Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ABD’nin mücahitleri çocuğa kafa kestiriyor

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ABD’nin mücahitleri çocuğa kafa kestiriyor

    Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adlı terör örgütü vahşette sınır tanımıyor.
    Geçtiğimiz günlerde Şam'da bir okula saldırarak 29 öğrenci ve 1 öğretmeni katleden cinayet şebekesi kan donduran yeni bir icraata imza attı.
    Kaçırdıkları bir sivilin kafasını, eline kılıç verdikleri bir çocuğa kestiriyorlar.
    Ardından da kesik başı cesedin üzerine koyup tekbir getiriyorlar.
    Daha fazlasını yazmaya yüreğim el vermiyor.
    Görüntü internette dolaşıyor, merak edenler bulup izleyebilir.
    Bunlar daha önce de benzer cinayetler işlemişti.
    Okula, camiye, iş yerlerine, pazar yerlerine ateş açıyorlar, insanları katlediyorlar; bu işi yaparken de tekbir getirmeyi ihmal etmiyorlar.
    Güya ABD adına yaptıkları vahşete İslami bir kimlik yükleyerek kendilerine taraftar toplayacaklar.
    Suriye ordusundan kaçan yada satın alınmış vatan hainlerinden, CIA ve MOSSAD ajanlarından oluşan bu örgüt ABD tetikçiliği, taşeronluğu yapıyor.
    Görevleri tıpkı Libya'da olduğu gibi ABD-İsrail ikilisinin planlarının hayata geçirilmesini sağlamak.
    Görevleri İslam coğrafyasını işgal planı olan Büyük Ortadoğu Projesi’nde bir kalenin daha ele geçirilmesini yani Suriye'nin düşürülmesini sağlamak.
    Tüm imkanlar ellerinde.
    Haçlı-Siyonist ittifakı silah, para, militan ihtiyaçlarını fazla fazla karşılıyor.
    Ne yazık ki benim ülkem de bu örgütün arkasında!
    Uluslararası hukuka göre terör örgütü hüviyetinde olan ÖSO Türkiye'de üslendi, Türkiye sınırından Suriye'ye girerek güvenlik güçlerine, camilere ve okullara saldırdı (Televizyonların canlı yayınlarında Suriye'ye mücahit (!) gönderilen günleri hatırlayın!)
    Mesela son olarak geçtiğimiz günlerde Antalya'da toplanarak kendilerine Genelkurmay Başkanı bile seçtiler.
    Örgütten yapılan açıklamaya göre Suriye'nin tüm bölgelerinden gelen 550 isyancı Tuğgeneral Salim İdris'i Genelkurmay Başkanı seçti.
    Bu örgütün son icraatlarından biri de terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYD ile anlaşmak olmuştu.
    Artık Esad'a karşı birlikte mücadele verecekler.
    Yani Ankara'nın tam destek verdiği ÖSO PKK ile omuz omuza.
    PKK ile anlaşan örgütün temsilcisi düzenlediği basın toplantısında Başbakan Erdoğan'a kendilerine verdiği destekten dolayı teşekkür ediyordu.
    Şimdi Türkiye'den Suriye'ye bir çakı bile taşıyamazsınız diyen Başbakan Erdoğan'a sormak lazım; siz bu adamların Türkiye'de toplanıp kendilerine genelkurmay başkanı seçmelerine nasıl izin verdiniz?
    Ey stratejik derinlik sahibi (!) Dışişleri Bakanı Davutoğlu gözü kapalı destek verdiğiniz ÖSO'nun PKK ile ittifak yapmasına ne diyorsun?
    Acaba Ankara, bir çocuğa kelle kestirecek kadar vahşilen bu katillere daha ne kadar destek olacak?
    Sözde muhafazakar basınımızın bu vahşet karşısında ne düşündüğünü de çok merak ediyorum!
    Her fırsatta "Esed’den katliam" haberi yapan yandaş gazeteler, televizyonlar ve internet siteleri acaba bu kelle koparma görüntüleriyle ilgili ne düşünüyor?
    Acaba haçlı uşağı bu vahşet sahiplerine "mücahit" sıfatını hangi imanı esaslara göre yakıştırıyorlar?
    Bayram coskun

    #2
    Ynt: Muaviye (lanetullah aleyh) Kanlı gömlek sevdası gibi!

