Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

    kardeş islamadoğru.biz sitesine girdim ama dediğin yeri bulamadım. buraya link bırak. bak dediğin video mu yazı mı neyse onu o siteden aç. adres çubuğuna gel orada yazılanları buraya kopyala. link böylece bırakılmış olur..

    Yorum


      Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

      tamam kardeşim, Allah razı olsun, sayenizde bunuda öğrenmiş oldum, linki bırakıyorum:





      Özellikle son linkde Allahında (c.c) İmam Hüseynin kabrini ziyaret etdiyini söylemesi dikkat çekicidir.

      Yorum


        Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

        buralarda dikkatimi çeken abartı yok, hepsi de sahih rivayetler ve şirk, Allah'a noksan sıfat ittihaz etme gibi durumları da görmedim.

        Allah (ayete göre) nasıl arşa istiva ediyorsa, nasıl hiç bir mekana sığmam ama mü'min kalbe sığarım diyorsa, mü'min kalpler onun iki parmağının arasındadır diyorsa İmam Hüseyn a.s.'ın da kabrini ziyaret eder diyor her cuma akşamı..

        Bu tür hadisler teşbihi ve mecazidir. buralarda geçen kelimeler gerçek anlamda değildir.

        Biz Allah'ın bizzat indirdiği İhlas suresini okuyoruz ve orada diyor ki O Allah birdir. bir kelimesi sınırlama değil mi bir bakımdan? bir birin dışındaki tüm diğer varlıkları sınırlandırmış olmaktadır. böylece eksik olmaktadır. işte bu anlatım da teşbihidir, yani benzetmedir. bunların gerçek anlamını biz anlayamayız Allah ve masumlar bunların anlamlarını hakkıyla takdir ederler.

        Nitekim İmamlar hadislerde bunlardan bazılarını açıklamışlardır. Örneğin Usulü Kafi'de İmamlarımızdan biri Allah'ın mü'min bir kişinin amelini sevmesi, kafirlere de gazap etmesi, konusunu açıklar ve der ki: buradaki gazaplanma/kızma, Allah'ta şekil suret ve ruh hali değişmesi manasında değildir. Burdaki kızma o kötülüğü yapana azap yazma ve hazırlama anlamına gelir, mü'minlerin iyiliklerini sevme de tersidir.

        İmam Ali a.s. Nehcül Belağada tevhidi o kadar güzel anlatır ki.. çok derin ve Allah'ı hiç bir şekilde noksanlaştırmayan müthiş bir anlatımdır bu. Ancak yine de der ki, buna rağmen biz dilin sınırlı kelimeleriyle Allah'ı anlatıyoruz, sınırlı kelime kalıplarıyla O sınırsız Allah nasıl tanıtlır tavsif edilip anlatılabilir ki; İşte bu yüzden hem ihlas suresinde hem de Allah'ın vasıflarının anlatıldığı diğer yerlerde: kezâlikellahu Rabbî yani Rabbim yaklaşık buna benzer, yani O burada benim kullandığım kelimelerin daraltıcı noksanlığından uzaktır..

        burada da İmam Hüseyn a.s.'ı ziyaret etmesi İmam Hüseyn a.s.'ın ne derecede büyük fazilete sahip olduğu ve onu ziyaretin ne derece yüce olduğunun işaretidir. Allah'ın onu ziyaret etmesi haşa maddi surete girip yere inmesi demek değildir, olsa olsa ziyarete gelenlere sevap ve ödül yazması, onlara şahit olması İmam Hüseyn a.s.'ın yüce makamına şahit olması olabilir..

        En iyisini yine Rabbimiz bilir..

        Yorum


          Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

          Imam Sadık (a.s) söylediyi her halde sizinde belirtmiş olduğunuz düşünceyle söylenen bir sözdür, ama Ocaq Nejad yazıyorki, "İmam Hüseynin (ə) ziyarəti təkcə insanlara xas olan bir məsələ deyil. Hədislərdə göstərilir ki, o həzrətin qəbrini mələklər, peyğəmbərlər, hətta Allah taala Özü də ziyarət edir", yani diyorki, İmam Hüseyni (a.s) ziyaret etmek yalnızca insanlara has olan bir olay değil, hazretin kabrini melekler, peygamberlerle beraber Allahu Teala Zatıyla ziyaret ediyor. Bunu sizin belirtmiş olduğunuz kadar incelikle düşünülüb yazılmış bir şey olduğunu zann etmiyorum, bu daha çok hisse kapılıp abartıya gidilmiş gibi gözüküyor.
          Hocam bunu ve nerdeyse tüm peygamberlerin Kerbaladan haberdar edilib ağladıklarını başka şii alimleride söylemişmidir? bunların itibarlı şii hadis kitaplarında delilleri, imamlarımızdan bunu anlatan hadisler varmıdır?

