Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ARAPÇA DİL BİLGİSİ AKSAM-I SEBA -1-

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ARAPÇA DİL BİLGİSİ AKSAM-I SEBA -1-



    AKSAM-I SEB'A (YEDİ KISIM)
    Arapça’da fiiller, içinde illet harfi (و ي ا) bulunup bulunmaması bakımından iki kısma ayrılır: Sahih fiiller, illetli fiiller.

    Sahih fiiller üç çeşittir: a) Sâlim b) Mehmûz c) Muzaaf

    İlletli fiiller dört çeşittir: a) Misâl b) Ecvef c) Nâkıs d) Lefîf

    Fiil sembol olarak 3 harfli (فَعَلَ) kelimesinde gösterilir. Fiilin birinci harfine bu sembolden yola çıkılarak fâu’l-fiil denir. Ortadaki (ع) fiilin ikinci harfini temsil eder ve ayne’l-fiil denir. (ل) harfi de fiilin üçüncü harfini temsil eder ve lâme’l-fiil adını alır. Aşağıdaki konularda bu lafızlar sık sık kullanılacaktır. Şimdi bu fiilleri ve çekimlerini sırayla görelim:

    I) SAHİH FİİLLER
    A) SÂLİM FİİL
    Kuruluşunda harf-i illet denen ي و ا harflerinden biri bulunmazsa veya aynı cins iki harf (şeddeli olarak) yanyana gelmemişse yahut harfleri arasında hemze ( أ ء ) yoksa bu fiile sâlim fiil denir.

    fiilleri gibi جَلَسَ -كَتَبَ - فَتَحَ - عَلِمَ

    Sâlim fiille ilgili çekimleri daha önce gördüğümüz için burada tekrar etmiyoruz. Örnekleri:

    جَلَسَ الْأَوْلاَدُ فِي الْحَدِيقَةِ.
    Çocuklar bahçede oturdu.

    اَلْأَوْلاَدُ جَلَسُوا فِي الْحَدِيقَةِ.
    Çocuklar, bahçede oturdu.


    B) MEHMÛZ FİİL
    İçinde hemze ( أ ء ) bulunan fiile denir.

    Hemze fiilin başında (yani fâu’l-fiilinde) ise mehmûze’l-fâ, أَكَلَ yedi, أَخَذَ aldı

    Hemze fiilin ortasında (yani ayne’l-fiilinde) ise mehmûze’l-ayn, سَأَلَ sordu

    Hemze fiilin sonunda (yani lâme’l-fiilinde) ise mehmûze’l-lâm denir: قَرَأَ okudu gibi

    Mehmûz fiiller daha ziyade birinci ve üçüncü babtan gelir.

    1) MEHMÛZE’L-FA


    Muzâri Meçhûl
    Muzâri Malûm
    Mâzî Meçhûl
    Mâzî Malûm




    يُؤْكَلُ
    يَأْكُلُ
    أُكِلَ
    أَكَلَ
    1. bab



    yenilir
    yer
    yenildi
    yedi




    يُؤْذَنُ
    يَأْذَنُ
    أُذِنَ
    أَذِنَ
    4. bab



    izin verilir
    izin verir
    izin verildi
    izin verdi












    Emr-i Hâzır
    İsm-i Mef’ûl
    İsm-i Fâil


    (يَأْكُلُ) den كُلْ(ye)
    (أَكَلَ)den (مَأْكُولٌ)(yenilen)
    (أَكَلَ)den (آكِلٌ)(yiyen)

    (يَأْذَنُ) den إِيذَنْ (izin ver)
    (أَذِنَ)den (مَأْذُونٌ)( izin verilen)
    (أَذِنَ)den (آذِنٌ) (izin veren)



    Hemzeli fiillerin mâzi muzâri ve meçhûllerinin çekim örneklerini daha önceki derslerimizde yapmıştık. Sahih fiillerden pek farkı yoktur. Örnekte verilen ism-i fâil ve mef’ûllere bilindiği gibi tâ-i merbûta eklersek müennesini yapmış oluruz: (آكِلٌ ث آكِلَةٌ) (مَأْكُولٌ ث مَأْكُولَةٌ) gibi. Örnek teşkil etmesi açısından yalnız müfred müzekker kalıpları verilmiştir. Dikkat edilmesi gereken diğer noktalar:

    a) Muzâri mütekellim vahde; يَأْكُلُ dan (أَاْكُلُ) değil, iki hemzenin yanyana gelişinden dolayı آكُلُ (ben yerim) şeklinde söylenir.

