Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

    [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7313.msg48513#msg48513 date=1250494708]
    birinci soruda en kısa ayet Rahman sursindeki müdhemmetan ayeti değil miydi? Asr 1 i yazmışsınız. cevapta da Rahman suresindeki ayet kabul edilmişti yanılmıyorsam?
    [/quote]
    Allah(cc) razı olsun abi evet. Benden kaynaklanan bir hata bu. Dogru biliyorsunuz. İnşallah Asr 1 ayetini simdi siliyor en kısa zamandada gerekli düzeltmeyi yapıyorum.

    [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


    Yorum


      #17
      Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

      Hz. Ali’nin eliyle Hendek’te ve Hayber’de öldürülen iki meşhur küfür savaşçısının ismi nedir?
      Hendek Savaşı

      Amr b. Abduvedd er meydanına çıktı ve Müslümanlara meydan okudu. Naraları karşısında Müslümanların sesi soluğu kesildi. Başlarının üzerinde kuş varmış gibi donup kaldılar. Herkes derin bir düşünceye dalmış, bu savaşçı hakkında binlerce hesap yapıyordu.
      Resulullah (s.a.a), "Bunun karşısına çıkacak biri var mi?" dedi. Ali, "Ben varım, ya Rasulallah!" dedi. Resulullah (s.a.a) onu oturttu. Amr ikinci ve üçüncü kez karşısına çıkacak er istedi. Ali'den başka ona cevap verecek kimse çıkmadı. Her seferinde de Resulullah (s.a.a) Ali'yi oturtuyordu 2 Daha sonra Peygamber'imiz (s.a.a) Ali'nin başına kendi sarığını sararak, kendi kılıcını kuşandırarak ve kendi zırhını giydirerek Amr'ın karşısına çıkmasına izin verdi. Ardından ellerini kaldırarak şöyle dedi: "Allah'ım! Ubeyde'yi Bedir günü, Hamza'yı da Uhud günü aldın. Bu da kardeşim ve amcamın oğlu Ali'dir. Beni yalnız başıma bırakma ve sen mirasçıların en hayırlısısın."
      Ali savaş meydanına çıktı. O çıkmadan önce Resulullah (s.a.a) şöyle demişti: "İmanın tamamı küfrün tamamının karşısına çıktı."
      Ali Amr'a doğru ilerlerken Allah'ın yardımına olan derin inancı kalbini doldurmuştu. Amr'a gelince, Ali'nin onun karşısına çıkması kendisi için tam bir sürprizdi. Bu bakımdan Amr Ali'yle vuruşma hususunda tereddüt geçirdi. Ali dedi ki: "Ey Amr! Sen cahiliye içindeyken şöyle derdin: Bir kimse beni üç şeye çağırırsa, bunlardan en azından bir tanesini kabul ederim, derdin." Evet, dedi.
      Ali dedi ki: "Ben seni, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik etmeye davet ediyorum. Senin âlemlerin rabbine teslim olmanı istiyorum." Dedi ki: "Bunu geç." Ali dedi ki: "Kabul etseydin, senin için hayırlı olurdu." Ardından şöyle dedi: "Geldiğin yere geri dön." Hayır! dedi, Kureyş kadınları dünya durdukça bunu anlatıp dururlar. Ali dedi ki: "Atından in, vuruşalım."
      Ali'nin bu sözlerine öfkelendi Amr, atından indi ve geri dönmeyeceğinin bir göstergesi olarak atını öldürdü. Sonra Ali'ye doğru yöneldi. İki savaşçı vuruşmaya başladı. Amr Ali'ye bir kılıç indirdi. Ali kalkanı aracılığıyla bu darbeyi savuşturdu. Fakat kılıç kalkana saplanmış ve Ali'nin başı yaralanmıştı. Ardından Ali boynuna bir kılıç indirdi ve Amr kanlar içinde böğürerek yere yığıldı. Onun yere yığıldığını gören Ali tekbir getirdi. Onun arkasından Müslümanlar da tekbir getirdiler. Vuruşma Amr'ın yere yıkılmasıyla son bulmuştu


      Heyber Savaşı

      Resulullah(s.a.a) buyuruyor:
      Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki, o Allah ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu severler. Döne döne vuruşur, asla düşmana sırt çevirip kaçmaz. Allah onun önünü açar. Cebrail sağında ve Mikail de solunda olur.

