Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

    Nikah merasimi, Mescid-i Nebevi'de ashabın huzurunda icra edilmişti..
    Efendimizin hutbeyi sualle bitirmesi üzerine, Hz Ali ayağa kalkarak cevabını yükek sesle şahitlerin huzurunda vermiştir:


    "Hamd ve senanın her türlüsü Allah'a mahsustur. O Allah ki sayısız nimetleri bizi kuşatmış ve önümüze serilmiştir.
    O Allah ki kudret, ilham ve himayesi bizi kucaklamştır. Varlığı, kendinden başka hiçbir şeye muhtaç olmayan O Yüce Allah'ın tek
    ve mutlak ilah olduğuna şahitlik ederim. Bu şahitliğimin Onun yüce rızasına uygun olması dileğimdir. O ezeli ve ebedi, diri Mabud'a
    tekrar tekrar hamd olsun...
    Huzurlarında bulunma şerefine nail olduğumuz Allah resulu Muhammed Mustafa'ya da salat ve selam olsun.En derin şükranlarımı
    onun yüce huzuruna arz ederim ki ;temiz kızı Fatıma'yı 400 dirhem gümüş mehir esas olmak şartıyla bana nikahlama lütfunu
    göstermişlerdir. Sizler, onun seçkin ashabı olan sizler de benim gönül dostlarım, dinlediniz,gördünüz...
    O Resuller Sultanının dediklerini ben de dinledim.Ve hepsini aynen kabul ediyorum. Allah hepimizin sözlerine şahittir ve Vekil'dir!"

    (Taberi,Nebhani)
    Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

    Yorum


      #17
      Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

      Nikah tamamlandıktan sonra, konuklara önce hurma dağıtıldı,ardından da bal şerbeti ikram edildi...
      Hz.Fatıma mehrini düğün masraflarına harcaması için eşine hibe etti. Zaten Hz.Fatıma, annesi Hz.Hatice'den intikal eden
      miras payını da ,mücahidlere ve şehid ailelerine infak etmişti...Mehrini de yine bir mücahide;eşine Hz.Ali'ye bağışlıyordu...
      Tören dağıldıktan sonra , Hz.Fatıma'nın yanına varan Resulullah(s.a.a) gözyaşlarını tutamadı.
      Bu sefer de Fatıma babasının ağlamasından içlenmişti..

      Efendimiz (s.a.v) Fatıma'ya şöyle dedi:


      "Ağlamama sebep sensin ey kızım. Senin de benim gibi anadan mahrum büyüdüğünü düşündüm ve içimden
      dedim ki; ahh Hatice olsaydı bu sevinçli günümüzü görseydi. Senin çeyizini kendisi hazırlasaydı..Kederle sevinç hep yan yana.
      Hakkın takdiri bu imiş...İşte kızım beni hüzünlendirip ağlatan, senin annen Hatice'den mahrum bir şekilde gelin olmandır! "


      (Cemal öğüt,Fatımatüz Zehra,s.53)
      Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

      Yorum


        #18
        Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

        Aşk Attarı Bilal

        "Hatmiye" isimli zırhın satılmasından sonra elde edilen 480 veya 400 dirhem gümüşle, düğün hazırlıklarına girişildi...
        Hz.Bilal, gelin hanıma düğün için gerekli güzel kokuları satın alacaktı..Ona bu görev verildi..
        Canlar canı Bilal, hayatı boyunca Ehli Beyt'e hep en yakın, en sadık arkadaşlardan biri olacaktı...Ama şaşkındı Bilal...
        Bu nasıl bir dünyaydı böyle?
        Daha dün siyahi bir köleydi... Üzerine konan tonlarca ağırlıktaki kayaların altında bile Kelime-i Şahadet'ten vazgeçmeyen Bilal...
        Nefesi kesilip dili dönmediği işkence anlarında ,sağ işaret parmağını havaya kaldırarak "Ehad!Ehad!" işareti yapan Bilal..Allah'ını birleyen Bilal...
        Şimdi kızgın çöllerdeki işkencelerinden çıkıp,aşka kokular taşıyacaktı işte...