    BİSMİHİ TEALA

    HAMD ALEMLERİN RABBİ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN

    RABB'İMDEN HAK İLE BATILI AYIRIP DOĞRULARLA OLMAYI MUAVVAK KILMASINI DUA EDERİM

    Selamun Aleykum Azizi ve Değerli kardeşlerim;


    Platform Haber yazarı Beytullah Emrah Önce, "Suriye'de Dolaşan Kamlı Gömlek" başlıklı yazısında, büyük bir fitneye dikkat çekti.

    SURİYE'DE DOLAŞAN KANLI GÖMLEK

    Suriye’nin Dera şehrinde küçük bir protestoyla başlayan fakat rejim karşıtlığı üzerinden kitlesel bir halk hareketine dönüşemediği noktada operasyonel güçlerin devreye girmesiyle kana bulanan olaylar şu an itibariyle ülkedeki iç karışıklığı askeri dış müdahaleye doğru götürüyor.

    Yaşanan süreçte her gün ölen insanların kanına kimin, neden ve nasıl girdiğinin ısrarla gözlerden kaçırılması ise elbette basit bir körlükle izah edilemez. Üstelik ABD ve Rusya etrafında bloklaşan bu güç mücadelesinde; Suriye halkının kurtarıcısı gibi görünmeye çalışan Türkiye, Arap Birliği ve Birleşmiş Milletlerin nasıl bir kanlı oyuna giriştikleri ortadayken ve müdahale için adeta birbirleriyle yarışırlarken!

    Siyasi bir çözümü ve olası bir değişimi en başından beri tıkayan ve profesyonel/silahlı müdahalelerle azdırdıkları Esad rejiminin halkı katletmesine sebep olan uluslararası güçler, bugün itibariyle Suriye’yi kanlı bir arenaya çevirmiş vaziyetteler…

    Son bir hafta içindeki gelişmelere baktığımızda dahi Suriye’de tepişen filleri görebiliyoruz:

    Arap Birliği Suriye ile ilişkilerini keserken BM nezdinde silahlı müdahalenin de yer aldığı yeni bir taslak sunuyor.

    Türkiye ise ABD ile birlikte bölgede attığı adımları Washington’da gözden geçirerek, önümüzdeki günlerde “insani yardım” görüntüsü altında yapacağı yeni hamleleri görüşüyor.

    Libya’daki NATO müdahalesine giden yol bu kez Suriye için açılıyor. Tunus’ta Suriye halkıyla “dostluk” maskesi altında başlatılan girişim şayet Libya’daki gibi ilerlerse, isyanların başladığı bu ülke açısından gerçekten ironik bir tablo ortaya çıkacaktır.

    Tüm bu gelişmelere Şam’daki bombalamaların ardından Humus’taki petrol boru hattına yapılan saldırılar da eklendiğinde, ülkede iç savaşa halini alan durumun aslında sadece bir iç savaştan ibaret kalmadığı daha görünür oluyor.

    * * *

    Suriye’de gelinen nokta, en başından beri istenen noktadır ve bunu isteyen güçler, insanların canını hiçe sayarken, ölümlerin artışından da medet ummaktadır.

    Girilen bu kanlı kısır döngünün tek çıkışını dış müdahale olarak aralayanlar, eğer hesapları tutmazsa rejimi uzun süreli bir iç savaşla çökertmeyi göze almış vaziyette… Çözümün çıkarlar sağlama alınana kadar çözümsüzlük olduğunda bir mutabakat sağlanmış gibi duruyor.

