Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

TERAVİH NAMAZI

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    TERAVİH NAMAZI

    İslam’daki ibadetlerin bir farz boyutu vardır ve bir de sünnet boyutu. Bu farz ve sünnet ibadetlerin sünnete göre kılınma şekilleri vardır. Zira Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Benim namaz kıldığım şekilde sizde namaz kılınız. Bu sünnet ibadetlerden bir tanesi de, Ramazan ayı akşamlarında kılınan Caferilere göre nafile ve Ehl-i Sünnete göre de teravih namazıdır.
    Teravih namazı ikinci halife Ömer b. Hattab’ın nassa karşı yapmış olduğu içtihatlar neticesinde ortaya çıkan bir namazdır. Zira teravih namazını Peygamber getirmedi. Bu namaz ne Peygamberin zamanında ve ne de birinci halife Ebu Bekir’in döneminde vardı. Allah’u Teala istiska [354] namazı dışında hiçbir sünnet namazda cemaata davet etmemiştir.
    Allah’u Teala sadece günlük farz namazlarda cemaatla kılınmasının sünnet olduğunu Peygamber aracılığı ile emir buyurmuştur. Yine bunların yanı sıra, Tavaf, fıtır bayramı, kurban bayramı, ayat namazı ve meyyit namazlarının da cemaatla kılına bileceğinin meşruluğunu bildirmiştir.
    Peygamber bilakis şahsen, Ramazan ayındaki sünnet namazları cemaat olmaksızın tek olarak kılıyor ve insanların kılması içinde onları da teşvik ediyordu.
    İnsanlarda Peygamberin yaptığı gibi bu namazları kılıyorlardı. Hicretin on üçüncü yılına kadarda Ebu Bekir hayatta iken bu namazlar bu şekilde kılınıyordu.
    Ömer b. Hattab başa geldiğinde o yılın Ramazan orucunda bir değişiklik yapmadan amel etti. Ama hicretin on dördüncü yılının Ramazan ayında bir grup sahabe ile birlikte camiye geldi, insanların kimisini rükuda, kimisini kıyamda, kimisini secde de ve kimisini de oturmuş halde müstehap namaz kıldıklarını gördü. Bir grup cemaatta tesbih getirmekle, Kuran okumakla Tekbir getirmekle veya namazın selamını vermek ile meşguldüler. Ömer bu manzaradan hoşlanmadı ve onu daha iyi bir hale getirmeyi kararlaştırdı. Sonrasında da Ramazan ayının ilk akşamlarında onlara teravih namazını teşr’i etti ve herkesin cemaat halinde ona katılmalarını emretti. Daha sonra bu emri bütün İslam beldelerine yaydı. Medine’de teravih namazında imam-ı cemaat olmaları için iki kişiyi görevlendirdi. Bunlardan biri erkekler ve diğeri de kadınlar içindi. Bu konuda naklolunan rivayetler tevatür haddine ulaşmıştır.
    Buhari ve Müslim kendi sahihlerinde naklederlerdi ki; Peygamber şöyle buyurdu; Ramazan ayının sünnet namazlarını kılanın günahları bağışlanır. Peygamber hayatta olduğu müddetçe durum böyleydi. Yani insanlar Peygamberin yaptığı gibi Ramazan ayının sünnet namazlarını kılıyorlardı. Ebu Bekir’in döneminde ve Ömer’in hilafetinin evvellerinde de böyleydi. [355]
    Buhari Teravih adlı kitabında sahih bir hadiste Abdurrahman b. Abdu Kari’den şöyle rivayet eder; Ramazan ayı akşamlarından birisinde Ömer ile birlikte camiye gittik, insanları, grup-grup dağınık bir halde gördük. Ömer şöyle dedi; Bana göre eğer bunlar bir imama bağlansaydılar daha iyi olurdu. Daha sonra Ubeyy b. Ka’b’ın onlara cemaat imamı olmasına dair emir verdi. Ertesi akşam onunla birlikte camiye gittiğimizde milletin müstehap namazları cemaatle kıldıklarını gördük. Ömer şöyle dedi; Bu ne güzel bir bid’attır. [356]
    Allame Kastalani, Ömer’in ‘bu ne güzel bir bid’attır’ sözüne gelince şöyle diyor; Onu bid’at olarak nitelemesinin sebebi, çünkü Resul-ü Ekrem Ramazan ayının müstehab namazlarının cemaatle kılınmasının emir buyurmamıştı. Ebu Bekir’in zamanında da böyle bir şey yoktu. Akşamın evvelinde de değildi ve bu kadar rekat sayısı da yoktu. Bu sözün bir benzerini de Tuhfet-ul Bari’de söylemiştir.
    Ebu Velid Muhammed b. Şehne Revzat-ul Menazir adlı tarih kitabında hicri 23 yılının olaylarını anlatırken Ömer’in vefatından bahsediyor ve şöyle diyor; Ömer çocuğu olan kenizlerin satılmasını nehyeden ilk kişiydi. Cenaze namazında dört tekbir söylenmesini emreden ilk kişiydi. Ve teravih namazının cemaatle kılınmasını insanlara emreden ilk kişiydi!..
