Ynt: İkinci Fatıma Hz. Masume
Safevîler Dönemi
Türbe, Safevî hânedanlığına[254] kadar eski şekliyle kaldı. Yani o dönemler Hz. Mâsume'nin türbesi ve bugünkü eyvanları yoktu. Eski ve yeni avlular da henüz yapılmamıştı. Hz. Mâsume'nin (s.a) mukaddes türbesinin büyük bir bölümü Safevîler döneminde onarıldı.
Hicrî 925 yılında I. Şah İsmail, türbenin kuzeyinde yer alan Altın Eyvan'ı yaptırdı. Eski Avlu'nun (küçük avlu) da temelini attı. Şah İsmail’den sonra I. Şah Tahmasib, seramikten bir zerih yaptı. Eski avluya bitişik olan Feyziye Medresesi'nin güneyindeki eyvan da onun eseridir.
1077 yılında Şah Sufî, bugün Tabatabaî Mescidi adı verilen ve eskiden çatısı ve kubbesi bulunmayan kadınlar avlusunun kubbesini yaptı.
Türbenin güneyinde yer alan bu avlu, Şah Abbas, Şah Süleyman ve Şah Sultan Hüseyin'in mezarlarına giden özel yol oldu. Daha sonra Şah Abbas, türbeye beyaz çelikten bir zerih yaptırdı. Günümüzdeki zerih, aynı zerih olmakla beraber üzerine daha sonra gümüş kaplamalar ilave edilmiştir.
Kacarlar Dönemi
Safevî hânedanlığının ardından Kacarlar dönemine kadar[255] türbe ve etrafında önemli bir değişiklik olmadı.
Hicrî 1218 yılında Fethali Şah on iki bin kerpiç ile kubbeyi yenileyerek üzerini altınla kapladı. 1236 yılında da Mescid-i Bâlaser inşa edildi.
1275 yılında Şah Abbas’ın beyaz çelikten yaptırdığı zerihe gümüş kaplama yapıldı. 1276 yılında Şah İsmail Safevî Eyvanı, altınla kaplandı. Hicrî XIII. yüzyılın sonlarına doğru İbrahim Emin Sultan, Yeni Avlu'nun (büyük avlu) temelini attı. Daha sonra oğlu İran sadrazamı Mirza Ali Asker Han Atabey, Nasruddin Şah saltanatı sonlarına doğru Hicrî 1303 yılında avlunun inşasını tamamladı.[256]
Harem-i Şerif'te altın, gümüş, mine ve ayna işlemeleri; nesh, nestalik, şikeste, kûfi ve süls gibi hat sanatları ve buna benzer onlarca zarif sanat sergilenmiş, bu güzellikler Harem'in hemen hemen her köşesine en güzel şekliyle işlenmiştir.[257]
İran İslam devriminin ardından Hz. Mâsume'nin mukaddes hareminde maddî ve manevî değişiklikler oldu. Mescid-i Âzam Harem-i Şerif ile birleştirildi. Ayetullah Burucerdî'nin (r.a) mezar-ı şerifi Mescid-i Bâlaser'e dahil edildi.
Gerçektende Harem'in bütün işlerinde özel bir manevî hava görülmektedir. Bu manevî görüntülerden biri, televizyondan da naklen yayınlanan taklit mercilerinin ve alimlerin katılımıyla gerçekleştirilen Hz. Mâsume'nin türbesinin içinin tozlarının silinmesi sahnesidir. Bu melekutî sahne, aynı zamanda Hz. Mâsume'nin (s.a) ağabeyi İmam Rıza'nın (a.s) harem-i şerifinde yapılan, o hazretin türbesinin temizlenmesi sahnesini anımsatmaktadır.
Sözün kısası şu ki: Hz. Mâsume'nin (s.a) görkemli haremi, bütün ihtişamıyla Kum şehrinin hemen hemen merkezinde yer almaktadır. O, bu toprakların bedendeki ruhu ve parlayan güneşi; İslam ülkelerinden gelen on binlerce meftun aşığın ziyaretgâhı olmuştur.
Âşura, Erbaîn, Nevruz vb. gibi özel gün ve bayramlarda Harem ve etrafı, uzaktan-yakından gelen bu kutsal dergâhın insanlarıyla dolup taşmaktadır.
