İmam Cafer-i Sadık(a.s)Ve Gaybı Bilen Adam...
Bir hadisde şöyle nakledilmişdir: İmam Cafer-i sadık’ın (a.s) zamanında adamın birisi Resullah’ın (s.a.a) mescidine geldi ve orda bulunanlara şöyle dedi:”Ben sizin elinizde sakladınız her şeyi size haber verebilirim.İnsanlar
Bir hadisde şöyle nakledilmişdir:
İmam Cafer-i sadık’ın (a.s) zamanında adamın birisi Resullah’ın (s.a.a) mescidine geldi ve orda bulunanlara şöyle dedi:”Ben sizin elinizde sakladınız her şeyi size haber verebilirim.İnsanlar adamın etrafına toplandı; herkes elinde karşı tarafın görmeyeceği şekilde bir şeyi saklıyor ve ona ne olduğunu soruyordu. O da hepsinin cevabını eksiksiz ve doğru bir şekilde haber veriyordu. Bir defasında dahi hata yapmadan hepsini söyledi.İnsanların içinde bir velvele koptu, ortalık ana baba gününe dönmüştü. Her kes bu harikulade insanın kim olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Tam o sırada imam Cafer-i Sadık (a.s) mescide girdi. Ortalığın karıştığını görünce, imam kalabalığın sebebini sordu.
Durumu kendisine izah ettiler. imam adama doğru ilerleyip mübarek ellerinde bir şeyi sakladılar ve ne olduğunu adama sordular. Adam biraz düşündü ve şaşkın gözlerle imam’a bakmaya başladı! İmam “neden şaşırdın buyurdu yoksa elimdekinin ne olduğunu kestiremedin mi? Diye sordu .Adam “hayır elinizdekinin ne olduğunu biliyorum ama şaşırdım şey şudur ki siz o elinizdekini nasıl elde ettiniz?! Dedi.
imam tekrar “Benim elimdeki nedir ki?” diye sorunca, adam şöyle cevap verdi: “Ben şimdi, şöyle bir gözden geçirdim ve baktım ki alemdeki her şey yerindedir, tek değişen şey şudur ki adanın birinde bir kuş iki yumurta yumurtlamıştı. Ama şimdi bakıyorum o yumurtalardan birisi yerinde değildir; olsa olsa sizin elinizde bulunan o yumurtadır!” imam “Evet doğru söyledin” buyurdu. Sonra elini açtı ve yumurtayı o adama ve mescidde bulunan her kese gösterdi. Daha sonra imam Sadık (as) o adama dönerek bu ilmi nerden elde ettiğini sordu. Adam dedi ki “Nefsimin istek ve hevesleriyle hep muhalefet ettim! Nefsim neyi arzuladı ve istediyse, ben aksini yaptım. Onun için bu ilmi elde ettim!”
imam tam burada fırsatı yakalayıp şöyle buyurdu, gönlün Müslüman olmayı istiyor mu?” Adam “Hayır” deyince, imam şöyle buyurdu:” Ama sen daha şimdi gönlümün istediği şeylere hep muhalefet ettim” diyordun. O halde neden burada nefsinle muhalefet etmekten kaçınıyorsun?!
Adamın artık verecek bir cevabı kalmamıştı. İmam’ın istediğini kabul edip Müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra, insanlar tekrar ellerinde sakladıklarını onlara haber vermesini istediler. Ama artık ne yaptıysa doğru cevep veremedi. Hem o şahsın kendisi,hem de halk bu duruma çok şaşırdılar. Hatta “ Galiba adamın önceki inancı daha doğru ve haktı; zira islam’ı kabullenir kabullenmez, sahip olduğu o manevi güç ve ilim kaybolup gitti!!” demeye başladılar.