    Celaleddin Suyuti’de Tarih-ul Hülefa adlı kitabında Ebu Hilal Askeri’den, Ömer’in ilk olarak yaptığı işleri anlatırken şöyle diyor; Ömer Emir-el Müminin olarak adlandırılan ilk kişidir! O teravih namazının cemaatle kılınmasını ilk olarak emredendir, O mutayı ilk olarak haram eden kişidir ve O cenaze namazında dört tekbir söylenmesini emreden ilk kişidir!..
    Muhammed b. Sad ‘Tabakat’ adlı kitabının üçüncü cildinde Ömer’den söz ederken şöyle diyor; O Ramazan ayında akşamları kılınan müstehap namazlarının cemaatle kılınmasını emreden ve bu emri İslam beldelerine gönderen ilk insandır. Bu mesele hicretin on dördüncü yılının Ramazan ayında idi. Medine’de kadınlara ve erkeklere cemaat imamı olmaları için iki kişiyi tayin etti.
    İbni Abdul Birr, ‘El-İstiab’ adlı kitabında Ömer’in hayatını yazarken şöyle diyor; ‘Ramazan ayını müstehap ile cemaatleştirip nurlandıran O’dur..!’
    Bu safsata dolu düşüncelerin sahipleri güya Allah ve Resulünün hikmetinden gafil oldukları şeyi, Ömer’in kendi teravih namazı ile tedarik ettiğini mi zannetmektedirler. Oysa ilahi hükümlerin hikmetinde, Allah ve Resulün değil de onları ilahi hükümleri kendi kafalarınca değiştirip ve bunların yorumunu yapanlar gaflete daha da layıktırlar. Allah ve Resulü onun cemaatle kılınmasının hikmetine vakıf olmadıkları için mi tek olarak kılınmasını emrettiler. Acaba Ömer, Allah ve Resulünden daha mı iyi vakıftı? Bu sözü söylemek doğru olur mu? Eğer doğru değilse, Peki Ömer neden Allah ve Resulü tarafından tek olarak kılınması emrolunan ve cemaatle kılınmasına emir verilmeyen, Ramazan ayı müstehab namazlarını cemaate dönüştürdü? Acaba Ömer bu yaptığı işle Allah ve Resulünden öne düşmüyor mu? Allah kullarının Ramazan ayının gecelerinin sessiz derinliklerinde Rableri ile halvet etmeleri, O’nun huzurunda ağlayarak dua ve niyazlarda bulunmaları, O’nun rahmetine göz dikmeleri için müstehab namazları cemaat kaydından çıkarmış ve bu vesileyle kullarının istedikleri gibi tenha bir halde Rablerine yaklaşmalarını sağlamıştır.
    Bunun yanı sıra, müstehab namazların cemaat kaydından çıkarılıp ayrı-ayrı olarak kılınması, Müslümanların evlerinin namazın bereket ve şerafetinden boş kalmamasına neden olur. Bu vesileyle evde bulunan çocuklarda baba-anne ve büyüklerinde görmüş oldukları namazın neşad ve lezzetinin tesiri altında girip ve böylelikle dini öğretileri öğrenirler.
    Abdullah b. Mesud Peygamber Efendimizden şöyle sual etti; Müstehab namazı evde kılmam mı yoksa camide kılmam mı daha iyidir?
    Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular; Benim evimin camiye ne kadar yakın olduğunu görmüyor musun? Buna rağmen ben farz namazların dışındaki namazları evde kılmayı severim.
    Bu rivayeti Ahmed b. Hanbel, İbni Mace ve İbni Hazime kendi müsned ve sahihlerinde nakletmişlerdir.
    Rüknu-d din Abdul Azim b. Abdul Kaviyy Münziri ‘Tarğib ve Tarhib’ adlı kitabının müstehab namazlara tarğib adlı babında Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu nakleder; Ey millet namazlarınızı evlerinizde kılınız. Zira farz namazların dışında en iyi namaz kişinin evinde kıldığı namazlardır. Bu dalda naklolunan rivayetlerin sayıları oldukça fazladır.
    Ama ne yazık ki; ikinci halife bu ilahi değerleri ve hükümleri görmezlikten gelmiş ve kendi mantığına göre farklı-farklı kararlar almıştır.
    Ama şunu iyi bilmek gerekir ki; İslam Şeriatı bu konuya tamamen teveccüh etmişti. İslam dini namazları ikiye ayırmıştır. Vacib namazların cemaatle kılınmasını müstehap etmiş ve müstehap namazları da ayrı sebeplerden dolayı tek kılınmasını emretmiştir. Bu emirleri de böylelikle Allah Resulü İslam ümmetine sünneti aracılığı ile duyurmuştur. Kuran’ı Kerim de Allah’u Teala şöyle buyuruyor; Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. [357]
    Acaba ikinci halife Ramazan ayında akşam kılınan müstehab namazlar meselesinde takınmış olduğu bu tavır ile yukarıdaki ayete göre hangi konuma girmiş olur. Yorumu ve neticeyi okuyuculara bırakıyor ve bu satırların okuyuculara ışık tutmasını diliyoruz.

