HZ. MUHAMMED’İN HASTALIĞI SIRASINDA HZ. ÖMER’İN TAVRI VE HALİFE SEÇİMİ Ramazan BOYACIOĞLU∗
Anahtar Kelimeler: İslam, Kureyş, Medine, Kırtas.Hz.Muhammed, sağlığında kendisinden sonra Müslümanların başına geçecekkişiyi belirtmemiş ve bu işi ashâbına bırakmıştır. O, hasta yatağında yatarken, hiçşüphesiz, devletin başına kimin geçeceği konusu, ileri gelen bazı arkadaşlarınınkafasını meşgul etmiştir. Belki bu konuda ashaptan bazıları arasında ikili-üçlügörüşmeler yapılmıştır. Bugün bile bir devlet başkanının öleceği anlaşılsa,kendisinden sonra kimin devletin başına geçeceği, devletin ileri gelenlerinin kafasınımeşgul eder ve bu konuda ilgili kişilerle görüşmeler yapılır. Bu, devletin varlığı içinönemlidir. Örneğin, Hz.Muhammed’in amcası Abbas, Hz.Muhammed’in ölümü ilesonuçlanacak olan hastalığı sırasında, başkanlığın, Haşimoğulları’ndan çıkmamasıiçin bazı girişimlerde bulunmuştur. Bunun için bir gün Hz.Ali, hasta olanHz.Muhammed’in yanından çıkınca onun hastalığı hakkında bilgi aldıktan sonra,“Görmüyor musun? Allah’ın Elçisi bu hastalıktan ölmek üzeredir. Ben, Abdülmuttalipoğullarının ölecekleri sırada yüzlerinin ne duruma geldiğini bilirim. Haydi Allah’ınElçisi’nin yanına gidelim de bu işi (yönetim) kime bırakacağını soralım. Bizebırakıyorsa bunu bilelim. Bizden başkasına bırakıyorsa kendisiyle konuşalım, bizimiçin tavsiyelerde bulunsun” deyince, Hz.Ali, “Biz bunu Allah’ın Elçisi’ne sorunca, o dabunu bize vermeyecek olursa, artık bir daha bunu bize vermezler. Onun için onaböyle bir şeyi aslâ sormam”1 diyerek yanıtlamıştır. Hz.Abbas’ın zihnini meşgul edenbir konunun, ayrıca Hz.Ebû Bekir’in, Hz.Ömer’in ve benzerlerinin zihinlerini demeşgul etmediği düşünülemez.Hz.Ali’nin Yönetimi Konusunda Bir Kampanya ve Kırtas OlayıYukarıda da belirtildiği gibi, Hz.Peygamber’in öleceği anlaşılınca, ondan sonrayönetime kimin geleceği konusu sahâbîlerden pek çoğunun zihnini meşgul etmiştir.Kayıtlarda böyle bir kampanyadan açıkça bahsedilmemiş olsa da, Hz.Ali’ninyönetimi (hilâfeti) konusunda Hz.Muhammed yanında bir kampanya başlatılmışolabilir. Bu kampanyaya, belki, başta Hz.Ali’nin eşi ve Hz.Muhammed’in kızıHz.Fatıma, hem Hz.Muhammed’in ve hem de Hz.Ali’in amcası olan Hz.Abbas, oğluAbdullah b.Abbas, Zübeyir, Hz.Muhammed’in kayın pederi olan Ebû Süfyan gibikişiler içeriden; Ammar b. Yasir, Ebû Zer, Mikdat b. el-Esved gibi kişiler de dışarıdandestek vermişlerdir. Bu kampanyaya önderlik edenlerin, Hz.Peygamber’i ikna etmekiçin girişimde bulunmuş olmaları mümkündür. Eğer Kırtas Olayı doğru ise, rivayete∗ Doç. Dr. Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi İslâm Tarihi Öğretim Üyesi1 Şah Muınüddin Ahmed Nedvî-Said Sahid Ansari, Büyük İslâm Tarihi Asrı Saadet PeygamberimizinAshabı II, hazırlayan Eşref Edip, İstanbul 1969, 114; Ahmet b. Hanbel, Müsned I, 263, 325; İbn Sa’d IV/1,18; İbn Hişam, IV, 101; Ebû Bekr İbnî’l-A’râbî, el-Avâsım mine’l-Kavâsım, tahkik: Muhibbüddin el-Hatib,Dımaşk 1412, 177
--------------------------------------------------------------------------------
Page 2
ramazan boyacıoğlu86göre: Hasta yatağında yatarken Hz.Muhammed, “Ben size öyle bir mektup yazayımki, bu mektup sayesinde hiçbir zaman azgınlık yoluna sapmayasınız.” deyince,mektubun yazılıp yazılmaması konusunda başta Hz.Ömer olmak üzere, yanındabulunan sahabe arasında tartışma çıkmış ve Hz.Peygamber de, “Allah’ın Elçisininyanında ihtilâf caiz değildir” diyerek, kendisinin yalnız bırakılmasını istemiştir.2 Başkabir rivayette ise, Hz.Peygamber’in her hangi bir vâsiyette bulunup bulunmadığıAbdullah b. Abbas’a sorulduğunda o, “Hayır, bulunmadı” demiştir. Daha sonraAllah’ın Elçisi, “Ali’yi bana çağırınız” demiş, bunun üzerine Hz.Aişe, “Ebû Bekir’içağırmayacak mısınız?” derken, Hafsa da, “Ömer’i çağırmaya adam göndermeyecekmisiniz?” isteğinde bulunmuşlardır. Bundan sonra hepsi Hz.Peygamber’in huzurundatoplanmışlardır.3 Bu, aynı toplantının başka bir anlatılış şekli midir? Ya da bunabenzer birkaç toplantı yapılmış mıdır? Bunu, ortaya koymak zordur. Bu rivâyet doğruise, Hz.Peygamber yalnızca Hz.Ali’yi istemişti. Ama, önemli bir konu olacağınıöğrenen Hz.Peygamber’in eşleri bu konudan babalarını da haberdar etmişlerdir.Hz.Ali ile, belki de kendinden sonra yerine kimin geçeceği konusunda bir konuşma mıyapacaktı da eşleri, babalarının hassas olduğu bu konuda onları da haberdaretmişlerdi? Ya da bu toplantıya Hz.Ebû Bekir ve Hz.Ömer de katıldığına göre,Hz.Peygamber yönetim konusunda onların görüşlerini mi alacaktı da, hassas olan bukonuda aralarında tartışma çıktı? Ya da, Hz.Ali taraftarlarınca, daha sonra sorunçıkmaması için, Hz.Muhammed’e yazılı bir metin bırakmasının daha uygun olacağıkonusunda tavsiye de mi bulunmuşlardı? Böylece, Hz.Ali taraftarlarınınkampanyasını öğrenen Hz.Ömer, Hz.Peygamber’in, Hz.Ali’yi atayacağı zannıyla,böyle bir şeyin olabileceği duygusuna kapılarak, buna karşı çıkma gereğiniduymuştur. Kaynaklarda Hz.Peygamber’in Hz.Ali’yi yönetici olarak atayacağı ile ilgilibir vesika yoktur. Bu karşı çıkış, Hz.Peygamber’in peygamberliğine ya da kişiliğineolmayıp, yalnızca bir icraatına karşı çıkış olarak görmek gerekir. Yukarıda dabelirtildiği gibi, dünya işleri ile ilgili olarak Hz.muhammed’in sağlığında buna benzerpek çok karşı çıkışlar olmuştu. O halde Kırtas Olayı’nda, bu karşı çıkışı, sankiHz.Peygamber’in Hz.Ali’yi atayacakmış sanısına kapılan Hz.Ömer’in bir davranışıolarak ele almak gerekir. Çünkü, yukarıda da belirtildiği gibi Hz.Muhammed, dünyaişleri ile ilgili olarak Hz.Ebû Bekir ile Hz.Ömer bir konuda görüş birliği yaptılarsa, onuolduğu gibi kabul edeceğini belirtmiştir. İşte bunu bilen Hz.Ömer, bu görüşdoğrultusunda davranışta bulunmuştur. Hz.Muhammed, daha sonra bu konuda birvâsiyet yazdırmadığına göre, burada bir yanlış anlaşılma söz konusudur.Buna benzer birkaç olay da Hz.Ebû Bekir ile ilgili olarak anlatılır. Hz.Aişe,ölüm hastalığı anında ağrıları şiddetlenen Allah’ın Elçisi’nin, “Bana Ebû Bekir ileoğlunu çağırın ki, Ebû Bekir’in yönetimi hususunda hiç kimsenin hırsı olmasın ve hiçkimse temenni etmesin. Bunu (Ebû Bekir’in yönetimine karşı çıkanları) Allah da,inananlar da kabul etmez.” dediğini nakleder. Yine Hz.Aişe, Allah’ın Elçisi’ninhastalığının ağırlaştığı bir sırada Ebû Bekir’in oğlu Abdurrahman’a şöyle dediğinianlatmıştır: “Bana bir kürek kemiği ya da levha getir ki, Ebû Bekir’e bir yazı yazayımda, hiç kimse ona muhalefet etmesin. Ebû Bekir’e muhalefet edilmesini Allah da,inanalar da kabul etmez.”4Kaynaklarda, Hz.Ali’nin yönetime gelmesi ile ilgili olarak algılanan veHz.Peygamber’in söylemiş olduğu iddia edilen pek çok söz varsa da, Hz.Ebû Bekir’inyönetime gelmesi konusunda Hz.Peygamber’den nakledilen, daha çok söz vardır.5Ama Gadir-i Hum’da, Sakaleyn Hâdîsinde, Hz.Ali ile ilgili olarak iddia edilenler doğruolsaydı bunu büyük çoğunluğun bilmesi gerekirdi. Yukarı da belirtildiği gibi Kırtas2 Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi V, çevirenler: Zâkir Kadiri Ugan-Ahmet Temir, İstanbul 1992, V,8843 Taberî,V, 890-891; aynı konu için bakınız: İbn Kesîr, V, 393-3944 İbn Kesir, V, 394-3955 İbn Kesir, V, 394-398, 401-407
