Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Taksim Gezi Parkı Olaylarının Dış Yorumu

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Taksim Gezi Parkı Olaylarının Dış Yorumu

    taksim olaylarını kartel medyası 5 gün sonra gördü ama velayet daha görmedi. sanırım ilk paylaşım benden:


    "[color=rgb(0, 0, 0)]
    Türkiyedeki protestolar Ortadoğu’da nasıl değerlendiriliyor?
    Allahın adıyla Her kesimden halkın hükümete karşı duyduğu güven ve itimadın Uludere olayıyla yara aldığı ve Gezi Parkı’yla zirveye çıktığı Türkiye’de sular durulmazken, Arap basını bunu endişeyle ve tarifsiz bir şaşkınlıkla izliyor.

    Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Ortadoğu’nun kabuk değiştirdiği son yıllarda bu bölgede yaşayanların en çok hayret ettiği nokta, bu bölgeye laikliğin, demokrasinin ve libaralizmin sentezi olan Ilımlı İslam’ınpazarlamasını yapmakla mükellef olan Türkiye’nin nasıl oluyordu da bir gün bir gecede diktatör rejimlerle yönetilen kendi ülkelerinin kaderini paylaşıyordu. Hani Türkiye Osmanlı’dan miras aldığı İslamiyeti yumuşatarak halkını Atatürk devrimleriyle Avrupalılaştırıp, liberalleştirip demokrasiyle yoğurmuştu 1 asırdır? 1 asırdır iyice asimile olan ve laikliğiyle ve tattığı demokrasiyle memnun yaşayan bu halkın son 1 haftadır kızgınlığının ve huzursuzluğunun nedenlerini sorgulayan Arap dünyasına gerekli cevabı özellikle de Filistin davasını şiar edinmiş olan cenah, Filistin davasında Erdoğan’ın şov yapmaktan öte gitmediğini, kendi hegomanyasını Batı hegomanyasına paralel şekilde güçlendirmek için Filistin davasını kullandığını ve bu sahte İslamcılığın AKP’nin sonunu getireceğini savunarak cevaplamaya çalışmış.Kimisi bu olayları Osmanlıyı kendine kalkan edinen ama sahte İslamcılığıyla kendi kuyusunu kendi kazan Erdoğan’a karşı laik ve Atatürkçü Türklerin intifadası olarak nitelendirirken, kimisi de bunu sağcısıyla solcusuyla, AKP’cisi ve CHP’cisiyle Erdoğan despotizmine karşı bir başkaldırış ve “Yeter” in zuhur edişi olarak adlandırmış.İranlı siyaset bilimci Muhammed Sadık el-Hüseyni, günlerdir okuduğum yorumların içinden belki de en isabetli olan yorumu yapmış. Çünkü bu yorumu, AKP'nin çıkış noktasını, vizyon ve hedefini bize yeniden hatırlatan cinsten bir yorum olmuş. Amerika’dan yönetilen AKP’nin her ne kadar İslamcı gibi gözükse de İslami endişe ve kaygılardan fersah fersah uzak olduğunu, one minute döneminde bile masum olmadığını savunan el-Hüseyni, aslında Batı ve İsrail çıkarlarını koruyan füze kalkan sisteminden bölgede Amerikanın düşmanı olan ülkelere karşı koyduğu tavıra kadar yaptığı bütün gayri İslami eylemlerine karşı tepkileri yumuşatmak için Filistin meselesini kendine kamuflaj ve kalkan olarak kullandığını dile getirmektedir. “Taksim meydanı II.Selim’i düşürecek” başlıklı analizinde Türkiye’nin son durumunu şöyle özetliyor: “İstanbul’a yapılması düşünülen II.Selim adlı 3.Boğaz köprüsü Türkiye’deki intifadanın da pimini ateşlemiştir. Görünüşe göre Türkiye, komşusu Suriye ve Irak için hazırladığı parçalama tuzağına kendisi düşmüştür. Faşizme ve diktatörlüğe karşı başkaldırıyı tetikleyen Gezi Parkı eylemi Erdoğanın sonu olacağa