    alıntı
    "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

    #2
    Ynt: TERAVİH NAMAZI

    Yaziyi okurken okurken aklima su geldi; Hz.Ömer teravihyi cemaatle kildiriyordu cemaate katilmayanlar varmiydi var ise onlara karsi tutumu neydi ? hz.Ali halife oldugunda bunu devam ettirmismi ettirmemismi?
    Allah Bize Yeter!
    O Ne Güzel Vekildir...

    Yorum


      #3
      Ynt: TERAVİH NAMAZI

      Öncelikle bu güzel alıntı için muttaki kardeşim Allah razı olsun Tabi ki Ehlibeyt a.s. hiçbir zaman bidatlara bulaşmadığı gibi onlara karşı mücadele etmişlerdir.
      Ben şahsen Ömerin teravih konusunda ne güzel bidat oldu deyişini bu işin otoritelerinden (sünni hocalar) duydum. Ömerin de bu bidat gördüğü cemaatla teravihe katıldığını sanmıyorum...
      İmam Ali a.s.'ın emirliği döneminde daha önce ortaya çıkmış bidatlarla mücadele edemediği malumumuzdur. Bunların çok sebepleri vardır. Bunlardan en önemlisin o hazretin 4 küsur yıl süren emirliği döneminde üç büyük savaşın kendine dayatılmış olmasıdır. Ki siffin savaşı aylarca sürmüştür. Bu savaşlara hazırlık savaş sonrası yaraları sarmak falan hesaplandığında O a.s. tüm hayatı cephede geçmiş biri olarak elbette bunlarla mücadele edemedi. Mazlum imam Ali a.s. bidatlarla mücadele edemeyişi hakkında: "benden önce ortaya çıkmış 21 noktadadaki bidatları (ki bunları ayrı ayrı sayıyor) kaldırmaya çalışsam etrafımda kimse kalmaz ordum dağılır buyurmuştur ki bu bidaltlarla mücadele edememiştir.

