Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

    KUR'AN' da en uzun ayet ve en kısa ayet hangilerdir?

    (BAKARA suresi 282. ayet) (Resmi:2/İniş:92/Alfabetik:11)
    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُب بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلاَ يَأْبَ كَاتِبٌ أَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا فَإن كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لاَ يَسْتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُوا شَهِيدَيْنِ من رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاء أَن تَضِلَّ إْحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى وَلاَ يَأْبَ الشُّهَدَاء إِذَا مَا دُعُوا وَلاَ تَسْأَمُوْا أَن تَكْتُبُوْهُ صَغِيرًا أَو كَبِيرًا إِلَى أَجَلِهِ ذَلِكُمْ أَقْسَطُ عِندَ اللّهِ وَأَقْومُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَى أَلاَّ تَرْتَابُوا إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلاَّ تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوْا إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلاَ يُضَآرَّ كَاتِبٌ وَلاَ شَهِيدٌ وَإِن تَفْعَلُوا فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُوا اللّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّهُ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
    Meal = Ey inananlar, muayyen bir müddet için borçlandığınız vakit bunu mutlaka yazın. Aranızda bir yazıcı bulunsun ve bunu dosdoğru yazsın. Yazıcı, Allah kendisine nasıl bellettiyse öylece yazmaktan çekinmesin borçlanan da yazdırsın, onu geliştiren Allah'tan çekinsin de hiçbir noktayı eksik bırakmasın. Borçlu, akılsız biriyse, yahut aklı azsa, yazdırmaya gücü yetmezse velîsi, doğru olarak yazdırsın. Adamlarınızdan iki erkeği de bu muâmeleye tanık tutun. İki erkek olmazsa biri unuttuğu vakit öbürünün hatırlatması için razı olacağınız kimselerden bir erkekle iki kadın tanık olsun. Tanıklar da, çağrıldıkları vakit kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, muayyen müddete kadar verilen borcu yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında daha ziyade adâlete uyan, tanıklık için daha sağlam olan, tereddüde ve şüpheye düşmemenize daha ziyade yarayan bir şeydir. Ancak peşin alış-verişte bulunuyor, malı, aranızda elden ele devrediyorsanız onu yazmamakta bir suç yok size. Alış-verişte de tanık bulunsun, yazan da hiç zarar görmesin, tanık da. Zarar verirseniz bu, şüphe yok ki bir isyandır sizin için. Sakının Allah'tan, Allah size öğretmededir ve Allah, her şeyi tamamıyla bilir.

    RAHMÂN Suresi-64 ayet
    مُدْهَامَّتَانِ

    İkisi de (iki cennet de) yemyeşildir.

    [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]



    #2
    Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

    Kayınpeder ve damat olan peygamberler kimlerdir?
    Hz. Musa
    Musa (a.s)'nın babası, İmran'dır Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir. Nesebi Yakub (a.s)'a ulaşır; ki, onun babası Hz. İshak (a.s), onun da babası Hz. İbrahim (a.s)'dir. Musa (a.s)'nın yanında gördüğümüz Harun (a.s) onun kardeşidir. Allah Teâla, Musa (a.s)'yı Firavun'a, imana davet için gönderdiğinde, Hz. Harun (a.s)'u da ona yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti. Hz. Musa (a.s) Allah Teâla'ya şöyle dua ederek, kardeşi Harun (a.s)'u kendisine yardımcı yapmasını istemişti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver. Kardeşim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30).

