Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

    BİSMİ TEALA
    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM
    Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
    inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK yazmaya çalışacagım.
    "Şüpehesiz sizin ümmetiniz tek bir ümmettir.Ben de sizin Rabbinizim,öyleyse bana ibadet ediniz"(Enbiya,92)
    "Eğer O'na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz"(Nur,54)
    "İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları takva sahibi olasınız diye buyurmaktadır."(En'am,153)
    Vahdet ve İslami Birlik Kavramı
    İslami vahdetten kasıt müslüman fırkaların birbirleriyle işbirliğidir.
    Bizim vahdetden kastımız da basit ve açıktır. O da Müslüman fırkaların birbirleriyle işbirliği içinde olması ve aralarında karşı koyma ve muhalefet dayalı bir tavrın olmamasıdır.Bizim Müslümanlar arasında birlikten astımız şudur: Birbirlerini reddetmesinler, düşmanı birbilerine musallat etmesinler ve bazıları bazılarına zulümle üstün olmasınlar.
    İslam Ümmeti'nin Önemi
    İslam ümmetinin büyük ve geniş bir mirası vardır.
    İsmi islam ümmeti olan bu topluluk, müstesna bir gelişim ve parıltıyla beraber, zengin bir kültüre, geniş vebüyük bir mirasa sahibtir. Bu kadar geniş çeşitlilik ve farklılığın yanında, İslam'ın nüfuzunun, kapsamlılığının ve has-halis tevhidinin bütün cüzlerinde, rükünlerinde ve açılarında ortaya çıkardığı vahdetten ve şaşırtıcı uyumdan nasibini almıştır.
    Hepimiz islam ümmetnin bir parçasıyız.
    Siyah, beyaz ve sarı ırklardan oluşan, onlarca dilde konuşan bu kardeş ve samimi halkların hepsi kendilerini büyük islam ümmetinin bir parçası görüyorlar ve bununla iftihar ediyorlar. Gün boyunca tek merkeze dönerek tek dşlle Allah'a dua ediyor ve tek semavi kitaptan ders ve ilham alıyorlar.
    İslami vahdet,istikbarın belini büker.
    İslam dünyasının en büyük desteği, büyük islam ümmetidir. Yani müslüman halkların vahdeti, ittifakı, birbirlerini anlamaları, şimşekler çaktırabilecek itirazları, düşünce güçleri, emekleri, doğal ve Allah vergisi servetleri her müstekbir devletin kalbini titretebilir, kulağını sağır edebilir ve belini bükebilir.
    Tefrika, islam ümmetinin etkisizleştirmektedir.
    Biz hakkı savunmak ve varlığımızı karumak için bir çok araca sahibiz. Biz büyük bir cemiyetiz. Bizim büyük bir servetimiz var. Bizim, halkımıza zorbalar karşısında ayakta durma gücü veren seçkin insanlarımız ve manevi sermayemiz var. Bizim dünyada benzeri az bulunan bir kültürümüz ve geçmişe dayanan bir medeniyetimiz var. Bizim çok imkanlarımız var. Bununla birlikte potansiyel olarak (kendimizi) savunabiliriz; ama neden savunamaıyoruz?! Neden aktif olarak meydanda bir şey yapamıyoruz? Çünkü birbirimizle birlik değiliz. Çünkü çeşitli bahanelerle bizi birbirimizden ayırdılar. İslam ümmeti adındaki düzenli ve donanımlı büyük orduyu, tüm derdi birbirleriyle savaşmak, birbirinden korkutmak, birbirlerine saldırmak, birbirlerinin yüzünü pençelemek olan gruplara böldüler. Bu şartlar altında bu ordunun işlevselliğinin olmayacağı açıktır.

    Devam edecek inşALLAH EMANET OLUN

    #2
    Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

    [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın[/color]

    Evet iyi bir ayet yazmışsınız. Burdaki emre keşke herkes uysa, ayette geçen dosdoğru yol yani Sırat-ı müstakim İmam Ali aleyhisselamdır. Bu yolun dışına çıkanlara Allah c.c lanet etsin. onlar bizim kardeşimiz falan değildir[color=rgb(255, 0, 0)].[/color]
    [color=rgb(255, 0, 0)]Allahın yolundan ayrı düşürecek yollara uyanlar ve onları kendilerinden bilenler,onlardandırlar.[/color]
    "Allah'ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt'ine) ilk zulmedeni benim özel lanetime mazhar eyle.

    علی ♥علی ♥علی MEN ALİYYEL MURTAZA' NIN NÖKERİYEM علی ♥علی ♥علی

    Yorum


      #3
      Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

      Evet vahdet ehlibeyt yolunda vahdet.
      "Allah'ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt'ine) ilk zulmedeni benim özel lanetime mazhar eyle.

      علی ♥علی ♥علی MEN ALİYYEL MURTAZA' NIN NÖKERİYEM علی ♥علی ♥علی

      Yorum


        #4
        Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

        [quote author=kerrar14 link=topic=24351.msg164340#msg164340 date=1354436621]
        [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın[/color]

        Evet iyi bir ayet yazmışsınız. Burdaki emre keşke herkes uysa, ayette geçen dosdoğru yol yani Sırat-ı müstakim İmam Ali aleyhisselamdır. Bu yolun dışına çıkanlara Allah c.c lanet etsin. onlar bizim kardeşimiz falan değildir[color=rgb(255, 0, 0)].[/color]
        [color=rgb(255, 0, 0)]Allahın yolundan ayrı düşürecek yollara uyanlar ve onları kendilerinden bilenler,onlardandırlar.[/color]
        [/quote]


        Kovulmuş ve lanetlenmiş şeytan'da diyor ki

        "...doğru yolun üstünde oturacağım", Araf 16
        [color=green][size=10pt]Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler. [color=red]İmam Ali (a.s)



        [color=black][size=10pt]Düştü Hüseyin atından sahray-ı Kerbelâ’ya...Cibril git haber ver Sultan-ı Enbiya’ya

        Yorum


          #5
          Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

          Muhammedi Sünni ve Ali Şiası olarak Zeydiler+bazı İmamilerle vahdetten yanayım. Ancak ilk 3 halifeyi ve MÜMİNLERİN annesi Hz.Aişeyi tekfir edenlerle vahdet olamaz.

