ŞAM – Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad; iki yıldan beri Suriye'de yaşananların, bölge haritasıyla bağlantılı dış çatışma ile büyük güçler arasındaki bir çatışmanın sonucu olduğunu belirtti.
Türkiye'nin Ulusal Kanal Televizyonu ve Aydınlık Gazetesiyle röportajında Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'deki kaosun direk olarak komşu ülkelere ve domino etkisiyle Ortadoğu’da uzak ülkelere taşınacağını ve istikrarsızlık yaratacağını söyledi.
Türkiye hükümetinin Suriyeli kanların akıtılmasına bulaştığını, teröristleri resmi olarak kucaklayıp Suriye'ye geçirdiğini belirten el-Esad; bu hükümetin başkanı Receb Tayyib Erdoğan’ın Suriye'deki krizin başından beri hiç bir doğru söz konuşmadığını ifade etti. El-Esad; Erdoğan’ın dini şahsi çıkarları için kullandığını, kendi çıkarlarına da Suriye ve Türkiye halklarının çıkarlarından üstün tuttuğunu söyledi.
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'nin geleceği, kaderi ve siyasi yönetimini seçme mekanizmasının sadece ve sadece Suriye halkı tarafından belirlenecek Suriyeli bir karar olduğunun altını çizdi. Bu kararda dünyanın hiç bir ülkesinin ilgisi olmadığını belirten el-Esad; Suriye'nin ulusal diyalogda belirlediği kırmızı çizginin ise ‘dış müdahale’ olduğunu ifade etti.
El- Esad; Suriye'nin, her hangi bir diyalogun sadece Suriyeli olması gerektiğini, bu diyalogda yabancı müdahaleye izin olmadığını söyledi.
Bunun haricinde herhangi bir kırmızı çizginin olmadığına işaret eden el-Esad; Suriyeli bir vatandaşın ulusal diyalogda istediği her konuyu tartışabileceğini, bu vatanın tüm Suriyelilerin vatanı olduğunu, dolayısıyla Suriyelilerin istisnasız istedikleri her şeyi ortaya koyabileceklerini kaydetti.
Gerçek Meşruluk Sadece Halktan Gelir
Arap Birliğinin Suriye'nin sandalyesini muhalefete vermesine ilişkin bir soruya cevabında el-Esad; Arap Birliğinin bizzat kendisinin meşruluğa ihtiyacı olduğunu belirtti.
El-Esad; Arap Birliğinin Arap halklarını değil de Arap Devletlerini temsil ettiğini, dolayısıyla hiç kimseye meşruluk veremeyeceğini ve kimseden de meşruluğu çekemeyeceğini ifade etti. Gerçek meşruluğun sadece ve sadece Suriye halkından geldiğine dikkat çeken el-Esad; “bunun ötesinde tüm bu tiyatroların bizim açımızdan hiç bir değeri yoktur..” dedi.
Bölge Haritasını Yeniden Resmetme Çatışmasıdır
Bazı Arap, bölgesel ve batılı devletlerin kendisine karşı düşmancı eylemlerde bulundukları zamanda Suriye'nin onu destekleyen BRICS Grubu devletlerinin tutumlarına yorumu konusunda el-Esad; Suriye konusunda uluslararası tutumlardaki farkların Suriye'deki çatışmanın, iç hareketin varlığına rağmen yerel çatışma olmadığına kanıt teşkil ettiğini söyledi.
El-Esad; konunun bütünsel olarak iç çatışma olmadığını, Suriye'ye yönelik bir çatışma olduğunu söyledi. Bu çatışmanın bölge haritası ve bu haritayı yeniden resmetmekle bağlantılı olduğuna dikkat çeken el-Esad; çatışmanın büyük güçler arasında bir çatışma olduğunu belirtti. El-Esad; BRICS Grubu devletlerinin tutumunun, bundan sonra ABD’nin dünyadaki tek kutup olarak kalmayacağının bir göstergesi olduğuna işaret etti.
