Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ruh

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ruh

    Ruh kelimesinin Etimolojisi

    1. vahiy
    "(Allah), emrinden olan ruhu kullarindan diledigine indirir" (mümin 15) "Melekleri, kullarindan diledigine, emrinden olan ruh ile indirir" (nahl 2) gibi ayetlerde ibn abbasin görüsüne göre "ruh" vahiy manasinda kullanilmistir.

    vahiy, ruhtur. hayatin ta kendisidir. insanlik hakiki hayata onunla ermistir. vahyin soluklarindan mahrum kavim ve milletler ruhsuz cest gibidir. onun icindir ki Kuran-i kerim'de "ey iman edenler, hayat bulabilmeniz icin Allah ve Resulünün davetine icabet edin!" (enfal 24) buyurmustur. denilmektedir.
    ..........
    2. Nübüvvet
    yukarida zikrettigimiz ayetlerden nübüvvet manasini da anlayanlar olmustur. zaten nübüvvetle vahiy birbirilye sebep-netice münasebeti icindedir.
    .........
    3. Kuran
    Ruh'a, kuran manasini verenler de vardir. cünkü o, bütün beseriyete hayat kaynagidir.
    .........
    4. Ferah ve sürur
    Ruhi melekelerin calistigi ve ruhaniyatin hakim oldugu yerde daima manevi bir sevinc ve sürur vardir. bu acidandir ki, ruha bu mana da verilmistir.
    ...........
    5. Cibril
    Kuran-i kerimin bazi ayetlerinde cibril manasinda kullanilmistir. "biz onu Ruhul Kudul ile teyit ettik" (bakara 87) ayetindeki ruhul kudus ittifakla cibrildir (a.s)
    ..........
    6. Ruh
    bu kelimenin bir manasi da kendi adina izafe ile anilan bazi varliklardir. yani insan, cin, melek cinsi gibi bir de cenab-i hakkin yarattigi bazi varliklar mevcuttur ki onlarin adi da "Ruh"tur.
    ...............
    7. Mesih
    Ruh kelimesi bazi ayetlerde Hz. isa'ya (a.s) izafe edilmistir. "Allahtan bir ruh" (nisa 171) ayetinde ruh, Hz. isa (a.s) manasinadir.
    ..........
    8. Nefis, can
    Ruh denilince akla ilk gelen mana cesede can veren, onu hayattar kilan güctür


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Ruh

    Ruhun varlik delilleri

    Buraya kadar ruhtan ve ruhun yapisindan cok kisa ve bir özet hüviyetinde bahsetmis olduk. simdi de ayni usulle ruhun varlik delillerinden bahsetmek istiyoruz. esasen bu deliller bizim takdim edecegimiz miktarla sinirli degildir. fakat yine de bu miktarin dahi tezimizin ispatina yeterli gelecegine inaniyoruz.
    .........
    1.DEDUBLEMAN
    "Dedubleman" Latince "dublex" kelimesinden istikak etmis (türetilmis)tir. Ruhi melekeleri ihtiva eden es, ikiz, benzer manalarina gelir. bizim literatürümzde ona "vücud-u mevhibe-i hakkani veya Rabbani" denilmektedir. "Astral beden" de ayni manaya kullanilir. Spritualizmada, yasayan insanlarin "fantom"larina bu isim verilmektedir.

    Deduble, mekan ve zamana tabi degildir. cünkü o nurani bir varliktir. etrafinda "Aura" denilen isikli bir hale vardir. Deduble, bir yerden bir yere giderken engel ve mesafe tanimaz. O, ruhaniyata acik insanlar tarafindan müsahade edilir.
    ............
    2. RUHI DEGAJMAN VE IMTISAL
    Her insanin bir dedublesi, bir beden-i misalisi vardir. bu deduble mayi gibidir ve bedenin icine yerlesmistir. diger cisimlerde ise biz bunu elektrik akimi seklinde görürüz.

    mesela, sartlarina uygun sekilde bir yapragin fotografi cekildiginde, onun etrafini saran bir yaprak daha görülür. yine parmagimizin resmini ayni sartlar altinda ceksek, parmagimizin cevresinde bir parmak daha müsahede edebiliriz. Materyalistler tarafindan da bu, elektrik akimi olarak izah edilmeye calisilsa bile ilmen sabittir ki parmagimizin etrafinda görülen esasen bütün vücudumuzu cevreleyen dedublemizin o uzva ait kismidir. bu asla bir elektrik akimi degildir.

    Deduble, perispiri, ruhumuzun kilifidir. bu varlik, ihtiyac aninda bizim cesedimizden ayrilir ve hicbir engel tanimadan bizden uzaklasir. bu, onun infisal yani ruhi dagajman halidir. bir de dedublenin geriye dönüsü ve bedenle bütünlesmesi vardir ki, buna da "ruhi imtisal" denir. ruhen terakki etmis insanlarda bu durum olur. onlar icin ruhi degajman siradan bir vaka haline gelmistir.



