Geylanin gerçekle alakasız yazılarını koyuyorum.Böylece Geylani bizim rehberimiz olamaz bilinsin.
Sofiyye-i aliyyenin büyüklerinden ve reislerinden aynı zamanda Peygamber efendimizin torunlarından olan, gavs-i azam, seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
(Muhammed aleyhisselamın ümmeti, başka Peygamberlerin ümmetlerinden daha üstündür. Bu ümmetin de üstünü, Ona iman ederek mübarek yüzünü görmekle şereflenen Eshab-ı kiramdır ki, hepsi Ona tâbi olmuş, Onun için harp etmiş, Onun uğruna canlarını, mallarını feda etmiştir. Onun emrini yapmak, birinci vazifeleri olmuş, her şeyde Onun yardımcısı olmuşlardır. Bu Eshabın da en üstünü Hudeybiye’de, Resulullah ile biat edip, Onun için ölmeye hazır olduklarını söz veren kahramanlardır. Bunlar, 1400 kişi idi. Bunların da en üstünü, Bedir muharebesinde bulunanlardır ki, bunlar 313 kişi idi.
Bunların da üstünü, ilk müslüman olan kırk kişidir ki, kırkıncısı Hz. Ömer, bunların otuz dördü erkek, altısı kadındır. Bunların da üstünü Aşere-i mübeşşere, yani Cennete girecekleri ismen müjdelenen on kişidir. Bunlar, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr bin Avvam, Abdurrahman bin Avf, Sad ibni Ebi Vakkas, Said bin Zeyd, Ebu Ubeyde bin Cerrah’dır.
Bunların da üstünü Hulefa-i raşidin, yani dört halife olup, bunların da üstünü Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, ondan sonra Hz. Osman, ondan sonra Hz. Ali’dir. Bu dördünden Hz.Ebu Bekir, iki sene dört ay, Hz.Ömer on sene, Hz.Osman oniki sene, Hz.Ali altı sene Resulullahın Halifesi oldu “radıyallahü anhüm”.
Dördünün hilafeti, bütün Sahabenin arzusu ve oy birliği ile ve her birinin, zamanının en üstünü olması ile idi. Zor ile, kuvvet ile ve kendinden daha üstün olanın hakkını almak sureti ile değildi. Ebu Bekri Sıddık, Muhacirlerin ve Ensarın söz birliği ile halife oldu. Şöyle ki, Resulullah vefat edince, Ensar-ı kiram, sizden bir emir, bizden bir emir olsun demişti. Hz. Ömer ayağa kalkıp, ey Ensar! Resulullahın Ebu Bekir’e, (Eshabıma imam ol!) diye emir buyurduğunu unuttunuz mu? deyince, biliyoruz ya Ömer, dediler. Hz.Ömer, devam ederek, içinizde Ebu Bekir’den üstünü var mı? dedi. Ensarın hepsi, kendimizi Ebu Bekir’den üstün sanmaktan Allah’a sığınırız, dedi. Hz.Ömer, Resulullahın tayin ettiği makamdan Ebu Bekir’i azletmeyi hanginiz hoş görür, deyince, bütün Ensar, hiçbirimiz hoş görmeyiz. Onu azletmekten Allah’a sığınırız, dediler. Muhacirler ile elbirliği yaparak Ebu Bekri Sıddıkı halife yaptılar. Hz.Ali ve Zübeyr de, sonra oraya geldi. İkisi de Halifeyi kabul etti. Hz.Ebu Bekri Sıddık, üç defa ayağa kalkıp, (Beni halife kabul etmekten vazgeçeniniz var mı?) dedi. Önde duranlar arasında bulunan Hz. Ali, ayağa kalkıp, (Hiçbirimiz vazgeçmeyiz. Vazgeçmeyi hiçbir zaman hatırımızdan geçirmeyeceğiz. Resulullah seni, hepimizin önüne geçirdi. Kim, seni geriye çekebilir?) buyurdu.
Hz.Ebu Bekri Sıddıkın halife olmasını isteyerek, en tesirli söz söyleyenin Hz. Ali olduğu kuvvetli, sağlam haberlerle gelmiştir. Mesela, Deve vakasından sonra, Abdullah bin Keva, Hz.Ali’ye gelip, Resulullah hilafet için, sana bir şey söylemedi mi? dediğinde: (Biz, önce dindeki vazifemize bakarız. Dinin direği ise namazdır. Allahü teâlânın ve Resulünün, dinde, bizden beğendikleri şeyleri, dünyalık olarak beğenir, seçeriz. Bunun için Ebu Bekir’i halife yaptık) buyurdu.