          Yorum


            #6
            Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

            BİSMİ TEALA
            HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH' SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN LANETİ DÜŞMANLARINA HİDAYETİ İSE DÜŞÜNEN VE SORAN KULLARINA OLSUN

            Selamun Aleykum Değerli aziz Kardeşlerime bu başlığı şia ve şia yoldaşlarının islama olan hassaiyetini kavranılması ve tebliği için açmıştır.Lütfen ve rica ederekten Harici zihniyetin ve tahassup ehlinin çirkeflikleriyle akışı bozmamanızdır. arzu etmeyen okumaz istediğim sayfanın anlatılan bilgiye hürmet gösterilesidir...

            3-[/size] [color=rgb(112, 48, 160)]...Muhammed b. Abdulcabbar, ashabımızın bazısından[/color][color=rgb(0, 112, 192)][font=][2][/font][/color][color=rgb(112, 48, 160)] merfu olarak Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmişlerdir:[/color]İmam'a sordum ki: Akıl nedir?Buyurdu ki: «Rahman'a kulluk sunmanın aracı ve cennetleri kazanmanın aleti olan bir yetenektir.»Dedim ki: Peki, Muaviye'nin sahip olduğu yetenek nedir?Buyurdu ki: «Onunkine kurnazlık denir. Şeytanettir. Akla benzer; ama kesin­likle akıl değildir.»

            4-[/size][color=rgb(112, 48, 160)][/size]...Hasan b. el-Cehm şöyle rivayet eder: İmam Rıza (Ali b. Musa aleyhisse­lâm)’dan şunları dinledim:[/color]

            [/size]«Her kişinin dostu aklıdır; düşmanı da cehaletidir.»[size=12pt]


            Allah'a emanet olun...

            Yorum


              #7
              Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

              BİSMİ TEALA
              HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
              RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

              Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
              inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK

              "Şüpehesiz sizin ümmetiniz tek bir ümmettir.Ben de sizin Rabbinizim,öyleyse bana ibadet ediniz"(Enbiya,92)
              [color=rgb(255, 0, 0)]"Eğer O'na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz"(Nur,54)[/color]
              [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları takva sahibi olasınız diye buyurmaktadır."(En'am,153)[/color]


              2. Bölüm
              VAHDETİN VE İSLAM BİRLİĞİNİN ÖNEMİ

              Vahdetin İlahi olması

              Vahdetin temeli İslam ve Allah'ın ipine sarılmaktır.

              Vahdet, İslam ve Allah'ın ipine sarılma temeline göre olmalıdır, boş ve içeriksiz vehimler ve ırklar temeline göre değil. İslam ümmetinin uyumu bundadır.

              Vahdetin akılcı olması,

              Vahdet, duygusal bir konu değildir.

              İmam'ın vahdet konusu üzerinde bu kadar durmasının sabebi, bunun duygusal bir konu olmamasındandır. Bu akılcı bir konudur. Her kim başka bir fırkanın kutsallarına ihanet ederse, eğer öfke ve ihanetle başka bir fırkaya davranırsa, parçası olduğu ölçüde bu vahdete darbe vurmuştur. Her kim olursa olsun.

              İslam'ın hakimiyeti açısından vahdet,

              Hz.Peygamber (s.a.a), İslam'ı hakim kılmaya gelmiştir.

              Vahdet islamın hizmetinde ve hakimiyetini sağlamak yönünde olmalıdır. Yoksa boş ve anlamsız olucaktır. Eğer İslam Uleması Kur'an'ın "Biz her peygamberi, ancak, Allah'ın izniyle, itaat olunması için gönderdik."(Nisa,64) diye byurduğunu kabul ediyorsa; Peygamber nasihat etsin, konuşsun, insanlar da kendi işlerini yapsınlar, O'na da saygı göstersinler diye gelmedi. İtaat olunsun, toplumu ve yaşamı yönlendirsin, düzen oluştursun ve insanları hak olan hayatım hedeflerine doğru götürsün diye geldi. Eğer İslam Uleması Kur'an'n "Şüphesiz biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitap ve ölçüyü indirdik."( Hadid,25) diye buyurduğunu kabul ediyorsa adaletin gerçekleşmesi, zulmün giderilmesi ve beşer için sahih yaşamın oluşturulması dinlerin hedefidir. Öyleyse hareket, İslam'ın hakimiyetine doğru olmalıdır ve İslami ülkelerde ve toplumlarda İslam'ın hakimiyeti mümkündür.

              İslam ümmetinin başarısı, İslam hakimiyetine doğru harekettir.

              Eğer İslami toplumlarda ve ülkelerde alimlerin, aydınların ileri gelenlerin ve öncülerin hareket yönü İslam hakimiyetine doğru olursa bu hareket, başarılı bir harekettir. Eğer böyle olmazsa ve tağutlara, küffara, kukla ve beceriksiz hükümetlere tabi ve teslim olurlarsa vahdetin güvencesinin olmayacağı açıktır. Siz bu traftan vahdet sloganları atın, çoşun, tasalanın; o taraftan haksız paralar harcansın, bir grup kalemleri satılık uşak sıfatlı gevşek yapılı insanlar da ortaya çıksın ve sizin birikimlerinizi yele versin, iplikleri pamuğa çevirisin.

