Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)


    Niyet

    Niyetin Manası ve Gerekliliği:

    Bütün ibadetler gibi oruç da niyetle birlikte olmalıdır. Şöyle ki; yemek, içmek ve orucu bozan diğer şeylerden çekinmek, Allah'ın emri olduğu için olmalıdır. Mükellefin içinde böyle bir niyetin olması yeterlidir; dille söylemesi gerekmez.

    Niyetin Zamanı:

    Müstahap Oruçlarda: Akşamın ilk vaktinden akşam ezanına bir niyet edecek kadar vakit kalıncaya dek müstahap oruca niyet edilebilir.

    Vacip Oruçlarda:

    1-Ramazan ayı orucu gibi muayyen vaciplerde: Sabah ezanına kadar niyet edilirse oruç sahihtir. Bu oruçta öğle ezanından önceye kadar niyeti bilerek geciktirmek orucu batıl eder, ama unutularak veya hüküm bilinmediğinden dolayı bu vakte kadar niyet geciktirilirse, vacip ihtiyat gereği oruca niyetlenilmeli, tutulmalı, daha sonra ise bu orucun kazası yerine getirilmelidir. Öğle ezanından sonra bu oruca niyet edilemez.
    2-Ramazan ayının kazası gibi muayyen olmayan vacip oruçlarda: Öğleye kadar niyet edilebilir, ama öğleden sonra niyet edilemez.
    ,Oruç vakti fecrin doğuşuyla başladığından, niyet de fecirden sonraya ertelenmemelidir. Ancak fecirden önce niyet etmek daha iyidir.
    ,Akşamın ilk vaktinde ertesi gün oruç tutacağını niyet eden bir kimse, uykuya dalar ve sabah ezanından önce uyanamazsa ya da meşgul olduğu bir işten dolayı sabah olduğunun farına varmazsa, daha sonra vaktin girdiğini anlasa da o günkü orucu tutabilir, sahihtir.
    ,Ramazan ayında bilerek sabah ezanına kadar niyet etmeyen ve gün içinde niyetlenen kimsenin orucu batıldır. Ancak o gün boyunca orucu batıl eden şeylerden uzak durmalı ve Ramazan ayından sonra o günün orucunu kaza etmelidir.
    ,Unutkanlıkla ya da hükmü bilmediğinden dolayı oruç için niyet etmeyen ve gün içinde durumu fark eden bir kimse, orucu bozan şeylerden herhangi birisini yapmışsa o günün orucu batıldır. Ancak gün boyu orucu batıl eden şeylerden sakınmalıdır. Durumu fark ettiğinde orucu bozan herhangi bir şey yapmamışsa bakılır: Eğer vakit öğleden sonraysa, orucu batıldır; ama öğleden önceyse vacip ihtiyat gereği oruca niyetlenmeli ve daha sonra o günün orucunu kaza etmelidir.
    ,Kefaret ve kaza orucu gibi Ramazan orucu dışındaki vacip oruçlarda öğleye yakın bir vakte kadar orucu bozan herhangi bir şey yapmamış kimse, dilerse öğle vakti girmeden niyet edebilir ve o gün oruç tutabilir.
    ,Müstahap oruçlar için gün içindeki herhangi bir vakitte niyet edilebilir. Ancak niyet vaktine kadar orucu bozan herhangi bir şey yapılmamış olmalıdır.
    ,Ramazan ayına ait vacip kaza orucu olan bir kimse müstahap oruç tutamaz. Hatta vacip oruca niyetlenme vakti geçmiş olsa dahi (öğle vakti girse dahi), müstahap oruca niyet etmek sahih değildir. Bunu unutarak müstahap oruca niyet eden bir kimse, gün içinde (ister öğleden önce, ister öğleden sonra) durumu fark ederse, orucu batıldır. Ancak öğleden önce durumu fark etmişse, niyetini vacip kaza orucu niyetine çevirebilir ve bu şekilde tuttuğu oruç sahih olur.

    Uyarı:

    "Ramazan ayına ait kaza orucu olan bir kimse müstahap oruç tutarsa, bu oruç kaza orucu yerine geçmez.
    "Boynunda kaza orucu olup olmadığını bilmeyen bir kimse, "Vacip veya müstahap olsun, şer'an tutmam gereken oruç hangisiyse, o niyetle oruç tutuyorum" niyetiyle oruç tutarsa ve gerçekte boynunda kaza orucu olursa, tuttuğu bu oruç kaza orucu yerine geçer.
    ,Hasta bir kimse gün içinde iyileşirse oruca niyet etmesi gerekmez. Ancak öğleden önce iyileşirse ve o ana kadar orucu bozan herhangi bir şey yapmamışsa, müstahap ihtiyat gereği o günün orucuna niyet etmeli ve daha sonra kazasını yerine getirmelidir.

    Şüpheli Günde Niyet Etme:

    "Şaban ayının son günü mü, Ramazan ayının ilk günü mü?" olduğu belli olmayan günde oruç tutmak vacip değildir ve bu günde oruç tutan kimse "Ramazan ayının ilk günü" niyetiyle oruç tutamaz. O gün ancak müstahap ya da kaza orucu niyetiyle oruç tutulabilir. Ancak daha sonra o günün Ramazan'ın ilk günü olduğu anlaşılırsa, o gün Ramazan orucunun ilk günü yerine geçer ve daha sonra o günün kaza edilmesi gerekmez. Gün içinde o günün Ramazan ayının ilk günü olduğunu anlayan bir kimse, o andan itibaren niyetini Ramazan ayı orucuna çevirmelidir.

    Niyette Devamlılık:

    1-Oruçta niyetin devamlılığı vaciptir.
    2-Niyetin devamlılığını bozan şeyler şunlardır:
    <Niyeti bozmak: Gün içerisinde oruç tutmaktan vazgeçip orucu devam ettirmemeye niyetlenmek demektir. Bu durumda oruç batıl olur ve yeniden orucu devam ettirmeye niyetlenmenin faydası olmaz.
    <Orucu devam ettirip ettirmeme konusunda tereddüt etmek: Burada tereddütten kasıt, mükellefin böyle bir ikilem içinde kalması, ancak henüz orucu bozacak bir şey yapmaya karar vermemesidir. Bu durumda vacip ihtiyat gereği orucunu tamamlamalı, daha sonra kazasını yerine getirmelidir.
    <Niyeti bozmaya azmetmek: Azmetmekten kasıt, mükellefin orucu bozacak herhangi bir şey yapmaya karar almış olması, ancak henüz orucunu bozacak bir şey gerçekleştirmemiş olmasıdır. Bu durumda da vacip ihtiyat gereği orucunu tamamlamalı, daha sonra kazasını yerine getirmelidir.

    Uyarı:

    "Niyetin devamlılığıyla ilgili belirtilen hükümler Ramazan ayı ve adak orucu gibi muayyen oruçlar için geçerlidir. Dolayısıyla sünnet oruçlarda ve muayyen olmayan vacip oruçlarda mükellef niyetini bozmak ister de orucu bozacak herhangi bir şey yapmazsa, öğleye kadar (müstahap oruçlarda da akşama kadar) yeniden niyet ederek orucunu tutabilir.

    Orucu Bozan Şeyler

    1-Yemek-içmek.
    2-Cinsel ilişki.
    3-İstimna (mastürbasyon).
    4-Allah'a, peygamberlerine (a.s) ve masumlara (s.a.a) yalan isnat etmek (vacip ihtiyat gereği.)
    5-Boğaza yoğun toz kaçırmak (vacip ihtiyat gereği).
    6-Başın tamamını suya daldırmak (vacip ihtiyat gereği).
    7-Sabah ezanına kadar cenabet, hayız ve nifas halinde kalmak.
    8-Sıvı şeylerle tenkiye yapmak.
    9-Kasıtlı olarak kusmak.

    Yemek-İçmek:

    1-Oruçlu olduğu halde bilerek bir şeyi yiyen ya da içen kimsenin orucu batıl olur. Yenilen veya içilen şey ister normal olarak yenilip içilen şeyler olsun, ister kâğıt gibi normalde yenilip içilmeyen şeyler olsun, ister de bir iki damla su veya biraz ekmek kırıntısı gibi az veya çok şeyler olsun hüküm aynıdır.
    2-Oruçlu kimse dişleri arasında kalmış yiyecek parçasını bilerek yutarsa orucu batıl olur. Ama dişlerinin arasında bir şey kaldığına emin olmazsa ya da dişleri arasında kalan şeyin boğaza ulaştığına emin değilse veya o şeyi bilerek yutmamışsa orucu batıl olmaz.
    3-Vacip veya müstahap oruçlarda bilmeden veya yanlışlıkla bir şeyi yiyip-içmek orucu batıl etmez.
    4-Ağızdaki tükürüğü yutmak orucu batıl etmez.
    5-Vacip ihtiyat gereği oruçlu kimse vitamin iğnesi, damara yapılan iğneler ve serum çeşitlerini yaptırmaktan çekinmelidir. Kola yapılan iğneler, uyuşturma amaçlı yapılan iğneler ve yaraların üzerine konan ilaçların sakıncası yoktur.
    6-Vacip ihtiyat gereği oruçlu kimse burun ve dilaltı yoluyla bedene alınan uyuşturucu maddelerden sakınmalıdır.
    7-Sahur yemeği yerken sabah olduğunu fark eden bir kimse, ağzındaki lokmayı dışarı çıkarmalıdır. Bilerek yuttuğu takdirde orucu batıl olur.
    8-Boğazdaki balgamı, ağzın içine ulaşmadığı sürece yutmak orucu batıl etmez. Ancak ağzın içine ulaşmışsa, vacip ihtiyat gereği yutulmamalıdır.
    9-Tansiyon tedavisi için hap kullanmak zorunda olan oruçlunun bu hapı kullanmasında bir sakınca yoktur. Ancak kullandığı takdirde orucu batıl olur. (Tıbbî tedavi için hap kullanmak "yemek" hükmüne girer).
    10-Diş etinden gelen kan yutulmadığı müddetçe orucu batıl etmez. Sözü edilen kan tükürüğün içinde kaybolacak kadar az olursa necis değildir ve onu yutmanın sakıncası yoktur. Yine, tükürüğün kanlı olup olmadığında şüphe edilirse, onu yutmanın sakıncası yoktur ve oruca bir zararı olmaz.

    Uyarı:

    "Sırf ağızdan kan geldi diye oruç batıl olmaz, ama o kanın boğaza ulaşmasını engellemek vaciptir.

    Cinsel ilişki:

    1-Cinsel ilişki, meni gelmese dahi orucu batıl eder.
    2-Oruçlu olduğunu unutarak cinsel ilişkiye giren kimsenin orucu batıl olmaz. Ancak hatırladığı an bu eylemi terk etmek zorundadır, aksi takdirde orucu batıl olur.

    İstimna (Mastürbasyon):

    1-Bilerek kendisinden meni gelmesine neden olacak bir iş yapan kimsenin orucu batıl olur.
    2-Gündüz uyku halinde cenabet olmak orucu batıl etmez. Hatta oruçlu kimse uyuduğu zaman cenabet olacağını bilse dahi uyumasının sakıncası yoktur.
    3-Kendisinden meni çıkmak üzereyken uykudan uyanan kimsenin meni çıkmasını engellemesi gerekmez.

    Allah'a, peygamberlere ve masumlara (a.s) yalan isnat etmek:

    1-Sonradan tövbe edilse dahi Allah'a, peygamberlere ve masumlara (a.s) yalan isnat etmek orucu batıl eder.
    2-Yalan olduğu bilinmeyen kitaplarda yazılı hadisleri nakletmenin sakıncası yoktur. Ancak müstahap ihtiyat gereği hadisin yazıldığı kitap belirtilerek nakletmek daha iyidir. (Örneğin, "Falan kitapta Peygamberimizin şöyle buyurduğu nakledilmiştir" denebilir.)