BRICS Grubunun bölgede istikrarı desteklediğini ifade eden el-Esad; “çünkü herkes biliyor ki; Suriye'de kaosun olması ve bu kaosun bölünme yada teröristlerin kontrolüne ulaşması halinde bu kaos ve durum mutlaka direk bir şekilde komşu ülkelere taşınacaktır. Ardından da domino etkisiyle kuzeye, güneye, doğuya ve batıya Ortadoğu'da uzak devletlere ulaşacaktır. Buda demektir ki yıllar, belki de on yıllar boyunca istikrarsız bir ortam olacaktır. Bundan dolayıdır ki BRICS Grubu, Suriye'de batılı güçlerin karşısında siyasi çözümden yana bir tutum aldı..” şeklinde konuştu.
Siyasi Kararlarında Bağımsız Değiller
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'ye karşı tutum alan bazı Arap ve bölgesel devletlere ilişkin bir soruya cevabında; bu devletin bir kısmının siyasi kararlarında bağımsız olmadıklarını belirtti.
El-Esad; bu devletlerin dış talimatlar ve direktifleri izlediklerini söyleyen el-Esad; kendi dahilinde siyasi çözümden yana olsalar bile, fakat dışarıdan talimat geldiğinde bu talimatları uygulamak zorunda olduklarını ekledi.
Halkının Karşısında Olduğu Bir Yönetim Mücadele Edemez
ABD, Fransa, Türkiye ve bazı körfez devletlerinin Suriye halkını desteklediklerini iddia ederek muhalefeti desteklemelerine ilişkin bir soruya cevabında el-Esad; Arap, bölgesel ve batılı bir çok devletin yanı sıra halkının da karşısında olduğu bir siyasi bir yönetimin nasıl iki yıl süreliğine kalıp mücadele edebileceği sorusunu dile getirdi.
El-Esad; denklemin bu şekilde olmadığını belirterek, Suriye yönetiminin Suriye halkı tarafından seçildiğini, dolayısıyla bir cumhurbaşkanının gitmesi yada gelmesinin tam anlamıyla Suriye'nin bir iç kararı olduğunu ve bu kararı alabilecek tek tarafın Suriye halkı olduğunun altını çizdi. El-Esad; “ bu tam anlamıyla Suriye halkının kararıdır, başka hiç bir devletin müdahalesi olamaz..” dedi.
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad, Suriye’ye düşman ülkelerin demokrasiye ve Suriye halkına özen gösterme iddialarını çürüterek ABD’nin bölgede kuruluşundan bu yana İsrail’in katliamlarına destek verdiğini, Afganistan ve Irak’ta katliamlar yaptığını, milyonlarca insanı öldüğünü, yaraladığını ve sakatladığını ifade etti.
El-Esad, Fransa ve İngiltere’nin ABD’nin desteği ya da örtüsüyle Libya’da katliamlar işlediğini, bununla birlikte Türkiye hükümetinin ve diğer ülkelerin ellerinin Suriye kanına bulaştığını söyleyerek bunların Suriye kanına özen gösterme iddialarının doğruluğunu sorguladı.
Suriye’nin bugün kelimenin tam manasıyla bir savaş yaşadığını, yaşananların birbirinden bağımsız güvenlik olaylarından ibaret olmadığını, binlerce ve belki on binlerce teröristin Suriye’ye sızdıklarını belirterek Suriye’nin teröristlerin girişine yardımcı olan ülkelerle çevrili olduğunu, teröristlerin sızması devam ettikçe doğal olarak çatışmaların devam edeceğini kaydetti.
Erdoğan Hükümeti Teröristlere Resmi Şekilde Kucak Açıp Suriye’ye Gönderiyor
Teröristlerin Suriye’ye sızdığı ülkeler arasındaki farklıklara değinen el-Esad, Erdoğan hükümetinin teröristlere resmi şekilde kucak açarak Suriye’ye soktuğunu, bununla birlikte Ürdün’den sızmaların yaşandığını fakat kasıtlı olup olmadığının bilinmediğini, Irak’ın teröristlerin sızmasına karşı olmasına rağmen yaşadığı koşulların sınırlarını kontrol altına almasına izin vermediğini ifade etti.
Lübnan’dan terörist sızmaları konusunda ise, farklı tarafların teröristlerin Suriye’ye sızmalarına yardımcı olduğunu, bununla birlikte buna karşı çıkan tarafların bulunduğuna dikkat çekti.
