Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

    KAĞIT KALEM MEVZUSU BİZİM İDDİAMIZ DEĞİL Kİ BİR BUHARİ HADİSİ.BU KADAR CAHİLMİSİN SNE.İŞİN GÜCÜN SIRF KOPYALA YAPIŞTIR.PEYGAMBER UMMI OLSUN BAŞKASINA YAZDIRAMZI BUNU DUSUNMEKTEN ACİZMİSİN Kİ BU BİZİM İDDİAMIZ DEĞİL BUHARI VE DIGERLERININ SAHIH HADISIDIR.


    Aziz Kardeşim Doğru sizin iddaanız değil Ama zora düşünce Hep buna sarılıyorsunuz Denize düşen yılana sarılır misali Biz Hz Ömer'in Kağıt Getirmediğini Biliyor ama Hangi amaçlada getirmediğinide biliyoruz İşte siz bunu bilmiyorsunuz ve bilmekte istemiyorsunuz...
    Buhari Müslim veya Tirmizi Duydukları bütün Sağlam hadisleri aktarmışlardır sizin hadisçiler gibi seçmemişler
    Sorularla gelince bu sorular bir Risaleden alıntıdır 150 200 yakın soru var bir kardeşim paylaşmış bende burda size sormak istedim Hepsinin cevabı vardır elbet burda hem fikiriz ama Lütfen Sorduğumuz sorularla cevap verirseniz sevinirm eğer sorunuz varsa aynen Sünni,kardeşlerime sorularım diye bir başlık açarsanız bizde Cevaplamaya Çaşılırız Teşekkürler

    Yorum


      #32
      Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

      Aziz Hakkaniyet Kardeşim Allah Razı OLsun güzel yazmışsınız

      Hangi Ehli sünnet alimi Muaviye'ye r.a Lanet Etmiştir bana yazarmısın ?
      Biz diyoruzki Muaviye Haksızdır Hak Hz Ali'nin idi Bu konuda hem fikiriz ama bu Muaviye'nin Lanete Müstahak oduğunu Delil değildir ALlahu Alem İmam-ı Azam'ın r.a İmam-ı Cafer-i Sadık r.a'dan Ders Aldığı konusunda Hemfikiriz Şimdi aklımada böyle birşey geliyor Madem İmam-ı Azam İmam Cafer'den r.a ders almıştır Öyleyse İmam-ı Cafer-i sadık r.a Muaviye'ye Lanet etmesi gerekiyor Lanet etmişse Bunu Talebesi İmam-ı azam'ın Hay Hay Lanet etmesi gerkmezmiydi Eğer yok derseniz öyleyse İmam Cafer-i sadık r.a Muaviye'ye Lanet etmemiştir Eğer etmiş derseniz öyleyse İmam-ı Azam neden İmam- Cafer r.a Olmasaydı Numan Helak Olurdu Dediği Hocasının Üsatdının جعفر Lanet ettiği kimseye neden lanet etmedi açıkçası burası Biraz kafamı karıştırdı


      Buda Son Mesajımdır Kardeşlerimle Biraş İstişare edelim dedim ama kullandığınız kelimeler Cahil Cühela Aciz Konuyla alakasız cevaplar Verdiniz Fitneci dedinizi Ne diyelim sanırım bi kaç soru daha sorarsam kardeşler küfür etmeye başlarlar Ne gerek var

      Hepinizi ALlahu Teâlâ'ya emanet ediyorum Rabbim Bizi doğru yoldan ayırmasın Yanlış Yolda olanada Hidayet nasip etsin Amin Vesselam..

