Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

14 MASUMDAN HADİSLER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

    İmam Cafer Sadık (aleyhisselâm) şöyle buyurdu:

    "Ey Âdemoğlu! Kalbini bir kuş yese doymaz. Gözünün üzerine bir iğne deliği konsa onu bütünüyle kaplar. Buna rağmen bu iki organınla göklerin ve yerin melekûtunu öğrenmek istiyorsun.Eğer doğru sözlüysen işte güneş! Allah'ın yarattığı varlıklardan biri.. Eğer gözlerini kırpmadan ona bakabiliyorsan söylediğin gibidir!"
    Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

    Yorum


      Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

      İmam Cafer Sadık (aleyhisselâm)'a "En güzel isimler Allah'ındır. O'na bu isimlerle dua edin." (A'raf, 180) ayeti hakkında soru arz edildi..

      İmam (aleyhisselam) şöyle buyurdu :

      "Allah'a yemin ederim ki biziz Allah'ın en güzel isimleri. Öyle ki Allah, bizim imamlığımızı kabul etmeyen hiçbir kulun amelini kabul etmeyecektir."
      Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

      Yorum


        Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

        İmam Muham­med Bagır (aleyhisselâm) şöyle buyurdu

        "Allah'ın Nebimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem)’ e bahşettiği mesâni (Kur'an'ın açıklayıcısı) biziz. Biziz Allah'ın vechi (yüzü); aranızda dolaşıp dururuz. Biz Allah'ın yarattıklarına bakan gözleriyiz, kullarına uzanan rahmet elleriyiz.
        Bizi tanıyan tanımıştır, ne mutlu ona. Bizi tanımayan da tanımamıştır ve muttakilerin İmamlığından yoksun kalmıştır."
        Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

        Yorum


          Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

          İmam Musa Kazım (aleyhisselam)'a arz olundu:

          İmam Ali Aleyhisselam yüzüğü neden sağ parmağına takıyordu?

          İmam (Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

          Çünkü İmam Ali Aleyhisselam ashab-ul yeminin (sağ ashabı) imamıdır ve kıyamet günü onların amel defterleri sağ ellerine verilir. Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) de yüzüğü sağ parmağına takardı. Yüzüğü sağ parmağa takmak şiaların nişanelerindendir. Onlar bu alametle tanınırlar. Namazları vaktinde kılmak, zekat vermek, malını mümin kardeşleriyle paylaşmak, iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek şialarımızın özelliklerindendir...
          Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

          Yorum


            Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER


            Hz. Ali (As)’nin Esas Kimliği Hakkında İlginç Bir Hadis



            “Onlar da dediler ki: Bize vaadinde sadık olan ve bizi yeryüzüne varis kılan Allah’a hamd olsun. Cennete istediğimiz yerde oturabiliriz. Çalışanların ecri ne de güzeldir.” (Zümer Süresi 74. Ayet)





