Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

    Geylanin gerçekle alakasız yazılarını koyuyorum.Böylece Geylani bizim rehberimiz olamaz bilinsin.

    Sofiyye-i aliyyenin büyüklerinden ve reislerinden aynı zamanda Peygamber efendimizin torunlarından olan, gavs-i azam, seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
    (Muhammed aleyhisselamın ümmeti, başka Peygamberlerin ümmetlerinden daha üstündür. Bu ümmetin de üstünü, Ona iman ederek mübarek yüzünü görmekle şereflenen Eshab-ı kiramdır ki, hepsi Ona tâbi olmuş, Onun için harp etmiş, Onun uğruna canlarını, mallarını feda etmiştir. Onun emrini yapmak, birinci vazifeleri olmuş, her şeyde Onun yardımcısı olmuşlardır. Bu Eshabın da en üstünü Hudeybiye’de, Resulullah ile biat edip, Onun için ölmeye hazır olduklarını söz veren kahramanlardır. Bunlar, 1400 kişi idi. Bunların da en üstünü, Bedir muharebesinde bulunanlardır ki, bunlar 313 kişi idi.

    Bunların da üstünü, ilk müslüman olan kırk kişidir ki, kırkıncısı Hz. Ömer, bunların otuz dördü erkek, altısı kadındır. Bunların da üstünü Aşere-i mübeşşere, yani Cennete girecekleri ismen müjdelenen on kişidir. Bunlar, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr bin Avvam, Abdurrahman bin Avf, Sad ibni Ebi Vakkas, Said bin Zeyd, Ebu Ubeyde bin Cerrah’dır.

    Bunların da üstünü Hulefa-i raşidin, yani dört halife olup, bunların da üstünü Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, ondan sonra Hz. Osman, ondan sonra Hz. Ali’dir. Bu dördünden Hz.Ebu Bekir, iki sene dört ay, Hz.Ömer on sene, Hz.Osman oniki sene, Hz.Ali altı sene Resulullahın Halifesi oldu “radıyallahü anhüm”.

    Dördünün hilafeti, bütün Sahabenin arzusu ve oy birliği ile ve her birinin, zamanının en üstünü olması ile idi. Zor ile, kuvvet ile ve kendinden daha üstün olanın hakkını almak sureti ile değildi. Ebu Bekri Sıddık, Muhacirlerin ve Ensarın söz birliği ile halife oldu. Şöyle ki, Resulullah vefat edince, Ensar-ı kiram, sizden bir emir, bizden bir emir olsun demişti. Hz. Ömer ayağa kalkıp, ey Ensar! Resulullahın Ebu Bekir’e, (Eshabıma imam ol!) diye emir buyurduğunu unuttunuz mu? deyince, biliyoruz ya Ömer, dediler. Hz.Ömer, devam ederek, içinizde Ebu Bekir’den üstünü var mı? dedi. Ensarın hepsi, kendimizi Ebu Bekir’den üstün sanmaktan Allah’a sığınırız, dedi. Hz.Ömer, Resulullahın tayin ettiği makamdan Ebu Bekir’i azletmeyi hanginiz hoş görür, deyince, bütün Ensar, hiçbirimiz hoş görmeyiz. Onu azletmekten Allah’a sığınırız, dediler. Muhacirler ile elbirliği yaparak Ebu Bekri Sıddıkı halife yaptılar. Hz.Ali ve Zübeyr de, sonra oraya geldi. İkisi de Halifeyi kabul etti. Hz.Ebu Bekri Sıddık, üç defa ayağa kalkıp, (Beni halife kabul etmekten vazgeçeniniz var mı?) dedi. Önde duranlar arasında bulunan Hz. Ali, ayağa kalkıp, (Hiçbirimiz vazgeçmeyiz. Vazgeçmeyi hiçbir zaman hatırımızdan geçirmeyeceğiz. Resulullah seni, hepimizin önüne geçirdi. Kim, seni geriye çekebilir?) buyurdu.