              Vahdet: Dinin temel esası,

              Allah, vahdetin ve tekliğin masharıdır.

              Mukaddes İslam dininde vahdet temel esastır. Allah Teala'nın mukaddes zatından ki vahdetin tekliğin esası ve mazharıdır- tutun, bu vahdetin etkilerine kadar varlık aleminin tüm teveccühü bu yüce merkeze doğrudur: "Fakat sonunda hepsi yine bize dönücülerdir."(Enbiya,93) ve hepsi Yaratıcı'nın mukaddes zatına doğru hareket etmekdedirler: "Dönüş yalnızca O'nadır."(Nur,42)

              İslam dünyasının ilk meselesi vahdettir.

              İslam dünyasında ilk meselemiz "İslam ümmetinin vahdeti'"dir. Eğer biz düşmanın hilesine karşı üstün gelirsek ve ihtilaf oluşturma planlarını kısır bırakırsak sorunlarımızın çoğu giderilecektir.

              Diğer esaslara oranla öncelikli olması,

              Müslümanların vahdetine zarar vermek haramdır.

              Vahdetin korunmasını esas alalım. Eğer şer'i olduğunu düşündüğünüz bir vazifenin ifasının biraz geri çekilmeye sebep olacağını, vahdetin ortadan kaldıracağını görürüsek, şer'i vazife olduğunu sandığımız o şey kesinlikle haramdır. Bu durumda vahdeti korumak vacip olacaktır.

              Vahdet bütün zaruretlerden önceliklidir.

              Bugün İslam ümmetinin yaşamı, onuru, kurtuluşu ve İslam bayrağını dalgılandırmak için vahdete ihtiyaç vardır. Bu meselelere karşı koyarak ihtilaf oluşturacak olan hangi mantıkdır? Vahdet tüm gereklilere ve önceliklere tercih edilmelidir ve onlardan daha önceliklidir. Neden Müslümanlar arasında ittihatın zaruretini anlamıyoruz?

              Vahdet karşıtlarını dışlayın.

              Vahdeti ezberleyin. Eğer toplumda sizin aranızda bunun tersine davranan kimseleri görürseniz onları dışlayın. Muhalefetinizi onlara gösterin ve ilan edin. Bunlar zarar verirler, darbe vurular. İslam'a darbe vurular, Şia'ya darbe vururlar, İslam toplumuna darbe vururlar. Bu, çok önemli meseledir.

              Vahdetin maslahata veya özel bir zamana mahsus olmaması,

              Vahdet maslahata dayalı geçici bir slogan değildir.

              İslam fırkaların birbirleriyle kardeş olmalarını söylememiz , Şia ve Sünni kardeştir sloganları atmamız, taktiksel bir şiar değildir. Maslahata yönelik geçici bir slogan değildir. Bu, bir fikirdir. Bu, eylemsel bir politikadır. Bu, Kur'an ve Ehl-i beyt'in (a.s) öğretilerini uygulamaktır. Ehl-i Beyt takipçileri, bu vahdetin gölgesinde Ehl-i Beyt mezhebini, bu mezheple aşina olmayan Müslümanlar için aydınlatabilirler.

              Coğrafi sınırlarla beraber kordinasyon,

              İttihattan kasıt, İslam devletlerinin birbirlerini anlamasıdır.

              Biz bu yüce insanın (Hz. Ayetullah Humeyni (r.a)) Müslümanların daima ittiada-birliğe çağıran bu genel davetini unutmuyoruz. Bizim ittihattan kastımız bazı ülkelerin sürekli peşinde olduğu ve asla neticeye ulaşamadığı şey değildir. Biz "Gelin siyasi birlik kuralımi mali birlik oluşturalım, iki ülkeyi tek ülke yapalım" demiyoruz. Bunlar her zaman söylenmiş asla gerçekleşmemiş sözlerdir. Bizim ittahattan kastımız birbirini anlamaktır; devletlerin birbirini anlaması; ülkelerin birbirlerini anlaması; İslam ümmeti ve İslam devletleri organları arasında işbirliği; gönül birliği yapmaları ve düşmanlarının amaçlarının etkisi altında kalmamalarıdır.

              Milliyetin korunması, İslam ümmetinde tefrika oluşturmamalıdır.

              Biz her ırkın, kendi ülkesinin ve halkının özelliklerini ve uzmanlıklarını, milliyet ünvanı altında kendisi için korumasına karşı değiliz. Ancak İslam ümmetinin bütünlüğünün zedelenmeyeceği sınırına kadar. Bu önceliklidir, bu önemlidir.



              Yorum


                #8
                Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                Vahdet, İslam ve Allah'ın ipine sarılma temeline göre olmalıdır

                Çok doğru söyledin kardeşim vahdet isityorsan eğer Allah'ın c.c ipine yani İmam Ali aleyhisselama sarılacaksın . sende çok iyi biliyorsunki bu hadislerde nettir.
                zuhurdan ümidini kesenlerin böyle hareket etmesi normaldir.
                "Allah'ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt'ine) ilk zulmedeni benim özel lanetime mazhar eyle.

                علی ♥علی ♥علی MEN ALİYYEL MURTAZA' NIN NÖKERİYEM علی ♥علی ♥علی

                Yorum


                  #9
                  Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                  BİSMİ TEALA
                  HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                  RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                  Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
                  inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK

                  "Şüpehesiz sizin ümmetiniz tek bir ümmettir.Ben de sizin Rabbinizim,öyleyse bana ibadet ediniz"(Enbiya,92)
                  [color=rgb(255, 0, 0)]"Eğer O'na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz"(Nur,54)[/color]
                  [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları takva sahibi olasınız diye buyurmaktadır."(En'am,153)[/color]

                  3. Bölüm
                  VAHDET VE İSLAMİ BİRLİĞİN SINIRLARI

                  Din esaslarına ve müştereklerine bağlılık

                  Müşterekler etrafında toplanın.

