Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

    37- Ölülerin Dirilmesi

    "Ubey bin Halef" isminde İslam düşmanlarından biri, çürümüş bir kemiği (Resulullah'ın mead hakkındaki sözlerini batıl etmek hayaliyle) Peygamber (s.a.a)'in huzuruna geldi. O çürümüş kemiği elinde ezerek havaya serpip şöyle dedi:

    "Hangi bir kudret, bu çürümüş ve toprak olmuş kemikleri yeniden diriltebilir ve hangi akıl onu kabullenebilir?"

    ALLAH-u Teala Peygamber (s.a.a)'e onun cevabında şöyle buyurmasını vahyetti:

    "Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: ‘Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecek?' O, her yaratmayı bilir."[44]
    _________________
    [1]- Yâsin / 78
    Bihar, c. 18, s. 202

    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #62
      Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

      38- Ahir Zamanın Alametleri

      İbn- i Abbas diyor ki:

      Resulullah (s.a.a) ömrünün son yılında yapmış olduğu veda haccında biz de O'nunla birlikte idik. Resulullah (s.a.a) Ka'be'nin kapısının halkasını tutarak bize dönüp şöyle buyurdular: "Ey insanlar, ahir zâmanın alametlerini size söyleyeyim mi?"

      -O gün Resulullah'a herkesten yakın olan Selman: "Evet ya Resulellah" diye cevap verdi.

      -Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:
      "Namazı zayi etmek, şehvet peşice gitmek, heva hevese uymak, zenginleri ululamak ve dini dünyaya satmak ahir zamanın alametlerindendir. O zaman müminin kalbi, gördüğü kötülüklerden ve onları önlemeğe gücünün olmadığından dolayı tuzun suda eridiği gibi karnında erir."

      -Selman: "Ya Resulellah! Böyle bir şey vaki olacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, canım elinde olan ALLAH'a and olsun ki, böyle bir durum vaki olacaktır. Ya Selman, o zamanda amirler zalim, vezirler fasık, başkanlar zalim, eminler ise hâin olacaklar."

      -Selman: "Ya Resulellah, böyle bir şey vuku bulacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "ALLAH'a and olsun ki evet. Ya Selman, o zaman, iyi işler kötü ve kötü işler ise iyi sayılacak; hâin emin sayılacak, emin ise hıyanet edecek; yalancı doğrulanacak, doğru konuşan ise yalanlanacaktır!"

      -Selman: "Ya Resulellah, bunlar gerçekleşecek mi?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki, bunlar gerçekleşecektir. Ya Selman, o zaman kadınlar emirlik (yöneticilik) yapacak, cariyelerle istişare edilecek, çocuklar minbere çıkacak, yalan konuşmak hoş ve güzel sayılacak, zekat vermek zarar, beyt'ul-mala ait mal ise ganimet sayılacak; evlatlar, anne ve babalarına kaba, arkadaşlarına ise iyi davranacaklar; kuyruklu yıldız doğacaktır!"

      -Selman: "Ya Resulellah! Böyle bir şey vuku bulacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki böyle olacaktır. Ya Selman! O zamanda kadınlar ticarette kocalarıyla ortak olacaklar, yağmur gayet azalacak, cömertler cimri olacak, fakirler küçümsenecek, pazarlar birbirine yakın olacak, biri: "Bir şey satmadım" diyecek, diğeri: "Bir kâr etmedim" diyecek; harkes ALLAH'tan şikayet edecek."

      -Selman: "Ya Resulellah! Bu gibi şeyler olacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki bunlar gerçekleşecektir. O zaman halka öyle insanlar hükümet edecek ki, itiraz etmek için konuşurlarsa öldürülürler; susarlarsa malları yağma edilir; hakları çiğnenilir, kanları dökülür, kalpleri korkuyla dolur; onları korkuya kapılmış olarak görürsün."