      Yorum


        #4
        Ynt: TERAVİH NAMAZI

        imam Ali as çevresinden insanların dağılması kaygısından dolayımı bidatlerle mücadele etmemiş yani?

        Yorum


          #5
          Ynt: TERAVİH NAMAZI

          [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7301.msg48381#msg48381 date=1250373138]
          Öncelikle bu güzel alıntı için muttaki kardeşim Allah razı olsun Tabi ki Ehlibeyt a.s. hiçbir zaman bidatlara bulaşmadığı gibi onlara karşı mücadele etmişlerdir.
          Ben şahsen Ömerin teravih konusunda ne güzel bidat oldu deyişini bu işin otoritelerinden (sünni hocalar) duydum. Ömerin de bu bidat gördüğü cemaatla teravihe katıldığını sanmıyorum...
          İmam Ali a.s.'ın emirliği döneminde daha önce ortaya çıkmış bidatlarla mücadele edemediği malumumuzdur. Bunların çok sebepleri vardır. Bunlardan en önemlisin o hazretin 4 küsur yıl süren emirliği döneminde üç büyük savaşın kendine dayatılmış olmasıdır. Ki siffin savaşı aylarca sürmüştür. Bu savaşlara hazırlık savaş sonrası yaraları sarmak falan hesaplandığında O a.s. tüm hayatı cephede geçmiş biri olarak elbette bunlarla mücadele edemedi. Mazlum imam Ali a.s. bidatlarla mücadele edemeyişi hakkında: "benden önce ortaya çıkmış 21 noktadadaki bidatları (ki bunları ayrı ayrı sayıyor) kaldırmaya çalışsam etrafımda kimse kalmaz ordum dağılır buyurmuştur ki bu bidaltlarla mücadele edememiştir.
          [/quote]

          Abi aslında İmam Ali gerek kendi döneminde gerekse Diğer halifelerin döneminde bidatlere karşı çıktı,bunlarla mücadele etti ama bidatler o kadar yerleşmişti ve insanlar bu bidatleri o kadar çok sahiplenmişti ki kaldırmaya muktedir olamadı.Yoksa İmamın Bidatlerle mücadele etmediğini söylemek bence doğru bir ifade olmaz.

          Bikaç örnek vermek istiyorum:



          Hz. Ali ilk üç halife zamanında sürekli Resulullah’ın(saa) sünnetini savunmaya çalışmış ama bazı durumlarda bunu başarırken, bazı durumlarda sahabeyi karşına alma pahasına, tek başına kalması pahasına sünneti savunmuş ama yalnız kaldığı için başarılı olamamıştır.

          Süfyan b. Uyeyne, Cafer b. MUHAMMED'den şöyle rivayet ediyor: "Osman, Mina'da hastalandığında Ali onun yanına gitti. Derken, 'Namazı sen kıldır' dediler. Ali 'Ben, Peygamber'in namazı gibi iki rekât kıldırırım' dedi. Orada bulunanlar, 'Hayır, müminlerin emiri Osman gibi dört rekât kıldır' deyince Ali onlarla namaz kılmayı kabul etmedi."
          Mahallî, İbn-i Hazm, c.4, s.270.


          Buharî kendi Sahih'inde taksir (dört rekâtlı namazları yarım kılmak) bölümünde Zührî'den, o da Urve'den, o da Ayşe'den (r) şöyle naklediyor: «"Namaz ilk vacip olduğunda iki rekâttı. Yolculukta namaz iki rekât olarak kaldı. Ama hazır durumda dört rekâta çıktı."Zührî der ki: Urve'ye, "Peki neden Ayşe yolculukta namazı dört rekât tam olarak kılıyor?" diye sordum. Urve şöyle cevap verdi: "O da Osman gibi içtihat etmiş."»
          Sahih-i Buharî, c.2, s.36.