    b) Emir fiili de aynı şekilde (أُاْكُلْ) şeklinde söylenmez. İki hemzenin okunuşu dile ağır geldiği için hemzeli kısım atılır. Geriye kalanın çekimi yapılır. Hatırlanacağı üzere fiili muzâri ya da emirlerde fiilin sonunda hareke değişikliği ya da cezm yapılacağı zaman fiil çekiminde yer alan nunlar düşer:

    Emr-i Hâzır Çekim Örneği:
    كُلوُا
    كُلاَ
    كُلْ
    Muhatap

    كُلْنَ
    كُلاَ
    كُلىِ
    Muhâtaba

    siz yeyin
    ikiniz yeyin
    sen ye



    (يَأْذَنُ) den إِيذَنْ (izin ver) kalıbında ise, görüldüğü gibi emr-i hâzır (إِأْذَنْ) şeklinde olacaktı. O da dile ağır geldiği için zamanla (إِيذَنْ) şeklini almıştır. Çekimi şöyledir:

    إِيذَنُوا
    إِيذَناَ
    إِيذَنْ
    Muhatap

    إِيذَنَّ
    إِيذَناَ
    إِيذَنِي
    Muhâtaba

    siz izin verin
    ikiniz izin verin
    sen izin ver



    2) MEHMÛZE’L-AYN

    Orta harfi hemze (أ ء) olan fiildir.

    Muzâri Meçhûl
    Muzâri Malûm
    Mâzî Meçhûl
    Mâzî Malûm


    يُسْئَلُ

    sorulur
    يَسْأَلُ

    sorar
    سُئِلَ

    soruldu
    سَأَلَ

    sordu, istedi


    Emr-i Hâzır
    İsm-i Mef’ûl
    İsm-i Fâil

    يَسْأَلُ dan إسْأَلْ (ya da kısaca سَلْ)

    sor
    مَسْؤُولٌ ث مَسْؤُولَةٌ

    sorulan, istenen
    سَائِلٌ ث ساَئِلَةٌ

    isteyen, soran







    Emr-i Hâzır çekimi:

    اِسْأَلُوا
    اِسْأَلاَ
    اِسْأَلْ
    Muhâtab


    اِسْأَلْنَ
    اِسْأَلاَ
    اِسْأَلِي
    Muhâtaba

    sorun
    ikiniz sorun
    sor




    Ayet Örnekleri:

    1- ...لِلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبُوا وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُوا اللّهَ مِنْ فَضْلِهِ ...

    Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı var, kadınların da kendi kazandıklarından bir payı vardır. (İsteklerinizi) Allah’ın fazlından (kereminden) isteyin (Nisâ, 32).

    2- واَسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ ...

    (O Yahudilere) deniz kenarındaki kasaba halkının (başına gelen felaketi) sor (A’râf, 163).

    3- سَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَمْ آتَيْنَاهُمْ مِنْ آيَةٍ بَيِّنَةٍ ...

    İsrailoğullarına sor: Biz onlar(ın ataların)a ne kadar açık mucizeler vermiştik (Bakara, 211).

    4- سَلْهُم أَيُّهُم بِذَلِكَ زَعِيمٌ .

    Onlara sor: İçlerinden hangisi buna kefildir? (Kalem, 40)

    3) MEHMÛZE’L-LÂM

    Son harfi hemze (أ ء) olan fiildir.


    Muzâri Meçhûl
    Muzâri Malûm
    Mâzî Meçhûl
    Mâzî Malûm


    يُقْرَأُ

    okunuyor
    يَقْرَأُ

    okuyor
    قُرِئَ

    okundu
    قَرَأَ

    okudu


    Emr-i Hâzır
    İsm-i Mef’ûl
    İsm-i Fâil


    يَقْرَأُ dan إقْرَأْ

    oku
    مَقْرُوءٌ

    okunan, okunmuş
    قَارِئٌ (قَرَأَ)

    okuyan




    Emr-i Hâzır Çekimi:

    إقْرَأُوا
    إقْرَآ
    إقْرَأْ

    إقْرأْنَ
    إقْرَآ
    إقْرَئيِ

    siz okuyun
    ikiniz okuyun
    oku




    Cümle Örnekleri:

    1- واَلِدَتيِ تَأْكُلُ السَّمَكَ كَثيِراً - سَأَلَكَ الْمُدَرِّسُ لِأَنَّكَ قَرَأْتَ الدَّرْسَ جَيِّداً.

