Ynt: nasıl şii oldum
İnsan sadece bilgisi ile tercihini yapan bilgisi her şey demek olan biri değil. Duygunun da insan davranış ve inançlarını seçişte, dünya görüşünü belirlemede yarıdan az bir etki oluşturmuyor bence…
İşte benim yaşamımda bunu çok açık görüyorum
Yeni okulum Anadolu İHL’de artık hayatım biraz sukuna ermiş eski okuldaki zulme başkaldırı sebebiyle oluşan stresli ve gergin yaşamım sona yerini daha mantıklı düşünmeye bırakmıştı. Durdum düşündüm ne oldu diye nasıl oldu da eski okulumda başarılı olamadım..
Neden insanlar bana destek vermedi! 70 öğretmen aralarında başörtüsünden açığa alınmış ama sonra yeniden afla geri alınmışları ve en önemlisi ilahiyat mezunu 30 kadar öğretmen vardı. Onlar da derslerde dini öğretiyorlar Hz. Peygamber (S.A.A) in mücadelesini gönderiliş nedenin açıklıyorlardı. Ama neden bana destek vermedi? Vermemişlerdi. Oysa ben 3 yıl orda çalışmıştım o okulun işgaline kadar yaşanan sürecin başından beri orda çalışanlar haksızlıklara hep tanık olanlar vardı ve benim tüm bilgilerimi onlar oluşturuyordu yolsuzluklarla ilgili. Peki neden kendileri çalışmadılar neden ben çok tepki gösterdim
Ters giden bi şeyler olmalıydı. Bu kadar ilahiyatçı bu zulüm karşısında tını çıkmıyorsa bunların inançları, yetişme tarzları sorgulanmalı değil miydi? En azından tayin isteyip gitmek onların elindeydi…
Yalnız kalmak gücüme gitmişti hem de çok çünkü rakiplerim daha güçlü çıkmışlardı ve ben yalnız kaldığım için başarısız olmuştum…
Kızdım küstüm… ancak sorgulamaya başladım
İyi ki de destek vermemişler ve ben sorgulamaya başlamışım inancımı.. bu sayede Allah(c.c.) karşıma ne kapılar açmıştı…
Peki ben haklı olduğum bu davamda neden kendimi güçsüz hissetmiştim.. neden kendime birilerini destekçi arıyordum hani doğru bildiğin yolda tek de olsan gidecektin, buna inanıyordum ve bu yolda yalnız kalacağımı baştan da biliyordum o halde neden güçsüz kalmış yenilmiştim duygu dünyamda…
Oysa imam Hüseynde a.s. ve diğerlerinde bu hiç böyle değildi. İmam Hüseyn a.s. herkesin kendine arka döndüğü yalnız bıraktığı Kerbela çölünde 30000 kişiye karşı koymuştu. Bu gücü nereden bulmuştu. Sanki tüm maddi güçler onun emrindeymiş askeriymiş gibi davranıyordu. Ne bir yenilgi ne bir pişmanlık ne bir geri adım… bu bizim gibi normal bir insan için mümkün müydü, halkın alkışını hiçe sayan gücü davasının doğruluğundan aldığını söyleyen ve buna inanan ben neden yenilmiş kaçmıştım… neden yanıma kimse aramıştım
Demek imam Hüseyn a.s. hiç de sunni anlayışın anlattığı gibi bir “insan kahraman” değildi. Bir sıradan insan değildi.
Bu ancak bir masum ve ehlibeyt tavrıydı. Bu farktan başka bir şey değildi… sunni anlayış bunu izah edemiyordu işin kötü tarafı kendini sunni dışında tutan mutezile pozitivizminde de bunun bir mantığı yoktu…
Diğer imamlar bundan farklı değildi.. imam Hasan a.s.ın yalnızlığı çok daha korkunçtu sunnilik açısından o yüzden çoğu sunni ona akıl vermek zorunda hissederdi kendini….
Kararımı vermiştim bu sırrı çözecek ve imamların hayatını öğrenecektim bu gücü nereden bulmuşlardı…
Ve daha çok okumalıydım…
Okudum da elhamdülillah
Şimdilerde hala sunni çevremle tefsir sohbetine devam ediyorum.. onları şianın karşısında samimi bulmuyorum sıradan sunni değil çevrem akıllı okuyan ve inkılapçı…
Ancak diyorlar ki elleri bağlamak ve birkaç basit şii sunni farklılığından ibaret görüyorlar şia ile sunnilik arasındaki farkı…
Diyorlar elleri açmak önemli değil bu teferruat
Oysa benim devrimim ellerimi çözmekle başladı o bir açılımdı ellerimi ben açtım gönlümü de Rabbim şiaya elhamdülillah
Samimi değiller dedim çünkü onlar açısından elleri çözüp kılmak o kadar önemli değil ama bizim açımızdan önemli o zaman bizim için çözsünler nitekim benim karşıma selpak satan bir çocuk çıktı ben benim için önemsiz olduğu için 25 kuruşu hemencecik veriverdim hiç zorlanmadım..
