Bilimsel kriterleri karşılayan bir teoriden beklenen en önemli özelliklerden biri, teorinin öngörülerde bulunabilmesidir. Oysa Evrim Teorisi ile hiçbir öngörüde bulunulamaz. Örneğin tamamen izole bir adaya kurbağa, kelebek, fare, timsah gibi birçok canlıyı alıp bıraktığımızı düşünelim. Evrim Teorisi’ne dayanarak bu canlılardan hangi tür bir canlının türeyeceğine dair bir iddiada bulunulamamaktadır. Hiç kimse bu canlılardan şu kadar yıl sonra at, şu kadar yıl sonra insan, şu kadar yıl sonra bir kuş oluşur diyemez. Bazıları cevap olarak, evrim çok uzun sürede oluştuğu için, böyle bir öngörünün gerçekleştirilemeyeceğini söyleyebilir. Bu savunma, Evrim Teorisi’nin yanlışlanamayacağının bir ifadesi olabilir, ama diğer yandan Evrim Teorisi’nin doğrulanmasının da mümkün olmadığı -klasik bilimsel kriterleri karşılamadığı- anlamına gelir. Buradaki sorun aslında bundan da fazladır. Evrim Teorisi’ne dayanarak, adaya konulan canlılardan, bir milyon yıl sonra bir fil oluşacağı söylenirse, bu öngörü, gözlenerek doğrulanması mümkün olmayan bir niteliktedir; oysa Evrim Teorisi’ne dayanarak gözlenmesi mümkün olmayan bu tip bir öngörüde bulunmak bile mümkün değildir. Çünkü Evrim Teorisi’nin yasaları yoktur ve matematiksel ifadeleri olan yasalar olmadan bir öngörüde bulunmak mümkün değildir.
Evrim Teorisi’nin yasaları ve matematiksel bir modelinin bulunmaması, gözlem ve deneye dayanmamasından daha büyük bir sorundur. Astronomide de gözlenemeyecek olan birçok olgu ele alınır, fakat eldeki yasaların matematik modellemeye elvermesi sayesinde gelecek hakkında tahminlerde bulunulabilir. Örneğin, her şey aynı şekilde devam ederse, milyarlarca yıl sonra uzayda hiçbir ışığın kalmayacağı, tüm yıldızların yok olup, yerlerine hiçbir yıldızın oluşamayacağı bir duruma gelineceği söylenebilmektedir. Fakat bahsedilen şekilde bir adada, her şey aynı şekilde devam ederse, farenin bir gün insan veya sincap olacağı şeklinde bir öngörüde bulunmak mümkün değildir. Çünkü canlılardaki değişimlerin hangi yasalar çerçevesinde gerçekleştiğine dair Evrim Teorisi’nin söyleyebildiği bir sözü yoktur.
Eğik atışın bir yasası vardır, bu yasaya dayanarak atılan bir cismin nereye düşeceğini belirlemek mümkündür. Hidrojenin hangi miktarı, ne kadar miktarda oksijenle birleşirse ne kadar su oluşacağı da tespit edilebilir. Oysa, Evrim Teorisi’nin, öngörüyü mümkün kılacak böylesi bir yasası yoktur. Evrim Teorisi’nin diğer biyolojik yaklaşımlardan farklı yönü, türlerin ve cinslerin hepsinin birbirlerinden evrimleştiğini savunmasıdır. O zaman, Evrim Teorisi’nin, bilimsel kriterlere dayalı bir üstünlüğünün olması için, ‘ayırt edici iddiaları’nı doğrulayacak yasalara sahip olması ve onlarla öngörülerde bulunması lazımdır. “On yıl sonra, timsahlar bütün kurbağaları yiyecek ve kurbağalar doğal seleksiyon neticesinde yok olacaklardır” şeklinde yapılacak bir öngörü gözlenebilse bile, Evrim Teorisi’ne dayanılarak yapılan bir öngörünün doğru çıktığı söylenemez. Çünkü, daha önce ifade edildiği gibi, doğal seleksiyonun varlığı değil, doğal seleksiyona dayanarak yeni türlerin oluşumunun izah edilmesi Evrim Teorisi’nin ayırt edici özelliğidir. “On yıl sonra kurbağalar bukalemun olacak” iddiası gözlenmesi mümkün Evrim Teorisi’nin bir öngörüsü, “Bir milyon yıl sonra kurbağalar bukalemun olacak” iddiası ise gözlenmesi mümkün olmayan Evrim Teorisi’nin bir öngörüsü olabilirdi; fakat, bu teori bu iki önermeye de benzer hiçbir öngörüde bulunamamaktadır.
Evrim Teorisi’nin yasaları ve matematiksel bir modelinin bulunmaması, gözlem ve deneye dayanmamasından daha büyük bir sorundur. Astronomide de gözlenemeyecek olan birçok olgu ele alınır, fakat eldeki yasaların matematik modellemeye elvermesi sayesinde gelecek hakkında tahminlerde bulunulabilir. Örneğin, her şey aynı şekilde devam ederse, milyarlarca yıl sonra uzayda hiçbir ışığın kalmayacağı, tüm yıldızların yok olup, yerlerine hiçbir yıldızın oluşamayacağı bir duruma gelineceği söylenebilmektedir. Fakat bahsedilen şekilde bir adada, her şey aynı şekilde devam ederse, farenin bir gün insan veya sincap olacağı şeklinde bir öngörüde bulunmak mümkün değildir. Çünkü canlılardaki değişimlerin hangi yasalar çerçevesinde gerçekleştiğine dair Evrim Teorisi’nin söyleyebildiği bir sözü yoktur.
Eğik atışın bir yasası vardır, bu yasaya dayanarak atılan bir cismin nereye düşeceğini belirlemek mümkündür. Hidrojenin hangi miktarı, ne kadar miktarda oksijenle birleşirse ne kadar su oluşacağı da tespit edilebilir. Oysa, Evrim Teorisi’nin, öngörüyü mümkün kılacak böylesi bir yasası yoktur. Evrim Teorisi’nin diğer biyolojik yaklaşımlardan farklı yönü, türlerin ve cinslerin hepsinin birbirlerinden evrimleştiğini savunmasıdır. O zaman, Evrim Teorisi’nin, bilimsel kriterlere dayalı bir üstünlüğünün olması için, ‘ayırt edici iddiaları’nı doğrulayacak yasalara sahip olması ve onlarla öngörülerde bulunması lazımdır. “On yıl sonra, timsahlar bütün kurbağaları yiyecek ve kurbağalar doğal seleksiyon neticesinde yok olacaklardır” şeklinde yapılacak bir öngörü gözlenebilse bile, Evrim Teorisi’ne dayanılarak yapılan bir öngörünün doğru çıktığı söylenemez. Çünkü, daha önce ifade edildiği gibi, doğal seleksiyonun varlığı değil, doğal seleksiyona dayanarak yeni türlerin oluşumunun izah edilmesi Evrim Teorisi’nin ayırt edici özelliğidir. “On yıl sonra kurbağalar bukalemun olacak” iddiası gözlenmesi mümkün Evrim Teorisi’nin bir öngörüsü, “Bir milyon yıl sonra kurbağalar bukalemun olacak” iddiası ise gözlenmesi mümkün olmayan Evrim Teorisi’nin bir öngörüsü olabilirdi; fakat, bu teori bu iki önermeye de benzer hiçbir öngörüde bulunamamaktadır.
Yorum