    Gözden kaçırmamak gereken bir diğer husus şu: Bu süreç kesinlikle boşa geçirilmiyor.

    Bir yandan yılan deliğine çomak sokarak akan kanın artmasına yol açıp, oluşan insani trajediyi sonuna kadar istismar ediyorlar; diğer yandan da adım adım etrafındaki çemberi daralttıkları İran’ı ve Lübnan Hizbullahı’nı şeytanlaştırarak kendi şeytanlıklarını gözlerden kaçırıyorlar. Böylece müdahale öncesi kamuoyu çalışmaları dört bir koldan yürütülmüş oluyor!

    Anlaşılan o ki Türkiye’nin Lübnan’a soktuğu Birleşmiş Milletler üzerinden Hizbullah silahsızlandırılmak için iyice köşeye sıkıştırıldığında ya da İran’da önümüzdeki yıl gerçekleşecek seçimler vesilesiyle -belki de daha önce- tehlikeli bir iç karışıklık süreci başlatıldığında, başta Türkiye olmak üzere “Sünnilik” paydasında bir araya getirilmek üstenen ülkelerin halklarına “iyi oldu” dedirtme noktasına gelene kadar bu şeytani manipülasyon dinmeyecek! Gerçi kamuoyu daha şimdiden bu kıvama gelmiş görünüyor ya…

    Yine tüm bu tartışmaların yanında, uzun süredir baskı altında tutulan Hamas’a dönük sinsi tuzakların, Suriye’de başlayan süreçte hız kazandığının da altını çizmek gerekiyor. İsrail’e karşı silahlı direnişin devreden çıkarılarak siyasal yollarla her iki taraf için de makul bir çözüme ulaşılabileceği yönündeki telkinlerin gelinen noktada Hamas içinde ileriye dönük kırılgan ve son derece hassas bir durum oluşturduğu anlaşılıyor. Önümüzdeki dönemde tartışmaların bir odağı da yine Filistin meselesi olacağı ortada. Acaba şu an “ne direnişi, ne cephesi” modunda etrafı fitne ateşine verenler, zamanla yarattıkları tahribatın acı sonuçlarıyla karşılaştığımızda utanırlar mı?

    * * *

    Tablonun bütününe bakınca, bölgede yapılan hesapların hiç bir zaman tek boyutlu kalmadığı anlaşılıyor… Tıpkı Türkiye’nin Suriye’de kabaran iştahının, Irak’taki müstakbel Kürdistan devletini yanına çekerek Kürt sorununda yürüttüğü siyasete yeni bir “açılım” katmayı planlamasının da sorunun önemli ve gözardı edilen bir diğer boyutu olduğu gibi…

    Bizi en çok ilgilendiren boyut da aslında Türkiye’nin süreçteki rolü olmalıydı. Lakin gelişmelerin sağlıklı değerlendirilemediği ve konuşulamadığı bir vasattayız. Oysa durduğumuz noktada atacağımız adımlara doğru yön verecek önemde bazı tespitleri yapabilmeliyiz.Örneğin Türkiye’nin yaşananlara “duyarsız” kalmayan komşu pozu vermesi gerçekten bir iyi niyet göstergesi mi? Yoksa ateşe körükle gidenin başlattığı yangını söndürmek için gelmediğini perdeleme gayreti mi? Acaba bir “Arap” ülkesini işgal eden “Türk” devleti imgesinin yeniden canlandırılmak istenmesinden kaçınılıyor ve bunun için “şartların olgunlaşması” bekleniyor olabilir mi? Tarihsel tecrübelerden, açıktan beyan edilenlerden, yapılan görüşmelerden hiç ders almayacak mıyız?