                  Görüyorsunuz düşmanların düşmanlığını! Görüyorsunuz onların İslami kimliği yok etme ve İslam ümmeti arasında ihtilaf çıkarma çabalarını! Oturun tedavi edin; esasları ayrıntılara tercih edin. Ayrıntılarda bir mezhepteki kişilerin bile birbirleriyle görüş birliğine sahib olmaması mümkündür, sorun değil. Büyük müşterekler vardır, bu eksen -müşterekler ekseni- etrafında herkes toplansın. Düşmanın planlarına karşı dikkatli olsunlar, düşmanın oyunlarına karşı dikkatli olsunlar.


                  İhtilaf konusu ayrıntılara dalmayalım.

                  Biz eğer milli ittihat ve islami birliğin gerçekleşmesni istiyorsak aramızda müsterek olan esaslara dayanmalıyız. Kendimizi ihtilaf konusu ayrıntılarla oyalamamalıyız.


                  Vahdetin mutlak olmaması

                  Vahdetin gerçekleşmesi, ilave şartların kaldırılmasına bağlıdır.

                  Bu vahdet için kendimiz de bir sürü şart koşarak gerçekleşmesini imkansızlaştırmamalıyız. Sonuçta vahdet, vahdettir; işbirliği yani işbirliği. Aksi takdirde güzelliği herkesin üzerinde birleşmesi olan bu konu için şartlar koşar, engeller çıkarırısak; herkes bir taraftan atılarak "hayrı, falan noktaya da uymanız gerekir" der, diğer biri de çıkar "Şu nokta (da) var" derse u artık vahdet olmaz ki! bu konuları aşmalısınız.

                  Mümkün olduğu kadar, ittihata doğru gidin.

                  İslam dünyasının yüksek kapasitesinden faydalanma yollarından biri, bizim İslam dünyasını mümkün olan İslam ittihadına-mümkün olduğu kadarıyla- davet etmemizdir.

                  Vahdetin istisnası

                  Vahdet hususunda bozgunculuk yapanlara yapanlara tavır gösterin.

                  İttihat ve kardeşliğin sadece bir istisnası vardır. O istisna da bu sahih hareketle tavır gösterilmesi gerekliliğidir: "Kafirlere karşı şiddetli" (Fetih,29) Bu şiddet oaralarla ilgilidir. Ancak İran halkı çerçevesinde tüm topşumsal kesimler birbirlerine, bu mukaddes düzenin hedeflerine, bu İslami ülkeye, dünya Müslümanlarının bu ümit noktasına söz konusu gözle bakmalıdır. Yani hep birlikte, kardeş arkadaş, şefkatli ve -bu ülkede hakim olan- ilahi kanun ve irade karşısında hak sahibi olmalıdırlar.

                  Müslümanlarla kafirlerin sınırları belli olmalıdır.

                  Sizin sınırlarınız ile kafirlerinki belli olmalıdır. Sizin sınırlarınız ile fasıklarınki belli olmalıdır... Sınırları belli olmayan bir ülkenin tolumsal kimliği ve toplu vahdeti yoktur. Bırakın sınırları belli olsun. Sizin nerede olduğunuz, onların nerede olduğu belli olsun. "Her kim fasıklara Allah için öfkelenirse ve her kim Allah için öfkelenirse Allah'ta onun için öfkelenir.

                  Allah'a emanet olun...

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                    BİSMİHİ TEALA
                    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                    Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin
                    TÜM ŞİİLERE VE DUYARLI MÜSLÜMANLARA ÇAĞIRIDIR Endonezyalı Şiilerin Sularını bile kestiler!
                    Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Endonezyalı mülteci Şiilerin yaşam koşullarının çok ciddi boyutlara ulaşması ve en son su ve gıda maddelerinin de kesilmesinin ardından "Uluslararası Af Örgütü" (Amnesty international) bir rapor yayınlayarak mülteci Şiilerin yaşam koşullarının çok ciddi boyutlara ulaştığı konusunda uyarıda bulundu.
                    Selefi - Vahabilere bağlı haydutların geçtiğimiz yıl Muharrem ayında Peygamber ailesi İmam Hüseyin ve yaranları için matem tuttukları gerekçesiyle Endonezyalı Şiilere saldırılarda bulunmuş evlerini yakmış, darp, yaralama, cinayet ve evlerinden kovmuşlardı. Bu yıl Muharrem ayında ise Endonezya güvenlik güçlerinin de yardımıyla saldırı ve baskılar çok daha ciddi boyutlara çıkmış ve en son Ehlibeyt (a.s) takipçisi Şiilerin gıda ihtiyaçları ve suları da kesilmiştir. Bu şekilde Ehlibeyt mektebi inançlarından vazgeçmeleri istenmektedir.
                    Endonezyalı Şiilerin şu anda yaşam koşulları o kadar ciddi boyutlara ulaşmıştır ki hatta Uluslararası Af Örgütü bile olayı doğrulayarak bu insanlık karşıtı zulmü resmen kabul etmiş ve şöyle bir bildiri yayınlamıştır: "Endonezya güvenlik güçleri Cave'nin doğusundaki mülteci Şiilerin gıda ihtiyaçlarını ve sularını kesmiştir. Güvenlik güçlerinin bu girişimiyle 69'u kadın, 61'i çocuk olmak üzere en az 190 kişi tehlike sınırında çok ciddi koşullarda yaşamaktadır.

                    http://www.abna.ir/data.asp?lang=10&id=369721

                    Allah'a emanet olun...

