Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

    Gülüp geçiyoruz..

    Çelişkilere devam

    İMAMİYYE ŞİASINA GÖRE İNSANLARIN NEDEN SORUMLU OLDUKLARI :

    “... Sedir şöyle rivayet etmiştir: Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)’a dedim ki: “Senin dostlarını, aralarında ihtilaf eder halde bırakıp geldim. O denli ihtilaf ediyorlardı ki, birbirlerinden uzaklaşıyorlar.” Buyurdu ki; << Bunun sana bir zararı yok. İnsanlar üç şeyden sorumlu tutulmuşlar: 1) İmamları tanımak. 2) İmamların kendilerine yönelttikleri emirlere teslim olmak. 3) İhtilafların çözümünde imamlara müracaat etmek.>> (Usul-u Kâfi sh 585 H.1011.)

    Dediklerine göre, İnsanların bütün sorumluluğu, İmamlara imandan ibaretse, o zaman İslam dininde iman konusu olan diğer hususlar ne olacak, örneğin sorumlulukta, Peygamberin ve Kur’an’ın konumu nedir?

    Yorum


      #17
      İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

      İMAMLARIN NEREDE NE ZAMAN ÖLECEKLERİNİ BİLMELERİ VE ECELLERİNİ ERTELEME HAKLARI

      “... Hasan b. Cehm şöyle rivâyet etmiştir: İmam (Ali b. Musa aleyhisselâm)’a dedim ki: “Emir’ül-mü’minin (aleyhisselâm), kim tarafından ve hangi gece ve nerede öldürüleceğini biliyordu. Ayrıca evde kazların evde öttüklerini duyunca: << Bu ötmeleri, matem inlemeleri izleyecek...>> demişti. Sonra Ümmü Gülsüm: “Bu gece namazı evde kılsan ve başkasına, insanlara namaz kaldırmasını emretsen olmaz mı?” demişti; ama bunu reddetmiş ve gece boyunca sık sık silahsız olarak dışarı çıkıp gitmişti. Oysa o, İbni Mülcem’in - Allah’ın lâneti üzerine olsun- kendisini kılıçla öldüreceğini de biliyordu. Acaba bu davranış, işlenmesi caiz olmayan hareketler kapsamına girmez mi?” Buyurdu ki: << Dediğin doğrudur; ancak o, o gece yaşamak ile Allah’a kavuşmak arasında muhayyer bırakıldı. Ali (aleyhisselâm)’da Allah, Azze ve Celle’nin kendisiyle ilgili takdirinin cereyan etmesini tercih etti.>> (Usul-u Kâfi sh 362 H.668.)

      İmam Ali’nin, bilerek kendi eliyle kendini katilinin eline teslim ettiğini düşünmek veya iddia etmek, İmam Ali’ye saygısızlık olduğu gibi rivayet Kur’an’a uygun değildir, şöyle ki : Kur’an’dan mealen :

      - Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır. 31/34

      - Ve eğer Allah Teâlâ insanları zulümleri sebebiyle cezalandıracak olsa idi yeryüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir zamana kadar erteliyor. Onların ecelleri geldiği vakit ise onlar ne bir saat geri kalabilirler, ve ne de öne geçebilirler. 16/61


      - Allah hiç bir nefsi eceli geldiği vakit sonraya bırakmaz, ve Allah her ne yapar iseniz haberdardır. 63/11

      Yorum


        #18
        İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

        Bak bu konuda elimde hazır bir döküman vardı. Foruma da bırakmıştım. Seni muhatap almak için değil ama belki bir şeyler öğrenirsin niyeti ile buraya olduğu gibi kopyalıyorum.

        Bismillahirrahmanirrahim

        Rivayet : "İmamlar ne zaman öleceklerini bilirler. Ve onlar kendi istekleri olmadıkça ölmezler" (El Kafi, Cilt 1; Sayfa 258)

        İtiraz : İşte bu apaçık küfürdür. Yalnızca ALLAH kimin ne zaman öleceini bilir! Ancak Şiiler, İmamlarının ölüm üzerinde otorite sahibi olduklarını iddia ediyorlar? Şiilerin İmamları hakkında söyledikleri bu tür şeylere inanmak en büyük küfür ve şirktir!