            Ebu Zer buyuruyor ki: Bir gün, Resulullah (s.a.a.) ile beraber Ümm Seleme anamızın evinde oturmuştuk. Resulullah bana birşeyler anlatıyor, ben de dinliyordum, bu sırada içeriye İmam-ı Ali gelir. Onu gören Resulullah’ın (s.a.a.) yüzü nur ile aydınlanır ve sevinci yüzünden belli olur. İmam Ali’yi kucaklayıp iki gözünün arasından öptükten sonra, bana dönerek buyurdu ki: “Ey Ebu Zer! Bu, bize dahil olanın esas kimliği hakkında gereken bilgiye sahip misin?” Ebu Zer hazretleri buyurdu ki: “Ey Resulullah, bu senin kardeşin, amcanın oğlu, Fatime’nin kocası, cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyin’in babalarıdır!” Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Ey Ebu Zer! Bu, aydınlık saçan Allah’ın mızrağı ve Allah’ın büyük olan kapısıdır! Kim, Allah’a varmak istiyorsa bu kapıdan gelsin! Ey Ebu Zer! Bu, Allah’ın adaleti ile kaim olan; Allah’ın yasakladıklarından uzaklaştıran; Allah’ın dinine nusret veren ve tüm ümmetlerin üzerine Allah’ın hucceti olandır! Ey Ebu Zer! Şanı yüce olan Allah’ın arşı rükünlerinin her birinde yetmiş bin melek vardır. Her biri tesbih ve ibadetten ziyade Ali’ye duada bulunur ve onun düşmanlarına da beddua ederler! Ey Ebu Zer! Ali olmasaydı, hak ve batıl belli olmazdı. Ali olmasaydı, mü’min-kâfir arası ayırt edilemezdi. Ali olmasaydı, Allah’a ibadet edilmezdi! Çünkü Ali; müşriklerin başını vura vura onların Müslüman olmalarını sağladı. Böylece onların Allah’a ibadet etmelerini sağlamış oldu! Ali’nin bu durumu olmasaydı, ne sevap ne de ceza hükmü var olurdu. Ali’yi Allah’tan hiçbir şey gizleyemez ve Ali’yi de Allah’tan hiçbir hicap uzak tutamaz! Nitekim gizlilik yapan perde ve hicap da Ali’dir! “Dine bağlı kalın ve onda tefrikaya düşmeyin, diye dininden Nuh’a buyurduğunu, size de teşri’ buyurdu. Sana vahyettiğimizi ve İbrahim’e, Musa’ya, İsa’ya buyurduğumuzu. Kendilerini çağırdığın bu şey; müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini kendisine seçer. Kendisine yöneleni de hidayete iletir” (Şura 13. Ayet).



            Ey Ebu Zer! Şanı yüce olan Allah, yüceliğini mülkünde, vahdaniyeti içinde ve tekliğinde sağlamıştır. Muhlis olan kullarına kendi nefsini tanıtmış ve cennetini onlara mesken olarak kılmıştır. Allah, hidayetine iletmek istediğine, vilayetini tanıtmış ve kimin kalbine bunu kapatmışsa, o kişiyi marifetinden mahrum kılmıştır! Ey Ebu Zer! Ali, hidayet bayrağı; takva kelimesinin ta kendisi; kopmak bilmeyen sapasağlam kulpa; dostlarımın imamı ve bana itaat edenlerin nurudur! Kendisi, takva ehlinin iltizam ettiği kelimedir! Kim, onu severse mü’min olur ve kim onu buğzederse kâfir olur! Kim, onun vilayetini terk ederse, dalalete sapmış ve sapıtmış olur! Kim, onun hakkını inkâr ederse şüphesiz müşrik olur! Ey Ebu Zer! Ali’nin vilayetini inkâr edenler kıyamet gününde kör ve dilleri tutulmuş olarak geleceklerdir! Kendileri, kıyametin karanlığına döküldüklerinde şöyle diyeceklerdir: “Yazıklar olsun bizlere Allah’ın tarafında yaptığımız kusurlardan dolayı…” (Zümer 56. Ayet) ve bu gibilerinin boyunlarında üçyüz halkadan oluşan bir gerdanlık olacak ki, her halkanın üstünde bir şeytan olup, o kişinin yüzüne tükürecek ve onu kabrinin karanlığından cehenneme doğru sürükleyecektir!” Ebu Zer hazretleri bunları peygamber efendimizden duyunca dedi ki: “Ey Resulullah! Anam-babam sana feda olsun! Kalbimi sevinç ve mutluluk ile doldurdun. Bundan daha ziyade anlat ki, sevincim ve mutluluğum daha da artsın!”

