Ynt: Ruh
Mümin olarak bizler, en az fizige inandigimiz kadar, fizik ötesine de inaniriz. katiyen biliriz ki, esyada hakikat adina seyrettigimiz seyler, esasen onlarin arkalarindaki gölgelerinden ibarettir. ne varki, nazari sathi, kalbi kapali ve duygulari körelmis kimseler, daha cok bu gölgeler üzerine konar kalkarlar.
vicdan, esyanin özüne uyandigi, onun dis yüzüne bagli kalmayip perde arkasina nüfuz ettigi nispette, insanin kalbi, ruhu, beyni, hisleri ve bütün melekeleri daha bir derinlige ulasirlar. bu durumu kazanan bir insan ise artik gözünü kullanmadan da görebilir, kulagini kullanmadan da isitebilir ve burnunu kullanmadan da koku alabilir.
bu mevzuda günümüzden de yüzlerce misal getirmek mümkündür. burnu ile duyup, topugu ile koku alanlar, parmak uclariyla veya ayaklariyla görenler coktur. bu ve benzeri tecrübeler göstermistir ki, insan, belli bir ruh haletini kesbedince, fiziki bedene ait fonksiyonlarin hepsini, fiziki uzuvlara ihtiyac duymadan da eda edebilecektir.
Nedir bütün bunlar? neyi ispat etmektedir? Allah, görmek icin gözü, konusmak icin agzi, koklamak icin burnu, duymak icin de kulagi yaratmistir. ama bunlarin hic biri, ruhu baglamamaktadir. gerektiginde ruh, rüyalarda oldugu gibi kendi dilini ve kendi alfabesini kullanir. bunlarla duyup, bunlarla görür ve konusur.
günümüzde "telestezi" baslibasina bir arastirma sahasidir. ve bu sahada elde edilen tecrübeler, her kuvveti maddeye bagli ve maddeden dogmus, maddenin bir buudu kabul eden maddeci zihniyeti biraz daha cikmaza sokmaktadir. zira bu vakalarin hicbirini madde ile izah etmek mümkün degildir
Mümin olarak bizler, en az fizige inandigimiz kadar, fizik ötesine de inaniriz. katiyen biliriz ki, esyada hakikat adina seyrettigimiz seyler, esasen onlarin arkalarindaki gölgelerinden ibarettir. ne varki, nazari sathi, kalbi kapali ve duygulari körelmis kimseler, daha cok bu gölgeler üzerine konar kalkarlar.
vicdan, esyanin özüne uyandigi, onun dis yüzüne bagli kalmayip perde arkasina nüfuz ettigi nispette, insanin kalbi, ruhu, beyni, hisleri ve bütün melekeleri daha bir derinlige ulasirlar. bu durumu kazanan bir insan ise artik gözünü kullanmadan da görebilir, kulagini kullanmadan da isitebilir ve burnunu kullanmadan da koku alabilir.
bu mevzuda günümüzden de yüzlerce misal getirmek mümkündür. burnu ile duyup, topugu ile koku alanlar, parmak uclariyla veya ayaklariyla görenler coktur. bu ve benzeri tecrübeler göstermistir ki, insan, belli bir ruh haletini kesbedince, fiziki bedene ait fonksiyonlarin hepsini, fiziki uzuvlara ihtiyac duymadan da eda edebilecektir.
Nedir bütün bunlar? neyi ispat etmektedir? Allah, görmek icin gözü, konusmak icin agzi, koklamak icin burnu, duymak icin de kulagi yaratmistir. ama bunlarin hic biri, ruhu baglamamaktadir. gerektiginde ruh, rüyalarda oldugu gibi kendi dilini ve kendi alfabesini kullanir. bunlarla duyup, bunlarla görür ve konusur.
günümüzde "telestezi" baslibasina bir arastirma sahasidir. ve bu sahada elde edilen tecrübeler, her kuvveti maddeye bagli ve maddeden dogmus, maddenin bir buudu kabul eden maddeci zihniyeti biraz daha cikmaza sokmaktadir. zira bu vakalarin hicbirini madde ile izah etmek mümkün degildir
Yorum