        İlk Cevabımız:

        Ölüm bilgisi, ALLAH'ın emri altında bulundurduğu gaybî bir bilgidir. Lokmak su'resi 34. ayette şöyle buyuruyor:

        "Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca ALLAH katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz ALLAH hakkıyla bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır."

        Önceden de söylediğimiz üzre, bu gayb ALLAH'ın istediği doğrultusunda bağışlanabilir,
        http://www.welayet.com/index.php?topic=6313.0

        Cin su'resi 26-27'de şöyle buyuruyor:

        "O gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak seçtiği resüller hariç. Fakat O, Resülün önünde ve arkasında gözetleyiciler yürütür."

        Bu gayba bağlı olarak ALLAH, bir insanın diğer insanların ölümlerini bilmesini ve bir insanın kendi ölümünü bilmesini onlara bağışlayabilir. Eleştirmenlerin yazdığı hususlara cevap vermeden önce Rasulullah'ın (s.a.a) ve İmamlarımızın (a.s) sahip olduğu diğer insanların ölümüne dair gaybi bilgilerin kanıtlarını sunuyoruz:


        İkinci Cevabımız:

        Rasulullah (s.a.a) Bedir'deki kâfirlerin ölümlerini yerleriyle birlikte bildirdi.

        Peygamber (s.a.a), Bedir Savaşından önce, savaşta ölecek kâfirleri haber vermiştir, üstelik ölecekleri yerleriyle birlikte. Bunu Sahih-i Müslim'de 19. kitabın 4394. sayfasında okuyoruz:


        Rivayet olunmuştur ki düşman kuvvetinin lideri Ebu Sufyan ilerlemeye başlayınca Peygamber, ashabıyla istişareye gitti. Ravi diyor ki: "Ebu Bekir konuştu (kendi fikirlerini açıklayarak), ancak Peygamber onun söylediklerine kulak asmadı. Sonra Ömer konuştu ancak Peygamber ona da kulak asmadı. Sonra Sa'd bin Ubade kalktı ve şöyle dedi: "Ey ALLAH'ın Resulü! konuşmamızı istiyorsun. Nefsim elinde olan ALLAH'a yemin olsun ki atlarımızı denize sürmemizi istesen yaparız. Bark al-Kimad gibi uzak diyarlara koşturmamızı istesen yaparız." Ravi diyor ki: "ALLAHın elçisi insanları sayım için topladı. Daha sonra yola çıkıp Bedir'de çadırlarını kurdular. Kısa bir süre sonra Kureyş'in su taşıyıcıları geldi. Aralarında Banu al-Haccac'a ait bir siyahî köle de vardı. ALLAH Rasulu'nun ashabı onu çağırıp Ebu Sufyan ve arkadaşları hakkında sorguya çektiler. Dedi ki: "Ebu Sufyan hakkında birşey bilmiyorum ama Ebu Cehil, Utbe, Şaibe ve Ümeyye bin Halaf ordalar". Bunu söyleyince dövmeye başladılar. Bunun üzerine: "Tamam tamam! Size Ebu Sufyan'dan bahsedeceğim" dedi. Ashap vurmayı kesti ve tekrar sordular. Ancak adam tekrar "Ebu Sufyan hakkında birşey bilmiyorum ama Ebu Cehil, Utbe, Şaibe ve Ümeyye bin Halaf ordalar" deyince yine vurmaya başladılar. ALLAH'ın Rasulü orda dua ediyordu. Bu olayı görünce duayı bıraktı ve şöyle dedi: "Nefsim elinde olan ALLAH'a yemin olsun ki bu adam size doğruyu söyleyince ona vurdunuz ancak yalan söyleyince durdunuz". Ravi diyor ki: Daha sonra ALLAH'ın elçisi şöyle buyurdu: "İşte burası birçoklarının öleceği bir yerdir." Eliyle yeri göstererek "İşte burası ve burası." Ve adamlardan hiçbiri Rasul'ün eliyle işaret ettiği yerlerden başka bir yerde ölmedi.

        Eğer eleştirenler bu olayın Hz MUHAMMED'in (s.a.a) gaybî bilgiye sahip olduğunu kabul etmiyor ve bu olayın herhangi bir insanın yapabileceği türden bir şey olduğunu söylüyorlarsa acaba o kimselerden biri bizi bir yere götürüp birisinin öleceği hatta öldüğü noktayı haber verebilir mi? Eğer yapamıyorlarsa kabul etmelidirler ki bu Peygamber efendimizimn sahip olduğu bir derecedir ve bu hiçbir şekilde reddedilemez.