            Bunun üzerine peygamber efendimiz şöyle devam buyurdu: “Ey Ebu Zer! Mi’raca çıkarken, daha dünyanın gökyüzüne vardığımda, melekler ezan okuyup namaza çağırdılar. O anda Cebrail (a.s.) elimden tutup, meleklerin önüne getirdi ve dedi ki: Ey Muhammed! Meleklere namaz kıldır, onlar seni epey özlemişlerdir! Ben de yetmiş saf olan meleklerin önüne geçtim. Her saf, doğu ve batının genişliği kadardı ve onların sayısını ancak onları yaratan bilirdi! Namazı bitirip, tesbih ve takdise başladığımda meleklerden birer birer topluluklar yanıma gelip selam verdiler ve dediler ki: Ey Muhammed! Bizim bir isteğimiz vardır, onu yerine getirir misin? Meleklerin, alemlerin Rabbinden şefaat dilememi isteyeceklerini zannettim. Nitekim alemlerin Rabbi beni Kevser havuzunun başı ucunda saki ve şefaatçi ve tüm peygamberlere üstün kılmıştı. Meleklere dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! İstediğiniz nedir? Melekler dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Yeryüzüne geri döndüğünde, bizden Ali bin Ebi Talib’e selam söyle ve bizlerin onu çok uzun bir müddetten beri özlediğimizi bildir! Ben onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Bizleri hak marifeti ile tanıyor musunuz? Melekler dedi ki: Ey Allah’ın peygamberi! Bizler, sizi nasıl tanımayalım ki? Sizler Allah’ın ilk yarattıklarısınız! Sizleri, nur gölgeleri olarak, nurdan nurun içinde yarattı! Sizleri, izzetinin yüceliğinden; mülkünün yüceliğinden ve kerim olan yüzünün nurundan yaratmıştır! Sizlere, saltanatı makamında, yerleri ve gökleri yaratmadan önce, arşının su üzerinde olduğu anlarda duraklar vermişti! Kendisi, olduğu yerde yerleri ve gökleri altı günde yarattı ve sonra arşını yedinci göğe yüceltti ve üstünde oturdu. Sizler de, arşının önünde tesbih, takdis ve tekbir ediyordunuz! Daha sonra istediği çeşitli nurlardan melekleri yarattı. Bizleri yarattıktan sonra, sizlere geldik ve sizlerin tesbih, tahlil, tekbir, temcid, takdis ve hamdettiğinizi gördük. Bizler de, sizin tesbih, tahlil, tekbir, temcid, takdis ve hamdinizle Allah’a yöneldik ve duada bulunduk! Allah’tan ne indiyse hep size indi ve Allah’a ne yükseldiyse hep sizden yükseldi! Sizleri bütün bunlara rağmen nasıl tanımayalım? Ali’ye (a.s.) bizden selam söyle ve ona olan iştiyakımızın hayli çok olduğunu bildir!

            Bunun üzerine ben, ikinci gök tabakasına yükseldim. Orada da melekler beni karşıladı ve aynı şeyi benden istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Sizler bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler dedi ki: Ey Allah’ın peygamberi! Sizleri nasıl tanımayalım ki? Sizler, Allah’ın seçtikleri; O’nun ilminin haznedarları; kopmak bilmeyen kulpası ve huccetlerisiniz! Sizler, Allah’ın avlusu, yani, kürsüsü ve ilminin usulü olanlarsınız! Sizin kaim olanınız (Mehdi) en üstün kaimdir! Sizin konuşanınız en üstün konuşandır. Allah, dinini sizinle başlattı ve sizinle de sona götürecektir! Ali’ye selam söyle ve ona olan özlemimizi bildir!

            Bunun üzerine üçüncü gök tabakasına çıktığımda da, orada da melekler benden aynı şeyi istediklerinde onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler bana dedi ki: Nasıl sizin marifetinizi bilmeyelim ki? Sizler, makamın kapısı ve hesap gününün huccetlerisiniz! Ali, son zamanda yerden çıkacak olan canlıdır ve kendisi hükümleri birbirinden ayırt edendir! Kendisi, asanın sahibi ve kıyamet gününde cehennemi bölecek olandır! Kendisi, kurtuluş gemisidir ki ona binen kurtulur ve onu terk eden de cehennemin ateşi içinde çevrilir. Her şey ancak sizinle yerinde durdu ve bulutlarda ancak nurunuz ile yerini buldu. Sizleri nasıl tanımayalım? Ali’ye bizden selam söyle ve ona olan iştiyakımızı bildir!

