Selamlar.
Konu üç beş tartışmayla, bir kaç yazışma ve hele benim gibi birinin bir kaç cümlesiyle geçiştirilebilecek ve özetlenebilecek bir konu değil. Sadece başka konuları kendi dairelerinden çıkarmaması için küçük bir alıntıya karşı küçük bir bakış açısı olarak bu konuyu açıyorum.
_Ehl-i Beyt_ nickli kardeşim bir mesajında bize namazın öneminden bahsetmiş ve imamlarımızın hadislerinden delil getirmiş. Bununla beraber alevilerin namaz kılmadığı üzerinde yoğunlaşmış. Yani özetle alevilere kendi imamlarından karşı delil getirmiş.
_Ehl-i Beyt_ kardeşim şiaları örnek almış onların kendi kitaplarından delil getiriyor. Elbette bu da güzel bir şeydir, en azından delilleri önemsediğini gösteriyor.
Lakin acaba gerçekten anlamlı mı burada namazın önemini beyan eden hadislerden bahsetmek? Yani namazın dinin direği olduğuna can-ı gönülden inanmış bir topluluk arasında "bak namaz çok önemlidir" demek gerçekten bir fayda sağlıyor mu bu münazaraya?
Önceki mesajımı tam bir gerekçe ile yazmıştım, öylesine bir örnek olsun diye değil; konuyu çok iyi açıklayan bir örnek. Belki _Ehl-i Beyt_ kardeşim tam okumamış veya üzerinde durmamış olabilir, izninizle tekrar değiniyorum;
Malik b. Enes (Maliki mezhebinin imamı) namazda hiç ellerini bağlamadı ve bunun Resulullah'ın sünneti olduğunu söyledi ve kitabında da böyle yazdı. Aynı şekilde kendisinden de şöyle rivayet edilmektedir: "bize ellerimizi bağlamamız emrediliyordu". Demek ki İmam Malik, namazda ellerin bağlanmayacağını, Resulullah'ın da böyle bir şey yapmadığını bildiği halde birileri emrediyordu diyorsa, dinde böyle bir şey olmadığı halde halkın buna mecbur edildiğini ifade ediyordu. Ve dinde olmayan bu zorla namaz değiştirme emrine uymayanların nasıl baskı gördüğünü anlatıyordu; tabii ki korkudan daha fazlasını söyleyemiyordu. Aynı şekilde, İmam Rıza (as) "ceddim Resulullah'ın kıldırdığı şekilde namaz kıldırırım" dediği için halka bayram namazı kıldırmaktan alıkonuluyordu. Onlar şüphesiz İmam Rıza'ya açıktan saldıracak cesareti gösteremediler, fakat onun takipçilerine o cesareti gösterdiler; hem İmam Rıza'yı Resulullah'ın namazı gibi namaz kıldırmaktan, yani dosdoğru namaz kıldırmaktan alıkoydular, hem de doğru namazdan ödün vermeyenin boynunu vurdular, evini yağmaladılar, canını malını ve namusunu helal sayıp kızlarını esir ettiler. Dikkat edin, halkın İmam Rıza'nın arkasında namaz kılması, yani Resulullah'ın sünnetine uygun namaz kılınması engelleniyor.
Resulullah'ın kendi çocuklarını bile namazlarını değiştirme konusunda zorladılar, bunu İmam Rıza'nın sözünden, bunu İmam Malik'in sözünden anlıyoruz. Öyleyse namazını doğru kılmak istiyor diye öldürülen, yani namazından ödün vermemek için canından ödün veren insanlara bugün namazın önemini anlatmak, aynı Yezid'in İmam Huseyn'e ilim öğretmeye kalkışması gibi bir şeydir.