    Hz.Ebu Bekri Sıddıkın halife olmasını isteyerek, en tesirli söz söyleyenin Hz. Ali olduğu kuvvetli, sağlam haberlerle gelmiştir. Mesela, Deve vakasından sonra, Abdullah bin Keva, Hz.Ali’ye gelip, Resulullah hilafet için, sana bir şey söylemedi mi? dediğinde: (Biz, önce dindeki vazifemize bakarız. Dinin direği ise namazdır. Allahü teâlânın ve Resulünün, dinde, bizden beğendikleri şeyleri, dünyalık olarak beğenir, seçeriz. Bunun için Ebu Bekir’i halife yaptık) buyurdu.

    Resulullah son günlerinde, hasta iken, namaz kıldırmak için, Ebu Bekri Sıddıkı kendi yerine imam yapmıştı. Bilal-i Habeşi her ezan okuduğunda, (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olsun!) buyururdu. Resulullah, kendinden sonra, Hz.Ebu Bekir’in halife olmaya, herkesten daha layık olduğunu gösteren ve Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’den her birinin de, kendi zamanlarındaki insanlardan, hilafete en layık olduklarını bildiren çok şeyler söylemiştir.) [Gunyet-üt-Talibin]


    Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri aynı kitabında, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hasan’ın üstünlüklerini gösteren hadis-i şerifleri ve hilafetlerini uzun uzadıya bildirdikten sonra, buyuruyor ki:
    İmam-ı Ali şehid olunca, imam-ı Hasan müslüman kanı dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti bırakmak istedi. Hz. Muaviye’ye teslim etti. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Hz. Muaviye’nin hilafeti hak ve sahih oldu. Bu suretle, Server-i âlemin haber vermiş olduğu, (Bu benim oğlum seyyiddir. [Yani büyüktür] Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur. [Yani barıştırır]) hadis-i şerifinin manası meydana çıktı. Görülüyor ki, imam-ı Hasan’ın tâbi olması ile, Hz. Muaviye, İslamiyet’e uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasındaki bütün anlaşmazlık sona erdi. Tabiin ve Tebe-i Tabiin ve dünyadaki bütün müslümanlar, Hz. Muaviye’yi halife olarak tanıdı. Server-i âlem, Hz. Muaviye’ye, (Halife olduğun zaman, yumuşak ol veya güzel idare et!) buyurdukları gibi, diğer bir hadis-i şerifte, (İslamiyet değirmeni, 35 sene veya 37 sene devam edecektir) buyurdu. Peygamber efendimizin çarh, yani dolab buyurmasının sebebi, dindeki kuvveti ve sağlamlığı bildirmek içindir. Bu müddetin otuz senesi dört halife ve imam-ı Hasan ile tamamlandıktan sonra, geri kalan beş veya yedi senesi, Hz. Muaviye’nin hilafeti zamanıdır. (Gunyet-üt-Talibin)

    #2
    GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

    cahili cühela geylani hz.alinin altı ay biat etmediğini( sunni kaynaklara göre yani) bilmiyor.birde evliyaların şahıymış....

    Yorum


      #3
      GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

      ya bu Geylani peygamberimizin soyundan geliyor. Nasıl oluyor peki bu açıklamalar?

      Yorum


        #4
        GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

        [quote author=Barış87 link=topic=19679.msg119152#msg119152 date=1298629479]
        ya bu Geylani peygamberimizin soyundan geliyor. Nasıl oluyor peki bu açıklamalar?[/quote]
        Geylani Rasulullahın s.a.a soyundan değil, İran kökenlidir. kaldı ki, Rasulullahın s.a.a soyundan olsaydı da bir şey değişmezdi. Kuran bize Hz. Nuhun a.s oğlu ve zevcesinden söz ediyor bu açık değilmi?

        Yorum


          #5
          GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

          milleti zamanında böyle kandırmışlar işte.. Geçen yüzyılda yaşayan Risale yazarı Said'in, Geylaniden sık sık bahsetmesi onu yere göğe sığdıramaması da aynı yolun yolcusu olmalarından Ehlibeyti unutturmaya çalışmalarından ve üç halifeyi sonrasında ise Emevi taraftarı olan uyduruk aşerei mübeşşere düzmecesini üstün görmelerinden vs ortak yönlerinden dolayı.. ama Elhamdülillah ki araştıranlar artık gerçeğe ulaşabiliyor. her yanı çevrili geçmişte cahil kalan toplumlardan daha şanslı günümüz insanlığı.. Ehlibeyt mektebini takipçilerinden şiilerden öğrenme imkanları daha da gelişti.. ve gelişecek de...