    2- اِنْتَظَرْتُكَ طَويِلاً لِأنَّكَ تَأَخَّرْتَ كَثيِراً - سَتَبْدَأُ الْعُطْلَةُ فيِ الْأُسْبوُعِ الْقاَدِمِ .

    3- اَلتِّلْميِذَةُ قَرَأَتْ قَليلاً - هُوَ يأْخُذُ مِنْ واَلِدِهِ رِياَلاً كُلَّ يَوْمٍ وَ يَشْتَرِي كِتاَباً جَديِداً كُلَّ أُسْبوُعٍ.



    4- هَلْ تَقْرَأُ الْعَرَبِيَّةَ جَيِّداً ؟ نَعَمْ ، أَقْرَأُ الْعَرَبِيَّةَ جَيِّداً .

    5- ماَذاَ تَفْعَلُ الْمُمَرِّضاَتُ كُلَّ صَباَحٍ؟ يَبْدأْنَ عَمَلَهُنَّ. كَيْفَ تَبْدَأُ الْمُمَرِّضاَتُ عَمَلَهُنَّ ؟ تَبْدَأُ الْمُمَرِّضاَتُ عَمَلَهُنَّ فِي نَشاَطٍ. أَلاَ تَبْدَأُ الْمُمَرِّضاَتُ عَمَلَهُنَّ فِي نَشاَطٍ؟ بَلَى، تَبْدَأُ عَمَلَهُنَّ فِي نَشاَطٍ .

    6- هَلْ تَبْدَأُ عَمَلَكَ فِي نَشاَطٍ ؟ نَعَمْ ، أَبْدَأُ عَمَلِي فِي نَشاَطٍ .

    7- سَيَقْرَؤُونَ شَيْئاً مِنَ الْقُرْآنِ – سَأَذْهَبُ إِلَى الْمَكْتَبَةِ لِقِراَءَةِ الْكِتاَبِ .

    8- لِماذاَ سَأَلَ عَنْ ذَلِكَ ؟ – عَلَى الْمُسْلِمِ أَنْ يَأْمُرَ بِالْمَعْرُوفِ وَ يَنْهَى عَنِ الْمُنْكَرِ.

    9- أَذِنَ اللَّهُ لِرَسُولِهِ بِالْهِجْرَةِ مِنْ مَكَّةَ إِلَى الْمَدِينَةِ - تَبْدَأُ الْحِصَّةُ الْأُولَى فِي الساَّبِعَةِ صَباَحاً.

    Tercüme:

    1- Annem balığı çok yer. Dersi iyi okuduğun için öğretmen sana sordu.

    2- Çok geciktiğin için seni uzun (süre) bekledim. Gelecek hafta tatil başlayacak.

    3- Öğrenci biraz okudu. O hergün babasından bir riyal alır ve her hafta yeni bir kitap satın alır.

    4- Arapça’yı iyi okur musun? Evet, Arapça’yı iyi okurum.

    5- Hemşireler her sabah ne yapar? İşlerine başlarlar. Hemşireler işlerine nasıl başlarlar? Hemşireler işlerine neşe içinde başlarlar. Hemşireler işlerine neşe içinde başlamazlar mı? Bilakis, işlerine neşe içinde başlarlar.

    6- İşine neşe içinde mi başlarsın? Evet, işime neşe içinde başlarım.

    7- Kur’ân’dan birşey okuyacaklar. Kitap okumak için kütüphaneye gideceğim.

    8- Niçin onun hakkında sordu? Müslümanın iyiliği emretmesi, kötülükten nehyetmesi gerekir.

    9- Allah Mekke’den Medîne’ye hicret etmesi için Rasûlüne izin verdi. İlk ders sabah yedide başlıyor.

    C) MUZAAF FİİL
    Şeddeli fiil demektir. Yani fiilin son iki harfi (olan aynel fiil ile lâmel fiil) aynı cinsten olup şeddeli okunur.

    مَدَّ يَمُدُّ uzattı (aslı 1. bab: مَدَدَ يَمْدُدُ) فَرَّ يَفِرُّ kaçtı (aslı 2. bab:فَرَرَ يَفْرِرُ )

    Görüldüğü gibi gibi iki harfi birbirine katma işine idgam denir.