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Ruh

      3. YASANMIS HADISELERLE RUHUN VARLIGI

      a. Rahip Bertrand ve Sair Goethe
      Ruh ve Madde dergisinde söyle bir vaka anlatilir:
      "ingiliz Protestan rahibi L. J. Bertrand, isvicreye, yüksek daglari ziyaret etmek isteyen bir cocuk grubunu götürmüstü. Lucerne civarinda, iki de rehber alarak daga tirmanmaya basladilar. kayaliklari tirmandiktan sonra "buzullar" mintikasina vardiklarinda rahip kendini yorgun hissetti. cocuklari rehberlere emanet ve onlara takip edecekleri yolu da tarif ederek baska bir yere ayrilmamalarini tenbihledi. cocuklar ayrildiktan sonra dinlenmek üzere düzlük bir yere oturdu. fakat az sonra, derin bir uyku üzerine cöltü. birden, uyandigini sandi. yavas yavas suuru avdet ediyordu. fakat dehsetle artik kendi vücudunda olmadigini anladi. suuru bir balon gibi bu vücudun üzerinde dalgalanmaktaydi. uyumus hareketsiz vücudunu bir heykel gibi seyrediyordu. kolunu bacagini oynatmak icin gösterdigi bütün gayretler bosuna idi, yerdeki vücut kendine yabanci gibi duruyordu.

      bir kac dakikalik telas ve korkudan sonra bu yeni halinin hic de fena bir durum olmadigini fark etti. kendini cok hafif, yorgunluktan ve her türlü acidan ve fiziki bagdan uzak hissediyordu. birkac tecrübe ona gayret sarf etmeksizin hareket edebilecegini gösterdi. dik yamaclar boyunca ucuyor ve buzlu dag havasinda bir kus gibi yükseliyor, göz acip kapayincaya kadar istedigi yere gidiyordu.

      Bu ona bir fikir verdi: acaba cocuklar ne yapiyorlardi? bunu düsünür düsünmez kendini onlarin arasinda buldu. ve hayretle kendi tarif ettigi yoldan gitmemis olduklarini gördü.

      onlarin dikkatlerini cekmeye calistigi halde kimse kendinsi görmedi. hatta bir ara yemek molasi veren gruptakilerin kendine ait yiyecekleri de afiyetle midelerine indirdiklerini seyretti. onlarin etrafinda uzun zaman kalarak söylediklerine, hareketlerine dikkat etti, sonra da hala deirn bir uykuda olan vücudunun yanina döndü.

      O zaman LUcernedeki otelde karisinin ne yaptigini görmek akline geldi. otelin antresini, garsonlari, kalabaligi gördü. bir otomobil geldi ve icinden karisi indi. yaninda dört baska sahis vardi. onlarin dikkatini cekmeye calisti; fakat evvelki tesebbüsü gibi bunda da muvaffak olamadi. ancak onlarin otomobilden indiklerini, karisinin bavullari nasil yerlestirdigini, sonra karisinin nasil cay ictigini gördü.

      fakat birden bir rahatsizlik hissetti. Lucernedeki manzara kayboldu ve kendini vücudunun yaninda buldu. yol arkadaslari gelmisler ve onu donaral öldü zannetmislerdi. fakat rehberler kalbini dinleyerek attigini görmüsler, simdi onu kendine getirmeye calisiyorlardi. hadiseden daha sonra haberdar olan karisi da meseleye akil erdiremedi. cünkü gerek cocuk grubu, gerek karisina ait gecen olaylari en ufak teferruata varincaya kadar dogruydu"


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Ruh

        insanin dedublesi, ceset bir yerde dursa dahi, hayati bütün fonksiyonlariyla beraber sayisiz denebilecek kadar cok yerde bulunabilir. bunun, "zübdetül hakaik" isimli eserde yüzlerce misali vardir. islam tasavvufu adeta bu tür misallerin cümbüs yeridir.

        batida tecrübe, ilimde bir esas halindedir. onlar, denemedigi seye inanmazlar. batili, "Ruh varmi, yokmu?" bunu ya laboratuvara getirmek ister veya en azindan medyumun eliyle, agziyla, kulagiyla bunu ispatlamaya calisir. onun icindir ki, batida dünya capinda pek cok medyum yetismistir. ancak, batida da meselenin müsahitleri sadece medyumlardan ibaret degildir.
        .......
        Goethe bir alman sairidir. Basindan söyle bir hadise gecmistir: "yagmurlu bir aksam arkadasi K... ile Weimer'da, Belvedere'de geziniyordu. sanki karsisinda bir hayal görmüs gibi birdenbire durdu ve yüksek sesle bagirarak sunlari söyledi:
        'ya Rabbi! eger dostum Frederic'in bu anda Frankfurtta bulundugundan iyice emin olmasaydim bunun o olduguna yemin ederdim!' bunu müteakip de dehsetli bir kahkaha saliverdi. 'ama bu ta kendisi...dostum Frederic! sen burada Weimer dasin ha?..fakat Allah askina nasil oldu da benim geceliklerimi, takkemi, terliklerimi giyip böyle koca bir caddenin ortasina ciktin?..' Goethenin gördüklerinden hicbirisini görmeyen ve bundan hicbir sey anlamayan K..sairin birdenbire delirdigini zannederek ürktü. fakat yalniz kendi gördükleriyle mesgul olan Goethe elini uzatarak bagirdi:
        'Frederic..nereye gittin. Ya Rabbim? Azizim K... simdi rast geldigmiz adam nereye gitti, görmedinizmi?' sasiran K..hicbir cevap veremiyordu. sair basini iki tarafa cevirerek dalgin bir tavirla bagiriyordu: 'evet anliyorum. bu bir görüntüden ibarettir. fakat bunun manasi ne olabilir? acaba dostum ani olarak öldümü? acaba bu onun ruhumudur'

        Goethe evine geldi ve Frederic'i evde buldu. saclari dimdik olmustu, bir ölü gibi sararmis halde geri cekildi. ve hayalet devam ediyor diye bagirdi. dostu cevap verdi. 'fakat azizim, insan sadik dostunu böylemi karsilar?'