Türkiye hükümetinin Suriye krizine yönelik tutumları konusunda ise Cumhurbaşkanı el-Esad, Erdoğan’ın Arap âlemi ve dünyada yaşanan olayları siyasi ömrünü uzatma fırsatı olarak gördüğünü, çünkü Erdoğan’ın Suriye’nin yaşadığı 30 yıllık tecrübeden yola çıkarak dini kendi çıkarları için kullanan oportünist bir topluluk olduklarını bildiği Müslüman kardeşlerle aynı zihniyeti taşıdığının altını çizdi.
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad, “Bu gelişmeleri, Erdoğan çok farklı biçimlerde siyasi ömrünü uzun seneler sürdürmek için fırsat olarak görmüştür. Bundan dolayı Suriye'ye karşı tavrını değiştirdi. Başlangıçta da Suriye’nin iç işlerine müdahale etmeye çabaladı. Krizden önce de Erdoğan, bizlerle konuşmalarında Suriye-Türkiye ilişkilerinden ve hatta Türkiye’ye karşı duyması gereken ilgiden daha fazla İhvan Hareketi'nin Suriye'deki durumuna ihtimam gösterirdi” diye konuştu.
Suriye’deki yeni durumun ortaya çıkması ardından Erdoğan’ın Suriye’den ziyade kendi özel çıkarlarını gözettiğine, Erdoğan hükümeti ve kurumlarının aleni şekilde Suriye’nin içişlerine müdahale etmeye başladıklarına işaret eden el-Esad, hemen ardından teröristlere destek vermeye başladığına, dolayısıyla Suriye’de kan dökülmesine dâhil olduğuna, doğal olarak Suriye’yle ilişkilerinin koptuğuna değindi.
Krizin Başından Beri Erdoğan Hiç Bir Doğru Söz Söylemedi
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad, Erdoğan’ın Suriye krizinin başlamasından bu yana doğru tek bir söz söylemediğini, getirdiği önerilerin genel olduğunu ve Suriye halkının karar vermesi gerektiğinden söz ettiğini belirterek Suriye’nin tutumunun bu olduğunu, şu an tüm siyasi güçleri bir araya getirecek ve istediklerini kararlaştırabilecekleri bir diyalog hazırlığı içinde olduklarını bildirdi.
“Erdoğan yalan söylüyor ve bu gerekçeleri maske olarak kullanıyor. Biz her türlü nasihati kabul edebiliriz fakat içişlerimize müdahaleyi asla kabul edemeyiz” diyen el-Esad, Erdoğan’ın iddia ettiği gibi Suriye krizinin çözümü yönünde öneri sunup sunmadığını sorguladı.
El-Esad, “Sunduğu önerilerin Katar’ın finansmanıyla getirttiği teröristleri desteklemek, silah, tıbbi hizmet temin etmek ve Suriye’ye göndermekle ne ilgisi var? Erdoğan’ın önerileri hedeflerine ulaşmak için kullandığı bir örtüydü. Barışçıl olarak adlandırdıkları ilk aşamada başarısız olmaları onları silahlı unsurları desteklemeye yöneltti” diye belirtti.
Türkiye hükümeti ve istihbaratının Suriye’deki olaylara karışması ve Suriye’nin nasıl yanıt verebileceği konusunda ise el-Esad, Erdoğan Hükümeti’nin Suriye halkının katledilmesine doğrudan katkıda bulunduğuna dikkat çekerek Suriye’nin birçok nedenden dolayı aynı suç eylemlerini gerçekleştiremeyeceğini söyledi.
Suriye Cumhurbaşkanı, “öncelikle biz suçu ve suç eylemlerini reddediyoruz. İkincisi Türk halkının kardeş olduğuna inanıyoruz. Üçüncüsü Erdoğan, politikalarına halk desteği sağlamak ve kaybettiği popülerliğini yeniden kazanmak amacıyla Suriye ve Türkiye halkları arasında bir çatışma yaratmak istiyor” sözlerini ekledi.
Suriye’nin çıkarlarının Türk halkıyla örtüştüğüne inandığını, iki halk arasındaki bir çatışmanın ne Suriye ne de Türkiye’ye hizmet etmeyeceği kanaatinde olduğunu aksine durumları daha da karmaşık hale getireceğini söyleyerek Suriye’nin 2000 yılından itibaren Araplarla Türkler arasındaki kötü geçmişi silmeye çalıştığını, fakat Erdoğan’ın bu tarihi yeniden gündeme getirme çabasında olduğunu belirtti.
