Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım
Allah'a hamd Resulüne ve Ehlibeytine salat olsun
tüm düşmanlarına lanet olsun
yerlerde sürünen bitki ve hayvan türünden ayrılıp ayağa kalkmak için yaratılmış insanoğlu bu amacına uçabilmesi için uçak yakıtı misali özel yakıt gerekir..
sahih bilgi, iman, ihlas...
iman ve ihlasın da olmazsa olmazı ve temel dayanağı doğru bilgidir.
işte Usulü Kafi bu bilgi kaynağı olarak bize mükemmel bir derya görünümü arz etmektedir.
itiraf etmem gerekirse kokuşmuş beşer ürünü sözlerin, diriltici vahy bilgilerinden çok daha fazla olduğu hadis sistemlerinden istifa ile saf Ehlibeyt inanıcını seçtikten sonra, acaba burası da öyle mi ki diye kaygı ve korkularım vardı. Ehlibeyt a.s.'ın yolunun dini yaşamanın tek yolu olduğunu iddia eden şia suvunur alimler de, Şeriatinin deyimiyle insanlığı kurtaracak olan bizleriz deyip sonra başka kıralların dostunda yer almak için mi çalışmışlardır diye düşündüm. Eğer böyleyse hakikati aramak için istifa ettiğim beşeri bilgi kaynaklarından ayrılıp yeryüzünde, nefsin bağlarından kurtulamayan aklın rehberliğiyle başıboş hakikati arar gibi dolaşacak mıyım diye korkuyordum...
Şia inanç sistemini, bu sistemin günümüzdeki bağlısı kitlelere bakarak tercihte bulunmamıştım. çünkü hiçbir şiiyi tanımıyordum, ve hiçbirinin hayatını yakından gözlemleme imkanı yaşamamıştım. işte ikinci korkum da bu konuya yönelikti. ya bu insan ruhunu okşayıp tek ümit kapısı haline gelen şia doktrinleri de yaşamdan kopuk medeniyet oluşturamamış içi boş iddialar mı diye düşünüyordum
gerçi bu ikinci korkum benim Ehlibeyt a.s.'ın yolunu seçmemde pek pişmanlık yaratmazdı. Çünkü şia inanç ilkeleri o kadar mükemmel sistem idi ki içinde çelişki ve akıl dışılık barındırmayan tek dünya görüşü olma ayrıcalığındaydı. bu açıdan hiç bağlısı olmasa da tek başıma ben onurla şia bayrağını taşıyabilirdim... zevkle mutlulukla tatmin olmuş bir ruhla...
oysa birinci en güçlü kaygım da şianın temel eseri olan hadis kaynağı Usulü Kafiyi elime alışımla eridi gitti. Allaha ne kadar hamd etsem azdır ki Usulü Kafi'de vahyin pratize edilişini, insan anlama ve kapasitesine indirilişini gördüm. insanı dirilten muhteşem bir bilgi hazinesi olduğunu gördüm...
yıllar yılı hiç bir delile dayanmaksızın atalar dinine tabi olmaktan kaynalanan cehaletimi gördüm. Kur'an'ı Peygamberliği daha önce hiç anlamadığımı, şii olduktan sonra bunları anlamadığım için de içimde yok olmayan yığınla şüphe ve soruların nasıl eridiğini gördüm.
bizi nasıl bir hakikatten mahrum ettiklerini gördüm ve dedim ki gerçekten de bravo bu islam düşmanlarına...
buhariyi insanlığın dikkatinin tepe noktasına taşıyıp Usulü Kafi'yi toplumdan nasıl soyutladıklarına şaşırdım. gerçekten de bu en büyük zaferidir küfrün...