        Goethe hem aglayip hem gülerek: 'ah bu defaki bir ruh degil, et ve kemikten yapilmis bir varlik' diye bagirdi ve iki dost kucaklastilar.

        hadise söyle olmustu: Frederic, goethenin evine gelmis fakat yagmurdan islanmis oldugundan elbiselerini cikarip sairin geceliklerini, takkesini ve terliklerini giymisti. bu halde iken koltuga uzanip uyumustu. o da rüyasinda Goetheyi görmüstü ve goethe ona sunlari söylemisti 'sen Weimer'dasin ha? benim geceliklerimle..takkemle, terliklerimle koca caddenin ortasina nasil ciktin?'


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Ruh

          b. Astral bedeni müsahede

          "Ruh ve kainat"da yine söyle bir hadise nakledilir. bu hadise Dr. Burgess tarafindan dostu Dr. Hodgson'a yazilan mektupla anlatilmistir. mektupta söyle denmektedir:

          "esim 1902 senesi Mayis ayinin 23. cuma günü saat 11.45'de ölmüstü. o gün ögleden sonra saat dörtte hasta agirlasmis ve bütün ümitler kesilmisti. ben ölmekte olan hastanin yaninda oturmus elimle sag elini tutuyordum. saat 6.45'te odann esigi üzerinde ve havada paralel vaziyette duran, birbirinden ayri üc kücük bulut gördüm. boylari takriben dörder kadem uzunlugunda, hacimleri ise 6-8 parmak kadardi. bu sirada ne odada, ne de disarida koridorda kimse yoktu. bulutlar agir agir yataga yaklasiyorlardi. biraz sonra yatagi tamamiyla sardilar. o anda hastanin yaninda ve ayakta takriben üc kadem boyunda bir kadin sekli belirdi. bu sekil saydamdi ve altin renginde parlak bir ziya nesrediyordu. görünüsü fevkalade ihtisamli idi. üzerinde, eski yunan tarzinda, kollari genis ve uzun bir elbise bulunuyordu. basinda bir celenk tasiyordu. ellerini esimin basina uzatmis oldugu halde ayakta duruyordu. bir misafiri sevincle fakat ayni zamanda ciddiyetle karsilayan bir hali vardi. etrafinda kismen görülebilen diger bazi sekiller de dalgalanmakta idi.

          esimin üzerinde de düz durumda uzanmis, ciplak beyaz bir sekil belirmisti. bu sekil, ölmekte olan hastanin sol gözüne bir kordonla baglanmis bulunuyordu. bu, onun astral bedeni idi. asili gibi duran bu sekil bazen tamamiyla hareketsiz kaliyor, bazen de büzülerek 15 pusa kadar iniyordu.

          seklin bütün organlari tam ve mükemmeldi. astral bedenin her büzülüsünde siddetli bir kurtulus mücadelesi basliyor ve bu sirada fizik bedende cirpinmalar görülüyordu. sükunete kavusunca astral beden de tekrar eski halini aliyordu

          Esimin son bes saatlik hayati sirasinda beni sersemleten bu vizyonu kesintisiz olarak gördüm. bu vizyon, ancak gözlerimi kapadigim veya baska tarafa baktigim zaman kayboluyordu; fakat gözlerimi tekrar yataga cevirdigim zaman ayni vizyonu yine görüyordum. bütün bu zaman icinde basimda kol ve bacaklarimda acayip bir agirlik duyuyordum. ve sanki uyuklar gibi gözlerimin kapandigini hissediyordum. nihayet mes'um an geldi. son bir titremeden sonra hastanin nefesi kesildi. bu sirada astral bedenin kendisni kurtarmak icin gayretini artirdigini gördüm.

          son nefes ve cabalama ile birlikte astral bedeni fizik bedene baglayan kordon koptu ve derhal astral beden diger ruhi varliklar ve bulutlarla birlikte kayboldu. o andan itibaren hissettigim agirlik da üzerimden kalkti


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #6
            Ynt: Ruh

            c. ölüm anindaki ruhi müsahedeler

            Madam Florance Marryant anlatiyor:

            "dostlarimin arasinda medyumluk melekeleri üstün olan yüksek sosyeteye mensup genc bir bayan tanirim ki, bu kabiliyetini ancak birkac yakini bilmektedir. kendisi, bir sene evvel 20 yasindaki, plöreziden hasta kiz kardesini kaybetmis bulunuyordu. Edith (medyumun ismi) bu sirada bir dakika bile kiz kardesininbasi ucundan ayrilmamisti. duru görü (clairvoyance) halinde ruhun bedenden yavas yavas ayrildigini görmüstü.

            Anlattigina göre zavalli hasta, hayatinin son günü, son derece hassas, geveze ve heyecanli bir hal almisti. sirt üstü yataga uzanmis müdemadiyen anlasilmayan sözler ve cümleler söylüyordu. Edith bu esnasa, akici bir bulut seklinde, hafif dumana benzeyen bir seyin, hastanin basi ucunda toplanmakta oldugunu gördü.

            bulut yavas yavas yogunlasarak hastanin seklini aldi. rengi müstesna, her hususta tamamiyla kiz kardesine benziyor ve hastanin biraz üstünde, yüzü yere cevrilmis olarak, havada dalgalaniyordu. aksama dogru hasta sakinlesmeye basladi. günes battigi siralarda hasta artik tamamiyla bitkin bir hal almis, son dakikalarini yasiyordu.