Oysa onlar hadislerden delilini gördüklerinde bile ellerini bağlamadan namaz kılamıyorlarsa demek ki önemsiz değil kendileri için
Şii sunni ayrılıkları o kadar önemsizse neden şii camilere gitmiyorlar. Gittiklerinde neden kendilerini çok garip hissediyorlar…
Ben ilk kez şii camiine gittiğimde duygu ve fikir olarak kendimi Şiilere yakın hissetmeme, bir çok konuyu halletmiş olmama rağmen o kadar büyük bir şey olmuştu ki kıldığım namazdan hiçbir şey anlamadım sonradan tekrarlamayı bile düşündüm. Bizi sunni iftiralar o kadar şartlandırmış ki hoca fatihayı biz sunniler gibi mi okuyacak diye diken üzerinde dinlemiştim.
Hiç unutmam şii olduğumu kendi kendime mutlulukla haykırmamdan sonra bile tereddütlerim bitmemişti. En ileri düzey bir şii camiinde imam hutbede haşr suresinin son ayetlerini okuyordu. Euzu billahimineş şeydanir racim …Yüsebbihu lehu ma fissemavati va “ma fil” erd diye okudu ben hah eyvah dedim işte farklı Kur'an var demek sunni alimlerin söyledikleri doğruymuş Şiiler farklı Kur'ana inanıyorlarmış iran basımı bir Kur'an isteyecektim neyse ki bir diğer camiinin hocasına sorduğumda Kur'an ın farklı olmadığını o imamın yanlışlığı olduğunu açıkladı… böylece cami hocalarının da masum olmadığını öğrenmiş oldum…
Oysa ben küçüklüğümde iran radyosundan Kur'an okunuşunu az duymamıştım. Onlardan bu kadar Kur'an dinlemiş olmama rağmen ben bile Şiilerin farklı Kur'ana sahip oldukları iftirasına inanmışsam diğer sunnileri siz düşünün…
Amacım vahdet konusunda tatlı hayaller kuranları ümitsizliğe sevkedip verimli çalışmalarını ve bu büyük hayır faaliyetinden geri kalmalarına sebep olmak gibi ağır bir vebal yüklenmek değil… istiyorum ki bir sunni böyle hissediyor ve böyle faaliyetler var sömürgeci emperyalistler tarafından yürütülen…
Artık kendimi mutezile ve şii olarak tanımlamıyordum
Şiiydim elhamdülillah
Bir kuş gibi hafiftim
Sistem düşünce ve inanç sorunlarım sona ermiş sahte inanç taşıma ve bu yüzden azaba uğrama korkum dinmişti. Bunun böyle olması gerekir ama sunni inanç böyle diyor ben aklıma yatmasa da inanmalıyım demiyordu. Yüreğimle aklım kalbimle hislerim uyum içine geçmişti.
Huzur doldu içim
Ve Şiilere karşı çok derin sevgi beslemeye başladım onlar benim bu yaşta ulaştığım doğrulara doğuştan sahiptiler… demek bu kadar nimete layıklarmış…
Onların hizmetçisi olmak istiyordum..
Bu sayede ben de belki geçmişimi telafi edebilir Allah(c.c.) katında derecemi yükseltebilirdim
Her hafta camiye gidiyordum
Ancak sunni dünyadaki kadar dini sohbetler yoktu Şiilerde…
Bi sohbet buldum evim uzak olmasına rağmen her hafta aralıksız oraya devam ettim sanki yeniden doğmuş gibiydim oraya gittiğimde bambaşka bir alemde hissediyordum kendimi
Artık hangi birini eleştireceğim dediğim sunni toplantılarda olduğu gibi kendimi diken üstünde, tedirgin hissetmiyordum…
Elhamdülillah
Hayatımın bundan sonrası geride kalan kardeşlerimi de şii yapmak Şiiliğin gelişmesini sağlamak olmalıydı.. bunun için her türlü çalışmaya fedakarlığa hazırdım…
Arayışım hep şianın, mazlum ehlibeyt izleyicilerinin adaleti kuracağı dünya hakimiyetini gerçekleştirmenin yolları olacaktı artık…
Ve o marşı devrim marşını bulmak olacaktı
Çünkü hala içimde sıcacık esen o marşın zahirini bulamamıştım…
Onun sayesinde bir dünyayı bırakmış başka bir dünyaya geçmiştim
Neler değişmişti
Ama hala onu bulamamıştım….
Aramam hep devam edecekti….