İşte bugün "namaz kılmıyor" diye aşağılanan alevilerin önemli bir bölüğü, sırf (örneğin) ellerini namazda bağlamıyorlar diye, hatta sırf isimleri Ali diye evlerinden koparılıp ormanlara saklanmaya, dağlara kaçmaya mecbur edildi, kitapları yakıldı, kütüphaneleri viran edildi ve alimleri öldürüldü. Şimdi bu cinayetleri işleyen ekol bugün o aynı alevileri "namaz kılmıyor" diye suçlamakta; ne gariptir. Tarihi bırak, günümüzde bile bunlar yaşanmaya devam ederken, daha şundan bir kaç on yıl önce alevi köylerini basıp erkekleri kurşuna dizdikten sonra kadınlara toplu tecavüz eden bir devlette yaşıyoruz. Şimdi o devletin "resmi mezhebi", alevileri namaz kılmamakla suçluyor, yani namazı kasten ve bilerek bozanlar, namazın onuruna canını verenlere kafir muamelesi yapıyor.
Hz. Ali mescitte vurulduğunda, Şamlılar arasında "Ali namaz kılar mıydı ki" diye bir şaşkınlık hasıl olmuştu; hiç mi bunun üzerinde düşünmüyorsunuz acaba? Onlar Allah'ın ilminin kapısı olan Ali'yi bile "namaz kılmıyor" biliyorlardı, daha o günden bu kin ve düşmanlık tohumları ekilmişti. Düşünün ki bu kin ağacı 1400 yılda nasıl büyümüş; kök salmış.
İlim edecek kitabı kalmamış, din öğretecek alimi öldürülmüş, hatta imamları mescitlerde vurulmuş, zehirlenmiş, kendisi de evinden mahrum edilip onlarca yıl gizli yaşamak zorunda bırakılmış bu insanların bugüne gelebilmesi bile gerçekten bir mucizedir.
Bugün onlar da dahil hiç kimse için namaz kılmamanın bir bahanesi yoktur; fakat namaz için can vermiş insanlara namazı bozanların namaz hakkında öğüt vermesi de abesle iştigaldir.
Bu arada hazır "namaz"dan bahsetmişken, Fethullah Gülen hocaefendinin Ankara'da "cem evi" yaptırmayı teklif ettiğini duydunuz mu? Alevileri mescitten uzak tutmak için nasıl bir uğraş veriyor adamlar, işte bu yukarıda özetlediğimiz yüzlerce yıllık tarihin bugüne yansımasıdır. Fethullah Gülen sünni cemaat arasında oldukça muteber bir şahıstır ve neden birden bire aleviler için cem evi yaptırma ve hatta masraflarını karşılama teklifinde bulunduğunu, bunun tam da bu zamanda, yani Suriye ile münakaşa döneminde nereden estiğini düşünmenizi rica ediyorum. Alevilerin namaz kılması, gerçekten bir kısım grupların hiç hoşuna gitmiyor. O yüzden ne zaman aleviler uyanışa geçip özlerine dönmeye çalışsa, bu devlet cemevi furyası başlatıyor, 90larda da aynen böyle olmuştu. O zaman solcular cemevi yaptırıyordu, şimdi sağcılar.
Not olarak şunu da belirteyim, anlattıklarımı hikaye zannedecek kadar tarih bilgisinden yoksun olan kardeşlerim, bunların delili için onlarca kitap karıştırmaya dahi muhtaç değiller; zira aynı fetvaları bugün artık televizyon ve internet kanalıyla öğrenebilirler, çünkü bugünkü alimler aynı dünkülerin fetvalarını tekrar tekrar veriyorlar yüzlerce yıldır. Örneğin şu anda Suriye'de alevilerin kıyma makinesinden geçirileceğini, onların kızlarını esir alıp tecavüz etmenin helal olduğunu fetva ediyorlar, açın Suudi, Ürdün vb televizyon kanallarında "alim"lerden dinleyin bu fetvaları.
Boşuna dememiş kurban olduğum; "beni bir dağ sevse, musibete uğrar" diye. Namazı ikame eden namazda öldürülmüş, namaz için can vermiş olduğu halde "namaz kılar mıydı ki" sorusuna muhatap olmuş bir imamı seven elbette musibete uğrar, uğramaz mı..
Allah'ın hidayeti bizlerle olsun.