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad, Türk istihbaratı ya da ordusundan şahısların Suriye’de tutuklanmadıklarına işaret ederek “fakat bu, Suriye’deki olaylara karışmadıkları anlamına gelmiyor. Çünkü istihbarat başka topraklardan destek veriyor. Her türlü eğitim, iletişim ve teçhizat yardımıyla birlikte siyasi, medya ve istenen her desteği temin ediyor” dedi.
El-Esad, teröristlerin itiraflarında Türkiyeli şahısların olaylara karıştığını doğruladığını, fakat bu müdahalenin temelini Türk Hükümetinin izlediği politikalarının oluşturduğuna dikkat çekti.
Suriye Cumhurbaşkanı el-Esad, Türk Hükümeti Başkanı ya da yetkililerinin ellerinin Suriye halkının kanına bulaşmasının Suriye yönetimi ve Erdoğan Hükümetine asla saygı duymayan Suriye halkıyla Türkiye arasındaki tüm köprüleri yıktığını belirterek Türkiye Dışişleri Bakanını Türk halkının ahlakını örnek almaya çağırdı.
Erdoğan Suriye’deki Durumları Baltalamak İçin İsrail’le İşbirliği Yapıyor
Türkiye Hükümeti ile İsrail ve ABD arasındaki ilişkiler ve son gelişmeler konusunda ise el-Esad, bu gelişmeler ve İsrail’in Marmara Gemisi olayında yaşananlardan dolayı özür dilemesinin Suriye’deki durumlarla alakalı olduğunu söyleyerek “ değişen tek şey Suriye’deki durumdur. Bu da İsrail ve Türkiye’nin bu noktada buluştuğunu gösteriyor. Erdoğan şu an geçen iki yıl boyunca Türk kamuoyunu ikna etme ve Suriye’yi yıkmakta başarısız olması ardından İsrail’le birlikte Suriye’deki durumu baltalamaya çalışıyor” dedi.
El-Esad, savaşın vahşetine rağmen Suriye’de bir direnişin var olduğunu, Erdoğan’ın kendisine yardımcı olacak topraklarımızı işgal eden ve Suriye’nin doğal düşmanı olan İsrail’den başka bir müttefik bulamadığını söyledi.
Türkiye’de Kürt sorununun çözümü konusunda söylenenlere ilişkin Cumhurbaşkanı el-Esad, Türklerle Kürtler arasındaki herhangi bir çözüme destek veren tutumlarının açık ve net olduğunu, bölgeye olumsuz yansıyacak daha fazla kan akıtılmasını istemediklerini belirterek bu yöndeki samimi herhangi bir çözümü desteklediklerini, çünkü Kürtlerin bölge dokusunun doğal bir parçasını oluşturduklarını, göçmen, mülteci ya da konuk olmadıklarını, binlerce yıldır bu topraklarda yaşadıklarını belirtti.
El-Esad, Kürt sorununun çözümünün ya da Türkiye’deki Kürt durumunun Erdoğan’ın samimiyetine bağlı olduğunu, Erdoğan’ın vaat ettiklerini yerine getireceğinden şüphe duyduğunu, aldığı bütün icraatların geçici olduğunu ve siyasi çıkar sağlama hedefi taşıdığını kaydederek Kürtlere yönelik yeni politikasının Suriye’deki durumla bağlantılı olduğuna inandığının altını çizdi.
Ulusçuluğa Irk Penceresinden Bakmamak Gerekiyor
Suriye’nin bölgedeki Kürtlere bakış açısı konusunda ise el-Esad, “ulusçuluğa ırk penceresinden bakmamak gerekiyor. Çeşitlilik arz eden bir bölgede yaşıyoruz. Türk olmak kök itibariyle Kürt, Arap ya da Ermeni olmadığın anlamına gelmiyor. Farklı bir kültür ve dile sahipsin. Bizdeki ve Türkiye’deki durum benzerlik gösteriyor. Arap olmam Arap ırkından geldiğim anlamını taşımıyor. Arap ya da Türk ulusçuluğu herkesi kapsaması gereken uygarlık halidir” dedi.