          Gördüğümüz gibi burada Hem Hz Osman hemde Hz Aişe Resulullah'ın açık sünnetine karşı içtihat yolunu seçmiş ve Hz Ali’yi yalnız bırakmışlardır.Halbuki İbni Ömer’in şu hadisini duymamışlar mıydı?



          Buharî, Sahih'inde aynen şöyle nakleder: «Duyduğuma göre, Osman ile Ali (radiyALLAHu anhuma) Mekke-Medine yolu arasında sohbet etmişler. Osman, Temettü haccı ile hac ve umre için lebbeyk demeyi yasaklamış. Ali bunu duyunca her ikisi için de lebbeyk demiş ve lebbeyk demenin her ikisi için de gerekli olduğunu savunmuş. Osman, "Neden benim engellediğim şeyleri yapıyorsun?" diye sorunca Ali şöyle cevap vermiş: "Ben kimsenin sözünü dinleyip de Resulullah'ın sünnetini terk etmem."»
          Sahih-i Buharî, c.2, s.151, Kitab-ı Hac, Temettü ve İkran bâbı.


          gördüğümüz gibi Hz Ali birçok konuda Resulullah’ın sünnetini yaşatmak için halife ve sahabelerle ters düşmüştür mut’a da bu konulardan biridir… ama elbette bazı konularda başarılı olurken bazı konularda ise sahabe onun itirazlarına karşın bildiğini yapmıştır
          Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
          İmam Ali (a.s)

          Yorum


            #6
            Ynt: TERAVİH NAMAZI

            evt haklısın zaten ben de onu ifade ettim . İmam a.s. bidatlarla mücadele etmedi değil edemedi. daha doğru bir deyişle senin dediğin gibi etti de kaldırmaya muktedir olamadı.
            tıpkı Peygamber s.a.a. gibi O hazret de Ömrünün sonuna kadar bazı bidatleri kaldıramamıştır... (dersek sünni görüşle mi konuşmuş oluruz şii kardeşlerim yanılıyorsam düzeltin)

            Yorum


              #7
              Ynt: TERAVİH NAMAZI

              selamunaleykum
              hilal nur bacım daha önce okuduğum kadarıyla imam hz.ali a.s. teravih namazını kaldırmış fakat halk diğer üç halifeye itiraz etmenin dinden çıkaracağı ve canlarından olacağı korkusuyla onlara karşı gelmemiş bidatlerine uymuş imam hz.ali a.s.ye gelince diğer halifelerin hem bidatlerini devam ettirmişler hemde onunla savaşmışlardır
              müminlerin emiri hz.ali a.s. işte böyle bir topluluğa imamlık yapmıştır
              buarada şialarında recep ve şaban aylarında olduğu gibi ramazan ayının her gecesi için ayrı namazları vardır fakat bunlar nafile namazları olduğu için cemaatle kılınmaz bacı can
              ehlibeytin izinde hocam amin rabbim cümleden razı olsun inşaallah
              "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

              Yorum


                #8
                Ynt: TERAVİH NAMAZI

                herşeyi bir kenara bırakalım.Biz teravih namazını kıldığımızda huşu duymuyoruz.Çünkü 32 rekat namazı hızlı hızlı kılıp kalkıyoruz.Oysa namazdakş huşu da önemli değil midir.ben şahsen 32 rekatlık namazı hiçbirşey anlamadan kılmaktansa 2 rekat ihlaslı namaz kılmayı tercih ederim.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: TERAVİH NAMAZI

                  [quote author=kamile link=topic=7301.msg95946#msg95946 date=1279145110]
                  ben şahsen 32 rekatlık namazı hiçbirşey anlamadan kılmaktansa 2 rekat ihlaslı namaz kılmayı tercih ederim.
                  [/quote]

                  Doğru söze ne denilebilir ki.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: TERAVİH NAMAZI

                    [quote author=Murtazaali link=topic=7301.msg95972#msg95972 date=1279172779]
                    [quote author=kamile link=topic=7301.msg95946#msg95946 date=1279145110]
                    ben şahsen 32 rekatlık namazı hiçbirşey anlamadan kılmaktansa 2 rekat ihlaslı namaz kılmayı tercih ederim.
                    [/quote]

