bulduğum rivayetleri aktarmaya devam edicem, siz ister aynı metodla açıklamaya devam edin ister daha tatmin edici ve inandırıcı olması açısından kurandan deliller sunun sizin bileceğiniz iş. Akıl sahipleri her iki görüşüde okuyup kendine ona göre yol çizecektir. (şahsi meseleleri ise yineliyorum lütfen bu başlık altında yansıtmayın, konu dağılsın istemiyorum. hakkımda söyleyeceğiniz bişey varsa başka başlık altında özerlden msn den mail yoluyla her türlü konuşuruz. welayet abi yazdıklarını okudum.ister başka başlık altında ister msn den ister özelden nerden istersen sohbet ederiz bu konuda ben açığım. msn adresim profilimde yazıyo)


                                İMAMİYYE ŞİASINA GÖRE PEYGAMBERİN MİRASI

                                “... Ömer b. Eban şöyle rivâyet etmiştir: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a insanların, Ümmü Seleme’ye mühürlü bir mektubun verildiğine ilişkin söylentilerin dolaştığını, bunun doğru olup olmadığını sordum, buyurdu ki: << Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) vefat edince ilmi, silahı ve oradaki diğer eşyaları Ali’ye miras kaldı. Ondan sonra Hasan’a geçtiler, onun ardından da Hüseyin’e geçtiler.>> Dedim ki: “Sonra Ali b. Hüseyin’e, onun ardından oğluna, ondan sonra da sana mı geçtiler?” <<Evet.>> dedi. (Usul-u Kâfi sh 327 H.624.)

                                Miras ayetlerine bakalım damadı olsa dahi, amcaoğluna miras düşer mi?

                                - Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer (çocuk) yalnız bir kadınsa (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirasta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı altıda birdir. (Bu hükümler, ölenin) Yapacağı vasiyetten, ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah'ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allah bilendir, hikmet sahibidir. 4/11

                                - Eğer çocukları yoksa, eşlerinizin yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin de çocuğunuz yoksa, yapacağınız vasiyet ve borçtan sonra bıraktığınızın dörtte biri, onlarındır; çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer miras bırakan erkek veya kadının evladı ve ana babası olmayıp bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) Zarar verici olmayan vasiyet ve borçtan sonra (uygulanır). Bunlar, Allah'tan (size) vasiyettir. Allah bilendir, halimdir. 4/12


                                Mirasta kimlerin pay alacağı uzun uzadıya açıklanmış. ne damattan ne de amcaoğlundan bahsedilmemiş. Dolayısıyla bu rivayet batıldır.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X