El-Esad, bölgedeki en güzel şeyin çeşitliliği, en tehlikeli şeyin ise bu çeşitliliği bize güç veren bir zenginlik olarak görmeyip dış güçlere bize karşı oyunlarını oynama izni vermek olduğunu belirtti.
Kürtlerin Çoğunluğu Vatansever Olup Suriye’de Yaşamak İstiyor
Suriye’nin kuzey bölgelerinde askeri boşluk olduğu, ayrılıkçı Kürt unsurlarının bu bölgeye hâkim olabileceği, Türkiye’nin doğusu ve Kuzey Irak’a benzer bir senaryonun uygulanma ciddiyeti konusunda ise el-Esad, Suriye’de özellikle halk düzeyinde buna uygun bir ortam bulunmadığını, Suriye halkı ve devletinin bunu reddettiğini belirterek ulusalcı hiçbir devletin topraklarının bir parçasının koparılmasını kabul etmeyeceğini, bunun Suriye’de tartışma konusu bile olamayacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanı, Suriye’deki Kürtlerin çoğunluğunun vatansever olduklarını ve Suriye içinde yaşamak istediklerini bildirerek bölünmenin belli bir halk tabanı ya da şu an Suriye’de mevcut olandan farklı bir dış ortam gerektirdiğine dikkat çekti.
“Suriye, İran, Irak ya da Türkiye’nin bu tezi kabul edeceklerini sanmıyorum” diyen el-Esad, bölgemiz dışındaki dünya ülkelerinin parçalanma yerine neden birleşmeye yöneldiklerini sorguladı.
El-Esad, yaşadığımız çağın birleşmeyi gerektirdiğini, bölünme mantığını kabul etmemiz durumunda bu eylemin arkasının geleceğini, çeşitli ve zengin bir bölgede ulus ve mezhep temelinde küçük devletçiklerin kurulacağına dikkat çekerek bunun tehlikesine karşı uyarırken gelecekte savaşların yaşanması anlamına geldiğini vurguladı.
Yaşanan Mezhep Çatışması Değildir
Cumhurbaşkanı el-Esad’ın önerdiği Beş Deniz arasında ekonomi politik birlik kurma ve bu coğrafyaya dâhil ülkelere ilişkin bölge ülkeleri arasındaki ekonomi politik proje kapsamında bütünlüğün sağlanması konusunda ise, “bu proje irade ve bağımsız karar gerektiriyor. Bununla birlikte güvenlik istikrarına da ihtiyacı var. Batılı ülkelerin çoğunluğunun bu projede çıkarı yok. Çünkü bu proje bölge ülkelerine refah sağlarken dış müdahaleye karşı güçlü kılacaktır” dedi.
Bölgedeki mezhep savaşları ve bu savaşı tetikleyenler konusunda ise Cumhurbaşkanı, bu konunun 1979 yılından itibaren İran devrimiyle mücadele etmek amacıyla gündeme getirildiğini, dolayısıyla Irak’ın İran’a savaş açtığını, kısa bir süre sonra Müslüman Kardeşlerin bu hedefle mezhepçilik tohumlarını ekmek ve fitne yaratmak için Suriye’de kullanıldıklarını fakat başarısız olduklarını söyledi.
El-Esad, aradan 30 yıl geçmesi ardından bu konuyu yeniden gündeme getirdiklerini, şu ana kadar başarılı olamadıklarını, bölge halklarının bu konuda bilinçli olduklarını belirterek yaşanan çatışmanın mezhepsel boyutlu değil halklarını geçmişe götürmek isteyen ülke ve güçlerle halklarını geleceğe taşımak isteyen ülkeler arasında yaşanan bir savaş olduğunu ifade etti.
Bu savaşın, ülkesinin batıdan bağımsız olmasını isteyenlerle kişisel çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla batıya bağımlı olmak isteyenler arasında bir savaş olduğunu, aynı zamanda uluslar arası çıkar çatışmasına dayandığını ekledi.