çünkü bir isyan hareketidir zulme tağuta despotizme insan yapısı bilgi sistemlerine karşı usulü kafi...
bir destandır ki usulü kafi, insanı yeryüzünün kalabalığından sahte yol göstericiliğine kulluktan kurtarıp göklerin enginliğine taşıyan...
onunla arınır onunla temizlenir onunla kurtuluşa erersiniz tüm beşeri bağlarınızdan
hatta kendinizden bile.. samimi yalnızca Allah için yaşamayı öğrenirsiniz... nefsinizin sizi nasıl tutsak ettiğini görürsünüz yıllar yılı. İslami mücadele diye sandığınız hayat yolunuzun nefsinizin saltanat tahtına çıktığını görüp hayretten dona kalırsınız. Usulü kafiyle baktığınızda çizdiğiniz eski yolunuza..
hayatınızın hangi değerlerinin şeytan nefis ve beşer kaynaklı olduğunu, ipin ucunda kimlerin bulunduğunu görme imkanını sağlayan bir üst bakış kazandırır size Usulü Kafi'deki vahy bilgileri.. vay be dersiniz işte olay buymuş: Beni yoluna ilettiği için Rabbime ne kadar şükretsem azdır. eğer o göstermeseydi ben asla doğru yolu olan Ehlibeyt a.s.ın yolunu bulamazdım sahte binlerce beşeri islam yollarının arasında...
bu giriş anlamındaki bölümde duygularımı ne kadar uzun ifade etsem yine de kafi gelmez. oysa bu duygularıma gerekçe olan gerçek konuda siz değerli Ehlibeyt izleyicileriyle paylaşacağım hadisler ve onlardan anladıklarımı gördüğünüzde bana hak vereceksiniz umarım...
bu başlıkta yazdıklarımla bir kişinin bile usulü kafiyi alıp dost edinmesine vesile olabilirsem amacıma ulaşmış olacağım... öyle bir dost ki tüm dertlerinde yanında olacak, dünya sıkıntılarından günlük problemlerden tutun da... en derin felsefi inanç sistemlerine kadar tüm alanlarda dostluktan bahsediyorum... okuyacak; vay be İslam işte böylesine yüce bir dinmiş, işte bu şekilde dünya ve ahiret saadeti oluşuyormuş... dedirten bir dostluktan...
haset edenin hasedinden Allah’a sığınma misali bir parantezle şunu söylemem gerekir ki; biz Usulü kafiyi bu kadar överek Onu Kur'an'ın önüne koymuyoruz. Vahyden daha önemli ve öncelikli görmüyoruz... Biz onu vahyin bir açıklaması Kur'an'ın bir tefsiri olarak değerlendiriyoruz. Onsuz asla Kur'an'ın anlaşılamayacağını Resul s.a.a.'in sözlerinin ve yaşantısının görülemeyeceğini iddia ediyoruz...
yine bu parantez içine sıkıştırmam gerekirse: İhl'li yıllarımızın sonlarında İslam'ı tam olarak öğrenmek için hadis kaynaklarına merak salmıştım. Kur'an'ın bir tefsirinin olduğunu öğrendiğimde bunu en iyi tefsir eden Peygamberdir öyleyse neden insanların (müfessirlerin) tefsirlerini alıyoruz ki direkt hadis kitaplarını alıp orada geçen tefsirleri okuruz dedim..
ancak tamamını aldığım kütübü sitenin, tefsirde çok yetersiz olduğunu Resul s.a.a.'ten ayet tefsiri olarak nakledilen hadislerin var denilmeyecek kadar az olduğunu görüp düş kırıklığı yaşadım. şaşırdım. nasıl olur da Resul s.a.a. Kur'an'ı tefsir etmezdi...hadis kitaplarında tefsir bağlamında ya da diğer bölümlerde ayet tefsiri olarak gösterilen hadisleri toplasanız sanırım Kur'anın 4te biri bile tefsir edilemez...
o zamanlar bu işte bir bit yeniği vardır diye düşünce girmedi dünyama. çünkü tek İslam yolunun sünnilik olduğunu bildiğim için bu konuda şüphelenmek, islamı inkar anlamını taşıyordu...
oysa şimdi usulü kafide neredeyse Kur'an'ın tamamının tefsir edildiğini görünce anlaşılması en zor ayetlerin vahyin dağıtıcısı İmamların a.s. sözleriyle tereyağından kıl çekme misali vicdanları huzura kavuşturucu açıklamalarını gördüğümde bu heyecanımı sizinle paylaşmak istedim.. bu gün usulü kafiyi insanlığın dikkatine sunmak en büyük İslami görevlerden ve hizmetlerden biridir diye düşünüyorum...
konuya girmek için ailecek yeni yaşadığımız bir güzel anıyla Usulü Kafi'ye girmek istiyorum...