    Herhalde ittifaklarını kurarken tüm temel tercihlerini -bölge halklarının menfaatlerinin aksine- ABD’den ve NATO’dan yapmış ve “bir koyup üç alma” fikrini hep bir kenarda tutmuş bir ülkenin insani bir çaba içinde bulunduğuna inanmak ya basiretsizlik olsa gerek ya da kasıtlı bir ihanet. Üstelik ümmeti hedef almış füze kalkanı projesi kapsamında Kürecik’e kurulan radarlar gün gibi ortadayken!

    Ama bu noktada büyük bir halkla ilişkiler faaliyetinin yürütüldüğü de aşikar… Böylece Türkiye’deki kamuoyunun tepkisinin ısrarla ve yalnızca Esad rejimine odaklanması sağlanırken, hem devlet hem de özel kanallarında yapılan yorumlarla, servis edilen haberlerle de “ilkeli, insancıl ve mazlumdan yana” tavır alan Ankara resmi çiziliyor. Üstelik bu resim sık sık Tahran’la yan yana getirilerek ak-kara kıyaslamalarından da geri durulmuyor!

    O halde tüm bu denklemleri unutarak hareket etmek ve kendi egemenlerinin bu denklemlerdeki kanlı rolünü hiçe sayarak işi Suriye elçiliği önünde o egemenlere şükranlarını sunmaya kadar vardırabilmek, karşı karşıya kaldığımız “fitne”nin büyüklüğünü ve vehametini anlamamızın hayatiyetini ortaya koyuyor.

    Evet, Suriye’de dolaşan gömlekteki kan Suriyelilerin, bunu görüyoruz ama buna bakıp el ovuşturanları görünmez kılmanın anlamı nedir, bunu da düşünüyor muyuz?

    PLATFORM HABER

    Allah'A emanet olun...

    Yorum


      #3
      Ynt: ABD’nin mücahitleri çocuğa kafa kestiriyor

      BİSMİHİ TEALA

      HAMD ALEMLERİN RABBİ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN

      RABB'İMDEN HAK İLE BATILI AYIRIP DOĞRULARLA OLMAYI MUAVVAK KILMASINI DUA EDERİM

      Selamun Aleykum Azizi ve Değerli kardeşlerim;

      İnsanlıktan nasibini almamış bu yaratıklar Allah'ın (c.c) bizlere olan lütfettiği Kur'an'ı Kerim-i hiç okumazlar mı?

      “Ey inananlar, Allah’a itaat edin ve Resulüne itaat edin...” (Nisa Suresi, 59.)

      “Allah’a itaat edin ve Resule itaat edin eğer ( Allah’a ve Resulüne itaatten) yüz çevirirseniz muhakkak ki Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran Suresi, 32.)

      “...Peygamber size ne verirse onu alın ve neden vazgeçmenizi emrederse vazgeçin ondan.” (Haşr Suresi,)

      “Andolsun, size içinizden öyle bir Pezgamber gelmiştir ki, bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminlere esirger ve rahimdir.” (Tevbe Suresi, 128.)