          Yorum


            #6
            GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

            ALLAME HİLLİ birgün sohbetinde peygamber efendimizle beraber imam ali ve evlatlarınıda selamlıyor ve ozamanın sünni alimlerinden seyyit musuli hasimi diyorki peygamberle beraber selamı hak etmek icin ALİ ve evlatlarının (a.s) ducar oldugu musibet nedir ki? diyor ALLAME HİLLİ de ''senin gibi bir seyit onların evlatlarından olmana ragmen üstünlüge layık olmayan kimseleri onlardan üstün tutmandan daha büyük bir musibet olabilirmi'' diyor.bu sahıslarda aynı sekilde onların evlatlarından olmalarına ragmen alakası olmayan kişileri üstün görmüşler tam bir musibet.
            mest ediyor ruhları bu inkılabı ses bu ilahi sada mukaddesmi mukaddes

            Yorum


              #7
              GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

              Arkadaşlar nereden biliyorsunuz bu sözleri Geylani hazretlerinin söylediğini ? Bütün sohbetleri kendisinden sonra toparlanmış bir insan, tasavvufta çok üst noktalara gelmiş bir kişi. Tasavvufun kaynağı da ehli beyttir.
              Resulullah'ın sözlerini çarpıtıp binlerrce hadis uyduranlar bunu kadiri hazretlerine mi yapmayacaklar ?

              Hakikaten bilginiz olmadığı bir konuda Kadiri hazretleri gibi bir zatı şerife kulaktan duyma yazılarla çirkin sözler söylüyorsunuz , hiç hoş değil...

              Bence kişiyi hedef almayın zihniyeti hedef alın , bilginizin olmadığı ve aksini ispat edemeyeceğiniz konularda da hak almaktan uzak durun vesselam....
              http://www.ehli-beyt.net

              http://www.kurancasozluk.com

              http://www.kuranbilim.com

              Yorum


                #8
                GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                [tt]Bu sözlerin Abdülkadir Geylani hazretlerinin olmadığı açık.

                Bakın şu bir gerçektir,Emeviler ve onların itikadını takip edenler peygamber efendimizin ve bazı sahabelerin sözlerini nasıl değiştirmişler ise böyle halk tarafından sözü sayılan alimlerin sözlerini ve kitaplarınıda kendi görüşleri doğrultusunda değiştirmişlerdir.O zaman diliminde Ehlibeyt lehinde yazılan bütün kitaplar ya tahrif edilmiş yada yok edilmiştir.
                Hatta şu anlatılırmış, bir hocam bahdsetmişti; Emeviler kendi itikatkarı doğrultusunda bir kitap hazırlatırlarmış ve o zaman halkı tarafından sayılan bir alime götürüp bu kitap senin imzala deyip zorla imzalatırlar aksi halde o zatı öldürürlermiş. O yüzden Emevi itikadının hakim olduğu yerlerde yazılan yada basılan sünni akideli kitaplar itibarsız ve o görüşü taşımayan alimler adına yazdırılmış sahte kitaplardır.
                O yüzden Abdülkadir Geylani hazretlerine aleyhine bilip bilmeden konuşmayalım. Kulağımızla duymadık, gözümüzle görmedik...

                Yine bir hocam manevi bilgi diye anlatmıştı; ayrıntısını unuttum, Muaviye (l.a) ya lanet okuyanların isimleri bir yerde altın levhalara yazılıp listelenirmiş, ve en çok lanet okuyanlardan biriside Abdülkadir Geylani hazretleri imiş.

                Hakikatı ancak Allah ve onun bildirdikleri bilir..kitaplar değiştirilebilir, kişilere söylemediği sözler isnat edilebilir, iftiralar atılabilir. Eğer bu kişiler bir vefat etmiş ise bu aleyhlerindeki iftiralar öylece kalır... Bazılarıda bunlara hemen aldanıp haksızca saldırır ve kendi
                leri zarar görür...[/tt]

                Yorum


                  #9
                  GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                  Kadiri dergahı ve neşesine baktığımızda nefs savaşını zikir ve ibadetten ziyade , muhabbet ve HAK SOHBETİ ile yaptığını görürüz. Bu konuda nakşi tarikatı ile aralarında ciddi farklılıklar vardır.

