BİSMİ TEALA
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM
Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!
Suriye’de Esad katliam yapıyor! diyerek kendi katliamlarını gizlemeye çalışan kan içici Korsan İsrail’in vahşetle dolu tarihi
[img width=539 height=259]http://www.suriyegercekleri.com/wp-content/uploads/sabrasatilla1.jpg[/img]
İSRAİL KURULDUĞU İLK YILINDA TOPLU KATLİAM YAPTI
İsrail, 1948’te Dahmas Camii’ne sığınan 450 Müslüman’ı toplu halde zalimce katlederken, 1956’da Han Yunus’ta bulunan mülteci kampında 275 kişi elleri arkadan bağlanıp, enselerinden vurularak katledildi. İsrail, 1972’de Suriye’de 7 köyü bombalayarak, en az 200 kişiyi insafsızca öldürdü. 1973’te Libya Havayolları’na ait bir yolcu uçağı, İsrail tarafından düşürülerek, içindeki 107 yolcu ve mürettebatı öldü. 1979’da İsrail, Güney Lübnan’a 113 gün boyunca aralıksız zalimce saldırarak, 300 kişiyi öldürürken, 200.000’den fazla Filistinli ve Lübnanlı kaçmak zorunda kaldı, 800 kişi yaralandı ve 7 binden fazla ev de tahrip edildi. 1981’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’a hava saldırısı düzenleyen İsrail jetleri, 300 masum insanı katletti. Lübnan’ın başka bir bölgesine yapılan saldırıda ise 150 kişi katledildi.
ŞARON DÖNEMİNDE ÖLDÜRÜLEN KADINLARA TECAVÜZ EDİLDİ
1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgali sırasında Sabra ve Şatilla kamplarına gerçekleştirdiği saldırı, en kapsamlı ve en büyük soykırımlardan biri olarak tarihe geçti. Baskın esnasında, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 3.000’den fazla insan katledildi. Sabra ve Şatilla Mülteci kamplarındaki bu korkunç katliam, dönemin Savunma Bakanı olan İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un emir ve talimatlarıyla gerçekleştirildi. Katledilen kadınların büyük kısmı, önce tecavüze uğramıştı. İsrail, 1996’da Kana Mülteci Kampı’nı havadan bombalayarak, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere masum insanları, acımasızca katletti. Bu katliamda, 100’den fazla insan hayatını kaybederken, kundaktaki bebekler bile öldürüldü.
Bu vahşeti işleyerek “KASAP” lakabı alan ve bununla övünen eski başbakan general ŞARON şimdi 6 yıldır bitkisel hayat yaşıyor . Prize takılı bu pahalı hastaya tahammül edemeyen İsrail devleti Şaron’u bir paçavra gibi dışarı atınca ailesi de onu reddetti. Şaron’un masraflarını şimdi Yahudi bir vakıf üstlenmiş durumda.
Komadaki Ariel Şaron’un Son Hali
Komaya girdikten kısa bir süre sonra ailesinin de terk ettiği Şaron, bugün itibarıyle tam 6 yıldır ölümü bekliyor.
“Kasap” lakaplı İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un, 4 Ocak 2006 tarihinde beyin kanaması geçirdikten sonra kaldırıldığı hastanede komaya girmesinin üzerinden tam 6 yıl geçti.
Komaya girdikten kısa bir süre sonra ailesinin de terk ettiği Şaron, bugün itibarıyla şuuru kapalı bir biçimde ölümü bekliyor.
Hastaneye yattığında 77 yaşında olan Şaron, yoğun bakımda 85 yaşına ulaştı.
İsrail eski Başbakanlarından Ariel Şaron’un “koma cezası” bitmiyor. Önce Tel Aviv’deki Şeba Rehabilitasyon Merkezi’ne yatırılan, burada hastane yönetiminin istememesi üzerine Ein Kerem Hastanesi’ne kaldırılan Şaron, 6 yıldır önce beslenme tüpüyle ardından daha da kötüleşerek sadece iğne ile beslenebiliyor.
Ariel Şaron’un bu durumuna ailesi de fazla tahammül göstermeyerek 5,5 yıl önce kendisini terk etti. Hastane yetkililerin, “Artık burada yapılacak bir şey yok, eve götürün” şeklindeki uyarıları aile tarafından dikkate alınmadı.