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                      BİSMİHİ TEALA
                      HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                      RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                      Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin

                      Nehcül Belağa'dan okumalar

                      Hz. İmam Ali (a.s) :

                      Karanlıklarda doğru yolu bizimle buldunuz; yüceliklere, üstünlüklere bizimle ağdınız; ayın sonlarındaki karan-lıklarda bizimle aydınlığa çıktınız. Sağır olsun o kulak ki yüksek sesi duymaz; bağırışı duymayan, hafif sesi nasıl duyar? Yatışsın o yürekler ki boyuna titrer, boyuna çarpar.

                      Sonunda hileye sapacağınızı biliyordum, bekleyip duruyordum; sizde aldanmışların nişânelerini görüyordum. Fakat îman perdesi bürümüştü beni; yüzünüze vurmuyordum; özümün ve niyetimin doğruluğu, sizin hâlinizi göstermişti bana; açıklamıyordum.[2]

                      Her yana sapan yollar arasında, durdum sizin için doğru yolun başında. Her tarafa bakıyordunuz; yoktu kılavuzu-nuz. Her yeri kazıyordunuz; yoktu suyunuz. Bugün sessiz-dilsiz söylüyorum: Yiter-gider ayrılan benden, bana göste-rildiği andan beri gerçekte şüphe etmedim ben. Mûsâ, kendisi için korkmamıştı; korkmuştu bilgisizlerin üst olmasından; sapıklığın hükmetmesinden.

                      Bugün ben ve siz, durmuşuz hak yolla batıl yolun üstünde; suya kavuşacağından emin olan susamaz bir an.

                      Onların güçleri kuvvetleri yokken ben kalktım, yardıma koştum: onlar başlarını hırkalarının yakalarına sokmuşlar-ken ben kendimi meydana attım; onlar sözden kalmışlarken ben konuştum; onlar durup dururlarken ben Allah ışığıyla karanlıkları aştım. Gene de en hafif konuşanları bendim; kendini en fazla göstermemeye çalışanları bendim. Gemi salıverip atımı koşturdum atımı koşturdum; öndülü alıp koştum.

                      Bir dağ gibiydim ki yeller onu yerinden kıpırdatamaz; kasırgalar onu söküp atamaz. Hiç kimsenin gücü yoktu ki yüzüme karşı bir ayıbımı söyleyebilsin; kimsenin haddi değildi ki ardımdan beni kınasın. Aşağılık bir hale düşen, benim katımda yüceydi, üstündü; ona zulmedenden hakkını alırdım ben. Kuvvetli olan, benim katımda zayıftı; mazlûmun hakkını alırdım ondan. Allah'ın kazâsına razı olduk; emrine teslim olup itâatte bulunduk. Hiç gördün mü Allah'ın elçisine, Allah'ın salâtı O'na ve soyuna olsun, yalan isnâd edeyim, O'na iftirâda bulunayım? And olsun Allah'a O'nu ilk gerçekleyen kişiyim ben; O'na yalan isnâd eden ilk kişi olmam ben.

                      Yapacağım işe baktım; verdiğim sözü hatırladım, tuttum; biat ettim


                      “Allah’a andolsun ki falan kimse (Ebi Kuhafe oğlu Ebubekir), hilafete göre yerimin, değirmen taşının mili gibi olduğunu bildiği halde hilafeti bir gömlek gibi üzerine giydi. Oysa sel her zaman benden akar ve hiç bir kuş benim yükseldiğim yüce zirvelere yükselemez. Ben de hilafetle kendi arama bir perde gerdim, ondan tümüyle yüz çevirdim.

                      Ve kendi kendime düşünmeye başladım; şu kesilmiş elimle hemen atağa mı geçeyim, yoksa şu kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Öyle bir karanlık ve körlük ki bu, büyüğü tamamıyla yıpratır, küçüğü tümüyle ihtiyarlatır, mümin kimse de Rabbine ulaşıncaya dek bu karanlık körlükte sürekli olarak zahmetten zahmete düşer.

                      Gördüm ki sabretmek akla daha yatkındır, sabrettim. Ama gözümde diken vardı, boğazımda ise kemik. Mirasımın tümüyle yağmalandığını görüyordum.”

                      Allah'a emanet olun...

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                        BİSMİ TEALA
                        HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                        RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                        Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
                        inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK

                        "Şüpehesiz sizin ümmetiniz tek bir ümmettir.Ben de sizin Rabbinizim,öyleyse bana ibadet ediniz"(Enbiya,92)
                        [color=rgb(255, 0, 0)]"Eğer O'na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz"(Nur,54)[/color]
                        [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları takva sahibi olasınız diye buyurmaktadır."(En'am,153)[/color]


                        Bölüm 4.