      Kardeşlerim üyeliğimizi silebilirlerse Memnun Olurum Konularıda silebilirsiniz

      Yorum


        #33
        Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

        [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113308#msg113308 date=1293355168]
        Kardeşlerim üyeliğimizi silebilirlerse Memnun Olurum Konularıda silebilirsiniz
        [/quote]
        Bu isteginiz mümkün degil kardeşim üzgünüm yapamam böyle bişey

        Yorum


          #34
          Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

          hz. Ömer isimli arkadaş sırf kullandığını isim bile sizin bu siteye ne için girdiğinizi özetliyor. o mal bulmuş mağribi gibi sıraladıklarınızın hiçbiri ne vahdetimizi ne de inancımızı sarsacak sorular değil. defaatle cevaplanmış sorular olduğundan burdaki arkadaşlar artık sizin gibi nifak ehlini kaale almıyor hepsi bu.

          muaviyeye lanet etmeyenin ebu cehile, nemruta, firavuna da lanet etme gibi bir derdi yoktur. çünkü eğer bunu bilinçli olarak, muaviyenin yolunu savunarak söylüyorsa zaten aynı yolun yolcusudur gideceği yer de aynıdır. bilinçsizce yapıyorsa da Allah ıslah etsin tez zamanda Resulullah'ın bağy dediği ve hakka düşman ilen ettiği birinden beri olduğunu ifade etmeyi nasip etsin.

          ebu hanife'ye gelince. siz İmam Cafer'in öğrencisi olup helakten kurtulduğunu söyledikten sonra ebu Hanife'nin Muaviyeye lanet etmediğini veya en azından ondan nefret etmediğini nerden biliyorsunuz. çünkü biz biliyoruz ki ebu hanife ömrünün son yıllarında (yani fıkıh alanında meşhur olduktan sonra) İmam Cafere telebe olmuş ve ondan sonra da ömrünü zindanlarda geçirmiş ve vefat etmiştir. muaviye gibi birine düşman olmayan biri bir nevi onun getirdiği sapıklığın devamı olan bir düzenin baş kadısı olmayı neden kabul etmez ve ölümü tercih eder acaba.

          ve hanefi fıkhı diye tabii olduğunuz fıkhın genelinin İmam yusuf tarafından oluşturulduğunu İmam yusuf denen şahsında kendini yetiştirdiğini söylediği imam ebu hanifenin kabul etmediği baş kadılık görevini seve seve kabul ettiğini hatta malının zekatından kurtulmak için uydurduğu hile-i şeriyeyi siz de bilirsiniz.

          bu yüzden gerçek hanefi olmak istiyorsanız zaten caferi olmanız gerektiği basit bir akıl yüretümeyle ortaya çıkar zaten. ha ben şafiyim diyorsanız İmam şafinin, (burada, yanlışa neden olan kelimeler mesaj sahibinin isteğiyle tarafımca silinmiştir. Qom_u_aşk) ehli beyt sevgisini göz önünde bulundurursanız yine caferi olmanız mantıken gerekiyor diyorum.

          aslında mezheplerin ümmeti sırf ehl-i beyt mektebinden uzaklaştırmak için emevi ve abbasi saltanatları tarafından habire topluma dayatıldığını mesela yeni bir fethedildiğinde oraya ehl-i beyt hariç diğer mezhep takipçilerinin devlet görevi ile gönderildiklerini tarih okurken farkederseniz ümmetin vahdetinin nasıl suni bir sebeple bozulduğunu ve bunun saltanat sahiplerine aynen bugünkü gibi nasıl yaradığını az çok çıkarırsınız.

          Rabbim fitne ehline vahdet düşmanlarına ve habire ayrılıkları gündeme getirip ortak noktaları unutunlara hidayetini nasip etmez. çünkü O fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
          KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

          Yorum


            #35
            Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım


            1- Sorumuz şudur: Bir baba ciğerparesini en büyük düşmanının ismiyle isimlendirir mi? Nasıl olur da Ali (radıyallahu anhu) oğullarını düşmanlarının isimleriyle isimlendirir? Ayrıca, çocuklarına Ebu Bekr, Ömer ve Osman ismini veren ilk Kureyşlinin Ali (radıyallahu anhu) olduğunu biliyor muydunuz?!