          Yorum


            Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

            Şianın Allah'ı noksan sıfatlardan nasıl tenzih edip mükemmel bir Allah inancını benimsediğine tüm kitaplar şahittir. O kitapları okuyanlar şahittir. Nehcül Belağa şianın en temel kitaplarından biridir. Ve bu alimler nehcül belağayı içiyorlar tabiri caizse öğrenimleri sırasında.. Usulü kafide benim yazdığım hadisleri ben bir kere okudum geçtim aklımdan kalanları yazdım. Oysa Ağa Ocak Necat gibi üstelik İmam Hamenei'nin atadığı biri iken onların haberleri ve ilimleri benimkiyle mi kıyaslayacağız. Onlar benim sahip olduğum yüzeysel bilgiyle karşılaştırılmayacak derinlikte tahlil ve incelemelere sahipler. Tersine onlar bu hadislerin tevillerini benim anlayamayacağım derinlikte bilmekteler ve özümsemiş durumdalar. Bu derecedeki alimlerden biriyle karşılaştığımda sorularıma verdikleri cevaplardan yola çıkarak diyorum bunları ezbere ve tahmini değil... Rabbim sayılarını çoğaltsın ve ilimlerini bize ışık etsin.. Biz ne öğrendiysek onların yazdıklarıdır.

            Şia inancının en temel vasıflarından birisi Allah'ın görülmeyecek derecede yüce oluşudur. Somut olmaktan çok uzaktır O. Ve bu konuda sünnilerle yapılan tartışmalarda Allah'ı nasıl eksik sıfatlardan tenzih ettiği ortadadır alimlerimizin. Böyleyken en basit zekalı çocukların bile kabul edemeyeceği şekilde bir kabir ziyaretini mi Allah'a yakıştıracaklar? Allah somut olmaktan uzaktır.

            Burdaki Allah'ın özünün bizzat diğer ziyaretçiler gibi İmam'ın a.s. kabrini ziyaret etmesi bizzat Yüce Allah'ın seyyidüş şüheda İmam Hüseyn a.s.'ın ziyaretinin ne faziletli oluşudur.

            Sorun Ağa Necatın söylediğinde olmayıp bunun internete verilmesindedir. Çünkü ağa bunu, doğru anlayabilecek insanlara söylemiştir, ama internete verilince aklında başka şeyler olan kalpleri hastalıklı olanlar bunu çarpıtacaklardır.

            Tıpkı İmam Humeyni r.a.'in bazı kitap, söz ve şiilerinde olduğu gibi. İmam bunları, ahlak eğitiminde oldukça yol katetmiş, irfanın derinliklerinde ruhunu eğitmiş, ve bizim için makam anlamına gelen manevi durakları bile aşarak bunları kendine eksiklik atfetmiş kimselere yazmıştır. bu eserleri biz okuyunca sanki ulaşmamız gereken makamları kötülüyor gibi duruyor, oysa sorun bu değildir. aşama ve katettiğimiz mesafedir..

            Rabbim basiret gözümüzü açsın..

            Yorum


              Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

              Sorun Ağa Necatın söylediğinde olmayıp bunun internete verilmesindedir. Çünkü ağa bunu, doğru anlayabilecek insanlara söylemiştir, ama internete verilince aklında başka şeyler olan kalpleri hastalıklı olanlar bunu çarpıtacaklardır.

              bu söylediyinize tamamn katılıyorum kardeş, qaliba duymak istediyimde buydu..

              nerdeyse tüm peygamberlerin Kerbaladan haberdar edilib ağladıklarını başka şii alimleride söylemişmidir? bunların itibarlı şii hadis kitaplarında delilleri, imamlarımızdan bunu anlatan hadisler varmıdır?

              Lütfen bu sorumuda cevablarmısınız hocam?

              Yorum


                Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                Gerek şianın tarihi şahsiyetlere dair rivayetlerinde gerekse sünnilerin özellikle sufi kesiminin sahih rivayetlerine baktığımızda görürüz ki önceki Peygamberler, kendilerinden sonraki olaylardan haberdar ediliyorlar. Özellikle İmam Hüseyn a.s.'a Adem a.s. da dahil tüm nebilerin ağladıkları ve onun yüce şehadetinden haberdar oldukları yazılı rivayetlerde. Şia muharremlik matem merasimlerinde bu rivayetlere bol bol yer verilir.