    Boğaza yoğun toz kaçırmak:

    1-Oruçlu kimse vacip ihtiyat gereği, yeri süpürürken havaya kalkan yoğun toz kütlesinin boğazına kaçmasına mani olmalıdır. Ama boğaza kaçmadan, tozun sadece ağza ve buruna dolması orucu batıl etmez. Aynı şekilde, sigara vb. şeylerin dumanı, vacip ihtiyat gereği orucu batıl eder.
    2-Oruçlu kimse nefes darlığı dolayısıyla ilaçla karıştırılmış pudra veya sıkıştırılmış gaz spreyi kullanmak zorunda kalır da genzine kadar bu ilacı sıkarsa, orucu sakıncalı olur. Sözü edilen ilacı kullanmadan oruç tutması mümkün değilse veya kullanmadığı takdirde çok meşakkate sebep olacaksa bu spreyi kullanması caizdir, ama vacip ihtiyat gereği orucu bozan diğer şeylerden sakınmalı ve mümkün olduğu takdirde bu oruçları daha sonra ilaçsız olarak kaza etmelidir.

    Başı suya daldırmak:

    1-Bilerek başının tamamını suya daldıran oruçlunun vacip ihtiyat gereği orucu batıldır ve o günün orucunu kaza etmesi gerekir.
    2-Bir önceki şıkta açıklanan başı suya daldırma meselesinde, sadece başın suya dalması ile bedenle birlikte başın suya dalması arasında bir fark yoktur (iki şekilde de oruç vacip ihtiyat gereği batıl olur).
    3-Başın bir kısmı suya daldırılır, çıkarılır ve daha sonra diğer kısmı suya daldırılırsa oruç batıl olmaz.
    4-Başın tamamı suya daldırılırken saçların bir kısmı dışarıda kalsa da oruç batıl olur.
    5-Başın tamamının suya dalıp dalmadığında şüphe edilirse oruç sahihtir.
    6-Elinde olmaksızın suya düşen ve başının tamamı suya dalan kimsenin orucu bozulmaz. Ancak başını hemen sudan dışarıya çıkarmalıdır. Oruçlu olduğunu unutarak başını suya daldıran kimsenin de orucu batıl olmaz. Ancak oruçlu olduğunu hatırladığı an başını sudan çıkarmalıdır.
    7-Dalgıç elbisesi gibi su geçirmeyen bir elbiseyle suya dalan kimsenin giydiği elbise başına yapışık bir elbiseyse, orucu sakıncalıdır ve vacip ihtiyat gereği sonradan orucunu kaza etmelidir.
    8-Tas vb. bir şeyle başa su dökmek orucu bozmaz.

    Sabah ezanına kadar cenabet, hayız ve nifas halinde kalmak:

    1-Ramazan ayı gecesinde cenabet olan bir kimse sabah ezanına kadar gusül almalıdır. Bilerek sabah ezanına kadar guslü geciktirmek orucu batıl eder. Bu hüküm, Ramazan orucunun kazasında geçerlidir.

    Uyarı:

    "Ramazan ayı gecesinde cenabet olan kimse herhangi bir kastı olmaksızın sabah ezanına kadar cenabet kalırsa, örneğin uykuda cenabet olur ve sabaha kadar uyuya kalırsa, orucu sahihtir.
    "Cenabet kalmaktan dolayı orucun batıl olması hükmü, Ramazan ayı orucuyla Ramazan ayı orucunun kazasına yöneliktir. Diğer oruçlarda, özellikle de müstahap oruçlarda cenabet kalmak, orucun batıl olmasına neden olmaz.
    2-Ramazan ayında, fecrin doğuşuna dek gusletmeyi unutan ve bu halde sabahlayan bir kimsenin orucu batıldır. Vacip ihtiyat gereği Ramazan ayı orucunun kazasında da hüküm aynıdır. Ancak diğer oruçlarda bundan dolayı oruç batıl olmaz.
    3-Oruçlu kimsenin cenabetli olmaması gerektiğini bilmeyerek cenabetli olduğu halde birkaç gün oruç tutan kimsenin tuttuğu oruçlar batıldır ve bu oruçları kaza etmesi gerekir.
    4-Ramazan ayında, necis suyla guslettikten birkaç gün sonra böyle bir suyla guslettiğini fark eden kimsenin tutmuş olduğu oruçlar sahihtir.
    5-Ramazan ayı gecesinde gusletmesi gereken bir kimse vakit darlığı, suyun zararlı olması veya benzeri bir sebeple gusledemezse gusül yerine teyemmüm etmelidir.

    Uyarı:

    "(Gusül abdesti alamadığı için onun yerine) teyemmüm eden bir kimse, Ramazan ayı gecesinde kendisini bilerek cenabetli edebilir. Ancak sabah ezanına kadar teyemmüm alacak yeterlilikte vakti olmalıdır.
    "Cenabetli bir kimse sabah ezanından önce gusleder veya gusül yerine teyemmüm alır da sabah ezanından sonra elinde olmayarak tekrar kendisinden meni gelirse, orucu sahihtir.
    6-Uyku halinde cenabet olan kimsenin orucu batıl olmaz. Dolayısıyla oruçlu şahıs sabah ezanından önce ya da sonra uyur ve uykuda cenabet olur da ezandan sonra uyanırsa, bu cenabetlik onun orucuna zarar vermez. Ancak namaz kılmak için gusletmesi vaciptir ve namaz vaktine kadar guslü geciktirmesinin sakıncası yoktur.

    Uyarı:

    "Ramazan dolayısıyla veya başka sebeple oruç tutan şahıs uykuda cenabet olursa, uyandıktan sonra hemen gusletmesi vacip değildir.
    7-Uyanıkken cenabet olan ya da uykuda cenabet olduktan sonra uyanan bir kimse, uyuduğu takdirde sabah ezanına kadar uyanamayacağını bilirse, cenabet guslü almadan uyuması caiz değildir. Eğer uyur ve ezan öncesi gusledemezse orucu batıl olur. Ancak uyurken sabah ezanından önce uyanacağına ihtimal verir ve uyandığında gusledeceğini düşünerek uyur da ezandan önce uyanamazsa orucu sahihtir. Ancak uyandıktan sonra tekrar uyur ve ezana kadar uyanamazsa, o günün orucunu kaza etmeli, müstahap ihtiyat gereği kefaret de vermelidir.

    Uyarı:

    "Ramazan ayı gecesinde, sabah ezanından önce uyanan ve cenabet olup olmadığında şüphe eden bir kimse, bu ihtimale itina etmeyerek tekrar uyur da sabah ezanından sonra uyandığında ezandan önce cenabet olduğunu anlarsa bakılır; bu durumda eğer sabah ezanından önce ilk uyandığında cenabetten bir eser görmemiş, sadece ihtimal vererek uyumuşsa, sabah ezanından önce cenabet olmuş olsa dahi orucu sahihtir. Yine, sabah ezanından önce cenabet olduğu halde cenabet olduğunun farkına varmayan ve sabah ezanından sonra durumu fark eden kimsenin de orucu sahihtir.
    8-Hayız veya nifas kanından temizlendikten sonra gusletmesi gereken kadının, sabah ezanına kadar gusletmeyi geciktirdiği takdirde orucu batıl olur.
    9-Oruçlu bir kadın, gün içinde, akşama yakın bir saatte dahi olsa hayız veya nifas kanı görecek olursa, orucu batıl olur.

    Uyarı:

    "Muayyen adak orucu tutarken adet gören kadının orucu batıl olur ve adetten temizlendikten sonra o günün kazasını tutması gerekir.

    Sıvı şeylerle tenkiye yapmak:

    1-Sıvı şeylerle tenkiye yapmak, tedavi amaçlı dahi olsa orucu batıl eder.
    2-Bazı kadın hastalıklarının tedavisi için bedenin içine yerleştirmek suretiyle kullanılan yağlı fitiller orucu bozmaz.

    Bilerek kusmak:

    1-Hastalık dolayısıyla veya benzeri bir nedenle kusmak zorunda olunsa dahi bilerek kusmak orucu bozar. Ancak yanlışlıkla veya istem dışı kusmanın sakıncası yoktur.
    2-Geğirme esnasında mideden ağza gelen şeyler dışarı atılmalıdır. Ancak istem dışı olarak geri yutulması orucu bozmaz.

    Orucu bozan şeylerle ilgili birkaç mesele:

    1-Bilerek ve kendi isteğiyle orucu batıl eden şeylerden herhangi birini yapan kimsenin orucu batıl olur. Ancak bilerek olmazsa, mesela ayağı kayıp suya düşer de başı suya dalarsa veya unutarak bir şeyler yerse ya da zorla boğazına bir şeyler dökerlerse orucu batıl olmaz. Bu hükümde Ramazan orucuyla diğer oruçlar veya müstahap oruçla vacip oruçlar arasında bir fark yoktur.

    Uyarı:

    "Başkasının zorlaması sonucu (mesela orucunu yemediği takdirde kendisine veya malına zarar vermekle tehdit edilen ve bu zorunluluktan dolayı) orucu bozacak bir şey yapan kimsenin orucu batıl olur.
    2-Mükellef, yanlışlıkla orucu bozan bir şey yapar, daha sonra durumu fark eder ve orucunun batıl olduğunu zannederek bu kez bilinçli olarak orucunu bozarsa, (daha sonra önceki yaptığının orucunu bozmadığını anlasa da) orucu batıl olur.
    3-Mükellef orucu bozan bir şey yapıp yapmadığında şüphe derse, mesela ağzına dolan yoğun tozun boğazına kaçıp kaçmadığında veya ağzındaki suyu yutup yutmadığında şüphe ederse, orucu sahihtir.



    #2
    Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)


    Bilerek Bozulan Ramazan Orucunun Kefareti

    Kefaret ve Kefaret Verilmesi Gereken Yerler:

    1-Ramazan ayında, şer'î bir özrü olmaksızın bilerek ve isteyerek orucu bozacak herhangi bir şey yapan kimse, bu orucun kazasına ilave olarak kefaret vermekle de yükümlü olur. Bozduğu takdirde kefaret vermesi gerektiğini bilip-bilmemek arasında bir fark yoktur (hükmü değiştirmez).

    Uyarı:

    "Herhangi bir özürden dolayı Ramazan orucunun kendisine vacip olmadığına ihtimal veren ve bundan dolayı oruç tutmayan kimse, daha sonra orucun kendisine vacip olduğunu anlarsa, kazaya ilave olarak kefaret de vermelidir (Ramazan ayı orucu sırf ihtimale dayanılarak bozulamaz). Ancak zarardan korkma nedeniyle oruç bozulur ve bu korku halkın nezdinde normal olarak karşılanırsa, sadece orucun kazası vacip olur; kefaret gerekmez.
    "Şer'î hükmü bilmediğinden dolayı orucu batıl eden bir şey yapan kimse, örneğin başını suya daldırırsa ve bunun orucu batıl ettiğini bilmezse, orucu batıl olur ve o orucu kaza etmesi gerekir; ancak kefaret gerekmez.
    "Oruçlu kimse, haram olduğunu bildiği bir şey yapar, ancak bu haramın orucu batıl ettiğini bilmezse, kazaya ilave olarak vacip ihtiyat gereği kefaret de vermelidir.
    "Belli bir sebepten dolayı mükellefe orucu bozmak vacip veya caiz olursa, örneğin orucu batıl edecek bir şey yapmaya mecbur edilirse veya boğulan birisini kurtarmak için suya dalmak zorunda kalırsa, kefaret vacip olmaz; ama o günün orucunu kaza etmesi gerekir.
    2-Oruçlu iken insanın içinden ağzına bir şeyler gelirse onları geri yutmamalıdır. Bilerek yutulduğu takdirde kaza ve kefaret gerektirir.
    3-Kendisine güvenilmeyecek bir kimse iftar vaktinin girdiğini söyler de onun sözüne binaen iftar edilirse, daha sonra iftar vaktinin girmediği anlaşıldığı takdire kaza ve kefaret vacip olur.
    4-Ramazan ayında oruçlu bir kimse oruçlu eşiyle cinsel ilişkiye girer ve eşi de buna razı olursa, bilerek oruçlarını bozmuş sayılırlar ve her ikisine de kazayla kefaret vacip olur.