-bitti-
İnsan sadece bilgisi ile tercihini yapan bilgisi her şey demek olan biri değil. Duygunun da insan davranış ve inançlarını seçişte, dünya görüşünü belirlemede yarıdan az bir etki oluşturmuyor bence…
İşte benim yaşamımda bunu çok açık görüyorum
Yeni okulum Anadolu İHL’de artık hayatım biraz sukuna ermiş eski okuldaki zulme başkaldırı sebebiyle oluşan stresli ve gergin yaşamım sona yerini daha mantıklı düşünmeye bırakmıştı. Durdum düşündüm ne oldu diye nasıl oldu da eski okulumda başarılı olamadım..
Neden insanlar bana destek vermedi! 70 öğretmen aralarında başörtüsünden açığa alınmış ama sonra yeniden afla geri alınmışları ve en önemlisi ilahiyat mezunu 30 kadar öğretmen vardı. Onlar da derslerde dini öğretiyorlar Hz. Peygamber (S.A.A) in mücadelesini gönderiliş nedenin açıklıyorlardı. Ama neden bana destek vermedi? Vermemişlerdi. Oysa ben 3 yıl orda çalışmıştım o okulun işgaline kadar yaşanan sürecin başından beri orda çalışanlar haksızlıklara hep tanık olanlar vardı ve benim tüm bilgilerimi onlar oluşturuyordu yolsuzluklarla ilgili. Peki neden kendileri çalışmadılar neden ben çok tepki gösterdim
Ters giden bi şeyler olmalıydı. Bu kadar ilahiyatçı bu zulüm karşısında tını çıkmıyorsa bunların inançları, yetişme tarzları sorgulanmalı değil miydi? En azından tayin isteyip gitmek onların elindeydi…
Yalnız kalmak gücüme gitmişti hem de çok çünkü rakiplerim daha güçlü çıkmışlardı ve ben yalnız kaldığım için başarısız olmuştum…
Kızdım küstüm… ancak sorgulamaya başladım
İyi ki de destek vermemişler ve ben sorgulamaya başlamışım inancımı.. bu sayede Allah(c.c.) karşıma ne kapılar açmıştı…
Peki ben haklı olduğum bu davamda neden kendimi güçsüz hissetmiştim.. neden kendime birilerini destekçi arıyordum hani doğru bildiğin yolda tek de olsan gidecektin, buna inanıyordum ve bu yolda yalnız kalacağımı baştan da biliyordum o halde neden güçsüz kalmış yenilmiştim duygu dünyamda…
Oysa imam Hüseynde a.s. ve diğerlerinde bu hiç böyle değildi. İmam Hüseyn a.s. herkesin kendine arka döndüğü yalnız bıraktığı Kerbela çölünde 30000 kişiye karşı koymuştu. Bu gücü nereden bulmuştu. Sanki tüm maddi güçler onun emrindeymiş askeriymiş gibi davranıyordu. Ne bir yenilgi ne bir pişmanlık ne bir geri adım… bu bizim gibi normal bir insan için mümkün müydü, halkın alkışını hiçe sayan gücü davasının doğruluğundan aldığını söyleyen ve buna inanan ben neden yenilmiş kaçmıştım… neden yanıma kimse aramıştım
Demek imam Hüseyn a.s. hiç de sunni anlayışın anlattığı gibi bir “insan kahraman” değildi. Bir sıradan insan değildi.
Bu ancak bir masum ve ehlibeyt tavrıydı. Bu farktan başka bir şey değildi… sunni anlayış bunu izah edemiyordu işin kötü tarafı kendini sunni dışında tutan mutezile pozitivizminde de bunun bir mantığı yoktu…
Diğer imamlar bundan farklı değildi.. imam Hasan a.s.ın yalnızlığı çok daha korkunçtu sunnilik açısından o yüzden çoğu sunni ona akıl vermek zorunda hissederdi kendini….
Kararımı vermiştim bu sırrı çözecek ve imamların hayatını öğrenecektim bu gücü nereden bulmuşlardı…
Ve daha çok okumalıydım…
Okudum da elhamdülillah
Şimdilerde hala sunni çevremle tefsir sohbetine devam ediyorum.. onları şianın karşısında samimi bulmuyorum sıradan sunni değil çevrem akıllı okuyan ve inkılapçı…
Ancak diyorlar ki elleri bağlamak ve birkaç basit şii sunni farklılığından ibaret görüyorlar şia ile sunnilik arasındaki farkı…
Diyorlar elleri açmak önemli değil bu teferruat
Oysa benim devrimim ellerimi çözmekle başladı o bir açılımdı ellerimi ben açtım gönlümü de Rabbim şiaya elhamdülillah
Samimi değiller dedim çünkü onlar açısından elleri çözüp kılmak o kadar önemli değil ama bizim açımızdan önemli o zaman bizim için çözsünler nitekim benim karşıma selpak satan bir çocuk çıktı ben benim için önemsiz olduğu için 25 kuruşu hemencecik veriverdim hiç zorlanmadım..