        (Can Parçası,Sibel ERASLAN)
        Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

        Yorum


          #19
          Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

          Hepsi geride kaldı dedi içinden..Kötü günler geride kaldı..Onur ve cesaretle çıktığı o ateş çemberinden sonra,
          işte bugün güzel koku için yollardaydı... Nereden nereye?Hayat onu ,dikenler arasından çıkartıp ipekten atlasların içine bırakmıştı sanki...
          Bilal ve güzel koku! Allah'ım inanılacak gibi değildi...
          Siyahi siması, tebessümlerin en güzeliyle aydınlanıyordu Bilal'in...Her zaman mahcup, her zaman kederli iri parlak gözleri, bugün şıkır şıkır
          akan bir dere gibiydi...Resulullah(s.a.v) Fatıma'sının kokularını ona emanet etmişti...
          (a.g.e.)
          Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

          Yorum


            #20
            Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

            Nükte:

            Evlilik çok hassas ve önemli bir meseledir. Eş seçiminde gerçekten çok dikkatli olmak gerekir. Eğer uygun ve imanlı bir eş seçilmezse, insan, hayatı boyunca çeşitli zorluk ve sıkıntılarla karşılaşabilir, ömür sermayesi tamamıyla yanıp kül olabilir.



            Mutlaka evleniniz !..

            Esiniz iyi cikarsa Mutlu olusunuz..

            Iyi cikmazsa da Filozof !..

            Ben zeki insanin zeki insan aramasina karsiyim.

            Cünkü bütün insanlar bunu yapacak olursa dünya aptallarin eline kalabilir.

            Cevremize baklacak olursak da bu aci gercegin her gün daha belirginlestigini görebiliriz.

            Ayaklar bas olmaya basladi..

            Ülkelerde kücük adamlarin büyük gölgeleri olusmaya basladi..
            Bunun anlami o ülkelerde günesin battigina delalet eder.

            Eger akilli insanlar akillilarla evlenirse;

            Bu insanlar plan yapmaktan cocuk yapmaya firsat bulamazlar.

            Cocuk icin en elverisli sartlari aradiklarindan gec kalirlar.
            Sartlar olustugunda ise kendi cocuk yapma yetileri ortadan kalkmis yani yaslanmis olurlar..

            Aptallar ise sartlara filan bakmadan cocuk yapma yarisina girerler..
            Onlarin soy agaclari devamli büyürken akilli insanlarin kurumustur bile..

            Yani sonuc itibari ile Dünya nin aptallarin eline kalmasi kacinilmazdir.

            Bu yüzden Zeki es arayacagim diye yollara düsmek iyi degildir.

            En iyisi:

            Din in buyruklarini tutmaktir..

            Böylece dünya aptallarin elinden kurtulmus olur..

            Bu tabii benim görüsüm

            yanlis olabilir.
            Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

            Yorum


              #21
              Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

              Ne yapacaktı şimdi Bilal? Zehra'ya denk kokuyu nereden bulsun da getirsin?
              Dükkan dükkan gezdi Bilal..
              Hiçbir kokuyu tam olarak denk göremiyordu Zehra'ya...
              Zehra;Kainatın efendisinin kızı...
              Zehra,babasının,"kokusu cennet kokusudur"dediği çiçekler melikesi..
              Ona hangi koku denk düşer?
              Ona denk düşecek kokuyu zavallı Bilal nereden bulsun da getirsin...
              Ah! Bilal ateş gibi, baştan ayağa...
              Bilal'in telaşından, güller bile hayrete düşüyor...
              O yürüdükçe, cümle attarların enval çeşit miskleri,ahlar figanlar eyliyor...
              Miskler,anberler,nergisler,menekşeler,güller "beni seç,beni seç!" diye bağrışarak kanıyor...
              Karanfiller,papatyalar itiraz ediyor...Sümbüller,laleler titiriyor:
              " Bilal ne olur bizi seç Fatıma'mıza!"
              Bilal, hiç birini tam olarak beğenemiyor...

              (a.g.e.)
              Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

              Yorum


                #22
                Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                Efendimiz'in(s.a.a.), Miraç gecesi gördüğü Tuba Ağacı'nın yapraklarından arıyor...Fatıma'ya denk hangi çiçek olabilir?
                Bilal,attardan attara seğirtiyor...
                Hz.peygamber'in (s.a.v) Fatıma'yı koklarken hatırladığı Cennet kokusunu hayal ediyor...
                Nedir o? Nasıl olabilir...
                Zor soru..
                Bilal nereden bilsin?

                ...