      Gün ağarınca Peygamber'imiz (s.a.a) kalktı ve bayrağın getirilmesini istedi. İnsanlar tutmuş bekliyorlardı. Sonra Ali'yi (a.s) çağırdı. Orada bulunanlar dediler ki: "Ya Resulallah, gözleri ağrıyor." Buyurdu ki: "Onu çağırın." Seleme b. Evka' gitti ve gözleri ağrıdığı için yürümekte güçlük çeken Ali'nin elinden tutup onu Peygamber'in (s.a.a) yanına getirdi. Ali gözlerini sargı ile bağlamıştı. Resulullah (s.a.a) Ali'nin başını kucağına aldı, sonra eliyle ağzının suyunu alıp onun gözlerine sürdü. O anda daha önce hiç ağrımıyormuş gibi sapasağlam oldu. Sonra Peygamber'imiz (s.a.a) Ali'ye şöyle dua etti: "Allah'ım! Sıcakta ve soğukta ona yardımcı ol."
      Sonra demir zırhını ona giydirdi ve kendi kılıcı olan Zülfikar'ı beline bağladı, sancağı eline vererek kaleye doğru gönderdi. Ona şu tavsiyede bulundu: "Onların topraklarına varıncaya kadar yola devam et. Sonra onları İslâm'a davet et ve Müslüman olmaları durumunda Allah'ın kendilerinin üzerinde ne gibi haklarının oluşacağını bildir. Nefsimi elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, bir adam senin yol göstericiliğinle hidayete ererse -veya Allah, senin yol göstericiliğinle birini hidayete erdirirse- bu, senin için kızıl develerinin olmasından daha hayırlıdır."
      Seleme şöyle der: Ali yola çıktı. Allah'a yemin ederim ki, seğirterek yürüyordu ve biz de arkasından koşuyorduk. Nihayet sanacağını kalenin dibindeki bir taş yığınının ortasına dikti. Kalenin burcunda bir Yahudî onu fark etti: "Kimsin sen?" dedi. "Ben Ali b. Ebu Talib'im." dedi.
      Arkadaşlarına dönüp şöyle dedi: Musa'ya indirilene andolsun, yenildiniz.
      Daha sonra kaledekilerden bazıları onunla teke tek vuruşmak üzere kalenin dışına çıkmaya başladılar. İlk olarak dışarı çıkan kişi, cesaretiyle nam salmış Merhab'ın kardeşi Haris'ti. Haris'i gören Müslümanlar geri çekildiler. Ali ise yerinden sıçrayıp Haris'in karşısına çıktı. Şiddetli bir vuruşma ve çatışma yaşandı. Sonunda Ali (a.s) onu öldürdü. Yahudiler bozguna uğrayarak kaleye geri döndüler. Daha sonra Merhab çıktı. Üst üste iki zırh giymiş, iki kılıç kuşanmış ve başına iki sarık birden bağlamıştı. Elinde ise çatallı bir mızrak vardı.
      O ve Ali birbirlerine karşılıklı olarak birer darbe indirdiler. Ali bir darbe indirdi. Başının üzerine yerleştirdiği taş parçasını ve miğferi parçaladı ve kafasını ikiye ayırdı. Kılıç azı dişlerine kadar batmıştı. Yahudiler savaşçıları Merhab'a olanları görünce, bozguna uğramış olarak kaleye geri döndüler ve kapıları üzerlerine kilitlediler.

      [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


      Yorum


        #18
        Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

        Resulullahın(saa) ashabından Zeyd b. Harise, Cafer-i Tayyar veAbdullah b. Revaha hangi savaşta şehit olmuşlardır?

        Mute Şavaşı
        İslâm devletinin Medine'de kurulmasından sonra Müslümanlarla Rumlar arasında yapılan ilk savaş. Mûte, Şam bölgesine giren Belka yakınlarında bir yerin adıdır

        Ordunun kumandanı Zeyd b: Hârise idi. Şayet bu zât şehid düşerse yerine Cafer b. Ebi Talib, o da şehid düşerse Abdullah b. Revâha geçecekti.

        Zeyd. b. Hârise şehit düşünce, sancağı, Cafer aldı Ca'fer'in sağ eli kesildi; bu sefer sancağı sol eliyle tuttu. Sol eli de kesilince sancağı yine bırakmadı; kesik iki elinin kalan kısımlarıyla sıkıştırarak göğsü arasında tuttu. Nihayet o da şehid düştü. Bundan sonra sevgili Peygamberimizin emrine uyularak sancağı, Sahabenin şâirlerinden Abdullah b. Revâha aldı; ve oda şehit düştü.
        Bu savaşa katılmış bulunan Abdullah b. Ömer diyor ki: Mute günü ben Ca'fer'i şehid edilmiş olarak gördüm. Onun vücudunda süngü ve kılıç darbesiyle elli yara saydım. Bu elli yaradan hiç biri arkasında değildi.


        [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


        Yorum


          #19
          Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

          Hz. Amine vefat ettikten sonra Resulullah'ı Mekke'ye kim ulaştırdı?

          Hz. Resulullah(s.a.a) 5 yaşındayken ailesinin yanına geldi. Annesi Amine o sırada Peygamberi yanına alıp sevgili eşinin mezarını ziyarete gitmek istedi. Bu vesile ile Hz. Peygamber de Yesribli Beni Neccar kabilesinden olan dayısını görebilecek, bu yolculuk sırasında onlarla tanışabilecekti. Fakat bu yolculuk Hz. Peygamber(s.a.a) için başka bir üzüntü kaynağı oldu. Çünkü babasının ölüp defnedildiği Ebva denen yerde annesini kaybetti.
          Hz. Amine’nin ölümünden sonra Ümmü Eymen, geriye kalan mallarını ve devesini de yanına alarak Hz. Peygamber(s.a.a) ile birlikte Mekke’ye doğru yolculuğuna devam etti.

          [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


          Yorum

          YUKARI ÇIK
          Çalışıyor...
          X