Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Şia ile Bir Sohbet

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Şia ile Bir Sohbet

    Şia ile Bir Sohbet

    Bunaldım… Bunalmaktan ziyade yoruldum… Bir nefes almak üzere yola vurdum kendimi… Dilim döndüğünce susup , gönlümde ne kaynıyorsa dil kepçemle onu sunup , uzlete çekilesim vardı…
    Banka oturdum denize bakarak… Bir genç vardı bitişik bankta ellerinde dosyalar , kitaplar yüzünde öfke…
    “Kimsin?” dedim… “Şia’yım.” dedi…
    “Şia ne demek?” diye sordum… Kıvılcımlar saçıyordu zeki gözleri… Belli ki boş biri değildi… Anlatmak istemedi önce… Sonra yanına oturdum… Dostluğumu hissetmiş olacak ki bakışları yumuşadı biraz… Anlatmaya başladı… Öfkeliydi… Zaman zaman benim orada olduğumu unutuyor , uzaklara dalıyor , sahabeye küfrediyordu…
    Gülümseyerek “şşştt” dedim… “Onlara küfretme… Onlar Efendimiz’in dostları…” Demeye kalmadan bir sürü dosya serdi önüme… Deliller sundu küfretmesindeki haklılığa dair…Anlattı , anlattı… Geçmeyeceğe benzeyen öfkesine deliller sunuyordu..
    Aldım bütün notlarını , dosyalarını… Şaşkın bakışlarla beni izlerken denize döktüm hepsini…
    “Dur!” diyecekti ki , “Sen dur genç..” dedim…
    “Bırak delilleri , notları , hatta linkleri… Bana söyle…” Aldım yüzünü avuçlarımın arasına , gözlerinin içine baktım…
    “Bana söyle genç… Bu öfkende haklıysan eğer , neden sen asıl değilsin de aslın bir kolusun?” “Anlamadım…” dedi…
    “Eğer sen gerçek İslam isen , neden İslam’ın Şia kolu olarak anılıyor ve adlandırılıyorsun? Ve genç… Geçmişe sövmekle kazancın nedir ki Efendimiz kafirlere bile lanet etmemişken sen lanet etmektesin O’nun arkadaşlarına?”
    Çekti yüzünü ellerimden ve tekrar deliller sunmaya başladı , açıklama iştiyakıyla… Son kez sözünü kestim…
    Bırak delil sunmayı öfkene… Öfkenden maada Şia’dan ne eser var sende? Öfke – lanet üzere kurulmuş inancın… Bana ahlaktan haber ver ki Efendimiz onu tamamlamak üzere gönderildi… Bana hilmden haber ver ki Efendimiz kendisine eziyet edenlere “Affet onları Rabbim… Bilselerdi yapmazlardı..” dedi… Bana gıybet etme ki helalleşmek için kalabalık bir listeye sahipsin… Of Şia… Dindir şu öfkeni… Bana haber ver.. Öfkenden maada Şia’dan ne eser var sende?

    Elif...

    #2
    Ynt: Şia ile Bir Sohbet


    “Eğer sen gerçek İslam isen , neden İslam’ın Şia kolu olarak anılıyor ve adlandırılıyorsun?
    Güzel bir soru, bende sorayım senle beraber

    Mesela bize sorsan biz İslamın koluyuz felan demeyiz, özüyüz demekteyiz

    Şaka bir yana bizde Yezit ve nevilerine lanet etmek şarttır,yoksa temel ilkelerimize ters düşeriz, hatta deyişlerimizle beynimiz sabitleşmiş haldedir " Yezite lanet bir nurdur etmez isen sana lanet" bile deriz

    Hazreti Ali ve Ehli Beyt'in taraftarı olmak, sevgi besleyene rahmet , kin güdene lanet etmek varoluş sebebimizdir


    Onlar Efendimiz’in dostları…
    Bu algını iyice bir araştır can, anlicaksın ki bu iş gerçek iş değil ama senin inanmak sitediğin bir iş, veya böyle inandığınız bir iş

    Hazreti Muhammed'in tek bir vasiyeti vardır ve kuranla sabit" can ve ciğerlerime sahip çıkıp,sevgi ebsleyin", onlara zulm etmişlere değil

    Allah gerçekleri olduğu gibi görmeni nasip etsin diyorum

    Hak edene rahmet, hak etmeyene lanet


    Eğer İmamet yoksa eğer rehberlik ve önderlik yoksa eğer hedef yoksa ve eğer Hüseyin yok ve onun yerine eğer Yezid varsa, işte o zaman; Allah evi etrafında dönmekle puthane etrafında dönmek arasında hiçbir fark yoktur.”