            Edith, o an titreyerek kiz kardesine bakti. yüzü morarmis, bakislari bulanmisti. buna mukabil üst kisimdaki hayal, bu sirada bedenden kendisini kurtararak tamamiyla tesekkül etmis ve canlilik kazanmisti. hasta, hareketsiz ve suursuz bir halde, yataginda serili yatarken üstünde dalgalanan hayal flüoresan isigina benzeyen parlak kordonlarla onun kalbine, beynine ve hayati organlarina bagli canli bir hal almisti

            Nihayet mühim an geldi; hayal hareket etmeye basladi. bu hareket hafif olmakla beraber, vücutta canlilik doguruyordu. Edith, bu esnada, bu merakli sahneyi seyre dalmisti. bu sirada, parlak iki sekil daha belirdi. bunlar, büyük annesi ile büyük babasi idi. bu evde ölmüslerdi. her ikisi de, cesetten ayri duran hayale dogru yaklastilar. onu sefkatle kucakladilar. o da, basini büyük babasinin omuzu üzerine birakti. hastanin nefesi kesilinceye kadar bu halde kaldilar ve sonra hayal, kendisini cesede baglayan parlak baglari kopararak ötekilerinkucaklarinda, hep birlikte pencereden ucup gittiler"


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: Ruh

              Madam Joe Suell anlatiyor: "20 sene devam eden hasta bakiciligim sirasinda, bircok ölüm vakalarinda, ölenlerin baslari ucunda bulundum. ölümü müteakip daima insan seklinde ruhi bir varlik, cesedin üzerinde yükseliyor ve sonra gözden kayboluyordu"

              anlattigi vakalardan birini asagida aktariyoruz:
              "Maggie'nin annesi, agir hasta olan kiz kardesinin yanina gitmis ve yoklugu sirasinda kizinin yaninda kalmami benden rica etmisti. kizi üc gün sonra, birdenbire agirlasti ve doktor yetisemeden kollarimin arasinda son nefesini verdi. bir ölüle ilk defa karsilasiyordum. kalbin durmasini müteakip, su buharina benzeyen bir seyin cesetten ayrildigini gördüm. vücuttan cikan bu buhar, yavas yavas yükselerek kendisine benzer sekilde yogunlasiyordu. hatlari evvela belirgin degilken, sonra yavas yavas beyaz sedef elbiseli bir isnan seklini aldi. yüzü degismemis, ancak parlak bir sekil almisti ve artik izdirapli cirpinmanin hatlarini tasimiyordu.
              .........
              Meshur medyumlardan A. J. Davis bir kadinin vefati esnasindaki müsahedelerini söyle naklediyor: "kadinda canin cikisi sirasinda bedenin beyin kisminda vukua gelen ve her an artmakta olan kuvvetli bir yogunlasma beliriyordu. yogunlasan bu sey, cirpinmalar azaldikca ve vucuttaki sarilik arttikca parlak ve ziya sacan bir hal aliyordu. can cekisme sirasinda görülen bu cirpinislarin cekilen aci ile herhangi bir alakasi olmayip, ruh tarafindan hissedilmezler. bunlar tamamiyla ortanik olan bir takim hareketlerdi. ölüm ani yaklastikca bedenin organlari, bosalan torbalar gibi birer birer yataga seriliyor, buna karsilik hastadan ayri olarak, ruhi bir bedenin tesekkülü tamamlaniyordu. can cekisen hastadan ilk kurtulan, ruhi bedenin bas kismi oldu ve yavas yavas diger kisimlerda ayrilarak tam ruhi bir beden olarak kadinin basi ucunda ayakta durdu. bu iki vücudu birbirine, göbeklerinden, hayat bagi dedigimiz parlak bir kordon bagliyordu. bu kordon kopunca bir parcasi cesette kaldi. herhalde cesedin derhal bozulmasina mani olan budur. kadinin ruhi bedeni serbestlige yavas yavas alisti ve birdenbire ne yapacagini kestirmis gibi harekete gecerek evden cikti"


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: Ruh

                Dr. F. A. Kraft anlatiyor: "Birinci dünya savasinda hudutta carpisan bir nefer 1920 yilinda hastanede ölmüstü. son nefesini vermeden iki dakika kadar evvel söyle bagiriyordu: 'henry, charl, demek sizler oradasiniz...artik, etrafa hep birlikte tirpan atariz. ben iki seneden beri hastayim..ah..evet bekleyin...'

                ölenler, hemen bütün hallerde kendilerinden evvel ölmüs olan akraba ve arkadaslarini görürler ve onlara isimleriyle seslenirler.

                Bu konuda ilgi cekici bir baska vaka ise sudur:
                "Amerika ic harbi kalintilarindan, uyanik ve serbest fikirli eski bir savasci, yatagina uzanmis son saatini bekliyordu. bir carsamba günü hasta, adetinin aksine, bir acelecilik göstererek muhtelif ricacilarla beni israrla isteddi. saat sekize dogru kogusa girdigim zaman elini kaldirarak yaklasmam icin bana isaret etti. tasali yüz, sevincli bir hal almisti. bana dedi ki:
                Bu sabah saat ücte uyanmistim. gözlerim acik, hareketsiz yatiyordum. birdenbire karyolanin ayakucunda bir varligin mevcudiyetini hissettim. hicbir korkum yoktu. bilakis istirahat edebilmem icin, ölümü istiyordum. bu görünüs, bana bunu daha iyi anlamak imkani vermis oldu. yavas yavas kardesim James'in yüzünü tanidim. canliligi acik sekilde belli idi. bana dogru egildi ve tarif edilemeyecek kadar kolay bir tesirle bana söylemek istedigi seyleri anlatti. derhal evvelce biricik iyi dostum olan kardesimle birlikte gecirdigimiz hayati bütün tafsilati ile hatirladim. konusmaya baslayinca da sesini iyice tanidim. bana: 'Maxvelle, önümüzdeki pazar günü sabah 11'de benimle birlikte geleceksin!' dedi ve sonra kayboldu. itiraf ederim ki, kendimi hakikaten bahtiyar hissediyorum. bunun bir hayal veya aldigim ilaclarin tesirinden mütevellit olmadigina katiyen eminim.

