Asansörün karşısında bir garip çiftçi
Amerika’ da bir çiftçi, piyangodan büyük ikramiye kazanınca, parasını almak için, eşi ve on yaşındaki oğluyla büyük kente gitti.
Yerleştikleri beş yıldızlı otele gezerken oğlu, otelin asansörü karşısında birden şaşkınlığa kapıldı ve babasına sordu:
“Karşımızdaki şu duvar biraz önce ikiye ayrıldı, sonra yine birleşti baba” dedi. “Nasıl olabilir böyle bir şey?”
Çiftliğinden pek çıkmayan baba da böyle bir asansör görmemişti. Oğlunun gösterdiği duvara o da dikkatle bakmaya başladı.
Biraz sonra tekerlekli sandalyesiyle yaşlı bir bayan geldi ve asansörün düğmesine bastı. Baba oğul, yaşlı kadının gelip, önünde durduğu ve sonra da bir düğmeye bastığı duvarın kısa bir süre sonra ortadan ikiye ayrıldığını gördüler. Ortasından ikiye ayrılan duvarın ise orta büyüklükte bir oda vardı.
Yaşlı kadın, tekerlekli sandalyesiyle bu odaya girdikten sonra duvarın yana ayrılan iki parçası bir anda birleşiverdi ve biraz yukarlarda sıralanan rakamların ışıkları birbiri ardı sıra yanıp sönmeye başladı.
Işıkların yanıp sönmeleri sıranın sonuna kadar sürdükten sonra aynı ışıklar, bu kez geriye doğru yanıp sönmeye başladılar. Baba oğul, ışıklı rakamların yanıp sönerek şimdide sıranın bu ucuna kadar geldiğini izledikten sonra, karşılarındaki duvarın yine hareketlendiğini ve yine ortadan ikiye ayrıldığını gördüler. Sonra da yarılan duvarın arkasındaki odan bu kez, bir film yıldızı kadar güzel, 20 yaşlarında bir kadın çıktı.
İki dakika içinde gözlerinin önünde olup bitenleri büyük bir şaşkınlık içinde izleyen çiftçi, oğlunun omuzlarını tuttu ve ona, yıldırım gibi koşarak odalarına gitmesini söyledi:
“Çabuk ol çabuk ol…” dedi ve ancak derin bir nefes aldıktan sonra sözünü tamamlayabildi:
“Çabuk ol bizim odaya git ve… Anneni al hemen buraya getir.”
Amerika’ da bir çiftçi, piyangodan büyük ikramiye kazanınca, parasını almak için, eşi ve on yaşındaki oğluyla büyük kente gitti.
Yerleştikleri beş yıldızlı otele gezerken oğlu, otelin asansörü karşısında birden şaşkınlığa kapıldı ve babasına sordu:
“Karşımızdaki şu duvar biraz önce ikiye ayrıldı, sonra yine birleşti baba” dedi. “Nasıl olabilir böyle bir şey?”
Çiftliğinden pek çıkmayan baba da böyle bir asansör görmemişti. Oğlunun gösterdiği duvara o da dikkatle bakmaya başladı.
Biraz sonra tekerlekli sandalyesiyle yaşlı bir bayan geldi ve asansörün düğmesine bastı. Baba oğul, yaşlı kadının gelip, önünde durduğu ve sonra da bir düğmeye bastığı duvarın kısa bir süre sonra ortadan ikiye ayrıldığını gördüler. Ortasından ikiye ayrılan duvarın ise orta büyüklükte bir oda vardı.
Yaşlı kadın, tekerlekli sandalyesiyle bu odaya girdikten sonra duvarın yana ayrılan iki parçası bir anda birleşiverdi ve biraz yukarlarda sıralanan rakamların ışıkları birbiri ardı sıra yanıp sönmeye başladı.
Işıkların yanıp sönmeleri sıranın sonuna kadar sürdükten sonra aynı ışıklar, bu kez geriye doğru yanıp sönmeye başladılar. Baba oğul, ışıklı rakamların yanıp sönerek şimdide sıranın bu ucuna kadar geldiğini izledikten sonra, karşılarındaki duvarın yine hareketlendiğini ve yine ortadan ikiye ayrıldığını gördüler. Sonra da yarılan duvarın arkasındaki odan bu kez, bir film yıldızı kadar güzel, 20 yaşlarında bir kadın çıktı.
İki dakika içinde gözlerinin önünde olup bitenleri büyük bir şaşkınlık içinde izleyen çiftçi, oğlunun omuzlarını tuttu ve ona, yıldırım gibi koşarak odalarına gitmesini söyledi:
“Çabuk ol çabuk ol…” dedi ve ancak derin bir nefes aldıktan sonra sözünü tamamlayabildi:
“Çabuk ol bizim odaya git ve… Anneni al hemen buraya getir.”
Yorum