Hoş hayaller, umutlar ve güzel duygularla bir araya gelen ve “evlilik” adı verilen bu tatlı birlikteliğin, genç kız ve delikanlı arasındaki beklenmedik gelişmelerle “boş hayaller”e dönüşmesine, başlangıçta genellikle ufak tefek tartışmalar ve önemsiz şeyler sebep olur.
Basit şeylerin büyük problemler, sonra da ayrılıklar ortaya çıkarmasında çoğu zaman tecrübesizlik, bilgisizlik ve yanlış yönlendirmeler etkilidir.
Sonucunun nereye varacağı kestirilemeyecek tartışmalara girmeden önce aşağıdaki hususları iyi bilmek gerekir.
Bir zamanlar en güzel kelimeleri bulup söylemek için gayret gösteren kişilerin, tanıştıkları günü bile hatırlamak istemeyecek bir çizgiye gelmesi önlenemez mi? Elbette önlenebilir. Ama bunun için bazı şeyleri baştan bilmek ve ona göre davranmak gerek.
1. Unutmayın! Mutluluk, mutlu etmesini bilenlerin hakkıdır.
Mutluluk, yalnızca mutlu etmeyi bilenlerin hakkıdır.
Bilmelisiniz ki, olumlu davranışlar da, olumsuz davranışlar da bir kısır döngü oluşturur. Bağırıp çağırır üzerseniz siz de üzülürsünüz. Onu üzdüğünüz oranda mutsuzluk size de yansır. Halbuki; mutlu eder, taktir eder, severseniz, sevilir takdir edilir, mutlu olursunuz; mutlu olunca da daha çok mutlu edersiniz. Bunun için ilk adımı karşı taraftan beklemeniz gerekmez; siz başlatın mutluluğun döngüsünü, mutsuzluğun kısır döngüsü yerine!
Unutmayın! Mutluluk yada mutsuzluk, iyilik yada kötülüğünüz sizin başkalarına karşı olan bakışınız ve davranışlarınızın size geri yansımasıdır.
Onun size karşı iyi olması, çoğu zaman sizin ona karşı olan düşünce ve tavırlarınıza bağlıdır. Siz ona karşı iyi düşüncelerle dolu olun ki, o da size karşı öyle olsun.
2. Karşınızdakini değiştirmek istiyorsanız, önce siz değişmelisiniz.
Evlilikte iki ayrı dünya bir araya gelmiştir. Bu dünyalar bütün yönleri ile uyuşma ve çakışma halinde olmayabilir.
Onun, farklı olmasını istediğinizde, o da sizin için aynı şeyi düşünüyordur. Siz karşınızdakini değiştirmeye hazırlanıyorsanız, o da sizi değiştirmeye hazırlanıyor demektir. Siz değişmeye hazır değilseniz, o da değildir. Siz değişin, göreceksiniz ki, o da değişmeye hazır hale gelecektir.
Aceleye mahal yok. Ona yaklaşmak yönünde kendinizi biraz değiştirmeyle işe başlamalısınız.
James Allen; “Herkes karşısındakini değiştirmeye çalışıyor. Kimse değişmeye hazır değil” diyor. Dolayısı ile kimse de değişmiyor. "İnsanlar görecektir ki, eşyalar ve başka insanlara karşı düşüncelerini değiştirdikçe, eşyalar ve başka insanlar da kendisine karşı hallerini değiştirirler."(13)
3. Hedefiniz üstünlük kurmak olmamalı.
Evlilik, eşlerin birbirine üstünlük kurma savaşı olmamalı. Üstün olmak zorunda değilsiniz. Bunun için; “sorgulamak, yargılamak ve dayatmak” durumunda olmamalısınız.
Siz birbirinizin rakibi değil, tamamlayıcısısınız. Bir organizmanın, bir makinenin iki parçası gibi.. biri diğerini alt etmeye çalışırsa ikisi birden tahrip olur. Yağsız kalmış motorun parçaları gibi birbirinizi aşındırmayın.
Kendinizi yükseltmek için yapmanız gereken şey, onu alçaltmak değil, tam aksi önce onu yükseltmeye çalışmaktır. O yukarı doğru çıktıkça siz de onunla yükselirsiniz.
Aksi halde, o size rağmen yükselirse; sizden kopar, uzaklaşır. Ve siz o zaman; “Ona bir türlü ulaşamıyorum” diye şikayet eder durursunuz.
4. Eleştiri yapmadan önce empati yapın.
Birbirinizi anlamakta zorluk çektiğiniz zamanlar olacaktır, ancak böylesi durumlarda yapmanız gereken şey, anlaşılmayı beklemek yerine, öncelikle karşınızdakini anlamaya çalışmak olmalıdır. Buna bizim lisanımızda adı ‘empati’ denir. Birinin duygu, düşünce ve davranışlarını anlamak için kendini onun yerine koyarak düşünmek.. böylece onun, neden öyle düşündüğünü yada davrandığını kolayca anlama imkanı bulursunuz. Bu, aynı zamanda size, onun sizi nasıl algıladığının da ipuçlarını verecektir.
Çünkü, ne söylediğiniz değil, nasıl anlaşıldığınız önemlidir.
"Empati duygusu zayıf olanlar, kırıcı bir şekilde karşıdakini yerin dibine geçirerek kınamaya en yatkın olanlardır. Bu tür eleştiri, düzelme yolunu açacağı yerde; içerleme, kırgınlık, savunmacılık veya araya mesafe koyma şeklini alan bir duygusal geri tepme yaratır.”(14) Ki, bu, sizin arzu ettiğiniz değildir.