benziyor. Erdoğan her ne kadar AKP’nin ruhani lideri olan Fethullah Gülen’in çarpık siyasetinden uzak olduğu imajını çizmeye çalışıp herkesi kandırdığını düşünerek İslami bir siyaset güttüğünü savunsa da, Gülen’in şu iki kesin kırmızı çizgisini ve kendilerine vermiş olduğu ultimatomunu da asla aşmadığını ve aşmayacağını bilmektedir: 1- Din ve Siyaseti birbirinden ne pahasına olursa olsun ayırmak, 2- Filistin hakkında ne adımlar atarsanız atın, nasıl müdafa ederseniz edin, ama asla ve kat’a İsrail’in meşruiyetine dokunmayın ve zarar vermeyin!...Şüphe yokki Erdoğan’ın fikir hocası Davutoğlu, Türkiyenin resmi ilişkilerinin Amerika’daki İsrail lobilerinin istekleri doğrultusunda seyretmesi için azami çaba göstermektedir. Erdoğan ne kadar da kendisini ılımlı Müslüman ve dindar olarak tanıtmaya ve bu yolda imaj çizmeye azami çaba sarfetse de akıl sahipleri görmektedirler ki şimdiye kadar İsrail ve Batı menfaatlerini gözettiği iddiasını çürüten ve aksini ispatlayan hiçbir eylemde bulunmamış ve bulunmayacaktır da. Erdoğan faşizmi, Fukuyama’nın Tarihin Sonu Tezi’ne bir emsal teşkil edecektir. Tarih, Erdoğan’ın sahte İslamcılığının kendisini Avrupa kapılarında çürütmekle kalmayıp Ortadoğu’nun stratejik derinliğini de kaybettiğini bir gün yazacaktır. Zira seçmenlerinin çokluğuyla övünen Erdoğan Tekasür suresinden bi haberdir: Çoklukla övünmek, sizi ‘tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi. Öyle ki bu durum mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü.”Diğer yandan, Irak Türkmenleri sözcüsü Jale Naftici ise Ankara’yı şu sözlerle uyarmış: “ Nasıl ki Ankara geçtiğimiz aylarda Irak hükümetinden göstericilere karşı duyarlı olması ve şiddet kullanmaması talebinde bulunmuştu, şimdi biz de ondan bunu kendi halkı için talep ediyoruz.”el-Sefir gazetesi yazarı Muhammed Nureddin “Taksim İntifadasını Algılama Zorluğu” başlığını verdiği makalesinde Erdoğan’ı, hezimeti kabullenmekte zorlanan yaralı aslanlara benzetmiş. Zira yazara göre, belediye başkanı olarak başladığı 1994 yılından beridir zirve tırmanışı hiç bitmeyen Erdoğan, en büyük manevrasını şiir davası yüzünden yattığı hapisten sonra yapmış ve halkın gönlünde taht kurmuştur. Lakin zirve sarhoşluğuna kendini o kadar kaptırmıştır ki, teker teker İran-Irak-Suriye-Lübnan-Filistin ile yitirdiği dostuklarının neticesi olarak bölgede yalnızlaştığını idrak edememiştir, idrak etse de artık geriye dönüş kapıları çoktan kapanmıştır. Ortadoğu’daki dostlarını yitiren Türkiye, ülke içinde de taraftarlarını izlediği despot politika ve saygısızca tutumu yüzünden yitirmiştir”.Beşşar Esad’ı eline geçtiği her fırsatta yerden yere vurarak “diktatör” olarak suçlayan Erdoğan’a rövanş maçı yaparcasına püsküren Suriyelilerin “Özgür Türk Ordusu çok yakında Katar tarafından desteklenecektir” diye sosyal medyada dolaşan alaylı yorumların yanı sıra, Erdoğan’ın ancak diplomasi ve diyalog ile krizi çözmesi gerektiğini kendisine hatırlatmaktalar. Erdoğan’ın Esad’a 1 yıldır söylediği sözleri copy-paste yaparak hatırlatan Suriyeliler, 2 Eylül 2011 tarihinde Erdoğan’ın Beşşar’a Arapça olarak gönderdiği şu atasözünü şimdi onlar Erdoğan’a iade etmişler: “ Kim başkasının evine girerse evine girilir”.Diğer haber sitelerine göre, Suriye’deki muhalefeti silah ve lojistik olarak destekleyen Türkiye hükümeti, günün birinde bunun kendi ülkesindeki tansiyonu yükselteceğini tahmin edemeyecek kadar sığ ve günü birlik bir vizyona sahiptir. Önce Suriye’de ve Irak’ta şimdi de Türkiye’deki durumun bir iç savaş ya da mezhep savaşına dönüşmesinden ve bunun bölge çapına yayılmasından endişe duyduklarını belirterek, Türkiye’nin acil olarak halkın sesine kulak vermesi çağrısında bulunmuşlar.Bütün bu yorumlara, Türkiye'de ve diğer bütün Müslüman ülkelerdeki kokuşmuşluğun, köleliğin ve çaresizliğin nedeninin, Sünni itikadıyla eşleşen ve onda hayat bulan ve onun bir ürünü olarak asırlardır Müslümanların içinde bir virüs gibi yaşayıp onların hep zayıf kalmasına neden olan ılımlı İslam'ın sebep olduğunu eklemeden geçemeyeceğim. Kıtalar arası desteği alan Gezi Parkı eylemi Ilımlı İslamın iflasının ve çaresizliğinin bir resmidir. Çünkü ılımlı İslam, bir diğer adıyla ve en iyimser tanımıyla Batı hegomanyasına ses çıkarmayan hatta bu hegomanyaya kapı kulu olmak için çaba gösteren bu zihniyet, hizmet ettiği efendisi Batıyı bile hiç bir zaman memnun etmemiş ve etmeyecektir. AKP’nin bu ılımlı İslamcılığı ne Türkiye’nin Avrupa birliğine girmesine yardımcı olmuştur, ne de başörtü davası gibi basit bir davayı çözemediği gibi Filistin davasını da kullanıp çok geçmeden İsrail ile ilişkisini kaldığı yerden devam ettirerek Filistin davasını bir paçavra gibi köşeye fırlattığı için de samimi Müslümanları memnun edememiş, onları küstürmüştür.Araplardaki bir ata sözü şöyle der: “ Zamanın ifsâd ettiğini aktarcı onaramaz”. Her ne kadar Abdullah Gül ve Arınç vehametin farkına varıp Aktarcılar gibi bozulmaya yüz tutmuş bir iksiri kurtarmaya çalışsalar da artık bu başkaldırış selinin önüne geçmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Zira bütün toplum mühendislerinin Hâliki olan yüce Mevla bize Kuran’dan seslenirken sebep ve sonuçları çok net çizmiştir. İlahi kanun her zaman tecelli edecek, bu mucizeyi her nefis tadacaktır. Tekasür suresinin, İlahi kanunlara karşı çıkarak Batı kanununu ve dostluğunu kendine mevla edinen ılımlı Müslümanların Türkiye temsilcisi AKP üzerindeki muazzam tecellesine ve Hikmet-i İlahi’nin eşsiz ferasetine hayran kalmamak mümkün değil. Nisa suresi’nin 142. ayeti de bu tecellinin başka bir örneğidir. Kuran doktrin ve kanunlarından bihaber olan ve Batı hakimiyeti için canla başla çalışan Arap Kışı’nın ılımlı Müslüman liderlerini bekleyen hazin sonu bize ne kadar da veciz bir şekilde anlatıyor yüce Mevla: “Doğrusu münafıklar/iki yüzlüler Allah’ı aldatmaya çalışırlar, oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir” BETÜL HANZALAKAYNAKLARhttp://www.alquds.co.uk/?p=50121http://www.faceiraq.com/inews.php?id=1755090http://www.assafir.com/Article.aspx?...;ArticleID=414http://www.assafir.com/Article.aspx?...hannelId=59701http://arabic.cnn.com/2011/middle_ea...apers.mon8aug/http://www.assafir.com/Article.aspx?...hannelId=59701

    http://abna.ir/data.asp?lang=10&id=427076[/color][/size]
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X