    Kefaretin miktarı ve verilme şekli:

    1-Ramazan orucunun bilerek bozulması halinde kefaret olarak şu üç şeyden biri verilmelidir:
    <Bir köle azat etmek
    <Altmış gün oruç tutmak
    <Altmış fakire yemek vermek

    Uyarı:

    "Çağımızda köle ve kölelik olmadığı için mükellef geriye kalan iki şeyden birini yapmalıdır.
    "Kefaretin miktarında zina, istimna ve haram bir şey yiyip içerek orucu bozmak gibi, orucu helal bir şeyle bozmak ile haram bir şeyle bozmak arasında bir fark yoktur. Ancak haram bir şeyle oruç bozulduğunda müstahap ihtiyat gereği cem kefareti verilmelidir; yani hem bir köle azat edilmeli, hem altmış gün oruç tutulmalı, hem de altmış fakir doyurulmalıdır.
    "Mükellef bunlardan hiçbirini yapmaya kadir değilse, gücünün yettiği miktarda fakir doyurmalı ve vacip ihtiyat gereği istiğfar da etmelidir. Hiçbir şekilde fakir doyurmaya kadir değilse, sadece istiğfar etmesi de yeterlidir; yani hem dille hem de kalben "Estağfirullâh" (Allah'tan bağışlanma diliyorum) demelidir.
    "Oruç tutmaya ve fakir doyurmaya gücü yetmediğinden dolayı istiğfar etmekle yükümlü olan biri daha sonra oruç tutacak veya fakir doyuracak güce ulaşırsa, oruç tutması veya fakir doyurması gerekmez. Ancak müstahap ihtiyat gereği bu işi yapabilir.
    2-Ramazan ayının kefaretini altmış gün oruç tutarak ödemek isteyen bir kimse, bir ay ve diğer aydan da en az bir gün kesintisiz olarak oruç tutmalıdır. Ama ikinci aydan geri kalan günleri ardı ardına tutması gerekmez.
    3-Ramazan ayı kefareti olarak altmış gün oruç tutmak isteyen bir kadın, bu oruçları tutma esnasında hayız vb. durumlarla karşılaşırsa âdeti bittikten sonra orucuna kaldığı yerden devam edebilir ve bu oruçlara yeniden başlaması gerekmez.
    4-Altmış fakiri doyurma işi iki şekilde yapılabilir:
    <Hazır yemekle doyurmak
    <Kişi başına 750 gram (1 mud) buğday, un, pirinç vb. gıda maddesi vermek.
    5-Oruç kefareti olarak altmış fakiri doyurmak isteyen bir kimse altmış fakire ulaşabiliyorsa, bir kişiye birden fazla fakir hakkı vermemeli, her fakire bir kişilik yemek vermelidir. Ancak fakirin ev halkı sayısınca ona yemek vermenin sakıncası yoktur.

    Uyarı:

    "Fakir konusunda çocuk veya yetişkin, kadın veya erkek arasında bir fark yoktur.

    Kefaret Hükümleri

    1-Bir günde birden fazla orucu bozacak iş yapan kimseye sadece bir kefaret vacip olur. Ancak cinsel ilişki veya istimnayla bozulursa, vacip ihtiyat gereği istimna veya cinsel ilişki sayısınca kefaret verilmelidir.
    2-Orucunu bilerek batıl eden kimse, orucunu bozduktan sonra yolculuğu çıkarsa, bu yolculuk, kefaretin onun boynundan kalkmasına neden olmaz. Dolayısıyla Ramazan ayında gece cenabet olan bir kimse uykudan uyanır, cenabet olduğunu fark eder, ama fecirden önce gusül veya teyemmüm etmez de oruçtan kurtulmak için fecirden sonra yolculuğa çıkmaya karar vererek fecir sonrası yolculuğa çıkarsa, gece yolculuğa çıkmaya karar vermesi ile gündüz yolculuğa çıkması, kefaretin onun boynundan kalkmasına neden olmaz.
    3-Kefaret vermesi gereken bir kimsenin onu hemen yerine getirmesi gerekmez. Ancak "Vacibi yapmada tembellik ediyor" denecek kadar geciktirilmemelidir.
    4-Vacip kefaretin üzerinden birkaç yıl geçerse, miktarında bir artış olmaz.
    5-Orucun kefaretinde kazayla kefaret arasında tertip (sıralama) şart değildir.

    Ramazan Ayına Ait Kaza Orucunun Kefareti

    ,Ramazan orucunun kazasını öğleden sonra bozmak caiz değildir; bilerek bozulduğu takdirde kefaret gerektirir.

    Uyarı:

    "Ramazan ayının kaza orucunu tutan bir kimse, vakit darlığı dışında, dilerse öğleden önce orucunu bozabilir. Örneğin beş gün kaza orucu varsa ve Ramazan ayına da beş gün kalmışsa, vacip ihtiyat gereği öğleden önce orucunu bozamaz; ancak bozduğu takdirde kefareti yoktur.
    "Ücret karşılığı ölen kimsenin kaza orucunu tutan kimse, öğleden sonra orucunu bozarsa kefaret vermesi gerekmez.
    ,Ramazan ayına ait kaza orucunun kefareti, on fakire yemek vermektir. Buna gücü olmayan kimse ise üç gün oruç tutmalıdır.

    Geciktirme Kefareti

    ,Ramazan ayı orucunu bir özürden dolayı tutamayan ve herhangi bir özrü olmadığı halde bir sonraki Ramazan ayına kadar bunu kaza etmeyen kimse, daha sonra o orucu kaza etmeli ve ilave olarak gecikme kefareti vermelidir. Ancak orucun kazasını bir sonraki Ramazan'a kadar mazur olduğundan dolayı tutamazsa, mesela yolcuysa ve bu yolculuğu bir dahaki Ramazan'a kadar devam ederse, sadece oruçların kazasını tutması yeterlidir ve kefaret vermesi gerekmez. Ancak müstahap ihtiyata uymak isterse, kazayla birlikte kefaret de vermelidir. Hastalıkla ilgili ayrıntılar, ileriki konularda açıklanacaktır.

    Uyarı:

    "Ramazan ayının kaza orucunu bir sonraki Ramazan'a kadar geciktirmenin kefaret gerektirdiğini bilmemek, kefareti ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla bu meseleyi bilmeyerek Ramazan ayının kaza oruçlarını bir sonraki Ramazan'a kadar kaza etmeyen kimse, kazaya ilave olarak geciktirme kefareti de vermelidir.
    "Ramazan ayı orucunun kazasının geciktirilmesi bir kez kefaret gerektirir; birkaç yıl geciktirmek kefaret miktarını arttırmaz. Dolayısıyla Ramazan ayının oruçlarının kazasını birkaç yıl geciktiren kimse kazaya ilave olarak her gün için sadece bir gecikme kefareti (mesela; aradan üç yıl geçmiş olsa bile, yedi gün kaza orucu varsa, yedi gün kaza orucu tutmak ve yedi kefaret) vermekle mükelleftir.
    ,Geciktirme kefareti 1 mud (750 gram) yiyecektir ve fakire verilmelidir.

    Uyarı:

    "Her gün için 750 gram kefaret vermesi gereken mükellef, dilerse birkaç günün kefaretini bir fakire verebilir.

    Fidye

    Kimler Fidye Vermelidir?

    1-Oruç tutmanın kendileri için meşakkatli olduğu yaşlı kadın ve erkekler.
    2-Susama hastalığı nedeniyle sık sık su içmeleri gereken ve bu nedenle oruç tutmakta zorlanan hastalar.
    3-Doğumları yaklaştığından dolayı orucun gebeliklerine zararı olan hamile kadınlar.
    4-Sütü az olan ve oruç tuttuğu takdirde süt emen çocuğuna orucun zararı olan süt veren anneler.
    5-Hasta olduğundan dolayı orucun kendisine zararlı olduğu ve bir sonraki Ramazan'a kadar hastalığı devam eden kimseler.
    ,Orucun bebeğine zarar vermesinden korkan hamile kadınlar oruçlarını yemelidirler. Ancak tutmadıkları her gün için fidye vermeli, daha sonra oruçlarını kaza etmelidirler.
    ,Oruç tuttuğu takdirde sütünün azalacağından veya kuruyacağından korkan süt veren anneler, orucun süt verdikleri çocuğa zarar vermesinden korkarlarsa, oruçlarını yemelidirler. Ancak her gün için fidye vermeleri ve daha sonra oruçlarını kaza etmeleri gerekir.
    ,Hastalığı dolayısıyla Ramazan ayında oruç tutamayan kimse, bir sonraki Ramazan'a kadar iyileşmezse, tutamadığı oruçlarını kaza etmesi gerekmez, ancak tutamadığı her gün için fidye vermelidir.

    Uyarı:

    "Hastalığı dolayısıyla Ramazan ayı orucunu tutamayan kadın, bir sonraki Ramazan'a kadar iyileşmez ve bu yüzden oruçlarını kaza edemezse, fidye bizzat kendisine vacip olur; kocasına herhangi bir şey vacip olmaz.
    "İki yıl üst üste hamile olan ve şer'î özrü olduğundan dolayı orucunu tutamayan kadına sadece oruçlarının kazası vacip olur. Ancak orucunu cenine veya çocuğa zarar gelmesinden korktuğu için yemişse, kazaya ilave olarak fidye de vermesi gerekir. Aynı şekilde, tutmadığı yılın kazasını bir sonraki yıla kadar şer'î bir özrü olmaksızın geciktirmişse, kaza ve fidyeye ilave olarak bir de geciktirme kefareti vermelidir.

    Fidyenin Miktarı:

    Fidyenin miktarı, geciktirme kefaretinin miktarı kadardır; yani her gün için bir fakire 750 gram yiyecek verilmelidir.

    Kefaretle ilgili bir hatırlatma:

    Belli bir günde oruç tutmayı nezrettiği halde o gün bilerek oruç tutmayan veya tuttuğu orucu bilerek bozan kimse, kefaret vermelidir.

    Uyarı:

    "Nezir/ adak kefareti yemin kefareti ile aynıdır. İleride "Yemin" başlığı altında açıklanacaktır.