    Muzâri Malûm Fiil Çekim Örneği

    (يَمُدُّ uzatıyor)
    Mâzî Malûm Fiil Çekim Örneği

    (مَدَّ uzattı)

    يَمُدُّ يَمُدَّانِ يَمُدُّونَ
    مَدَّ مَدَّا مَدُّوا

    تَمُدُّ تَمُدَّانِ يَمْدُدْنَ
    مَدَّتْ مَدَّتَا مَدَدْنَ

    تَمُدُّ ... ...
    مَدَدْتَ ... ...


    Görüldüğü gibi muzaaf fiillerin idgâmı (şeddesi) mâzide gâibe cemi müennesden itibaren çözülmüştür. Diğerinde de gâibe cemi müennesden itibaren (فَرَرْنَ) şeklinde bağlanır. Muzârilerinde de meselâ gâibe cemi müennesler (يَمْدُدْنَ) ve (يَفْرِرْنَ) şeklinde çözülürler.

    Meçhûlleri: ( يَمُدُّ) denيُمَدُّ uzatılıyor (مَدَّ) denمُدَّ uzatıldı

    Muzâri Meçhûl Fiil Çekimi
    Mâzî Meçhûl Fiil Çekimi

    يُمَدُّ يُمَدَّانِ يُمَدُّونَ
    مُدَّ مُدَّا مُدُّوا

    تُمَدُّ تُمَدَّانِ يُمْدَدْنَ
    مُدَّتْ مُدَّتَا مُدِدْنَ

    تُمَدُّ ... ...
    مُدِدْتَ ... ...


    ( يَفِرُّ) danيُفَرُّ kaçılıyor (فَرََّ) danفُرَّ kaçıldı

    Gâibe cemi müennesleri: Muzâride: (يُفْرَرْنَ) ... Mâzîde: (فُرِرْنَ) ...

    Emr-i Hâzırı:
    (يَمُدُّ ) den (مُدَّ) (مُدِّ) ya da (أُمْدُدْ) (uzat)

    (يَفِرُّ) dan (فِرَّ) (فِرِّ) ya da (إِفْرِرْ) (kaç)


    Görüldüğü gibi şeddeli fiillerin emr-i hâzırları fiilin açılıp son harfinin cezm yapılmasıyla olabileceği gibi daha pratik olan şedde ile de yapılmaktadır. Son harekenin üstünle ya da esre ile de verileceğini unutmayınız. Birinci tarz çekimin (أُمْدُدْ) normal çekimlerden farkı olmadığı için aşağıda ikinci tarz çekim örneği verilmiştir:


    Emr-i Hâzır Çekimi:



    مُدَّ مُدَّا مُدُّوا

    مُدِّي مُدَّا أُمْدُدْنَ



    *

    **



    فِرَّ (فِرِّ-إِفْرِرْ) فِرّاَ فِرُّوا

    فِرِّي فِرّاَ إِفْرِرْنَ


    İsm-i Fâil
    مَدَّ den مَادٌّ (uzatan), (فَرَّ) dan (فاَرٌّ) (kaçan)

    İsm-i Mef’ûl
    مَدَّ den مَمْدُودٌ (uzatılmış, uzatılan), (فَرَّ) dan (مَفْرُورٌ) (kaçılan)[1]






    Muzaaf fiillerin ism-i fâillerine çeşitli örnekler:

    (دَلَّ) den (داَلٌّ ج داَلُّونَ) delâlet eden, yol gösteren

    (ضَلَّ) den (ضاَلٌّ ج ضاَلُّونَ) sapıtan, şaşıran

    (مَرَّ) den (ماَرٌّ ج ماَرُّونَ) geçen, uğrayan

    Muzaaf Fiillerin İsm-i Mef’ûllerine örnek:

    (دَلَّ) den (مَدْلُولٌ) delâlet edilmiş, yol gösterilen

    (عَدَّ) den (مَعْدُودٌ) sayılan, sayılmış

    Cümle Örnekleri:

    1- ظَنَنْتُ النَّجاَحَ سَهْلاً – قَصَصْناَ عَلَيْهِمُ الْحِكاَيَةَ.

    2- اَلرَّجُلاَنِ يَمُراَّنِ بِالْحَدِيقَةِ – هُمْ مَرُّوا بِالسُّوقِ.

    3- دُقِّي الْباَبَ ياَ عاَئِشَةُ – قُصاَّ الْحِكاَيَةَ عَلَى صاَحِبِكُماَ.

    4- أَنْتَ مَرَرْتَ بِالسُّوقِ – مَرَّ الْأَوْلاَدُ بِالْحَدِيقَةِ – اَلْأَوْلاَدُ مَرُّوا بِالْحَدِيقَةِ.