EN MASRAFLI HASTA
İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un 6 yıldır komada yatması, ortaya ciddi bir sağlık ve güvenlik faturası da çıkardı. Şeba ve Ein Kerem Hastanelerinin yöneticilerinin yaptığı hesaplamaya göre, Şaron İsrail’de “1948 yılından bu yana kendisine en fazla masraf yapılan hasta” unvanını da taşıyor.
Ailenin Şaron’u eve kabul etmemesi nedeniyle hastanedeki rutin masraflar katlanarak artıyor. Ariel Şaron’un siyasi kimliği de, hastane yönetimini çok özel güvenlik tedbirleri almaya, bu da harcamaların artmasına yol açıyor.
DEFALARCA KAFASINI KIRDILAR
Ariel Şaron, vücudunda meydana gelen çeşitli komplikasyonlar nedeniyle sık sık ameliyat oluyor. Bu çerçevede özellikle beyninde problemler ortaya çıkan Ariel Şaron’un durumunun daha da kötüleşmemesi için yapılan beyin ameliyatları nedeniyle kafatası kırılarak beynine müdahale ediliyor.
Belli aralıklarla kafatasından bir ameliyat geçiren Şaron, daha sonra da kafatasının kırılmasından dolayı ortaya çıkan deliğin kapatılması için yeniden ameliyata alınıyor. Böylece Ariel Şaron için bir “ameliyat kısır döngüsü” ortaya çıkıyor. Şaron ayrıca, soluk borusuna yerleştirilen bir boru yardımıyla nefes alabiliyor. Ariel Şaron, bu borunun değiştirilmesi için de belirli aralıklarla ameliyata alınıyor.
SİYASETÇİ DEĞİL TERÖRİST
Daha 13 yaşındayken babasının hediye ettiği bir “çerkez hançeri” ile Filistinliler’e saldırmaya başlayan Ariel Şaron, hayatının geri kalan bölümünde hep bu saldırgan, sadist tarafıyla tanındı.
Çavuş olarak görev yaptığı sırada, verdikleri kayıplardan komutanlarını sorumlu tutan Şaron, sonraki dönemlerde bu olayın etkisiyle hep kendi bildiğini uyguladı, üstlerini dinlemedi.
Tarih ve Şarkiyat okudu ama askerlikte öne çıktı. İlk katliamını, içlerinde Müslüman kadın ve çocukların da bulunduğu bir köye saldırarak, 69 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayla gerçekleştirdi. Söz dinlemezliği sonucunda ordudan ayrılmak zorunda kaldı, siyasete atıldı. Savunma Bakanı olduğunda eski alışkanlıklarını bırakmayarak Başbakanı bilgilendirmeden askerleri komşu ülkelere aniden sokma operasyonları gerçekleştirdi.
Sabra ve Şatila kamplarında sergilediği vahşet sonucunda 2 bini aşkın mülteci hayatını kaybetti.
Tahrikkar davranışlarıyla 10 yıl önce İkinci İntifada’yı başlattı, binlerce Filistinli Müslüman’ın katledilmesine neden oldu. Halen bir hastane odasında can çekişen Ariel Şaron, özel hayatında da huzuru bulamadı. Eşi kanserden öldü, bir oğlu 14 yaşında babasının silahlarıyla oynarken öldü.
HİZBULLAH’A YENİLEN İSRAİL, HALKA SALDIRDI
2002’de Filistin Batı Yaka’daki Cenin Mülteci Kampı’na zırhlı birliklerle saldıran İsrail ordusu, yaklaşık 1300 sivili zalimce katletti. İsrail, Hizbullah karşısında yenildiği savaşta ise sivil halka saldırırken, köprüleri, camileri, evleri havaya uçurdu. Bu kalleş saldırı neticesinde 1152 şehit, 3500’den fazla da yaralı oldu. Katledilenlerin 400’den fazlası ise çocuktu.