            Daha sonra dördüncü göğe çıktım ve orada da melekler aynı şeyi istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler dedi ki: Ey Allah’ın peygamberi! Sizleri nasıl tanımayalım ki? Sizler, nübüvvetin şeceresi; rahmetin evi; risaletin madeni ve meleklerin inip çıktığı yersiniz! Cebrail alemlerin Rabbinden sizlere vahiy ile iniyordu. Ali’ye olan iştiyakımızı ona bildir ve selamımızı söyle!

            Daha sonra beşinci göğe yükseldiğimde, oradaki melekler de benden aynı şeyi istediklerinde onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler dedi ki: Ey Allah’ın peygamberi! Sizleri nasıl bilmeyelim ki? Arşın bulunduğu yere öğlen ve akşamları gittiğimizde, arşın ortasına şöyle yazılı olduğunu okuyoruz: Allah’tan başka bir ilah yoktur. Muhammed O’nun peygamberidir. Muhammed’i Ali bin Ebi Talib ile güçlendirdim! Ali, Allah’ın velisi ve yarattıkları arasında O’nun ilmidir! Ali, müşriklerin şerrini defeden ve kâfirleri bertaraf edendir. Böylece, Ali’nin Allah’ın velilerinden biri olduğunu anladık. Ali’ye bizden selam söyle ve ona olan iştiyakımızı da bildir!

            Altıncı göğe çıktığımda melekler aynı şeyi istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Sizleri nasıl tanımayalım ki? Allah Firdevs cennetini yarattı ve kapısına bir ağaç dikti. O ağacın her yaprağında nur ile şöyle yazılıdır: Allah’tan başka bir ilah yoktur. Muhammed O’nun peygamberidir. Ali bin Ebi Talib, Allah’ın kopmak bilmeyen kulpası; metin olan ipi; yarattıklarının üzerine nazır olan gözü ve müşriklerin üzerine vurduğu kılıcıdır! Ona bizden selam söyle ve ona olan iştiyakımızın fazla olduğunu bildir!



            Bunun üzerine yedinci göğün tabakasına vardığımda beni gören meleklerin şöyle dediklerini duydum: “Bize vaadinde sadık olan Allah’a hamd olsun.” (Zümer 74. Ayet) Hepsi yanıma gelip, selamlaştılar ve önceki meleklerin istediklerini istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Sizlerin biraz önce: Bize vaadinde sadık olan Allah’a hamdolsun, dediğinizi duydum, hangi vaadi ile sadık olduğunu kastettiniz? Melekler dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Şanı yüce olan Allah, sizleri nurlayarak, yüceliğinin ve mülkünün izzeti nurundan yaratıp, saltanatının yerinde sizlere yerler tahsis ettiğinde, kullarına, bizlere vilayetinizi sunarak kabullenmemizi istedi. Bu kabulümüz, kalbimizi o kadar işgal etti ki Rabbimize, sana olan iştiyakımızı şikâyet ettik. Seni gökyüzünde bizlere göstereceğini vaat etmişti ve bize vaat etmiş olduğu gibi sen bizim aramızdasın. Allah, sana en hayırlı mükâfatı versin. Daha sonra, Ali bin Ebi Talib’e olan iştiyakımızı Allah’a şikâyet ettiğimizde, şanı yüce olan Allah arşının sağında Ali’nin suretinde bir melek yapıp, oraya sakin kıldı. O yer öyle bir yerdir ki, zahiri batınından ve batını zahirenden görünür. Ne yere oturmuştur, ne de göğe asılıdır! Arşın sahibi ona: Kudretim ile kaim ol, dedi ve o kaim oldu! Ali’ye olan iştiyakımızı işte bu suretin olduğu yere gelip, ona bakarak gideriyoruz!”
            Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

