SÜNNİLİĞİ ARAŞTIRIRKEN ŞİA İLE TANIŞTIM
Evet sevgili kardeşlerim . İtiraf etmek gerektir ki ben bundan sekiz yıl kadar önce başladığım mezhepler arası mukayese araştırması esnasında amacım Dört Sünni Mezhep arasında mukayese yapmaktı. Ancak tesadüfler beni Şiaya taşıdı. Bugün itibarı ile başlayacağım bu konu başlığında ileriki süreçte de yine ilavelerini yapacağım hususlar beni EHL'İ-ŞİA'ya doğru sürükledi. Burada ise elde ettiğim ve inşaallahu teala ileride elde edeceğim tüm verileri sizlerle paylaşmak istiyorum.BİSMİLLEEHİRRAHMEENİRRAHIYM
1.) Gadir Hum’da Hz.Ali (A.S.)’a tevdi olunan EMİYR’UL-MU’MİNİYN vazifesine tanık oldum.
2.) Onun akabinde yıllar boyunca isminin başına HAZRET etiketini koydurarak bizlere taltif ettirilen kişilerin bu hutbe dolayısıyla bizzat Rasul-u Ekrem’i (A.S.S.) şehid etmeye karar vermelerini ibretle müşahade ettim.
3.) Bunda muvaffak olamayacaklarını anlayınca Hz.Ali’yi gözlerine kestirerek ve aleyhinde elbirliği edeceklerine dair yeminler ettiklerini ve bu yemin edenler arasında 5000’den fazla hadisin rivayetçisi olan Ebu Hureyre’nin de bulunduğunu hayretler içerisinde seyrettim.
4.) Sünnilerin ellerin bağlanması esasına göre namaz kılan diğer üç mezhebi olan Hanefi, Şafii ve Hanbelilerin ise bu el bağlama olayını hangi hadise dayandırdıkları hususunda yaptığım araştırma neticesinde tahmin edin bakalım hangi hadis rivayetçisine ulaştım !!!!! Elbette ki sahte hadis rekortmeni Ebu Hureyre !!!!!
5.) Bu hususun araştırması esnasında 657 sayılı kanuna tabii olan bir NAMAZ KILDIRMA MEMURU’na sorduğum soru üzerine memurun bana verdiği cevap ilginçti ; “HİÇ ÖYLE ŞEY OLUR MU. EBU HUREYRE PEYGAMBERİN ÖVGÜSÜNE MAZHAR OLMUŞ BİR KİŞİLİKTİR. RİVAYET ETTİĞİ HADİSLERİN BAZILARININ !!!!! ASILSIZ ÇIKMASI ONA BÖYLE İTHAM ETMENİ GEREKTİRMEZ.”
Bense kendisine “SAYIN HOCAM HZ.RASUULULLAHIN EBU HUREYREYE OLAN ÖVGÜSÜ İLMİYLE ALAKALI DEĞİL KEDİLERE OLAN DÜŞKÜNLÜK VE ŞEFKATİYLE ALAKALIDIR. BU ÖVGÜ ONUN DOĞRULUĞUNU YANSITICI BİR OLGU DEĞİLDİR” dediğimde derhal lafı değiştirmek ve yanımdan ayrılmak zorunda kalmıştır.
6.) Namazın rüknü hususunu incelediğimde de yine Sünni mezheplerin kendi aralarında tutarsızlıkların olduğunu, mesela Maliki mezhebinin tıpkı Ehli Şia gibi elleri açık bir şekilde namazı kıldığını, Şafii mezhebinin sabah namazları esnasında ikinci rekatlarda tıpkı Ehli Şia’nın her namazının ikinci rekatında olduğu gibi Kunut Duası okuduğunu gördüm. Yine Şafiilerin Şia'nın gerekçesinin aynısını gerekçe göstererek Sünnet namazlarını kılmadıkları ve bu hususta da Şİİ FIKHINI TASVİYP ETTİKLERİ dikkatimden kaçmadı.
7.) Türkiye Cumhuriyetinin birçok yerinde Ramazan ayında Müezzinlerin saat yanlışlıkları dolayısıyla erken ezan okumalarından binlerce Sünni Müslümanın Orucunun mundar olduğu hissi uyanmıştır ve halen de bu durum düzeltilememektedir. Bu durumun düzeltilmesi için de tek çözüm yine Ehli Şia’nın içtihadından geçmektedir. Zira Ehli Şia bu oruç ve namaz hususunda kesin ve geçerli yöntemini koymuştur. Akşam güneş batımından itibaren güneşin kızıllığı kaybolduktan sonra iftarın açılacığını bilen hiçbir Şii ; okunan ezanın erken okunmuş olmasına tevessül etmez ve zaten bilmekte olduğu doğruyu uyguladığından dolayı da hata yapma şansı dahi kalmaz.
8.) Teravih namazının ...EDİT... Ömer tarafından icad edilmiş bir namaz olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Bir çok oryantal Sünni için bu namaz RAMAZAN AYININ OLMAZSA OLMAZIDIR!!!!! Ancak yılın 11 ayı boyunca her türlü günahı işlemekten asla geri durmayan bu tür oryantallerin 11 ayda bir gelen bu ay içerisinde günahlarını askıya alarak ayın bitimiyle birlikte yine eski teranelerini okumaya devam etmeleri oldukça anlamlıdır. Bunun yanı sıra Farz ve Sünnet namazlarını kılmaya asla yanaşmayan bu oryantallerin ...EDİT... Ömer tarafından geliştirilmiş olan ve VACİP dahi denilemeyen bir namazı kılmakta birbirileri ile adeta yarışmaları ve kılmayanları da esefle kınamaları ilginçtir.