            CEVAP: Ali a.s. bu isimleri sandığınız kimseler için koymadı. O zatlar sizin gözünüzde büyük olduğu için sanıyorsunuz ki Ali a.s.'ın gözünde de büyüktü. Ali a.s.'ın dedikleriniizn dışında sevip saydığı gerçekten Peygambere çok bağlı insanlar vardı onlar için bu adları koydu..

            devam edecek inşaAllah..

            Yorum


              #36
              Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

              Osman bin mazum Hz.alının çocuklarından önce yaşadı aynı zaman bu yazdıgın kişiler di nasıl bu kişiler kureyşteki ilk isimlerdi.ömer adında sayısız kureyşli var.hakeza osman diyede osman bin huneyf mesela

              Yorum


                #37
                Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                kardeşim ayrılmak istemene çok üzüldüm. oysa bizler bu açtığın başlıkta güzel bilgi alış-verişi olurdu diye düşünüyorduk. gitmek istemeniz beni gerçekten üzdü ama karar sizin, bizde de kararınıza saygı göstermek kalıyor.

                Yorum


                  #38
                  Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                  [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113228#msg113228 date=1293209310]
                  [b]22- Şia inancına göre, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabı, onun ölümünden sonra dinden dönmüşlerdir Sorumuz şudur: Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabı, onun ölümünden önce “İsna Aşera” şii miydiler de ölümünden sonra Ehli Sünnete döndüler? Yoksa tam tersi miydi? Çünkü değişim bir halden başka bir hale geçişle olur[/quote]
                  sizden çok rica ediyorum, kopyaladığınız yazıları önce kontrol edin, sonra paylaşın. bu yazdığınız "Şia inancına göre, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabı, onun ölümünden sonra dinden dönmüşlerdir" sözü iftiradan başka bir şey değil. siz Şianın ibni Abbas, ibni Mesud, Ammar, Cabir b. Abdullah el Ensari, Ebu Said el Hudri, Ebu Eyyub el Ensari, Selman, Bilal, Hamza, Cafer b. Ebu Talib, Mikdad, Malik b. Nuveyre, Ebu Zerr, Osman b. Huneyf, Osman b. Mauz, Sehl b. Huneyf, Ubeyy b. Kaab, Huzeyme b. Sabit, ibni Teyhan ve bu gibi başka kimseler -Allah hepsinden razı olsun- hakkında neler düşündüğünü, hangi inançta olduğunu araştırın o zaman yukarıda kopyaladığınız sözün sadece ve sadece bir yalan olduğunu kendinizde göreceksiniz. bizim sahabe hakkında inancımızdakı ölçü şudur:

                  "Şüphesiz, sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O (Allah) da ona büyük bir ecir verecektir." Fetih suresi 10-cu ayet

                  bu ayet ışığında Şiiler Rasulullah s.a.a yanında savaşanların daha sonrakı amellerini hadis ve tarihi olaylarla değerlendiriyor. o yüzden Kuranda sevgisi farz olan (Şura 23), Velayeti farz kılınan (Maide 55), Tertemiz olduğu bildirilen (Ahzab 33), Hidayet kaynağı kılınan (Rad 7) ve mütevatir hadislerle ümmete mevla tayin edilmiş (Gadiri Hum), emanet bırakılmış (Sakaleyn hadisi), ümmet için kurtuluş vesilesi (Sefine hadisi), hakkın nişaneleri olduğu bilrilmiş olan (Ali hakk ile hadisi) Ehli Beyte a.s karşı kim iyi ve itaatkar davranmışsa Şiiler onu sever ve kimde kin beslemişse, savaş açmışsa, sövüp-lanet etmişse Şiiler onlardan teberri eder. Ehli Beytin a.s makamı, derecesi delil getirmeyi gerektirmeyecek kadar parlaktır. öylesine ki, Allah bizlere kendisi için ibadet etmeyi emr ettiği halde, günde 5 defa bizden namaz istediği halde Ehli Beyti a.s namazın içine koymuştur, Onlara a.s salat okunmayan namaz batıl, dua ise geri çevrilmiştir. bizim her yerden delillerimiz var, Kurandan, (Şii ve Sünni) hadislerden, namazın içinden, duadan her yerden, her alandan delillerimiz var. ama tüm bunlarla diyoruz ki, EHli Beytin a.s ıspata değil ıspatın Ehli Beyte a.s ihtiyacı vardır.