            Yorum


              Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

              Hz.Resulullah (s.a.a):

              "Ey Ali, seni hakkıyla ben ve ALLAH'tan başka kimse tanımadı.
              Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

              Yorum


                Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                İmam Ali (a.s):

                Saşarım o kimselere ki, hastalık korkusundan şüpheli yemeklerden kaçınırlar da, ateşin korkusundan günahlardan kaçınmazlar.
                Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                Yorum


                  Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                  “İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam buyurdu ki:

                  “Bu velayeti ehli olmayanın yanında gizlemedikçe onu kabul etmiş sayılmazsınız. Bizim söylediğimizi söyleyip, bizim söylemediğimizi de söylememeniz yeterlidir. Eğer bizim söylediğimizi söyler, sustuğumuz şeye de teslim olursanız, tıpkı bizim iman ettiğimiz gibi iman etmiş olursunuz. Yüce Allah buyuruyor ki: “Eğer sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, hidayete ererler.” -(BAKARA-137. ayet.) .Ali bin Hüseyn aleyhisselam buyurdu ki: Halka anladıkları dilden konuşun, onların takâtı olmayan şeyleri onlara yüklemeyin. Aksi halde bize düşman kesilirler.”
                  Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                  Yorum


                    Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                    Emirel Muminin İmam Ali (aleyhisselam) :

                    Ben Allah tarafından belirlenmiş cennet ve cehennemin ayırt edicisiyim. Onlara girenler ancak benim taksimim esas alınarak girdirilirler. Ben, benden sonrakiler için İmamım ve benden öncekilerin temsilcisiyim.Onların misyonlarının sürdürücüsüyüm.
                    Ahmed (Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem)'den başka hiç kimse benim önüme geçmez. Ben ve o, aynı yol üzerindeyiz. Ancak o, bizzat nübüvvetle görevlendirilmiştir, ismen tayin edilmiştir.
                    Bana altı ayrıcalık verilmiştir: Ölümleri, ecelleri bilmek. Musibetleri bilmek... Vasilere özgü bilgilere sahip olmak. Kur'ân-ı bilmek.
                    Ben cenk meydanında döne döne vuruşanım (HAYDAR-I KERRAR) . Bütün devletlere hakim devlet benim. Ben asabın, damganın , sahibiyim ve insanlarla konuşan dabbeyim...
                    Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                    Yorum


                      Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                      İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu:

                      “Allah’a andolsun ki, Nebe’ül Azim (Büyük olan Haber) benim, Allah’ın benden daha azim haberi ve ayeti yoktur.”
                      Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                      Yorum


                        Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                        İmam Ali (a.s):

                        Dileğine uyup koşan, eceline kavuşur.
                        Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                        Yorum


                          Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                          İmam Ali Rıza Aleyhisselam şöyle buyurdu:

                          Allahu Teala akıl verdiği kimseyi kurtuluşa erdirir.
                          Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                          Yorum


                            Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                            İmam Sadık (a.s):

                            Hz.Kaim zuhur ettiği zaman hiç bir şehir kalmayacak ki,orada şehadet sedası duyulmasın.
                            Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                            Yorum


                              Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                              İmam Ali (a.s):

                              Görüyorumki Ehlibeyt şiaları Kufe mescidinde toplanıp gruplar kurmuşlar ve orada Kuran-ı Kerim nasıl nazil olmuşsa,o şekilde başkalarına öğretirler.
                              Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                              Yorum


                                Ynt: 14 MASUMDAN HADİSLER

                                İmam Sadık (a.s):

                                Aklı istikametlenmeyen şahsın,dini istikametlenmez.
                                Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X