    Hz. Musa (a.s), Mısır'ın çok zor günler yaşadığı bir dönemde doğdu. Bu sırada, ilâhlık iddialarında bulunarak haddi aşan Firavun, İsrailoğulları halkına dayanılamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu insanları zulümle kasıp kavuruyordu. İsrailoğulları, Kıpt kavminin muamelelerinden ve krallarının ağır baskılarından bıkmışlardı. Mısır'da yaşamanın bir tadı kalmadığını biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan illerine gitmek istiyorlardı. Ama onlardan her işinde istifade eden Firavun, yakalarını bir türlü bırakmak istemiyordu. Onlara zulmün en akla gelmeyecek olanını yaptı. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; "Biz sana Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacağız. Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) başkaldırmış ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine bağlamıştı" (el-Kasas, 28/3-4) buyuruluyor.
    Firavun, saltanatı sırasında İsrailoğullarına çok kötü eziyetlerde bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî işlerde çalıştırdı. Allah Teâlâ, İsrailoğullarını bu sıkıntıdan, azgın Firavun'un şerrinden, zulüm ve taşkınlıklarından kurtarmak için Hz. Musa (a.s)'yı gönderdi.

    Hz. Şuayp
    Medyen ve Eyke halkına peygamber olarak gönderildi. Bu iki ülkede ayrı ayrı mücadelede bulundu. Bu iki toplumla yaptığı mücadelesi, çeşitli ayetlerde geçmektedir.

    Medyen ve Eyke, dağlık ve ormanlık olan iki ülke idi. Medyen toprakları, Hicaz'ın kuzey batısında, oradan Kızıldeniz'in doğu sahiline, güney Filistin'e, Akabe Körfezi'ne ve Sina Yarımadası'nın bir bölümüne kadar uzanan bölgelerde yer alır.

    Kur'an'ın Medyen halkı hakkında anlattıklarının önemini kavramak için, bu insanların, Hz. İbrahim'in üçüncü hanımı Katurah'tan olma oğlu Midyan'ın soyundan geldikleri iddialarına dikkat edilmelidir. Doğrudan doğruya onun neslinden gelmemiş oldukları halde, tümü onun soyundan olduklarını iddia etmişlerdir. Çünkü eski bir geleneğe göre, büyük bir zata bağlı olan herkes, daha sonra yavaş yavaş onun torunları arasında sayılmaya başlanırdı. Nitekim Hz. İsmail'in (a.s) soyundan gelmemesine rağmen bütün Araplara "İsmailoğulları" denmiştir. Hz. Yakub (a.s)'ın soyu (İsrailoğulları) için de durum aynıdır. Aynı şekilde, Hz. İbrahim (a.s)'ın çocuklarından biri olan Midyan'ın etkisi altına giren tüm bölge halkına Bena Medyen (Medyenoğulları) ve onların oturduğu yerlere de, Medyen bölgesi dendi (ez-Zirikl, Kâmûsû'l-A'Iâm, VI, 4244; Yakut el-Hamev, Mu'cemü'l-Büldan, Beyrut 1956, V, 77).

    Şuayb (a.s), Hz. İbrahim'in torunlarından Mikâil'in oğludur. Annesi ise Hz. Lut'un kızıdır (et-Taber, Tarih, Mısır 1326,I, 167; es-Sa'leb, el-Arâis, Mısır 1951, s. 164; M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Ankara 1990, I, 327).

    Yüce Allah'tan Şuayb (a.s)'a kitab veya sahife gönderilmedi. O, Âdem, Şit, İdris, Nuh ve İbrahim'e indirilen sahifeleri okudu ve onlarla tebliğde bulundu (İbn Asakir, Tarih, Beyrut 1979, VI, 322).

    Şuayb (a.s) büyük bir hatipti. İnsanları güzel söz ve nasihatlarla aydınlatmaya çalıştı. Dolayısıyla ona peygamberler hatibi denilmiştir (ez-Zemahserî, el-Kesşâf, Kahire 1977, II, 118).

    Şuayb (a.s) aynı zamanda Musa (a.s)'ın kayınpederi idi. Kızı Safura'yı Musa (a.s) ile evlendirmişti (İbnü'lEsir, el-Kâmil, Beyrut 1965, 177).