                Eriyor,eriyor...
                Kendini caddelere vuruyor...
                Fatıma'nın kokusunu getirmektir görevi...
                Ok tutar,yay tutar,sabırlıdır elleri...
                Şimdi aşkı tutacak,aşkın saçlarına çiçekler dizecek...
                Çiçeklerin çiçeğine ,Fatıma-i Zehra'ya, layık kokuları derecek...
                Birbirine aşık bu iki gencin düğün gecesindeki anberleri toplamak onun vazifesi...
                Bilal;güzel kokular şeyhi...
                Her birini kokuların , önüne dizmiş oturtmuış bugün...
                Dünyanın cümle miskleri onun bir tek sözüne rabıtalı...
                Bilal,güzel kokular şeyhi, önünde oturan dizi dizi kokulara bakıyor..
                Aşka en çok hangisidir yakışan?
                Ezanların Bilal'i..
                Yanık sesli Bilal..
                Ona emanet edilen güzel seda;güzel koku...
                Sabırdan ve derttten nasır tutmuş sırtları...
                Ama gel sen bir de onun içine bak...
                Siyahi derisinin altındaki dünyanın en ak sütünden de ak imanına , sadakatine aşkına bak...
                Bilal parlamış,Bilal cam parçası gibi latif ,Bilal tül kadar incelmiş, Bilal su damlası kadar duru...
                Sabrın tel tel incelttiği zarif arkadaş...
                Ehli Beyt'in hep yanında...
                Hasan ve Hüseyin'i koynunda, omuzlarında taşıyan...
                Ağladıklarında avutan...
                Gözleri hep Fatıma'nın kapısında,gözleri hep Ehli Beyt'in emrinde...
                Hasan ve Hüseyin'in yakınında...

                (a.g.e)
                Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                  Herkeste Bir Telâş!

                  Yar-i gar'dır o!
                  Mağara arkadaşı; Hz.Ebubekir...
                  Üçüncüsü Allah olan, mağaradaki iki arkadaşın birisi...
                  Hz.Ebubekir de genç çiftin düğün ve ev masraflarını, eşyalarını düzmekle görevli..

                  Herkeste tatlı bir telaş, tatlı bir koşu...
                  Bunca elem keder, bunca meşakkatten sonra, bunca kılıç şakırtısının arasında...
                  Ateşleri güle çeviren İbrahimi bir haber gibi Fatıma İle Ali'nin evliliği...

                  Kadınlar da koşuşturuyor, dört bir yandan. Efendimiz'in (s.a.a.) "annem gibidir" dediği dadısı, Ümmü Eymen...
                  Fatıma'nın da sırdaşı,dadısı...
                  Hasan ve Hüseyin'in kolu kanadı, Ümmü Eymen...Telaşın en ortasında...
                  Sonra kendisi de henüz yeni evli olan,Hz.Aişe de koşuşanlar arasında...
                  Sonra; temiz annelerden Ümmü seleme...O da Aişe annemiz gibi, genç çiftin düğün odalarını düzenleme ve süsleme işiyle vazifeli...

                  Ne yapmalı ne etmeli?

                  Melike Belkıs değil ki hiç biri...
                  Fatıma'ya hangi sarayı çatmalı?
                  Hani Süleyman'ın kanatlı atları?
                  Bu gelinler gelinine hangi tayları koşmalı?
                  Hangi tacları takmalı?


                  (Sibel ERASLAN, Can Paraçası)
                  Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                    Kral değil ki Efendileri...
                    Âlemlere Rahmet peygamberi(sav)...
                    Her şeyleri sade, fevkalâde sade...
                    Her şeyleri topraktan,fevkalâde topraktan...

                    Öyle bir aşk evi ki; toprağın üzerine çatılmış."Ebu Turap"tır künyesi,"toprağın babası" Ali...
                    Toprağa uzanır, toprakta eğleşir,topraktan doğrulur;hasılı topraktan geldi toprağa dönücü...

                    Evi Topraktan... Bir ev:
                    Yaygısı toprak olan,hayatın bütün debdebesini kenara çekerek,kendini sadece aşkla tarif eden bir ev...
                    Fatıma ve Ali,dünyanın aralarına girmesine hiç müsade etmediler. Aşktan başka her şey fazla bu eve.. Bir ev; döşemesi dahi topraktır...