    Ali Şeriati

    Yorum


      #3
      Ynt: Şia ile Bir Sohbet

      Sen Alevisin Ali Ekber...

      Yorum


        #4
        Ynt: Şia ile Bir Sohbet

        şia nın günlük hayatını eleştirmek , lanet okumak , vs vs mi teşkil ediyor sanıyorsunuz arkadaşlar

        günlük hayatta şia ne şia oldğunu dile getirir nede dönüp dönüp mezhep vurgusu yapar konuşmalarında.
        ben kendi şahsıma mesela ilk kez 19 yaşında üni. de iken arkadaşlar arasında bir sohbette mezheo konuşmaları geçerken sorulan soru üzerine Caferiyim demiştim. ve gülmüşlerdi bana nurcu arkadaşlar

        Şia bir mezhep çatısı altında bir mezhep ismi ile anılmak davasında hiç olmamıştır. hatta çok duymuşumdur biriei bizden birine hangi mezhepten oldğunu sorduğunda Hz.Peygamberin dininden ve mezhebindenim dediğini.

        Fakat malumdurki müslüman dünyasında mezheplere aryılmış olmanın doğurduğu sonuç ve türkiyede SÜnni-Alevi ayrışmasının altının basa basa çizildiği bir ortamda birileri illa sorar ve sizde illa bir cevap vermek zorunda olursunuz anlaşılacağı dilden. Bu cevapda da sarfedilen cümle "Caferi/Şia/..." mezhebindenim olur..

        bu arada yazınızı çok begendim dışardan bakınca nasıl göründüğünün fotoğrafını çizmişsiniz en azından forumlardan baktığınızda...

        elinize sağlık.
        Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Övülmek Allah içindir, fakat çoğu bilmezler. (Zümer 27)

        Yorum


          #5
          Ynt: Şia ile Bir Sohbet

          bu insanlar neden böyle hep susarlar hala sıranın kendilerine gelmesini mi beklerler diye kızgınlığımın üzerimde olduğu bir gündü yine
          kafasını kuma sokmuş onca insanların arasında artık ümidimi kaybetmek üzereydim...
          hadi zalimler eziyorlar ezmeleri karşılığında dünya cennetlerini yaşıyorlardı
          oysa bu mustaz'aflar
          neden zulmün kara yüzünü görmezlikten geliyorlardı
          çokluklarına güveniyorlardı...
          adam olmaz bir neslin soyundan mı geliyorlardı ne
          ne asaletleri kalmıştı ne de bilgileri, Kur'an'da onca ashabı nar'ı görmüyormuş gibi, zalimlerin savunusu olma, zalimlere yakın olma ki sonra ateş size de dokunur hükümlerini duymazlıkta görmezlikten geliyorlardı...
          biz diyorlardı atalarımızı bu yol üzere bulduk...
          bizim koca koca adamlarımızın yazdığı koca koca kitaplar var onlara güveniyoruz... diyorlar; hiç okumadan içindekileri kitapların...

          ben dedim olmaz bu iş. Karanlığın en koyu olduğu an sabaha en yakın olduğumuz andır. bir gün anlayacaksınız. Geldiğinde sahibuz zaman, o zamana kadar tanımamışsanız alametlerini işte o gün de karşı çıkacaksınız,
          beyinlerinize İslam diye dizilmiş bilgilerin aralarında sizin doğruya hidayetinizi engelleyecek müsteşrik zehirleri var..
          o yüzden asla yanmayacak kalbiniz
          çünkü onun içindeki kan lanetli yezidini sofrasından nemalanmış.. yağlı sofrasından haber verenlerden içmişsiniz suyunuzu...
          kafanıza inmeden zulmün şimşeği değilsiniz ayılacak...

          ben insanım sevgim kadar nefretim de vardır. Ve intikamıyım azizun zuntikam'ın, ve gözyaşıyım Hüseynin yanağında kurumayan...

          yemin ediyorum ki şu gök kubbenin altında âl-i yezid l.a.in son ferdine kadar gömmedikçe mezara asla gülmeyecek yüzüm...
          ve doyurmadıkça yeniden Ali a.s.'dan beri yetim kalmış onca yalınayaklıları...
          gülmeyecek yüzüm...
          her ayına bir gül dikmedikçe sonunda zamanın asla gülmeyecek yüzüm...