Allah'a hamd Resulüne ve Ehlibeytine salat olsun
tüm düşmanlarına lanet olsun
yerlerde sürünen bitki ve hayvan türünden ayrılıp ayağa kalkmak için yaratılmış insanoğlu bu amacına uçabilmesi için uçak yakıtı misali özel yakıt gerekir..
sahih bilgi, iman, ihlas...
iman ve ihlasın da olmazsa olmazı ve temel dayanağı doğru bilgidir.
işte Usulü Kafi bu bilgi kaynağı olarak bize mükemmel bir derya görünümü arz etmektedir.
itiraf etmem gerekirse kokuşmuş beşer ürünü sözlerin, diriltici vahy bilgilerinden çok daha fazla olduğu hadis sistemlerinden istifa ile saf Ehlibeyt inanıcını seçtikten sonra, acaba burası da öyle mi ki diye kaygı ve korkularım vardı. Ehlibeyt a.s.'ın yolunun dini yaşamanın tek yolu olduğunu iddia eden şia suvunur alimler de, Şeriatinin deyimiyle insanlığı kurtaracak olan bizleriz deyip sonra başka kıralların dostunda yer almak için mi çalışmışlardır diye düşündüm. Eğer böyleyse hakikati aramak için istifa ettiğim beşeri bilgi kaynaklarından ayrılıp yeryüzünde, nefsin bağlarından kurtulamayan aklın rehberliğiyle başıboş hakikati arar gibi dolaşacak mıyım diye korkuyordum...
Şia inanç sistemini, bu sistemin günümüzdeki bağlısı kitlelere bakarak tercihte bulunmamıştım. çünkü hiçbir şiiyi tanımıyordum, ve hiçbirinin hayatını yakından gözlemleme imkanı yaşamamıştım. işte ikinci korkum da bu konuya yönelikti. ya bu insan ruhunu okşayıp tek ümit kapısı haline gelen şia doktrinleri de yaşamdan kopuk medeniyet oluşturamamış içi boş iddialar mı diye düşünüyordum
gerçi bu ikinci korkum benim Ehlibeyt a.s.'ın yolunu seçmemde pek pişmanlık yaratmazdı. Çünkü şia inanç ilkeleri o kadar mükemmel sistem idi ki içinde çelişki ve akıl dışılık barındırmayan tek dünya görüşü olma ayrıcalığındaydı. bu açıdan hiç bağlısı olmasa da tek başıma ben onurla şia bayrağını taşıyabilirdim... zevkle mutlulukla tatmin olmuş bir ruhla...
oysa birinci en güçlü kaygım da şianın temel eseri olan hadis kaynağı Usulü Kafiyi elime alışımla eridi gitti. Allaha ne kadar hamd etsem azdır ki Usulü Kafi'de vahyin pratize edilişini, insan anlama ve kapasitesine indirilişini gördüm. insanı dirilten muhteşem bir bilgi hazinesi olduğunu gördüm...
yıllar yılı hiç bir delile dayanmaksızın atalar dinine tabi olmaktan kaynalanan cehaletimi gördüm. Kur'an'ı Peygamberliği daha önce hiç anlamadığımı, şii olduktan sonra bunları anlamadığım için de içimde yok olmayan yığınla şüphe ve soruların nasıl eridiğini gördüm.
bizi nasıl bir hakikatten mahrum ettiklerini gördüm ve dedim ki gerçekten de bravo bu islam düşmanlarına...
buhariyi insanlığın dikkatinin tepe noktasına taşıyıp Usulü Kafi'yi toplumdan nasıl soyutladıklarına şaşırdım. gerçekten de bu en büyük zaferidir küfrün...
çünkü bir isyan hareketidir zulme tağuta despotizme insan yapısı bilgi sistemlerine karşı usulü kafi...
bir destandır ki usulü kafi, insanı yeryüzünün kalabalığından sahte yol göstericiliğine kulluktan kurtarıp göklerin enginliğine taşıyan...
onunla arınır onunla temizlenir onunla kurtuluşa erersiniz tüm beşeri bağlarınızdan
hatta kendinizden bile.. samimi yalnızca Allah için yaşamayı öğrenirsiniz... nefsinizin sizi nasıl tutsak ettiğini görürsünüz yıllar yılı. İslami mücadele diye sandığınız hayat yolunuzun nefsinizin saltanat tahtına çıktığını görüp hayretten dona kalırsınız. Usulü kafiyle baktığınızda çizdiğiniz eski yolunuza..