                        İSLAMİ BİRLİK VE VAHDETİN TEMELLERİ
                        İslam Dini;
                        İslam ülkelerin birbirine ihtiyacı vardır.
                        İslam, islam ümmetinin irtibat ve vahdet duygusunu hissetmesini ve bu çok büyük, bir milyar kaç yüz milyonluk Müslüman'ın, İslam dünyasının çeşitli meselelerine katılmasını sağlar. Şüphesiz eğer İslam dünyası Bosnalı Müslümanları himaye etmeseydi bugün Avrupa'da Bosnalı Müslümanlardan eser kalmayacaktı, onları yok edeceklerdi. Gerçi tüm İslam ülkeleri tamamen korumadı; ama çoğu İslam devletinin bu konuya eğildiklerini hissedilmesinin onlara yardımı oldu. Bu olayın aynısı İslam dünyasının her yerinde uygulanabilir. Ülkelerin birbirlerinin yardımına ve İslam Ümmetinin büyük ağırlığını hissetmeye ihtiyaçları vardır.
                        Biz islam bayrağını dalgalandırmak istiyoruz.
                        Bizim için İslam mevzu bahistir. Ben Şia'yım, kendi inancım var, bu inancımı da kabul ediyorum. Ancak inanıyorum ki, eğer İslam bayrağı dalgalanırsa İslam toplumları uyanacaktır. Biz bu inkılap'la ihtilaf oluşmaması için Şia bayrağını dalgılandırmak istemedik. Biz islam bayrağını yükseltme amacı taşıdık. İslam her şeydir. İslam Kur'an'ı, namazı. cihadı ve ekonomik sistemi kapsamaktadır. Bu bizim inacımız.
                        İslam adına Müslüman öldürmek, İslam'dan çıkmaktır.
                        İster İran'da, Irak'ta, Pakistan'da, ister Lübnan'da, Filistin'de olsun veya dünyanın hangi mıntıkasında olursa olsun her mezhepten Müslüman kardeşlerimiz biliyorlar ki,bizim görüşümüz ve İslam'ın gerçek alimlerinin görüşü şudur; "Elini Müslüman kardeşinin kanına bulamak, bağışlanmıyan günahlardandır." Bazıları elini, İslam'ı izlediği için Müslüman kardeşlerinin kanına mı boyuyor? İslam'a bağlılık adına? Bu, İslam'dan çıkmaktır. Herkes bilsin: İran halkının diğer müslüman halklarla kardeşliği gerçek bir kardeşliktir. Mezhepsel ihtilaflar kendi yerinde; Şia şia'dır. Sünni sünni'dir. Ehl-i Sünnet ve Şia arasında fikirsel ve mezhepsel ihtilaflar yine de var; ama bunların hepsi "Lailahe illallah Muhammed'en Resulullah" bayrağı altında kardeş olmalıdrlar ve İslam düşmanlarının, İslam ümmeti düşmanlarının karşısında durabilmelidirler.
                        İslam'ın en büyük mesajı vahdettir.
                        İslam'ın en büyük siyasi mesajı vahdettir; Müslümanların vahdeti, İslam ümmetinin İslam düşmanları karşısında durması, kafirlerden ve müşriklerden kurtulmak.
                        Allah'ın ipine sarılmak bütün İslam dünyasının faydasınadır.
                        İslam dünyasının ittihadı ve İslam'ın vahdet sağlayan teveccüh, bütün İslam dünyasının faydasınadır. Başkalarına daha da faydalı dır. Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor; "Hep birden Allah'ın ipine sımdıkı sarılın, bölük bölük olmayın." (Al-i İmran,103) Yani kişisel bir ilişki olmasın gerektiği düşünülen, Allah ve kul arasında bir irtibat olan Allah'ın ipine sarılmayı, sımsıkı yapışmayı bile "Cemian (hep birden)" buyuruyor. İşi hep birlikte yapın ve beraber Allah'a bağlanın. İslam ümmeti arasında vahdet ve toplamına, İslam açısından bu kadar öneme sahiptir.
                        İslam'ın emri Müslüman olmayanlara bile iyilik etmektir.
                        İslam'ın mesajı vahdet, emniyet ve kardeşlik mesajıdır... İslam'da Müslümanlara, din ve inanç açısından kendileriyle ters düşen kimselere bile iyilik yapmaları emredilmiştir. "Allah, sizinle din konusunda savaşmayanlara ve de sizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmayanlara iyilik etmenizden ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever." (Mümtehine,8) Bu, İslam'ın mantığıdır. Yani sizinle aynı fikirden olmayan ve başka inançta olan kimseyi inancı yüzünden değerlendirme yeri burası değildir ve siz bunun mercii değilsiniz. "Allah hükmedendir ve (bunu) vaat ettiği yer kıyamettir.
                        Kur'an
                        Vahdet Kur'an'a ve Allah'ın hükümlerine uymakla gerçekleşir.
                        İlahi kelimelerin belki de en canlı ve en göze çarpanı şu ayet-i kerimedir; "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, bölük bölük olmayın." Allah'ın hükümlerine uymanın gölgesinde vahdet, Kur'an'ın gölgesi altında vahdet, ilahi hedefler yolunda vahdet, örnek İslam toplumunu oluşturma yolunda vahdet. Bizi bunun yolunda harekete geçtik ama daha arış noktamıza kadar çok yolumuz var. Örnek İslam toplumuna ulaşmak için gitmeliyiz.
                        Allah'a emanet olun...

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                          BİSMİ TEALA
                          HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                          RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                          Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
                          inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK

                          "Şüpehesiz sizin ümmetiniz tek bir ümmettir.Ben de sizin Rabbinizim,öyleyse bana ibadet ediniz"(Enbiya,92)
                          [color=rgb(255, 0, 0)]"Eğer O'na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz"(Nur,54)[/color]
                          [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları takva sahibi olasınız diye buyurmaktadır."(En'am,153)[/color]