          Yorum


            #6
            Ynt: Şia ile Bir Sohbet

            İş mezhepten açıldığı için aklıma Harabi hazretlerini bir şiiri geldi

            Gerçi ben zikrini ettiklerini tanımam ama size birşey çağrıştırır belki

            Mezhebinden sual olunsa zahit
            Dersin ki mezhebim Ebu Hanife
            Zerre kadar senin imanin olsa
            Imam demez idin böyle herife

            Hasa sümme hasa imam degildir
            Vallahi imam-i azam degildir
            Imamlik bertaraf Islam degildir
            Kulak asma böyle bir er caife

            Hazreti cenab-i nebi-i ihsan
            Evladina oldu bu herif düsman
            Harabi sen Imam Cafer'e baglan
            Baska mezhepleri etme vazife

            Harabi
            Meseleyi bilen varsa aydınlatırsa sevinirim


            Hazreti cenab-i nebi-i ihsan
            Evladina oldu bu herif düsman
            Eğer İmamet yoksa eğer rehberlik ve önderlik yoksa eğer hedef yoksa ve eğer Hüseyin yok ve onun yerine eğer Yezid varsa, işte o zaman; Allah evi etrafında dönmekle puthane etrafında dönmek arasında hiçbir fark yoktur.”

            Ali Şeriati

            Yorum


              #7
              Ynt: Şia ile Bir Sohbet

              [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=9390.msg60104#msg60104 date=1257368171]
              bu insanlar neden böyle hep susarlar hala sıranın kendilerine gelmesini mi beklerler diye kızgınlığımın üzerimde olduğu bir gündü yine
              kafasını kuma sokmuş onca insanların arasında artık ümidimi kaybetmek üzereydim...
              hadi zalimler eziyorlar ezmeleri karşılığında dünya cennetlerini yaşıyorlardı
              oysa bu mustaz'aflar
              neden zulmün kara yüzünü görmezlikten geliyorlardı
              çokluklarına güveniyorlardı...
              adam olmaz bir neslin soyundan mı geliyorlardı ne
              ne asaletleri kalmıştı ne de bilgileri, Kur'an'da onca ashabı nar'ı görmüyormuş gibi, zalimlerin savunusu olma, zalimlere yakın olma ki sonra ateş size de dokunur hükümlerini duymazlıkta görmezlikten geliyorlardı...
              biz diyorlardı atalarımızı bu yol üzere bulduk...
              bizim koca koca adamlarımızın yazdığı koca koca kitaplar var onlara güveniyoruz... diyorlar; hiç okumadan içindekileri kitapların...

              ben dedim olmaz bu iş. Karanlığın en koyu olduğu an sabaha en yakın olduğumuz andır. bir gün anlayacaksınız. Geldiğinde sahibuz zaman, o zamana kadar tanımamışsanız alametlerini işte o gün de karşı çıkacaksınız,
              beyinlerinize İslam diye dizilmiş bilgilerin aralarında sizin doğruya hidayetinizi engelleyecek müsteşrik zehirleri var..
              o yüzden asla yanmayacak kalbiniz
              çünkü onun içindeki kan lanetli yezidini sofrasından nemalanmış.. yağlı sofrasından haber verenlerden içmişsiniz suyunuzu...
              kafanıza inmeden zulmün şimşeği değilsiniz ayılacak...

              ben insanım sevgim kadar nefretim de vardır. Ve intikamıyım azizun zuntikam'ın, ve gözyaşıyım Hüseynin yanağında kurumayan...

              yemin ediyorum ki şu gök kubbenin altında âl-i yezid l.a.in son ferdine kadar gömmedikçe mezara asla gülmeyecek yüzüm...
              ve doyurmadıkça yeniden Ali a.s.'dan beri yetim kalmış onca yalınayaklıları...
              gülmeyecek yüzüm...
              her ayına bir gül dikmedikçe sonunda zamanın asla gülmeyecek yüzüm...

              [/quote]


              Dedi genç...