Konu üç beş tartışmayla, bir kaç yazışma ve hele benim gibi birinin bir kaç cümlesiyle geçiştirilebilecek ve özetlenebilecek bir konu değil. Sadece başka konuları kendi dairelerinden çıkarmaması için küçük bir alıntıya karşı küçük bir bakış açısı olarak bu konuyu açıyorum.
_Ehl-i Beyt_ nickli kardeşim bir mesajında bize namazın öneminden bahsetmiş ve imamlarımızın hadislerinden delil getirmiş. Bununla beraber alevilerin namaz kılmadığı üzerinde yoğunlaşmış. Yani özetle alevilere kendi imamlarından karşı delil getirmiş.
_Ehl-i Beyt_ kardeşim şiaları örnek almış onların kendi kitaplarından delil getiriyor. Elbette bu da güzel bir şeydir, en azından delilleri önemsediğini gösteriyor.
Lakin acaba gerçekten anlamlı mı burada namazın önemini beyan eden hadislerden bahsetmek? Yani namazın dinin direği olduğuna can-ı gönülden inanmış bir topluluk arasında "bak namaz çok önemlidir" demek gerçekten bir fayda sağlıyor mu bu münazaraya?
Önceki mesajımı tam bir gerekçe ile yazmıştım, öylesine bir örnek olsun diye değil; konuyu çok iyi açıklayan bir örnek. Belki _Ehl-i Beyt_ kardeşim tam okumamış veya üzerinde durmamış olabilir, izninizle tekrar değiniyorum;
Malik b. Enes (Maliki mezhebinin imamı) namazda hiç ellerini bağlamadı ve bunun Resulullah'ın sünneti olduğunu söyledi ve kitabında da böyle yazdı. Aynı şekilde kendisinden de şöyle rivayet edilmektedir: "bize ellerimizi bağlamamız emrediliyordu". Demek ki İmam Malik, namazda ellerin bağlanmayacağını, Resulullah'ın da böyle bir şey yapmadığını bildiği halde birileri emrediyordu diyorsa, dinde böyle bir şey olmadığı halde halkın buna mecbur edildiğini ifade ediyordu. Ve dinde olmayan bu zorla namaz değiştirme emrine uymayanların nasıl baskı gördüğünü anlatıyordu; tabii ki korkudan daha fazlasını söyleyemiyordu. Aynı şekilde, İmam Rıza (as) "ceddim Resulullah'ın kıldırdığı şekilde namaz kıldırırım" dediği için halka bayram namazı kıldırmaktan alıkonuluyordu. Onlar şüphesiz İmam Rıza'ya açıktan saldıracak cesareti gösteremediler, fakat onun takipçilerine o cesareti gösterdiler; hem İmam Rıza'yı Resulullah'ın namazı gibi namaz kıldırmaktan, yani dosdoğru namaz kıldırmaktan alıkoydular, hem de doğru namazdan ödün vermeyenin boynunu vurdular, evini yağmaladılar, canını malını ve namusunu helal sayıp kızlarını esir ettiler. Dikkat edin, halkın İmam Rıza'nın arkasında namaz kılması, yani Resulullah'ın sünnetine uygun namaz kılınması engelleniyor.
Resulullah'ın kendi çocuklarını bile namazlarını değiştirme konusunda zorladılar, bunu İmam Rıza'nın sözünden, bunu İmam Malik'in sözünden anlıyoruz. Öyleyse namazını doğru kılmak istiyor diye öldürülen, yani namazından ödün vermemek için canından ödün veren insanlara bugün namazın önemini anlatmak, aynı Yezid'in İmam Huseyn'e ilim öğretmeye kalkışması gibi bir şeydir.