                    Doğru söze ne denilebilir ki.
                    [/quote]
                    Haklısınız
                    ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: TERAVİH NAMAZI

                      Türkiye'de ehlisünnet'in kadınları camiye alarak cemaatle kıldıkları tek namaz teravih namazıdır.
                      düşünüyorumda eğer teravif namazı olmasaydı kadınlar hiç bir zaman camide cemaatle namaz kılma şansı bulamazlardı.
                      teravih namazının sıhhati şaibelidir.
                      kadınların birtek cemaatle kıldıkları namaz ne yazıkki doğruluğundan şüphe edilen teravih namazıdır.
                      halbuki cuma namazlarının erkek ve kadınların cemaate iştirak etmesiyle kılınması sünnettir.
                      Ama ne yazıkki ehlisünnet alemi gerçek olan bir sünnetin ihyasını kadınlardan esirgeyerek,sünnet olmayan teravih namazına müsade ediyorlar.
                      bundada akıl sahipleri için bir ibret olduğunu düşünüyorum.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: TERAVİH NAMAZI

                        Teravih namazının cemaatle kılınması kesınlıkle yoktur.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: TERAVİH NAMAZI

                          selamunaleykum
                          zülfikar darbesi doğru söylüyorsun hiç bu açıdan düşünmemiştim açıkçası
                          çok innce ve önemli bir detay bence
                          "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: TERAVİH NAMAZI

                            [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7301.msg48381#msg48381 date=1250373138]
                            Tabi ki Ehlibeyt a.s. hiçbir zaman bidatlara bulaşmadığı gibi onlara karşı mücadele etmişlerdir.[/quote]

                            [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7301.msg48381#msg48381 date=1250373138]İmam Ali a.s.'ın emirliği döneminde daha önce ortaya çıkmış bidatlarla mücadele edemediği malumumuzdur. [/quote]

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: TERAVİH NAMAZI

                              [quote author=zeydiyye link=topic=7301.msg98302#msg98302 date=1280939338]
                              [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7301.msg48381#msg48381 date=1250373138]
                              Tabi ki Ehlibeyt a.s. hiçbir zaman bidatlara bulaşmadığı gibi onlara karşı mücadele etmişlerdir.[/quote]

                              [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7301.msg48381#msg48381 date=1250373138]İmam Ali a.s.'ın emirliği döneminde daha önce ortaya çıkmış bidatlarla mücadele edemediği malumumuzdur. [/quote]


                              [/quote]

                              bu uyarı niteliğindeki alıntınız için teşekkürler. büyük bir çelişki ve zıtlık var yazdığım bu iki cümlede. bu zıtlık zahiri olup açıklanmadığından kaynaklanıyor..

                              ancak konunun bütünlüğü içinde bir çelişki yok. burdaki sadece bir ifade hatası. şöyle düzeltebiliriz:

                              Ehlibeyt a.s. Hz. Ali a.s. da dahil tüm hayatları boyunca hiç bir zaman bid'atlere dalmadılar ve bu bid'atlarla da güçleri yettiğince mücadele ettiler.

                              Ancak bu konuda bidatları kaldırdıkları söylenemez. Örneğin İmam Ali a.s. da tüm bid'atlarla mücadele edecek zamanı ve gücü kendisinde bulamadı. teravih namazını iptal ettirmek için oğullarını görevlendirdiği halde bir çok başka bid'at için bir tedbir alacak gücü de zamanı da kendinde bulamadı. Bunu kendisi de ifade etmektedir hutbelerinde...

                              bu durum açıkça ortada iken şimdi Kur'an'ı korumak varlık nedeni olan Ehlibeyt a.s.'ın bid'atlerle mücadele etmediklerini söyleyebilir miyiz? ya da Ali a.s. dönemine (ki tek iktidar olmuş Ehlibeyt imamıdır) bakıp bidatların tamamıyla mücadele edip onları kaldırabilmiştir diyebilir miyiz?

                              tabi ki hayır...

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X