sia; cogunlugun bazi davranis ve tutumlarini elestirip bu hatalarin giderilmesi yolunda önemli cabalar sarfediyorken; asirlar sonra kavustugu nisbi huzur, asayis ve güvenlikle; bu hatalarin giderek islam ümmeti arasinda normal karsilanip kök salarak adet ve gelenek haline gelmesi nedeniyle bu hata ve yanlislarin kökünü kaziyarak gercek islami yasam ve nizam bicimini yeniden ümmete kazandirmaya muvaffak olamadi. bu önemli tutum ve hallerden biri;kurani kerimde sarihem emredilen ve hz.Resulullah tarafindan da önemle vurgulanmis olan sosyal düsünce -ve ümmet arasinda vahdet-i kelime" olusturma ve bunu korumaydi.
Müslümanlar, kuran ve sünnet geregince, bu iki asilla ilgili her hususta görüs farkliligina düsmekten sakinmakla vazifeliydiler, ne pahasina olursa olsun islami birligin korunmasi gerekiyordu.
ne var ki, hz. resulu ekremin rihleti ve akabinde ortaya cikan ihtilaf ve anlasmazliklarla birlikte bu islami sünnet terkedildi, bütün islami sahalarda, hatta islami kültürde bile müslümanlar arasinda anlasmazliklar dogmaya basladi.
herkes kendine göre bir yol tutturmus gidiyordu; sosyal hayat degil, ferdi ve münzevi hayat hakimdi simdi. ihtilaflar günden güne körükleniyor, felaketler birbirini izliyor, ayriliklar artip ucurumlar büyüyordu. bu durum günümüze kadar ayni minval üzere sürüp geldi ve sadece siaya muhalif olan ekseriyet arasinda degil, bizzat sia arasinda da hakim oldu.
münferit düsünce metodlarinin artmasi ve giderek yayginlasmasiyla birlikte sia dünyasinda kelam sahasinda ihtilaflar olustu ve bu kelami anlasmazliklar nihayet keysaniyye, zeydiyye ve ismailiyye gibi cesitli mezheplerin ortaya cikmasina neden oldu.
nitekim kelam konusunda basgösteren bu ihtilaflar, ekseriyetteki müslümanlari da ayni müskülatla karsi karsiya birakarak onlar arasinda da mücebbere -cebriyye-, muhafavviza, mücessime, hururiye ve havaric -hariciler- gibi cesitli mezhepler yaratti.
Müslümanlar, kuran ve sünnet geregince, bu iki asilla ilgili her hususta görüs farkliligina düsmekten sakinmakla vazifeliydiler, ne pahasina olursa olsun islami birligin korunmasi gerekiyordu.
ne var ki, hz. resulu ekremin rihleti ve akabinde ortaya cikan ihtilaf ve anlasmazliklarla birlikte bu islami sünnet terkedildi, bütün islami sahalarda, hatta islami kültürde bile müslümanlar arasinda anlasmazliklar dogmaya basladi.
herkes kendine göre bir yol tutturmus gidiyordu; sosyal hayat degil, ferdi ve münzevi hayat hakimdi simdi. ihtilaflar günden güne körükleniyor, felaketler birbirini izliyor, ayriliklar artip ucurumlar büyüyordu. bu durum günümüze kadar ayni minval üzere sürüp geldi ve sadece siaya muhalif olan ekseriyet arasinda degil, bizzat sia arasinda da hakim oldu.
münferit düsünce metodlarinin artmasi ve giderek yayginlasmasiyla birlikte sia dünyasinda kelam sahasinda ihtilaflar olustu ve bu kelami anlasmazliklar nihayet keysaniyye, zeydiyye ve ismailiyye gibi cesitli mezheplerin ortaya cikmasina neden oldu.
nitekim kelam konusunda basgösteren bu ihtilaflar, ekseriyetteki müslümanlari da ayni müskülatla karsi karsiya birakarak onlar arasinda da mücebbere -cebriyye-, muhafavviza, mücessime, hururiye ve havaric -hariciler- gibi cesitli mezhepler yaratti.
Yorum