--------------------------------------------------------------------------------
Page 3
hz. muhammed’in hastalığı87Olayında da Hz.Peygamber ne Hz.Ali ile, ne de Hz.Ebû Bekir ile ilgili bir şeybırakmamıştır. Rivâyetlere göre sözde kalmıştır.Hz.Ömer’in, Hz.Ali’nin hilâfetine karşı çıkışı onu sevmediğinden değildir.Çünkü herkesin bildiği gibi Hz.Ömer, kendi emirliği döneminde, her önemli konudaHz.Ali ile danışmalarda bulunur onun görüşlerini alırdı. Ayrıca, daha sonra Hz.Ömer,Hz. Ali’nin damadı olacaktır. Hz.Ali’nin takvası, bilgisi, cesâreti, şecâati, komutanlığıvs. tartışılmaz. Öyleyse bu karşı çıkışın nedeni, çok yetenek ve beceri isteyen devletbaşkanlığına Hz.Ali’yi belki ehliyetli görmemişidir. Kur’an’da, “Gerçekten Allah size,emânetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletlehükmetmenizi emreder...”6. Ya da hilâfetin saltanata dönüşmesinden korkmuştur.Öyle ise olaya bu açılardan da bakmak gerekir.Hz.Ömer, yaralandığı ve öleceğini anladığı zaman bile Hz.Osman, Hz.Ali,Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebî Vakkas, Talha ve Zübeyr gibi ashabın ilerigelenlerini ve halkın istemesine rağmen kendi oğlu Abdullah’ı bile devlet başkanlığımakamına, devlet başkanında olması gereken bazı vasıflara yeterli şekilde sahipolmadığı için, uygun görmemiştir. O, “Eğer Ebû Ubeyde sağ olsaydı onu seçerdim.Çünkü Allah, onu niçin seçtiğimi bana sorunca, Rasûlullah’ın onun için, ‘Buümmetimin güvenilir adamı’ dediğini duyduğumu söylerdim. Ebû Huzeyfe’ninözgürlüğüne kavuşturduğu Sâlim sağ olsaydı onu seçerdim. Rabbim niçin onuseçtiğimi sorarsa, Allah’ın Elçisi’nin onun için, ‘Sâlim, Allah’ı en çok seven kimsedir’dediğini duydum diye hesap verirdim”7 demiştir.Hz.Peygamber’in Ölümü Üzerine, Hz.Ömer’in DavranışıHz.Peygamber öldüğü zaman, Hz. Peygamber’in ölümü üzerine, mescitte birkonuşma yapan Hz.Ömer, güya “Münafıklardan bir takım kişiler Allah’ın Elçisi’ninöldüğünü iddia ediyorlar. Allah’ın Elçisi ölmedi. Musâ/İsa b. İmran’ın kavmi arasındakırk gün kaybolduktan/göğe çıktıktan sonra kavmi yanına döndüğü gibi, Allah’ın Elçiside yanımıza dönecek, kendisinin öldüğü haberini yayanların ellerini ve ayaklarınıkesecektir” şeklinde veya buna benzer sözler söylemiştir. Hz.Ömer konuşmasınadevem ettiği esnada Hz.Ebû Bekir, doğruca Allah’ın Elçinin bulunduğu yere gitti.Üzerinde örtü bulunan Allah’ın elçisinin örtüsünü kaldırıp yüzünü açtı ve yüzündenöptü. Sora konuşmakta olan Ömer’in yanına geldi. Hz.Ebû Bekir de halka birkonuşma yaptı ve “Muhammed ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelipgeçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, eskiye mi döneceksiniz?3/144” ayetiniokuduktan sonra “Muhammed ölmüştür” demiştir. Daha sonraları Hz.Ömer, “EbûBekir’den duyduğum ayet beni şaşkına çevirdi. Allah’ın Elçisinin öldüğünü işte ozaman bildim”8 demiştir. Eğer Hz.Ömer’in “Allah’ın Elçisi ölmedi. Musa/İsa b. İmran’ınkavmi arasında kırk gün kaybolduktan/göğe çıktıktan sonra kavmi yanına döndüğügibi, Allah’ın Elçisi de yanımıza dönecek, kendisinin öldüğü haberini yayanlarınellerini ve ayaklarını kesecektir” dediği, doğru kabul edilirse, Hz.Ömer gibi biri, İslâm’ıve Kur’an’ı hiç anlamamış olur. Hz.Ömer, İslâm’ı ve Kur’an’ı anlamadığına göresahabeden hiç kimse anlamamış anlamı çıkar ki bu doğru değildir. Çünkü,Hz.Peygamberin öleceğine dair ayetler vardır. Ayrıca, Peygamberin Mûsa/İsa gibikırk gün kaybolacağına veya göğe çıkacağına, sonra kavmine döneceğine veöldüğünü söyleyenlerin ellerini ve ayaklarını keseceğine dair sözler, Kur’anaçısından anlamsızdır. Ayrıca Hz.Peygamberin cesedi evinde dururken, münafıklaröldüğünü anlamış da Hz.Ömer mi anlamamış? Hz.Peygamberin ölümü üzerine,Hz.Ömer’in şok ve üzüntü anında söyleyeceği sözler, böyle mi olmalıydı?6 Kur’an, Nisâ 4/587 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi II (D.G.B.İ.T.), İstanbul 1986, 191; Şah Muınüddin Ahmed,A.g.e.I, 2378 Taberî, V, 896; Ebu’l-Ferec, Abdurrahman b. Ali b.Muhammed İbnü’l-Cezvî, Menâkıbu Emirü’l-Mü’minînÖmer b.el-Hattab, tahkik: Zeyneb İbrahim el-Kârût, Beyrut 1987, 49; İbn Hişam, IV, 334-335; İbn Sa’d, II,226-268
--------------------------------------------------------------------------------
Page 4
ramazan boyacıoğlu88Hz.Peygamber’in, Mekke döneminde, Ömer’in Müslüman olması için,“Allah’ım! Sana sevimli olan iki kişi ile İslâm’ı yücelt. Ömer b. Hattab, Ebû Cehil b.Hişam.” Ya da “Ey Allah’ım Ömer b. Hattab ile dini aziz kıl” diye kendine dua edilenbir kişiydi.9Aşağıdaki âyetlerin ışığı altında bu olay ele alınırsa, Kur’an’ı toplayanheyette yer alan Hz.Ömer’in bu âyetleri bilmiyor olması mümkün değildir. İslâmöncesi dönemde bile Mekke kent devletinin sefirliğini yapacak kadar iyi yetişmiş olanHz.Ömer10, ayrıca Peygamber’imiz zamanında fetva verenler arasındaydı.11Yüce Kur’an’da, “Muhammed, ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelipgeçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, eskiye mi döneceksiniz? Kim eskiyedönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olamaz. Allah, ödüllenecekleriödüllendirir.”12Haydi Hz.Ömer’in, bu ayet o an için aklına gelmemişse, aşağıdakiayetler de mi aklına gelmemiştir: “Biz, senden önce de hiçbir beşere sonsuzlukvermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar sonsuza kadar kalacaklar mı?”13, “(EyMuhammed!) Muhakkak sende öleceksin onlar da ölecekler.”14 buyrularak,Hz.Muhammed’in de öleceğini belirtilmiştir. Ayrıca, “...Bugün size dininizitamamladım ve sizin için İslâm’ı beğendim...”15âyeti ile dinin tamamlandığıbildirilmişti.Bu âyetlerden başka, Hz.Peygamber’in, aşağıda belirtilmiş olan, gerek VedâHaccında ve gerekse değişik yerlerdeki yaptığı konuşmaları ile, onun ölümünyaklaştığını herkes anlamışken, yalnızca Hz.Ömer’in anlamamış olması çok garipolur.Hz.Muhammed vedâ haccını yapmış, hutbesini okuduktan sonra oradabulunanlara, “Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?” diye sorunca,oradakiler, görevini yaptığına dair tanıklık edeceklerini söylemişlerdi. Bunun üzerineHz.Muhammed, “Ey Allah’ım şahit ol! Ey Allah’ım şahit ol! Ey Allah’ım şahit ol”diyerek sözlerini bitirmişti.16Yine Hz.Ömer ve İbn Abbas gibi kişiler, “Allah’ın yardımı ve zaferi gelip deinsanları bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğünde Allah’ını överekO’nu yücelt ve Ondan bağışlama dile, ki O tövbeleri kabul eder”17 sûresi indiği zaman“Bu sûre, Allah’ın Elçisi’nin ölümünün yaklaştığı gösterir” demişlerdi.18Hz.Peygamber, Vedâ haccı anında, Cemreleri (Şeytan taşlama) taşlarkendurmuş ve yanındakilere söyle demiştir: “Hac anında yapılacak işleri benden alın.Belki, bu yıldan sonra haccetmeyeceğim.”19Hastalığı anında Hz.Muhammed, helâllaşmak için insanları mescitte toplamışve şu konuşmayı yapmıştır:“Ey insanlar! Artık aranızdan ayrılma vaktim geldi. Beni artık aranızda, bumakamda görmeyeceksiniz. Ben yapmam gerekeni sizin için yaptım. Bakın, benkimin sırtına kamçı vurmuş isem işte sırtım, gelip sırtıma vursun, misilleme yapsın.Ben kimin malını almış isem, işte malım gelsin alsın. Ben kimin ırzına küfretmiş isem,işte ırzım gelip misilleme yapsın. Ve hiç kimse, ‘Allah’ın Elçisi tarafındankınanmaktan korktuğum için misilleme yapmadım.’ demesin. Bilesiniz ki,kınamak, kötülemek benim şanımdan ve huyumdan değildir. Sizin aranızda en çoksevdiğim kişi, şayet bende varsa gelip hakkını alan veya bana hakkını helâl eden9 Tabakât III, 26710 İbnü’l-Cevzî, 11; Suyutî, Tarihu’l-Hulefâ, Mısır 1952, 10811 Gazzâlî, Ihyaü Ulumi’d-Din I, Kahire 1967, 37; Muhammed Abdulhay el-Kettânî, et-Terâtibü’l- İdâriyye I,138-13912 Kur’an, Âl-i İmrân 3/14413 Kur’an, Enbiyâ 21/3414 Kur’an, Zümer 39/3015 Kur’an, Mâide 5/316 İbn Kesîr, V, 28417 Kur’an, en-Nasr 110/1-318 İbn Kesîr, V,. 38719 A.g.e., V,386