    Kaza Gerektiren Kefaret Gerektirmeyen Yerler

    1-Ramazan ayında oruç tutmaya niyet etmeyen veya orucunu riyayla tutan kimse, orucu batıl eden herhangi bir şey yapmazsa, o günün orucunu kaza etmelidir; ancak kefaret vermesi gerekmez.
    2-Ramazan ayında cenabet guslü almayı unutup cenabetli bir şekilde bir veya birkaç gün oruç tutan kimse, o şekilde tuttuğu oruçları kaza etmelidir.
    3-Ramazan ayında, sahur vakti, sabah olup olmadığını araştırmadan sabah olmadığını sanarak orucu bozan şeylerden herhangi birini yapan kimse, daha sonra sabah olduğunu anlarsa o günün kazasını tutmalıdır. Ancak aynı kimse araştırır, henüz sabah olmadığını anlar ve orucu bozan herhangi bir şey yapar da daha sonra sabah olduğunu anlarsa, o günün orucunu kaza etmesi gerekmez.
    4-Ramazan ayında havanın kararmasından veya şer'an sözü delil sayılan birinin haber vermesinden dolayı akşam olduğuna inanarak iftar eden bir kimse, daha sonra o vakitte henüz akşam olmadığını anlarsa, o günün kazasını tutmalıdır.
    5-Havanın bulutlu olmasından dolayı akşam olduğunu sanarak iftar eden bir kimse, daha sonra akşam vaktinin girmediğini anlarsa, o günün orucunu kaza etmesi gerekmez.
    6-Sahur vaktinde sabah olduğuna yakin edilmedikçe orucu batıl eden şeylerin yapılmasının sakıncası yoktur. Ancak daha sonra o vakitte sabah olduğu anlaşılırsa, bu durumun hükmü üçüncü meselede açıklandığı gibidir.
    7-Oruçlu kimse Ramazan ayında akşam olduğuna emin olmadan iftar edemez. Ancak akşam olduğuna emin olur da iftar eder ve daha sonra akşam olmadığını anlarsa, dört ve beşinci meselede söylendiği şekilde davranılmalıdır.
    8-Abdest alırken müstahap olduğu için gargara yapan kimsenin, elinde olmaksızın boğazına su kaçarsa, orucu sahihtir ve kaza etmesi gerekmez. Ancak gargarayı abdestten dolayı değil de serinlemek vb. sebeplerle yapar ve elinde olmadan boğazına su kaçarsa, o günün orucunu kaza etmesi gerekir.

    Kaza Orucu Hükümleri

    1-Birkaç gün koma halinde baygın yatan kimse, bu nedenle farz oruçlarını tutamamışsa, onları kaza etmesi gerekmez.
    2-Sarhoşluk nedeniyle oruç tutamayan, mesela sarhoş olduğundan dolayı niyet edemeyen kimse, akşama kadar orucu bozan bir şey yapmasa dahi o günün orucunu kaza etmelidir.
    3-Oruca niyet ettikten sonra sarhoş olan, özellikle de aklı devre dışı bırakan aşırı sarhoşluklarda günün tamamını veya bir kısmını bu halde geçiren kimse, vacip ihtiyat gereği o günün orucunu kaza etmelidir.

    Uyarı:

    "İkinci ve üçüncü meselede sarhoş edici maddeyi kullanan kimse; ister haram olduğunu bilerek kullansın, ister sarhoş edici olduğunu bilmeden veya hastalık gibi helal bir nedenle kullansın, hüküm değişmez.
    4-Kadınlar aybaşı hallerinden veya hamilelikten dolayı tutamadıkları oruçları Ramazan ayından sonra kaza etmelidirler.
    5-Belli bir mazeretten dolayı birkaç gün oruç tutmayan kimse, daha sonra kaç gün oruç tutmadığını hatırlamazsa; mesela Ramazan ayının 25. günü mü, yoksa 26. günü mü yolculuğa çıktığını ve bundan dolayı 5 gün mü, yoksa 6 gün mü kaza etmesi gerektiğini bilmiyorsa, az olan miktarı kaza edebilir. Ancak orucu yemeye başladığı günü bilirse; mesela 5. gün yolculuğa çıktığını biliyor, ama 10. gün mü, yoksa 11. gün mü yolculuktan döndüğünü bilmiyorsa, bu durumda vacip ihtiyat gereği fazla olan ihtimalin kazasını etmelidir.
    6-Birden fazla Ramazan ayına ait kazası olan kimse, hangisinin kazasını önce tutarsa sakıncası yoktur. Ancak son Ramazan'ın kazasının vakti daralırsa, mesela son Ramazan'dan beş gün kazası varsa ve bir sonraki Ramazan'a da sadece beş gün kalmışsa, vacip ihtiyat gereği son Ramazan'ın kazasını tutmalıdır.
    7-Ramazan ayının kazasını tutan kimse, kaza tutmak için başka vakti varsa, öğleden önce kaza orucunu bozabilir. Ama öğleden sonra bozmak caiz değildir.
    8-Hastalık dolayısıyla Ramazan ayı oruçlarını tutamayan kimse bir sonraki Ramazan'a kadar iyileşmezse, geçen Ramazan'ın kazalarını tutması vacip değildir. Ancak hastalık dışında bir özürden (örneğin yolculuğa çıktığından) dolayı oruçlarını yer ve bu özrü bir sonraki Ramazan'a kadar devam ederse, Ramazan ayı geçtikten sonra önceki Ramazan ayının oruçlarını kaza etmelidir. Yine, hastalık nedeniyle oruç tutamayan, bir sonraki Ramazan gelmeden iyileşen, ancak yolculuk gibi başka bir özür nedeniyle oruç tutamayan kimse, Ramazan ayından sonra oruçlarını kaza etmelidir.

    Orucun kazasıyla ilgili bir hatırlatma:

    Zayıflıktan ve güç yetirememekten dolayı oruçları tutamamak, oruçların kazasını tutma yükümlülüğünü kaldırmaz. Dolayısıyla yeni mükellef olmuş küçük kızlar, fiziksel zayıflıklarından dolayı oruç tutamazlar ve bir sonraki Ramazan'a kadar bu oruçları kaza edecek güce sahip olamazlarsa, tutamadıkları günleri daha sonra kaza etmelidirler. Aynı şekilde, birkaç yıl oruç tutmayan ve daha sonra tövbe ederek oruçlarını tutmaya karar veren kimse, tutamadığı oruçları kaza etmelidir. Bu oruçları kaza etmeye gücü yetmese dahi, yerine getirinceye dek kaza yükümlülüğü ortadan kalkmaz.


    Anne-Babanın Kaza Oruçları Hükümleri


    1-Babanın ve farz ihtiyat gereği annenin yolculuk dışı mazeretler nedeniyle tutamadıkları ve kaza edebilecekleri halde etmedikleri oruçlar, ölümlerinden sonra büyük oğullarına vacip olur. Bu oruçları büyük oğul ya kendisi tutmalı ya da birisini kiralayarak ona tutturmalıdır. Yolculuk dolayısıyla tutamadıkları oruçlara gelince; anne-baba bu oruçları tutmaya imkân veya fırsat bulamamış olsalar dahi, ölümlerinden sonra büyük oğul onları kaza etmelidir.
    2-Baba ve annenin bilerek tutmadıkları oruçları vacip ihtiyat gereği büyük oğlanın kendisi tutmalı veya ücret karşılığı bir başkasına tutturmalıdır.
    3-Baba ve annenin kazaya kalmış oruç ve namazlarında herhangi bir öncelik söz konusu değildir. Dolayısıyla oğul, namaz ile oruç arasında istediğine öncelik verebilir.

    Yolculuk Orucunun Hükümleri

    1-Ramazan ayında yolculuk yapan kimse, namazı seferi kıldığı yerlerde oruç tutmamalıdır. Bir yerde on gün kalmayı kast eden veya mesleği yolculuk olan kimseler gibi namazlarını tam kılması gereken yolcular da (istisna edilen yerler dışında) oruçlarını tutmalıdırlar.
    2-Oruçlu kimse öğleden sonra yolculuğu çıktığında orucunu tutmalıdır; ama öğleden önce yolculuğa çıkarsa orucu batıl olur. Ancak öğleden önce yolculuğa çıkan kimse ruhsat haddine ulaşmadan orucunu bozamaz. Aksi takdirde vacip ihtiyat gereği kefaret (orucu bilerek bozma kefareti) vermelidir.
    3-Öğleden önce vatanına veya en az on gün kalacağı bir yere ulaşan kimse, buraya varıncaya kadar orucu bozacak herhangi bir şey yapmamışsa, o günün orucunu tutmalıdır. Daha önce bozmuşsa, sonradan o günü kaza etmelidir. Ancak öğleden sonra ulaşırsa o günün orucunu tutamaz.
    4-Oruç tutmamak için dahi olsa Ramazan ayında yolculuk yapmak caizdir. Ancak gerekli ve hayırlı işleri yapmak dışında yolculuğa çıkılmaması daha iyidir.

    Yolcu orucuyla ilgili bir mesele:

    Mescidu'l-Haram'da itikâf etmeye karar vermiş bir yolcu Mekke'de on gün kalmaya niyetlenmiş veya yolculukta oruç tutacağına dair nezirde bulunmuşsa, iki gün oruç tuttuktan sonra üçüncü günün orucunu tutarak itikâfını tamamlamalıdır. Ancak kalmayı kast etmemiş veya yolculukta oruç tutacağına dair nezirde bulunmamışsa, yolculukta tuttuğu oruçlar sahih olmaz ve buna bağlı olarak yapmış olduğu itikâf da sahih değildir.

    Ayın İlk Günü Nasıl Belirlenir?

    Ayın ilk günü şu yollarla belirlenir:
    1-Mükellefin bizzat ayı görmesiyle.
    2-İki adil şahidin şahitlik etmesiyle.
    3-İlme dayalı şöhretle.
    4-Otuz günün geride kalmasıyla.
    5-Şer'î hâkimin hükmetmesiyle.
    ,Ayın ilk gününü belirlemede ölçü, gün batımı sonrasında batan ve gün batımından önce görülebilen hilaldir. Dolayısıyla gün batımından önce veya gün batımına yakın saatlerde batan hilalin görülmesi yeterli değildir.

    Uyarı:

    "Hilali bir vesileyle görmek ile çıplak gözle görmek arasında bir fark yoktur; her ikisi de muteberdir. Önemli olan görme eyleminin gerçekleşmiş olmasıdır. Dolayısıyla hilali gözle, gözlükle veya teleskopla görmenin hükmü aynıdır. Ancak "görme" olarak sayılıp sayılmadığı belli olmadığı için, hilalin bilgisayara yansımış görüntüsüne binaen görüldüğüne hükmetmek sakıncalıdır.
    "Hilali görmek, başlı başına şer'î bir vecibe değildir.
    "Hilalin küçük ve aşağıda olması, büyük ve yukarıda olması ya da geniş veya dar olması gibi durumları, şer'î açıdan ayın birinci veya ikinci gününde olduğu anlamına gelmez. Ancak ayı bu şekillerden birinde görmek ilmî bir neticeye ulaşmaya yardımcı olursa, bu durumda mükellef ilminin neticesine göre hareket etmelidir.
    "Ayın ilk günü takvimler ve gök bilimcilerinin hesaplamalarıyla sabit olmaz. Ancak onların sözü yakine neden olursa, bu yakinin gereği yapılmalıdır.
    ,Bir şehirde ayın ilk günü sabit olursa, bu şehre yakın diğer şehirler için de ayın ilk günü sayılır. Ufukları bir olan uzak şehirler için de durum aynıdır. Buna göre doğudaki bir şehirde hilal görülürse, o şehre göre batısındaki şehirler için de bu yeterlidir. (Örneğin Ankara'da ay görülürse, Ankara'nın batısında olan İstanbul için de bu yeterlidir). Ancak bunun tersi yeterli olmaz.

    Uyarı:


    "Ufukların bir oluşundan maksat aynı enlem üzerinde olan şehirlerdir; dolayısıyla iki şehir aynı enlem üzerinde olursa, "Bu şehirlerin ufukları birdir", denir. Genel olarak iki şehir arasındaki ufuk farkı birisinde ay görüldüğünde diğerinde görüldü denmeyecek kadar fazlaysa, ayın batıdaki şehirlerde görülmesi, güneşin daha erken battığı doğudaki şehirler için yeterli değildir. Ama tersi olursa, yeterlidir. Dolayısıyla İran'ın batısında yer alan Türkiye'de ayın görülmesi, İran'da oturanlar için yeterli değildir.
    ,Şer'î hâkime göre hilalin görüldüğü sabit olsa da, hilalin görüldüğüne dair henüz hüküm vermedikçe başkaları onun bu görüşüne dayanarak "hilal göründü" diyemezler. Ancak diğerleri de hilalin görüldüğüne emin olurlarsa bu, yeterli olur.