        Üçüncü Cevabımız:

        Rasulullah (s.a.a), İmam Hüseyin'in (a.s) şehit edileceği yeri haber verdi:

        Hz MUHAMMED'in (s.a.a), İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbelâ'da şehit edileceğini söylemesi yaygın bir rivayettir. Bunu Hasais-ul Kübra'nın ikinci cildinde, sayfa 125'te okuyoruz: (Maktaba Nurree Rizvi Yayıncılık, Pakistan)

        "Gerçekten de benim oğlum, Kerbela denilen bir yerde şehit edilecektir, aranızdan her kim bu çağda yaşarsa gidip ona yardım etmelidir."

        Tüm bunlar, saklı sırların Peygamber'e (s.a.a) bağışladığının bir kanıtıdır. Yani aslında Peygamber, kimin ne zaman ve nerde öleceğini tahmin etmemektedir, bu yalnızca ona ALLAH'ın vermiş olduğu bir bilgidir.

        Dördüncü Cevabımız:

        İmam MUHAMMED Bakır (a.s), Zeyd bin Ali'nin ölümünü haber verdi:

        Sevahitun Nübüvve sayfa 318'de "İmam Bakır'ın [r.a] kerameti] başlığı altında şunu okuyoruz:

        “Güvenilir bir ravi şöyle diyor: ‘Kardeşi Zeyd ardımızdan yürüdüğü bir anda İmam Bakır ileydim. İmam dedi ki ‘ALLAH'a yemin olsun, o (Zeyd) Kûfe'de ayaklanacak, insanlar onu şehit edecekler ve başı bir mızrağa takılı olarak sokaklarda gezdirilecek' ”

        Bildiğimiz kadarıyla Zeyd, aynı anlatıldığı gibi zalimce şehit edilmiştir. Bu da bize ALLAH'ın, imamlarımıza bir kimsenin ölümünden haber vermesini sağlayacak bilgiyi bağışladığını gösterir.


        Beşinci Cevabımız:

        İmam Kazım (a.s), gardiyanının ölümünü haber verdi:

        Şeyh Şiblanjî, Nur al Absar'ının 230. sayfasında şöyle diyor:


        “Bir gece Bağdat Hapishanesinde Ebu Yusuf ve MUHAMMED bin Hasan İmam Kazım'ı ziyaret ettiler. Selamlarını sundular ve oturdular. İmam'ın bilgisini sorularla test etmek istiyorlardı. Tamo anda gardiyan geldi ve "Benim görevim bitti, eğer bir şeye ihtiyaç duyarsan söyle ki yarın getirebileyim" dedi. İmam, "Bir şeye ihtiyacım yok, gidebilirsin" dedi ve Ebu Yusuf ve MUHAMMED bin Hasan'a dönüp "Bu adamın yarın için konuşmasına şaşırıyorum, bu gece öleceğinden haberi yok" dedi. Bunu duyduktan sonra Ebu Yusuf ve MUHAMMED bin Hasan izin alarak İmam'ı terkettiler. Giderken birbirlerine "Biz farz ve sünnet hakkında sorular soracaktık, o ise gayb hakkında bir bilgi verdi" diyorlardı. Gardiyan'ın evine İmam'ın haberinin doğruluğunu anlamak için bir casus gönderdiler. Casus gece vakti evin içinden yüksek bir ses işitti, soruşturduktan sonra adamın öldüğünü öğrendi.”

        Gördüğümüz gibi Imam Kazim (a.s) gardiyanının ölüm vaktini haber verdi ve iki Sünni alimi de bu habere tanıklık ettiler, işte bu yüzden eleştirmenler de İmamlarımıza bu ihsanın verildiği gerçeğini kabul etmelidirler.


        Altıncı Cevabımız:

        İmam Rıza, bir kimsenin ölümünden haber verdi:

        Mevlana Nuruddin Abdurrahman Cami, Sevahidun Nübüvve'sinin 349'uncu sayfasında şöyle kaydediyor:

        “Bir gün İmam Rıza birini gördü ve şöyle dedi: "Ey ALLAH'ın adamı, ne arzu ediyorsan hızlıca gerçekleştir, hiçkimsenin kaçamayacağı o mutlak şey için hazırlanmaya başla." Adam üç gün sonra ölüverdi."