--------------------------------------------------------------------------------
Page 5
hz. muhammed’in hastalığı89kimsedir. Ben, bir kimsenin hakkı benim boynumda iken Yüce Allah’ın huzurunaçıkmak istemiyorum. Suçsuz olarak O’nun huzuruna gitmek istiyorum.”20Hz.Aişe rivâyeti ile değişik anlatır: Hz.Muhammed öldüğü anda, Ömer ileMuğire b. Şube gelip içeri girmek için izin istediler. Ben de girmelerine izin verdim.Ömer, Allah’ın Elçisine bakıp, “Vay be, Allah’ın Elçisi ne kadar da şiddetli bayılmış”dedi. Sonra ikisi kalkıp çıkmak istediler. Kapıya yaklaştıklarında Muğire, “Ey Ömer,Allah’ın Elçisi ölmüş” dedi. Ben de, “Yalan söylüyorsun. Sen fitneci bir adamsın. Allahmünafıkları tamamen yok etmedikçe Allah’ın Elçisi ölmeyecektir”21 dedim. Akla yakınolan bu anlatılıştır. Hz.Aişe, Hz.Peygamber’in ölmüş olduğu anlamamış olduğundan,Hz.Ömer, onu ürkütmek istemeyip Hz.Peygamber’in bayıldığını söylemiştir. Muğireise, doğruyu söyleyince, Hz.Aişe’yi ürkütmüş ve kendine hakaret ettirtmiştir. AmaHz.Ömer için de, “Doğrusu Allah, münafıkları tamamen yok etmedikçe Allah’ın Elçisiölmeyecektir” diye insanlara hitap ettiği rivayet edilmektedir.22Kısacası, Hz.Peygamber’in öleceği ile ilgili olarak âyetler ve yaşanan bütün buolaylar herkes tarafından bilirken, nasıl olur da sahabenin ileri gelenlerinden biri olanHz.Ömer, Hz.Peygamber’in ölümlü olduğunu ve öleceğini anlamamıştır?Eğer Hz.Ömer, dışarıdaki halka, Hz.Peygamber’in ölmediğini söylemişse, bubir tedbir gereğidir. Çünkü bazı kişiler iktidarı ele geçirmek için zor kullanıp kandökebilir ve ihtilal çıkarabilirdi. Ülke güvenliği sağlandıktan sonra, bu konudaaçıklama yapmak daha uygun olabilrdi. Herkesin bildiği gibi, krallar ve sultanlaröldükleri zaman, yeni kral ya da sultan iş başına geçinceye kadar, halktan gizlenir.Hz.Ömer’in sıkıntısı buydu. Belki o, Medine dışında Sünh’deki evinde23 olan Hz.EbûBekir’i bekliyordu.Hz.Ömer, çok sevdiği Hz.Peygamber’in ölümünden şüphesiz ki üzülmüştür.Bu üzüntüsünü içinde tutarak, böyle bir anda halkın yanlış bir hareketine fırsatvermek istememişti. Öyleyse Hz.Ömer, olayları önceden gören bir yapıya sahip olanbiri olarak, “Muhammed ölmedi, öldü diyenleri öldürürüm” diyerek tedbir almıştır.Bundan sonra, Hz.Peygamber’in cesedi daha kaldırılmadan , acele ile devletinbaşına uygun birini belirlemek durumu ortaya çıkmıştır.Bu arada, gerçekten de Hz.Ömer’in korktuğu şey fazla sürmeden ortayaçıkmış ve Ensar, Sa’d b. Ubade’ye biat etmek üzere Saideoğullarının gölgeliğindetoplanmıştı.24Hz.Muhammed’den Sonra Hilâfet Sorunu ve Hz.Ebû Bekir’in HâlifeSeçilmesiİslâm öncesi, bedevîler arasındaki kabile başkanının seçimi biraz incelenirse,hâlife seçiminin de buna benzediği anlaşılır. İslâm öncesinde, bedevîler arasındakisosyal yapı, aşiret düzeni şeklindedir. Kabile, birbiriyle soy bağı ile bağlananaşiretlerden, ya da ailelerden oluşurdu. Ama, kabile başkanının seçimi pek kolayolmazdı. Bir kişinin başkan seçilebilmesi için yiğitlik, cömertlik, akıllılık, uysallık gibiözellikleri aranırdı. Ancak, özgürlüğe alışmış olan bedevî, çoğu kez, kabilebaşkanının koyduğu ağır hükme boyun eğmediği gibi, onu bu konuda zorlayacak birgüç de yoktu. Bedevî, isterse bir hükme karşı çıkar ve kabilesini terk ederdi. Kısacasıburada bir otorite boşluğu söz konusudur. İşte hilâfet seçimi ile bu otorite boşluğugiderilecek ve devletin başına, genelde, bütün kabilelerin kabul edebileceği birkabileye mensup bulunacak ve bu kabileden seçilen bir kişinin yönetimi altında, dahakapsamlı olan devlet oluşturulacaktır.2520 A.g.e., V, 398-399; Taberî, V, 878-87921 Tabakât II, 267; İbni Kesir, V, 414-41522 İbn Kesîr, V, 414-41523 Taberî, V, 89624 A.g.e., V, 89825 Ramazan Boyacıoğlu, “Hilâfet”, 10 Kasım 1999 Devlet Töreni ve Hilâfetten Cumhuriyet’e Paneli, AtatürkAraştırma Merkezi, Ankara 2000, 91
--------------------------------------------------------------------------------
Page 6
ramazan boyacıoğlu90Ama bu o kadar da kolay olmamıştır. Hz. Ebû Bekir’in seçilmesi için epeycekarşılıklı bağrışmalar, tartışmalar olmuştur.Yukarıda belirtildiği gibi, Hz.Peygamber öldüğü zaman Medine’de olmayanHz.Ebû Bekir, Hz.Peygamber’in öldüğü haberini alınca Medine’ye gelmişti. ÖnceHz.Peygamber’in odasına giren Hz.Ebû Bekir, onun yüzündeki örtüyü kaldırıp yüzünüöpmüştür. Bundan sonra halkı yatıştırıcı bir konuşma yaparak Hz.Peygamber’inöldüğünü bildirmiştir.Bu arada, Hz.Peygamber öldüğüne göre, kabile başkanı seçmeye alışık olanMedineli Ensar, Saideoğullari gölgeliğinde, başkan seçmek için toplanmışlar veseçmek için, hasta yatağından Sa’d b. Ubade’yi kaldırmışlar, sarıp sarmalanmışolarak oraya getirmişlerdi. Ayrıca Hz.Ali, Hz.Zübeyr ve beraberindeki arkadaşları da,Hz.Fatma’nın evinde toplanmışlardı. Başkan seçmek için Saideoğulları gölgeliğindeEnsar’ın toplandığını öğrenen Hz.Ömer, Hz.Ebû Bekir’e, Ensar’ın toplandığı yeregitmelerini söylemiştir. Böylece Hz.Ebû Bekir, Hz.Ömer ve Hz.Ebû Ubeyde b. Cerrah,Ensar’ın toplandığı yere gitmek zorunda kalmışlardır.26Hz.Ebû Bekir, Ömer ve Ubeyde yolda giderken Ensar’dan Uveym b. Sâide ileMa’n b. Adiyy adında iki kişi ile karşılaşmışlar ve bu iki kişi onların, Ensar’ıntoplandığı yere gittikleri öğrenince, “Ey Muhacir topluluğu! Onların yanınayaklaşmayın, siz kendi işinize bakın” diyerek, bu üçünü uyarmışlardır.27 Bu iki kişininsöylediklerinden anlaşıldığı gibi, Mekke’den göç edip gelen Muharcirler ile Medine’ninyerli halkını oluşturan Ensar arasında çok çetin tartışmaların olacağı ortaya çıkıyordu.Gerçekten de Muhacirlerden olan Hz.Ebû Bekir, Ömer ve Ebû Ubeyde orayaulaştıkları vakit, Ensâr’dan birisi, “Ey Muhacirler! Biliniz ki biz, Allah’ın Ensarı(Yardımcıları) ve İslâm’ın öncü askerleriyiz. Siz bize katılmış olan bir topluluksunuz.Bizi aslımızdan ayırmak ve yönetimi bizden zorla almak mı istiyorsunuz?” şeklindeitirazlarda bulununca, bundan sonra Hz.Ömer, araya girip konuşmak isteyince, serttutumundan dolayı Hz.Ebû Bekir, “Yavaş ol ey Ömer” diyerek onun konuşmasınıengellemiş ve kendisi, herkesi yatıştıracak olan bir konuşma yapmış ve özet olarak,“Ey Ensar topluluğu! Sizin söylediğiniz iyilikler doğrudur. Fakat Araplar bu işi,Kureyiş’ten başkasına bırakmazlar. Araplar içinde Kureyş, soy ve bölge bakımındanen şereflisidir.” dedikten sonra, Hz.