    Uyarı:

    "Hilali gören ve birtakım nedenlerden dolayı şehrin şer'î hâkiminin hilali göremeyeceğini bilen bir kimse, herhangi bir kargaşa söz konusu olmadığı sürece hilali gördüğünü şer'î hâkime bildirmek zorunda değildir.
    "Şer'î hâkim "Yarın bayramdır" der ve bunu ülke geneli için söylerse, sözü edilen hüküm şer'î açıdan bütün şehirleri kapsar.
    "Devlet tarafından ayın görüldüğünün ilan edilmesi, bu devletin İslam devleti olmasını gerektirmez. Bu konuda ölçü, mükellefin bulunduğu bölgede ayın görüldüğüne dair emin olmasını sağlayabilecek güvencedir. Mükellef emin olduktan sonra bu, onun için yeterlidir.
    "Hilalin görülmediği bir şehirde televizyon ve radyo gibi yayın organları tarafından hilalin görüldüğü duyurulduğu takdirde, bu duyurular mükellefin emin olmasını sağlarsa veya hilalin görüldüğüne dair Veliyy-i Fakih tarafından hüküm açıklanırsa yeterlidir ve araştırma yapmak gerekmez.
    ,Ufukları bir olan şehirlerde ayın ilk gününü gösteren hilalin görülmediği, ayı gören iki adil şahidin bulunmadığı ve şer'î hâkimin henüz hükmetmediği durumlarda ayın ilk günü belli oluncaya dek ihtiyat etmek gerekir.
    ,Ramazan'ın ilk günü belli olmadan oruç tutmak vacip değildir. Ancak daha sonra oruç tutulmayan günün Ramazan ayının ilk günü olduğu anlaşılırsa, o günün kazası edilmelidir.
    ,Ramazan'ın sön günü mü, yoksa Şevval ayının ilk günü mü olduğu belli olmayan günde oruç tutulmalıdır. Ancak gün içinde, akşama yakın bir saatte dahi olsa Şevval'in ilk günü olduğu anlaşılırsa, tutulan oruç bozulmalıdır.

    Oruçla İlgili Diğer Hükümler

    1-Kuran okumak, dua etmek ve dinî merasimlere katılmak için halkın genelinin uyanık kaldığı bir semtte, umumun faydalanması için cami hoparlöründen sahurla ilgili program yayınlanmasının sakıncası yoktur. Ancak bu iş, camiye yakın evlerde rahatsızlığa neden olursa, caiz değildir.
    2-Ramazan ayına özel günlük duaları, ilahî rızayı elde etme ve sevap alma niyetiyle okumanın sakıncası yoktur.
    3-Müstahap orucu akşama kadar devam ettirmek vacip değildir. Mükellef, istediği an bu orucu bozabilir. Hatta mümin kardeşi onu bir şey yemeye davet ederse, davetine uyarak orucunu bozması müstahaptır. Davet üzere bir şey yemek her ne kadar orucu bozsa da, oruç tutan kimseyi müstahap orucun sevabından mahrum etmez.
    4-Herhangi bir yerde akşam olduğundan dolayı iftar edildikten sonra (yerel saat farkı nedeniyle) henüz akşam olmayan başka bir yere yolculuk edilirse, tutulan o günkü oruç sahihtir. Bu gibi durumlarda, mükellefin kendi şehrinde güneş battıktan sonra iftar etmiş olması örneğine göre; vardığı yerde, henüz güneş batmasa da, orucu bozacak şeyler yapmasının sakıncası yoktur.
    5-Ramazan ayının 27. gününe kadar kendi şehrinde oruç tutan, 28. günün sabahı aynı ufka sahip başka bir şehre yolculuk eden ve 29. gün oraya varan kimse, burada bayram ilan edildiğini gördüğü takdirde bakmalıdır; eğer bayram ilanı sahih ve şer'î yolla yapılmışsa, 29. günü sonradan kaza etmesi gerekmez. Ancak bu durumda ortaya çıkan netice şudur ki, (Ramazan ayı 28 günle tamamlanmadığı için) sözü edilen kimse, Ramazan ayının ilk gününün orucunu tutmamıştır. Dolayısıyla tutmadığına emin olduğu bu orucun kazasını yerine getirmelidir.




    Not: AYETULLAH UZMA SEYİT ALİ HÜSEYNÎ HAMENEÎ'NİN FETVALARI DOĞRULTUSUNDA
    FIKIH DERSLERİ kitabından




    Yorum


      #3
      Ynt: Oruç Hükümleri (Fıkıh)

      diş fırçalamakla ya da gargara yapmakla ilgili bi kısım göremedim var mı? ya da ilerleyen zamanlardamı ekliceksiniz?

      birde bu yazdıklarınız kimin görüşleri?

      Yorum


        #4
        Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

        İSTİFTALAR

        HAMİLE VE SÜT VEREN KADIN

        S.762: Hamile kadına hamileliğinin ilk aylarında oruç tutması farz mıdır?
        C: Sırf hamile olmak orucun farz olmasını engellemez; ancak oruç tutması yüzünden kendisi veya cenin için bir zarar geleceğinden korkar ve bu korkusu halk tarafından yerinde bulunursa oruç tutması farz olmaz.
        S.763: Hamile olan kadın orucun cenine zararlı olup olmadığını bilmezse oruç tutması farz olur mu?
        C: Oruç tuttuğunda cenine bir zarar gelmesinden korkar ve bu korkusu halk tarafından kabul edilen bir sebebe dayanırsa, orucunu yemesi farzdır; aksi durumda oruç tutması farz olur.
        S.764: Hamile bir kadın diğer bir çocuğunu da emzirir ve aynı zamanda Ramazan ayının orucunu da tutar, rahmindeki bebeği ölü olarak dünyaya getirirse; önceden oruç tutmasının zararlı olduğuna ihtimal verdiği halde oruç tutmuşsa tuttuğu oruç sahih midir? Diyet vermesi de farz olur mu? Eğer zararlı olmasına ihtimal vermeden tutmuş, ancak sonra zararlı olduğu anlaşılmışsa vazifesi nedir?
        C: Önceden orucun zararlı olacağından korkar ve bu korkusu halk tarafından doğrulanacak şekilde olursa veya sonradan orucun kendisine veya cenine zararlı olduğu anlaşılırsa orucu sahih değildir. O orucu kaza etmesi farzdır. Ancak; ceninin diyetinin farz oluşu, annesinin oruç tuttuğu için ceninin öldüğünün ispatlanmasına bağlıdır.
        S.765: Allah'a şükürler olsun bir çocuk sahibi oldum. Bebeğime şimdi süt emzirmekteyim; Ramazan ayı girmek üzeredir ve ben oruç tutmaya kararlıyım, ama oruç tuttuğumda bünyem zayıf olduğu için sütüm kesiliyor ve bebeğim ise her on dakikada bir süt istiyor; bu durumda vazifem nedir?
        C: Oruç tutmanız sebebiyle, sütünüzün azalması veya kurumasından dolayı bebeğe zarar dokunacağından korkarsanız orucunuzu yemeniz câizdir. Tutamadığınız her günün orucu için fakire bir mudd (yaklaşık 750 gr) taam (yiyecek maddeleri) vermeniz ve sonra da iftar ettiğiniz orucu kaza etmeniz farzdır.
        ________________________________________
        * - Bu namazı Resulullah (s.a.a) Cafer-i Teyyar’a Habeşistan’dan Medine’ye döndüğünde öğretmiştir.
        Cafer-i Teyyar namazı dört rekâttır. İkişer rekât halinde kılınır. Her bir rekâtta Fatiha ve sure okunduktan sonra rukuya gitmeden önce on beş defa Tesbihat-ı Erbaa (Subhenallahi vel-hamdulillahi ve lailaheillellahu vellahuekber) okunur. Rükûda, rüku zikri okunduktan sonra mezkûr zikir on defa okunur. Rükûdan kalkıp secdeye gitmeden kıyam halinde yine on defa okunur. Daha sonra iki secdede ve yine iki secde arasında ve ikinci secdeden sonra on defa okunur. Diğer rekâtlarda da aynı şekilde kılınır.
        Böylece her bir rekâtta mezkûr zikir 75 defa ve toplam olarak 300 defa okunmuş olur. Bu namazın en faziletli vakti, Cuma sabahıdır.
        * - İrtimasi gusül, vücudu temizledikten sonra gusül niyetiyle suya dalmakla yapılan gusle denir.
        -----------------------------------------------------------

        Hastalık ve Doktorun Menetmesi

        S.766: Dine bağlılıkları zayıf olan bazı doktorlar, zararlı olduğu bahanesiyle hastaları oruç tutmaktan menetmekteler. Bu gibi doktorların sözleri şer’an geçerli sayılır mı?

        C: Doktor kendisi güvenilir olmaz, sözü de güven kazandırmaz ve orucun zararlı olduğu hususunda endişe ve korkmaya da sebep olmazsa bu durumda onun sözü geçerli değildir.

        S.767: Annem yaklaşık onüç yıldır hasta olduğu için bu süre içerisinde oruçlarını tutamadı. Ben, annemin ilaç kullanmak zorunda kaldığı için bu farizadan mahrum olduğunu biliyorum. Bu durumda tutmadığı oruçların kazasının farz olup olmadığı hususunda bizi aydınlatır mısınız?

        C: Hasta olduğu için oruç tutamamışsa, tutamadığı oruçlarını kaza etmesi farz değildir.

        S.768: Bünyem zayıf olduğundan dolayı bulûğ çağından itibaren oniki yaşına kadar oruç tutmadım; şimdi vazifem nedir?

        C: Mükellefiyet çağına ulaştıktan sonra Ramazan ayında tutmadığınız oruçları kaza etmeniz farzdır. Ramazan ayının orucunu kasıtlı olarak ve şer’î bir mazeretiniz olmaksızın yemişseniz, kaza dışında keffaret de farz olur.

        S.769: Göz doktoru oruç tutmamı yasaklayarak gözümden rahatsız olduğum için kesinlikle oruç tutmamam gerektiğini söylemesine rağmen rahat edemediğimden oruç tutmaya karar verdim. Ancak; bir çok zorluklarla karşılaştım. Bazen akşam ezanına kadar bir şey hissetmememe rağmen, bazen de ikindi vakitlerinde rahatsız oluyordum. Bu durumda orucun bana farz olup olmadığında şüphe ettiğim halde orucumu akşama kadar sürdürüyordum; sorum şudur: Acaba oruç tutmak bana farz mıdır? Oruç tuttuğum günlerde akşama kadar orucumu sürdürebileceğimden emin olmadığım durumlarda niyetim ne olmalıdır?

        C: Dindar ve emin bir doktorun sözüne dayanarak oruç tutmanızın size zararlı olduğuna dâir itminan kazanırsanız veya oruç tuttuğunuzda gözünüze bir zarar dokunmasından endişelenirseniz, oruç tutmanız farz değildir; hatta câiz bile olmaz. Zararlı olacağından endişelendiğiniz durumda oruç niyeti etmeniz de sahih değildir. Ancak; size bir zarar gelmesinden endişelenmezseniz oruç tutmanızın sakıncası yoktur; tabi, orucun sahih olması gerçekten onun zararlı olmamasına bağlıdır.

        S.770: Ben tıbbı gözlük kullanıyorum, derecesi şimdi yüksektir, doktora müracaat ettiğimde gözüme özen göstermediğim takdirde gözlüğümün derecesinin daha da yükseleceğini söyledi. Bun yüzden, Ramazan ayında oruç tutmam mümkün olmazsa vazifem nedir?