Resulullah son günlerinde, hasta iken, namaz kıldırmak için, Ebu Bekri Sıddıkı kendi yerine imam yapmıştı. Bilal-i Habeşi her ezan okuduğunda, (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olsun!) buyururdu. Resulullah, kendinden sonra, Hz.Ebu Bekir’in halife olmaya, herkesten daha layık olduğunu gösteren ve Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’den her birinin de, kendi zamanlarındaki insanlardan, hilafete en layık olduklarını bildiren çok şeyler söylemiştir.) [Gunyet-üt-Talibin]
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri aynı kitabında, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hasan’ın üstünlüklerini gösteren hadis-i şerifleri ve hilafetlerini uzun uzadıya bildirdikten sonra, buyuruyor ki:
İmam-ı Ali şehid olunca, imam-ı Hasan müslüman kanı dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti bırakmak istedi. Hz. Muaviye’ye teslim etti. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Hz. Muaviye’nin hilafeti hak ve sahih oldu. Bu suretle, Server-i âlemin haber vermiş olduğu, (Bu benim oğlum seyyiddir. [Yani büyüktür] Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur. [Yani barıştırır]) hadis-i şerifinin manası meydana çıktı. Görülüyor ki, imam-ı Hasan’ın tâbi olması ile, Hz. Muaviye, İslamiyet’e uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasındaki bütün anlaşmazlık sona erdi. Tabiin ve Tebe-i Tabiin ve dünyadaki bütün müslümanlar, Hz. Muaviye’yi halife olarak tanıdı. Server-i âlem, Hz. Muaviye’ye, (Halife olduğun zaman, yumuşak ol veya güzel idare et!) buyurdukları gibi, diğer bir hadis-i şerifte, (İslamiyet değirmeni, 35 sene veya 37 sene devam edecektir) buyurdu. Peygamber efendimizin çarh, yani dolab buyurmasının sebebi, dindeki kuvveti ve sağlamlığı bildirmek içindir. Bu müddetin otuz senesi dört halife ve imam-ı Hasan ile tamamlandıktan sonra, geri kalan beş veya yedi senesi, Hz. Muaviye’nin hilafeti zamanıdır. (Gunyet-üt-Talibin)
Sofiyye-i aliyyenin büyüklerinden ve reislerinden aynı zamanda Peygamber efendimizin torunlarından olan, gavs-i azam, seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
(Muhammed aleyhisselamın ümmeti, başka Peygamberlerin ümmetlerinden daha üstündür. Bu ümmetin de üstünü, Ona iman ederek mübarek yüzünü görmekle şereflenen Eshab-ı kiramdır ki, hepsi Ona tâbi olmuş, Onun için harp etmiş, Onun uğruna canlarını, mallarını feda etmiştir. Onun emrini yapmak, birinci vazifeleri olmuş, her şeyde Onun yardımcısı olmuşlardır. Bu Eshabın da en üstünü Hudeybiye’de, Resulullah ile biat edip, Onun için ölmeye hazır olduklarını söz veren kahramanlardır. Bunlar, 1400 kişi idi. Bunların da en üstünü, Bedir muharebesinde bulunanlardır ki, bunlar 313 kişi idi.
Bunların da üstünü, ilk müslüman olan kırk kişidir ki, kırkıncısı Hz. Ömer, bunların otuz dördü erkek, altısı kadındır. Bunların da üstünü Aşere-i mübeşşere, yani Cennete girecekleri ismen müjdelenen on kişidir. Bunlar, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr bin Avvam, Abdurrahman bin Avf, Sad ibni Ebi Vakkas, Said bin Zeyd, Ebu Ubeyde bin Cerrah’dır.
Bunların da üstünü Hulefa-i raşidin, yani dört halife olup, bunların da üstünü Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, ondan sonra Hz. Osman, ondan sonra Hz. Ali’dir. Bu dördünden Hz.Ebu Bekir, iki sene dört ay, Hz.Ömer on sene, Hz.Osman oniki sene, Hz.Ali altı sene Resulullahın Halifesi oldu “radıyallahü anhüm”.