    [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


    Yorum


      #3
      Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

      Hadislerde "İmam Hüseyin suresi" olarak adlandırılan sure hangi suredir?
      FECR SURESİ

      بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

      وَالْفَجْرِ (١)
      (1) Andolsun ağaran sabaha.

      وَلَيَالٍ عَشْرٍ (٢)
      (2) Ve on geceye.

      وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ (٣)
      (3) Ve çifte ve teke.

      وَاللَّيْلِ إِذَا يَسْرِ (٤)
      (4) Ve ışırken geceye.

      هَلْ فِي ذَلِكَ قَسَمٌ لِّذِي حِجْرٍ (٥)
      (5) Bu antta büyük bir şey yok mu aklı başında olana?

      أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ (٦)
      (6) Görmedin mi Rabbin neler yaptı Âd'a?

      إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ (٧)
      (7) Direklerle dolu İrem'e.

      الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ (٨)
      (8 ) Öylesine bir şehirdi ki yaratılmamıştı eşi şehirler arasında.

      وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ (٩)
      (9) Ve vâdileri oyan, kayaları kesen Semûd'a.

      وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ (١٠)
      (10) Ve direk gibi sağlam kumandanları olan Firavun'a?

      الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ (١١)
      (11) Öylesine ki azdılar şehirlerde.

      فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ (١٢)
      (12) Derken bozgunculuğu çoğalttılar oralarda.

      فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ (١٣)
      (13) Derken Rabbin de onlara bir azap kamçısıdır, yağdırdı.

      إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ (١٤)
      (14) Şüphe yok ki Rabbin kullarının yollarında, pusudadır, onları görüp gözetir.

      فَأَمَّا الْإِنسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ (١٥)
      (15) İnsan, öyle bir mahlûktur ki Rabbi, onu sınadı da büyüttü, ve nîmetler verdi mi, Rabbim der, lâyıktım da büyüttün beni.

      وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ (١٦)
      (16) Ve fakat sınadı da rızkını daralttı mı, Rabbim der, alçalttı beni.

      كَلَّا بَل لَّا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ (١٧)
      (17) İş öyle değil, hayır; siz, ne yetîmi ağırlıyorsunuz.

      وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ (١٨)
      (18) Ve ne birbirinizi, yoksulu doyurmaya teşvik ediyorsunuz.

      وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا (١٩)
      (19) Ve mîrâsı, habbesine dek yiyorsunuz.

      وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا (٢٠)
      (20) Ve malı, alabildiğine seviyorsunuz.

      كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا (٢١)
      (21) İş öyle değil, hayır, yer bir kere paramparça olup dümdüz bir hâle geldi mi.

      وَجَاء رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا (٢٢)
      (22) Ve Rabbinin emri gelip çattı da melekler, saf-saf oldu mu.

      وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى (٢٣)
      (23) Ve o gün cehennem, ortaya çıktı mı, insan, öğüt alır, anlar ama öğütün, anlayışın artık ne faydası var ona?

      يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي (٢٤)
      (24) Keşke der, önceden, daha sağken iyilik etseydim.

      فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ (٢٥)
      (25) Derken o gün öylesine bir azaplandırır onu ki kimsecikler, o çeşit azâb edemez.

      وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ (٢٦)
      (26) Ve öylesine bağlar onu ki kimsecikler, o çeşit bağlayamaz.

      يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ (٢٧)
      (27) Ey iyiden-iyiye inanmış, şüpheden kurtulmuş can.

      ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً (٢٨)
      (28) Dön Rabbine, ondan râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak.

      فَادْخُلِي فِي عِبَادِي (٢٩)
      (29) Artık katıl kullarımın arasına.

      وَادْخُلِي جَنَّتِي (٣٠)
      (30) Ve gir cennetime.



      [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


      Yorum


        #4
        Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

        Bu bilgilerde tamamlayici olmus bize tesekkürler
        Allah Bize Yeter!
        O Ne Güzel Vekildir...