        Biz ALLAH'ın ‘hiç kimse nerde öleceğini bilemez' sözüyle kastettiği gerçeği açıkladık naklettiğimiz rivayetler Rasulullah'ın (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'in diğer kimselerin ölümlerini bildiğini gösteriyor, ve ALLAH'ın bu bilgileri istediği ölçüde bağışladığını kanıtıyor. Tüm bu kanıtların üstüne inançlarımıza yönelik bir eleştirinin olacağınızannetmiyorum.

        ________________________________________

        Benim bu konudaki Yorumum:

        Bu konu ile ilgili daha önce de yazmıştım. ALLAH'ın Rasulullah'a (s.a.a) insanlarının ölümleri ile ilgili bilgiler vermesi birçok olaya ve birçok sahih rivayete konu olmuş birşey. İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela'da şehit edileceğini bildirmesi, Ammar-ı Yasir'in son rızkına kadar ölümünü anlatması, Ebu Zerr'in yalnız öleceğini haber vermesi, Nehrevan'da ölecek olan Haricîleri söylemesi... Aynı bilgi ALLAH tarafından Peygamberimize ve diğer peygamberlere verildiği gibi imamlarımıza verilmiş olabilir. Ancak daha önceki cevapta da söylenildiği gibi tüm bu bilgiler Peygamberimizden (s.a.a) diğer imamlara aktarılmış bir bilgi mirası olabilir. Bu konuyla ilgili de çeşitli rivayetler vardır ki ben içlerinden bir tanesini nakletmekle yetineceğim:

        İmam Ali (a.s) Nehc'ul Belaga'nın İkinci Bölümünde, 175 numaralı hutbesinde şöyle buyuruyor:

        Peygamberini hak üzere gönderen, halktan seçen, ALLAH hakkı için bu sözü gerçek olarak söylemedeyim; ALLAH'ın Rasûlü, bütün bunları banahaber verdi; helâk olacak herkesi bildirdi; ne yüzden, neden helâk olacağını anlattı. Kurtulacak herkesi de söyledi, kurtuluş yerini haber verdi ve bu işi açıkladı; başıma gelecek her şeyi de kulağıma söyledi, bildirdi.

        Yorum


          #19
          İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

          Yapılan açıklamaların ayetlerle değil yine diğer uydurma hadislerle desteklenmesi şaşılmayacak bir durum değil

          ayrıca sadece nerede öldürüleceği üzerinde yoğunlaşılması, Allah biçok ayette açık şekilde ecel ertelemenin sözkonusu olmadığını bildirdiği halde imamların ecellerinin de erteleyebileceklerinin, istedikleri zaman öleceklerinin iddia edilmesi ve buna karşı yanıt verilmekte aciz kalınması olayın kandırmaca boyutunu gözler önüne sermektedir

          Yorum


            #20
            İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

            Demiştim ya

            Dedim ya sen Tabatabai ve Humeyni gibilerine laf edecek kadar cesaretli iken benim sana bir şeyleri anlatmam mümkün değil.
            Bak Allame-i Cihan sen ne El Kafide geçen hadisleri anlayacak kapasiteye sahipsin nede onları kendince yoracak daldal dala savuracak kapasiteye sahipsin. Yapacağın sadece Kuran Tek Rehber sitesinden, beslenmektir. Kopya çekmektir.
            Ayetullah Humeyni de gelse, senin için boş iştir. Dediğim dedik, illada dediğim dediktir yani...

            Yorum


              #21
              İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

              Konuyu sabote ve kişiselleştirme çabalarına kulak asmayıp, elimizin tersiyle itip örnekler sunmaya devam ediyoruz...