                  Ehli Beyt yolunun da sohbete muhabbete dayalı olduğunu biliyoruz. Yani ibadet etmek önemli ama bilinçli ve idraklı olarak ibadet etmek değerli bunu EHLİ BEYT yolu sağlar. Bu bağlamda baktığımda KADİRİ hazretlerinin tarikinin EHLİ BEYT ile bire bir örtüştüğünü biliyorum .

                  Gerisini ise iftira olarak değerlendirmek istiyorum. Bu yolda bu kadar bilgi kirliliği varken , somut aklı kullanmak yerine , Hakki kalbi kullanmak gerektir . Çünkü kaynak dediğimiz çoğu şeyin tahrif edildiğini biliyoruz, değiştirildiğini biliyoruz , yok edildiğini biliyoruz.
                  Böyle bir ortamda hangi kaynağın ne dediğini kale alıp da kişileri yargılamam ....

                  Amma bir ZİHNİYET var EMEVİ zihniyeti bunu sonuna kadar yargılarım , birde elimizde konuşsak yıllarca bize döküman verecek yaptıkları ispatlı ayyuka çıkmış insanlar var . Gidip bu insanlarla yada zihniyetlerle uğraşmak lazım....
                  http://www.ehli-beyt.net

                  http://www.kurancasozluk.com

                  http://www.kuranbilim.com

                  Yorum


                    #10
                    GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                    Musavi alıntı yaptığın kaynaklar sahih mi? Araştırdın mi?
                    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                    Hz.Peygamber (saa)

                    Yorum


                      #11
                      : GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                      Haşimi Rafsancani, `Modern fıkha ve içtihada ihtiyacımız var`
                      "Ehlisünnetle hilafet meselesi tartışılmamalı. Ehlisünnetle geçmişte kalmış hilafet meselesi konuşulmamalı. Bunun yerine hem müşterek değer olan hem de günümüzün de meselesi olan Ehlibeytin mevkisi konuşulmalı ve kabul edilmeli."

                      Evet Hilafet meselesi veya hangi sahabe daha üstündür meselesi 1400 küsur yıldır çözülmedi ve bu meseleden dolayı müslümanlar çok darbe yedi.Tevhid dini olan islam bizi uç,keskin düşüncelerden alıkoymalı ve vahdete yönlendirmelidir.Emevi çetesinin ne olduğu ve yaptıkları aşikardır.Ama diğer meselelere yaklaşımımız Mutaharri gibi -İmam'ın hayatımın hasılatıdır dediği-olmalıdır.Olaylara duygusal değil basiretle bakmalıyız.Halk tarafından sevilen,sayılan yani halkın değeri haline gelmiş büyüklerede yaklaşımımız doğru olmalı.Bu büyük alimlere hüsn-ü zan etmeliyiz.Mektebimize zarar veren,düşmanlara koz olacak söylemlerden sakınmalıyız.Bu alimlerin söylemlerinin zamanla değiştirildiği kanısındayım.Allah(cc)'ın indirdiği semavi kitapları değiştiren insanoğlu bunların sözlerini çarpıtamaz mı?
                      Değerli mümin kardeşlerimi Ehli beyte olan sevgilerinden ve duyarlılıklarından dolayı selamlıyor ve bu konuyu tekrar düşünmelerini rica ediyorum.

                      Yorum


                        #12
                        : GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                        Rafsancani Modern fıkıh ve ictihad diyerek sünnileri eleştirmiş olmalı, çünkü içinde yaşadığı şia alimleri zaten her türlü modern fıkhı oluşturan mercilerdir. Yeni çıkan her bilimsel tespitle ilgili İmam Mehdi a.f.'in de feyz ve bereketiyle ilahi hükümleri açıklamaktalar.. sünniler gibi 1200 yıl öncesinin, Allah'ın hakkında hiç delil indirmediği mezheplerin fıkhi görüşleriyle yollarını çizmeye çalışmıyorlar.