      -Selman: "Ya Resulellah! Bunlar olacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, canım elinde olan ALLAH'a and olsun ki, bunlar vuku bulacaktır. Ya Selman! O zamanda doğu ve batıdan eşyalar (ve kanunlar) getirilecek, ümmetim çeşitli renklere girecek (ahlakları bozulacak), ümmetimden (dini bilgi açısından) zayıf olanların vay haline, ALLAH'tan taraf onların vay haline! Ne küçüğe acıyacaklar, ne büyüğe saygı gösterecekler, ve ne de günahkarın suçundan geçecekler. Sözleri sövüş ve çirkin sözlerdir; cüsseleri insan cüssesi gibidir, oysa kalpleri şeytanların kalpleri gibidir."

      -Selman: "Ya Resulellah! Bunlar gerçekleşecek mi?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki bunlar gerçekleşecektir. Ya Selman! O zamanda erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla yetinecek; evdeki kızlara kıskanıldı gibi erkek çocuklara da kıskanılacaktır; erkekler kendilerini kadınlara benzetecek, kadınlar da kendilerini erkeklere benzetecekler; kadınlar eğeri olan bineklere binecekler, ümmetimden taraf ALLAH'ın laneti onların üzerine olsun!"

      -Selman: "Ya Resulellah, bunlar vuku bulacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki bunlar vuku bulacaktır. Kilise ve havraların süslendiği gibi camiler süslenecektir; Kur'ânlar ziynetlenecektir; minareler yükselecektir; namaz kılanların safları, kalplerin birbirlerine karşı kin duymasına ve dillerin farklı olmasıyla birlikte artıp çoğalacaktır."

      -Selman: "Ya Resulellah! Bunlar vuku bulacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki böyle olacaktır. (Ya Selman!) O zaman ümmetimin erkekleri altınla süslenecek, ipek elbise ve kaplanın postunu giyecekler.

      -Selman: "Ya Resulellah! Bunlar vaki olacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a ant olsun ki bunlar vaki olacaktır. Ya Selman! O Zaman halk arasında fâiz yaygınlaşacak, gaybet ve rüşvetle muamele yapılacak ve din bırakılıp dünya tutulacaktır."

      -Selman : "Ya Resulellah! Bu durum gerçekleşecek mi?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ruhum elinde olan ALLAH'a and olsun ki, böyle olacaktır. Ya Selman! O zaman talak artacaktır, ALLAH için had (şer'i ceza) uygulanmayacak ve (bu işleriyle) ALLAH'a bir zarar dokunduramayacaklar."

      -Selman: "Ya Resulellah! Bunlar vaki olacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki bunlar vaki olacaktır. Ya Selman! O zaman şarkı söyleyen kadınlar ve çalgı aletleri ortaya çıkacak ve ümmetimin kötüleri onların peşice gidecekler."

      -Selman: "Ya Resulellah! Bunlar olacak mı?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki bunlar olacaktır. Ya Selman! O zaman ümmetimin zenginleri gezi, orta hallileri ticaret, fakirleri ise gösteriş için hacca gidecekler. İşte o zaman bir grup insan, Kur'an'ı ALLAH'tan gayrisi için öğrenecekler, onunla şarkı için algılayacaklar, velediz zinalar çoğalacak, Kur'an'la teğanni edilecek, dünya için birbirlerine düşman olacaklar."

      -Selam: "Ya Resulullah! Bunlar gerçekleşecek mi?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, canım elinde olan ALLAH'a and olsun ki böyle olacaktır. Ya Selman! O zaman ihtiram kalkacak, günah kazanılacak, kötüler iyilere musallat olacak, yalan yaygınlaşacak, inat aşikar olacak, fakirlik çoğalacak, elbiselerle övünecekler, zamansız yağmurlara uğrayacaklar, tavla, satranç, küçük davul ve çalgı aletlerini benimseyecekler; iyiliğe emretmek ve kötülükten sakındırmayı kötü sayacaklar, gerçek mümin o zamanda cariyeden daha hor ve hakir olacak, Kurân okuyanlar ve ibadet edenler birbirlerini azarlayacaklar; oysa onlar gökler aleminde ercas ve encas (çirkef ve necis) olarak çağrılmaktalar."