Suriye’nin Laikliği Din ve İbadet Özgürlüğüne Dayanıyor
Toplumları din, mezhep ve etnik temelde ayrıştırmak isteyen rejimler konusunda ise Cumhurbaşkanı, bu rejimlerin yüz yıllarca sürecek, her şeyi yıkacak, kalkınma ve refahı engelleyecek, halkları ortaçağa döndürecek savaşlara zemin hazırladığını söyleyerek Suriye’nin laiklikle din ve ibadet özgürlüğünü kastettiğini vurguladı.
Suriye’nin Türkiye’deki gelişmelerle Türkiye’nin stratejik konumuyla önemli bir komşu olması nedeniyle ilgilendiğini, Türkiye’de yaşananların doğrudan Suriye’ye yansıyacağını, iki ülke arasında insanların doğası, duyguları ve toplumsal dokusu açısından büyük benzerlikler bulunduğunu belirterek dolayısıyla Türkiye’deki istikrarın Suriye’ye hizmet edeceğine inandığını, fakat Türkiye hükümetinin Suriye’deki yangının Türkiye’yi de yakacağını öngöremediğini söyledi.
Suriye’deki iç durum konusunda ise el-Esad, herhangi bir ülkede tüm halkı değil halkın bazı kesimlerini temsil eden bir hükümetin ayakta kalamayacağını ve düşmeye mahkûm olduğunu, düşmemesi halinde vatanın düşeceğini belirterek Suriye’nin asırlardır çeşitliliği olan ortak yaşama sahip bir ülke olduğunu, hükümetin her zaman bu zengin çeşitliliği ve ortak yaşamı tüm renkleri ve yönleriyle yansıttığını vurguladı.
Ulusal şahsiyetler, bilim adamları, din adamları ve özellikle Şehit Allame Muhammed Sait Ramazan el-Buti’ye düzenlenen suikastlar konusunda ise el-Esad, Suriye’yi itham edenlerin el-Buti’yi yönetimin şeyhi olarak nitelendirerek Suriye’deki ve İslam âlemindeki yeri ve konumunu azaltmaya çalıştıklarını belirterek Şehit el-Buti’nin yönetimden hiçbir mevki ya da mal talep etmediğini, mütevazı bir yaşam sürdürdüğünü, tek suçunun bir çok din adamı gibi Suriye’yi hedef alan planlara karşı çıkmak olduğunu ifade etti.
El-Buti Suriye ve İslam Âlemindeki Konumu ve Bilinçli Olması Nedeniyle Hedef Alındı
Cumhurbaşkanı el-Esad, el-Buti’nin Suriye ve İslam âlemindeki konumu ve yaşanan gerçekleri bilinçli şekilde fark etmesi nedeniyle hedef alındığını belirtti.
El-Buti ve din adamlarının bu planı başarısız kılmaya çalıştıklarına, Suriye’nin birçok bölgesinde din adamlarına suikastlar düzenlendiğine, krizin başından itibaren gerçek ve ılımlı dinden söz edenlerin hedef alındığına dikkat çekti.
El-Esad, “el-Buti’nin bu savaşla mücadelede büyük etkisi olmuştur. O devletin yanında değil vatanın yanında durmuştur. Bunun bedelini hayatıyla ödedi. O her zaman şehitliğe hazır olduğunu söylemiştir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı el-Esad röportajı Türk halkına seslenerek noktalarken, “biz, siz ve bölge önemli bir yol ayırımından geçiyor. Bu bölgede yaşananlar bölgeyi ele geçirmeye dönük dış planlardan ibarettir. Yapmamız gereken bölgeyi yeniden dizayn etme ve sınırlarını yeniden çizme planlarını reddetmek ve sadece halk olarak kendi kararlarımızla kendimize uygun şekilde hareket etmektir. On ya da 12 yıl önce, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le başlattığımız Arap Türk kardeşliği sürecini her koşulda devam ettirmeliyiz. Suriye’yle Türkiye arasındaki ilişkiler iyi olmadığı sürece Arap-Türk kardeşliği de sağlanamaz. Hükümetler geçicidir sonsuza kadar sürmez. Ahmak ve olgun olmayan yetkililere bu ilişkileri zedeleme izni vermemeliyiz. Bu ilişkileri dışarıdaki herhangi bir taraf değil biz kurmalıyız” dedi.
Yorum