        Yorum


          #5
          Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

          Resulullah'ın annesi Hz. Amine Hatun, nereliydi ve hangi kabiledendi?

          Babası Vehb b. Abdimenaf, annesi de Berra binti Abduluzza'dır Kureyş kabîlesi içinde ileri gelen Zühreoğulları kolundandır. Soyu, bir kaç batın yukarıda, "Kilâb"da birleşmektedir. Mekke'lidir. Ne zaman doğduğu bilinmeyen Âmine'nin 577 yılında hayata gözlerini yumduğu tahmin edilmektedir. Âmine binti Vehb, güzel konuşan ve zekâsıyla tanınan bir kadındı. Rasûl–i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti. (Not: Hattapoglu ömer zamanında yazılı kaynaklar yakıldıgı için hakkında fazla bir bili yoktur.)

          [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


          Yorum


            #6
            Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

            KURAN'da Tüm ayetleri sin ile biten sure hangisidir?

            NÂS SURESİ

            بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

            قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ (١)

            (1) De ki sığınırım Rabbına nâsın

            مَلِكِ النَّاسِ (٢)
            (2) Melikine nâsın

            إِلَهِ النَّاسِ (٣)
            (3) İlâhına nâsın

            مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ (٤)
            (4) Şerrinden o sinsi vesvasın

            الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ (٥)
            (5) Ki vesvese verir sinelerinde nâsın

            مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ (٦)
            (6) Gerek cinden gerekse ins

            [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


            Yorum


              #7
              Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

              Kur’an’ın hangi suresinin ismi, bir meyve ismidir ve hangisidir?
              TÎN SURESİ

              بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

              وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ (١)

              (1) Andolsun Tîn'e ve Zeytûn'a.

              وَطُورِ سِينِينَ (٢)
              (2) Ve Tûr-ı Sînâ'ya.

              وَهَذَا الْبَلَدِ الْأَمِينِ (٣)
              (3) Ve bu emîn şehre.

              لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ (٤)
              (4) Gerçekten de biz, insanı, en güzel bir sûrete sâhip olarak yarattık.

              ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ (٥)
              (5) Sonra da onu döndürdük, aşağıların en aşağısına attık.

              إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ (٦)
              (6) Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar başka, gerçekten de onlara bitmez tükenmez, başa kakılmaz bir mükâfat var.

              فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِ (٧)
              (7) Artık dîni yalanlamana sebep nedir?

              أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ (٨)
              (8 ) Allah, hükmedenlerin en üstünü değil midir?

              [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


              Yorum


                #8
                Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                Kur’an’da en çok ismi geçen Peygamber ve en çok ismi geçen kavim hangisidir?
                Kuranda hz musa (as) ile alakali tahmini 200 ayet geçmektedir.
                Kuranda israiloğulları ile alakali tahmini 41 ayet geçmektedir

                Not. Bu ayetlerin hepsinin yazımı çok uzun olacagından iseteyn kardeş olursa kendisine iletebiliriz.

                [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                  Kur’an’da Peygamberlerin dışında hangi şahısların adına sure ismi vardır?
                  Meryem sûresi, 98 (doksansekiz) âyet olup Mekke'de nâzil olmuştur. Bazı tefsircilere göre 58. âyet, bazılarına göre de 71. âyet Medine'de nâzil olmuştur. Bu sûre, diğer bahisler yanında, özellikle Hz. Meryem'den ve onun Hz. İsa'yı dünyaya getirmesinden bahsetmesi sebebiyle "Meryem sûresi" adını almıştır.

                  Lokman Sûresi, Mekke'de nâzil olmuştur. 27, 28 ve 29. âyetlerinin Medine'de nâzil olduğu da rivayet edilmiştir. 34 (otuzdört) âyettir. Hz. Lokman'ın kıssasını anlattığı için bu adı almıştır.