İSRAİL ASKERLERİ MÜSLÜMAN ÇOCUKLARIN BAŞLARINI KESMİŞTİ
İsrail, 2008’de Gazze’de kadın-çocuk demeden 1500 masum insanı öldürdü. 1948’de Naser Al-Din Katliamı, 1948 Tantura Baskını, Dawayma katliamı, Houla Katliamı, Deir Yassin Baskını’nda birçok masum insan öldürüldü. 1948’de Deir Yassin halkı, Siyonist militanlar tarafından katledilmişti. Baskın esnasında hamile kadınların karınları yarılarak bebekleri dışarı çıkarılmış, kurbanların organları parçalanmış, çocuklar dövülmüş ve tecavüze uğramıştı. Deir Yassin katliamı sırasında 52 çocuk, annelerinin gözleri önünde öldürülmüş, daha sonra da başları kesilmişti. 60’tan fazla kadın ise vücutları parçalanarak öldürülmüştü. 1953’te Kibya Katliamı, 13 Ekim 1953 tarihinde gerçekleşen Kibya baskını esnasında yüzlerce ev yıkıldı ve yarısından fazlasını kadın ve çocukların oluşturduğu 69 sivil katledildi. 1956’da Siyonistlerin Gazze’ye yaptıkları baskında, kadın ve çocuklar katledilirken, 1968’de İrbid şehrini bombalayan İsrail uçakları, Filistinlileri katletti. 1970’te Mısır sınırındaki Abu Za’abel Katliamında ekmek parası için çalışan işçiler öldürüldü.
OKULU BOMBALADILAR
1970’te Sha’a Katliamı’nda okulu bombalayan İsrail, 46 çocuğu katletti. İsrail, 1985’te Tunus’taki FKÖ karargâhına hava saldırısı düzenleyerek, 70 kişiyi insafsızca öldürdü. 1990’da Kudüs’te İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu sivil Filistinliler hayatını kaybetti. 1994’te Hz. İbrahim Camii’nde Müslümanlar namaz kılarken, öldürüldü.
MESCİD-İ AKSA’DA İNANILMAZ VAHŞET
Siyonist İsrail’in tarihine bakıldığında, Lübnan, Suriye ve Filistin başta olmak üzere Afrika’da bile birçok katliam gerçekleştirdiği görülüyor.
İsrail, 1996’da Mescid-i Aksa’da namaz kılan Müslümanların kafalarına kurşun sıkarak şehid etti. 1998’de İsrail’in kuruluşunun 50. yıldönümünde, çıkan çatışmalarda masum Filistinliler öldürüldü. 2004’te Şeyh Ahmet Yasin sabah namazı çıkışında hunharca katledildi. Yine 2004’te Gazze şeridindeki Rafah’ta, İsrail askerleri bir yandan Filistinlilere ait evleri yıkarken diğer yandan Filistinlileri öldürdü. 2004’teki Rafah Katliamı’nda, otomatik silahlarla kadın ve çocuklar katledildi. 2006’da Kana’da 37’si çocuk olmak üzere 60’tan fazla sivil katledildi ve kasaba yerle bir edildi. 2008’de ‘Dökme Kurşun Operasyonu’ adı verilen ve Filistin’in havadan ve karadan bombalandığı soykırım girişiminde çoğu kadın ve çocuk 1500 kişi hunharca katledildi.
MAVİ MARMARA KATLİAMI
İsrail, 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda kanlı bir saldırı gerçekleştirdi. İsrail’in gerçek mermiler kullandığı saldırıda, 9 Türkiye vatandaşı şehit oldu. Türkiye bu inanılmaz katliamın hesabını İsrail’den soramadı. Diplomatik ilişkiler bile kesilmedi. Hatta bazı sözde din adamları Mavi Marmara şehitlerinin “İsrail’den resmen izin almadan Gazze yetimlerinin yardımına koştukları” için ŞEHİT sayılmayacaklarını bile söyleme noktasına geldi!!2012 yılında İsrail’in Gazze’ye gerçekleştirdiği Bulut Sütunu operasyonunda, Delu ailesinden 6’sı çocuk olmak üzere toplam 12 kişi şehit oldu. Türkiye’nin özür isteğini bile yerine getirmeyen İsrail’le Türkiye ilşkileri hala sürüyor ve İsrail’in bölgedeki düşmanlarından Suriye’ye karşı düzenlenen bütün karmaşaların merkezi olan grupların çoğuna Türkiye yardım ediyor.
Kaynak : Suriye Gerçekleri
Allah'a emanet olun...