                    Evin zaten toprak olan, döşemesine, nehir yataklarından taşıdıkları ince ipeğimsi bir kumu döşüyorlar önce düğün hazırlayıcıları...
                    Çöpçatanlar...Kıkır kıkır gülüyorlar, ohhh yumuşacık oldu, diyerek...
                    Nehir kumunun neresi yumuşacık olacak halbuki?
                    Olsun!
                    Yumuşacık işte, tel tel elediler,tel tel taradılar kumu...
                    Sonra da öve öve bitiremediler bu evi...
                    Aşkın en güzel, en ince şiirlerini okuya okuya,yaydılar ince nehir kumunu evin tabanına...
                    İnce bir sesle,mırıl mırıl söylediler aşk şarkılarını gençler için...
                    Bilal 'in bin dereden bin kere sular taşıyarak ancak seçebildiği günlükleri yaktılar...
                    Odaya yayıldı Tuba Ağacının kokusu...Aşkın lem'asını sindirdiler duvarlara...

                    (a.g.e.)
                    Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                      Yemen'den getirilmiş siyah kadifemsi bir abayı da, yorgan olarak örtünecekti gençler...
                      Yemen;kıskanç Ebrehe ve onun o çok güvendiği yağmur ormanları...
                      Arabistan'ın tek zümrüdü Yemen...
                      Çin üzerinden gelirken kendini ikiye ayrır İpek Yolu...
                      Biri Anadolu'dan, diğeri Yemen'den geçen iki yay gibi dağılır ipek,dünyanın dört bucağına...
                      İpek ve kadife demek Yemen...
                      Boğazlarındaki çangırtlı gururlarıyla yürüyen develeri Yemen'in...
                      Sırtlarındaki paha biçilmez yükleriyle dizilirler çöle...
                      Kim bilir hangisinin sırtında geldi Medine'ye bu ihtiyar Yemen örtüsü..
                      Bundan sonra da en kritik anlarda ortaya çıkacak, cümle tarihçilerin behsetmedin geçemediği o bilgiç siyah aba...
                      Altında Ehli Beyt'i uyutan, Ehli Beyt'i çoğaltan siyah aba...
                      Fatıma, Ali, Hasan, Hüseyn, onun altında girdiler Efendimiz'in (s.a.a) kanatlarına...
                      Onlara ismini verdi bu siyah yorgun örtü: Ehli Aba oldu isimleri, onun altında...
                      Siyahtı, yorgundu, solgundu yüzü ama işte bu örtü ihtişamlı bir tarihi yazdı: Ehli Gısa künyesini verdi, kol kanat gerdi
                      Resul'ün ehline, evlatlarına...
                      Ey yolcu, siyahtır deyip geçme, iyi tanı bu abayı.. Bu aşk abasıdır, aşk örtüsüdür...
                      Sonra da düğün evinin yastıklarını diktiler çöpçatanlar...
                      Kuş tüyünden değil, hurma lifinden sardılar yastığı...
                      Yine; ohh! Ne güzel yumuşacık oldu dediler...
                      Vallahi yaptıkları bu işten de çok memnun kaldılar...
                      İçini hurma lifleriyle doldurdukları bu yastığı da, kumların üstüne uzattılar.
                      Kumdan yatak, hurmadan yastık, solgun abadan örtü:İşte düğün yatağı.

                      (a.g.e)
                      Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                        Fâtıma'nın Çeyizi

                        Çiçekler sultanının, her şeyi sade...
                        Daha doğrusu, onun gül yüzünün yanında, her şey zaten çok sade...

                        Bir su kabı...
                        İki ibrik...
                        Bir el değirmeni...
                        Bir şilte...
                        Bir yastık...
                        Bir de sedir...


                        Müsned'de, bu listeye,bir elek ve bir havlu da eklenir...
                        İbrik dışında her şeyden bir tane, ibrik iki..
                        Üç olan hiçbir şey yok, tıpkı ibriklerden başka, iki olanın da olmadığı gibi...

                        Hz.fatıma'nınm çeyizi bizim zamanlarımıza göre ne kadar da sade...

                        Onlar eşya ile saadetin olmayacağını en başından biliyorlardı.
                        Aşkın eşyaya ihyiyacı yoktur ki...
                        Eşya; şey'ler demek...
                        Fatıma ve Ali, aşklarına şey'leri gölge ettirmediler...

                        Damat da eli boş gelecek değildi düğün evine...
                        Onun da bir çeyizi vardı elbet...Gerçi gurbete düşmüş muhavirlerdi...
                        Yurtlarını, bağı bahçeyi griye atmışlardı ama...