Dördünün hilafeti, bütün Sahabenin arzusu ve oy birliği ile ve her birinin, zamanının en üstünü olması ile idi. Zor ile, kuvvet ile ve kendinden daha üstün olanın hakkını almak sureti ile değildi. Ebu Bekri Sıddık, Muhacirlerin ve Ensarın söz birliği ile halife oldu. Şöyle ki, Resulullah vefat edince, Ensar-ı kiram, sizden bir emir, bizden bir emir olsun demişti. Hz. Ömer ayağa kalkıp, ey Ensar! Resulullahın Ebu Bekir’e, (Eshabıma imam ol!) diye emir buyurduğunu unuttunuz mu? deyince, biliyoruz ya Ömer, dediler. Hz.Ömer, devam ederek, içinizde Ebu Bekir’den üstünü var mı? dedi. Ensarın hepsi, kendimizi Ebu Bekir’den üstün sanmaktan Allah’a sığınırız, dedi. Hz.Ömer, Resulullahın tayin ettiği makamdan Ebu Bekir’i azletmeyi hanginiz hoş görür, deyince, bütün Ensar, hiçbirimiz hoş görmeyiz. Onu azletmekten Allah’a sığınırız, dediler. Muhacirler ile elbirliği yaparak Ebu Bekri Sıddıkı halife yaptılar. Hz.Ali ve Zübeyr de, sonra oraya geldi. İkisi de Halifeyi kabul etti. Hz.Ebu Bekri Sıddık, üç defa ayağa kalkıp, (Beni halife kabul etmekten vazgeçeniniz var mı?) dedi. Önde duranlar arasında bulunan Hz. Ali, ayağa kalkıp, (Hiçbirimiz vazgeçmeyiz. Vazgeçmeyi hiçbir zaman hatırımızdan geçirmeyeceğiz. Resulullah seni, hepimizin önüne geçirdi. Kim, seni geriye çekebilir?) buyurdu.
Hz.Ebu Bekri Sıddıkın halife olmasını isteyerek, en tesirli söz söyleyenin Hz. Ali olduğu kuvvetli, sağlam haberlerle gelmiştir. Mesela, Deve vakasından sonra, Abdullah bin Keva, Hz.Ali’ye gelip, Resulullah hilafet için, sana bir şey söylemedi mi? dediğinde: (Biz, önce dindeki vazifemize bakarız. Dinin direği ise namazdır. Allahü teâlânın ve Resulünün, dinde, bizden beğendikleri şeyleri, dünyalık olarak beğenir, seçeriz. Bunun için Ebu Bekir’i halife yaptık) buyurdu.
Resulullah son günlerinde, hasta iken, namaz kıldırmak için, Ebu Bekri Sıddıkı kendi yerine imam yapmıştı. Bilal-i Habeşi her ezan okuduğunda, (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olsun!) buyururdu. Resulullah, kendinden sonra, Hz.Ebu Bekir’in halife olmaya, herkesten daha layık olduğunu gösteren ve Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’den her birinin de, kendi zamanlarındaki insanlardan, hilafete en layık olduklarını bildiren çok şeyler söylemiştir.) [Gunyet-üt-Talibin]
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri aynı kitabında, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hasan’ın üstünlüklerini gösteren hadis-i şerifleri ve hilafetlerini uzun uzadıya bildirdikten sonra, buyuruyor ki:
İmam-ı Ali şehid olunca, imam-ı Hasan müslüman kanı dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti bırakmak istedi. Hz. Muaviye’ye teslim etti. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Hz. Muaviye’nin hilafeti hak ve sahih oldu. Bu suretle, Server-i âlemin haber vermiş olduğu, (Bu benim oğlum seyyiddir. [Yani büyüktür] Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur. [Yani barıştırır]) hadis-i şerifinin manası meydana çıktı. Görülüyor ki, imam-ı Hasan’ın tâbi olması ile, Hz. Muaviye, İslamiyet’e uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasındaki bütün anlaşmazlık sona erdi. Tabiin ve Tebe-i Tabiin ve dünyadaki bütün müslümanlar, Hz. Muaviye’yi halife olarak tanıdı. Server-i âlem, Hz. Muaviye’ye, (Halife olduğun zaman, yumuşak ol veya güzel idare et!) buyurdukları gibi, diğer bir hadis-i şerifte, (İslamiyet değirmeni, 35 sene veya 37 sene devam edecektir) buyurdu. Peygamber efendimizin çarh, yani dolab buyurmasının sebebi, dindeki kuvveti ve sağlamlığı bildirmek içindir. Bu müddetin otuz senesi dört halife ve imam-ı Hasan ile tamamlandıktan sonra, geri kalan beş veya yedi senesi, Hz. Muaviye’nin hilafeti zamanıdır. (Gunyet-üt-Talibin)
Yorum