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM
Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!
Suriye’de Esad katliam yapıyor! diyerek kendi katliamlarını gizlemeye çalışan kan içici Korsan İsrail’in vahşetle dolu tarihi
[img width=539 height=259]http://www.suriyegercekleri.com/wp-content/uploads/sabrasatilla1.jpg[/img]
İSRAİL KURULDUĞU İLK YILINDA TOPLU KATLİAM YAPTI
İsrail, 1948’te Dahmas Camii’ne sığınan 450 Müslüman’ı toplu halde zalimce katlederken, 1956’da Han Yunus’ta bulunan mülteci kampında 275 kişi elleri arkadan bağlanıp, enselerinden vurularak katledildi. İsrail, 1972’de Suriye’de 7 köyü bombalayarak, en az 200 kişiyi insafsızca öldürdü. 1973’te Libya Havayolları’na ait bir yolcu uçağı, İsrail tarafından düşürülerek, içindeki 107 yolcu ve mürettebatı öldü. 1979’da İsrail, Güney Lübnan’a 113 gün boyunca aralıksız zalimce saldırarak, 300 kişiyi öldürürken, 200.000’den fazla Filistinli ve Lübnanlı kaçmak zorunda kaldı, 800 kişi yaralandı ve 7 binden fazla ev de tahrip edildi. 1981’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’a hava saldırısı düzenleyen İsrail jetleri, 300 masum insanı katletti. Lübnan’ın başka bir bölgesine yapılan saldırıda ise 150 kişi katledildi.
ŞARON DÖNEMİNDE ÖLDÜRÜLEN KADINLARA TECAVÜZ EDİLDİ
1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgali sırasında Sabra ve Şatilla kamplarına gerçekleştirdiği saldırı, en kapsamlı ve en büyük soykırımlardan biri olarak tarihe geçti. Baskın esnasında, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 3.000’den fazla insan katledildi. Sabra ve Şatilla Mülteci kamplarındaki bu korkunç katliam, dönemin Savunma Bakanı olan İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un emir ve talimatlarıyla gerçekleştirildi. Katledilen kadınların büyük kısmı, önce tecavüze uğramıştı. İsrail, 1996’da Kana Mülteci Kampı’nı havadan bombalayarak, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere masum insanları, acımasızca katletti. Bu katliamda, 100’den fazla insan hayatını kaybederken, kundaktaki bebekler bile öldürüldü.
Bu vahşeti işleyerek “KASAP” lakabı alan ve bununla övünen eski başbakan general ŞARON şimdi 6 yıldır bitkisel hayat yaşıyor . Prize takılı bu pahalı hastaya tahammül edemeyen İsrail devleti Şaron’u bir paçavra gibi dışarı atınca ailesi de onu reddetti. Şaron’un masraflarını şimdi Yahudi bir vakıf üstlenmiş durumda.
Komadaki Ariel Şaron’un Son Hali
Komaya girdikten kısa bir süre sonra ailesinin de terk ettiği Şaron, bugün itibarıyle tam 6 yıldır ölümü bekliyor.
“Kasap” lakaplı İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un, 4 Ocak 2006 tarihinde beyin kanaması geçirdikten sonra kaldırıldığı hastanede komaya girmesinin üzerinden tam 6 yıl geçti.
Komaya girdikten kısa bir süre sonra ailesinin de terk ettiği Şaron, bugün itibarıyla şuuru kapalı bir biçimde ölümü bekliyor.
Hastaneye yattığında 77 yaşında olan Şaron, yoğun bakımda 85 yaşına ulaştı.
İsrail eski Başbakanlarından Ariel Şaron’un “koma cezası” bitmiyor. Önce Tel Aviv’deki Şeba Rehabilitasyon Merkezi’ne yatırılan, burada hastane yönetiminin istememesi üzerine Ein Kerem Hastanesi’ne kaldırılan Şaron, 6 yıldır önce beslenme tüpüyle ardından daha da kötüleşerek sadece iğne ile beslenebiliyor.
Ariel Şaron’un bu durumuna ailesi de fazla tahammül göstermeyerek 5,5 yıl önce kendisini terk etti. Hastane yetkililerin, “Artık burada yapılacak bir şey yok, eve götürün” şeklindeki uyarıları aile tarafından dikkate alınmadı.