Ömer ile Ebû Ubeyde’yi göstererek, “Sizin içinişte bu iki adama razı oldum ve onları seçtim. O halde onlardan hangisini dilersenizona bey’at edin” demiştir. Bu konuşma üzerine yine Ensar’dan Hubab (ya daHabbab) b. Münzir, “Biz develerin kaşındığı otlar değiliz. Ey Kureyş topluluğu! Sizdenbir emir, bizden de bir emir olsun” diyerek itirazda bulunmuştur. Durumun bu şekildeseyrettiği ve farklı seslerin çoğaldığı bir anda Hz.Ömer ile Ebû Ubeyde, “Allah’ayemin ederiz ki, bu konuda biz senin başına emir olmayız. Çünkü sen Muhacirlerinen erdemlisi ve İslâm dininin en değerli buyruğu olan namazda, Allah’ın Elçisi seniimâm yapmıştır. Elini uzat da sana bey’at edelim” şeklinde karşılık verdikleri birsırada, Ensar’dan olan Beşir b. Sa’d, Hz.Ebû Bekir’e ilk bey’atı yapmış ve Hz.Ömerile Ebû Ubeyde onu izlemişlerdir. Beşir b. Sa’d’ın bu davranışından dolayı Hubab b.Münzir, “Senin bu yaptığın akrabalığa yakışmaz. Sen, emirlik konusunda amcanoğluna karşı başkalarını mı uygun görüp destekledin?” deyince, Beşir, “Hayır. Allah’ayemin olsun öyle değil. Ben bu kimselerin haklı oldukları bir konuda anlaşmazlığadüşmek istemedim” diyerek cevap vermiştir.28Ensâr seçmek için yatağından kardırıp getirdiği Sa’d b. Ubâde, hemseçilmediğinden, hem de Ebû Bekir’e bey’at etmesini isteyenlere kızmış ve “Allah’ayemin ederim ki kesinlikle bey’at etmem. İster bütün insanlar ve cinler sizden yana26 İbnü’l-Esîr, El Kâmil Fi’t-Tarih Tercümesi, çeviren: M. Beşir Eryarsoy, redaktör: Mertol Tulum, İstanbul1991, 298-301; İbn Kesîr, V, 421; Taberî, V, 89827 İbnü’l-Esîr, II, 300; İbn Kesîr, V, 42128 İbn Kesîr, V, 422-423; İbnü’l-Esîr, II, 302-303; Taberî,V, 900-901
--------------------------------------------------------------------------------
Page 7
hz. muhammed’in hastalığı91olsalar bile, ailemden bana katılanlarla birlikte, bütün gücümle savaşırım, ama bey’atetmem. Ben Rabbimin önüne çıkıncaya kadar size bey’at etmeyeceğim” diyordu.29Yine, Hz.Ebû Bekir’in hâlife seçilmesinden sonra, Hz.Ali ile Haşimoğulları,Zübeyr b. Avam, Talha b. Ubeydullah gibi kişiler de bey’atta geciktiler. Hatta,Hz.Ali’nin halasının oğlu olan Zübeyr, “Ben Ali’ye bey’at edilmedikçe kılıcımı kınımasokmam” diyerek karşı çıkmıştır.30 Belki Hz. Ali’nin temkinli davranışı, bir sorunçıkmasını önlemiştir.Kısacası, “Ebû Bekir’in hâlifeliği bir oldu bitti” diyenlere karşı, kendi dönemindeHz.Ömer, “Evet öyle oldu ama, Allah fitnenin şerrinden toplumu korudu. Bugünaranızda Ebû Bekir’den başka, kendisine kayıtsız şartsız itaat edilen bir kimse yoktur.O, Hz.Peygamber’in ölümü anında en hayırlı arkadaşımızdı” diyerek, gerçekten onunseçilmesiyle toplum fitneden korunmuştur.31Her ne kadar İslâm, kabile asabiyetini kaldırmış olsa da, Müslümanlararasında gizliden gizliye devam etmiştir. Bazı şeyleri bir nesilde çözmek kolayolmamıştır. Bugün bile, kabileler arasında, hatta toplumlar ve devletler arasındaasabiyet duygusu vardır. İslâm’dan önce, Arap yarımadasındaki Araplar arasındakikabileler incelenirse, bu üstünlüğün Mekke’deki Kureyş kabilesinde olduğu görülür.Bunun nedeni, Kâbe’nin Mekke’de olması, Kureyş’in ona hizmet vermesi ve orayagelen hacılar tarafından onların sevilip sayılmış olmalarındandır. Bu yüzden gittiğiyerlerde sevilip sayılmış olmalarını Kur’an’daki Kureyş sûresinde “Kureyş’esevdirilmiş olmasından, yani yaz-kış seyahatleri onlara sevimli kılınmasından dolayıKureyş’liler, kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkuları giderilen bu Evin(Kâbe) Rabbine kulluk etsinler” şeklinde dile getirilir. Hatta, bundan rahatsız olanEbrehe, Kâbe’yi yıkmak için Mekke’ye kadar gelmiş ve orada büyük bir hezimeteuğramıştır. Bu olay da Kureyş’in Araplar arasındaki değerini artırmıştır.Saideoğulları gölgeliğindeki tartışmalar anında, Hz.Ebû Bekir, “Kureyş bu işinvâlileridir. Yani yönetim onların elinde olmalıdır. İnsanların iyileri, iyi olanlara uyarlar,kötüleri de kötü olanlara uyarlar” şeklinde Hz.Muhammed’den bir söz rivayetetmiştir.32 Bu da orada bulunanları etkilemiştir.Öyleyse o dönemde Araplar arasında bir sıralama yapılacak olursa, birincisırayı Kureyş alır. Ondan sonra, Kureyş’e müttefik olduklarından Sâkif ve Kinâne,Hevâzin, Ehâbîş gibi kabileler gelirler. Belki, Medine’deki Evs ve Hazrec kabileleriise, bunların yanında üçüncü ve daha sonraki sıraları alırlar. Burada, Hevazin savaşıanında olan çok ilginç bir olayı anımsatmak gerekir: Müslüman ordusu, Hevazinlerinkarşısında bir an için bozguna uğramış ve kaçmaya başlamıştı. Bu durumu görenHz.Peygamber, orduyu yeniden toplamak ikin epey gayret göstermişti. Bu arada falokları yanında taşıyan Ebû Süfyan Sahr b. Harb, “Onların hezimeti denize varmadanönce sonu gelmez. (Yani bu bozulma denize kadar gider.)” derken, Safvan b.Ümeyye’nin anne kardeşi olan müşrik Kelede (Kelde) b. Cebele b. Hanbel, “İşte şimdibüyü bozulmuştur” diye sevincini bildirmiştir. Bunlara karşı yine, o zaman henüzmüşrik olan Safvan b. Ümeyye, “Çenenizi kapayınız. Vallahi Kureyş’ten bir adamınbana hakim olması, Hevazinli bir adamın bana hakim olmasından daha iyidir”33diyerek, onları susturmuştur. Hatta Bedir savaşında Mekkeli Kureyş, Medinelileri kendilerine denk saymadıkları için onlarla vuruşmak istememişlerdir.34Böyle bir toplumdan, birliği sağlayacak bir kişiyi bulup çıkarmak kolayolmamıştır. Ancak, Hz.Ömer’in çabaları sonucunda Hz.Ebû Bekir gibi biriseçilebilmiştir.29 İbnü’l-Esîr, II, 30430 A.g.e., II, 29831 İbn Kesîr, V, 42132 Taberî, V, 90133 İbnü’l-Esîr, II, 244; İbn. Kesîr, V, 54834 İbnü’l-Esir, II, 122
--------------------------------------------------------------------------------
Page 8
ramazan boyacıoğlu92Hatta, Ebû Bekir’e biat edildikten sonra bir gün, Hz.Ebû Bekir’i, kolunda hurmadalından yapılmış sebeplerle sabah erkenden pazara giderken gören Hz.Ömer, “Neyapıyorsun? Sen Müslümanların yükünü yüklendin” deyince, Hz. Ebû Bekir, “Çolukçocuğumu nereden geçindireceğim?” şeklinde yanıt verir. Bunun üzerine Hz.Ömer,onu, Ebû Ubeyde’ye götürür ve ona bir maaş bağlatır.35 Görüldüğü gibi, Hz.Ömer,devlet tecrübesi olan bir kişiliğe sahipti.Bütün bu tartışmalardan ortaya çıkan sonuç, her ne şekilde olursa olsun, Hz.Muhammed, istese yapabildiği halde, devletin başına geçecek hiçbir kimsebırakmamıştır. O halde devlet başkanının seçimi kamuoyuna kalmıştır.Hz. Ömer, zaten çok açık olmayan Kırtas olayında, dünya işleri ile ilgiliolduğundan, kendi bildikleri doğrultusunda davranmıştır. Ayrıca, Hz. Peygamber’inölümü anındaki Hz. Ömer’in tavrını, tamamıyla devletin bekası ve ümmetin sulhusalahı için düşünülmüş stratejik bir siyaset izleme olarak değerlendirmek gerekir.Hz.Ebû Bekir’in seçimi hakkında bazı tartışmalar yapılmıştır. Ayrıca, o tarihteherkesin katımıyla bir seçimin beklemek mümkün değildir. Memnun olanlar ve az daolsa memnun olmayanlar olmuştur. Olaya o dönemin tarihi şartlarını göz önündebulunduracak olursak bunda yadırganacak bir durum yoktur. Hz. Ebû Bekir’inseçilmesinde, kabile asabiyetinin hala kalkmadığı bir toplum düzenin olduğu gözeçarpmaktadır. Kansız bir şekilde Hz. Ebû Bekir’in başkan seçilmesini bir başarı olarakdeğerlendirilmelidir.35 Tabakat III, 184