              “Nasıl olabilir?” , diye geçirdim içimden… İlahi menşe’li bir öğreti nasıl intikam ve kin üzerine kurulabilir?
              Var mı Efendimiz’in böyle bir talimatı ilk Müslümanlara ki , Şia olan yeniden Müslüman olmuşa benzer nazarınızda…
              “Sahibu’z-Zaman’ın gelmesini beklemek niye sen sahibü’l-ömr iken… Sen ömründen sorumlusun genç Sahibu’z-Zaman Allah’tır…
              Ve müşriklere küfretmeyi yasaklamıştır Nebi , onların akrabalarından Müslüman olanları incitmemek için… İncitmekten sakınan bir Nebi’ye uyan , uymalı değil mi bu hassasiyete…
              Zulüm her daim olacaktır çünkü bu din garib gelmiştir garib gidecektir…
              Varaklar arasında boğulmuş , üzerlerindeki yıllanmış toz gözlerine kaçmışa benzer… Hadi yüzünü yıka… Derin bir nefes al… İslam bu mudur cidden , dilin sussun gönlün konuşsun…
              Ve bilmez misin ki Efendimiz “ümmetim yalan üzere birleşmez” der…
              Çoğunluk olmaktan değil , ortak aklın yanlış olmayacağından alırız gücümüzü… Ortak akılız biz…
              “İnsanım” diyorsun “sevgim kadar nefretim olması doğal”
              Nefretimiz Allah’tan nefret edenlere olsun Müslümanlara değil…
              Namaz kılan münafıklara “siz namaz kılsanız da Müslüman değilsiniz” dememiş Efendimiz ki siz namaz kılan Müslümanlara Müslüman değilsiniz diyorsunuz…
              Bu nasıl bir mekteptir ki Hocası’nın yapmadıklarını yapıyor?
              İntikam alalım evet Müslümanlara zulmedenlerden … Gücümüzün yetmediğini bırakıp , gücümüzün yettiği kardeşlerimizden değil…
              Derin sular dalgasız olur , senin dalgalarından yüzümüze sıçrayanlar serinletici damlalar değil , kandan kıvılcımlar…

              Yorum


                #8
                Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                Aliekberbabacan ben öyle inanıyorum ki siz alevi bile değilsiniz. Çünkü bizim yaşadığımız bölgelerde alevi köyleri vardı. Ve bu insanlar sünnilerle dostluk ve muhabbet içerisinde komşuluk yaparlardı. Sizin gibi pervasız hakaret etmezlerdi. Sizin bu hakaret dolu ifadeleriniz değil islama Türkiye Cumhuriyetinin milli bütünlüğüne, yanı o çok sevdiğin atanın kurduğu cumhuriyetin bütünlüğüne bile aykırıdır. Senin bu tavrın bir yunan bir ingiliz ve bir fransızdan farkı yoktur. Bir devleti oluşturan milletler mezhepler arasında fitneci bir tavır takınıp üstelik o ülkenin çoğunluğunu oluşturan kesimi topa tutarsanız o ülkede birlik berabserlik dirlik asayiş kalır mı?
                Öyle inanıyorum ki, zaman zaman anadoluda yapına alevi katliamlarına, alevi halkın çoğunluğu değilde sizin gibi böyle sivri dilli, konuşmasını bilmeyen, ağzı hakaretle açılanlar sepeb olmuş, sizin gibiler yüzünden masum insanlarda bu katliamlara kurban gitmiştir.
                Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                  Elif hanım yazınızda şiayı sahabe düşmanı ve sürekli onlara küfreden olarak göstermeniz sizin şiayı gerçekten tanımadığınızı göstermiyormu..heleki gecenlerde msn de sizinle sohbet ederken namaz için sizden müsade istediğimde sizin şaşkınlığınızı unutamıyorum.
                  aynen şunu dediniz.

                  Namaz.?

                  evet dedim namaz.

                  sonra siz dediniz ki

                  ben ne bileyim Şiilerin namazı genelde Hz Ali tarafından kılınmıştır ondan şaşırdım.. dediniz.

                  Şimdi hayalinizde canlandırığınız bir hikayeyi şia ile sohbet diyerek inceden inceye şiayı taşlamaya çalışıyorsunuz..ilminizi ortaya koymak istiyorsanız buyurun münazara bölümüne bir sürü konu var aksini ispat edin bizde size saygı duyalım.hikayelerle hiçbir yere varamayız..

                  sahabe hz Resulullahın huzurunda bir birine hakaret edip küfrediyordu bunlar ehlisünnetin kaynaklarında mevcut..

                  ikincisi laneti hak eden kim olursa olsun lanet edilir..

