Namazın Hikmeti Ve Önemi
"İslâm dininin temel ilkelerinden biri de namazdır.
Namaz, imanın ölçütü ve takvalıları tanımanın vesilesidir.
Namaz, dinin dalgalanan bayrağı; namaz kılanlar ise, onun maneviyatı sayesinde güvencede olanlardır.
Namaz, Allah'ı anmak için yapılan ibadettir. Nitekim yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur; şu hâlde bana ibadet et ve beni anmak için dosdoğru namaz kıl. " ( 1- Tâhâ suresi, 14. ayet.)
Namaz, ibadetlerin en büyüğü ve tekliflerin en üstünüdür. Bir rivayette şöyle geçer: Birisi İmam Cafer Sadık'ın (a.s) huzurunda başka birini övüyordu. Onun övgülerinden sonra İmam (a.s), "Namazı nasıldır?" diye sordu. Yani, bu önemli vazifeyle ilgili ne kadar çaba harcıyor? Övülen kişinin bütün iyilikleri namaza verdiği öneme bağlıdır.
Bu ilâhi farizayı yerine getirmek ve zinde tutmak için her ne kadar çaba harcansa yine de azdır. İslâm ulemasının ve hak mektebe gönül verenlerin tüm çabası ve hatta batıla karşı savaşan mücahitlerin savaşı bu büyük ibadeti ayakta tutmak içindi.
Aşura günü Kerbela'da İmam Hüseyin aleyhisselâm'ın yarenlerinden birinin öğle namazının vaktinin girdiğini hatırlatması üzerine İmam aleyhisselâm'ın, "Allah seni namazı ayakta tutanlardan yazsın; biz zaten namaz için savaşıyoruz." buyurması ve savaşın kızıştığı o esnada hemen cemaatle öğle namazı ikame etmesi ve yine Sıffin savaşında Hz. Ali aleyhisselâm'ın savaşı bırakıp namaza koyulması ve Hazretin, bu işini eleştirenlere. “ Biz bu kavimle namaz için savaşıyoruz.”demesi, İslam dininde namazın konumunu ve ehemmiyetini ortaya koymaktadır.
Yine dinin direği olarak tanıtılan namazın önemi hadislerde şöyle belirtilmiştir:
Resulullah (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyti'nin üzerine olsun) buyurmuştur ki:
"Kıyamette kulun ilk hesap vereceği şey namazdır. Eğer namazı kabul olursa, diğer amelleri de kabul olur; eğer namazı kabul olmazsa, diğer amelleri de kabul olmaz. "
"Namazı hafife alan benden değildir. "
Ehlibeyt İmamlarından (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Bizim şefaatimiz namazı hafife alana ulaşmayacaktır. "
Bunlar ve burada değinmediğimiz daha nice ayet ve hadisler, her Müslüman'ın namazın nasıl kılındığını ve namaz hükümlerini çok iyi bir şekilde öğrenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Yaradan'a tapınma ve kulluk, insanın doğa ve donanımında mevcut olan güdülerden olup her zaman farklı alanlarda ve de farklı olaylar karşısında kendisini gösterir. Özel anlamıyla ibadet etmeleri istenen varlıkların yaratılış felsefesi de budur aynı zamanda.Bu gerçek, Kur'an'da şöyle açıklanmıştır: "Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet sinler diye yarattım." ( 4- Zariyat suresi, 56. ayet)
Ancak insanın fıtratında olan bu güdü; çevre, gelenek, eğitim, öğretim, kültür ve sosyal yaşam şartlarından etkilenebilir. Dolayısıyla bu fıtri eğilimin gerektiği şekilde yönlendirilebilmesi için yüce Ali peygamberler ve onların aracılığı ile de kitaplar göndermiştir..."
"İslâm dininin temel ilkelerinden biri de namazdır.
Namaz, imanın ölçütü ve takvalıları tanımanın vesilesidir.
Namaz, dinin dalgalanan bayrağı; namaz kılanlar ise, onun maneviyatı sayesinde güvencede olanlardır.
Namaz, Allah'ı anmak için yapılan ibadettir. Nitekim yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur; şu hâlde bana ibadet et ve beni anmak için dosdoğru namaz kıl. " ( 1- Tâhâ suresi, 14. ayet.)
Namaz, ibadetlerin en büyüğü ve tekliflerin en üstünüdür. Bir rivayette şöyle geçer: Birisi İmam Cafer Sadık'ın (a.s) huzurunda başka birini övüyordu. Onun övgülerinden sonra İmam (a.s), "Namazı nasıldır?" diye sordu. Yani, bu önemli vazifeyle ilgili ne kadar çaba harcıyor? Övülen kişinin bütün iyilikleri namaza verdiği öneme bağlıdır.
Bu ilâhi farizayı yerine getirmek ve zinde tutmak için her ne kadar çaba harcansa yine de azdır. İslâm ulemasının ve hak mektebe gönül verenlerin tüm çabası ve hatta batıla karşı savaşan mücahitlerin savaşı bu büyük ibadeti ayakta tutmak içindi.
Aşura günü Kerbela'da İmam Hüseyin aleyhisselâm'ın yarenlerinden birinin öğle namazının vaktinin girdiğini hatırlatması üzerine İmam aleyhisselâm'ın, "Allah seni namazı ayakta tutanlardan yazsın; biz zaten namaz için savaşıyoruz." buyurması ve savaşın kızıştığı o esnada hemen cemaatle öğle namazı ikame etmesi ve yine Sıffin savaşında Hz. Ali aleyhisselâm'ın savaşı bırakıp namaza koyulması ve Hazretin, bu işini eleştirenlere. “ Biz bu kavimle namaz için savaşıyoruz.”demesi, İslam dininde namazın konumunu ve ehemmiyetini ortaya koymaktadır.
Yine dinin direği olarak tanıtılan namazın önemi hadislerde şöyle belirtilmiştir:
Resulullah (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyti'nin üzerine olsun) buyurmuştur ki:
"Kıyamette kulun ilk hesap vereceği şey namazdır. Eğer namazı kabul olursa, diğer amelleri de kabul olur; eğer namazı kabul olmazsa, diğer amelleri de kabul olmaz. "
"Namazı hafife alan benden değildir. "
Ehlibeyt İmamlarından (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Bizim şefaatimiz namazı hafife alana ulaşmayacaktır. "
Bunlar ve burada değinmediğimiz daha nice ayet ve hadisler, her Müslüman'ın namazın nasıl kılındığını ve namaz hükümlerini çok iyi bir şekilde öğrenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Yaradan'a tapınma ve kulluk, insanın doğa ve donanımında mevcut olan güdülerden olup her zaman farklı alanlarda ve de farklı olaylar karşısında kendisini gösterir. Özel anlamıyla ibadet etmeleri istenen varlıkların yaratılış felsefesi de budur aynı zamanda.Bu gerçek, Kur'an'da şöyle açıklanmıştır: "Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet sinler diye yarattım." ( 4- Zariyat suresi, 56. ayet)
Ancak insanın fıtratında olan bu güdü; çevre, gelenek, eğitim, öğretim, kültür ve sosyal yaşam şartlarından etkilenebilir. Dolayısıyla bu fıtri eğilimin gerektiği şekilde yönlendirilebilmesi için yüce Ali peygamberler ve onların aracılığı ile de kitaplar göndermiştir..."
Yorum