İmam Cafer-i (a.s) o adama şöyle buyurdular: “Sen bu dünyada nefsinle muhalefet ederek bir takım zahmetlere katlanmıştın. Ama gittiğin yol batıl olduğu ve bundan dolayı ahirette bir nasibinin bulunmadığı için Allah-u Teala bu zahmetin karşılığını bu dünyada bu şekilde sana vermiştir. Ama şimdi Müslüman olduğun için Allah sana en büyük nimetini lütfetti ve artık önceki imkan ve güç elinden alındı. Bundan sonrada Allah yolunda ne kadar çaba gösterir ve nefsinle muhalefet edersen, artık bunun sevabını senin ahiretin için biriktirecekler!!” (Gerçek İslami irfan üzerine,Ayetullah Misbah s.314)
Bir hadisde şöyle nakledilmişdir: İmam Cafer-i sadık’ın (a.s) zamanında adamın birisi Resullah’ın (s.a.a) mescidine geldi ve orda bulunanlara şöyle dedi:”Ben sizin elinizde sakladınız her şeyi size haber verebilirim.İnsanlar
Bir hadisde şöyle nakledilmişdir:
İmam Cafer-i sadık’ın (a.s) zamanında adamın birisi Resullah’ın (s.a.a) mescidine geldi ve orda bulunanlara şöyle dedi:”Ben sizin elinizde sakladınız her şeyi size haber verebilirim.İnsanlar adamın etrafına toplandı; herkes elinde karşı tarafın görmeyeceği şekilde bir şeyi saklıyor ve ona ne olduğunu soruyordu. O da hepsinin cevabını eksiksiz ve doğru bir şekilde haber veriyordu. Bir defasında dahi hata yapmadan hepsini söyledi.İnsanların içinde bir velvele koptu, ortalık ana baba gününe dönmüştü. Her kes bu harikulade insanın kim olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Tam o sırada imam Cafer-i Sadık (a.s) mescide girdi. Ortalığın karıştığını görünce, imam kalabalığın sebebini sordu.
Durumu kendisine izah ettiler. imam adama doğru ilerleyip mübarek ellerinde bir şeyi sakladılar ve ne olduğunu adama sordular. Adam biraz düşündü ve şaşkın gözlerle imam’a bakmaya başladı! İmam “neden şaşırdın buyurdu yoksa elimdekinin ne olduğunu kestiremedin mi? Diye sordu .Adam “hayır elinizdekinin ne olduğunu biliyorum ama şaşırdım şey şudur ki siz o elinizdekini nasıl elde ettiniz?! Dedi.
imam tekrar “Benim elimdeki nedir ki?” diye sorunca, adam şöyle cevap verdi: “Ben şimdi, şöyle bir gözden geçirdim ve baktım ki alemdeki her şey yerindedir, tek değişen şey şudur ki adanın birinde bir kuş iki yumurta yumurtlamıştı. Ama şimdi bakıyorum o yumurtalardan birisi yerinde değildir; olsa olsa sizin elinizde bulunan o yumurtadır!” imam “Evet doğru söyledin” buyurdu. Sonra elini açtı ve yumurtayı o adama ve mescidde bulunan her kese gösterdi. Daha sonra imam Sadık (as) o adama dönerek bu ilmi nerden elde ettiğini sordu. Adam dedi ki “Nefsimin istek ve hevesleriyle hep muhalefet ettim! Nefsim neyi arzuladı ve istediyse, ben aksini yaptım. Onun için bu ilmi elde ettim!”
imam tam burada fırsatı yakalayıp şöyle buyurdu, gönlün Müslüman olmayı istiyor mu?” Adam “Hayır” deyince, imam şöyle buyurdu:” Ama sen daha şimdi gönlümün istediği şeylere hep muhalefet ettim” diyordun. O halde neden burada nefsinle muhalefet etmekten kaçınıyorsun?!
Adamın artık verecek bir cevabı kalmamıştı. İmam’ın istediğini kabul edip Müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra, insanlar tekrar ellerinde sakladıklarını onlara haber vermesini istediler. Ama artık ne yaptıysa doğru cevep veremedi. Hem o şahsın kendisi,hem de halk bu duruma çok şaşırdılar. Hatta “ Galiba adamın önceki inancı daha doğru ve haktı; zira islam’ı kabullenir kabullenmez, sahip olduğu o manevi güç ve ilim kaybolup gitti!!” demeye başladılar.
İmam Cafer-i (a.s) o adama şöyle buyurdular: “Sen bu dünyada nefsinle muhalefet ederek bir takım zahmetlere katlanmıştın. Ama gittiğin yol batıl olduğu ve bundan dolayı ahirette bir nasibinin bulunmadığı için Allah-u Teala bu zahmetin karşılığını bu dünyada bu şekilde sana vermiştir. Ama şimdi Müslüman olduğun için Allah sana en büyük nimetini lütfetti ve artık önceki imkan ve güç elinden alındı. Bundan sonrada Allah yolunda ne kadar çaba gösterir ve nefsinle muhalefet edersen, artık bunun sevabını senin ahiretin için biriktirecekler!!” (Gerçek İslami irfan üzerine,Ayetullah Misbah s.314)
Yorum