                  Şianın namazını hz Alinin kıldığını size kim söyledi yada size nasıl bir kaynak yada kitap gösterdi de sizde araştırmadan inandınız..ALLAH bilir bunuda her yerde söylediniz haksızca eleştirdiniz 12 imam şiasını..inşALLAH ben yanılıyorum..yani ilahiyatçı olarak böyle safsatalara inanmamanız ve şiayı çok iyi tanımanız gerekiyor..çünkü sizden birisi şiayı soracak olursa ona en doğru şekilde anlatmanız en doğrusurudur
                  ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                    Sahabeyi Eleştirmek ve Onları Kınamak Küfür Değildir

                    Şii Müslümanların sahabe ve Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in eşlerini eleştirdikleri ve onları kınadıklarını küfretiklerini söylüyorsunuz. Bunu hangi delil ve burhan üzere beyan ettiğinizi bilemiyorum. Yapılan eleştiri ve kınamalar delil ve burhan üzereyse, küfür şöyle dursun, tartışması bile yapılamaz, kınanamaz.

                    Eğer delil ve burhan üzere değilse ve iftiraysa, yine de küfür sayılamaz. Farzen sahabe de olsa yersiz olarak bir mümine dil uzatan veya onu tel’in eden kafir olmaz. Zina eden veya şarap içen birisi gibi sadece fasık sayılır. Bilindiği gibi her fısk ve isyan ise af edilebilir ve görmezlikten gelinebilir.


                    Hicri/Kameri 456 yılında doğan İbn-i Hazm-i Zahiri el-Endülüsi “El-Fasl-u fi’l- Milel’i ve’n- Nihel” kitabının 3. Cüz’ünde, 227. sayfada şöyle diyor: “Cehalet ve bilgisizliğinden sahabeye dil uzatan mazurdur. Bilerek dil uzatan ise, zina veya hırsızlık eden kimseler gibi sadece fasık sayılır. Ama bilindiği gibi sadece Resulullah (s.a.a)’in sahabesi olduğu için dil uzatırsa, Allah-u Teala’ya ve Resulullah (s.a.a)’a düşmanlık etmek ve dil uzatmak manasına geleceği için elbette küfür sayılır. Yoksa sadece sahabeye küfretmek, sövmek küfrü gerektirmez. Nitekim Ömer, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in büyük sahabe, Muhacir ve Bedir ashabından olan Hatib için; ‘İzin ver de bu münafığın boynunu vurayım’ demesine rağmen bu sövgüsü ve nifakla suçlaması onun küfrüne sebep olmamıştır.”

                    O halde doğru bile olsa Şii Müslümanları, sadece bazı sahabeye dil uzattı diye küfür ile itham etmek nasıl mümkündür?

                    Halbuki bilindiği gibi sizin büyük ve değerli alimleriniz muteber kitaplarında, sizin görüşünüzün tam tersini iddia etmiş ve gerçeği söylemişlerdir.

                    Kadı Abdurrahman İci eş-Şafii, Mevakıf’ta taassup esiri alimlerinizin Şii Müslümanları küfür ile itham ederken ortaya koyduğu delileri reddetmiş ve görüşlerini bağnazlık saymıştır.

                    İmam Muhammed Gazali açıkça şöyle diyor: “Sahabeye sövmek asla küfrü gerektirmez; hatta ilk iki halifeye sövmek bile insanı küfre düşürmez.”Molla Sa’d Taftazani ise “Şerh-i Akaid-i Nesefi”de şöyle diyor: “Bazı taassup ehlinin sahabeye sövenleri küfür ile itham etmeleri, asla doğru değildir.

                    Bazı bilginler sahabelere karşı varolan hüsn-ü zanları sebebiyle onların kötü fiillerini görmezlikten gelmiş ve tutarsız tevillere başvurarak Resulullah (s.a.a)’in ashabının sapıklık ve fısktan masum olduğunu söylemişlerdir.

