Âlemlerin şerefi, rahmet Peygamberi´nin
Mana yurduna göçmesi, çok yakındı Nebi´nin
O yıl okumuştu Cebrâil, ikinci kez Kur´ân-ı
Anlamıştı Mustafâ, artık veda zamanı
Son defa davet etti, Rabbi kendi evine
Lebbeyk deyip yöneldi, o aşkın kıblesine
Hazret ve kafilesi, tüm amellerini yaptılar
ihramlarını çıkarıp, dönmek için yol aldılar
Resûl´ün hac kervanı, mola verdi bir yerde
Irak yemen yolunun, ayrıldığı beldede
Durulan o bölgenin, gadîr-i hum´du adı
Habibi dinleyenler, yüz yirmi bin insandı
O vakit Rûh-ul Emin, ilahi emirle indi
Resûl-ü Ekrem o gün, velâyete sefirdi
Peygamber´in elçiliği, son kelama bağlıydı
Dininin kamil olması “tebliğ” âyetinde saklıydı
Uyardı Yaratan sevgiliyi, Mâide suresinde
”Rabbinden ineni söyle ”, Ali vasimdir de
”Korkma Rabbin seni, insanlardan koruyacaktır.”
Bu önemli sözün ile, Islam hak din olacaktır
Habib´in emri ile, çölde mimber kurdular
Kâbe´den dönenleri, bir araya topladılar
Tüm çağlara ilan için, artık herşey hazırdı
Seçilen mekan sanki, ilahi bir ekrandı
Tutup Murtazâ elinden, kaldırdı gök yüzüne
Bu benim halifemdir, itaat edin sözüne
”Ben kime mevlâ isem, Ali de ona mevlâ´dır.”
Kardeşimin velâyeti, nefsinizden evlâdır
Ali´yi sevmek iman, ki nefreti nifaktır
Emir ve yasakları, kıyamete kadar haktır
Kur´ân ve Ehl-i Beyt-e, canla başla sarılın
Birini diğerinden, asla! sakın ayırmayın
Bu iki emânet, ayrılmaz birbirinden
Kıyamete kadar gelir, sorarım bunu sizlerden
Kur´ân ve Ehl-i Beyt-i, bırakıp gidiyorum
Yalnız sevmeği değil, itaatı emrediyorum
Bu ilahi sözlerle, bitirdi risaleti
On iki masum ile, başlattı imameti
Ali artık Allah´ın, gerçek halifesiydi
Hakk´ın konuşan dili, Kur´ân-ın tefsiriydi
Ensar ve sahabeler, o gün bayram ettiler
Allah ve melekleri, bu olanlara şahittiler
Başta Hattab, diğerleri, biat ettiler Ali´ye
Artık hüccet tamamdı,sözde o üç halifeye
Hazreti Muhammed´in, son veda hutbesinde
Imamet mührü vardı, gadîr-i hum sahnesinde
Ilahi görev tamam oldu, en son inen âyetle
Tebrik edildi Ali, makâm-ı velâyetle
Iki cihân serverinin, artık son anlarıydı
Kalıcı olsun diye, vasiyet yazdırmalıydı
O hazretin huzuruna, tanıdık yüzler toplandı
Usamme ordusundan, firar edenlerde vardı
Bir kağıtla bir kalem, istedi sahabeden
Vasiyet edeyim size, necat bulun ebeden
Resûl´ün bu isteği, küstahca engellendi
”Bize o kitap yeter”, ve ”sayıklıyor” dendi
O gün göz yaşları, toprağı ıslatmıştı
Habibullah bu dünyadan, kalbi kırık ayrılmıştı
O hüzünlü vedana , ruhumuz feda olsun
Sana ve o pak soyuna, sonsuz selâmlar olsun
Matemliyken Âl-i abâ, onlar sakifede idi
Ortada iken halife, tekrar seçilmekte idi
Ebu Kuhafe´nin oğlunu, tez başa getirdiler
Hilafeti ona sanki, gömlek gibi giydirdiler
Işte böyle başladı, Sakife ihaneti
Çok zulümler görecekti, peygamber´in itreti
O Zalimin emri ile, kılıçları çektiler
Vahiy kokulu o eve , ateş ile girdiler
O an Ali´nin yanında, Talha, Zubeyr´de vardı
Ebûzer, Ammâr, Selmân´la, o gün şiilik başladı
