Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Suriye ve Biz!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Suriye ve Biz!

    Cahit Kılıç
    Dünyanın gamı kasaveti üstümüze çökmüş bugünlerde...

    Bunca yanlışın, bunca haksızlığın yapıldığı bir dönemde, oturup da birkaç satır yazmak insanın içinden gelmiyor...

    Şu mütevazı köşede onca haykırdım; Türkiye’nin gerek bulunduğu coğrafya açısından, gerek etnik ve mezhepsel yapısından kaynaklanan stratejik bir konumu vardır. Türk devletinin, Ortadoğu’da mezhebî mülahazalarla taraf olması, ateşle oynamaktır dedim...

    Benzer haykırışlar birçok insandan gelmesine rağmen, Ahmet Davutoğlu’nun başını çektiği yanlış Suriye politikası, yanlış üstüne yanlış ekleyerek yoluna devam etti...

    Suriye’nin iç dinamiklerini iyi okuyamayan Davutoğlu, başbakan Erdoğan’ı da kendi yanlışlarına ortak etti...

    Geldiğimiz noktada “birkaç haftaya kalmaz, gidicidir” diye bakılan Esad, 27 aydır Suriye’nin başındadır.

    Kendi ülkesindeki Sünnî çoğunluğun yanı sıra Alevî ve Şiîleri, özellikle de Hatay bölgemizde Sünnî Arapların yanı sıra Arap Nusayrîleri barındıran Türkiye, kendi iç dinamiklerini hiç hesaba katmadan Suriye’de Sünnîcilik oynamak istedi...

    ***

    İnsan hak ve hürriyetlerine duyarlı Batılı ülkeler, Suriye’deki iç savaşı bir özgürlük mücadelesi olarak değerlendirmediler ve Suriye’de cereyan eden terörist faâliyetlerden ellerinden geldiği kadar uzak durdular...

    ABD, Fransa ve İngiltere ucundan köşesinden ilgileniyormuş gibi yaparken, Başta Almanya, İtalya, İspanya olmak üzere insan haklarına çok duyarlı İskandinav ve Benelux ülkeleri hiç ilgilenmediler bile...

    Teklifsiz ortaya atlayan Türkiye, bugüne kadar ancak ABD’nin taşeronluğunu yaptı...

    Sadece mültecilere kucak açması gereken Türkiye, din adına mezhep kışkırtıcılığı yapan Emevî artıklarına silah ve lojistik destek vererek taraf oldu...

    ***

    Şimdilerde de bir Ortadoğu klasiği yaşanmaktadır ve kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmeyen, kimin hak yolda, kimin yanlışının tespit edilemediği bir kargaşa ortamı yaratılmış durumdadır...

    Suriye’nin Ortadoğu’da Rusya’nın son kalesi olduğunu ve düşmesine asla rıza göstermeyeceğini hesap edemeyenler, Suriye’nin varlığının aynı zamanda Lübnan’daki Hizbullah’ın da varlığı anlamına geldiğini de hesap edemediler...

    O Hizbullah ki, Sünnî Filistin’i yakıp yıkan İsrail’e bugüne kadar yegâne yenilgiyi tattıran tek milis güçtür...

    Suriye’de yanlış hesap yapanlar, bugün Hizbullah’ı Suriye içlerine çeken kendi yanlışlarını da oturup sorgulamalıdırlar...

    ***

    Allah korusun, bu mezhep çatışması Türkiye’nin içine çekilirse, kimler bu halka hesap verecektir!

    Bakınız, son günlerde fitne mekanizması yine işbaşı yaptı Türkiye’de. Alenen Şiî düşmalığı körüklenmektedir. Ciğeri beş para etmez, tarih ve İslâmî bilgileri kıt kimi lümpen takımı bile bu hususta yazılar döşenmektedirler.

    Sünnî Filistin için kendini ateş çemberinin içine atan Şiî Hizbullah düşman addedilirken; elli yıldır İslâm âlemine kan kusturan Siyonist İsrail ile kankacılık oynamak hangi akla hizmettir?!

    Bu devleti yönetenler, bu milletin ve devletin bekasından sorumludurlar. PKK teröründen kurtulmak isteyen Türkiye, Allah korusun bir mezhep çatışmasına mı sürüklenecek?!

    ***

    Sorumluluk sahibi herkes, aklını başına toplamalı, ülkemiz ve milletimiz içinde yeni bir tefrikanın başlamasına müsaâde etmemeli, tekfirci tefrikacıların oyununa gelmemelidir...

    Türk devletini yönetenler, kendi iç dinamiklerini hesaba katmalı, Türkiye’yi tarihî bir yanlışın içine çekmemelidirler...

    Bin yıldır ortak yaşanılan bu topraklarda, kardeşlik esas alınmalı, kışkırtıcılara fırsat verilmemelidir...

    Aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya herkes, ama herkes mutlaka aklıselimi elden bırakmamalıdır...

    Aksi hâlde bir felâket yaşarız ki, sonradan tamiri yüz yıl sürer!..

    HABERX
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X