                    Halbuki bilindiği gibi bu asla doğru değildir. Tarih, aralarında yaptıkları savaşlarda onların bazısının fısk ve isyana düştüğünü göstermektedir. Hasadet ve makam düşkünlüğü sebebiyle çirkin işlere bulaşmış, sapmışlardır. Hatta büyük sahabeler bile bu çirkin amellerden kurtulamamıştır. O halde delil üzere onları eleştirenler kafir olamaz. Bazı alimlerimiz hüsn-ü zanda bulunarak onların bu kötü amellerini görmezlikten gelmiş, rivayet etmemişlerdir. Ama bilindiği gibi diğer bazı alimler de onların bazı kötü amellerini rivayet etmiş ve eleştirmişlerdir. Onları küfür ile suçlamak küfür değildir. Zira Resulullah (s.a.a)’ı gören her sahabe masum ve günahsız değildir.”


                    Ayrıca bilmek icab eder ki “Cami’ul- Usul” kitabının sahibi İbn-i Esir-i Cezri de Şii Müslümanları İslâmi fırkalardan biri saymıştır. O halde siz nasıl onları küfür ile itham edersiniz?
                    Bazı amelleri sebebiyle sahabelere sövenlerin kafir sayılamayacağına dair bir delil de, bizzat halifeler döneminde sadece bazılarının sahabeye ağır küfürler etmiş olduğu halde halifelerin onları küfür ile suçlamaması ve öldürülmelerini emretmemesidir.


                    Hakim Nişaburi Müstedrek’in 4. cüzünün 335. Ve 354. sayfalarında, imam Ahmed bin Hanbel Müsned’in ilk cüzünün 9. sayfasında, Zehebi Telhis-i Müstedrek’te, Kadı Ayyaz “Şifa” kitabının 4. cüzünün ilk babında, imam Gazali ise İhya’ul- Ulum’un 2. cildinde şöyle rivayet etmektedir:

                    Ebu Bekir’in hilafeti zamanında adamın biri Ebu Bekir’in yanına vararak ona ağır sövgülerde bulundu. Orada olanlar bu duruma çok rahatsız oldu. Ebu Berze-i Eslemi; “İzin verin onu öldüreyim; zira o kafir oldu!” deyince, Ebu Bekir şöyle dedi: “Hayır, öyle değildir; Peygamber (s.a.a)’den başka hiç kimse böyle hüküm veremez.”

                    Gerçekten siz Ehl-i Sünnet kardeşler kraldan çok kralcısınız; halife kendine söveni küfür ile suçlayıp öldürmeye kalkışmıyor. Ama bilindiği gibi sizler tam manası işle tanımadan, Şii Müslümanları sahabeye sövme bahanesiyle kendi hayallerinizce küfür ile suçluyorsunuz.

                    Eğer sahabeye sövmek küfür ise, neden sahabenin en üstünü Hz. Ali’ye söven ve lanet eden Muaviye ve taraftarlarını küfür ile suçlamıyorsunuz? O halde sizin maksadınız başkadır..

                    Eğer sahabeye, özellikle de reşit halifelere sövmek küfür ise sizler neden Ümm’ül- Müminin Aişe’yi küfür ile itham etmiyorsunuz? Zira o bütün alim ve tarihçilerinizin yazdığı gibi sürekli Osman’a sövüyor, onun için ağır laflar kullanıyordu. Osman için şöyle diyordu: “Uktulu na’selen fekad kefere.” (Bu na’seli öldürün, o şüphesiz kafir olmuştur.)


                    “Na’sel” sözlükte; yaşlı ahmak ve erkek sırtlan anlamına gelir.

                    Ama eğer bir Şii; “İyi oldu da Osman’ı öldürdüler; çünkü o kafirdi!” derse, sizler hemen onu küfür ile itham ediyorsunuz.. Aişe ise bizzat Osman’ın huzurunda onu küfür ile itham etmişti. Ama bilindiği gibi ne halife, ne de sahabe ona dokunmadı. Nitekim siz de onu kınamıyorsunuz.

                    Firuzabadi “Kamus’ul- Lugat”da “Na’sel”in manası hakkında şöyle diyor: “Na’sel, yaşlı ahmak adama derler.” Kamus’ul- Lügat’ı şerh eden allame Kazvini de bu manayı zikrettikten sonra şöyle diyor: “İbn-i Hacer “Tebsiret’ul- Müntebih” kitabında zikretmiştir ki; “Na’sel” Medine de yaşayan gür sakallı bir Yahudi’ydi ve halk Osman’ı ona benzetiyordu.”