Anahtar Kelimeler: İslam, Kureyş, Medine, Kırtas.Hz.Muhammed, sağlığında kendisinden sonra Müslümanların başına geçecekkişiyi belirtmemiş ve bu işi ashâbına bırakmıştır. O, hasta yatağında yatarken, hiçşüphesiz, devletin başına kimin geçeceği konusu, ileri gelen bazı arkadaşlarınınkafasını meşgul etmiştir. Belki bu konuda ashaptan bazıları arasında ikili-üçlügörüşmeler yapılmıştır. Bugün bile bir devlet başkanının öleceği anlaşılsa,kendisinden sonra kimin devletin başına geçeceği, devletin ileri gelenlerinin kafasınımeşgul eder ve bu konuda ilgili kişilerle görüşmeler yapılır. Bu, devletin varlığı içinönemlidir. Örneğin, Hz.Muhammed’in amcası Abbas, Hz.Muhammed’in ölümü ilesonuçlanacak olan hastalığı sırasında, başkanlığın, Haşimoğulları’ndan çıkmamasıiçin bazı girişimlerde bulunmuştur. Bunun için bir gün Hz.Ali, hasta olanHz.Muhammed’in yanından çıkınca onun hastalığı hakkında bilgi aldıktan sonra,“Görmüyor musun? Allah’ın Elçisi bu hastalıktan ölmek üzeredir. Ben, Abdülmuttalipoğullarının ölecekleri sırada yüzlerinin ne duruma geldiğini bilirim. Haydi Allah’ınElçisi’nin yanına gidelim de bu işi (yönetim) kime bırakacağını soralım. Bizebırakıyorsa bunu bilelim. Bizden başkasına bırakıyorsa kendisiyle konuşalım, bizimiçin tavsiyelerde bulunsun” deyince, Hz.Ali, “Biz bunu Allah’ın Elçisi’ne sorunca, o dabunu bize vermeyecek olursa, artık bir daha bunu bize vermezler. Onun için onaböyle bir şeyi aslâ sormam”1 diyerek yanıtlamıştır. Hz.Abbas’ın zihnini meşgul edenbir konunun, ayrıca Hz.Ebû Bekir’in, Hz.Ömer’in ve benzerlerinin zihinlerini demeşgul etmediği düşünülemez.Hz.Ali’nin Yönetimi Konusunda Bir Kampanya ve Kırtas OlayıYukarıda da belirtildiği gibi, Hz.Peygamber’in öleceği anlaşılınca, ondan sonrayönetime kimin geleceği konusu sahâbîlerden pek çoğunun zihnini meşgul etmiştir.Kayıtlarda böyle bir kampanyadan açıkça bahsedilmemiş olsa da, Hz.Ali’ninyönetimi (hilâfeti) konusunda Hz.Muhammed yanında bir kampanya başlatılmışolabilir. Bu kampanyaya, belki, başta Hz.Ali’nin eşi ve Hz.Muhammed’in kızıHz.Fatıma, hem Hz.Muhammed’in ve hem de Hz.Ali’in amcası olan Hz.Abbas, oğluAbdullah b.Abbas, Zübeyir, Hz.Muhammed’in kayın pederi olan Ebû Süfyan gibikişiler içeriden; Ammar b. Yasir, Ebû Zer, Mikdat b. el-Esved gibi kişiler de dışarıdandestek vermişlerdir. Bu kampanyaya önderlik edenlerin, Hz.Peygamber’i ikna etmekiçin girişimde bulunmuş olmaları mümkündür. Eğer Kırtas Olayı doğru ise, rivayete∗ Doç. Dr. Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi İslâm Tarihi Öğretim Üyesi1 Şah Muınüddin Ahmed Nedvî-Said Sahid Ansari, Büyük İslâm Tarihi Asrı Saadet PeygamberimizinAshabı II, hazırlayan Eşref Edip, İstanbul 1969, 114; Ahmet b. Hanbel, Müsned I, 263, 325; İbn Sa’d IV/1,18; İbn Hişam, IV, 101; Ebû Bekr İbnî’l-A’râbî, el-Avâsım mine’l-Kavâsım, tahkik: Muhibbüddin el-Hatib,Dımaşk 1412, 177
--------------------------------------------------------------------------------
Page 2
ramazan boyacıoğlu86göre: Hasta yatağında yatarken Hz.Muhammed, “Ben size öyle bir mektup yazayımki, bu mektup sayesinde hiçbir zaman azgınlık yoluna sapmayasınız.” deyince,mektubun yazılıp yazılmaması konusunda başta Hz.Ömer olmak üzere, yanındabulunan sahabe arasında tartışma çıkmış ve Hz.Peygamber de, “Allah’ın Elçisininyanında ihtilâf caiz değildir” diyerek, kendisinin yalnız bırakılmasını istemiştir.2 Başkabir rivayette ise, Hz.Peygamber’in her hangi bir vâsiyette bulunup bulunmadığıAbdullah b. Abbas’a sorulduğunda o, “Hayır, bulunmadı” demiştir. Daha sonraAllah’ın Elçisi, “Ali’yi bana çağırınız” demiş, bunun üzerine Hz.Aişe, “Ebû Bekir’içağırmayacak mısınız?” derken, Hafsa da, “Ömer’i çağırmaya adam göndermeyecekmisiniz?” isteğinde bulunmuşlardır. Bundan sonra hepsi Hz.Peygamber’in huzurundatoplanmışlardır.3 Bu, aynı toplantının başka bir anlatılış şekli midir? Ya da bunabenzer birkaç toplantı yapılmış mıdır? Bunu, ortaya koymak zordur. Bu rivâyet doğruise, Hz.Peygamber yalnızca Hz.Ali’yi istemişti. Ama, önemli bir konu olacağınıöğrenen Hz.Peygamber’in eşleri bu konudan babalarını da haberdar etmişlerdir.Hz.Ali ile, belki de kendinden sonra yerine kimin geçeceği konusunda bir konuşma mıyapacaktı da eşleri, babalarının hassas olduğu bu konuda onları da haberdaretmişlerdi? Ya da bu toplantıya Hz.Ebû Bekir ve Hz.Ömer de katıldığına göre,Hz.Peygamber yönetim konusunda onların görüşlerini mi alacaktı da, hassas olan bukonuda aralarında tartışma çıktı? Ya da, Hz.Ali taraftarlarınca, daha sonra sorunçıkmaması için, Hz.Muhammed’e yazılı bir metin bırakmasının daha uygun olacağıkonusunda tavsiye de mi bulunmuşlardı? Böylece, Hz.Ali taraftarlarınınkampanyasını öğrenen Hz.Ömer, Hz.Peygamber’in, Hz.Ali’yi atayacağı zannıyla,böyle bir şeyin olabileceği duygusuna kapılarak, buna karşı çıkma gereğiniduymuştur. Kaynaklarda Hz.Peygamber’in Hz.Ali’yi yönetici olarak atayacağı ile ilgilibir vesika yoktur. Bu karşı çıkış, Hz.Peygamber’in peygamberliğine ya da kişiliğineolmayıp, yalnızca bir icraatına karşı çıkış olarak görmek gerekir. Yukarıda dabelirtildiği gibi, dünya işleri ile ilgili olarak Hz.muhammed’in sağlığında buna benzerpek çok karşı çıkışlar olmuştu. O halde Kırtas Olayı’nda, bu karşı çıkışı, sankiHz.Peygamber’in Hz.Ali’yi atayacakmış sanısına kapılan Hz.Ömer’in bir davranışıolarak ele almak gerekir. Çünkü, yukarıda da belirtildiği gibi Hz.Muhammed, dünyaişleri ile ilgili olarak Hz.Ebû Bekir ile Hz.Ömer bir konuda görüş birliği yaptılarsa, onuolduğu gibi kabul edeceğini belirtmiştir. İşte bunu bilen Hz.Ömer, bu görüşdoğrultusunda davranışta bulunmuştur. Hz.Muhammed, daha sonra bu konuda birvâsiyet yazdırmadığına göre, burada bir yanlış anlaşılma söz konusudur.Buna benzer birkaç olay da Hz.Ebû Bekir ile ilgili olarak anlatılır. Hz.Aişe,ölüm hastalığı anında ağrıları şiddetlenen Allah’ın Elçisi’nin, “Bana Ebû Bekir ileoğlunu çağırın ki, Ebû Bekir’in yönetimi hususunda hiç kimsenin hırsı olmasın ve hiçkimse temenni etmesin. Bunu (Ebû Bekir’in yönetimine karşı çıkanları) Allah da,inananlar da kabul etmez.” dediğini nakleder. Yine Hz.Aişe, Allah’ın Elçisi’ninhastalığının ağırlaştığı bir sırada Ebû Bekir’in oğlu Abdurrahman’a şöyle dediğinianlatmıştır: “Bana bir kürek kemiği ya da levha getir ki, Ebû Bekir’e bir yazı yazayımda, hiç kimse ona muhalefet etmesin. Ebû Bekir’e muhalefet edilmesini Allah da,inanalar da kabul etmez.”4Kaynaklarda, Hz.Ali’nin yönetime gelmesi ile ilgili olarak algılanan veHz.Peygamber’in söylemiş olduğu iddia edilen pek çok söz varsa da, Hz.Ebû Bekir’inyönetime gelmesi konusunda Hz.Peygamber’den nakledilen, daha çok söz vardır.5Ama Gadir-i Hum’da, Sakaleyn Hâdîsinde, Hz.Ali ile ilgili olarak iddia edilenler doğruolsaydı bunu büyük çoğunluğun bilmesi gerekirdi. Yukarı da belirtildiği gibi Kırtas2 Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi V, çevirenler: Zâkir Kadiri Ugan-Ahmet Temir, İstanbul 1992, V,8843 Taberî,V, 890-891; aynı konu için bakınız: İbn Kesîr, V, 393-3944 İbn Kesir, V, 394-3955 İbn Kesir, V, 394-398, 401-407