                pazar günü hastanin basi ucunda idim. sakin bir hali vardi. saat 10'a dogru, hareketsiz yatiyor, hicbir kelime söylememekle beraber, zaman zaman bana tanidigini hissettirecek sekilde bakiyordu. 11'e ceyrek kala sag elini kaldirdi ve sol tarafindaki köseyi göstererek tamamiyla anlasilan bir sesle: 'kardesim James!'dedi. tam saat 11'de daha evvel söylemis oldugu gibi ruhu öteki aleme gitmek üzere cesedini terketti.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ruh

                  4.Hersey gördügümüz maddeden ibaret degil

                  Daha önce aktarmis oldugumuz misaller bize, maddenin ve fizigin ötesinde baska bir varligin mevcudiyetini haber verirler. her sey gördügümüz maddeden ibaret degildir. ve her seyi laboratuvar tecrübesi altina alamazsiniz. böyle yapmak isteyenler büyük bir yanilgi icindedirler. ve bunlar ilmin ancak onda biriyle istigal ediyorlar demektir. beseri topyekun ele almayi düsünenler, onun maddesine, fizyonomisine baktiklari gibi ruhuna, manasina, dedublesine de bakmalidirlar. ancak o zaman, insan hakkinda saglam bir hüküm verme imkanina sahip olurlar. ve o zaman insan bir mechul olmaktan cikar.

                  insani tek yönü ile ele alip tahlil edenlerin nazarinda ise o, Alexis Carrel'in ifadesiyle, hep bir mechul olarak kalir. halbuki mevcud-u mechul, varligini bildigimiz tek varlik hz. Allah'tir (c.c.). O'nu idrak ve ihata etmek mümkün degildir.

                  ihatasizlik ve idraksizligimizi ifade edecegimiz tek varlik Allahtir. bunun disinda Cenab-i hakkin bildirmesiyle, bildirdigi kadar ve bildirmek istedigi seyleri bilebiliriz. buna insan da dahildir. ama insani bilmenin bir yolu vardir. o da insani bütün yönleriyle ele almaktir. insaAllah yakin bir istikbalde maarif yuvalarimiz, meseleye bu türlü yaklasan ilim adamlariyla dolup tasacak, hadiseler ve bu arada insan yeni bir bakis tarziyla tahlile tabi tutulacaktir.

                  her ilim dalinin kendisine göre belli ölcü ve kistaslari vardir. bunlar o sahaya ait hakikati bulmada sabit hakikatler olsa dahi, bir baska sahada gecersizdirler.

                  Mesela, matematigin, fizigin, kimyanin ve tibbi ilimlerin sahalari ayri ayridir. siz, fizigin kanunlarini tibba veya tibbin kanunlarini fizige tatbik ederseniz, isi karistirirsiniz. birbirine cok yakin ilim dallarinda dahi bu nüansa dikkat etmek bir zarurettir.

                  bunlar gibi, maddeye ait, maddeyi ölcen ve tartan kistaslarla, manaya ait ve manayi ölcen ve tartan kistaslar tamamen birbirinden farklidir. elinde sadece maddi kistaslar bulunan, ynai cesedin altinda kalip ezilmis, midesine esir düsmüs, ten cenderesinden bir türlü kurtulamamis insanlar elbette ruha ait hakikatleri mücahede altina alamayacaktir. zira bu, ayri bir meleke ve ayri bir mazhariyet gerektirmektedir. ruhunu inkisaf ettirenlerdir ki, bu sahada söz sahibi onlardir. zira manayi ölcecek tarti ancak onlarda vardir. onlar dedubleyi, perispiriyi veya bizim dilimizdeki ifadesiyle "vücud-u mevhibe-i hakkani"yi görmekte ve bize göyle bir varliktan haber vermektedirler.

                  Bu meselede kendi müsahede ufku o seviyeye ulasamayanlara düsen vazife ise, bu sahanin söz sahiplerine itimat edip teslim olmaktir. aksi her davranis sadece bir inat ve yobazlik sayilir. bu da ilimle, ilim adamligi ile bagdasmaz bir davranistir.

                  soralim böylelerine: acaba rüyalari ne ile izah edecekler? kabul gören dualar hakkinda ne diyecekler? alti ay kabirde yatan ve ölmeyen yoginin bu hareketine nasil bir tevil getirecekler? rifaiye tarikatina mensup olanlarda görülen harikulade hadiseleri nasil yorumlayacaklar? ya mucizeleri? Hz. mesihin nefsiyle dirilenleri...hz.musanin asasini ve yed-i beyza harikasini. hz. ibrahimin ateste yanmayisini ve hz. ismaili kesmeyen bicagini...Allah resulünün isaretiyle iki parca olan ay'I...parmaklarindan su akmasini...daglarin agaclarin ve hayvanlarin dile gelip ona sela durmalarini...
                  evet daha binlerce mucizeyi nasil izah edecek ve nasil anlatacaklar? akillari almayan herseyi inkarami kalkacaklar? bu kaci onlara ne fayda getirecek? ve soralim onlara: inkarlari ne zamana kadar sürecek? firavuna fayda vermeyen imanmidir yoksa onlarin da nasip paylari? ebu cehil perdesinemi büründü yoksa akillari? heyhat, can girtlaga gelince hakikati görecekler. bizim bugün dedikelrimizi onlar ol zaman söyleyecekler. söyleyecekler fakat fayda getirmeyen bir hasarete gömülecekler.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ruh