                    Eğer sahabeye kötü söz söylemek küfrü gerektirseydi, neden Ebu Bekir sahabenin huzurunda minbere çıkarak sahabenin en üstünü olan Hz. Ali’ye ağır sövgülerde bulundu. Ama siz buna hiç üzülmüyor ve hatta Ebu Bekir’i övüyorsunuz; halbuki kınamanız icab eder.


                    İbn-i Ebi’l- Hadid’in “Nehc’ul- Belağa Şerhi” adlı kitabının c. 4, s. 80’e müracaat edin. Orada göreceksiniz ki Ebu Bekir mescidde minbere çıkarak Hz. Ali (a.s) hakkında şöyle demiştir: “Şüphesiz Ali, şahidi kuyruğu olan bir tilkidir. Ali maceracı ve fitnecidir; büyük fitneleri küçük göstererek halkı fitne ve fesada teşvik ediyor ve yakınlarıyla zina etmek isteyen Ümmü Tahhal (cahiliye döneminde yaşayan fahişe bir kadın) gibi zayıflardan ve kadınlardan yardım diliyor!!”

                    Evet , halife Ebu Bekir’in Hz. Ali’ye söylediği bu ağır sözleri, Şii Müslümanların onların hakkındaki eleştiri ve kınamalarıyla bir kıyaslayın!

                    Eğer ashaptan birine sövmek küfür olmuş olsaydı, Ebu Bekir, kızı Ayşe, Muaviye ve taraftarları kafir sayılırdı; eğer küfür değilse, o halde Şii Müslümanları da tekfir edemezsiniz.

                    Büyük fakih ve alimlerinizin hüküm ve fetvaları gereğince de, sövenler kafir ve katli vacip sayılmıyorlar.


                    İmam Ahmed bin Hanbel Müsned’in 3. cildinde, İbn-i Sa’d-i Katib “Tabakat” kitabının 5. cüzünün 279. sayfasında, Kadı Ayyaz “Şifa” kitabının 4. cüzünün ilk babında rivayet etmişlerdir ki; Ömer bin Abdülaziz’in bir valisi Ku’fe’den kendisine mektup yazarak Ömer bin Hattab’a söven birini öldürmek için izin istedi. Ömer bin Abdülaziz cevaben ona, Peygamber-i Ekrem’e sövenler dışında hiç kimsenin öldürülmesinin câiz olmadığını yazdı.


                    Bundan da öte Eb’ul- Hasan Eş’ari gibi büyük alimleriniz de şöyle diyor: “Kalben mü’min olduğu halde küfrünü izhar edenler (Yahudiler, Hıristiyanlar vb.), Resulullah (s.a.a) ile savaşmaya kalkanlar veya Allah-u Teala ve Resulüne özrü olmadan şiddetli bir şekilde sövenler kafir olmazlar, bunlara kafir hükmü uygulanamaz. Çünkü iman kalbi bir inançtır, kalplerden kimse haberdar olmadığı için de hiç kimse küfür izharlarının kalpten mi yoksa zahirden mi olduğunu bilemez.”


                    Bu gerçeği Eş’ari alimleri de kitaplarında yazmışlardır; özellikle de İbn-i Hazm-i Endülüsi “el-Fasl” kitabının 4. cüzünün 204 ila 206. sayfalarında bu inancı geniş bir şekilde nakletmiştir.

                    O halde muvahhid, temiz kalpli, Allah-u Teala’ya ve Peygamber-i Ekrem’e itaat eden, bütün şer’i hükümlere, farzlara ve müstahablara uyan Şii Müslümanları nasıl tekfir ediyorsunuz? Faraza onlardan bazısı, kendi zanlarınca delil ve burhan üzere sahabelerden bazısına sövse bile, büyük alimlerinizin inancı gereği onları tekfir edemezsiniz.