                  [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                    Resulullah (s.a.a) Hz. Ali'nin annesi Fatıma binti Esed Vefat ettiğinde Ona olan ilgi ve alakasını gösteren hangi cümleyi kullandı?
                    Fatıma binti Esed, Haşimoğulları kabilesinden olup Peygamberimizin amcası Ebu Talib'in zevcesidir Kendisinin, gerek Ebu Talib'e ve gerek Peygamberimizle soyu Haşim'de birleşir ( İbn-i Sa'd, Tabakat, C 8, Sh 222 )

                    Fatıma'nın; Talip, Akil, Cafer ve Ali adında dört oğlu ile Ümmehani (Hind), Cümane, Reyta ve Esma adında dört kızı vardı
                    Fatıma, ilk sıralarda Müslüman olmuş, Medine'ye Peygamberimizin yanına hicret etmişti ( Mus'abü'z- Zübeyri, Neseb-i Kureyş, Sh 40 ) Peygamberimiz, onu ziyaret eder, onun evinde kuşluk uykusu uyurdu.

                    Hz Ali der ki; "Fatıma binti Esed vefat ettiği zaman, Resulullah (AS), kendi gömleğini sırtından çıkarıp ona kefen olarak sardırdı Cenaze namazını kıldırdı ve cenazesinin üzerine 70 tekbir aldı.

                    Peygamberimiz, Fatıma binti Esed için şöyle buyurdu:
                    -"0, benim annemdi! Kendi çocukları aç dururken, önce benim karnımı doyururdu Kendi çocuklarının üstleri başlan tozlu topraklı dururken, o önce benim saçımı, başımı tarar ve gül yağlarıyla yağlardı 0 benim annemdi!" dedi ( Yakubi, Tarih, C 2, Sh 14 )

                    Peygamberimiz, Fatıma'yı hayırla yadettikten sonra şu duayı etmiştir:
                    "Allah, seni yarlığasın ve hayırla mükafatlandırsın!
                    Allah sana merhamet etsin Ey Annem!
                    Sen benim annemden sonra, annem idin!
                    Kendin aç durur, beni doyururdun!
                    Kendin çıplak durur beni giydirirdin!
                    En iyi nimetlerden kendi nefsini alıkoyar, bana tattırırdın! Bunu da ancak, Allah'ın rızası ve Ahiret yurdunu umarak yapardın
                    Allah ki, diritendir, öldürendir Hiç ölmeyen diridir o!
                    Ya Rabbim! Annem, Fatıma binti Esed'i af ve mağfiret et! O'na hüccet ve delilini anlat Girdiği yerini genişlet!
                    Benden önceki Peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur Ey Merhametlilerin en merhametlisi bulunan Allah!" diye dua etti (Kenzü'l- Ummal, C 5, Sh 279-280 )


                    [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                      Resulullah'a kıblesini değiştirmesi emredildiğinde, neredeydi ve hangi namazı kılıyordu?
                      Hz. Peygamber (s.a.a) Mekke'de kaldığı süre boyunca namazlarında yönünü Beytu'l-Mukaddes'e doğru dönerdi. Medine'ye hicret edişinin on yedinci ayına kadar namazlarında yöneldiği bu yönü değiştirmedi. Sonra yüce Allah ona namazlarını Kâbe'ye yönelerek kılmasını emretti.
                      Yahudiler İslâm dinine yönelik düşmanlıklarında, Resulullah'ı ve ilâhî risaleti alaya almalarında o kadar ileri gittiler ki, Müslümanların Yahudilerin kıblesine uymalarını onlara karşı övünme konusu olarak kullandılar. Bu durum Hz. Peygamber'i (s.a.a) üzüyordu ve bir an önce kıble değişimi ile ilgili ilâhî vahyin inmesini bekliyordu. Bu sırada bir gecenin hayli ilerlemiş bir saatinde dışarı çıktı ve uzun süre gökyüzüne bakarak geceyi sabahladı. Aynı gün öğle namazının vakti gelince, Salimoğulları'nın mescidinde bulunuyordu. Öğle namazının ilk iki rekâtını kılmıştı ki, ansızın inen Cebrail (a.s) kolundan tutup yüzünü Kâbe'ye doğru çevirdi. Bu konuda ona şu ayet indi: "Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu görüyoruz. Elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir…” [ Bakara, 144]
                      Kıblenin değiştirilmesi olayı, Müslümanların Resulullah'ın (s.a.a) emirlerine ne derecede boyun eğdiklerini, ona ne oranda itaatkâr olduklarını belirleyen bir sınav, Yahudilerin inatçılıklarına, alaycı tavırlarına karşı bir meydan okuma ve onların komplolarına verilmiş bir karşılık mesabesinde idi. Ayrıca Müslüman kimliğini oluşturma yönünde atılmış yeni bir adım niteliği taşıyordu.