--------------------------------------------------------------------------------
Page 3
hz. muhammed’in hastalığı87Olayında da Hz.Peygamber ne Hz.Ali ile, ne de Hz.Ebû Bekir ile ilgili bir şeybırakmamıştır. Rivâyetlere göre sözde kalmıştır.Hz.Ömer’in, Hz.Ali’nin hilâfetine karşı çıkışı onu sevmediğinden değildir.Çünkü herkesin bildiği gibi Hz.Ömer, kendi emirliği döneminde, her önemli konudaHz.Ali ile danışmalarda bulunur onun görüşlerini alırdı. Ayrıca, daha sonra Hz.Ömer,Hz. Ali’nin damadı olacaktır. Hz.Ali’nin takvası, bilgisi, cesâreti, şecâati, komutanlığıvs. tartışılmaz. Öyleyse bu karşı çıkışın nedeni, çok yetenek ve beceri isteyen devletbaşkanlığına Hz.Ali’yi belki ehliyetli görmemişidir. Kur’an’da, “Gerçekten Allah size,emânetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletlehükmetmenizi emreder...”6. Ya da hilâfetin saltanata dönüşmesinden korkmuştur.Öyle ise olaya bu açılardan da bakmak gerekir.Hz.Ömer, yaralandığı ve öleceğini anladığı zaman bile Hz.Osman, Hz.Ali,Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebî Vakkas, Talha ve Zübeyr gibi ashabın ilerigelenlerini ve halkın istemesine rağmen kendi oğlu Abdullah’ı bile devlet başkanlığımakamına, devlet başkanında olması gereken bazı vasıflara yeterli şekilde sahipolmadığı için, uygun görmemiştir. O, “Eğer Ebû Ubeyde sağ olsaydı onu seçerdim.Çünkü Allah, onu niçin seçtiğimi bana sorunca, Rasûlullah’ın onun için, ‘Buümmetimin güvenilir adamı’ dediğini duyduğumu söylerdim. Ebû Huzeyfe’ninözgürlüğüne kavuşturduğu Sâlim sağ olsaydı onu seçerdim. Rabbim niçin onuseçtiğimi sorarsa, Allah’ın Elçisi’nin onun için, ‘Sâlim, Allah’ı en çok seven kimsedir’dediğini duydum diye hesap verirdim”7 demiştir.Hz.Peygamber’in Ölümü Üzerine, Hz.Ömer’in DavranışıHz.Peygamber öldüğü zaman, Hz. Peygamber’in ölümü üzerine, mescitte birkonuşma yapan Hz.Ömer, güya “Münafıklardan bir takım kişiler Allah’ın Elçisi’ninöldüğünü iddia ediyorlar. Allah’ın Elçisi ölmedi. Musâ/İsa b. İmran’ın kavmi arasındakırk gün kaybolduktan/göğe çıktıktan sonra kavmi yanına döndüğü gibi, Allah’ın Elçiside yanımıza dönecek, kendisinin öldüğü haberini yayanların ellerini ve ayaklarınıkesecektir” şeklinde veya buna benzer sözler söylemiştir. Hz.Ömer konuşmasınadevem ettiği esnada Hz.Ebû Bekir, doğruca Allah’ın Elçinin bulunduğu yere gitti.Üzerinde örtü bulunan Allah’ın elçisinin örtüsünü kaldırıp yüzünü açtı ve yüzündenöptü. Sora konuşmakta olan Ömer’in yanına geldi. Hz.Ebû Bekir de halka birkonuşma yaptı ve “Muhammed ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelipgeçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, eskiye mi döneceksiniz?3/144” ayetiniokuduktan sonra “Muhammed ölmüştür” demiştir. Daha sonraları Hz.Ömer, “EbûBekir’den duyduğum ayet beni şaşkına çevirdi. Allah’ın Elçisinin öldüğünü işte ozaman bildim”8 demiştir. Eğer Hz.Ömer’in “Allah’ın Elçisi ölmedi. Musa/İsa b. İmran’ınkavmi arasında kırk gün kaybolduktan/göğe çıktıktan sonra kavmi yanına döndüğügibi, Allah’ın Elçisi de yanımıza dönecek, kendisinin öldüğü haberini yayanlarınellerini ve ayaklarını kesecektir” dediği, doğru kabul edilirse, Hz.Ömer gibi biri, İslâm’ıve Kur’an’ı hiç anlamamış olur. Hz.Ömer, İslâm’ı ve Kur’an’ı anlamadığına göresahabeden hiç kimse anlamamış anlamı çıkar ki bu doğru değildir. Çünkü,Hz.Peygamberin öleceğine dair ayetler vardır. Ayrıca, Peygamberin Mûsa/İsa gibikırk gün kaybolacağına veya göğe çıkacağına, sonra kavmine döneceğine veöldüğünü söyleyenlerin ellerini ve ayaklarını keseceğine dair sözler, Kur’anaçısından anlamsızdır. Ayrıca Hz.Peygamberin cesedi evinde dururken, münafıklaröldüğünü anlamış da Hz.Ömer mi anlamamış? Hz.Peygamberin ölümü üzerine,Hz.Ömer’in şok ve üzüntü anında söyleyeceği sözler, böyle mi olmalıydı?6 Kur’an, Nisâ 4/587 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi II (D.G.B.İ.T.), İstanbul 1986, 191; Şah Muınüddin Ahmed,A.g.e.I, 2378 Taberî, V, 896; Ebu’l-Ferec, Abdurrahman b. Ali b.Muhammed İbnü’l-Cezvî, Menâkıbu Emirü’l-Mü’minînÖmer b.el-Hattab, tahkik: Zeyneb İbrahim el-Kârût, Beyrut 1987, 49; İbn Hişam, IV, 334-335; İbn Sa’d, II,226-268
--------------------------------------------------------------------------------
Page 4
ramazan boyacıoğlu88Hz.Peygamber’in, Mekke döneminde, Ömer’in Müslüman olması için,“Allah’ım! Sana sevimli olan iki kişi ile İslâm’ı yücelt. Ömer b. Hattab, Ebû Cehil b.Hişam.” Ya da “Ey Allah’ım Ömer b. Hattab ile dini aziz kıl” diye kendine dua edilenbir kişiydi.9Aşağıdaki âyetlerin ışığı altında bu olay ele alınırsa, Kur’an’ı toplayanheyette yer alan Hz.Ömer’in bu âyetleri bilmiyor olması mümkün değildir. İslâmöncesi dönemde bile Mekke kent devletinin sefirliğini yapacak kadar iyi yetişmiş olanHz.Ömer10, ayrıca Peygamber’imiz zamanında fetva verenler arasındaydı.11Yüce Kur’an’da, “Muhammed, ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelipgeçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, eskiye mi döneceksiniz? Kim eskiyedönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olamaz. Allah, ödüllenecekleriödüllendirir.”12Haydi Hz.Ömer’in, bu ayet o an için aklına gelmemişse, aşağıdakiayetler de mi aklına gelmemiştir: “Biz, senden önce de hiçbir beşere sonsuzlukvermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar sonsuza kadar kalacaklar mı?”13, “(EyMuhammed!) Muhakkak sende öleceksin onlar da ölecekler.”14 buyrularak,Hz.Muhammed’in de öleceğini belirtilmiştir. Ayrıca, “...Bugün size dininizitamamladım ve sizin için İslâm’ı beğendim...”15âyeti ile dinin tamamlandığıbildirilmişti.Bu âyetlerden başka, Hz.Peygamber’in, aşağıda belirtilmiş olan, gerek VedâHaccında ve gerekse değişik yerlerdeki yaptığı konuşmaları ile, onun ölümünyaklaştığını herkes anlamışken, yalnızca Hz.Ömer’in anlamamış olması çok garipolur.Hz.Muhammed vedâ haccını yapmış, hutbesini okuduktan sonra oradabulunanlara, “Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?” diye sorunca,oradakiler, görevini yaptığına dair tanıklık edeceklerini söylemişlerdi. Bunun üzerineHz.Muhammed, “Ey Allah’ım şahit ol! Ey Allah’ım şahit ol! Ey Allah’ım şahit ol”diyerek sözlerini bitirmişti.16Yine Hz.Ömer ve İbn Abbas gibi kişiler, “Allah’ın yardımı ve zaferi gelip deinsanları bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğünde Allah’ını överekO’nu yücelt ve Ondan bağışlama dile, ki O tövbeleri kabul eder”17 sûresi indiği zaman“Bu sûre, Allah’ın Elçisi’nin ölümünün yaklaştığı gösterir” demişlerdi.18Hz.Peygamber, Vedâ haccı anında, Cemreleri (Şeytan taşlama) taşlarkendurmuş ve yanındakilere söyle demiştir: “Hac anında yapılacak işleri benden alın.Belki, bu yıldan sonra haccetmeyeceğim.”19Hastalığı anında Hz.Muhammed, helâllaşmak için insanları mescitte toplamışve şu konuşmayı yapmıştır:“Ey insanlar! Artık aranızdan ayrılma vaktim geldi. Beni artık aranızda, bumakamda görmeyeceksiniz. Ben yapmam gerekeni sizin için yaptım. Bakın, benkimin sırtına kamçı vurmuş isem işte sırtım, gelip sırtıma vursun, misilleme yapsın.Ben kimin malını almış isem, işte malım gelsin alsın. Ben kimin ırzına küfretmiş isem,işte ırzım gelip misilleme yapsın. Ve hiç kimse, ‘Allah’ın Elçisi tarafındankınanmaktan korktuğum için misilleme yapmadım.’ demesin. Bilesiniz ki,kınamak, kötülemek benim şanımdan ve huyumdan değildir. Sizin aranızda en çoksevdiğim kişi, şayet bende varsa gelip hakkını alan veya bana hakkını helâl eden9 Tabakât III, 26710 İbnü’l-Cevzî, 11; Suyutî, Tarihu’l-Hulefâ, Mısır 1952, 10811 Gazzâlî, Ihyaü Ulumi’d-Din I, Kahire 1967, 37; Muhammed Abdulhay el-Kettânî, et-Terâtibü’l- İdâriyye I,138-13912 Kur’an, Âl-i İmrân 3/14413 Kur’an, Enbiyâ 21/3414 Kur’an, Zümer 39/3015 Kur’an, Mâide 5/316 İbn Kesîr, V, 28417 Kur’an, en-Nasr 110/1-318 İbn Kesîr, V,. 38719 A.g.e., V,386