        C: Eğer gözünüze zararlıysa oruç tutmanız farz değildir; hatta orucunuzu yemeniz farzdır. Hastalığınız gelecek Ramazan'a kadar devam ederse, her günün orucu için fakire bir mudd taam ( yaklaşık 750 gr. ağırlığında yemek; pirinç, buğday vb.) vermeniz gerekir.

        S.771: Annem ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Babam da cismen zayıf olduğu için zorluk çekmektedir ve buna rağmen her ikisi de oruç tutmaktalar. Oruç tutmalarının hastalıklarının şiddetlenmesine sebep olduğu bazen belli oluyor. Şimdiye kadar onları, en azından hastalıkları ağırlaştığında oruç tutmamaya ikna edemedim; bu hususta bizi aydınlatır mısınız?

        C: Orucun hastalığa sebep olduğunu veya hastalığı ağırlaştırdığını ya da oruç tutmaya gücü olmadığını belirlemek hususunda ölçü; oruç tutan kimsenin kendi teşhisidir. Ama orucun zararlı olduğunu anlar ve buna rağmen yine oruç tutmak isterse bu durumda oruç tutması haram olur.

        S.772: Geçen yıl uzman bir doktor vasıtasıyla böbreklerimden amaliyat oldum. Doktor, ömrüm boyunca oruç tutmamı bana yasakladı. Ben şimdiye kadar hiç rahatsızlık hissetmedim, normal olarak yiyip içmekteyim, bu durumda vazifem nedir?

        C: Bizzat kendiniz orucun size zararlı olacağından endişelenmez ve buna şer’î bir deliliniz de olmazsa, Ramazan ayının orucunu tutmanız farzdır.

        S.773: Bazı doktorların şer’î hükümden haberdar olmamalarını göz önünde bulundurarak bir kimseyi oruç tutmaktan meneden doktorun sözünü dinlemek farz mıdır?

        C: Doktorun sözünden orucun kendisine zararlı olacağına mutmain olursa veya dokturun sözüne veya halk tarafından kabul edilen diğer bir sebebe istinaden orucun kendisine zararlı olacağından korkarsa, oruç tutması farz değildir.

        S.774: Böbreğimde taş toplanıyor. Böbrekte kireçlenme yoluyla taş oluşmasından korunmanın tek yolu, devamlı sıvı maddeler içmektir. Doktorlar, oruç tutmamın câiz olmadığına inanmaktalar, bunu dikkate alarak Ramazan ayının orucu karşısında vazifem nedir?

        C: Böbreğin rahatsız olmasını engellemek gündüzleri su veya sıvı şeyler içmeyi gerektiriyorsa oruç tutmanız farz değildir.

        S.775: Şeker hastalığına yakalanan kimseler günde bir veya iki defa iğneyle ensülin kullanmak zorunda kalıyorlar. Böyle hastalar için doktorlar, şeker miktarının ani düşüşünün baygınlığa yol açmaması için bazen günde dört defa yemek yemelerini tavsiye ediyor; bu gibi insanların oruca karşı vazifeleri hakkında görüşünüzü belirtir misiniz?

        C: Sabahtan akşama kadar (oruçlu kalıp) yemek ve içmekten sakınmak zararlı olursa oruç tutmaları farz olmadığı gibi, oruç tutmaları câiz bile değildir.

        Yemek ve İçmekten Sakınmak

        S.776: Oruçlu olan bir kimsenin ağzından kan gelirse, orucu batıl olur mu?

        C: Bu yüzden orucu batıl olmaz, ancak kanın boğaza ulaşmasını engellemesi farzdır.

        S.777: Oruçlu kimsenin mübarek Ramazan ayında seut otunu (buruna çekilen bir tür ezilmiş ot) kullanmasının hükmü nedir?

        C: Bu otu kullanmak burun yoluyla bir şeyin boğaza ulaşmasına sebep olursa câiz değildir.

        S.778: Dilin altına bırakılan ve bir kaç dakika sonra dışarı atılan tütün ve diğer şeyden yapılan "nas" maddesi orucu batıl eder mi?

        C: "Nas" maddesine karışan salyayı yutmak orucu batıl eder.

        S.779: Nefes darlığına yakalanan kimselerin kullandığı sıvı bir maddeyi sıkıştırılmış halde içeren küçük bir ilaç tüpü vardır. Ağıza sıkıldığında, kişinin ağzına gaz tozu püskürtüyor ve solunum yoluyla hastanın akciğerine girerek nefes darlığını gideriyor. Hasta şahıs, bu ilacı günde bir kaç kez kullanmak zorunda kalıyor. Bu tıbbî ilacı kullanmaksızın oruç tutmak imkansız veya çok zor olduğuna göre bu hastaların oruç tutması câiz midir?

        C: Ağız yoluyla akciğere dahil olan madde sadece hava olursa, oruca zarar vermez. Ama sıkıştırılmış havayla birlikte ilaç da çıkarsa, bu ilaç toz veya pudra şeklinde olsa bile boğaza girdiği takdirde orucun sahih olması sakıncalıdır ve bu durumda ondan kaçınmak farzdır. Ama bu ilacı kullanmadığı takdirde oruç tutması çok meşakkatli olursa kullanması câiz olur.

        S.780: Oruçluyken çoğu zaman tükürüğüm damağımdan sızan kanla karışıyor. Bazen tükürüğümün kanla karışarak mideme gidip gitmediğinden şüphe ediyorum; bu hususta beni aydınlatır mısınız?

        C: Damağınızdan akan kan, tükrüğünüzde yok olursa pâktır; onu yutmak da sakıncasızdır. Kanla karışıp, karışmadığında şüphe edilen tükrüğü yutmanın sakıncası olmadığı gibi oruca da zararı yoktur.

        S.781: Ramazan ayında bir gün dişlerimi temizlemeden oruç tuttum. Tabiatıyla dişlerimin arasında kalan yemek artıklarını da yutmuyordum. Ancak; onlardan bir kısmı boğazıma kaçtı. Bu durumda; o günün orucunu kaza etmem farz olur mu?

        C: Dişlerinizin arasında yemek artıklarının kaldığını veya onların boğazınıza kaçacağını bilmiyorduysanız ve boğazınıza kaçması kasıtlı olmamışsa, o günün orucundan dolayı üzerinize bir şey farz olmaz.

        S.782: Damağından çok kan gelen oruçlu kimsenin orucu batıl olur mu? Oruçlu kimsenin bir maşrapayla başına su dökmesi câiz midir?

        C: Damaktan çıkan kanı yutmadığı müddetçe orucu batıl olmaz. Maşrapa ve benzeri şeylerle başa su dökmek de oruca zarar dokundurmaz.

        S.783: Kadınların tedavi için alttan kullandıkları fitillerin oruca bir zararı var mıdır?

        C: Bu ilaçları kullanmanın oruca zararı yoktur.

        S.784: Diş doktoru ve diğerlerinin mübarek Ramazan ayında oruçlu bir kimseye iğne yapmasının hükmü nedir?

        C: Oruçlu kimsenin iğne yaptırmasının sakıncası yoktur. Ancak; besleyici olur ve damara yapılırsa, ihtiyaten ondan sakınmak gerekir.

        S.785: Hastanelerde olduğu gibi, beslenme için sıvı maddeleri damar yoluyla bedene enjekte etmek orucu bozar mı?

        C: Oruçluyken damar yoluyla beslenmek için bedene sıvı maddeleri enjekte etmenin câiz olması sakıncalıdır. Bundan sakınmakla ilgili ihtiyat terkedilmemelidir.

        S.786: Oruçluyken tansiyonun yükselmesini önlemek için hap yutmak câiz midir?

        C: Tansiyonun yükselmesini önlemek için Ramazan ayında kullanmak zaruri olursa, sakıncası yoktur. Ancak; onu yutmakla oruç batıl olur.

        S.787: Tedavi için kullanılan haplara yemek ve içmek denilmediğini görüyoruz. Acaba tedavi için hap kullanabilir miyim; bunun orucuma sakıncası var mıdır?

        C: Fitil olarak kullanılan hapların oruca zararı yoktur. Ancak; yutmak yoluyla kullanılan haplar orucu batıl eder.

        S.788: Ramazan ayında karım beni cimaya mecbur etti. Bu durumda vazifem nedir?

        C: Kasıtlı olarak cima yapan kimsenin hükmündesiniz. Her ikinize kaza dışında keffaret de farzdır.

        S.789: Ramazan ayında insanın karısıyla şaka yapmasının oruca zararı var mıdır?

        C: Meni çıkmasına sebep olmazsa oruca sakıncası yoktur; aksi durumda câiz değildir.

        Kasıtlı Olarak Cünüp Kalmak

        S.790: Sabah ezanına kadar bazı zorluklardan dolayı cenabetli kalan (gusül etmeyen) kimsenin oruç tutması câiz midir?

        C: Ramazan ayı orucu ve kazası hariç, oruç tutmasının sakıncası yoktur. Ancak; Ramazan ayı orucu ve kazasında gusletmekten mazur olursa, teyemmüm etmesi gerekir; teyemmüm de edemezse, orucu sahih olmaz.

        S.791: Eğer bir adam cenabetli olduğu halde bir kaç gün oruç tutar ve cenabetten temizlenmenin oruç için şart olduğunu bilmezse, cenabetli olarak oruç tuttuğu günlerden dolayı üzerine keffaret farz olur mu, yoksa sadece kazası yeterli midir?

        C: Eğer cenabetli olduğunu bildiği halde gusül veya teyemmümün de farz olduğunu bilmediği için cenabetli olarak sabahlarsa, ihtiyat gereği hükmü bilmemesi kusurî olmazsa, (hükmü öğrenme imkanı olmasına rağmen öğrenmemişse) kaza dışında üzerine keffaret de farz olur. Ama; hükmü bilmemesi kusurî (imkansızlık yüzünden) olursa keffaret farz olmaz; gerçi keffaret vermesi ihtiyata uygundur.

        S.792: Kaza veya müstehap oruç tutan cenabetli kimsenin güneş doğduktan sonra gusül alması câiz midir?

        C: Fecir doğuncaya (sabah ezanının vaktine) kadar kasıtlı olarak cenabetli kalırsa, Ramazan ayı orucu ve kazası sahih olmaz. Ama; bunların dışındaki oruçların, özellikle müstehap orucun sahih olması akvadır (güçlü görüştür).

        S.793: Mübarek Ramazan ayından on gün önce evlenmiş olan mü’min bir kardeşimiz, cenabetle ilgili olarak şer’î hükmün sabah ezanından sonra cünüp olan kimsenin, öğle ezanından önce guslederse orucunun sahih olacağını duymuş (bu hükmü kesin bildiğini bile sanıyormuş) ve buna dayanarak hanımıyla cima ediyormuş, sonradan hükmün bildiği gibi olmadığının farkına varıyor, acaba bunun hükmü nedir?

        C: Fecir doğduktan sonra kasıtlı olarak cünüp olan kimse, kasıtlı olarak orucunu yiyen şahısın hükmündedir, (bu iş) kaza ve keffareti gerektirir.

        S.794: Ramazan ayı gecesinde bir yerde misafir olan kimse geceleyin ihtilam oluyor; misafir olduğundan ve yanında da yeterli elbise olmadığından dolayı oruçtan kaçmak için yarın sefere gitmeyi amaçlıyor; acaba, bu şahıs hiç bir şey yemeden sabah ezanından sonra sefere çıkmak niyetiyle hareket ederse, sefere çıkmayı niyet etmesi keffareti üzerinden kaldırır mı?