      -Selman: "Ya Resulullah! Bunlar gerçekleşecek mi?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki bunlar gerçekleşecektir. Ya Selman! O zaman zenginler fakirlikten korkacak; öyle ki fakir bir adam cemaatin arasında dolaştığında eline bir şey bırakan kimse bulunmayacaktır."

      -Selman: "Ya Resulullah! Böyle bir zaman gelecek mi?"

      -Resulullah (s.a.a): "Evet, ALLAH'a and olsun ki böyle bir zaman vuku bulacaktır. Ya Selman! O zaman ruveybize insanlar söz sahibi olacaklar."

      -Selman: "Ya Resulullah, anam ve babam sana feda olsun "ruveybize" kimdir?" diye sorduğunda

      -Resulullah buyurdular ki: "Toplumun işleri hakkında konuşmaya liyakati olmayan (hakir ve ahmak) kimsedir. Çok geçmeksizin herkesin duyacağı bir şekilde yerden bir ses kopacak, sonra yer içerisindeki altın ve gümüş hazinelerini dışarı çıkaracak, ama (kıyamet yaklaştığından dolayı) insana bir faydası olmayacaktır..."[1]
      _________________
      [1]- Bihar, c. 6, s. 306

      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #63
        Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

        39- Yolculukta Yardımlaşmak

        Peygamber (s.a.a) bir grup ashabıyla yolculuğa çıkmıştı. Yolun yarısında, bir koyun kesip ondan yemek yapmalarını emretti.

        Ashaptan biri: "Ben koyun kesme işini üstleniyorum" dedi.

        Diğer biri ise: "Onun postunu soymayı da ben üstleniyorum" dedi.

        Üçüncü bir şahıs da: "Onu parçalayıp doğramayı da ben üstleniyorum" dedi.

        Dördüncü şahıs da: "Onu pişirmeyi de ben üstleniyorum" dedi.

        Resulullah (s.a.a) de: "Ben de size odun toplayacağım" buyurdular.

        Ashap: "Ya Resulellah! Sen zahmet çekme biz bu işi yaparız" dediler.

        Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
        "Sizin bu işi yapacağınızı biliyorum ama ALLAH Teâla, arkadaşlarıyla yolculuk yapıp da kendisi için bir ayrıcalık tasarlayan kimseyi sevmez."

        Daha sonra kalkıp odun toplamaya başladı.[1] Evet, güzel ahlak işte budur.
        _________________
        [1] - Bihar, c. 76, s. 273

        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #64
          Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

          40- Büyük İnsan

          Resulullah (s.a.a), İslam ordusunu Tebuk savaşına sevk ettiğinde, Beni Selme kavminin büyüklerinden olan Cedd b. Kays, Resulullah (s.a.a)'in huzuruna gelerek şöyle dedi:

          "Müsaade edin bu savaşa katılmayayım! Beni sarışınların (Rumluların) kızlarıyla fitneye sokma! Zira ben onları görmekle günaha düşmekten korkuyorum."

          Resulullah (s.a.a) de ona, savaşa katılmaması için izin verdi. Bu esnada şu ayet nazil oldu:

          "Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der. Bilin ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem, kafirleri mutlaka kuşatacaktır."[1]

          ALLAH-u Teâla bu ayeti nazil ederek o şahsın söz ve amelini mahkum etmiştir.

          İbn-i Abbas ve Mücahid de şöyle derler:

          Bu ayet nazil olduğunda Peygamber (s.a.a), Beni Selme tâifesine dönerek: "Sizin büyüğünüz kimdir?" diye sordu.

          Cevaben: "Cedd b. Kays'tır; fakat o korkak ve cimri birisidir" dediler.

          Onların bu sözü üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Cimrilik derdi, en kötü derttir."

          Daha sonra şöyle buyurdu: "Sizin büyüğünüz, ak yüzlü ve cömert bir genç olan Bişr b. Burra'dır."[2]
          _________________
          [1] - Tevbe / 49
          [2] - Bihar, c. 21, s. 193

          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #65
            Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

            41- Vaade Vefa

            Peygamber (s.a.a), sabah erken büyük bir kayanın yanında buluşmak için bir adama söz verdi. O adam gitti fakat güneş yükselip hava sıcak oluncaya kadar gelmedi. Ashap, Peygamber (s.a.a)'in güneşin şiddetli sıcağından rahatsız olduğunu görünce: "Ya Resulellah! Ana ve babalarımız sana feda olsun! Eğer yerinizi değişir de gölgeye giderseniz sizin için iyi olur" dediler.