              PEYGAMBERLERDE VE İMAMLARDA BEŞ RUH OLDUĞUNU TAHDİS ETMELERİ :

              “... Mufaddal b. Ömer şöyle rivayet etmiştir : Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a evinde oturmuş üzerinde örtüsü olduğu halde, imamın nasıl yer yüzünde olup bitenleri bildiğini sordum. Buyurdu ki: <<Ey Mufaddal! Allah, Tebareke ve Tealâ, Nebi (sallallahu aleyhi ve âlihi)’ye beş ruh vermişti. Bunlardan biri, hayat ruhuydu, onunla hareket ediyor, gidip geliyordu. Biri kuvvet ruhuydu, onunla kıyam ediyor, cihada çıkıyordu. Biri şehvet ruhuydu onunla yiyor, içiyor ve helâl yollardan kadınlarla birleşiyordu. Biri iman ruhuydu, onunla inanıyor ve adâleti gerçekleştiriyordu. Biri Rûh-ul Kudüs’tü, onunla peygamberlik görevini taşıyordu.
              Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) vefat edince Rûh-ul Kudüs imama geçti. Rûh-ul Kudüs uyumaz, gafil olmaz, oynamaz ve büyüklük taslamaz. Diğer dört ruh ise uyurlar, gafil olurlar, büyüklenebilirler, oynarlar. İmam Rûh-ul Kudüs ile görür. (Usul-u Kâfi sh 383 H.711.)

              Görüldüğü gibi, peygamberde beş Rûh olduğunu iddia ettiler, dört tanesini tanımlarken Peygamberi, Gafillik ve büyüklenebilmeyle vasıflandırdılar, bu iddialar Peygamberi tenzih ederiz, Beşinci Rûh olarak tanımlayıp övdükleri Rûh-ül Kudüs’ü ise İmamlara aktarı verdiler. Kur’an öğretisine göre, İnsanlarda, peygamberler dahil beş rûh olmadığı gibi, Rûh-ul Kudüs ayrı bir şahsiyet olup hiç kimsenin şahsiyetiyle birleşmez.

              - Ve biz bir âyeti bir âyetin yerine getirince, Allah ise indirdiğine çok iyi bilir, dediler ki: Sen şüphesiz bir iftiracısın. Hayır.. Onların çoğu bilmezler. 16/101

              - De ki: Onu Rab'bin tarafından hak olarak Rûh-ül Kudüs indirmiştir ki, îmân edenleri sabit kılsın ve müslümanlar için bir hidayet ve bir müjde olsun. 16/102


              Kur’an öğretisine göre, Rûh-ül Kudüs’ün ayrı bir şahsiyet olduğu açıktır, uydurulan rivayetin aslı yoktur. Hele, Kur’an öğretisinden uzak iddialarla, Peygamberde beş Rûh bulunduğunu söyleyerek, Peygamberi Gaflet ve Müstekbirlikle vasıflandırmak Peygambere açıktan açığa yapılmış bir saldırıdır, Peygamberimiz ne Gafil nede Müstekbirdi, O büyük bir ahlak üzerindeydi

              Yorum


                #22
                İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                İSM-İ ÂZAM İDDİALARI VE NEBİLERİN AŞAĞILANMASI
                “... Muhammed b. Fudayl, Cabir’in şöyle dediğini anlattı : Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm) buyurdu ki : <<Allah’ın ism-i âzami yetmiş üç harften oluşur Asef adlı ifrite bundan bir harf verilmişti, o bu harfi söyleyince, kendisiyle Sebe kraliçesi Belkıs’ın tahtı arasında bulunan yeri bir anda deldi. Açılan delikten elini uzatarak tahtı alıp geldi. Sonra yer, eski haline döndü. Bu olay, bir göz açıp kapama anından daha kısa bir sürede oldu. Biz Ehl-i Beyt’in yanında ise ism-i âzamin yetmiş iki harfi vardır. Son bir harf ise Allah katındadır. Onu, katındaki gaybi bilgiler için kendinde tutmuştur. Ulu, âzamet sahibi Allah’tan başka güç ve kudret sahibi yoktur. (Usul-u Kâfi sh 320 H.609.)

                “... Harun b. Cehm, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın arkadaşlarından adını unuttuğu birinden şöyle rivâyet etmiştir: Ebu Abdullah (aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum : <<Meryem oğlu İsa (aleyhisselâm)’a İsm-i âzamdan iki harf verilmişti ve o bu harflerle hareket ediyordu. Musa’ya dört harf, İbrahim’e sekiz harf, Nuh’a on beş harf, Âdem’e yirmi beş harf verilmişti. Allah bu harflerin tümünü Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’de topladı. İsm-i âzam, yetmiş üç harften oluşur. Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’ye yetmiş iki harf verilmiştir. Bundan bir harf ise o’na gösterilmemiştir. (Usul-u Kâfi sh 321 H.610.