--------------------------------------------------------------------------------
Page 5
hz. muhammed’in hastalığı89kimsedir. Ben, bir kimsenin hakkı benim boynumda iken Yüce Allah’ın huzurunaçıkmak istemiyorum. Suçsuz olarak O’nun huzuruna gitmek istiyorum.”20Hz.Aişe rivâyeti ile değişik anlatır: Hz.Muhammed öldüğü anda, Ömer ileMuğire b. Şube gelip içeri girmek için izin istediler. Ben de girmelerine izin verdim.Ömer, Allah’ın Elçisine bakıp, “Vay be, Allah’ın Elçisi ne kadar da şiddetli bayılmış”dedi. Sonra ikisi kalkıp çıkmak istediler. Kapıya yaklaştıklarında Muğire, “Ey Ömer,Allah’ın Elçisi ölmüş” dedi. Ben de, “Yalan söylüyorsun. Sen fitneci bir adamsın. Allahmünafıkları tamamen yok etmedikçe Allah’ın Elçisi ölmeyecektir”21 dedim. Akla yakınolan bu anlatılıştır. Hz.Aişe, Hz.Peygamber’in ölmüş olduğu anlamamış olduğundan,Hz.Ömer, onu ürkütmek istemeyip Hz.Peygamber’in bayıldığını söylemiştir. Muğireise, doğruyu söyleyince, Hz.Aişe’yi ürkütmüş ve kendine hakaret ettirtmiştir. AmaHz.Ömer için de, “Doğrusu Allah, münafıkları tamamen yok etmedikçe Allah’ın Elçisiölmeyecektir” diye insanlara hitap ettiği rivayet edilmektedir.22Kısacası, Hz.Peygamber’in öleceği ile ilgili olarak âyetler ve yaşanan bütün buolaylar herkes tarafından bilirken, nasıl olur da sahabenin ileri gelenlerinden biri olanHz.Ömer, Hz.Peygamber’in ölümlü olduğunu ve öleceğini anlamamıştır?Eğer Hz.Ömer, dışarıdaki halka, Hz.Peygamber’in ölmediğini söylemişse, bubir tedbir gereğidir. Çünkü bazı kişiler iktidarı ele geçirmek için zor kullanıp kandökebilir ve ihtilal çıkarabilirdi. Ülke güvenliği sağlandıktan sonra, bu konudaaçıklama yapmak daha uygun olabilrdi. Herkesin bildiği gibi, krallar ve sultanlaröldükleri zaman, yeni kral ya da sultan iş başına geçinceye kadar, halktan gizlenir.Hz.Ömer’in sıkıntısı buydu. Belki o, Medine dışında Sünh’deki evinde23 olan Hz.EbûBekir’i bekliyordu.Hz.Ömer, çok sevdiği Hz.Peygamber’in ölümünden şüphesiz ki üzülmüştür.Bu üzüntüsünü içinde tutarak, böyle bir anda halkın yanlış bir hareketine fırsatvermek istememişti. Öyleyse Hz.Ömer, olayları önceden gören bir yapıya sahip olanbiri olarak, “Muhammed ölmedi, öldü diyenleri öldürürüm” diyerek tedbir almıştır.Bundan sonra, Hz.Peygamber’in cesedi daha kaldırılmadan , acele ile devletinbaşına uygun birini belirlemek durumu ortaya çıkmıştır.Bu arada, gerçekten de Hz.Ömer’in korktuğu şey fazla sürmeden ortayaçıkmış ve Ensar, Sa’d b. Ubade’ye biat etmek üzere Saideoğullarının gölgeliğindetoplanmıştı.24Hz.Muhammed’den Sonra Hilâfet Sorunu ve Hz.Ebû Bekir’in HâlifeSeçilmesiİslâm öncesi, bedevîler arasındaki kabile başkanının seçimi biraz incelenirse,hâlife seçiminin de buna benzediği anlaşılır. İslâm öncesinde, bedevîler arasındakisosyal yapı, aşiret düzeni şeklindedir. Kabile, birbiriyle soy bağı ile bağlananaşiretlerden, ya da ailelerden oluşurdu. Ama, kabile başkanının seçimi pek kolayolmazdı. Bir kişinin başkan seçilebilmesi için yiğitlik, cömertlik, akıllılık, uysallık gibiözellikleri aranırdı. Ancak, özgürlüğe alışmış olan bedevî, çoğu kez, kabilebaşkanının koyduğu ağır hükme boyun eğmediği gibi, onu bu konuda zorlayacak birgüç de yoktu. Bedevî, isterse bir hükme karşı çıkar ve kabilesini terk ederdi. Kısacasıburada bir otorite boşluğu söz konusudur. İşte hilâfet seçimi ile bu otorite boşluğugiderilecek ve devletin başına, genelde, bütün kabilelerin kabul edebileceği birkabileye mensup bulunacak ve bu kabileden seçilen bir kişinin yönetimi altında, dahakapsamlı olan devlet oluşturulacaktır.2520 A.g.e., V, 398-399; Taberî, V, 878-87921 Tabakât II, 267; İbni Kesir, V, 414-41522 İbn Kesîr, V, 414-41523 Taberî, V, 89624 A.g.e., V, 89825 Ramazan Boyacıoğlu, “Hilâfet”, 10 Kasım 1999 Devlet Töreni ve Hilâfetten Cumhuriyet’e Paneli, AtatürkAraştırma Merkezi, Ankara 2000, 91
--------------------------------------------------------------------------------
Page 6
ramazan boyacıoğlu90Ama bu o kadar da kolay olmamıştır. Hz. Ebû Bekir’in seçilmesi için epeycekarşılıklı bağrışmalar, tartışmalar olmuştur.Yukarıda belirtildiği gibi, Hz.Peygamber öldüğü zaman Medine’de olmayanHz.Ebû Bekir, Hz.Peygamber’in öldüğü haberini alınca Medine’ye gelmişti. ÖnceHz.Peygamber’in odasına giren Hz.Ebû Bekir, onun yüzündeki örtüyü kaldırıp yüzünüöpmüştür. Bundan sonra halkı yatıştırıcı bir konuşma yaparak Hz.Peygamber’inöldüğünü bildirmiştir.Bu arada, Hz.Peygamber öldüğüne göre, kabile başkanı seçmeye alışık olanMedineli Ensar, Saideoğullari gölgeliğinde, başkan seçmek için toplanmışlar veseçmek için, hasta yatağından Sa’d b. Ubade’yi kaldırmışlar, sarıp sarmalanmışolarak oraya getirmişlerdi. Ayrıca Hz.Ali, Hz.Zübeyr ve beraberindeki arkadaşları da,Hz.Fatma’nın evinde toplanmışlardı. Başkan seçmek için Saideoğulları gölgeliğindeEnsar’ın toplandığını öğrenen Hz.Ömer, Hz.Ebû Bekir’e, Ensar’ın toplandığı yeregitmelerini söylemiştir. Böylece Hz.Ebû Bekir, Hz.Ömer ve Hz.Ebû Ubeyde b. Cerrah,Ensar’ın toplandığı yere gitmek zorunda kalmışlardır.26Hz.Ebû Bekir, Ömer ve Ubeyde yolda giderken Ensar’dan Uveym b. Sâide ileMa’n b. Adiyy adında iki kişi ile karşılaşmışlar ve bu iki kişi onların, Ensar’ıntoplandığı yere gittikleri öğrenince, “Ey Muhacir topluluğu! Onların yanınayaklaşmayın, siz kendi işinize bakın” diyerek, bu üçünü uyarmışlardır.27 Bu iki kişininsöylediklerinden anlaşıldığı gibi, Mekke’den göç edip gelen Muharcirler ile Medine’ninyerli halkını oluşturan Ensar arasında çok çetin tartışmaların olacağı ortaya çıkıyordu.Gerçekten de Muhacirlerden olan Hz.Ebû Bekir, Ömer ve Ebû Ubeyde orayaulaştıkları vakit, Ensâr’dan birisi, “Ey Muhacirler! Biliniz ki biz, Allah’ın Ensarı(Yardımcıları) ve İslâm’ın öncü askerleriyiz. Siz bize katılmış olan bir topluluksunuz.Bizi aslımızdan ayırmak ve yönetimi bizden zorla almak mı istiyorsunuz?” şeklindeitirazlarda bulununca, bundan sonra Hz.Ömer, araya girip konuşmak isteyince, serttutumundan dolayı Hz.Ebû Bekir, “Yavaş ol ey Ömer” diyerek onun konuşmasınıengellemiş ve kendisi, herkesi yatıştıracak olan bir konuşma yapmış ve özet olarak,“Ey Ensar topluluğu! Sizin söylediğiniz iyilikler doğrudur. Fakat Araplar bu işi,Kureyiş’ten başkasına bırakmazlar. Araplar içinde Kureyş, soy ve bölge bakımındanen şereflisidir.” dedikten sonra, Hz.