            Resulullah (s.a.a) onların cevabında şöyle buyurdular:
            "Ben burada beklemeye söz vermişim; başka yere gitmem doğru olmaz..."[1]
            ________________
            [1] - Bihar, c. 75, s. 95

            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #66
              Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

              42- Peygamber (s.a.a)'in Mantıksız İşlere Karşı Çıkması

              Peygamber (s.a.a)'in süt annesi olan Halime şöyle diyor:

              "Peygamber (s.a.a) üç yaşında iken bir gün bana şöyle dedi: "Anne! Neden iki kardeşimi (maksat Halime'nin kendi çocuklarıdır) gündüzleri görmüyorum?"

              Arzettim ki: "Evladım! Onlar gündüzleri koyunları otlatmak için çöle götürüyorlar."

              Peygamber (s.a.a): "Ben neden onlarla birlikte gitmiyorum" dedi.

              Arzettim ki: "Onlarla birlikte çöle gitmeyi istiyor musun?"

              Peygamber (s.a.a): "Evet" buyurdu.

              Ben ertesi gün Peygamber (s.a.a)'in saçına yağ sürdüm, gözlerine sürme çektim ve onun korunması için bir muska da boynuna astım. Ama çocukluktan saçma sapan ve mantıksız işlere karşı çıkan Peygamber (s.a.a), onu hemen boynundan çıkarıp attı. Sonra bana dönerek şöyle buyurdu:
              "Anneciğim! Bu nedir?! Benimle, beni koruyacak birisi vardır!"[1]
              _________________
              [1] - Bihar, c. 15, s. 392

              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #67
                Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                43- Hz. Peygamber'in Süt Annesine Şefkati

                Peygamber (s.a.a)'in süt annesi olan Halime, yılların birinde ihtiyacını karşılamak için Mekke'de Resulullah (s.a.a)'in yanına uğradı. O zaman Peygamber (s.a.a) Hatice'yle evlenmişti. Halime, kıtlık ve kuraklıktan dolayı hayvanlarının öldüğünü söyledi.

                Peygamber (s.a.a) bu hususta Hatice'yle konuştu. Hatice de, Peygamber (s.a.a)'in sözü üzerine Halime'ye kırk koyun ve deve bağışladı. Halime de o malları alarak ailesine geri döndü.

                Halk İslam dinine davet edilince, Halime ve kocası Peygamber (s.a.a)'in yanına gelerek İslam dinini kabul ettiler.[1]
                _________________
                [1] - Bihar, c. 15, s. 401

                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #68
                  Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                  44- İslam'da Kolaylık

                  Bir adam İslam kanunlarından birini çiğneyerek günah işlemişti. Bu günahkar adam Peygamber (s.a.a)'in huzuruna gelerek şöyle dedi: Helâk oldum! Helâk oldum!

                  -Peygamber (s.a.a): "Ne yapmışsın?!"

                  -Günahkâr: "Ramazan ayında eşimle cinsel ilişkide bulundum. Şimdi çare nedir?"

                  -Peygamber (s.a.a): "Bir köle al ve serbest bırak."

                  -Günahkâr: "Bunu yapamam."

                  -Peygamber (s.a.a): "İki ay oruç tut."

                  -Günahkâr: "İki ay oruç tutmaya gücüm yoktur."

                  -Peygamber (s.a.a): "Git atmış fakiri doyur."

                  -Günahkâr: "Atmış fakiri doyuracak bir malım yoktur."

                  Peygamber (s.a.a) biraz sustu. Bu sırada bir adam gelerek Peygamber (s.a.a)'e bir sepet hurma verdi.

                  -Peygamber (s.a.a) günahkâr adama: "Bu sepet hurmayı al, onu fakir halka dağıt" diye buyurdu.