EN MASRAFLI HASTA
İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron’un 6 yıldır komada yatması, ortaya ciddi bir sağlık ve güvenlik faturası da çıkardı. Şeba ve Ein Kerem Hastanelerinin yöneticilerinin yaptığı hesaplamaya göre, Şaron İsrail’de “1948 yılından bu yana kendisine en fazla masraf yapılan hasta” unvanını da taşıyor.
Ailenin Şaron’u eve kabul etmemesi nedeniyle hastanedeki rutin masraflar katlanarak artıyor. Ariel Şaron’un siyasi kimliği de, hastane yönetimini çok özel güvenlik tedbirleri almaya, bu da harcamaların artmasına yol açıyor.
DEFALARCA KAFASINI KIRDILAR
Ariel Şaron, vücudunda meydana gelen çeşitli komplikasyonlar nedeniyle sık sık ameliyat oluyor. Bu çerçevede özellikle beyninde problemler ortaya çıkan Ariel Şaron’un durumunun daha da kötüleşmemesi için yapılan beyin ameliyatları nedeniyle kafatası kırılarak beynine müdahale ediliyor.
Belli aralıklarla kafatasından bir ameliyat geçiren Şaron, daha sonra da kafatasının kırılmasından dolayı ortaya çıkan deliğin kapatılması için yeniden ameliyata alınıyor. Böylece Ariel Şaron için bir “ameliyat kısır döngüsü” ortaya çıkıyor. Şaron ayrıca, soluk borusuna yerleştirilen bir boru yardımıyla nefes alabiliyor. Ariel Şaron, bu borunun değiştirilmesi için de belirli aralıklarla ameliyata alınıyor.
SİYASETÇİ DEĞİL TERÖRİST
Daha 13 yaşındayken babasının hediye ettiği bir “çerkez hançeri” ile Filistinliler’e saldırmaya başlayan Ariel Şaron, hayatının geri kalan bölümünde hep bu saldırgan, sadist tarafıyla tanındı.
Çavuş olarak görev yaptığı sırada, verdikleri kayıplardan komutanlarını sorumlu tutan Şaron, sonraki dönemlerde bu olayın etkisiyle hep kendi bildiğini uyguladı, üstlerini dinlemedi.
Tarih ve Şarkiyat okudu ama askerlikte öne çıktı. İlk katliamını, içlerinde Müslüman kadın ve çocukların da bulunduğu bir köye saldırarak, 69 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayla gerçekleştirdi. Söz dinlemezliği sonucunda ordudan ayrılmak zorunda kaldı, siyasete atıldı. Savunma Bakanı olduğunda eski alışkanlıklarını bırakmayarak Başbakanı bilgilendirmeden askerleri komşu ülkelere aniden sokma operasyonları gerçekleştirdi.
Sabra ve Şatila kamplarında sergilediği vahşet sonucunda 2 bini aşkın mülteci hayatını kaybetti.
Tahrikkar davranışlarıyla 10 yıl önce İkinci İntifada’yı başlattı, binlerce Filistinli Müslüman’ın katledilmesine neden oldu. Halen bir hastane odasında can çekişen Ariel Şaron, özel hayatında da huzuru bulamadı. Eşi kanserden öldü, bir oğlu 14 yaşında babasının silahlarıyla oynarken öldü.
HİZBULLAH’A YENİLEN İSRAİL, HALKA SALDIRDI
2002’de Filistin Batı Yaka’daki Cenin Mülteci Kampı’na zırhlı birliklerle saldıran İsrail ordusu, yaklaşık 1300 sivili zalimce katletti. İsrail, Hizbullah karşısında yenildiği savaşta ise sivil halka saldırırken, köprüleri, camileri, evleri havaya uçurdu. Bu kalleş saldırı neticesinde 1152 şehit, 3500’den fazla da yaralı oldu. Katledilenlerin 400’den fazlası ise çocuktu.