                          Hz. Resulullah (s.a.a)
                          Hz. Resulullah (s.a.a) ismi altında ittihat oluşturulması daha kolaydır.
                          Dünya Müslümanları Hz. Resulullah (s.a.a) ismi altında herşeyden daha rahat ve daha kolay birlik olabilirler. Bu, O yüce şahsiyetin bir özelliğidir. Ben defalarca arzettim; "O yüce şahsiyet, Müslümanların duygularının birleşip toplandığı yerdir. Müslüman, Peygamberine aşk besliyor."
                          Allah'ım! Sen kalbimizin Peygamber muhabbetiyle dopdolu olduğuna şahitsin. Bu muhabbetten istifade edilmelidir. Bu muhabbet, yolları açar.
                          Hz. Resulullah (s.a.a), İslam ümmetinin bağlantı noktasıdır.
                          İslam'ın yüce değerli Peygamberi Hz. Resulullah (s.a.a)'in varlığı vahdet oluşturmanın en önemli noktasıdır. Daha önce de bunu arzettiğimiz gibi İslam dünyası bu noktada birbiriyle bağ kurulabilir. Burası bütün Müslümanların dugularının toplandığı yerdir. Bu, aşkın, muhabbetin ve İslam dünyasının merkezidir. Siz şimdi bakın, Siyonistlerden para almış kalemler bu merkezi hedef alarak aşşağılarlar. Amaçları İslam ümmetine hakaret etmenin ve İslam dünyasının aşağılamanın öneminin yavaş yavaş ortadan kalkmasıdır. Bu esas noktadır. Siyasetçilerimiz, ilim kültür seçkinlerimiz, yazarlarımız, şairlerimiz ve sanatçılarımız bu noktaya dayansınlar ve bütün Müslümanlar bu şiarla birbirine yaklaşsınlar. İhtilaflı konuları dikkate almasınlar, birbirlerini itham etmesinler, birbirlerini tekfir etmesinler ve birbirlerini din havzasından çıkarmasınlar. Baştanbaşa İslam ümmetinin kalpleri, Peyganber'in yadıyla, Peygamber'in aşkıyla tazelensin. Hepimiz O yüce şahsiyetin aşığıyız ve O'na gönül vermişiz.
                          Vahdetin mihveri Hz. Resulullah (s.a.a)
                          Bugün İslam dünyasının büyük dertlerinden biri, tefrika ve ayrılık derdidir. İslam aleminin vahdet mihveri -herkesin inanç noktası, insanların hepsinin duygularının merkez noktası olan- Peygamber'in (s.a.a) mukaddes varlığı olabilir. Biz Müslümanların,-Peygamber'in (s.a.a) mukaddes varlığı gibi- hem Müslümaların inandığı hem de inancın yanında duygusal ve manevi bir bağla Müslümanların kalplerini ve duygularını kendi üzerinde birleştiren, bu nitelikte ve bu kapsamlılıkta başka bir noktamız daha yok. Bu en iyi vahdet merkezidir.
                          Hz. Resulullah (s.a.a)'e muhabbet olabildiğince kuvvetlendirilmelidir.
                          Tüm Müslümanların düşünce,-inanç ve karşılıklı anlayış açısından üzerinde iştirak ettiği konu son Peygamber Hz. Muhammed b. Abdullah'ın (s.a.a) mukaddes varlığıdır. Bu nokta büyütülmelidir. Bu muhabbet günden düne artırılmalıdır ve O mukaddes varlığa manevi ve ruhsal yöneliş, Müslümanların zihninde ve halkın her birinin kalbinde kuvvetlendirilmelidir.
                          Allah'a emanet olun...

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                            BİSMİ TEALA
                            HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                            RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                            Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
                            inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK



                            http://www.velayet.com/serbest_kursu...seen#msg164685

                            Allah'a emanet olun..

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: VAHDET VE İSLAM'A BİRLİK ÇAGRISI

                              BİSMİ TEALA
                              HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                              RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

                              Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler! Allah sizlere ilahi basireti ve yakinliği ihsan etsin İslam ümetinin dayanışması ve Vahdeti için mücadele konusu üzerinde;
                              inşALLAH RABB'im yardım ve muavvakiyeti ile bu konuda Ayetullah Seyyid Ali HAMENEİ (r.a) dilinden VAHDET VE İSLAMİ BİRLİK

                              "Şüpehesiz sizin ümmetiniz tek bir ümmettir.Ben de sizin Rabbinizim,öyleyse bana ibadet ediniz"(Enbiya,92)
                              [color=rgb(255, 0, 0)]"Eğer O'na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz"(Nur,54)[/color]
                              [color=rgb(255, 0, 0)]"İşte benim dosdoğru yolum budur; ona tabi olun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları takva sahibi olasınız diye buyurmaktadır."(En'am,153)[/color]


                              Vahdet Haftası Hz. Ayetullah (r.a)'in devam eden iyiliklerindendir.

                              Rahmetli Ayetullah Humeyni'nin (r.a) açık zihninin bir ürünü ve şu anda da İnkılab'ın yürürlükteki güzelliklerinden biri de Hz. Resulullah'ın (s.a.a) doğum günlerinin Vahdet Haftası olarak tanımlamasıdır. Bu mesele Şu açıdan ilginçtir ki, İslam vahdet bir arzudur. Bazıları gerçekten bunu arzuluyorlar, bazıları ise laklakadan ibaret olan sözler söylüyorlar. Her şekilde bu arzu (İslami vahdet) ameli bir yol gerektirmektedir. Hiç bir arzu, mücadele ve çaba olmadan gerçekleşmemektedir. Biz bu amaç ve bu arzu için ameli yollar üzerinde düşündüğümüzde, en iyilerinden ve büyüklerinden biri, yaratılış aleminin bu yüce şahsiyetinin yani Hz. Resulullah'ın (s.a.a) mübarek varlığı ve O'nun büyük kişiliğinin merkeziyeti Müslümanların genelinin duygu ve inancının odaklandığı yerdir. İslam gerçekler ve ilimler arasında belki şu şekilde genelin, inançların ve de duyguların üzerinde birleştiği bir konumuz yoktur veya çok nadirdir. Çünkü duyguların da büyük rolü vardır. Müslümanların genelinden ayrılmış, duyguya çok önem vermeyen, tevessüle, teveccühle, muhabbetle işi olmayan bazı azınlıklar ve cemiyetler dışında Müslümanların genelinin Hz Resulullah'a (s.a.a) karşı duyguları vardır. Bununla beraber bu yüce şahsiyetin varlığı vahdet için bir mihver olabilir.