                    5. dünden bugüne kirlian fotografciligi

                    kirlian fotograflari da madde ötesi varliklarin mevcudiyetine önemli bir delildir.

                    kirlian fotografciligi, ismini, 1939'dan beri bu mevzularda arastirma yapan ve sovyet oldugu söylenen bir kari kocadan almistir. bir elektronik mühendisi olan samyon kirlian, insan eli, böcek veya bir bitki yapragini, fotograf plagi üzerine koyup bunu da bir elektrodun üzerine yerlestirip, sirayla cismi, yüksek voltajli elektrik akimina ve alcak amperli elektrik akimina maruz birakti. neticede cismin "Aura" ile cevrili oldugu görüldü.

                    kirlianlarin calismasi, daha önce bu mevzuda calisan ve cogunun ismi, ilim cevrelerinde umumi terimlerde gecen avrupali ilim adamlarinin calismalarinin izinden gider. mesela, kas spazmlarinin galvanik faaliyetini kesfeden Galvani, bir hayat gücünden bahsetmisti. ona göre, bu hayat gücü bütün hayvanlarda devridaim eden manyetik elektrigin bir sekliydi.

                    19. asirda yüksek frekans bobininin kasifi nikola tesla, fotografik görüntüler meydana getirmek üzere frekansi yüksek voltaji kullanan ilk sahistir. onun calismasi X suai kasifi Wilhelm Roentgen'e ve insanin aurasini insanoglunun görme sinrileri cercevesine erenkli "kilner ekranlari" vasitasiyla getirmeyi gaye edinis Walter J. Kilner gibi arastirmacilara önayak oldu. bu renkli Kilner ekranlari, bir gözleyicinin normalden daha ksia dalga boylarini görebilmesine imkan verecek sekilde planlanmistir. zira Kilner, idsariya yayilan enerjinin ültraviyole frekanslarindan olustuguna inanmisti.

                    bu teori daha sornaki arastirmalarla da desteklenmistir. ayni zamanda kilner, auranin, cismin saglikli olup olmasina göre renk ve boyut yönünden degisik göründügüne dikkati cekti. 20. asrin arastirmacilari, insanlar tarafindan disari cikarilan kisa dalgali radyasyonun, ruhi faaliyetleri degistirebilecegini ve ayni zamanda kafein ve tütün gibi uyaricilar tarafindan da tesir edilebilecegini buldular.

                    biyologlar ve psikiyatristler, insanin manyetik sahalari ile sagliginin hissi vefiziki durumlari arasinda bir alakanin oldugunu ortaya koydular. dis cevredeki manyetik sahalara bagli olarak da degisebilen ruhi faaliyet ve rahatsizliklar ayrica her ferdin kendine has aurasinda da tesirini gösterir. mesela ayin dönüsündeki ve günesin hareketindeki cesitli safhalar insan davranislarina tesir edebilmektedir.


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ruh

                      insan vücudunun elektromanyetik sahasi, oksijen ve azot gibi havada mevcut mikroskobik gaz habbeciklerini, tutucu bir tuzak olarak is görür. derinin hemen üzerindeki hava yüksek bir enerji sahasiyla elektriklendirildiginde, derhal kizarmaya ve isik sacmaya baslar. bu da kirlian fotografinin tespit ettigi enerji halesidir. mühendisler de metalürjistler de buna cok benzer bir metot olan "korona bosalmasi fotografciligi"ni, metallerdeki yarik ve catlaklari kesfetmek icin kullanirlar. metaldeki yarin ve catlaklar, metalin korona kalibinda düzensizlikler seklinde görülür.

                      samyon kirlian ve karisi tarafindan yürütülen ilk calismalardan biri de, bitkilerin fotografini cekmektir. onlar, kullandiklari teknigin basit bir yapraktaki akillari hayrette birakici kompleks reaksiyonlari gösterebildigini kesfettiler. distan bakildiginda her ynüyle ayni görülen iki yaprakta, sayet birinde hastalik varsa, degisik fotografik görüntüler elde ediliyordu. hastalikli yapragin enerji kalibinda hastaligin meydana geldigi kisimlarda bazi pürüzlü bosluklar görülürken, saglikli yaprakta koyu ve kompleks bir enerji kalibi görünüyordu.

                      bu yolla kazanilan bilgileri kullanarak, kirlian fotografciligini bahcecilikte, gözle görülebilen hastalik alametleri cikmazdan evvel bitki hastaliklairni teshis etmede kullanabilmek mümkün olacaktir. ABD'de yürütülen daha teferruatli calismalar, bitkilerdeki ani degisikliklerin de kaydedilebilecegini gösterdi. mesela bir yapragin dis yüzünü bir igne ile cizdiginizde, bu cizik kirlian fotografinda kirmizi bir leke olarak görülecektir.