İSRAİL ASKERLERİ MÜSLÜMAN ÇOCUKLARIN BAŞLARINI KESMİŞTİ
İsrail, 2008’de Gazze’de kadın-çocuk demeden 1500 masum insanı öldürdü. 1948’de Naser Al-Din Katliamı, 1948 Tantura Baskını, Dawayma katliamı, Houla Katliamı, Deir Yassin Baskını’nda birçok masum insan öldürüldü. 1948’de Deir Yassin halkı, Siyonist militanlar tarafından katledilmişti. Baskın esnasında hamile kadınların karınları yarılarak bebekleri dışarı çıkarılmış, kurbanların organları parçalanmış, çocuklar dövülmüş ve tecavüze uğramıştı. Deir Yassin katliamı sırasında 52 çocuk, annelerinin gözleri önünde öldürülmüş, daha sonra da başları kesilmişti. 60’tan fazla kadın ise vücutları parçalanarak öldürülmüştü. 1953’te Kibya Katliamı, 13 Ekim 1953 tarihinde gerçekleşen Kibya baskını esnasında yüzlerce ev yıkıldı ve yarısından fazlasını kadın ve çocukların oluşturduğu 69 sivil katledildi. 1956’da Siyonistlerin Gazze’ye yaptıkları baskında, kadın ve çocuklar katledilirken, 1968’de İrbid şehrini bombalayan İsrail uçakları, Filistinlileri katletti. 1970’te Mısır sınırındaki Abu Za’abel Katliamında ekmek parası için çalışan işçiler öldürüldü.
OKULU BOMBALADILAR
1970’te Sha’a Katliamı’nda okulu bombalayan İsrail, 46 çocuğu katletti. İsrail, 1985’te Tunus’taki FKÖ karargâhına hava saldırısı düzenleyerek, 70 kişiyi insafsızca öldürdü. 1990’da Kudüs’te İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu sivil Filistinliler hayatını kaybetti. 1994’te Hz. İbrahim Camii’nde Müslümanlar namaz kılarken, öldürüldü.
MESCİD-İ AKSA’DA İNANILMAZ VAHŞET
Siyonist İsrail’in tarihine bakıldığında, Lübnan, Suriye ve Filistin başta olmak üzere Afrika’da bile birçok katliam gerçekleştirdiği görülüyor.
İsrail, 1996’da Mescid-i Aksa’da namaz kılan Müslümanların kafalarına kurşun sıkarak şehid etti. 1998’de İsrail’in kuruluşunun 50. yıldönümünde, çıkan çatışmalarda masum Filistinliler öldürüldü. 2004’te Şeyh Ahmet Yasin sabah namazı çıkışında hunharca katledildi. Yine 2004’te Gazze şeridindeki Rafah’ta, İsrail askerleri bir yandan Filistinlilere ait evleri yıkarken diğer yandan Filistinlileri öldürdü. 2004’teki Rafah Katliamı’nda, otomatik silahlarla kadın ve çocuklar katledildi. 2006’da Kana’da 37’si çocuk olmak üzere 60’tan fazla sivil katledildi ve kasaba yerle bir edildi. 2008’de ‘Dökme Kurşun Operasyonu’ adı verilen ve Filistin’in havadan ve karadan bombalandığı soykırım girişiminde çoğu kadın ve çocuk 1500 kişi hunharca katledildi.
MAVİ MARMARA KATLİAMI
İsrail, 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda kanlı bir saldırı gerçekleştirdi. İsrail’in gerçek mermiler kullandığı saldırıda, 9 Türkiye vatandaşı şehit oldu. Türkiye bu inanılmaz katliamın hesabını İsrail’den soramadı. Diplomatik ilişkiler bile kesilmedi. Hatta bazı sözde din adamları Mavi Marmara şehitlerinin “İsrail’den resmen izin almadan Gazze yetimlerinin yardımına koştukları” için ŞEHİT sayılmayacaklarını bile söyleme noktasına geldi!!2012 yılında İsrail’in Gazze’ye gerçekleştirdiği Bulut Sütunu operasyonunda, Delu ailesinden 6’sı çocuk olmak üzere toplam 12 kişi şehit oldu. Türkiye’nin özür isteğini bile yerine getirmeyen İsrail’le Türkiye ilşkileri hala sürüyor ve İsrail’in bölgedeki düşmanlarından Suriye’ye karşı düzenlenen bütün karmaşaların merkezi olan grupların çoğuna Türkiye yardım ediyor.
Kaynak : Suriye Gerçekleri
Allah'a emanet olun...