                  -Günahkâr adam: "Ey ALLAH'ın elçisi! Bu şehirde benden daha fakiri yoktur" dedi.

                  -Peygamber (s.a.a) gülerek şöyle buyurdular: "O halde bu hurmaları kendi ailen ve çocuklarının arasında taksim et."[1]
                  _________________
                  [1] - Bihar, c. 96, s. 279

                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                    45- En Kötü İnsan

                    Peygamber (s.a.a), Aişe'nin evinde bulunduğu bir sırada bir adam Hazretin yanına gelmek için izin istedi. Peygamber (s.a.a) Aişe'ye: "Bu adam kavminin en kötü insanıdır" diye buyurdu. Bu esnada Aişe kalkıp başka bir odaya geçti.

                    Sonra Peygamber (s.a.a) o adama içeri girmesi için izin verdi. Söz konusu şahıs içeri girdiğinde Peygamber (s.a.a) onu güler yüzle karşıladı ve onunla konuşmakla meşgul oldu. Adam, konuşmaları sona erdikten sonra kalkıp Peygamber (s.a.a)'in huzurundan ayrıldı.

                    Aişe gelerek şöyle dedi: "Ya Resulellah! Sen o adam hakkında az önce öyle dedin ama o içeri girince onu güler yüzle ve hoş bir şekilde karşıladın."

                    Resulullah (s.a.a) Aişe'nin bu sözüne karşılık şöyle buyurdu: "ALLAH'ın en kötü kulu, çirkin sözlü olduğundan dolayı kendisiyle oturulması istenmeyen kimsedir. (Ben, çirkin sözlü olduğundan dolayı, saygısızlık yapmaması için onu güler yüzle karşıladım.)"[1]

                    _________________
                    [1] - Bihar, c. 22, s. 131; c. 75, s. 281

                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                      46- Cennetin Sekiz Kapısının Açılmasına Sebep Olan Zikir

                      Şeybet'ul-Huzulî isminde mümin bir adam Resulullah (s.a.a)'in huzuruna vararak şöyle dedi: "Ya Resulellah! Ben yaşlanmışım; namaz, oruç, hac ve cihad gibi yaptığım bir takım amelleri artık yapmaya kadir değilim. O halde bana yararlı olacak bir söz öğret ve vazifemi hafiflet."

                      Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Çevrende bulunan tüm taş ve kesekler senin bu haline ağladılar. O halde sabah namazını kılıp bitirdiğinde (bu güçsüzlüğü telafi etmek için) on defa şöyle de: "Subhanellah'il-azim ve bihamdihi vela hâvle velâ kuvvete illa billah'il-aliyy' il-azim."[1]

                      ALLAH-u Teâla bu vesileyle seni körlükten, cinnetten, cüzamdan (abraş hastalığından), fakirlikten ve yaşlılıktan kaynaklanan güçsüzlüklerden kurtarır."

                      Yaşlı adam: "Ya Resulellah! Bu, dünya içindir; ahiret için ne vardır?" dedi.

                      Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Her namazın ardından şöyle de: "ALLAHummehdini min indike ve efiz aleyye min fazlike venşur aleyye min rahmetike ve enzil aleyye min berekatike."[2]

                      Yaşlı adam bu sözleri aldıktan sonra gitti. Sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Eğer bu yaşlı adam bu zikri sürekli söyler ve kasıtlı olarak onu terk etmezse, cennetin sekiz kapısı onun yüzüne açılır ve istediği kapıdan cennete girer."[3]
                      _________________
                      [1] - "Azim olan ALLAH (bütün noksan sıfatlardan münezzehtir), O'na hamd ediyorum, yüce ve azim olan ALLAH'ın gücü ve kudreti dışında bir güç ve kudret yoktur."
                      [2] - "ALLAH'ım! Beni kendi tarafından hidayet et, fazl ve ihsanından bana akıt, rahmetinden bana yay ve bereketinden bana indir."
                      [3] - Bihar, c. 86, s. 19

                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #71
                        Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                        47- Ümmetinden On Grup Mahşerde

                        Peygamber (s.a.a)'in ashabından bir grup kimse Ebu Eyyub-i Ensarî'nin evinde oturmuşlardı. Resulullah (s.a.a)'in kenarında oturan Muaz b. Cebel, Hazretten şu ayetin manasını sordu: "Sûr'a üflendiği gün, bölük bölük ALLAH'a gelirsiniz."[1]

                        Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ey Muaz! Büyük bir şeyden soru sordun."