İşte bugün "namaz kılmıyor" diye aşağılanan alevilerin önemli bir bölüğü, sırf (örneğin) ellerini namazda bağlamıyorlar diye, hatta sırf isimleri Ali diye evlerinden koparılıp ormanlara saklanmaya, dağlara kaçmaya mecbur edildi, kitapları yakıldı, kütüphaneleri viran edildi ve alimleri öldürüldü. Şimdi bu cinayetleri işleyen ekol bugün o aynı alevileri "namaz kılmıyor" diye suçlamakta; ne gariptir. Tarihi bırak, günümüzde bile bunlar yaşanmaya devam ederken, daha şundan bir kaç on yıl önce alevi köylerini basıp erkekleri kurşuna dizdikten sonra kadınlara toplu tecavüz eden bir devlette yaşıyoruz. Şimdi o devletin "resmi mezhebi", alevileri namaz kılmamakla suçluyor, yani namazı kasten ve bilerek bozanlar, namazın onuruna canını verenlere kafir muamelesi yapıyor.
Hz. Ali mescitte vurulduğunda, Şamlılar arasında "Ali namaz kılar mıydı ki" diye bir şaşkınlık hasıl olmuştu; hiç mi bunun üzerinde düşünmüyorsunuz acaba? Onlar Allah'ın ilminin kapısı olan Ali'yi bile "namaz kılmıyor" biliyorlardı, daha o günden bu kin ve düşmanlık tohumları ekilmişti. Düşünün ki bu kin ağacı 1400 yılda nasıl büyümüş; kök salmış.
İlim edecek kitabı kalmamış, din öğretecek alimi öldürülmüş, hatta imamları mescitlerde vurulmuş, zehirlenmiş, kendisi de evinden mahrum edilip onlarca yıl gizli yaşamak zorunda bırakılmış bu insanların bugüne gelebilmesi bile gerçekten bir mucizedir.
Bugün onlar da dahil hiç kimse için namaz kılmamanın bir bahanesi yoktur; fakat namaz için can vermiş insanlara namazı bozanların namaz hakkında öğüt vermesi de abesle iştigaldir.
Bu arada hazır "namaz"dan bahsetmişken, Fethullah Gülen hocaefendinin Ankara'da "cem evi" yaptırmayı teklif ettiğini duydunuz mu? Alevileri mescitten uzak tutmak için nasıl bir uğraş veriyor adamlar, işte bu yukarıda özetlediğimiz yüzlerce yıllık tarihin bugüne yansımasıdır. Fethullah Gülen sünni cemaat arasında oldukça muteber bir şahıstır ve neden birden bire aleviler için cem evi yaptırma ve hatta masraflarını karşılama teklifinde bulunduğunu, bunun tam da bu zamanda, yani Suriye ile münakaşa döneminde nereden estiğini düşünmenizi rica ediyorum. Alevilerin namaz kılması, gerçekten bir kısım grupların hiç hoşuna gitmiyor. O yüzden ne zaman aleviler uyanışa geçip özlerine dönmeye çalışsa, bu devlet cemevi furyası başlatıyor, 90larda da aynen böyle olmuştu. O zaman solcular cemevi yaptırıyordu, şimdi sağcılar.
Not olarak şunu da belirteyim, anlattıklarımı hikaye zannedecek kadar tarih bilgisinden yoksun olan kardeşlerim, bunların delili için onlarca kitap karıştırmaya dahi muhtaç değiller; zira aynı fetvaları bugün artık televizyon ve internet kanalıyla öğrenebilirler, çünkü bugünkü alimler aynı dünkülerin fetvalarını tekrar tekrar veriyorlar yüzlerce yıldır. Örneğin şu anda Suriye'de alevilerin kıyma makinesinden geçirileceğini, onların kızlarını esir alıp tecavüz etmenin helal olduğunu fetva ediyorlar, açın Suudi, Ürdün vb televizyon kanallarında "alim"lerden dinleyin bu fetvaları.
Boşuna dememiş kurban olduğum; "beni bir dağ sevse, musibete uğrar" diye. Namazı ikame eden namazda öldürülmüş, namaz için can vermiş olduğu halde "namaz kılar mıydı ki" sorusuna muhatap olmuş bir imamı seven elbette musibete uğrar, uğramaz mı..
Allah'ın hidayeti bizlerle olsun.
Yorum