                        Hz.Ali'nin evine getirdiği çeyizler şunlar:
                        İkiş adet koyun postu...
                        İki adet yastık...
                        Bir adet su kırbası...
                        Bir adet elek...


                        Biharül Envar'da bunlara ek olarak;elbise veya tulumu asmaya yarayan bir duvar askısından da söz edilir....
                        Bir duvar askısı deyip geçme...Hayatı ve suyu asacak bu aile o askıya...

                        İşte Kainatın Efendisi(s.a.v); cennetlik kadınların efendisi olan Fatıma Zehra'sını, büyük kumandan, Allah'ın kılıcı, ilmin kapısı
                        Hz.Ali ile, bu şartlarda evlendiriyordu...

                        Aşk: Mülk aramaz...
                        Aşk: Mülkten sormaz...
                        Aşk: Mülkle var kılınmaz...

                        Onlar birbirilerini eşyanın el değdiremeyeceği bir aşkla sevdiler.
                        Allah onlardan ve onların yollarında gidenlerden razı olsun.


                        (Sibel ERASLAN, Can Paraçası)
                        Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                          Allah razi olsun güzel ifadeler


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                            Amiiin...
                            Allah sizden de razı olsun...
                            Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                              Düğün

                              O dönemdeki gelenekler çerçevesinde, nikahla düğün arasında belli bir zaman geçerdi...
                              Hz.Fatıma'nın nikahıyla düğünü arasında geçen zamanı, hem Hz.Ali hem de damadın yakınları heyecanla bekliyorlardı...

                              Aslında Hz.Ali, hz.Fatıma'ya bir an evvel kavuşmak istiyor ve fakat hayasından bunu Efendimize(s.a.a.) bir türlü açamıyordu...

                              Bir gün kardeşi Âkil ile bir duvarı örerken dertleştiler...
                              Âkil dedi ki:" Niçin gelini evine geçirmiyorsun? Niçin bu konuda yavaş davranıyorsun?"
                              Yüzü kızardı haya ile Hz.Ali'nin ...
                              "Ben de, böyle olsun isterim!" diyebildi...
                              Durdular.
                              Çöktüler.
                              Örmekte oldukları duvara yaslanarak,iki kardeş dertleştiler....
                              Âkil, daha atak davranarak ,"haydi" diyordu.
                              "Gel, Resulullah'a varıp, halimizi arz edelim, sen konuşmazsın, susarsın boyun büküp,önüne bakar konuşmazsın, ben anlatırım ahvalimizi..."
                              Birbirlerine sırtlarını dayayarak, cesarete geldiler:"Haydi varalım!.."
                              Ördükleri duvarı bile unuttular, kalktılar...
                              Sanki iki kardeş birbirinin duvarı olmuştu o anda:
                              "Haydi!"...
                              "Haydi!"...

                              İki kardeş tam yola çımışlardı ki; Peygamber'in(s.a.v) evine henüz varmadan, yolda Ümmü Eymen'le rastlaştılar...

                              Gündörmüş dadı durumu hemen sezdi, gün ortasında istikametini Resulullah'a (s.a.a) çevirmiş bu iki duvar ustasının
                              maruzatını hemen hissetti...

                              Selmaladı gençleri... Onlar da gökte ararken yerde buldukları bir iyilik yıldızı gibi, sarıldılar bu fırsata....
                              Ümmü Eymen, Âkil'i de Ali'yi de oğlu gibi severdi...
                              hal hatır sordu, nereye gittiklerinden konu açtı....
                              Az önceki kararlılıkları, attıkları her adımda eriyen iki genç de yüreklerini serivediler Ümmü Eymen'e...
                              Sırlarını açtılar, aman dediler, bir yol dediler, bir usul ver bize hele...
                              Cümle terbiye usullerini hatim etmiş bilge kadın:
                              "Çocujklar" dedi...
                              "Durun az..."
                              "Mevzuyu, Resulullah'ın (s.a.v) eşlerine varıp anlatayım, onlar konuşsunlar Fatıma'nın babasıyla...."
                              Ümmü Eymen, derhal varıp ZevcÂt-ı Tâhirat'a olanı biteni anlattı...
                              Hak verdi annelerin hepsi de gençlerin bu haline...


                              (Sibel ERASLAN, Can Paraçası)
                              Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: Sen Hz. Ali misin ki Hz. Fatıma İstiyorsun?

                                ,

                                Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X