                        Ehli sünnetle diğer mesele hallolmadı mı ki!.. biz hallettik ve Ehli sünnet biri olarak 35 yıl sonra hakikati görüp İmameti kavradık ve Ehlibeytin tarafına geçtik.. Hallolmasaydı biz de sünnilik adı altında Emevi bidat ve hurafeleri ağlarında bocalıyor olacaktık.. Şükür ki bu iş halloldu.. ve hala da halletmeye her gün yüzlerce Ehli sünnet adı altında Emevi dinini yaşayanlara ışık olmakta devam etmekte bu mektep. Şianın güzide alimleri ve taklit mercileri her değişen şartlarda İmameti en güzel akli ve nakli delillerle ortaya koymakta yeni keşfedilen iletişim imkanları ve araçlarıyla bu konuyu ulaşmamış temiz fıtratlara ulaştırmaktadır Elhamdulillah.. halledemeyenler düşünsün.. eğer imamet konusu konuşulmasaydı örneğin ben şahsım olarak Ehlibeyti görebileceğim yoktu.. Çünkü sünni yalan ağlarıyla çepeçevre kuşatılmış bir şekildeydim..

                        1400 yıldır hak batıl apaçık ortadaydı. Hangi sahabe üstündür meselesini söyleyen sn BESİC kardeşim bu satırlarıyla şiayı tanımadığını ve Ehlisünnetin şiayı itham eder dili kullandığını ele vermekte.. Çünkü hiç bir şiinin hangi sahabe üstündür diye bir derdi ve konusu olduğunu bilmemek ancak şia hakkında kandırılmış sünnilerin hastalığıdır. bu hastalığın altında Peygamber s.a.a.'ten sonra üstünlük sırasını sahabede gören ve Ehlibeyti kavramları arasında bir konuma yerleştirmeyen zihin yatmakta. Ehlibeyt olan Ali Fatıma Hasan ve Hüseyn a.s.'ı da sahabe gören bu zihne göre şiilerin gözünde de sahabe dokunulmaz ve kutsaldır ama Ali diğerlerinden üstündür.. sanki sünniler bunu kabul etse o zaman şia ile sünnilik arasındaki dile getirilen 1400 yıllık çözülenmemiş ihtilaf çözülmüş olacak..

                        hayır şianın derdi bu değildir. nitekim sünnilerden Ali a.s.'ı diğer halifere ve sahabeye üstün gören kesimler de vardır. Ama şianın bunlarla da derdi bitmiş değildir.

                        Şunu anlayın ki şia Kur'ani ve İslami temel esas olan İmamet inancını hak bilmekte ve bildirmektedir. Buna göre Ali a.s. Peygamber s.a.a.'ten sonra masum imamdır. Ve tüm zamanlarda var olacak olan topluma lider olarak Allah tarafından atanmış masum imamların ilkidir.

                        Her kim ki zamanının bu masum Ehlibeyt imamını tanımadan ve ona biat etmeden ölürse cahiliye ölümüyle ölmüştür.. Bu zamanda da insanlar Mehdi a.f.'in imametine inanmak zorunda ve O'nun gözetimindeki taklit merciilerine uyarak dini yaşamak ve liderliği onlara has kılmak zorundadırlar..

                        yoksa şia muhataplar gibi donuk zihne sahip değildir. Sahabe arasındaki fazilet yarışı yapıyor değildir. Sahabe kutsal değildir şiaya göre.. dolayısıyla sahabe arasındaki fazilet üstünlüğünü kabul etmesine rağmen bunu itikadi ya da dini mesele görmez. Tıpkı bu günkü nesilde üstünlüklerin olduğu ve ama bunun konu edinme luzumsuzluğu olduğu gibi..

                        Biz de BESİC ve diğer sünni fikirden bu noktaya bakan kardeşlerimizin, sünnilkiteki liderlik ve vahdet konusunu nasıl çözeceklerini sistemli olarak düşünmelerini rica ediyoruz. bu gün sünniliğe göre dinin temsilcisi, ilahi hükümleri açıklama ve insanlara liderlik yapma yetkisi hangi kritere göre belirlenecektir ve kim olacaktır:

                        1- bölgesel devletsel mi olacak, lider yani mesela türkyeden mi arabistandan mı irandan mı çıkacak?

                        2-eğer türkiyeden çıkacaksa hangi cemaatten çıkacak; cemaatsel üstünlük ve kriterler mi var?