    5- أَنْتِ صَبَبْتِ الْماَءَ - هُنَّ صَبَبْنَ الْماَءَ.

    6- حَثَّ الْآباَءُ أَوْلاَدَهُمْ عَلَى الْاِجْتِهاَدِ – اَلْآباَءُ حَثُّوا أَوْلاَدَهُمْ عَلَى الْاِجْتِهاَدِ.

    7- تَقُصُّ الْمُدَرِّساَتُ بَعْضَ الْقَصَصِ عَلَى التِّلْمِيذاَتِ – اَلْمُدَرِّساَتُ يَقْصُصْنَ بَعْضَ الْقَصَصِ عَلَى التِّلْمِيذاَتِ.

    8- صَبَّ الْوَلَداَنِ الْماَءَ عَلَى الْأَرْضِ - اَلْوَلَداَنِ صَبَّا الْماَءَ عَلَى الْأَرْضِ.

    9- شَكَّ الْمُدَرِّسُونَ فِي الْأَمْرِ - اَلْمُدَرِّسُونَ شَكُّوا فِي الْأَمْرِ.

    10- لاَ تَأْكُلْ كَثِيراً فَالْأَكْلُ الْكَثِيرُ يَضُرُّ الْمَعِدَةَ - ظَنَنْتُكَ إِياَّهُ.

    11- لاَ تَمُرَّ بَعْدَ هَذاَ الْخَطِّ.

    Tercüme:

    1- Başarıyı kolay sandım. Onlara hikaye anlattık.

    2- İki adam bahçeden geçiyor. Onlar çarşıya uğradılar.

    3- Kapıyı çal ey Aişe! İkiniz hikayeyi arkadaşınıza anlatın.

    4- Sen çarşıya uğradın. Çocuklar bahçeye uğradı. (Aynı anlam isim cümlesi)

    5- Suyu sen döktün. Suyu onlar (müe.) döktüler.

    6- Babalar çocuklarını çalışmaya teşvik etti.(Aynı anlam isim cümlesi).

    7- Öğretmenler öğrencilere bazı hikayeler anlatıyor. (Aynı anlam).

    8- İki çocuk suyu yere döktü.

    9- Öğretmenler mesele hakkında şüpheye düştü.

    10- Çok yeme, çok yemek mideye zarar verir. Seni o sandım.

    11- Bu hattan sonrasına geçme.

    ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

    MUZAAF FİİL İLE İLGİLİ AYETLER
    1- ... فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً .

    (4/NİSÂ, 59). ...Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.

    تَناَزَعَ يَتَناَزَعُ تَناَزُعاً anlaşmazlığa, ihtilafa düşmek رَدَّ يَرُدُّ رَداًّ مَرَدّاً döndürmek, çevirmek

    أَحْسَنُ daha güzel
    اَلتَّأْويِلُ yorumlama, (murad edilen manayı) beyân etmek




    2- فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ مُبِينٌ .

    (51/ZÂRİYÂT, 50). O halde Allah'a kaçın. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

    فَرَّ يَفِرُّ فَراًّ فِراَراً مَفَراًّ kaçmak




    3- وَإِذَا حُيِّيتُمْ بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِأَحْسَنَ مِنْهَا أَوْ رُدُّوهَا إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيبًا .

    (4/NİSÂ, 86). Bir selâm ile selâmlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selâmlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.

    حَيَّ يُحَيِّ تَحِيَّةً
    selâmlamak
    تَحِيَّةٌ bir selâm
    حُيِّيَ
    selâmlandı

    إِذَا حُيِّيتُمْ
    selâmlandığınız zaman
    رُدُّوهاَ (رَدَّ يَرُدُّ)
    (ona misliyle) karşılık verin

    حَسِيبٌ
    hesaba çeken (mübâlağalı ism-i fâil)




    4- ... فَخَلُّوا سَبِيلَهُمْ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ .

    (9/TEVBE, 5). ..(Müşrikler eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse) artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, merhamet edendir.

    خَلَّى السَّبِيلَ
    serbest bırakmak, salıvermek


    5- ياَ أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلاَ تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلاَ يَغُرَّنَّكُمْ بِاللَّهِ الْغَرُورُ .

    (35/FÂTIR, 5). Ey insanlar! Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!

    غَرَّ يَغُرُّ غُرُوراً aldatmak, kandırmak
    فَلاَ يَغُرَّنَّكُمْ sakın sizi aldatmasın

    (sondaki şeddeli nûnlar tekit içindir)


    ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

    ? ALIŞTIRMALAR ?