                      [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                        Resulullah'a su-i kast yapmak isteyen münafıklar, bunu hangi gazveden sonra ve ne şekilde yapmak istiyorlardı?
                        Hz. Peygamber (s.a.a) ve Müslümanlar Tebük'te on küsur gün kaldıktan sonra Medine'ye dönmek üzere yola çıktılar. Bu yolculuk sırasında Allah'a ve Peygamber'e inanmamış olan bir grup, şeytanın tahrikine kapılarak Resulullah'a (s.a.a) suikast düzenlemeyi kararlaştırdı. Bu menfur eylemi Peygamber'in devesi yanlarından geçerken onu ürküterek Resulullah'ı yakınlardaki bir vadiden aşağı atmasını sağlamak suretiyle gerçekleştirmeyi plânladılar.

                        Ordu Şam ile Medine arasında yer alan bir geçide vardığında Hz. Peygamber askerlerine: "İçinizde vadinin tabanı boyunca yol almak isteyenler varsa, orası sizin için daha geniştir." dedi. Bunun üzerine askerler vadi tabanı boyunca yol almayı tercih ederlerken, Resulullah'ın kendisi geçit yolundan gitmeyi uygun gördü. Devesini önden Ammar b. Yasir çekerken, arkadan onu Huzeyfe b. Yeman güdüyordu. Hz. Peygamber (s.a.a) bu sırada ay ışığında yüzleri örtülü ve kuşku uyandırıcı bir hareket tarzı ile peşinden gelen birkaç atlıyı fark etti. Onlara kızarak kendilerine yüksek sesle bağırdı ve Huzeyfe'ye binek hayvanlarının yüzlerine elindeki kamçı ile vurmasını emretti. Bunun üzerine adamlar korkuya kapıldılar, Hz. Peygamber'in (s.a.a) içlerinde gizledikleri hain plânı sezdiğini anladılar. Bu korku ile insanlar arasına karışarak kimliklerinin ortaya çıkmamasını sağlamak için geçit yolundan ayrılıp hızla gözlerden kayboldular.

                        Huzeyfe bu canilerin binek hayvanları aracılığı ile kim oldukları belirlendikten sonra üzerlerine gönderilecek kişiler eli ile öldürülmelerini Resulullah'tan (s.a.a) istedi. Fakat rahmet peygamberi olan Resulullah onları affetti ve işlerini yüce Allah'a havale etti.

                        [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                          Resulullah’ın(saa) ümmete en güzel örnek olduğunu vurgulayan ayet, hangi surede ve hangi ayettir?
                          (AHZÂB suresi 21. ayet) (Resmi:33/İniş:97/Alfabetik:4)

                          لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيراً

                          Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var, o, size en güzel bir numune ve Allah'tan mükâfât umana ve âhiret gününde mükâfât umana ve Allah'ı çok çok anana da en güzel bir örnektir o.