Basit şeylerin büyük problemler, sonra da ayrılıklar ortaya çıkarmasında çoğu zaman tecrübesizlik, bilgisizlik ve yanlış yönlendirmeler etkilidir.
Sonucunun nereye varacağı kestirilemeyecek tartışmalara girmeden önce aşağıdaki hususları iyi bilmek gerekir.
Bir zamanlar en güzel kelimeleri bulup söylemek için gayret gösteren kişilerin, tanıştıkları günü bile hatırlamak istemeyecek bir çizgiye gelmesi önlenemez mi? Elbette önlenebilir. Ama bunun için bazı şeyleri baştan bilmek ve ona göre davranmak gerek.
1. Unutmayın! Mutluluk, mutlu etmesini bilenlerin hakkıdır.
Mutluluk, yalnızca mutlu etmeyi bilenlerin hakkıdır.
Bilmelisiniz ki, olumlu davranışlar da, olumsuz davranışlar da bir kısır döngü oluşturur. Bağırıp çağırır üzerseniz siz de üzülürsünüz. Onu üzdüğünüz oranda mutsuzluk size de yansır. Halbuki; mutlu eder, taktir eder, severseniz, sevilir takdir edilir, mutlu olursunuz; mutlu olunca da daha çok mutlu edersiniz. Bunun için ilk adımı karşı taraftan beklemeniz gerekmez; siz başlatın mutluluğun döngüsünü, mutsuzluğun kısır döngüsü yerine!
Unutmayın! Mutluluk yada mutsuzluk, iyilik yada kötülüğünüz sizin başkalarına karşı olan bakışınız ve davranışlarınızın size geri yansımasıdır.
Onun size karşı iyi olması, çoğu zaman sizin ona karşı olan düşünce ve tavırlarınıza bağlıdır. Siz ona karşı iyi düşüncelerle dolu olun ki, o da size karşı öyle olsun.
2. Karşınızdakini değiştirmek istiyorsanız, önce siz değişmelisiniz.
Evlilikte iki ayrı dünya bir araya gelmiştir. Bu dünyalar bütün yönleri ile uyuşma ve çakışma halinde olmayabilir.
Onun, farklı olmasını istediğinizde, o da sizin için aynı şeyi düşünüyordur. Siz karşınızdakini değiştirmeye hazırlanıyorsanız, o da sizi değiştirmeye hazırlanıyor demektir. Siz değişmeye hazır değilseniz, o da değildir. Siz değişin, göreceksiniz ki, o da değişmeye hazır hale gelecektir.
Aceleye mahal yok. Ona yaklaşmak yönünde kendinizi biraz değiştirmeyle işe başlamalısınız.
James Allen; “Herkes karşısındakini değiştirmeye çalışıyor. Kimse değişmeye hazır değil” diyor. Dolayısı ile kimse de değişmiyor. "İnsanlar görecektir ki, eşyalar ve başka insanlara karşı düşüncelerini değiştirdikçe, eşyalar ve başka insanlar da kendisine karşı hallerini değiştirirler."(13)
3. Hedefiniz üstünlük kurmak olmamalı.
Evlilik, eşlerin birbirine üstünlük kurma savaşı olmamalı. Üstün olmak zorunda değilsiniz. Bunun için; “sorgulamak, yargılamak ve dayatmak” durumunda olmamalısınız.
Siz birbirinizin rakibi değil, tamamlayıcısısınız. Bir organizmanın, bir makinenin iki parçası gibi.. biri diğerini alt etmeye çalışırsa ikisi birden tahrip olur. Yağsız kalmış motorun parçaları gibi birbirinizi aşındırmayın.
Kendinizi yükseltmek için yapmanız gereken şey, onu alçaltmak değil, tam aksi önce onu yükseltmeye çalışmaktır. O yukarı doğru çıktıkça siz de onunla yükselirsiniz.
Aksi halde, o size rağmen yükselirse; sizden kopar, uzaklaşır. Ve siz o zaman; “Ona bir türlü ulaşamıyorum” diye şikayet eder durursunuz.
4. Eleştiri yapmadan önce empati yapın.
Birbirinizi anlamakta zorluk çektiğiniz zamanlar olacaktır, ancak böylesi durumlarda yapmanız gereken şey, anlaşılmayı beklemek yerine, öncelikle karşınızdakini anlamaya çalışmak olmalıdır. Buna bizim lisanımızda adı ‘empati’ denir. Birinin duygu, düşünce ve davranışlarını anlamak için kendini onun yerine koyarak düşünmek.. böylece onun, neden öyle düşündüğünü yada davrandığını kolayca anlama imkanı bulursunuz. Bu, aynı zamanda size, onun sizi nasıl algıladığının da ipuçlarını verecektir.
Çünkü, ne söylediğiniz değil, nasıl anlaşıldığınız önemlidir.
"Empati duygusu zayıf olanlar, kırıcı bir şekilde karşıdakini yerin dibine geçirerek kınamaya en yatkın olanlardır. Bu tür eleştiri, düzelme yolunu açacağı yerde; içerleme, kırgınlık, savunmacılık veya araya mesafe koyma şeklini alan bir duygusal geri tepme yaratır.”(14) Ki, bu, sizin arzu ettiğiniz değildir.
Yorum