                    BAZI SAHABENİN KÜFÜRLEŞMESİ

                    Müsned-i Ahmed bin Hanbel’in 2. cildinin 236. sayfasında, Halebi’nin Siret’ül- Halebiye’sinin 2. cildinin 197. sayfasında, Sahih-i Buhari’nin 2. cildinin 74. sayfasında, Sahih-i Müslim’in “Cihad” kitabında, Esbab’un- Nuzul-i Vahidi’nin 118. sayfasında vb. birçok alimlerimizin muteber kitaplarında yer aldığı üzere bizzat Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in huzurunda Ebu Bekir vs. birçok sahabe birbirine sövüyor ve hatta bir birini dövüyorlardı. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) onları böyle görünce tekfir etmiyor, (aksine) ıslah etmeye çalışıyordu. (Ashabın Resulullah (s.a.a)’in huzurunda niza ve çatışmalarına ait haberler, Şii alimlerinin kitaplarında değil, Sünni alimlerinin kitaplarında yer almıştır.)


                    İlk eleştirinizin cevabını bu kısa beyanla duydunuz ki sahabeden birine sövmek asla küfrü gerektirmez. Eğer delil ve burhanları olmadan sebb ve lanet ediyorlarsa, kafir değil fasık olurlar. Her fısk ise af edilebilir.
                    İkinci olarak; Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in sahabeye saygı gösterdiği. Doğrudur, ben de kabul ediyorum. Bütün ilim ehli, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in her hangi bir şahıstan ortaya çıkan iyi ve güzel amellere teveccüh etmiş olduğu hususunda görüş birliği içindedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) herkesin iyi amellerini övüyordu. Nitekim Nuşirevan’ın adaletini ve Hatem-i Tai’nin de cömertliğini övmüştür.

                    Şu da bilinmektedir ki Peygamber-i Ekrem (s.a.a) bir ferdi veya cemaati övmüşse, bu onlardan ortaya çıkan o iyi ameller sebebiyleydi. Şüphesiz bir şahıs veya cemaati, onlardan hilaf bir amel görülmeksizin özel bir amelden dolayı övmek, onların hüsn-ü akıbet ve selametliklerine delalet etmez. Hilaf yapacakları kesin bile olsa, bir günah ortaya çıkmadıkça onları cezalandırmak câiz değildir.


                    ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                      Sünnilerde İslamın Sünni kolu olarak anılıyor ve adlandırılıyor.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                        Serdarcan beni şaşırttın... Birincisi beni biraz tanısaydın inceden inceye taşlayacak biri olmadığımı bilirdin.. Ben direkt diyeceğim ne ise onu derim..
                        İkincisi , bilmiyorum sen mi yazdın bilmiyorum alıntı mı , uzun yazında israrla "Eğer ashaptan birine sövmek küfür olmuş olsaydı, Ebu Bekir, kızı Ayşe, Muaviye ve taraftarları kafir sayılırdı; eğer küfür değilse, o halde Şii Müslümanları da tekfir edemezsiniz.

                        Büyük fakih ve alimlerinizin hüküm ve fetvaları gereğince de, sövenler kafir ve katli vacip sayılmıyorlar. "
                        diyorsun... El insaf serdarcan... Benim bu anlamda en ufak bir sözüm ve imam olmadı...

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                          [quote author=Çeri link=topic=9390.msg60185#msg60185 date=1257420790]
                          Sünnilerde İslamın Sünni kolu olarak anılıyor ve adlandırılıyor.
                          [/quote] Ehl-i sünnet ve'l Cemaat mi bir kol?

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                            [quote author=Elif.. link=topic=9390.msg60190#msg60190 date=1257422075]
                            [quote author=Çeri link=topic=9390.msg60185#msg60185 date=1257420790]
                            Sünnilerde İslamın Sünni kolu olarak anılıyor ve adlandırılıyor.
                            [/quote] Ehl-i sünnet ve'l Cemaat mi bir kol?
                            [/quote]

                            evet

                            değil mi? yoksa
                            Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                            İmam Ali (a.s)

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Şia ile Bir Sohbet

                              [quote author=mikdat bin esved link=topic=9390.msg60191#msg60191 date=1257422269]
                              [quote author=Elif.. link=topic=9390.msg60190#msg60190 date=1257422075]
                              [quote author=Çeri link=topic=9390.msg60185#msg60185 date=1257420790]
                              Sünnilerde İslamın Sünni kolu olarak anılıyor ve adlandırılıyor.
                              [/quote] Ehl-i sünnet ve'l Cemaat mi bir kol?
                              [/quote]

                              evet

                              değil mi? yoksa
                              [/quote] Çoğunluk ve herkesi kucaklayan , ilk günden beri olan anlayış asıldır.. Yapmayın ya !

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X