                İsaya 2 tane, Musaya 4 tane, İbrahime 8 tane, Nuha 15 tane, Ademe 25 tane, ehlibeyte 72 tane !!

                Yahu nedir sizin peygamberlerle alıp veremediğiniz? Onları küçük düşürüp ehlibeyti yüceltmekle Allah ve resulünün sizlerden razı olacağınımı sanıyosunuz? And olsun ateşle oynuyosunuz...


                Allahın isimleri arasında ayrım yapmak ise başlı başına kuranla zıt düşer. hadise göre, 72 si bir tarafa bir tanesi bir tarafa. halbuki Allah ayette tüm isimlerinin güzel olduğunu söyler. bunlar arasında derece biçmek kimin haddine?

                - En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır. 7/180

                Adem as a 25 harf verildiği safsatadan öteye geçmez. buyrun ayet;

                - Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arz edip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. 2/31

                Bu rivayette malesef diğer birçok rivayet gibi rakamlarla oynayarak nebilerle ehlibeyt kıyaslanarak, nebileri yüceltip nübüvveti önemsiz gibi göstererek imamet inancına vurgu yapmak için uydurulmuşlardan bi tanesidir.




                Yorum


                  #23
                  İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                  [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54257#msg54257 date=1253782428]


                  Görüldügü gibi Kur’an apaçık yani Mubin bir kitaptır, ona batın isnat edilmesinin aslı yoktur.Yukarıda müthiş diye ifade ettiğimiz ve doğruluğundan şüphemiz olmayan hadisi şerif batınilik oyunuyla geçersiz hale getirilmiş ve müslümanların kurana yaklaşmaları kendi başlarına okuyup anlamaları öğrenmelerinin önüne set çekilmiştir. çünkü diğer rivayette ifade edildiği gibi kuranın batıni yönleri vardır ve onu herkes bilemez böylece insanlar akıllarını kurana değil şahıslara emanet ederek kuran ile olan bağlarını koparmışlari kurana değil kişilere teslim olmuşlardır.
                  [/quote]

                  yazışmaya yada tartışmaya müdahil olma niyetinde değilim ama bu cümle hakkında acizane bir yorum yapmak istiyorum.Bu cümle bana klasik selefi ağzıyla yazılmış yada selefi birinin kaleminden çıkma bir cümleyi anımsattı.

                  neymiş efendim aslında KURAN apaçıkmış okuyan herkes anlayabilirmişte birtakım guruplar bunun önüne geçiyormuş.

                  Yıllarca Bu KURAN'ı okudum ve yıllarca abese ve tevella eden kişinin Resulullah oluşuna inandım hayretler içinde hemde,ne zaman abese suresini okusam içim cız ederdi,Resulullah nasıl bu davranışı yaparda Allah Resululunu bu kadar sert bir şekilde uyarır diye.

                  Yıllarca bedir esirlerinin fidye ile serbest bırakılması ayetini okurken Ömer bin hattabın isabet edişini Resulullahında hata yapışını düşündüm.ve içimden hep şunu geçirdim “Allahtan Ömer bin hattab varmış yoksa peygamber dahil bir çok Müslüman helak olacakmış” dedim.

                  Yıllarca necm suresini okurken Şeytanın nasıl peygamberin kulağına bişeyler fısıldadığını ve peygamberin nasıl kendini kaybedişini Resululahın putperest müşriklerle beraber putlar önünde secdeye kapanışını düşündüm “Eyvah dedim Cebrail gelmeseydi Resulun hali nice olurdu” dedim.

                  Yıllarca Allahın resulune hitaben” Allah senin gelmiş ve geçmiş günahlarını affetti” ayetini okudum.Ve içimden hep bu gelmiş ve geçmiş günahların ne olduğunu düşündüm.Neydi bu günahlar acaba.

                  Daha neler neler okuduk Mübarek KURAN’da aklımız almadı,vicdanımız kabul etmedi.Taki ehlibeyt kaynakları ile tanışıpta mutmain oluncaya kadar.Şuan hala benim gibi düşünen Müslümanlar için çok üzülüyorum.

                  Şuan Müslümanların bence en büyük sorunu Mübarek KURAN’ı anlama algılama sorunudur.
                  Hala daha nas ve felak surelerinin kötü cinlerin Resulullahı esir alması üzerine indiğini düşünen milyonlarca Müslüman varken,Hala daha Şeytanın Resulullahın kulağına bişey fısıldayarak şuursuzca bişeyler söylettiğine inanan Müslüman Selman rüşdiler varken kimse çıkıpta,KURAN’ın apaçık olduğunu eline alan herkesin anlayabileceğini falan söylemesin.