    1. Aşağıdaki fiillerin mâzî, muzâri, mâzî meçhûl-muzâri meçhûl, emr-i hâzırlarını çekip ism-i fâil ve ism-i mef’ûlünu yazınız.

    فَرَّ يَفِرُّ
    kaçtı
    رَدَّ يَرُدُّ
    geri çevirdi
    شَدَّ يَشُدُّ
    çekti

    أَمَرَ يَأْمُرُ
    emretti
    سَئِمَ يَسْأَمُ
    bıktı, usandı
    أَخَذَ يأْخُذُ
    aldı

    عَدَّ يَعُدُّ
    saydı
    دَقَّ يَدُقُّ
    (kapıyı) çaldı
    شَمَّ يَشُمُّ
    kokladı

    قَصَّ يَقُصُّ
    anlattı
    حَجَّ يَحُجُّ
    hac yaptı
    أَذِنَ يَأْذَنُ
    izin verdi



    2. Aşağıdaki cümleleri tercüme ediniz. (Cevaplar için üzerine tıklayınız)

    1- سَوْفَ أَحُجُّ هَذِهِ السَّنَةَ مَعَ عاَئِلَتيِ إِنْ شاَءَ اللَّهُ - سَوْفَ يَحُجُّ هَذِهِ السَّنَةَ مَعَ عاَئِلَتِهِ إِنْ شاَءَ اللَّهُ.

    2- أَيْنَ هُوَ؟ أَظُنُّهُ فيِ الْمَكْتَبَةِ ؟ - أَيْنَ هِيَ ؟ أَظُنُّهاَ فيِ السُّوقِ – أَيْنَ هُمْ ؟ أَظُنُّهُمْ فيِ الْحَديِقَةِ.

    3- هُوَ صَبَّ الْماَءَ فيِ الْإِبْرِيقِ – نَحْنُ صَبَبْناَ الْماَءَ فِي الْإِبْرِيقِ[2].

    4- مَدَّ يَدَهُ تَحْتَ وِساَدَتِهِ[3] – أَنْتِ شَدَدْتِ الْحَبْلَ[4]– شُمَّ هذِهِ الْوَرْدَةَ الْجَمِيلَةَ.

    3. Aşağıdaki cümleleri harekeleyip tercüme ediniz

    كل يا أخي الخبز وَاْلجُبْنَ[5]- متى تقرأ الكتاب؟ – غداً أقرأُه – من قَارِئُ الكتاب؟ يَبْدَأُ قَارِئُ الكتاب غداً- لِمَ أَذنت لهم؟ إيذَنُوا لنا أَنْ ندخلَ القصر[6]- لايأْذَنَّ لأَخيهنَّ أن يذهب - يا أميّ إيذَنِى لِى أن أقرأ هذه الكتب - خذوا هذه الكتب من هنا - البنت تشرب الشّايَ - إقرأْ يا خالد الكتاب وَابْدَأْ فَوْراً[7]- تبدأُ فاطمة قِرَاءة الكتابِ - كُلوُا وَاشْرَبُوا من رزق الله - خذ القلم من فوق الأرْضِ -يَسْأَلوُن جواب هذه المسَألة - نكتب درسنا منذ أربع ساعات - من يَقُصُّ القصة؟ – من يفر من البيت؟ –دُقَّ الباب قبل الدخول.

    4. Yukarıda verilen ayetleri defterinize yazıp muza’af fiil ile ilgili kelimelerin altını çiziniz. Meallerine bakarak Arapça’larını yazıncaya kadar çalışınız.





    --------------------------------------------------------------------------------

    [1] Bu fiillerin ism-i fâil (فاَعِلٌ), ism-i mef’ûl (مَفْعُولٌ), meçhûl, emir, emri gâib, nehyi gâib, nehy-i hazırlarının vs. yapımında başlangıçta konuyu pekiştirinceye kadar (كَتَبَ يَكْتُبُ) fiilinin bu kalıplarını göz önüne getiriniz. Fazla yer kaplamaması amacıyla burada hepsine ölçü olacak temel kurallar verilmiştir.

    [2] (اَلْإِبْرِيقُ) çaydanlık

    [3] (اَلْوِساَدَةُ) yastık

    [4] (اَلْحَبْلُ) ip

    [5] (اَلْجُبْنُ) peynir

    [6] (اَلْقَصْرُ) saray

    [7] (فَوْراً) hemen
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X