                      nöro-psikiyatri enstitüsünde vazifeli Dr. Thelma Moss, kirlianlar tarafindan yürütülen calismalari arastirmak üzere Sovyet Rusya'ya giden ilk batili ilim adamlarindan biridir. o, insan elektromanyetizmasini bitkiler üzerinde sahip oldugu tesirleri kaydetti. bazi insanlarin ellerini, zarar görmüs yapraklarin üzerinden gecirerek tedavi ettikleirni müsahede etti.

                      bu söyle oluyordu: kirlian fotografinda zarari gösteren leke, daha sonraki görüntülerde göze carpmiyordu. bazi insanlar ise bunun tam aksi bir tesire sahpti; bunlar elleri yapraklar üzerinden gecirdiklerinde onlarin ölümüne sebep oluyorlardi. birbirine zit bu iki hadise sirasiyla "Green Thumb (yesertici temas)" ve "Brown Thumb (soldurucu temas)" tesiri olarak bilinmektedir.

                      hayali (fantom) yaprak ise, kirlian tekniklerinin tespit ettigi baska bir garip tesirdi. tecrübeyi yürüten sahis, yapragin bir kismini kesip uzaklastirdiktan hemen sonra, geri kalan kismin fotografini cekiyor, takriben 200-300 tecrübeden sonra yaprak, kesilmeden önceki haliyle kirlian fotografinda görülüyordu.

                      kirlian fotografciligi, vücudun dis yüzündeki ve daha sonralari kesfedilen vucut icindeki elektriki alanlari ve akimlari kaydetmek icin bir vasitadir. romen bir doktor olan Ion dumitrescu, kirlian teknigini; vücut icindeki elektromanyetik sahalarda meydana gelen degismeleri ektografik olarak kayit edebilen ve ektronografi olarak bilinen bir sekle dönüstürdü.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Ruh

                        Thelma Moss'un tecrübeleri Kirlian ile tespit edilen rahatsizlik sebeplerinin ruhi ve fertler arasindaki alakalara dayandigini gösterir. mesela, insanin derin ruhi rahatsizliktan kurtulup sükunete dogru ilerlemesi esnasinda hasil olan degisiklikler basarili bir sekilde cekilmis kirlian fotograflarinda acik bir sekilde görülebilir. beraber fotograflari cekilmis iki ferdin his ve tavirlarini gösteren auralari birbirine kiyas edilerek onlarin karakter ve his haritalari cizilebilir.

                        insanlarin psikolojik durumlari ve diger insanlarla olan münasebetleri kirlian fotograflarina aynen akseder. mesela, iki kisi birbirlerine karsi sicak, samimi hisler duyduklarinda nesrettikleri dalgalar birbirine dogru uzanir ve bazen tek bir desen halinde ic ice gecer. tersine, iki kisi birbirlerine karsi düsmanca duygular icinde olduklarinda alevler aniden kesilerek parmaklari arasinda bir bosluk hasil olur. bu bosluk umumiyetle öylesine keskin ve net bir halde müsahede edilir ki 'sac tirasi etkisi' (haircut effect) adiyla taninmistir.

                        asiri öfkelenmelerde mavi-beyaz koronanin icinde kirmizi bir leke meydana geldigi kesfedilmistir. ölüm halindeki süjelerde, disa kivilcimlar ve alvler firlatildigi, tam ölüm aninda ise bunlarin tükenerek dindigi ve belli bir müddet sonra da kayboldugu kirlian fotograflariyla tespit edilmistir. ayrica gusül icap ettigi durumlarda koronanin sertlesip garip renk degisiklikleri gösterdigi müsahade edildi. islamdaki, gusül gibi bütün bedene su degdikten sonra kirlian fotografi cekildiginde ise bu garip degisikliklerin kaybolup koronanin normal hale döndügü tespit edilmistir.


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Ruh

                          Ruh fotografciligi

                          Madde ötesi varliklarin, varlik delillerinden bir digeri de "ruh fotografciligi"dir. günümüzde ruh fotografciligi en ileri seviyeye ulasmis durudadir. öyle ki, ruh artik aynen maddi ceset gibi görüntülenmekte ve böylece madde ötesi varliklari inkar edenlerin ne derece büyük yanilgi icinde olduklari gözler önüne serilmektedir.

                          biz bu meseleye de yine üzerinde durdugumuz konuya delil olmasi bakimindan temas edecek ve bu sahada söz sahibi Tom Patterson'dan bazi nakiller yapacagiz. ancak, asil gayemiz, ruh fotografciliginin tahlili olmadigi icin, bir iki misalle yetinecegiz.

                          Tom Patterson, "yüzyil boyunca ruh fotografciligi" adli eserinde diyor ki:
                          "psişik ilim, ruhi olaylarin bir neticesidir ve umumi nizama aykiri degildir. yildizlarla bezenmis bir gökyüzü, astronomi ilmini gerektirmis ve onu bugünkü seviyesine yükseltmistir. insandaki zihni ve bedeni arizaslar tibbin pek cok branslarinin dogmasina vesile oldugu gibi, ruhi olaylarin fark edilmesi de insani bu yönde bir arastirmaa sevk etmis ve onlarin anlasilir olmalrina yol acmistir.

                          Ruh fotografciligi olarak bilinen konu bir medyumluk cesididir, fotografi cekende de, cektirende de bu medyumluk melekesi gelistirilebilir. 1862'de, amerikada, bostonlu bir hakkak olan Mr. Mumler arkadaslarinin fotograflarini cekmisti; negatiflerinde, arkadaslarinin yani sira baska kimselerde bulunuyordu. bundan dolayi bu tipteki olaylara "ruhi fotografcilik" ismi verildi. Mumler bu fotografcilardan ilki olarak tanininir. o zamandan bu yana, bna benzer pek cok ruhi fotograf elde edilmistir.