                  Evet bu Kitap apaçıktır,buna amenna derim,ama aynı apaçık kitap bilmediğimizde zikir ehline sormamızı ve ululemre itaat etmemizi buyurmuyor mu?
                  Bana söylermisiniz bu zikir ehli kimdir?
                  Bu ululemr kimdir?

                  Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                  İmam Ali (a.s)

                  Yorum


                    #24
                    İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                    doğrudur Allah bilmiyo iseniz zikir (yani kuran) ehline sorun der. ama bu bilgisizlik kurandan değil bilmeyen kişinin araştırmamasından derinlemesine kurana haiz olmamasından kaynaklanır. eksiklik hep kişidedir bu kitapta değil.

                    sizin bazı konularda farklı düşünmenizi sağlayan şeylerin sebebide kuranı kerim değil yine kuran karşısında uydurulan hadislerden ötürüdür. (hz ömerin resulullahı düzeltmesi vs)

                    ki zaten benim eleştirdiğim şeyde kuranda anlaşılmayan şeylerin olmaması değil bunların batın adı altında sadece anlama kapasitesi bakımından birilerine has kılınarak onlara bağımlı olmak ve kendimizi kurandan soyutlamaktır. yineliyorum eğer kuranı kerimde bi konuyu anlamıyosak kuranı kerim kapalı yada anlaşılmaz olduğu için değil bizim eksikliğimiz yüzündendir.

                    Yorum


                      #25
                      İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                      [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54411#msg54411 date=1253822292]
                      doğrudur Allah bilmiyo iseniz zikir (yani kuran) ehline sorun der. ama bu bilgisizlik kurandan değil bilmeyen kişinin araştırmamasından derinlemesine kurana haiz olmamasından kaynaklanır. eksiklik hep kişidedir bu kitapta değil.

                      sizin bazı konularda farklı düşünmenizi sağlayan şeylerin sebebide kuranı kerim değil yine kuran karşısında uydurulan hadislerden ötürüdür. (hz ömerin resulullahı düzeltmesi vs)

                      ki zaten benim eleştirdiğim şeyde kuranda anlaşılmayan şeylerin olmaması değil bunların batın adı altında sadece anlama kapasitesi bakımından birilerine has kılınarak onlara bağımlı olmak ve kendimizi kurandan soyutlamaktır. yineliyorum eğer kuranı kerimde bi konuyu anlamıyosak kuranı kerim kapalı yada anlaşılmaz olduğu için değil bizim eksikliğimiz yüzündendir.

                      [/quote]

                      Peki bana bir metod söylermisiniz değerli kardeşim avam milyonlarca müslüman bu KURAN'ı nasıl analayacak?
                      Her meali eline alan bu kitabı anlayabilir mi?
                      Lütfen pratik bir çözüm sununuz?
                      Ve lütfen tabirimi maruz görünüz selefi ağzıyla mugalata yapmak yerine işler pratik çözümler sunarmısınız?
                      Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                      İmam Ali (a.s)

                      Yorum


                        #26
                        İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                        abicim selefi ağzıyla tabiri zaten doğru bir tabir değil. çünkü nasıl imamiyye şiası el kafiye sıkı sıkıya bağlı ise selefilerde buhari ve müslime daha da şiddetle bağlıdır ve hatta bazı konularda hadislerin kuran ayetlerini iptal ettiğini bile söylerler. hadis konusunda en şiddetli taife selefilerdir. buharinin sözleri allahın sözleri gibidir eleştirilmez hata olmaz iman etmeyen kafirdir.