        C: Cenabetli olduğunun farkında olarak fecir doğmadan önce gusül ve teyemmüm etmeksizin sabahlarsa, sırf geceleyin sefere çıkmayı amaçlamak veya gündüz sefere çıkmak keffareti düşürmek için yeterli değildir.

        S.795: Acaba su olmadığından veya başka bir mazeret yüzünden cenabet guslü yapamayacak olan kimsenin Ramazan gecesinde bilerek cünüp olması câiz midir?

        C: Bu şahsın üzerine farz olan, teyemmüm yapmaktır. Cünüp olduktan sonra teyemmüm için yeterli vakit varsa câizdir.

        S.796: Mübarek Ramazan ayında sabah ezanından önce uykudan uyanan, fakat ihtilam olduğunun farkına varmadan tekrar uyuyan kimse, sonra sabah ezanı esnasında uyanır ve sabah ezanından önce muhtelim olduğunu kesin bilirse orucunun hükmü nedir?

        C: Sabah ezanından önce, muhtelim olduğunun farkına varmamışsa orucu sahihtir.

        S.797: Bir mükellef, mübarek Ramazan ayında sabah ezanından sonra uykudan kalkıp muhtelim olduğunu görür, fakat tekrar uyur, güneş doğduktan sonra (sabah namazını kılmaksızın) uyanırsa, guslünü öğle ezanına kadar geciktirir ve öğleden sonra guslederek öğle ve ikindi namazını kılarsa orucunun hükmü nedir?

        C: Orucu sahihtir, cenabet guslünü öğleye kadar geciktirmesinin sakıncası yoktur.

        S.798: Ramazan ayı gecesinde sabah ezanından önce muhtelim olup olmadığında şüphe eden bir mükellef, şüphesine itina etmez ve tekrar uyur, sabah ezanından sonra uykudan kalkıp ezandan önce muhtelim olduğunun farkına varırsa orucunun hükmü nedir?

        C: Birinci uykudan uyandıktan sonra kendisinde ihtilamdan bir eser görmez, sadece muhtelim olduğuna ihtimal verir ve durumunu araştırmazsa, tekrar uyuyup ezandan sonra kalkar ve ezandan önce muhtelim olduğunu anlarsa orucu sahihtir.

        S.799: Mübarek Ramazan ayında necis suyla gusleden ve bir hafta sonra suyun necis olduğunu hatırlayan kimsenin bu müddet içerisindeki oruç ve namazının hükmü nedir?

        C: Namazı batıldır ve kaza etmesi gerekir; ama orucu sahihtir.

        S.800: Bir adam yakalandığı bir hastalık yüzünden idrarı damla damla akmaktadır, fakat bu durumu geçicidir. Yani her idrardan sonra bir saat veya daha çok devam etmektedir. Bu adamın oruçla ilgili vazifesi nedir? Şöyle ki, bazı gecelerde cünüp oluyor, ezandan bir saat önce uykudan kalkıyor idrar damlalarıyla beraber meni de çıkması mümkündür; cenabetten temizlenmiş halde sabahlaması için vazifesi nedir?

        C: Sabah ezanından önce gusleder veya cenabet yerine teyemmüm ederse, -bundan sonra elinde olmaksızın meni çıksa da- orucu sahihtir.

        S.801: Sabah ezanından sonra veya önce uyur, uykuda muhtelim olur ve ezandan sonra kalkarsa guslü için tanınan müddet ne kadardır?

        C: Sorudaki takdirde cenabetli olması o günkü orucuna zarar dokundurmaz; ancak namaz için gusletmesi farzdır, guslü namaz vaktine kadar da geciktirebilir.

        S.802: Ramazan ayı veya başka günlerin orucu için cenabet guslü almayı unutur ve gündüz hatırlarsa vazifesi nedir?

        C: Ramazan ayında sabah ezanından önce cenabet guslünü unutur ve cünüplü olarak sabahlarsa, orucu batıl olur. İhtiyat gereği Ramazan ayının orucunun kazası (hüküm açısından), Ramazan ayının orucu hükmündedir. Ama; diğer oruçlarda bununla oruç batıl olmaz.

        Oruçluyken veya diğer hallerde istimna

        S.803: Yaklaşık yedi yıldır Ramazan ayı orucunun bir kaç gününü istimna yaparak batıl ettim; ancak üç Ramazan ayı boyunca orucumu kaç gün bozduğumu bilmiyorum, ama 25, 30 günden az olacağını sanmıyorum; dolayısıyla vazifemi iyice bilmiyorum, lütfen keffaretimin miktarını bildirir misiniz?

        C: Şer'an haram olan istimna yoluyla Mübarek Ramazan ayının batıl edilen her gününün orucu için iki keffaret vardır. Onlar altmış gün oruç tutmak ve altmış fakiri doyurmakdan ibarettir; her gün için altmış miskini doyurmakla ilgili olarak her miskine bir mudd (yaklaşık 750 gr.) yiyecek (buğday, vb. gıda maddelerini) verebilirsiniz, ama nakit para keffaret sayılmaz. Ancak; keffaret sahibi tarafından niyabeten taam (yiyecek) alması ve sonra keffaret olarak onu kendisine kabul etmesi için fakire nakit parayı teslim etmenin sakıncası yoktur. Keffaret taamını satın almak için vereceği paranın miktarı, keffaret vermek için seçtiği buğday, pirinç vs gibi taamın fiyatına bağlıdır. İstimna ile batıl ettiğiniz oruçların kaç gün olduğu hususunda ise kesin bildiğiniz miktarın kaza ve keffaretini yerine getirmekle yetinebilirsiniz.

        S.804: İstimnanın orucu batıl ettiğini bildiği halde oruçluyken istimna yapan mükellefin, üzerine cem keffareti farz olur mu? İstimnanın orucu batıl ettiğini bilmez ve istimna yaparsa hükmü nedir?

        C: Her iki durumda kasıtlı olarak istimna yaparsa cem keffareti* farz olur.

        S.805: Mahrem olmayan kadınla telefonla konuşma esnasında oluşan tedirginlikten dolayı ve arada istimna sebeplerinden hiç birisi olmadan Mübarek Ramazan ayında benden meni çıktı; ancak, o kadınla konuşmam lezzet alma kastıyla değildi, bu durumda acaba orucum batıl olur mu? Eğer batıl olursa keffaret de farz mıdır?

        C: Daha önce bir kadınla konuşmanız yüzünden adetiniz icabı sizden meni çıkmıyorduysa ve o kadınla telefonla konuşmanız şehvet ve lezzet kastıyla da değildiyse, buna rağmen elinizde olmaksızın sizden meni çıktıysa böyle bir şey orucu batıl etmez ve üzerinize de bir şey gelmez.

        S.806: Bir kaç yıldır Ramazan ayında ve diğer aylarda istimnaya müptela olan kimsenin namaz ve orucunun hükmü nedir?

        C: İstimna mutlaka haramdır, meni çıkmasına sebep olursa cenabete yol açar; oruçluyken bu işi yaparsa haramla orucu batıl etme hükmündedir. Gusül ve teyemmüm almaksızın, cünüplü olarak namaz kılar veya oruç tutarsa namaz ve orucu batıldır ve onları kaza etmesi farzdır.

        S.807: Erkeğe, karısının eliyle istimna yapması câiz midir? Ve acaba cima halinde oluşuyla cima dışında oluşu arasında bir fark var mıdır?

        C: Meni gelinceye kadar erkeğin karısıyla oynamasının ve bedenini bedenine sürmesinin sakıncası yoktur; yine meni gelinceye kadar kadının kocasıyla oynamasının sakıncası yoktur ve bu haram olan istimnadan değildir.

        S.808: Doktor, bekar bir adamın menisini tahlil etmek ister ve onun da menisini vermesi ancak istimnayla mümkün olursa, istimna etmesi câiz midir?

        C: Tedavi buna bağlıysa sakıncası yoktur.

        S.809: Bazı tıp merkezlerinde döllenme yapıp yapamayacağını bilmek amacıyla meni üzerinde tıbbi araştırmalar yapmak için erkekten istimna yapmasını istiyorlar; bu durumda erkeğin istimna yapması câiz midir?

        C: Döllenme yapıp yapamayacağını bilmek için bile olsa şer'an istimna yapmak câiz değildir. Ancak; eşlerin çocuklarının olmamasına sebep olan hastalığı teşhis etmek buna bağlı olursa câizdir.

        S.810: Kişinin kendi parmağıyla makattan prostat bezini tahrik etmesi sonucu, beden birden boşalmadan ve gevşemeden meni çıkarmak câiz midir?

        C: Bu iş câiz değildir, çünkü bu da haram olan bir çeşit istimnadır.

        S.811: Karısı yanında olmayan erkek şehvetini tahrik etmek için karısını hayal edebilir mi?

        C: Şehevi hayeller meni çıkarmak için olur veya hayal eden kişi bunun kendisinden meni çıkmasına sebep olacağını bilirse haramdır.

        S.812: Bulûğ çağına eriştiği ilk dönemlerde Ramazan ayının orucunu tutan bir kimse oruçluyken istimna ederek cünüp olur ve oruç tutmak için cenabetten temizlenmenin gerektiğini bilmeyerek bir kaç gün bu halde oruç tutarsa, sadece o günleri kaza etmesi yeterli midir, yoksa bu konuda başka bir hükmü mü vardır?

        C: Sorudaki takdirde ona hem kaza, hem de keffaret farzdır.

        S.813: Oruçlu bir kimse Ramazan ayında şehveti tahrik eden bir manzaraya bakar ve cünüp olursa orucu batıl olur mu?

        C: Meni çıkması kastıyla bakarsa veya baktığında cünüp olacağını bilirse ya da adet ve alışkanlığı gereğince baktığında cünüp oluyorsa, buna rağmen kasten bakar ve cünüp olursa bilerek cünüp olan kimsenin hükmündedir.

        İftarla ilgili meseleler

        S.814: Genel toplantılarda ve resmî oturumlarda orucu iftar etmenin vakti hususunda Ehl-i Sünnet'e uymak câiz midir? Bu hususta Ehl-i Sünnet'e uymanın takiyye sayılmadığını ve bunu gerektiren başka bir neden de olmadığını görürse mükellefin vazifesi nedir?

        C: İftar vaktinin girmesinde mükellefin (ister Şia olsun ister Ehl-i Sünnet’ten) başkalarına uyması câiz değildir. Akşamın girdiğini ve gündüzün bittiğini bizzat kendisi veya şer’î bir delille tesbit etmeden ihtiyari olarak iftar etmesi câiz değildir.

        S.815: Oruçlu olur da, annem yemeye veya içmeye zorlarsa bu orucumu batıl eder mi?

        C: Başka birisinin davet ve ısrarıyla bile olsa bir şey yemek ve içmek orucu batıl eder.

        S.816: Bir şeyi zorla oruçlu kimsenin ağzına sokarlarsa veya oruçlu kimsenin başını zorla suya daldırırlarsa orucu batıl olur mu? Orucunu batıl etmeye zorlarlarsa, mesela "eğer yemezsen mal veya canına bir zarar verilecek" derlerse ve oruçlu kimse bu gibi zararları defetmek için bir şey yerse orucu sahih olur mu?

        C: Oruçlu kimsenin elinde olmaksızın boğazına bir şey dökerlerse veya başını zorla suya sokarlarsa orucu batıl olmaz. Ancak; başkasının zorlamasıyla kendisi bir şey yerse orucu batıl olur.

        S.817: Yolculuk etmek isteyen oruçlu kimse öğle ezanından önce ruhsat haddine ulaşmadan (bulunduğu yerin en son evlerinin görülmeyeceği kadar uzaklaşmadan) önce iftar etmenin câiz olmadığını bilmez, bu hükme vakıf olmazsa ve kendisini seferî sayıp ruhsat haddinden önce iftar ederse orucunun hükmü nedir; kaza etmesi farz mıdır, yoksa başka bir hükmü mü vardır?

