Hz. İbrahim’in (as) Örnek İmanı
Hz. İbrahim’in (as) pazarlıksız imana sahip olmanın nasıl olduğunu amelen gösteren ve ‘’pazarlıksız iman sertifikası’’ vahiy tarafından imzalanan örnek bir insandır. İbrahim, bir müminin eğer ateşe pazarlıksız atlarsa asıl o zaman yanmayacağını kendinde gösteren ilk insandır. Yanmayacak, çünkü ateşin yakma gücünü yaratan ona seslenecek:
-‘’ Ey ateş! İbrahim’e serin ol, selamet ol!’’(44)
Bu, Allah’a pazarlıksız iman edenlere eşyanın kendi lisanınca teşekkürüdür.
Bu, imanda pazarlık yaparak ‘’Yahudileşenlere’’, ateşin verdiği soylu bir derstir.
Hz. İbrahim’de (as) pazarlıksız imanın bir başka örneğini daha görüyoruz. O da İsmail’ini, uzun süren evlat hasretinden sonra ömrünün sonunda kavuştuğu ciğer paresini Rabbine kurban verirken sergilediği tavırdır.
Allah da biliyordu ki İbrahim, öz evladının boğazına bıçağı çalarken ‘’gitti yavrum!..’’diye çalıyordu.
Şike yoktu. Bu bir imtihandı. Hz. Yahya da bir peygamberdi; ama koç gibi boğazlanmıştı Allah yolunda!
Şaka yoktur Allah’ın dininde. İsmail, İbrahim için bir sınavdı ve sınavların en çetiniydi. Kendini ateşe atmaktan bin beterdi çok sevdiği yavrusunu kurban etmek. Kurban, ateşle sınanan imanın son çetin sınavıydı.
Ben İsmail’i yatırırım, tam kurban edecekken Allah koçu gönderir, diye düşünmemiştir İbrahim. Çünkü Rabbinin ifadesiyle ‘’Çok vefalı idi.’’(45) bir baba olarak, hem de çocuğunu çok seven bir baba olarak çalmıştı bıçağı İsmail’in boğazına.
Pazarlık yapmamıştı.’’ Ben kurban edecekken, sen koçu gönderivereceksin ya Rabbi,’’ dememişti. Pazarlık yapmadığı için koç yetişivermişti.
Bu örnek de Allah ‘a pazarlıksız iman edenlere hayvanın verdiği soylu bir dersti. Sen Allah’a candan kurban olursan, senin için kurban olacak koçlar gönderilecektir, mesajıydı bu; ‘’kurban olanlara kurban olunur.’’ mesajıydı.(46)
Pazarlıksız imana sahip olanlardan biri de İmam Ali idi. İmam Ali’nin de imanı Hz. İbrahim gibi birçok sınavlara tabi tutuldu. Onlardan biri de ‘’ leyletü’l-Mebit’’ (baskın gecesi) olarak bilinin o ünlü hadisedir.
Bi’setin üçüncü yılıydı. Mekke’de Kureyş’in müşrik önderleri bir araya gelip genel bir toplantı yaptılar. Alınan karar, Resulullah’ı (saa) öldürerek veya zindana koyarak ya da sürgüne göndererek tevhidin sesini susturmaktı.
—Hani bir zaman, kâfir olanlar seni bağlayıp hapsetmek yahut öldürmek yahut yurdundan çıkarmak için düzenlere başvurmuşlardı. Onlar bu düzeni kurarken Allah da cezalarını hazırlamadaydı ve Allah hilekârları cezalandıranların en hayırlısıdır.’’(47)
Sonunda Kureyş’in ileri gelenleri, her kabileden bir kişinin seçilmesi ve bu seçilen kişilerin gece yarısı Resulullah’ın (saa) evine hücum ederek onu öldürmelerine karar verdiler. Bu yolla hem müşriklerin tevhidin davetinden kurtulmuş olacak hem de Resulullah’ın kanının dökülmesine tüm Arap kabileleri ortak olduğundan Haşimiler intikam almak için bütün kabilelerle savaşabilecek gücü bulamayıp fidyeye (kan parasına) razı geleceklerdi.