                              Hz. Resulullah'ın (s.a.a) kişiliği, muhabbeti ve öğretileri üzerine yatırım yapılmalıdır.

                              Bu alanda (İslam birlik) merkez olabilecek etkenlerden biri Hz. Resulullah'ın (s.a.a) mukaddes varlığıdır. Müslümanlar ve İslam aydınları bu yüce şahsiyetin kişiliği ve öğretileri üzerinden, muhabbeti üzerinden herkesi kapsıyacak bir bakışla İslam'a yatırım yapmalıdırlar.

                              İslam Hz. Peygamber'ine (s.a.a) muhabbet, İslam mezheplerinin hepsinin vahdet noktasıdır.

                              İslam fırkalar arasında -ki bugün Müslümanların bir çok sıkıntısı ve düzensizliği vardır, bunlara mahküm olmuşlardır ve kendilerini bunlardan kurtarmak için her vesileden faydalanmaları gerekmektedir- bir nokta var ki, o noktada aralarında hiçbir ihtilaf yok. Herkesin üzerinde ittifak ettiği tevhit inancında bile bazı kimselerin başkaların kabul etmeyeceği bir tefsirinin veya sözünün olması mümkündür. Ama bu noktada hiç bir ihtilaf yoktur ve bu, değerli İslam Pyegamberi Hz. Muhammed b. Abdullah'a (s.a.a) duyulan muhabbet ve bağlılıktır. Bu, bir toplanma ve birlik noktasıdır ve bunun üzerinde çalışılmalıdır. Biz daha önce de bunu söyledik, bazı himmet ashabı da bu temel üzere Müslüman fırkalar arasında birlik oluşması için çalıştılar. Bu gün de himmet ehli kimseler bu temel üzere oturmalı ve Müslümanların dikkatini bu vahdet noktası üzerine çekerek uyarmalıdırlar.

                              Hz. Peygamber'in (s.a.a) öğretileri sorunları çözer.

                              Eğer bugün insanlık bu rahmetin farkına varsa -İslam'ın varlığın rahmeti, Nebevi öğretilerin rahmeti, bu vahdetin taşan kaynağı- ve bunu bulursa, susuzluğunu bununla giderirse insanlığın en büyük sorunu hallolacaktır.
                              HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.A) EHL-İ BEYT'İ (A.S)
                              Ameli olarak Ehl-i Beyt'in (a.s) öğretilerinde birleşin.
                              Bu vahdetin mihveri olabilecek ve tüm Müslümanların üzerinde görüş birliğine varabileceği etkenlerden birisi, Hz. Peygamber'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'ine (a.s) uymaktır. Hz. Peygamber'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'ine bütün Müslümanlar kabul ederler. Elbette Şia, onların imametine inanmaktadır. Şia dışındakiler onları Şii ıstılahındaki imamet anlamıyla imam bilmiyorlar; ama İslam büyükleri olarak biliyorlar, Hz. Peygamber'in (s.a.a) ailesi olarak biliyorlar, İslam hükümlerinden ve ilimlerinden haberdar olarak biliyorlar. Müslümanlar ameli olarak İmamlar'ın (a.s) ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'inin (a.s) sözlerinde birleşmelidirler. Bu, vahdet vesilelerinden biridir.
                              Ehl-i Beyt'in (a.s) sevgisi Müslümanalrın vahdet etkilerinden biridir.
                              İslam dünyası Ehl-i Beyt'le ilgili iki nokta ekseninde ittifak ve ittihat edebilir. Biri muahbbettir ki, duygulara ve inanca dayalı bir emirdir, Müslümanlara Ehl-i Beyt'i (a.s) sevmeleri emredilmiştir ve herkes de bunu kabul etmektedir. Bu nokta tüm Müslümanalrın duygularının temerküz olması olabilir. İkinci nokta, Kur'an'ın beyanı ve Sekaleyn hadisi gereğince din, ilim ve ilahi hükümlerin öğreniminde Ehl-i Beyt'ten (a.s) istifade edilmesi konusudur. Bu hadisi de yine Şia, Sünni ve Muhtelif İslam fırkaları rivayet etmişlerdir.
                              Şia ve Sünni hareketi birbirlerine düşmanlık etmesinler.
                              Biz diyoruz ki; sonuçta bu iki genel hareket -Sünni ve Şia- var. İslam fıkıhına Ehl-i Beyt kanalından mael etme hareketi Şia'dır ve İslam şeriatına Ehl-i Beyt dışından bir yolla amel etme hareketini ise Ehl-i Sünnet kardeşlerimiz takip etmektedir. Elbette onlar da Ehl-i Beyt'i (a.s) kabul ediyorlar; ancak bizim gibi belli bir zinciri Ehl-i Beyt olarak görmüyorlar. Onları, Hz. Peygamber'den bir söz nakledebilecek bir ravi ünvanıyla ölçü alıyorlar. Biz bu şekilde inanmıyoruz. Biz Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Ehl-i Beyt'inin (a.s) buyurdğu her şeyi Allah'ın (c.c) hükmü ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) beyanı gibi görüyoruz. Biz Onların (a.s) masum biliyoruz. Tabi herkesin dayandığı bir temel var. Biz diyoruz ki, İslam'ın ilk zamanlarından beri ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) vefatından sonra şimdiye dek var olan bu iki hareket, kendi yaşamlarını sürsünler ve birbilerine düşmanlık etmesinler.
                              Allah'a emanet olun...

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X