                  Yorum


                    #39
                    Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                    [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113228#msg113228 date=1293209310]
                    26- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve selem) hicret esnasında Ebu Bekr’i (radıyallahu anhu) arkadaş edinmiş, onun yanında ve hayatta olmasını dilemiş, buna karşılık Ali’yi (radıyallahu anhu) kendi yatağında, ölme ihtimalinin bulunduğu bir durumda bırakmıştır Eğer Ali (radıyallahu anhu) vasıyyet edilmiş imam, atanmış halife olsaydı, o ölebileceği bir konumda bırakılıp Ebu Bekr hayatta bırakılır mıydı? Ebu Bekr ölse imamete ve imamet zincirine onun ölümünün bir zararı yoktu! Sorumuz şudur: hayatta kalmaya veya ölüm yatağına hangisi daha layıktı? Eğer denilirse ki Ali gaybı biliyordu, peki orada kalmasının Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve selem) yanında olmaktan ne gibi bir üstünlüğü vardı?[/quote]
                    ben bu makaleyi, soruları 1 yıl kadar önce mumsema.com formunda da görmüştüm. şimdi orada duruyormu bilmiyorum ama o zamanlar cevap yazmaya izin verilmediği için cevapsız kalmıştı. buraya kopyalanması cevaplarını verip dağıtma açısından çok güzel oldu.

                    sorunuza gelince, bu sadece bir aldatmacadır. bu soruyu düzenleyen kimseye ilk olarak şunu söyleyelim ki, Rasulullah s.a.a Ebu Bekiri kendisi ile götürmedi, Ebu Bekir Efendimize s.a.a yolda yetişti ve Efendimiz s.a.a geri döndereceği takdirde neler olacağını bildiği için kendisi ile birlikte götürdü. inşaAllah buna genişce, kaynaklar ışığında değineceğiz. şimdi ise bu soruya karşılıl şöyle soruyorum. acaba Rasulullahın s.a.a savaşalara girmesi, ölüm tehlikesi olduğu halde bunu yapması Onun s.a.a risaleti -haşa- olmadığı anlamınamı geliyor? cevap hayırsa o zaman imaın a.s Rasulullah s.a.a için yatağa yatması nasıl Onun a.s ımametinin olmadiğina dalalet ede bilir ki?

                    Yorum


                      #40
                      Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                      [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113229#msg113229 date=1293209441]
                      [b]30- Ebu Bekr (radıyallahu anhu) mürtedlerle niçin savaşmış ve niçin “Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) vermiş oldukları bir deve yularını dahi vermekten kaçınsalar onlarla savaşırdım” demiştir?

                      Şia şöyle demektedir:

                      “Ali (radıyallahu anhu), insanların dinden dönmelerinden korktuğu için Rasulullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) yazmış olduğu mushafı çıkarmamıştı”

                      O halifeydi, onların iddialarına göre bazı sıfatları ve ilahi bir desteği bulunmaktaydı Bununla birlikte o, insanların mürted olmalarından korkarak yanındaki mushafı çıkartmıyor ve insanların sapıklık içinde kalmalarına razı oluyor! Buna karşılık ise Ebu Bekr (radıyallahu anhu) bir deve yularını vermeyen mürtedlerle savaşıyor…[/quote]
                      (sözlerim vehhabi yazaradır) ah melun taıfe! siz nasılda kendi işinize gelmeyince hemen ashabı tekfir etmeğe razı oluyorsunuz böyle. siz nasıl ashabı mürted ilan ediyorsunuz kendinizi kurtarmak için. oysa Ebu Bekirin savaştığı, Halidin katliam ettiği topluluk mürted değildi onlar sadece zekatı vermekten kaçınıyor, sebep olarakta Ebu Bekirin halife olmadığını delil gösteriyorlardı. imamın a.s yazdığı mushafa gelince, bu mushafın var olduğu kesindir, şia ve ehli sünnet hadis ve tefsir kitaplarında mushaf hakkında bolca bilgi verilmiştir. mesela örnek olarak her iki taraftan bir hadis:

                      Muhammed İbn-i Şirin, İkrime'den söyle rivayet etmişdir: "Ebu Bekir'in hilafetinin ilk günlerinde Ali b. Ebu Talib evde oturup Kur'an'ı toplamakla meşgul oldu." Ben, İkrime'ye, "Ali bin Ebi Talib'den başka Kur'an'ı nüzul sırası esasınca toplayan bir başkası oldu mu?" diye sorunca şöyle cevap verdi: "Eğer bütün cinler ve insanlar bir araya gelse yine de böyle bir telifi vücuda getiremezler" cevabını verdi.

                      İbn-i Şirin: "Bu kitabı araştırmaya koyuldum; Medine'ye mektup yazdım, ancak ona ulaşamadım."

                      Suyuti, "el İtkan", cild 1, sayfa 58
                      Allame Kuleyni r.a, "El Kafi", Hüccet kitabı, hadis 1 (603)


                      bu mushafın şimdiki mushaftan farkına gelince, bu mushafta ayetlerin tefsir ve tevili ayetlerin hemen altında yazılıydı ve bunlar şahsi görüşe dayanan tefsirler değil, Eefendimizden s.a.a alınmış olan vahyi tefsirlerdi, yani nazil olmuş bir şeylerdi. bu konuda Şeyh Müfıd r.a şunları beyan ediyor:

                      و قد قال جماعة من أهل الإمامة إنه لم ينقص من كلمة و لا من آية و لا من سورة و لكن حذف ما كان مثبتا في مصحف أمير المؤمنين (عليه السلام) من تأويله و تفسير معانيه على حقيقة تنزيله و ذلك كان ثابتا منزلا و إن لم يكن من جملة كلام الله تعالى الذي هو القرآن المعجز و قد يسمى تأويل القرآن قرآنا قال الله تعالى وَ لا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِنْ قَبْلِ أَنْ يُقْضى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَ قُلْ رَبِّ زِدْنِي عِلْماً فسمى تأويل القرآن قرآنا و هذا ما ليس فيه بين أهل التفسير اختلاف.
                      و عندي أن هذا القول أشبه من مقال من ادعى نقصان كلم من نفس القرآن على الحقيقة دون التأويل و إليه أميل و الله أسأل توفيقه للصواب.

                      Ehli İmamiden olan cemaat demiştir ki: Kur'anın sözünden, ayesinden ve suresinden hiç bir şey eksik değildir. ancak Alinin a.s Muahafında mevcut olan nazil olma hakikatlerini bildiren tevil ve tefsirlerden bazıları silinmiştir. Bunlar ALLAHın kelamı olan Kurandan olmasalarda sabit ve nazil olmuşlardı. Çünkü Kur'anın tevili de Kur'an adlanıyor. ALLAH Teala buyuruyor: "O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle. Sonra muhakkak onu açıklamak bize aittir" ve (bu Ayette ALLAH Teala) Kur'anın tevilini de Kur'an adlandırıyor. bu konuda ehli tefsr ihtilaf etmemiştir.

                      benim görüşüme göre asıl anlamda Kur'anın sözlerinden bazı şeylerin silindiğini idda edenin fikri değilde yukarıda anlatılan bu fikir hakikate daha yakındır ve ben bu görüşe meyl ediyor ve Allahtan doğru görüş için tevfik diliyorum.