En sevdiği Fâtıma´ya, çok zalimce vurdular
Kapı, duvar arasında, kaburgalarını kırdılar
Eğer Haydar-ı Kerrâr, o an el atsaydı kılıcına
Kalmazdı din ortada, dönerdi kabile savaşına
Ilah-i bir basiretle, olanlara sabretti
Küçük namusu mevlâ, büyük Islama feda etti
Hayber-i koparan o elleri, urgan-ı dinle bağladılar
O din ipini Medine´den, Kerbelâ´ya uzattılar
Ve yirmi beş yıl mevlâ, makamından dışlandı
Boğazında hep kemik, gözünde diken vardı
Sağılan bu sütten, Ömere´de pay düşmüştü
Hilafetin başına, çok çabuk üşüşmüştü
Liyakatsiz, sözü sert, fetvâlarda şüphesi çoktu
Ettiği hatalar yüzünden, özrünün sayısı yoktu
Derken o adaletsiz şûra´ya, kılıçlar hakim oldu
Ümeyye soyundan Osman, Resûl´ün yerine kondu
O ve Mervan ailesi, Beyt-ûl malı çok yediler
Karnı şişkin bir halde, onunda işini bitirdiler
Ve çeyrek asır geçmiş, çok şeyler değişmişti
Hakla batıl karışıp, bir birine girmişti
Zorla müminlerin emirini, öz makamına getirdiler
Adaletine dayanamayıp, din adına katlettiler
Ali´siz Ehl-i Beyt, çok çileler çekecekti
Islam kanla yazılıp, tarih kirletilecekti
Tenha bırakıp Hasan-ı, yeşil saraya sattılar
Zehirle şehit edip, tabutunu okladılar
Kızıl renge boyayıp, Kerbelâ´da Huseyn-i
Kefensiz bıraktılar, o başsız bedenini
Esir edip Zeynebi, çok eziyetler ettiler
Şehir şehir gezdirip, halka teşhir ettiler
Şam yolunda Seccad´ın, boynuna zincir taktılar
Sözde o münafıklar, Bedir´den intikam aldılar
Acı ve musibetler, böyle devam etmişti
Ama Hakk´ın gözüyle, kan kılıcı yenmişti
Ve sırasıyla pak imamlar, zindanlara düştüler
Emevi Abbasi eliyle, onlarda zehir içtiler
Hepsi Allah´ın nuru, seçtiği Halifeler idi
Son hücceti Mehdî´yi, intikam için bekletti
O gün Peygamber vasiyeti, ki yazılmış olsaydı
Sakife´den bu güne, böyle zulümler olmazdı
Ümmet hakka sarılır, tam bir vahdet olurdu
Fırka, mezhep kavgası, böylece son bulurdu
Ali Karadaĝ/ALMANYA
Mana yurduna göçmesi, çok yakındı Nebi´nin
O yıl okumuştu Cebrâil, ikinci kez Kur´ân-ı
Anlamıştı Mustafâ, artık veda zamanı
Son defa davet etti, Rabbi kendi evine
Lebbeyk deyip yöneldi, o aşkın kıblesine
Hazret ve kafilesi, tüm amellerini yaptılar
ihramlarını çıkarıp, dönmek için yol aldılar
Resûl´ün hac kervanı, mola verdi bir yerde
Irak yemen yolunun, ayrıldığı beldede
Durulan o bölgenin, gadîr-i hum´du adı
Habibi dinleyenler, yüz yirmi bin insandı
O vakit Rûh-ul Emin, ilahi emirle indi
Resûl-ü Ekrem o gün, velâyete sefirdi
Peygamber´in elçiliği, son kelama bağlıydı
Dininin kamil olması “tebliğ” âyetinde saklıydı
Uyardı Yaratan sevgiliyi, Mâide suresinde
”Rabbinden ineni söyle ”, Ali vasimdir de
”Korkma Rabbin seni, insanlardan koruyacaktır.”
Bu önemli sözün ile, Islam hak din olacaktır
Habib´in emri ile, çölde mimber kurdular
Kâbe´den dönenleri, bir araya topladılar
Tüm çağlara ilan için, artık herşey hazırdı
Seçilen mekan sanki, ilahi bir ekrandı
Tutup Murtazâ elinden, kaldırdı gök yüzüne
Bu benim halifemdir, itaat edin sözüne
”Ben kime mevlâ isem, Ali de ona mevlâ´dır.”