                        Sonra gözlerini aşağı dikti ve şöyle buyurdu: "Ümmetimden on grup simaları değişmiş bir şekilde ve Müslümanlardan ayrı olarak haşrolurlar. Bazıları maymun, bazıları domuz, bazılarının ayakları havada, başları ise aşağıya doğru olduğu halde yüz üstü mahşere taraf sürüklenirler.

                        Yine bazıları kör, bazıları sağır ve lal (dilsiz), bazıları ise ağızlarından cerahat salyaları sarktığı ve mahşer ehlinin bundan rahatsız oldukları bir halde dillerini çiğneyerek haşrolurlar.

                        Yine bazıları eli-kolu kesik, bazıları ateş dallarına asılmış, bazıları kokmuş ve bozulmuş ölünün kokusundan daha kötü bir kokuyla, bazıları da katrandan daha yapışkan olan bir cübbe giymiş oldukları halde haşrolurlar.

                        Maymun şeklinde olan kimseler, koğuculuk yapanlardır; domuz şeklinde olan kimseler, haram yiyenlerdir; ayakları havada ve başları aşağıda olarak yüz üstü mahşere sürüklenen kimseler, faiz yiyenlerdir; kör olarak haşr olanlar, zalimlerdir; sağır ve lal (dilsiz) olanlar, bencil kimselerdir; ağızlarından cerahat salyaları sarkan ve dillerini çiğneyen kimseler, sözleri amelleriyle çelişen alim ve kadılardır; el ve ayakları kesik olanlar, komşuya eziyet edenlerdir; ateş dallarına asılanlar, zalim sultana söz taşıyanlardır; kokmuş ölüden daha kötü kokulu olanlar, ALLAH'ın hakkını ödemeyen ve şehvet peşinde olan kimselerdir; katrandan daha yapışkan olan bir cübbe giymiş olanlar, kibirli ve gururlu kimselerdir."[2]
                        _________________
                        [1] - Nebe / 18
                        [2] - Bihar, c. 7, s. 89

                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #72
                          Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                          48- Hz. Peygamber'in Ölülerle Konuşması

                          Bedir savaşı sona erdi, İslam düşmanları firar ettiler ve Kureyş'in büyüklerinden bazıları helak oldular. Peygamber (s.a.a), kafir ve müşrik ölülerin bir kuyuya atılmalarını emretti. Ümeyye b. Halef'in cenazesi dışında bütün cenazeler kuyuya atıldı. Onun cenazesinin yerde kalmasının sebebi ise, onun çok şişman olup cenazesinin kokuşup dağılmış olmasından dolayı idi.

                          Peygamber (s.a.a) onun bu halini görünce şöyle buyurdu: "Onu kendi haline bırakın, üstü kapanana dek üzerine taş toprak dökün."

                          Daha sonra Peygamber (s.a.a) onların bulunduğu kuyunun başına gelip onları isimleriyle çağırarak şöyle buyurdu:
                          "ALLAH'ın bize vermiş olduğu vaadi, bizim hak bulduğumuz gibi siz de doğru buldunuz mu? Sizler Peygamberinize çok kötü akrabalardınız, siz beni tekzip ettiniz, ama diğer kimseler beni tasdik ettiler; siz beni vatanımdan çıkardınız, ama başkaları bana sığınak verdiler; siz benimle savaştınız, ama yabancılar bana yardımda bulundu."

                          Bu sırada ashaptan birisi (Ömer b. Hattap) şöyle dedi: "Ya Resulellah! Bunlar ölmüş cenazelerdir, onlarla nasıl konuşuyorsun ve bu konuşmanın ne faydası vardır?!"