        C: Kasıtlı olarak orucunu yiyen kimse hükmündedir.

        S.818: Nezle olur da ağzımda bir miktar nezle suyu toplanır ve dışarı çıkaracağıma onu yutarsam orucum batıl olur mu?

        Ramazan ayının bir kaç gününü akrabalarımdan birinin evinde geçirdim ve bu arada hem nezle olduğumdan ve hem de utancımdan farz gusül (cenabet guslü) yerine teyemmüm etmekle yetindim ve öğleden önce gusletmedim. Bu işi bir kaç gün tekrarladım; bu müddet içinde tuttuğum oruçlar sahih midir? Eğer sahih değilse üzerime keffaret farz olur mu?

        C: Oruçluyken balgam ve nezle suyunu yutmakla boynunuza bir şey gelmez; eğer ağız boşluğuna ulaştıktan sonra yutmuşsanız ihtiyaten orucu kaza etmelisiniz. Ama oruç tutmanız gereken sabahın fecrinden önce guslü terkedip yerine teyemmüm almanız şer’î bir mazeret yüzünden olursa veya teyemmümü vaktin dar olduğu son zamanda alırsanız, teyemmümle orucunuz sahihtir, aksi durumda bu müddet içindeki oruçlarınız batıldır.

        S.819: Ben demir madeninde çalışmaktayım ve işim gereği her gün maden ocağına girerek çalışmak zorundayım. Oradaki iş araçlarını kullandığımda ağzıma toz kaçıyor; yılın diğer aylarında da durumum böyledir, bu durumda vazifem nedir? Bu halde orucum sahih midir?

        C: Oruçluyken toz yutmak orucu batıl eder, dolayısıyla toz yutmaktan kaçınmak farzdır. Ancak; yutmaksızın sırf ağız ve buruna girmesi orucu batıl etmez.

        S.820: Oruçlu kimsenin, gıda verici ve vitamin taşıyan iğne yaptırmasının hükmü nedir?

        C: Oruçlu kimse besleyici maddesi olan ve damardan yapılan iğneden ihtiyaten sakınmalıdır. Eğer; yaptırırsa ihtiyaten o günün orucunu kaza etmelidir.

        S.821: Bir adam Ramazan ayını oruç tutar ve oruçlu olduğu halde orucuna şer’an zararlı olduğuna inandığı bir iş yapar, ancak Ramazan ayından sonra bu işin orucuna zararlı olmadığı anlaşılırsa orucunun hükmü nedir?

        C: Orucu bozmayı kastetmez ve gerçekten orucu batıl eden bir iş de yapmazsa orucu sahihtir.

        Orucu yemenin keffareti ve miktarı

        S.822: Kendine taam (buğday, pirinç vb.) satın alması için fakire bir mudd (yaklaşık 750 gr.) taamın parasını vermek kifayet eder mi?

        C: Fakirin, kendisinden vekil olarak parayla taam satın alacağına ve sonra onu keffaret olarak kabul edeceğine güvenirse sakıncası yoktur.

        S.823: Fakirlerden bir grubunu doyurmak için vekil olan bir kişi, kendi çalışması ve aşçılığı karşılığında kendisine verilen keffaret malından ücret alabilir mi?

        C: İş ve pişirme ücretini alması câizdir; ancak onu keffaretten alması câiz değildir.

        S.824: Hamile olduğu veya doğumu yaklaştığı için oruç tutamayan bir kadın, doğumdan sonra gelecek Ramazan ayından önce tutmadığı oruçları kaza etmesi gerektiğini bildiği halde; kasıtlı veya kasıtsız olarak orucu kaza etmez ve bir kaç yıl geciktirirse sadece o yılın keffaretini vermesi yeterli midir, yoksa geciktirdiği bütün yılların keffaretini mi vermesi gerekir? Kasıtlı olduğu durumla, kasıtsız olduğu durum arasındaki farkı açıklar mısınız?

        C: Bir kaç yıl geciktirmiş olsa kazasını geciktirdiği oruçlar için bir kere fidye vermesi farzdır; fidye ise her gün için bir mudd (yaklaşık 750 gr.) taam vermektir. Elbette; sonraki Ramazan'a kadar geçiktirmesi şer’î bir özrü olmaksızın önemsemezlik yüzünden olursa fidye farz olur; ancak orucun sıhhatına engel olan şer’î bir mazereti olursa fidye farz olmaz.

        S.825: Hasta olması yüzünden oruç tutamayan ve sonraki Ramazan ayına kadar da kazasını yerine getiremeyen kadının orucunun fidyesi kendisine mi farzdır, kocasına mı?

        C: Sorudaki takdirde, her gün için bir mudd taam fidye vermesi kadının kendisine farzdır ve bu fidye kocasına farz değildir.

        S.826: Üzerinde on gün farz oruç olan ve Şaban ayının yirmisinde oruçlarını tutmaya başlayan kimse öğleden önce veya sonra kasıtlı olarak orucunu yiyebilir mi? Eğer orucunu öğleden önce veya sonra yerse ne kadar keffaret vermesi gerekir?

        C: Bu durumda orucunu yemesi câiz değildir ve eğer kasıtlı olarak öğleden önce yerse keffaret farz olmaz; ancak öğleden sonra yerse keffaret farz olur; keffareti ise on fakiri doyurmak ve eğer bunu yapamazsa üç gün oruç tutmaktır.

        S.827: İki yıl arka arkaya hamile olan ve bu iki yılda oruç tutamayan, ancak şimdi oruç tutmaya gücü olan kadının hükmü nedir? Üzerine cem keffareti mi farz olur, yoksa sadece tutmadığı oruçları kaza mı etmesi gerekir? Orucunu böyle geciktirmesinin hükmü nedir?

        C: Ramazan ayının orucunu şer’î bir mazeret yüzünden tutmamışsa, üzerine sadece kaza farzdır; orucunu yemekte mazereti, orucun rahmindeki veya doğurmuş olduğu bebeğe zarar korkusu olursa -kazayla birlikte- her gün için bir mudd taam fidye vermesi de farz olur; ancak Ramazan ayından sonra şer’î bir mazereti olmaksızın orucun kazasını gelecek Ramazan ayına kadar geciktirirse yine her gün için fakire bir mudd taam fidye vermesi farzdır.

        S.828: Orucun keffaretinde kazayla keffaret arasında tertip farz mıdır?

        C: Farz değildir.


        -----------------------------------------------------------

        * - Altmış gün oruç tutmak ve altmış miskini doyurmak.


        Yorum


          #5
          Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

          [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=7410.msg49120#msg49120 date=1250713688]
          diş fırçalamakla ya da gargara yapmakla ilgili bi kısım göremedim var mı? ya da ilerleyen zamanlardamı ekliceksiniz?

          birde bu yazdıklarınız kimin görüşleri?
          Oruçluyken diş fırçalamak mekruhtur, orucu batıl etmez.
          Fevtalar Ayetullah Hamanei'ye aittir.

          [/quote]

          Yorum


            #6
            Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

            teşekkür ederim

            Yorum


              #7
              Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

              Başı suya daldırmak:

              1-Bilerek başının tamamını suya daldıran oruçlunun vacip ihtiyat gereği orucu batıldır ve o günün orucunu kaza etmesi gerekir.
              2-Bir önceki şıkta açıklanan başı suya daldırma meselesinde, sadece başın suya dalması ile bedenle birlikte başın suya dalması arasında bir fark yoktur (iki şekilde de oruç vacip ihtiyat gereği batıl olur).
              3-Başın bir kısmı suya daldırılır, çıkarılır ve daha sonra diğer kısmı suya daldırılırsa oruç batıl olmaz.
              4-Başın tamamı suya daldırılırken saçların bir kısmı dışarıda kalsa da oruç batıl olur.
              5-Başın tamamının suya dalıp dalmadığında şüphe edilirse oruç sahihtir.
              6-Elinde olmaksızın suya düşen ve başının tamamı suya dalan kimsenin orucu bozulmaz. Ancak başını hemen sudan dışarıya çıkarmalıdır. Oruçlu olduğunu unutarak başını suya daldıran kimsenin de orucu batıl olmaz. Ancak oruçlu olduğunu hatırladığı an başını sudan çıkarmalıdır.
              7-Dalgıç elbisesi gibi su geçirmeyen bir elbiseyle suya dalan kimsenin giydiği elbise başına yapışık bir elbiseyse, orucu sakıncalıdır ve vacip ihtiyat gereği sonradan orucunu kaza etmelidir.
              8-Tas vb. bir şeyle başa su dökmek orucu bozmaz.
              Basi suya daldirmakla su yutulmazki oruc neden bozuluyor?
              Allah Bize Yeter!
              O Ne Güzel Vekildir...

              Yorum


                #8
                Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

                demek ki kaçıyo su bi sürü delik var
                deliklerin hepsini kapatıp suya dalsan aynı anda açsan suyun içinde belki su kaçmaz ama suya deliklerin hepsi birden dalmıyor ki
                mutlaka biri önce diğeri dışarda olduğu halde dalabilirsin suya ki o zaman da kaçması büyük olasılık.
                akıllı adam beladan uzak durur
                o yüzden oruçluyken başı suya sokmamak lazım...
                imam da zaten vacip ihtiyat gereği demiş...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

                  Eklediğin çok iyi olmuş kardeşim abicim Allah seni muradıa erdirsin.Amin

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

                    Peygamber efendimiz buyuruyorki ;
                    Nice oruçlular vardırki oruçlarından onlara sadece bir açlık kalmıştır.

                    Yukardaki şeyler Zahiren orucu bozan şeylerdir.Oysaki olay daha geniş.
                    Oruçluyken davranışlarada dikkat etmek gerek.
                    Çevrede görmüşsünüzdür.Oruçlu adam yüz asık her zaman anlamsız bir sinir.Bu yanlıştır Gerçekten oruçlu olmak için. ;
                    -İyi niyetinizi kaybetmeyin
                    -İnsanlara iyi davranın gülümseyin Allah oruçlusunuz diye haksız yere insan kalbi kırmanızı affetmez.
                    -Konuşmalara dikkat edin dedikodu gıybet küfür yada bunları girmeyen ama karşıdakişni kıracak utandıracak sözler sarfetmeyin.
                    -Oruç sadece aç kalmak değildir.Elinizden geldiğince fakire fukaraya yardım edin.
                    -Kin nefret gibi duyguları kalbinizden atın.


                    Vb.

                    Şimdi bunlar çocukça gelebilir ama bunlar önemli konulardır.Yukardakiler yol yöntemdir.Bunlarsa amaçlardandır.En az yukardakiler kadar bunlarada dikkat etmek gerekli.Tabir yerindeyse bu ayı elden geldiğince derviş hayatı gibi geçirin.Tabi bütün hayatınızı gönül isterki böyle geçirin .

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ramazan-Oruç Hükümleri (Ayetullah Hamanei)

                      [quote author=Kızılbaş link=topic=7410.msg49315#msg49315 date=1250789008]
                      Yukardakiler yol yöntemdir.Bunlarsa amaçlardandır.En az yukardakiler kadar bunlarada dikkat etmek gerekli.
                      [/quote]

                      Bencede...
                      Aslinda kizilbaslar ramazan orucunu tutmazlar diye biliyordum ben,yani en azindan bizim burdaki kizilbaslar ramazanda degil muharrem ayinda 12gün oruc tutuyorlar.Adi da vardi ama unuttum.
                      Allah Bize Yeter!
                      O Ne Güzel Vekildir...

                      Yorum

                      YUKARI ÇIK
                      Çalışıyor...
                      X