Ömer ile Ebû Ubeyde’yi göstererek, “Sizin içinişte bu iki adama razı oldum ve onları seçtim. O halde onlardan hangisini dilersenizona bey’at edin” demiştir. Bu konuşma üzerine yine Ensar’dan Hubab (ya daHabbab) b. Münzir, “Biz develerin kaşındığı otlar değiliz. Ey Kureyş topluluğu! Sizdenbir emir, bizden de bir emir olsun” diyerek itirazda bulunmuştur. Durumun bu şekildeseyrettiği ve farklı seslerin çoğaldığı bir anda Hz.Ömer ile Ebû Ubeyde, “Allah’ayemin ederiz ki, bu konuda biz senin başına emir olmayız. Çünkü sen Muhacirlerinen erdemlisi ve İslâm dininin en değerli buyruğu olan namazda, Allah’ın Elçisi seniimâm yapmıştır. Elini uzat da sana bey’at edelim” şeklinde karşılık verdikleri birsırada, Ensar’dan olan Beşir b. Sa’d, Hz.Ebû Bekir’e ilk bey’atı yapmış ve Hz.Ömerile Ebû Ubeyde onu izlemişlerdir. Beşir b. Sa’d’ın bu davranışından dolayı Hubab b.Münzir, “Senin bu yaptığın akrabalığa yakışmaz. Sen, emirlik konusunda amcanoğluna karşı başkalarını mı uygun görüp destekledin?” deyince, Beşir, “Hayır. Allah’ayemin olsun öyle değil. Ben bu kimselerin haklı oldukları bir konuda anlaşmazlığadüşmek istemedim” diyerek cevap vermiştir.28Ensâr seçmek için yatağından kardırıp getirdiği Sa’d b. Ubâde, hemseçilmediğinden, hem de Ebû Bekir’e bey’at etmesini isteyenlere kızmış ve “Allah’ayemin ederim ki kesinlikle bey’at etmem. İster bütün insanlar ve cinler sizden yana26 İbnü’l-Esîr, El Kâmil Fi’t-Tarih Tercümesi, çeviren: M. Beşir Eryarsoy, redaktör: Mertol Tulum, İstanbul1991, 298-301; İbn Kesîr, V, 421; Taberî, V, 89827 İbnü’l-Esîr, II, 300; İbn Kesîr, V, 42128 İbn Kesîr, V, 422-423; İbnü’l-Esîr, II, 302-303; Taberî,V, 900-901
--------------------------------------------------------------------------------
Page 7
hz. muhammed’in hastalığı91olsalar bile, ailemden bana katılanlarla birlikte, bütün gücümle savaşırım, ama bey’atetmem. Ben Rabbimin önüne çıkıncaya kadar size bey’at etmeyeceğim” diyordu.29Yine, Hz.Ebû Bekir’in hâlife seçilmesinden sonra, Hz.Ali ile Haşimoğulları,Zübeyr b. Avam, Talha b. Ubeydullah gibi kişiler de bey’atta geciktiler. Hatta,Hz.Ali’nin halasının oğlu olan Zübeyr, “Ben Ali’ye bey’at edilmedikçe kılıcımı kınımasokmam” diyerek karşı çıkmıştır.30 Belki Hz. Ali’nin temkinli davranışı, bir sorunçıkmasını önlemiştir.Kısacası, “Ebû Bekir’in hâlifeliği bir oldu bitti” diyenlere karşı, kendi dönemindeHz.Ömer, “Evet öyle oldu ama, Allah fitnenin şerrinden toplumu korudu. Bugünaranızda Ebû Bekir’den başka, kendisine kayıtsız şartsız itaat edilen bir kimse yoktur.O, Hz.Peygamber’in ölümü anında en hayırlı arkadaşımızdı” diyerek, gerçekten onunseçilmesiyle toplum fitneden korunmuştur.31Her ne kadar İslâm, kabile asabiyetini kaldırmış olsa da, Müslümanlararasında gizliden gizliye devam etmiştir. Bazı şeyleri bir nesilde çözmek kolayolmamıştır. Bugün bile, kabileler arasında, hatta toplumlar ve devletler arasındaasabiyet duygusu vardır. İslâm’dan önce, Arap yarımadasındaki Araplar arasındakikabileler incelenirse, bu üstünlüğün Mekke’deki Kureyş kabilesinde olduğu görülür.Bunun nedeni, Kâbe’nin Mekke’de olması, Kureyş’in ona hizmet vermesi ve orayagelen hacılar tarafından onların sevilip sayılmış olmalarındandır. Bu yüzden gittiğiyerlerde sevilip sayılmış olmalarını Kur’an’daki Kureyş sûresinde “Kureyş’esevdirilmiş olmasından, yani yaz-kış seyahatleri onlara sevimli kılınmasından dolayıKureyş’liler, kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkuları giderilen bu Evin(Kâbe) Rabbine kulluk etsinler” şeklinde dile getirilir. Hatta, bundan rahatsız olanEbrehe, Kâbe’yi yıkmak için Mekke’ye kadar gelmiş ve orada büyük bir hezimeteuğramıştır. Bu olay da Kureyş’in Araplar arasındaki değerini artırmıştır.Saideoğulları gölgeliğindeki tartışmalar anında, Hz.Ebû Bekir, “Kureyş bu işinvâlileridir. Yani yönetim onların elinde olmalıdır. İnsanların iyileri, iyi olanlara uyarlar,kötüleri de kötü olanlara uyarlar” şeklinde Hz.Muhammed’den bir söz rivayetetmiştir.32 Bu da orada bulunanları etkilemiştir.Öyleyse o dönemde Araplar arasında bir sıralama yapılacak olursa, birincisırayı Kureyş alır. Ondan sonra, Kureyş’e müttefik olduklarından Sâkif ve Kinâne,Hevâzin, Ehâbîş gibi kabileler gelirler. Belki, Medine’deki Evs ve Hazrec kabileleriise, bunların yanında üçüncü ve daha sonraki sıraları alırlar. Burada, Hevazin savaşıanında olan çok ilginç bir olayı anımsatmak gerekir: Müslüman ordusu, Hevazinlerinkarşısında bir an için bozguna uğramış ve kaçmaya başlamıştı. Bu durumu görenHz.Peygamber, orduyu yeniden toplamak ikin epey gayret göstermişti. Bu arada falokları yanında taşıyan Ebû Süfyan Sahr b. Harb, “Onların hezimeti denize varmadanönce sonu gelmez. (Yani bu bozulma denize kadar gider.)” derken, Safvan b.Ümeyye’nin anne kardeşi olan müşrik Kelede (Kelde) b. Cebele b. Hanbel, “İşte şimdibüyü bozulmuştur” diye sevincini bildirmiştir. Bunlara karşı yine, o zaman henüzmüşrik olan Safvan b. Ümeyye, “Çenenizi kapayınız. Vallahi Kureyş’ten bir adamınbana hakim olması, Hevazinli bir adamın bana hakim olmasından daha iyidir”33diyerek, onları susturmuştur. Hatta Bedir savaşında Mekkeli Kureyş, Medinelileri kendilerine denk saymadıkları için onlarla vuruşmak istememişlerdir.34Böyle bir toplumdan, birliği sağlayacak bir kişiyi bulup çıkarmak kolayolmamıştır. Ancak, Hz.Ömer’in çabaları sonucunda Hz.Ebû Bekir gibi biriseçilebilmiştir.29 İbnü’l-Esîr, II, 30430 A.g.e., II, 29831 İbn Kesîr, V, 42132 Taberî, V, 90133 İbnü’l-Esîr, II, 244; İbn. Kesîr, V, 54834 İbnü’l-Esir, II, 122
--------------------------------------------------------------------------------
Page 8
ramazan boyacıoğlu92Hatta, Ebû Bekir’e biat edildikten sonra bir gün, Hz.Ebû Bekir’i, kolunda hurmadalından yapılmış sebeplerle sabah erkenden pazara giderken gören Hz.Ömer, “Neyapıyorsun? Sen Müslümanların yükünü yüklendin” deyince, Hz. Ebû Bekir, “Çolukçocuğumu nereden geçindireceğim?” şeklinde yanıt verir. Bunun üzerine Hz.Ömer,onu, Ebû Ubeyde’ye götürür ve ona bir maaş bağlatır.35 Görüldüğü gibi, Hz.Ömer,devlet tecrübesi olan bir kişiliğe sahipti.Bütün bu tartışmalardan ortaya çıkan sonuç, her ne şekilde olursa olsun, Hz.Muhammed, istese yapabildiği halde, devletin başına geçecek hiçbir kimsebırakmamıştır. O halde devlet başkanının seçimi kamuoyuna kalmıştır.Hz. Ömer, zaten çok açık olmayan Kırtas olayında, dünya işleri ile ilgiliolduğundan, kendi bildikleri doğrultusunda davranmıştır. Ayrıca, Hz. Peygamber’inölümü anındaki Hz. Ömer’in tavrını, tamamıyla devletin bekası ve ümmetin sulhusalahı için düşünülmüş stratejik bir siyaset izleme olarak değerlendirmek gerekir.Hz.Ebû Bekir’in seçimi hakkında bazı tartışmalar yapılmıştır. Ayrıca, o tarihteherkesin katımıyla bir seçimin beklemek mümkün değildir. Memnun olanlar ve az daolsa memnun olmayanlar olmuştur. Olaya o dönemin tarihi şartlarını göz önündebulunduracak olursak bunda yadırganacak bir durum yoktur. Hz. Ebû Bekir’inseçilmesinde, kabile asabiyetinin hala kalkmadığı bir toplum düzenin olduğu gözeçarpmaktadır. Kansız bir şekilde Hz. Ebû Bekir’in başkan seçilmesini bir başarı olarakdeğerlendirilmelidir.35 Tabakat III, 184
Yorum