hayatınızın hangi değerlerinin şeytan nefis ve beşer kaynaklı olduğunu, ipin ucunda kimlerin bulunduğunu görme imkanını sağlayan bir üst bakış kazandırır size Usulü Kafi'deki vahy bilgileri.. vay be dersiniz işte olay buymuş: Beni yoluna ilettiği için Rabbime ne kadar şükretsem azdır. eğer o göstermeseydi ben asla doğru yolu olan Ehlibeyt a.s.ın yolunu bulamazdım sahte binlerce beşeri islam yollarının arasında...
bu giriş anlamındaki bölümde duygularımı ne kadar uzun ifade etsem yine de kafi gelmez. oysa bu duygularıma gerekçe olan gerçek konuda siz değerli Ehlibeyt izleyicileriyle paylaşacağım hadisler ve onlardan anladıklarımı gördüğünüzde bana hak vereceksiniz umarım...
bu başlıkta yazdıklarımla bir kişinin bile usulü kafiyi alıp dost edinmesine vesile olabilirsem amacıma ulaşmış olacağım... öyle bir dost ki tüm dertlerinde yanında olacak, dünya sıkıntılarından günlük problemlerden tutun da... en derin felsefi inanç sistemlerine kadar tüm alanlarda dostluktan bahsediyorum... okuyacak; vay be İslam işte böylesine yüce bir dinmiş, işte bu şekilde dünya ve ahiret saadeti oluşuyormuş... dedirten bir dostluktan...
haset edenin hasedinden Allah’a sığınma misali bir parantezle şunu söylemem gerekir ki; biz Usulü kafiyi bu kadar överek Onu Kur'an'ın önüne koymuyoruz. Vahyden daha önemli ve öncelikli görmüyoruz... Biz onu vahyin bir açıklaması Kur'an'ın bir tefsiri olarak değerlendiriyoruz. Onsuz asla Kur'an'ın anlaşılamayacağını Resul s.a.a.'in sözlerinin ve yaşantısının görülemeyeceğini iddia ediyoruz...
yine bu parantez içine sıkıştırmam gerekirse: İhl'li yıllarımızın sonlarında İslam'ı tam olarak öğrenmek için hadis kaynaklarına merak salmıştım. Kur'an'ın bir tefsirinin olduğunu öğrendiğimde bunu en iyi tefsir eden Peygamberdir öyleyse neden insanların (müfessirlerin) tefsirlerini alıyoruz ki direkt hadis kitaplarını alıp orada geçen tefsirleri okuruz dedim..
ancak tamamını aldığım kütübü sitenin, tefsirde çok yetersiz olduğunu Resul s.a.a.'ten ayet tefsiri olarak nakledilen hadislerin var denilmeyecek kadar az olduğunu görüp düş kırıklığı yaşadım. şaşırdım. nasıl olur da Resul s.a.a. Kur'an'ı tefsir etmezdi...hadis kitaplarında tefsir bağlamında ya da diğer bölümlerde ayet tefsiri olarak gösterilen hadisleri toplasanız sanırım Kur'anın 4te biri bile tefsir edilemez...
o zamanlar bu işte bir bit yeniği vardır diye düşünce girmedi dünyama. çünkü tek İslam yolunun sünnilik olduğunu bildiğim için bu konuda şüphelenmek, islamı inkar anlamını taşıyordu...
oysa şimdi usulü kafide neredeyse Kur'an'ın tamamının tefsir edildiğini görünce anlaşılması en zor ayetlerin vahyin dağıtıcısı İmamların a.s. sözleriyle tereyağından kıl çekme misali vicdanları huzura kavuşturucu açıklamalarını gördüğümde bu heyecanımı sizinle paylaşmak istedim.. bu gün usulü kafiyi insanlığın dikkatine sunmak en büyük İslami görevlerden ve hizmetlerden biridir diye düşünüyorum...
konuya girmek için ailecek yeni yaşadığımız bir güzel anıyla Usulü Kafi'ye girmek istiyorum...
çeviri diye bir ilimden haberi yok. Bu mantığa göre Peygamberimizinde okuma yazması yok.çünkü kuranda ondan Ümmi Peygamber diye bahseder.
Yorum