Hz. İbrahim’in (as) pazarlıksız imana sahip olmanın nasıl olduğunu amelen gösteren ve ‘’pazarlıksız iman sertifikası’’ vahiy tarafından imzalanan örnek bir insandır. İbrahim, bir müminin eğer ateşe pazarlıksız atlarsa asıl o zaman yanmayacağını kendinde gösteren ilk insandır. Yanmayacak, çünkü ateşin yakma gücünü yaratan ona seslenecek:
-‘’ Ey ateş! İbrahim’e serin ol, selamet ol!’’(44)
Bu, Allah’a pazarlıksız iman edenlere eşyanın kendi lisanınca teşekkürüdür.
Bu, imanda pazarlık yaparak ‘’Yahudileşenlere’’, ateşin verdiği soylu bir derstir.
Hz. İbrahim’de (as) pazarlıksız imanın bir başka örneğini daha görüyoruz. O da İsmail’ini, uzun süren evlat hasretinden sonra ömrünün sonunda kavuştuğu ciğer paresini Rabbine kurban verirken sergilediği tavırdır.
Allah da biliyordu ki İbrahim, öz evladının boğazına bıçağı çalarken ‘’gitti yavrum!..’’diye çalıyordu.
Şike yoktu. Bu bir imtihandı. Hz. Yahya da bir peygamberdi; ama koç gibi boğazlanmıştı Allah yolunda!
Şaka yoktur Allah’ın dininde. İsmail, İbrahim için bir sınavdı ve sınavların en çetiniydi. Kendini ateşe atmaktan bin beterdi çok sevdiği yavrusunu kurban etmek. Kurban, ateşle sınanan imanın son çetin sınavıydı.
Ben İsmail’i yatırırım, tam kurban edecekken Allah koçu gönderir, diye düşünmemiştir İbrahim. Çünkü Rabbinin ifadesiyle ‘’Çok vefalı idi.’’(45) bir baba olarak, hem de çocuğunu çok seven bir baba olarak çalmıştı bıçağı İsmail’in boğazına.
Pazarlık yapmamıştı.’’ Ben kurban edecekken, sen koçu gönderivereceksin ya Rabbi,’’ dememişti. Pazarlık yapmadığı için koç yetişivermişti.
Bu örnek de Allah ‘a pazarlıksız iman edenlere hayvanın verdiği soylu bir dersti. Sen Allah’a candan kurban olursan, senin için kurban olacak koçlar gönderilecektir, mesajıydı bu; ‘’kurban olanlara kurban olunur.’’ mesajıydı.(46)
Pazarlıksız imana sahip olanlardan biri de İmam Ali idi. İmam Ali’nin de imanı Hz. İbrahim gibi birçok sınavlara tabi tutuldu. Onlardan biri de ‘’ leyletü’l-Mebit’’ (baskın gecesi) olarak bilinin o ünlü hadisedir.
Bi’setin üçüncü yılıydı. Mekke’de Kureyş’in müşrik önderleri bir araya gelip genel bir toplantı yaptılar. Alınan karar, Resulullah’ı (saa) öldürerek veya zindana koyarak ya da sürgüne göndererek tevhidin sesini susturmaktı.
—Hani bir zaman, kâfir olanlar seni bağlayıp hapsetmek yahut öldürmek yahut yurdundan çıkarmak için düzenlere başvurmuşlardı. Onlar bu düzeni kurarken Allah da cezalarını hazırlamadaydı ve Allah hilekârları cezalandıranların en hayırlısıdır.’’(47)
Sonunda Kureyş’in ileri gelenleri, her kabileden bir kişinin seçilmesi ve bu seçilen kişilerin gece yarısı Resulullah’ın (saa) evine hücum ederek onu öldürmelerine karar verdiler. Bu yolla hem müşriklerin tevhidin davetinden kurtulmuş olacak hem de Resulullah’ın kanının dökülmesine tüm Arap kabileleri ortak olduğundan Haşimiler intikam almak için bütün kabilelerle savaşabilecek gücü bulamayıp fidyeye (kan parasına) razı geleceklerdi.
Yorum