Safevîler Dönemi
Türbe, Safevî hânedanlığına[254] kadar eski şekliyle kaldı. Yani o dönemler Hz. Mâsume'nin türbesi ve bugünkü eyvanları yoktu. Eski ve yeni avlular da henüz yapılmamıştı. Hz. Mâsume'nin (s.a) mukaddes türbesinin büyük bir bölümü Safevîler döneminde onarıldı.
Hicrî 925 yılında I. Şah İsmail, türbenin kuzeyinde yer alan Altın Eyvan'ı yaptırdı. Eski Avlu'nun (küçük avlu) da temelini attı. Şah İsmail’den sonra I. Şah Tahmasib, seramikten bir zerih yaptı. Eski avluya bitişik olan Feyziye Medresesi'nin güneyindeki eyvan da onun eseridir.
1077 yılında Şah Sufî, bugün Tabatabaî Mescidi adı verilen ve eskiden çatısı ve kubbesi bulunmayan kadınlar avlusunun kubbesini yaptı.
Türbenin güneyinde yer alan bu avlu, Şah Abbas, Şah Süleyman ve Şah Sultan Hüseyin'in mezarlarına giden özel yol oldu. Daha sonra Şah Abbas, türbeye beyaz çelikten bir zerih yaptırdı. Günümüzdeki zerih, aynı zerih olmakla beraber üzerine daha sonra gümüş kaplamalar ilave edilmiştir.
Kacarlar Dönemi
Safevî hânedanlığının ardından Kacarlar dönemine kadar[255] türbe ve etrafında önemli bir değişiklik olmadı.
Hicrî 1218 yılında Fethali Şah on iki bin kerpiç ile kubbeyi yenileyerek üzerini altınla kapladı. 1236 yılında da Mescid-i Bâlaser inşa edildi.
1275 yılında Şah Abbas’ın beyaz çelikten yaptırdığı zerihe gümüş kaplama yapıldı. 1276 yılında Şah İsmail Safevî Eyvanı, altınla kaplandı. Hicrî XIII. yüzyılın sonlarına doğru İbrahim Emin Sultan, Yeni Avlu'nun (büyük avlu) temelini attı. Daha sonra oğlu İran sadrazamı Mirza Ali Asker Han Atabey, Nasruddin Şah saltanatı sonlarına doğru Hicrî 1303 yılında avlunun inşasını tamamladı.[256]
Harem-i Şerif'te altın, gümüş, mine ve ayna işlemeleri; nesh, nestalik, şikeste, kûfi ve süls gibi hat sanatları ve buna benzer onlarca zarif sanat sergilenmiş, bu güzellikler Harem'in hemen hemen her köşesine en güzel şekliyle işlenmiştir.[257]
İran İslam devriminin ardından Hz. Mâsume'nin mukaddes hareminde maddî ve manevî değişiklikler oldu. Mescid-i Âzam Harem-i Şerif ile birleştirildi. Ayetullah Burucerdî'nin (r.a) mezar-ı şerifi Mescid-i Bâlaser'e dahil edildi.
Gerçektende Harem'in bütün işlerinde özel bir manevî hava görülmektedir. Bu manevî görüntülerden biri, televizyondan da naklen yayınlanan taklit mercilerinin ve alimlerin katılımıyla gerçekleştirilen Hz. Mâsume'nin türbesinin içinin tozlarının silinmesi sahnesidir. Bu melekutî sahne, aynı zamanda Hz. Mâsume'nin (s.a) ağabeyi İmam Rıza'nın (a.s) harem-i şerifinde yapılan, o hazretin türbesinin temizlenmesi sahnesini anımsatmaktadır.
Sözün kısası şu ki: Hz. Mâsume'nin (s.a) görkemli haremi, bütün ihtişamıyla Kum şehrinin hemen hemen merkezinde yer almaktadır. O, bu toprakların bedendeki ruhu ve parlayan güneşi; İslam ülkelerinden gelen on binlerce meftun aşığın ziyaretgâhı olmuştur.
Âşura, Erbaîn, Nevruz vb. gibi özel gün ve bayramlarda Harem ve etrafı, uzaktan-yakından gelen bu kutsal dergâhın insanlarıyla dolup taşmaktadır.
Yorum