Kardeşimin velâyeti, nefsinizden evlâdır
Ali´yi sevmek iman, ki nefreti nifaktır
Emir ve yasakları, kıyamete kadar haktır
Kur´ân ve Ehl-i Beyt-e, canla başla sarılın
Birini diğerinden, asla! sakın ayırmayın
Bu iki emânet, ayrılmaz birbirinden
Kıyamete kadar gelir, sorarım bunu sizlerden
Kur´ân ve Ehl-i Beyt-i, bırakıp gidiyorum
Yalnız sevmeği değil, itaatı emrediyorum
Bu ilahi sözlerle, bitirdi risaleti
On iki masum ile, başlattı imameti
Ali artık Allah´ın, gerçek halifesiydi
Hakk´ın konuşan dili, Kur´ân-ın tefsiriydi
Ensar ve sahabeler, o gün bayram ettiler
Allah ve melekleri, bu olanlara şahittiler
Başta Hattab, diğerleri, biat ettiler Ali´ye
Artık hüccet tamamdı,sözde o üç halifeye
Hazreti Muhammed´in, son veda hutbesinde
Imamet mührü vardı, gadîr-i hum sahnesinde
Ilahi görev tamam oldu, en son inen âyetle
Tebrik edildi Ali, makâm-ı velâyetle
Iki cihân serverinin, artık son anlarıydı
Kalıcı olsun diye, vasiyet yazdırmalıydı
O hazretin huzuruna, tanıdık yüzler toplandı
Usamme ordusundan, firar edenlerde vardı
Bir kağıtla bir kalem, istedi sahabeden
Vasiyet edeyim size, necat bulun ebeden
Resûl´ün bu isteği, küstahca engellendi
”Bize o kitap yeter”, ve ”sayıklıyor” dendi
O gün göz yaşları, toprağı ıslatmıştı
Habibullah bu dünyadan, kalbi kırık ayrılmıştı
O hüzünlü vedana , ruhumuz feda olsun
Sana ve o pak soyuna, sonsuz selâmlar olsun
Matemliyken Âl-i abâ, onlar sakifede idi
Ortada iken halife, tekrar seçilmekte idi
Ebu Kuhafe´nin oğlunu, tez başa getirdiler
Hilafeti ona sanki, gömlek gibi giydirdiler
Işte böyle başladı, Sakife ihaneti
Çok zulümler görecekti, peygamber´in itreti
O Zalimin emri ile, kılıçları çektiler
Vahiy kokulu o eve , ateş ile girdiler
O an Ali´nin yanında, Talha, Zubeyr´de vardı
Ebûzer, Ammâr, Selmân´la, o gün şiilik başladı
En sevdiği Fâtıma´ya, çok zalimce vurdular
Kapı, duvar arasında, kaburgalarını kırdılar
Eğer Haydar-ı Kerrâr, o an el atsaydı kılıcına
Kalmazdı din ortada, dönerdi kabile savaşına
Ilah-i bir basiretle, olanlara sabretti
Küçük namusu mevlâ, büyük Islama feda etti
Hayber-i koparan o elleri, urgan-ı dinle bağladılar
O din ipini Medine´den, Kerbelâ´ya uzattılar
Ve yirmi beş yıl mevlâ, makamından dışlandı
Boğazında hep kemik, gözünde diken vardı
Sağılan bu sütten, Ömere´de pay düşmüştü
Hilafetin başına, çok çabuk üşüşmüştü
Liyakatsiz, sözü sert, fetvâlarda şüphesi çoktu
Ettiği hatalar yüzünden, özrünün sayısı yoktu
Derken o adaletsiz şûra´ya, kılıçlar hakim oldu
Ümeyye soyundan Osman, Resûl´ün yerine kondu
O ve Mervan ailesi, Beyt-ûl malı çok yediler
Karnı şişkin bir halde, onunda işini bitirdiler
Ve çeyrek asır geçmiş, çok şeyler değişmişti
Hakla batıl karışıp, bir birine girmişti
Zorla müminlerin emirini, öz makamına getirdiler
Adaletine dayanamayıp, din adına katlettiler
Ali´siz Ehl-i Beyt, çok çileler çekecekti
Islam kanla yazılıp, tarih kirletilecekti
Tenha bırakıp Hasan-ı, yeşil saraya sattılar
Zehirle şehit edip, tabutunu okladılar
Kızıl renge boyayıp, Kerbelâ´da Huseyn-i
Kefensiz bıraktılar, o başsız bedenini
Esir edip Zeynebi, çok eziyetler ettiler
Şehir şehir gezdirip, halka teşhir ettiler
Şam yolunda Seccad´ın, boynuna zincir taktılar
Sözde o münafıklar, Bedir´den intikam aldılar
Acı ve musibetler, böyle devam etmişti
Ama Hakk´ın gözüyle, kan kılıcı yenmişti
Ve sırasıyla pak imamlar, zindanlara düştüler
Emevi Abbasi eliyle, onlarda zehir içtiler
Hepsi Allah´ın nuru, seçtiği Halifeler idi
Son hücceti Mehdî´yi, intikam için bekletti
O gün Peygamber vasiyeti, ki yazılmış olsaydı
Sakife´den bu güne, böyle zulümler olmazdı
Ümmet hakka sarılır, tam bir vahdet olurdu
Fırka, mezhep kavgası, böylece son bulurdu
Ali Karadaĝ/ALMANYA
Yorum