                      Şeyh Müfid r.a, "el Availul makalat fi mezahibil Muhtarat", sayfa 81

                      Yorum


                        #41
                        Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                        [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113229#msg113229 date=1293209441]
                        31- Ehli Sünnet ve’l-Cemaat ve tüm fırkalarıyla Şia, Ali’nin (radıyallahu anhu) cesurluğu ve yenilmezliği konusunda icma etmişlerdir O, Allah rızası söz konusu olunca kınayanın kınamasından korkmazdı İşte bu cesaret, hayatının başından, İbn Mulcem’in eliyle öldürülmesine kadar bir an bile kesintiye uğramadı Bilindiği gibi Şia açıkça onun Nebi’den sonra doğrudan vasi olduğunu söylemektedirler
                        Acaba Ali’nin (radıyallahu anhu) şecaati Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) öldükten sonra kesintiye mi uğramıştı ki Ebu Bekr’e (radıyallahu anhu) biat etmişti? Ondan sonra Ömer el-Faruk’a ve daha sonra da Osman Zinnureyn’e (radıyallahu anhum) biat etti Acaba Ali (radıyallahu anhu) –kendisini bundan tenzih ederiz- bu üç kişinin hilafet süreleri boyunca bir kez olsun Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) minberine çıkarak hilafetin kendisinden zorla alındığını, kendisinin buna daha layık olduğunu açıklamaktan aciz miydi? Cesareti ve atılganlığıyla bilinen bir kimse olduğu halde niçin böyle bir şey yaparak hakkını istemedi? Ayrıca kendisini seven ve yanında olacak olan birçok kimse de vardı…
                        [/quote]
                        cevap için link bırakıyorum, eğer cevap tatmin etmezse daha da konuşa biliriz. imam a.s biat ettimi?

                        Yorum


                          #42
                          Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                          Elmeddin Kardeşim Bu soruların Cevabı vardır Olması geekiyor Vahdet Vahdet çağrısı yapanlarıda Hane Vahdet OLsun diye bir taşı yerinden oynatmazlar Şahsım adına çok araştırmama rağmen Şii-Sünni Vahdetini aramama Ticanin Hakaretlerini okumama rağmen Şia-Sünni Vahdeti Olmayacağı bir gerçek nasıl olabilir Allah korusun bir Savaş çıkarsa ancak o zaman bu kardeşler birleşir aksi söz konusu değildir Allah Şahitki Sünni-Şi vahdetini en az sizin kadar istiyorum...
                          Cevap yazmıcaktım ama Elmeddin bu nazik mesajlarına karşılık vermesem bir ömür aklımda kalırdı soru ve makalelerle dolu bir risale geçti elime onu paylaşacaktım sizinle Gerek olmadığını anladım Bilgi alışverişide yapsak Akıl alışverişide yapsak ne ben Şii olurum ne siz Sünni Ashabından Kastımız Hz Ebubekir Hz Ömer (Elmeddin kardeşim hiç sevmez) Hz osman Aişe r.a Talha Zeyd Zübeyr Aşere-i Mübaşere Cennetle Müjdelenenler Vs vs sahabeler Neyse kardeşim Yaradana Emanet olun Allah sizi sevdiği kullarından eylesin inşAllahu Rahman Hayırlı günler

                          Yorum


                            #43
                            Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                            [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113230#msg113230 date=1293209561]
                            [b]- Şia, imam Cafer es-Sadık’ın (onların inançlarına göre Caferi mezhebinin kurucusudur) şu sözünü övünçle rivayet ederler:

                            “Ebu Bekr’den iki kez dünyaya geldim” [5]

                            Çünkü onun nesebi iki yoldan Ebu Bekr’e dayanmaktaydı:

                            Birincisi: Annesi Fatıma binti Kasım ibn Ebi Bekr
                            İkincisi: Anneannesi Esma bintu Abdirrahman ibn Ebi Bekr (Fatıma bintu Kasım’ın annesi)