                Bizim hatamız şuradadır ki, hayatın ölümle bittiğini sanıyoruz. Halbu ki bu konuda Allah bizi uyarıyor şehidlere ölüler demeyin, onlar diridirler ama siz bunu hissedemezsiniz buna rağmen biz önceki nebilerin ölümlerini bizim kendi ölümümüz gibi algılamaya devam ediyoruz.

                Allah geçmiş Peygamberlerin acılarını, zaferlerini başarılarını bize Kur'an'da anlatıyor. bununla bir kaç amacı var, bir tanesi müslümanların kalplerine iman ve güçle pekiştirmek, akıbetin inananlara ait olduğunu hakkın eninde sonunda galebe çaldığını göstermek. tarihten buna dair çok sayıda örnek aktarır Kur'an.

                Geçmiş tüm Peygamberlerin en büyük amaç ve hayalleri tüm dünyada Allah'ın hükmünün hakim olması idi. Her biri bu yüce dava için çalıştı kimi canlarını bu uğurda feda etti. Ancak hiç biri döneminde tüm dünya hükmullah hakimiyetine kavuşamadı. Bu büyük arzu olarak hep hayatın son anına ertelendi.

                Allah sevdiği seçkin kullarına mücdeleri elbette vermektedir, veya onlar müşahade etmektedirler.

                İmam Hüseyn a.s.'ı şehadeti ise bu uğurda bir dönüm noktasıydı. Dünya adalet ve hak savaşçıları için bir milat niteliğindeydi. Çok zayıf bir anda bile zulme başkaldırıp asla boyun eğmeyen dünya adalet çizgisinin en dar geçidiydi belki de. Bu yüzden çağlar durdukça adalet savaşçıları için bitmez tükenmez bir ümit mazlumiyet ve inaç sağlayan kaynak niteliğindedir İmam Hüseyn a.s. kıyamı. İşte dünya hakimiyetini sağlayacak olan İmam Hüseyn a.s. evladı Mehdi a.f. bile onun intikamı diye çıkacaktır. İmam Hüseyn'in aşk fedailiğiyse o zamana kadar İmam Zaman a.f. taraftarlarına hiç kesilmeyecek bir pınar olacak ve fedakarlık inanç ve kıyam ruhu yeşertecektir. En zor zamanlarda bile şiiler, ehlibeytin bu mazlum anını düşünecekler ve asla yılmadan adaletin kurulacağına dair inançlarını koruyacaklardır.

                İmam Hüseynin mazlumiyeti öyle güçlü bir memba idi ki geleceğe sığmadı gelecek çağları aşarak tüm şii Ehlibeyt aşıklarının kalbini doldurdu. yere göğe sığmadı da geçmişte yaşayanların bile kalplerini yaktı onların dahi göz yaşlarını dökmelerine vesile oldu.

                Şimdi geçmişde adalet ve Allah hükmü için hayatlarını feda eden Allah Resulleri bu kıyam sebebiyle taziyetlerini bizlere iletmekteler, melekut aleminde bu bitmez tükenmez pınarı sürekli canlı tutmaktalar. Şia insanlık ve kıyam bilinci o kadar güçlü bir ışıktır ki ta ilk insandan son insan Mehdi a.f.' kadar tüm insanlığın ilgilendiği geniş sistemli bir düşünce ve inançtır. dünyanın hiç bir inanç sisteminde böylesi bir bütünlük yardımlaşma ve destek yoktur. Hiç bir mazluma başka öğretilerde geçmiş peygamberler ağlamamıştır. Dünya müstekbirlerin kanlı çarkları arasında ezilse umudunu kaybetse bu yüzden, umudunu kaybetmeyecek tek ekol şiadır.. Çünkü onun kıyam ve adalet inancı temelinde böyel bütünlük arzeden bir felsefe vardır.

                Yorum


                  Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                  sizin söylediklerinizi bende kabul ediyorum hocam, bu benimde inancım, benim bilmek istediyim bunun bizim şia membalarımızda bir delilinin olub olmadığı, imamlarımızdan birisinin bunları söyleyib söylemediyidir.