      Yeni doğan çocuğa isim koymak veya dua etmesi için Peygamber’in (s.a.a) yanına getirdiler. Çocuk Peygamber’in (s.a.a) üzerini necis etti. Çocuğun annesi ve yanındakiler üzüldüler. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Çocuğu serbest bırakın ben elbisemi yıkarım ama sizin bağırmanız onu korkutabilir.
      Peygamber (s.a.a) çocuklara selam verirdi ve onları isimleriyle saygılı bir şekilde çağırırdı.
      Kız çocuklarına özen gösterilmesini istiyordu. Bu nedenle kadına değer vermek en iyi olandır. Özellikle cahillik döneminde kızların aşağılandığı ve yok sayıldığı vakit onlardan birine kızı olduğu haberi verildiğinde çok kızar ve yüzü simsiyah olurdu.
      Evet, kız çocuğunu bir utanç vesilesi olarak bilinen cahillik döneminde Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Sizin en hayırlı evlatlarınız kızlarınızdır. Kadının hayra olan alametlerinden birisi ilk çocuğunun kız oluşudur.
      Bir gün Resul-i Ekrem (s.a.a) sahabesiyle birlikte oturuyordu. Adamın biri gelip sahabeye kız çocuğu olduğu müjdesini verdi. Bu haberi alan sahabe çok üzüldü. Bunu gören Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Yeryüzü onun yaşaması, gökyüzü ona gölgelik için yaratılmıştır, onun rızkını ise rabbi vermektedir. Sen neden üzüldün? O güzel kokan bir güle benzer onu koklayasın.” Adamın biri Peygamber’in huzurunda şimdiye kadar çocuğunu hiç öpmediğini söyleyince, Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Senin ne kadar katı yürekli olduğunu göstermektedir.”
      Resul-i Ekrem (s.a.a) çocuklara karşı son derece adaletle davranmak hakkında şöyle buyuruyor: “Birinin gözü önünde başkasını öptüğünüzde onu da öpmeniz gerekir.”
      Bir gün Peygamber (s.a.a) kâseden su içtikten sonra bir miktar su kaldı bunu gören bir çocuk: Ey Allah Resulü o kalan suyu bana verin dedi. Birkaç yaşlı adamda: Ey Allah resulü teberrük niyetiyle o suyu bize verin dediler, Allah resulü şöyle buyurdu: “Su hakkı çocuğundur.” Daha sonra çocuğa dönerek buyurdu: “Büyüklere suyu verebilir miyim?” Çocuk hayır deyince Peygamber suyu çocuğun kendisine verdi.
      Mute Savaşından sonra Cafer’i Tayyarın çocuğunu kendi bineğine bindirdiği halde İslam ordusunu karşılamaya gitti. Mescide girerek kürsüye çıkıp Cafer’in fazileti hakkında konuşurken çocuk kürsünün basamağına çıkıp oturdu. Konuşmadan sonra çocuğu kucaklayıp dizinin üstünde oturttu ve başını okşamaya başladı.
      İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Bir gün Peygamber (s.a.a) öğle namazının son iki rekâtını sünnetini yerine getirmeden kıldı. Namazdan sonra acele etmesindeki sebebi sorduklarında şöyle buyurdu: Küçük çocuğun ağlama sesini duymadınız mı?
      Bir gün Peygamber (s.a.a) secdelerinden birisini çok uzun tuttu. Namazdan sonra bazıları dedi: Ey Allah Resulü secde de vahiy geldiğini düşündük buyurdu: Secde de iken torunum Hasan omuzuma binmişti onun inmesini bekliyordum.
      Vallahi Onlar;
      Onlar, O'nu birakip da (birtakim) dişilere taparlar. Onlar o her türlü hayirla ilişkişi keşilmiş şeytandan baskasina tapmazlar. (Nisa,117)
      Allah'a emanet olun...
      İmam Hasan ile İmam Hüseyin (a.s) Peygamber’i (s.a.a) gördüklerinde selam verirdi. Peygamber’de (s.a.a) onları kucaklayarak sırtına bindiriyordu.

      Yorum


        #4
        Ynt: ABD’nin mücahitleri çocuğa kafa kestiriyor

        BİSMİHİ TEALA

        HAMD ALEMLERİN RABBİ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN

        RABB'İMDEN HAK İLE BATILI AYIRIP DOĞRULARLA OLMAYI MUAVVAK KILMASINI DUA EDERİM

        Selamun Aleykum Azizi ve Değerli kardeşlerim;

        Anlam veremedim bazen yazılarda çıkmasında bir takım sorunlar yaşıyorum.... örneğin bu yazıdaki gibi en son satır ayetin üzerinde olacaktı başlığıda ekledim ama çıkmadı .
        HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.A) ÇOCUKLARA OLAN ŞEFKATİ VE MERHAMETİ olacaktı

        Allah'a emanet olun...

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X