                          [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                            Şu ayetlerin meşhur ismini yazarmısınız?:
                            Maide 67, Maide 3, Maide 55
                            Tebliğ Ayeti

                            MÂİDE suresi 67. ayet) (Resmi:5/İniş:110/Alfabetik:60)
                            يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ

                            Ey Peygamber, bildir, sana Rabbinden indirilen emri ve eğer bu tebliği îfâ etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun ve Allah, seni insanlardan korur. Şüphe yok ki Allah, kâfir olan kavme, doğru yola gitmek hususunda başarı vermez
                            Ehl-i Sünnet alimlerinin de tasdik ettiği üzere bu ayet, Hz. Resulullah'ın Veda Haccı'nı yerine getirdiği sırada Gadirihum denilen yerde nazil olmuş ve Hazret bu ayet nazil olduktan sonra meşhur Veda Hutbesi'ni okuyarak, Hz. Ali (a.s)'ı kendi yerine mü'minlerin velisi olarak tayin etmiştir.

                            İkmal ayeti

                            MÂİDE suresi 3. ayet) (Resmi:5/İniş:110/Alfabetik:60)
                            حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُوا بِالأَزْلاَمِ ذَلِكُمْ فِسْقٌ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِن دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ


                            Haram edilmiştir size ölü, kan, domuz eti, Allah'tan gayrı putlar adına kesilen hayvanlar, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşüp ölmüş, başka bir hayvan tarafından süsülüp öldürülmüş, canavar tarafından parçalanmış olanlar; ancak ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna; ve taştan yapılmış ve dikilmiş putlar adına kesilenler ve fal için çekilen oklarla rızık arayış. Bunlar, kötülüktür. Bugün kâfirler, dininiz yüzünden meyus olmuşlardır artık sizden, korkmayın onlardan, benden korkun. Bugün dininizi ikmal ettim, size verdiğim nîmetimi tamamladım, size din olarak Müslümanlığı verdim de hoşnut oldum. Pek aç kalıp zora düşen, suç işlemek niyetinde olmamak şartıyla haram edilen şeyleri yiyebilir ve şüphe yok ki Allah, suçları örter rahîmdir.


                            Ali'nin (a.s) velâyetine ve imametine delalet eden ayetlerden bir diğeridir.
                            Ebu Nuaym İsfahanî, sahih senetle, Ebu Said Hudrî’den şöyle naklediyor:
                            "Hz. Peygamber, halkı, Ali'ye (a.s) davet etti; ve bir ağacın altının süpürülmesini emretti. Sonra Ali'yi (a.s) sesledi ve onun iki elini yukarı kaldırdı. O kadar ki hazretin koltuklarının altı gözüktü. Halk kitlesi dağılmadan önce, bu ayet Hz. Peygamber'e nazil oldu. "Bugün dininizi ikmal ettim …" Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a): "Dinin kemale erişinden… dolayı Allahu ekber dedi. Sonra şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır."

                            Velayet Ayeti

                            (MÂİDE suresi 55. ayet) (Resmi:5/İniş:110/Alfabetik:60)
                            إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ

                            Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah'tır ve Peygamberidir ve inananlar, namaz kılanlar ve rükû ederken zekât verenlerdir.
                            Hz. Ali, namazda rüku halindeyken yüzüğünü fakire sadaka verdiğinde bu ayet (Velayet ayeti) nazil oldu
                            Bu ayetin, Hz. Ali (a.s)’ın hakkında nazil olduğu, bütün müfessir ve muhaddisler tarafından kabul edilmiştir

                            [move][shadow=red,left][glow=red,2,300]Biz SAHİPSİZ Değiliz...[/glow][/shadow][/move]


                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Ramazana Özel Bilgi Yarışması Sorularına ilişkin Bilgiler

                              birinci soruda en kısa ayet Rahman sursindeki müdhemmetan ayeti değil miydi? Asr 1 i yazmışsınız. cevapta da Rahman suresindeki ayet kabul edilmişti yanılmıyorsam?

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X