                  Yorum


                    Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                    5-(1257) Ali b. Muhammed merfu olarak Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)' dan şöyle rivayet etmiştir:

                    «"Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı. Ben hastayım, dedi." (Saffat, 88-89)

                    İbrahim (aleyhisselâm) yıldızlara baktı, yıldız hesabına göre, Hüseyin (aleyhisselâm)’ın başına gelenleri gördü. Bunun üzerine, Hüseyin (aleyhisselâm)’ın başına gelenlerden dolayı "hastayım." dedi.»

                    usulü kafi

                    görüldüğü gibi bu tek örnek bile İmam Hüseyn a.s.'ın mateminin önceden bilinebildiğini göstermekte.. örnekler çok ama benim teferruatlı araştıracak vaktim yok.. Bu sitede bile Aşura özel bölümüne bakarsanız bulacağınıza inanıyorum ilgili hadisleri..

                    hadislere olan ihtiyaçtan daha önemli olan şu ki, İmam Hamenei bir yere birini temsilci atamışsa, bu boş bir şey değildir, atadığı kişi boş biri değildir. halkı gaza galeyana getirmek için israiliyat uydurma şiada yoktur. özellikler böylesi yüce kişilerde hiç yoktur. Çünkü biz İmam Hamenei'nin İmamı Zaman a.f.'e bağlı olduğunu biliyoruz. Şayet azerbaycan gibi büyük bir coğrafyaya ehil olmayan ve samimi şiilerinin itikatlarını bozacak birini görevlendirmiş olsaydı İmam Hamenei (k.s.) İmam Zaman a.f. tarafından uyarılırdı. Neden türkiyeye bir temsilci atamıyor da Azerbaycana atıyor İmam Hamenei?

                    Yorum


                      Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                      Allah razı olsun hocam.. söylediyiniz bölümüde araştıracağım inşallah..

                      Yorum


                        Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                        Hocam size bir sorum daha olacak, müsadenize sığınarak..
                        Düşüncesiyle, inancıyla, sevgisiyle şii olan birisi namazını ellerini açıp kılıyorsa, ama abdestinde ve namazın söz ve hareketlerinde (alışık olduğu) sünnilerde olduğu gibi yapıyorsa bunun hükmü ne olur, bu ne kadar doğrudur sizce?

                        Yorum


                          Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                          şii olan birinin alışkanlıkları nedeniyle sünniler gibi abdest alması ya da başka ibadetleri yapması kesinlikle caiz değildir. Abdesti ya da o ibadeti batıldır.

                          Hidayet olduktan sonra bir insan eğer geçmiş yanlışlıklarına dönerse yeni yanlış amellerinin hesabı ile birlikte eski yanlışlarının da hesabı sorulacaktır. Ancak hidayetten sonra eski yanlışlarını bırakmışsa eski yanlışları silinebilecektir...

                          Yorum


                            Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                            peki hocam abdest ve namaz şekli şii ama namazın sonunda selam verirken başını tamamiyle sağa ve tamaiyle sola çevirerek selam verirse kıbleden yüz çevirdiği için namazı batıl olmaz mı?
                            [center]
                            ..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین
                            [center]
                            Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
                            Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)

                            Yorum


                              Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                              namazın içinde kafayı sağa sola 45 dereceden fazla çevirmek namazı bozar. Ancak bizde, teşehhütten sonra okunan selam kısmı var. bu kısım okununca namaz bitmiş olur. ondan sonra kafayı çevirmekte mahsur yok.

                              elleri üç kez Allahü ekber diyerek omuz hizasına kaldırmak namazın içindeki değil dışındaki bir hareket ve müstehaptır. o sırada kafa çevirilebilir..

                              Yorum


                                Ynt: Ehl-i Şia Kardeşlerime Sorularım

                                [quote author=Qom_u_aşk link=topic=18763.msg133073#msg133073 date=1318107985]
                                şii olan birinin alışkanlıkları nedeniyle sünniler gibi abdest alması ya da başka ibadetleri yapması kesinlikle caiz değildir. Abdesti ya da o ibadeti batıldır.

                                Hidayet olduktan sonra bir insan eğer geçmiş yanlışlıklarına dönerse yeni yanlış amellerinin hesabı ile birlikte eski yanlışlarının da hesabı sorulacaktır. Ancak hidayetten sonra eski yanlışlarını bırakmışsa eski yanlışları silinebilecektir...
                                [/quote]Selamun aleykum..deyerli hocam 1 haftadır iş nedeniyle buraya uğrayamuyordum, deyerli fikirlerinizden yararlana bilmek için bu günü iple çekiyordum..
                                45 derece meselesini ilk defedır duyuyorum, iyiki söylediniz.. Hocam şia namazının usul ve erkanı yazılan bir kitabın linkini vere bilirmisiniz? biliyorum sizden çok şey istiyorum ama, inanın kendi imkanlarımla aramam nerdeyse imkansız, sebebinide söyleyemem malesef..

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X