                          Bizlerin, spiritüalistler (ruhbilim felsefesi ile ugrasanlar) olarak, ruhun varligina sarsilmaz bir inancimiz var. biz, ruhun, tipca ölüm diye bilinen sartin ötesinde yasamaya devam ettigine de inaniyoruz.

                          uzun arastirmalarim neticesinde su sonuca vardim: bedensiz ruhlardan cikan isik radyasyonlari, fotograf filmi yüzeyine birtakim izler kaydedebiliyorlar. tipki gün isigi ve diger isinlarin film üzerinde husule getirdikleri sekiller gibi...burada takdim edecegim deliller, bu ön kabulü fazlasiyla destekleyecek ve inkarcilarin inancsizligini dahi giderecek niteliktedir.

                          fotografciligin 1839'da kesfolunmasindan 23 sene sonra, bu metottan faydalanilarak ruhlarin fotograflarinin cekilmeleri cok düsündürücüdür. o zamandan bu yana binlerce ruh fotografi, taninmis veya taninmamis medyumlar araciligi ile cekilmistir. yalniz benim elimde binden fazla belge mevcuttur ve her birinin de ayri bir hikayesi vardir. faaliyette olan bu kudreti, ölümden sonra hayatin devam etmekte oldugu inanci disinda baska bir seyle izah etmeye imkan yoktur."


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Ruh

                            Tom Patterson, elindeki ruhi fotograflarla ilgili olarak söyle devam ediyor:

                            "ingiltere'de, Sheffield'den Mr. E..., 5 Haziran 1961'de bana bir fotograf gönderdi. zarfin icinden bir de su mektup cikti:
                            'bu fotografi cektigim zaman film rulosundaki rakam 8'i gösteriyordu. niyetim, yeni dekore ettigim mutfagimin resmini cekmekti. aksam kamerami mutfaga, uygun bir yere yerlestirmis ve objektifi bir müddet acik birakmistim; önünden gecmemeye özellikle dikkat ettim. daha sonra, bilmi, banyosu ve baskisi icin fotografciya gönderdim. netice bu fotograf oldu. fotograftakinin karim olduguna eminim. onun, ölümünden beri yine burada bizimle beraber olduguna dair daimi bir his icindeydim. fotografta karim, eskiden yaptigi gibi masaya egilmis, oglumuz David'in dört yasina iken cekilmis bir fotografina bakarken görülüyor.

                            Ruhi konular üzerinde simdiye kadar hic ugrasmamis ve duydugum bazi seyler üzerinde de hic durmamistim'

                            Mr. E... emekli bir polis memuru olup halen sorumlu bir görevde bulunmaktadir. gönderdigi, ruh ilmini ilgilendiren bir fotografti. Mr. Mumler de, kendisinden sonra ün yapmis diger ruhi fotograf medyumlari gibi her kademeden mütehassislar tarafindan amansiz bir sekilde tetkik ve kontrole tabi tutulmustur. bu kontroller sonunda kamera medyumlugunun bir gercek oldugu ortaya konmustur. ve yine bu kanalla bugün Washington'da "Aquarian foundation of Seattle"in televizyon programlarini takip eden milyonlarca seyirci, ölümden sonra hayatin devam etmekte oldugunu bizzat görebilmektedirler.

                            Ruhi fotograflarin elde edilmesinde, insan müdahalesi söz konusu degildir. bize ruhani sahsiyetin delillerini verenler, insana benzer tabiatta olaganüstü nitelikte olan bir baska girisimin oldugunu mantiken de kabule zorlamaktadirlar.

                            Ruhi fotografcilik hakkinda edindigim tecrübelere göre, bir fotograf elde etmek icin yüz sene evvel, nasil bir seans odasina lüzum olmussa, bugün de aynimetodun gecerli olduguna inaniyorum. modern fotografcilik, ruhlarin bu tür tezahürlerine daha da kiymet kazandirmistir"


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Ruh

                              7. duyu organlari araciligi olmadan gören, isiten ve koku alanlar

                              Duyu organlarinin araciligi olmadan görme, isitme, koku alma gibi hadiseler de yine madde ve fizik ötesi varliklarin ve bilhassa ruhun mevcudiyetine bir delildir.
                              Mevlana bir beytinde söyle der:
                              "cümlesinin agizlari acik zerrreler gördüm
                              onlarin yediklerini de eger söylesem söz cok uzar"

                              Mevlana 7 asir önce yasamis bir islam mutasavvifidir. onun devrinde kimsenin ne mikroptan ne de mikroskiptan haberi vardi. fakat mevlana, mikroplari ve onlarin neler yediklerini, nasil beslendiklerini gördügünü söylüyordu.

                              Mevlana bütün bunlari nasil görmüstü? bu görmeyi maddi gözle izah etmek mümkünmüdür? elbette mevlana, gördüklerini, maddenin ötesinde bir ruhi gözle görüyor ve müsahede ediyordu. meseleyi baska türlü izah etmek de imkansizdir.

                              Ancak bu cesit müsahedeler elbette herkese mahsus degildir. bunun icin insanin ruhen duruluga ermesi ve o ise hazir hale gelmesi gerekir. ayrica müsahedede sahsin, o anda elde ettigi durum ve kazandigi pozisyon da cok mühimdir. onun icindir ki, ayni mecliste birinin gördügünü digerleri göremeyebilir. cünkü göremeyenler o anda görme pozisyonuna girememislerdir.



                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X