                          Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Sus ey Hattab'ın oğlu! Şüphesiz onlar, ALLAH'ın onlara vermiş olduğu vaadin hak olduğunu anladılar; onlar sizlerden daha iyi duymaktadırlar ama onların konuşmaya güçleri yoktur."[1]
                          _________________
                          [1] - Bihar, c. 6, s. 254

                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #73
                            Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                            49- Bir Salavata Karşılık Yedi Yüz Salavat

                            -Bir gün Peygamber (s.a.a), Emir'ul-Müminin Ali (a.s)'a şöyle buyurdu: "Ya Ali! Seni müjdelememi istiyor musun?"

                            -Hz. Ali (a.s): "Evet, anam ve babam sana feda olsun! Sen her zaman, her şeyin müjde vericisi idin."

                            -Hz. Peygamber (s.a.a): "Cebrail yanıma geldi ve ilginç bir şeyi bana bildirdi."

                            -Hz. Ali (a.s): "İlginç şey ne idi?"

                            -Hz. Peygamber (s.a.a): "Cebrail haber verdi ki, dostlarımızdan her kim ailemle birlikte bana salavat gönderirse, göklerin kapıları onun yüzüne açılır ve melekler ona yetmiş salavat gönderirler; günahkar olursa, ağacın yaprakları döküldüğü gibi günahları dökülür ve ALLAH-u Teâla ona şöyle buyurur: "Lebbeyke ya abdî ve sa'deyke" (Ey kulum! Sözünü dinlemeye hazırım ve ne mutlu sana!)

                            Daha sonra meleklere şöyle buyurur: "Ey meleklerim! Siz ona yetmiş salavat gönderdiniz ama ben ona yedi yüz salavat gönderiyorum."[1]
                            _________________
                            [1] - Bihar, c. 94, s. 56

                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #74
                              Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                              50- Hz. Peygamber (s.a.a) Açısından Kadının Görevleri

                              Bir kadın Peygamber (s.a.a)'in huzuruna gelerek şöyle dedi: "Ya Resulellah! Erkeğin kadın üzerinde olan hakları nelerdir?"

                              Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:
                              "Kadın kocasına itaat etmeli ve onun emrinden çıkmamalıdır; kadın kocasının izni olmadan onun malından sadaka vermemelidir; kadın kocasının izni olmadan müstehap oruç tutmamalıdır; kadın her halde (yasak günler hariç) kendisini kocasına sunmalı ve onun yetkisinde olmalıdır; kadın, kocasının izni olmadan evden dışarı çıkmamalıdır; izinsiz kocasının evinden çıkarsa, evine dönene dek gökle yer ve gazapla rahmet meleklerinin lanetine maruz kalır."[1]
                              _________________
                              [1] - Bihar, c.103, s. 248

                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #75
                                Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                                51- Peygamber (s.a.a)'in Süt Kızkardeşine İhtiramının Sırrı

                                Resulullah (s.a.a)'in bir süt kız kardeşi vardı. Bu kız kardeşi bir gün Resulullah (s.a.a)'in yanına geldi. Resulullah (s.a.a) onu görünce sevindi ve cübbesini onun için yere serdi ve onu o cübbenin üzerinde oturttu. Daha sonra ona dönüp tebessüm ederek onunla konuşmaya başladı. Nihayet süt kız kardeşi kalkıp gitti.

                                Tesadüfen aynı gün Resulullah (s.a.a)'in süt kardeşi de O Hazretin yanına geldi. Ama Peygamber (s.a.a), süt kız kardeşine davrandığı gibi ona davranmadı.

                                Bu durumu gören birisi şöyle dedi: "Ya Resulellah! Neden kız kardeşe, erkek kardeşten daha çok ihtiram ettin; halbuki erkek kardeş, ihtirama daha layıktı?"

                                Peygamber (s.a.a) onun cevabında şöyle buyurdular:
                                "Bunun sebebi, süt kız kardeşimin, anne ve babasına erkek kardeşten daha çok ve daha iyi hizmet etmesi içindir. Bundan dolayı kız kardeşe, erkek kardeşten daha çok ihtiram ettim."[1]
                                _________________
                                [1] - Bihar, c. 74, s. 56

                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X