                        neyin çözümünü istiyosunuz ki? Allah zaten çözümü sunmuş. bilmiyo iseniz zikir (kuran) ehline sorun demiş. öncelikle ben şunu anlamadım diyip geçiştirmemek lazım. şu alenen ortadaki biz diğer kitapları okuduğumuz kadar kuranı okumuyoruz. aramızda biçok kişi ciltlerce tefsir hadis fıkıh kitabı okurken bir kez olsun kuranı baştan sona mealini okuyan çok azdır. arapçasını yüzlerce kez hatmeder ama türkçesini bi kez olsun okumaz. yeterince kendini verip okusa anlamadığı şeyleride anlıcak zaten.örneğin resulullahın ahlakının en güzel örnek olarak sunulduğu ayeti okuyan birisi abese tevella ayetinde muhatabın resulullah olmadığını çok rahatlıkla anlayabilir. çünkü örnek gösterilen bir kişinin tavrı o olamaz. metod çok açık kuran bütünlüğü içerisinde ayetler arasında bağlantı kurmak. eğer bunu beceremiyo isek becerenlerden (zikir-kuran ehlinden) yardım istemek.

                        neyse bu konuyu başka başlıkta konuşuruz istersen abi.

                        Yorum


                          #27
                          İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                          peki mektebi mülkiye ben muhabbetinizi bölmeyeyim rahat rahat mezhebi tartışmaya devam edin,ama sadece Şunu söyleyeyimki pratik hiç bir çözüm sunmamışsın,Zaten sunmanıda beklemiyordum.
                          Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                          İmam Ali (a.s)

                          Yorum


                            #28
                            İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                            beklemiyosanız nie soruyosunuz ki

                            hem ben çözüm bulucu değilim, çözüm kuranda görmek isteyene.

                            Yorum


                              #29
                              İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                              [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54417#msg54417 date=1253824018]
                              beklemiyosanız nie soruyosunuz ki

                              hem ben çözüm bulucu değilim, çözüm kuranda görmek isteyene.

                              [/quote]

                              mektebi mülkiye bu yaşıma kadar seninle aynı cümleleri kuran onlarca adamla konuştum,yazıştım bunun içinde alimlerde vardı,Onlara yalvardım dedimki" Bırakın sloganik laflar edip tribünlere oynamayı Müslümanların felahı için pratik çözümler sunun" Yalvardım yakardım ama sonuç sıfır.
                              janjanlı,güzel laflardan öteye gitmiyor malesef.

                              Bu ümmet bu KURAN'ı nasıl anlar varsa çözümün buyur anlat seni günlerce aylarca dinlemeye yazdıklarını okumaya hazırım.
                              Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                              İmam Ali (a.s)

                              Yorum


                                #30
                                İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                                Bunlar janjanlı sözler değil Allahın ayetleri. umarım yeterli olur.


                                "Biz bu Kur'an'ı Allah'a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık" (19 Meryem-97)



                                "Andolsun ki Kur'an'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık* Öğüt alan yokmudur?' (54 Kamer -17)

                                "Biz onu anlayasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik" (12 Yusuf- 2)


                                Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere ayetleri apaçık gösterdik. " (2 Bakara - 118).


                                "Andolsun ki Biz bu Kur'an'da türlü türlü örneği gösterip açıkladık. İnsan amma da çok tartışıyor" (18 Kehf - 54).



                                "İşte böylece Kuran'ı apaçık ayetler, olarak indirdik. Allah, şüphesiz, dilediğini doğru yola eriştirir'' (22 Hac - 16).


                                "Andolsun ki biz size açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik." (24 Nur-34).


                                "Andolsun ki, sana apaçık ayetler indirdik. Onları sadece yoldan çıkmışlar inkar eder"
                                (2 Bakara - 99)


                                "Elif lam, ra. Bu bir kitap'tır ki, hikmet sahibi, herşeyden haberi olan Allah tarafından ayetleri kesin kılınmış sonra da uzun uzadıya açıklanmıştır" (11 Hud - 1)

                                "Bu indirip, hükümlerini kesinleştirdiğimiz suredir. Öğüt alasınız diye onda apaçık ayetler indirdik" (24 Nur - 1).

                                "Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız" (Zuhruf-44).

                                "Biz o Kur'an'ı senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar" (44 Duhan - 58).

                                "Böylece ayetleri uzan uzadıya açıklıyoruz ki, suçluların. yolu belli olsan" (6 Enam - 55)

                                "îşte Rabbinin doğru yolu budur. Biz öğüt alanlar için ayetleri geniş geniş açıkladık" (6 En'am 126)

                                "Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'ân'ın âyetleridir. ' (15 Hîcr - 1).

                                "Andolsun biz gerçekleri açıklayan ayetler indirdik. Allah dilediğini doğru yola iletir" (24 Nur-46).

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X