Oysa onlar hadislerden delilini gördüklerinde bile ellerini bağlamadan namaz kılamıyorlarsa demek ki önemsiz değil kendileri için
Şii sunni ayrılıkları o kadar önemsizse neden şii camilere gitmiyorlar. Gittiklerinde neden kendilerini çok garip hissediyorlar…
Ben ilk kez şii camiine gittiğimde duygu ve fikir olarak kendimi Şiilere yakın hissetmeme, bir çok konuyu halletmiş olmama rağmen o kadar büyük bir şey olmuştu ki kıldığım namazdan hiçbir şey anlamadım sonradan tekrarlamayı bile düşündüm. Bizi sunni iftiralar o kadar şartlandırmış ki hoca fatihayı biz sunniler gibi mi okuyacak diye diken üzerinde dinlemiştim.
Hiç unutmam şii olduğumu kendi kendime mutlulukla haykırmamdan sonra bile tereddütlerim bitmemişti. En ileri düzey bir şii camiinde imam hutbede haşr suresinin son ayetlerini okuyordu. Euzu billahimineş şeydanir racim …Yüsebbihu lehu ma fissemavati va “ma fil” erd diye okudu ben hah eyvah dedim işte farklı Kur'an var demek sunni alimlerin söyledikleri doğruymuş Şiiler farklı Kur'ana inanıyorlarmış iran basımı bir Kur'an isteyecektim neyse ki bir diğer camiinin hocasına sorduğumda Kur'an ın farklı olmadığını o imamın yanlışlığı olduğunu açıkladı… böylece cami hocalarının da masum olmadığını öğrenmiş oldum…
Oysa ben küçüklüğümde iran radyosundan Kur'an okunuşunu az duymamıştım. Onlardan bu kadar Kur'an dinlemiş olmama rağmen ben bile Şiilerin farklı Kur'ana sahip oldukları iftirasına inanmışsam diğer sunnileri siz düşünün…
Amacım vahdet konusunda tatlı hayaller kuranları ümitsizliğe sevkedip verimli çalışmalarını ve bu büyük hayır faaliyetinden geri kalmalarına sebep olmak gibi ağır bir vebal yüklenmek değil… istiyorum ki bir sunni böyle hissediyor ve böyle faaliyetler var sömürgeci emperyalistler tarafından yürütülen…
Artık kendimi mutezile ve şii olarak tanımlamıyordum
Şiiydim elhamdülillah
Bir kuş gibi hafiftim
Sistem düşünce ve inanç sorunlarım sona ermiş sahte inanç taşıma ve bu yüzden azaba uğrama korkum dinmişti. Bunun böyle olması gerekir ama sunni inanç böyle diyor ben aklıma yatmasa da inanmalıyım demiyordu. Yüreğimle aklım kalbimle hislerim uyum içine geçmişti.
Huzur doldu içim
Ve Şiilere karşı çok derin sevgi beslemeye başladım onlar benim bu yaşta ulaştığım doğrulara doğuştan sahiptiler… demek bu kadar nimete layıklarmış…
Onların hizmetçisi olmak istiyordum..
Bu sayede ben de belki geçmişimi telafi edebilir Allah(c.c.) katında derecemi yükseltebilirdim
Her hafta camiye gidiyordum
Ancak sunni dünyadaki kadar dini sohbetler yoktu Şiilerde…
Bi sohbet buldum evim uzak olmasına rağmen her hafta aralıksız oraya devam ettim sanki yeniden doğmuş gibiydim oraya gittiğimde bambaşka bir alemde hissediyordum kendimi
Artık hangi birini eleştireceğim dediğim sunni toplantılarda olduğu gibi kendimi diken üstünde, tedirgin hissetmiyordum…
Elhamdülillah
Hayatımın bundan sonrası geride kalan kardeşlerimi de şii yapmak Şiiliğin gelişmesini sağlamak olmalıydı.. bunun için her türlü çalışmaya fedakarlığa hazırdım…
Arayışım hep şianın, mazlum ehlibeyt izleyicilerinin adaleti kuracağı dünya hakimiyetini gerçekleştirmenin yolları olacaktı artık…
Ve o marşı devrim marşını bulmak olacaktı
Çünkü hala içimde sıcacık esen o marşın zahirini bulamamıştım…
Onun sayesinde bir dünyayı bırakmış başka bir dünyaya geçmiştim
Neler değişmişti
Ama hala onu bulamamıştım….
Aramam hep devam edecekti….
-bitti-
Yorum