                            Daha sonra Şia’nın, es-Sadık’tan, dedesi Ebu Bekr’i (radıyallahu anhu) kötüleyen uydurma rivayetler aktardıklarını görüyoruz

                            Sorumuz şöyledir:

                            O, nasıl olur da bir yönden dedesiyle övünürken diğer bir yönden onu kötüler? Bu gibi şeyler, zamanının en fakihi olarak kabul edilen ve Şia’nın imamı olan bir kimseden değil ancak cahil bir kimseden sadır olabilir


                            [5] Ali Erbili, Keşful Gumme Fi Marifetil Eimme (2/374)[/quote]
                            bu sözünü ettiğin hadisin orjınalı:

                            وقال الحافظ عبد العزيز بن الأخضر الجنابذى رحمه الله أبو عبد الله جعفر بن محمد بن على بن الحسين بن على بن أبى طالب عليهم السلام الصادق وأمه أم فروة واسمها قريبة بنت القاسم بن محمد بن أبى بكر الصديق رضى الله عنه وأمها أسماء بنت عبد الرحمن بن أبى بكر الصديق ولذلك قال جعفر عليه السلام ولقد ولدنى أبو بكر مرتين

                            hadisin senedinde işaretlediğim ravi Abdulaziz b. Ahtar el Cenebazidir ki, kendisi hanefi mezhebine mensuptur, yani sünnidir. ek olarak bu ravi ile imam Cafer Sadık a.s arasından uzun zaman var, ravi imamı a.s görmemiştir. bu yüzden rivayet mürsel (zayıf) ve itibar edilmezdir. mürsel hadis hakkında bilgi için likn bırakıyorum: Mürsel hadis nedir

                            Abdulaziz b. Ahtar el Cenebazi hakkında daha geniş bilgi için Zehebinin "es Siyer" adlı rical kitabının 4-cü cildine, sayfa 159-a bak.

                            imam Cafer Sadıkın a.s Ebu Bekirin soyundan olması meselesine gelince, imamın a.s annesi Ebu Bekirin oğlu, Osmana karşı isyan çıkaranların önderi, imam Alinin a.s has şiası, Amr b. As tarafından Mısırda şehit edilen Muhammeddir. Allah ondan razı olsun, o sonuna kadar imam Aliye a.s bağlı kaldı.

                            Yorum


                              #44
                              Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                              [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113337#msg113337 date=1293436102]
                              Elmeddin Kardeşim Bu soruların Cevabı vardır Olması geekiyor Vahdet Vahdet çağrısı yapanlarıda Hane Vahdet OLsun diye bir taşı yerinden oynatmazlar Şahsım adına çok araştırmama rağmen Şii-Sünni Vahdetini aramama Ticanin Hakaretlerini okumama rağmen Şia-Sünni Vahdeti Olmayacağı bir gerçek nasıl olabilir Allah korusun bir Savaş çıkarsa ancak o zaman bu kardeşler birleşir aksi söz konusu değildir Allah Şahitki Sünni-Şi vahdetini en az sizin kadar istiyorum...
                              Cevap yazmıcaktım ama Elmeddin bu nazik mesajlarına karşılık vermesem bir ömür aklımda kalırdı soru ve makalelerle dolu bir risale geçti elime onu paylaşacaktım sizinle Gerek olmadığını anladım Bilgi alışverişide yapsak Akıl alışverişide yapsak ne ben Şii olurum ne siz Sünni Ashabından Kastımız Hz Ebubekir Hz Ömer (Elmeddin kardeşim hiç sevmez) Hz osman Aişe r.a Talha Zeyd Zübeyr Aşere-i Mübaşere Cennetle Müjdelenenler Vs vs sahabeler Neyse kardeşim Yaradana Emanet olun Allah sizi sevdiği kullarından eylesin inşAllahu Rahman Hayırlı günler[/quote]
                              canım kardeşim, bizler sünni ve ya şii olmamızdan önce müslümanız. vahdet olsun istiyoruz ama vahdet nasıl olmalı? Kuran Ehli Beytın sevgisini farz kıldığı halde EHli Beyte a.s düşman olanları nasıl seve biliriz biz? bakın, ehli sünnetin ve şianın kendi hadis, tefsir ve tarih kitapları var ve hiç bir taraf diğerinin kaynaklarını kabullenmiyor. bizi buluştura bilecek şey Kuranın ve her iki taraf kaynaklarının ittifakla söylediği, sahıh olan bilgileri kabullenmek ve onlar ışığında hakkı aramaktır. bu konuda sadece bir örnek vereyim. ibni Hazm diyor ki:

                              لا معنى لاحتجاجنا عليهم برواياتنا ، فهم لا يصدّقونها ، ولا معنى لاحتجاجهم علينا برواياتهم فنحن لا نصدّقها ، وإنّما يجب أن يحتجّ الخصوم بعضهم على بعض بما يصدقّه الذي تقام عليه الحجّة به

                              Şiilere karşı kendi hadislerimizden delil getirmenin anlamı yoktur. çünki Şiiler bu hadisleri kabullenmiyorlar. Şiilerinde bize karşı kendi hadislerini delil getirmelerinin anlamı yoktur. çünki bizde o hadisleri kabullenmiyoruz. bu sebepten dolayı muhaliflerle munazara ederken muhalifin kabullendiği ve muhalif için hüccet sayılan kaynaklardan delil getirmemiz gerekir.

                              şimdi kardeşim, Şiiler sadece sizin kaynaklara dayanarak bilgiler sunuyorlar, kendi kaynaklarından değil. sizde aynısını yaparsanız elbette bu güzel ve tutarlı olur yoksa bir Şiiden Buhariyi, Zühriyi kabullenmesini bekleyemezsiniz. aynı şekilde bir Şiide sizden Kuleyniyi, Saduku kabullenmenizi bekleyemez.

                              ben gerçekten forumdan ayrılmanızı istemiyorum. munazara ederek, Kuran ve hadisler ışığında konuşa bilirirz. formumuz kimsenin hakarete uğramasına ve ya mukaddesatına hakaret edilmesine izin vermez. eğer benim ve ya diğer yönetici kardeşlerimizin gözünden kaçan böyle bir durum varsa sizden özür diliyorum, hem kendi adıma ve hemde yönetim adına. Allah hepimizi hakka hidayet etsin.

                              Yorum


                                #45
                                Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                                [quote author=Hz_Ömer link=topic=18763.msg113230#msg113230 date=1293209561]
                                [b]35- Şia, Ömer’in, Ali’ye kin beslediğini iddia etmektedirler Ancak Ömer (radıyallahu anhu), Beyti Makdis’in anahtarlarını teslim almak için Medine’den ayrıldığında yerine Ali’yi (radıyallahu anhu) tayin etmişti[1] ve bu durumda kendisine bir şey olursa Ali’nin halife olacağını da biliyordu… Bu nasıl bir kindir?[/quote]
                                "el Envarun Numaniye" kitabı maalesef bende yok, o yüzden rivayetin kitapta olup olmadiğini, varsa sahihmidir değilmidir gibi konuları inceleyemeyeceğim. fakat konu ile ilgili şunu söylemek istiyorum ki, Ömerin sevilmemsi için Rasulullaha s.a.a suikast düzenlemesi, "sayıklıyor" demesi, Hz. Fatımanın s.a evine askerleri ile gelmesi, hilafeti gasp etmesi ve imamnın a.s Osmanın halife seçildiği şurada "eğer Alalhın kitabı, Rasulün sünneti ve ilk 2 halifenin içtihadına uygun davranırsan sana biat ederiz" şeklindeki teklife "sadece Allahın kitabı ve Rasulünün s.a.a sünneti" diyerek redd etmesi yeter.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X