                        3- örneğin türkiyeden çıkacaksa, hangi cemaatin ilkeleri esastır:

                        a) tarikatçıların 100lerce olan dallarının mı veya hangisinin
                        b) nurcularınsa 10'un üzerindeki guruplarından hangisinin
                        b) süleymancıların mı
                        c) diyanet mi lider olacak onların mı kriterleri esas alınacak?
                        d) akademik dini kesim ilahiyatçılar mı?
                        e) türkiye gazetesi gibi ehli sünneti kendine has görenlerin mi?
                        f) kendini hiç bir guruba dahil etmeyen mealci radikal mezhepler üstü addeden gurupları mı?
                        g) mehdi, resul gibi kendini tanıtmaya çalışan kişiye bağlı çevrelerin mi?
                        h) yoksa laik olup en iyi dini kendilerinin yaşadığını iddia eden çevrelerin mi...

                        lider bunlardan hangisinden çıkmalı, hangisi görüşlerini Kur'an ve sünnete dayandırmıyor, hangisinin diğerine üstünlük sağlayabileceğini ve hangi delille olacağını düşünüyorsunuz. Bunlardan güçlü olan parasını basıp siyasi dehasını kullanarak diğerlerini ezen mi lider olup o mu halife görülmelidir.?

                        peki diyelim ki türkiyede tüm bu sorunları aştınız (ki mümkün değildir) dünyada nasıl bir sistemi kurgulayabileceksiniz. diğer memleketleri nasıl ikna edeceksiniz?

                        unutmayın sizin elinizde olan Kur'an herkesin elinde var hadis kitapları da ortak.. sizin gösterdiğiniz gibi onlar da delil sunuyorlar ve sizden daha az samimi değiller. en az sizin kadar samimiler.

                        bu durumda İmamet inancı olmadan nasıl halledilecek fıkıh liderlik itikad...

                        imamet inancını hemen Peygamber s.a.a.'ten sonrası için tarihte kalmış bize etki etmeyen düşman ya da dost olma imkanı olmayan bizi bu bakımdan hiç de korkutup cezbedici gücü bulunmayan Ali a.s. ve Ebubekir arasında halledemezsek bu gün halledebileceğimizi mi sanıyorsunuz? Bu gün kim lider olacak ve hangi kriterlerele hükmedip İslami hükümleri açıklayacak?.. unutmayın faul yasak ve güce baş vurmak siyasi oyunlardan yararlanmak yok..

                        sünni dünya Peygamberden s.a.a. bu yana dini liderliği elinde tutuyor. hangi dönemde sultanlar olmadı gerçek halifeler oldu diyebiliyorsunuz..

                        düşün artık ümmetin yakasından ve ve onları Ehlibeytin Allah tarafından görevlendirilmş zamanın İmamına bırakın. Eksikliğinizi ve acizliğinizi itiraf edin.. Zamanın imamının liderliğini kabulle ona iman edin ki kurtulun..

                        yoksa ahiret bu hakikati görmek için telafisi olmayan bir son olacak...

                        Yorum


                          #13
                          : GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                          Birde anlamadım yani vahdet olacak diye hakkı söylemeyecekmiyiz gerçekleri saklayacakmısyız.ne zaman hak konuşulsa imametten bahsedilse hemen vahdet lafı araya giriyor...o zaman vahdet olsun diye sunni abilerimiz bize kızmasın diye imamet ve beda gibi inançlarımızı da bırakalım o zaman sunni abilerimiz bizi severler.

                          Yorum


                            #14
                            : GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                            Eğer yukarıdaki yorumlar kitap halinde basılsa ve Ehlibeyt mektebi mensupları Abdulkadir Geylani hakkında bu söylemleri var,diğer evliyalara böyle yaklaşıyor denilse Ehli beyt mektebi bizim hatalarımazdan dolayı büyük darbe yer ve bazılarına koz vermiş oluruz.
                            İmam Cafer Sadık(as):
                            “Zamanını iyi bilen kimse,uğursuz ve üzücü olayların saldırısına uğramaz.” diyor.
                            İmam Ali(as):
                            "Dünya inattan sonra yavrusuna şefkatle dönen ısırıcı deve gibi şefkatle bize dönecektir."diyor.
                            KAPI AÇILIR SEN YETERKİ VURMASINI BİL!..
                            NE ZAMAN?BİLMEM!
                            YETERKİ O KAPIDA DURMASINI BİL.

