Her çocuk, geleceğin büyük adamıdır. Dünyanın haritalarını değiştirenler bir zamanlar çocuktu. İstanbul'u fetheden Fatih Sultan, çocukken oyun oynuyordu. Değnekten atına binip hızlı hızlı koşuyordu.
Aynı çocuğun İstanbul'u fethetmesi, bir devrin kapanıp, bir devrin açılmasına sebep olması gösteriyor ki, her çocuk bir çekirdektir ve kimisi öyle büyür ki dallarını kıtalara uzatır ve der: “Bu yakın suların neden kolu bükülmez? Fırat niçin, Dicle niçin benden çıkar, bana dökülmez?”
İstanbul'un fethi öyle bir denklemdir ki, hangi devlet başkanı Akşemseddin'i bulsa, o da bir Fatih olabilir. İstanbul'un manevi Fatih'i Akşemseddin'dir. Akşemseddin'le Fatih Sultan Mehmed bir araya gelince İstanbul fetholdu. Eğer ayrı ayrı olsalardı İstanbul'u alamazlar. Nasıl ki alaşımı yapılan madenler çok kuvvetli oluyor, aynı şekilde Sultan Mehmed'le Akşemseddin bir araya gelince Fatih oldular.
Surlar yüksek… Surların üzerindeki Rumlar, Müslüman askerlerin üzerine kaynamış yağ, katran döküp ok atıyorlar… Surların dibindeki askerler, surun tepesindeki adama bir şey yapamıyor. Bunu gören Fatih, ümitsizliğe düşüyor. Geliyor hocasının yanına, “Hocam…” diyor, “Galiba Konstantiniye'yi alamayacağız. Asker kaybediyoruz, geri çekileyim mi?” Akşemseddin, Peygamber Efendimiz'in müjdesini söylüyor, “İstanbul (Konstantinopolis) muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Ayrıca Akşemseddin Hazretleri'nin, fetih yılını Kur'an-ı Kerim'in Sebe Sûresi 15. Ayetten çıkardığı rivayet olunur. “Andolsun Sebe (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki
Rabb'inizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var)” Akşemseddin Hazretleri fetih yılını “Beldetün Tayyibetün” (Güzel bir şehir) sözünden çıkardığı söylenir. Akşemseddin Hazretleri bu ayetin ebced hesabını yapıyor. Hicri 857, miladi 1453'e denk geliyor. “İşte sultanım, ayet burda. Tarih de aynı. Bu sene Konstantiniye (İstanbul) feth olacak!”
Bunun üzerine Sultan Mehmed cepheye koşuyor ve taarruz üzerine taarruz başlıyor. Müslümanlar Konstantiniye'yi alınca Konstantiniye'yi İslambol yaptılar. Hıristiyanlığın merkezi olan İstanbul, Müslümanların merkezi oldu.
Akşemseddin'le Fatih Sultan Mehmed beraber olursa daha çok beldeler fethedilebilir. Fetih, evvela insanın iç dünyasında başlar. İçimizde iyiliklerle kötülükler savaşır. İyiliklerin galip gelmesi için canımızın isteklerine değil, Allah'ın isteklerine uymak lazım.
İnsan düştüğü yerden ayağa kalkar. İstanbul'da düşenler İstanbul'da ayağa kalkmaya çalışıyor. Savaşarak alamadığımız İstanbul'u, kültür emperyalizmi ile alırız diyorlar… Bugün İstanbul'da dolaşan bir insan, Avrupa'nın herhangi bir şehrinde dolaşıyor zannedebilir kendini.
Ya Rab! Yetim yatırlar için; günahsız yavrular için; ölmeyen şühedan için; fukaran, fukahan için!
Ya Rab, bizi bize düşürme!
Ya Rab, günahımızı kanımızla silme!
Ya Rab, bizi düşmana çiğnetme!
Ya Rab, imha etme ıslah eyle!
Islah eyle ki, yolunda olalım.
Islah eyle ki ipine sarılalım.
Islah eyle ki, bu felaketlerden kurtulalım.
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kelpetenlerle surun dişleri sökülecek!
Yürü hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Arif Nihat Asya
Aynı çocuğun İstanbul'u fethetmesi, bir devrin kapanıp, bir devrin açılmasına sebep olması gösteriyor ki, her çocuk bir çekirdektir ve kimisi öyle büyür ki dallarını kıtalara uzatır ve der: “Bu yakın suların neden kolu bükülmez? Fırat niçin, Dicle niçin benden çıkar, bana dökülmez?”
İstanbul'un fethi öyle bir denklemdir ki, hangi devlet başkanı Akşemseddin'i bulsa, o da bir Fatih olabilir. İstanbul'un manevi Fatih'i Akşemseddin'dir. Akşemseddin'le Fatih Sultan Mehmed bir araya gelince İstanbul fetholdu. Eğer ayrı ayrı olsalardı İstanbul'u alamazlar. Nasıl ki alaşımı yapılan madenler çok kuvvetli oluyor, aynı şekilde Sultan Mehmed'le Akşemseddin bir araya gelince Fatih oldular.
Surlar yüksek… Surların üzerindeki Rumlar, Müslüman askerlerin üzerine kaynamış yağ, katran döküp ok atıyorlar… Surların dibindeki askerler, surun tepesindeki adama bir şey yapamıyor. Bunu gören Fatih, ümitsizliğe düşüyor. Geliyor hocasının yanına, “Hocam…” diyor, “Galiba Konstantiniye'yi alamayacağız. Asker kaybediyoruz, geri çekileyim mi?” Akşemseddin, Peygamber Efendimiz'in müjdesini söylüyor, “İstanbul (Konstantinopolis) muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Ayrıca Akşemseddin Hazretleri'nin, fetih yılını Kur'an-ı Kerim'in Sebe Sûresi 15. Ayetten çıkardığı rivayet olunur. “Andolsun Sebe (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki

Bunun üzerine Sultan Mehmed cepheye koşuyor ve taarruz üzerine taarruz başlıyor. Müslümanlar Konstantiniye'yi alınca Konstantiniye'yi İslambol yaptılar. Hıristiyanlığın merkezi olan İstanbul, Müslümanların merkezi oldu.
Akşemseddin'le Fatih Sultan Mehmed beraber olursa daha çok beldeler fethedilebilir. Fetih, evvela insanın iç dünyasında başlar. İçimizde iyiliklerle kötülükler savaşır. İyiliklerin galip gelmesi için canımızın isteklerine değil, Allah'ın isteklerine uymak lazım.
İnsan düştüğü yerden ayağa kalkar. İstanbul'da düşenler İstanbul'da ayağa kalkmaya çalışıyor. Savaşarak alamadığımız İstanbul'u, kültür emperyalizmi ile alırız diyorlar… Bugün İstanbul'da dolaşan bir insan, Avrupa'nın herhangi bir şehrinde dolaşıyor zannedebilir kendini.
Ya Rab! Yetim yatırlar için; günahsız yavrular için; ölmeyen şühedan için; fukaran, fukahan için!
Ya Rab, bizi bize düşürme!
Ya Rab, günahımızı kanımızla silme!
Ya Rab, bizi düşmana çiğnetme!
Ya Rab, imha etme ıslah eyle!
Islah eyle ki, yolunda olalım.
Islah eyle ki ipine sarılalım.
Islah eyle ki, bu felaketlerden kurtulalım.
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kelpetenlerle surun dişleri sökülecek!
Yürü hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Arif Nihat Asya
Yorum