                            Bir Sünni alim olan Mevdudi İnkılaba bakış açısı şöyledir;
                            “İmam Humeyni’nin İnkılâbı İslami bir inkılaptır.Pakistan İslami Cemaati’nin taraftarları ve diğer Müslümanların vazifesi İnkılâbı teyit etmek ve tüm zeminlerde dayanışmalarını göstermektir.”

                            Ortadoğunun en çok sevilen liderleri Ahmedinecad,Hasan Nasrullah ve Beşar Esaddır.Peki Ortadoğu'daki tüm müslümanlar şii midir?İmam'ın çizgisi,yolu ve basiretiyle ve Sunnilere yaklaşım tarzı isabetli olmasaydı bu ortam kesinlikle oluşmazdı.

                            İmam Humeyni;
                            “Sunnilik ve Şiilik ayırımını yapanları kendi saflarınızdan çıkarınız”

                            İmam Hamaney-Ehl-i Sünnete saldırmak Amerika ve Siyonizme Hizmettir.-
                            “Geçmişten şu ana kadar bildiğimiz kadarıyla,emperyalistlere bağlı tek bir merkez tarafından hem Şia hem de Ehl-i sünnet aleyhinde küfür ve iftiraların yer aldığı nice kitaplar basılmıştır.İşte bu tehlikeli gerçek bile bir ihtar ve bir uyanış vesilesi değil midir? Bu kitapların yayılması Amerika ve Siyonizmin hedeflerine katkıda bulunmaktır.Herkes şunu bilsin ki,bu tür kitaplar hiçbir suninin gönlünü de şia inançlarına çekemeyecektir. Ehl-i Sünnet’e saldırıp iftira atmakla Şia’yı savunabileceklerini sananlar bilsinler ki, bu eylem düşmanlık ateşini körüklemekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.Bu tür hareketler,Velayet’in savunması olmayıp,Amerika ve Siyonizm’i savunmak demektir.”

                            Şeyh Naim:
                            “Sünnilerin yeri Şiilerin kalbidir.’


                            Yorum


                              #15
                              : GEYLANININ EHLİBEYT HAKKINDA GÖRÜŞÜ

                              Bismihi Teala

                              Her daim söyledim, yine söylüyorum; Ehl-i Beyt (as) Mektebi'nin kuşatıcı düşünce yapısı, İslami Vahdet mefhumunu elverişsiz kalıplara hapsetmez. İnsanlığın ilay-i fıtratı, tevhid anlayışına dayalıdır. İnsicam olmak zorundayız. Müslüman halkların arasında uhuvvet bağlarının mihman kalabilmesi ve kutsal sayılabilmesi için muhakkak falsosuz ve saydam mihver üzerine inşa edilecek İslami Vahdet fehvasının oluşması gerektiğini söylemeye devam edeceğim.

                              Tarih süresince parçalanmamış uygun şekil ve müstevi ile, hak ve batıl daima tevhid'le şirk feraseti ve yönelişi biçiminde tezahür etmiştir. Hz. İmam Humeyni (ks) ağamız bu eksen şöyle söylemektedir:

                              ''Tefrika 'Şeytan'dan, birlik ve vahdet-i kelime 'Rahman'dandır.''

                              Tenzih ederim ki; Öz Muhammed-i İslam'ın evsafına haiz her samimi Mü'min, Tasavvuf kuruntularını red etmek zorundadır. Allame Tabatabai (ks) ağamız Lübbü'l Lübab derken İrfan öğütlerini kasteder. ''Molla Sadra Filozofisi'' de İrfan derslerine tekabül eder. İrfan benim de hususi taalluk alanımdır. Örnek vermek gerekirse; nesih teorisine İrfan rehberlerimiz sıcak yaklaşmaz, Tasavvuf ehli ise sıcak yaklaşır.

                              Hamiş: Tasavvuf vehimlerini takip eden eden kesimlerin öve öve bitiremediği cahil-i cühela vekil-i ükela Geylani'yi savunanların derin çelişkisini hayret dolu gözlerle izliyorum.

                              EsSelamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
                              Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

                              Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


                              İmam Cafer-i Sadık (a.s)

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X