9.) Hazır SÜNNET namazından bahs etmişken şunu da anlatmadan geçmek istemiyorum; Hiçbir Şii; Sünnet namazı diye bir namazın olmadığını ve Peygamberin böyle bir namazı asla kılmadığını iddia etmemektedir. Ehli Şia sadece “ALLAHA KARŞI YÜKÜMLÜLÜK OLAN FARZ GÖREVLERİ DURURKEN PEYGAMBER EFENDİMİZİN KILDIĞI NAMAZ TAKLİYD EDİLEMEZ” demektedir. Ancak buna rağmen Ehli Şiadan bir çok insanın da yine Sünnet namazlarını kılmakta oldukları görülmektedir. Yani Ehli Şia bu hususta mensuplarını hür bırakmıştır.
10.) Hz.Rasuulullah’ın ölüm öncesi sekerat anında bir katip çağrılmasını ve bir şeyler yazdırmak istediğini beyan etmesi üzerine ...EDİT... Ömer’in durduk yere “VALLAHİ PEYGAMBER ÖLÜM ANINDA OLDUĞUNDAN NE DEDİĞİNİ BİLMİYOR. PEYGAMBER ŞUURUNU YİTİRDİ” demesi ve son peygamberin son sözlerini insanlara açıklamasına engel olması ne kadar çirkince bir tavır değilmi ?
11.) ...EDİT... Ömer’in kılıcını çekerek masum halka hitaben “KİM Kİ MUHAMMED ÖLDÜ DERSE ONU İŞTE BU KILIÇLA LİME LİME EDERİM” demesineki asıl amaç neydi ki ? Neden halkı bu ölümden haberdar etmek istemiyordu ? Yoksa birileri bu esnada içeride hummalı bir şekilde Hz.Aliyi nasıl bertaraf edeceklerini ve yerine kimi getireceklerini mi tartışıyorlardı ?
12.) Hz.Rasuulullah’ın vefatını bekleyen ve hemen akabinde de daha sekerat anı biter bitmez defin ve cenaze merasimi yerine DİKTATÖRLÜK girişimlerini başlattıklarını dudaklarım uçuklaya uçuklaya okudum.
13.) Bütün bunları araştırırken “BELKİ DE ŞİA YALAN SÖYLÜYORDUR. SONUÇTA ONLAR DA İNSANDIR VE YALAN SÖYLEME VE YANLI YAYIN YAPMA EĞİLİMİNDE OLABİLİRLER“ diyerek bütün bunları SÜNNİ kaynaklarında da araştırdım.
14.) Bir çok Sünni kaynağının da aynı paralel de olduklarını ve bu kaynakları gizleme cesaretini gösteremediklerini gördüm. Hatta birçok Sünni ilim adamının da bütün yüreği ve cesareti ile bu hususları tıpkı Şii kaynaklarında geçtiği gibi kaleme aldıklarını gördüm.
15.) Hep merak etmiş ve hep sormuşumdur “NEDİR BU KERBELA WAK’ASI” diye. Ancak bana verilen cevaplar genelde GÜNÜ KURTARICI nitelikte olup doyurucu değil ALENEN KISITLAMALAR ile dolu olurdu. Yani kısıtlamalardan maksat ise “KAPAT KONUYU. BU KONU OLDUKÇA DERİN VE SAKAT !!!!! BU KONU SENİ BENİ AŞAR” türünden vaz geçirmeye yönelik kısıtlamalar.
16.) Ulaşabildiğim bir çok Sünni ilim adamına “ŞAYET SEN O GÜN TESADÜFEN KERBELADA OLSAYDIN HZ.HÜSEYN’İN YANINDA MI YER ALIRDIN YOKSA VELED-İ ZİNA OLAN YEZİD’İN (L.A.) TARAFTARI MI OLURDUN ?” sorusunu hepsi de “SAÇMALAMA. ELBETTEKİ HZ.RASULULLAAHIN EVLADININ YANINDA OLURDUM.” diye cevaplamaktaydı.
17.) Hele hele Hz.Hüseyn’in Şam’a getirilen mübarek başı Yezid tarafından alınarak havaya kaldırılıp “HAŞİMİLERDEN BEDİR’İN İNTİKAMINI NİHAYET ALDIM” demesi onun asıl maksadının ne olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Unutulmamalıdır ki Bedir Savaşı Allahın inayeti ile Hz.Ali (A.S.) sayesinde zafere dönüşmüş ve Emevi Diktatörlüğünün atası olan Ebu Süfyan’a bağlı birlikler darmaduman edilmiştir. İşte bu Bedir Zaferi Yezid (L.A.)’in nazarında bir Müslüman – Putperest Savaşından ziyade HAŞİMİ – SÜFYANİ mücadelesi idi ve işte Hz.Hüseyn’in mübarek başı kesilerek ve Ehl’i-Beyt çocukları baş açık yalın ayak, günlerce aç ve susuz bırakılıp çölde yaya yürütülerek Şam’a getirilmiş ve Şam’da da maalesef esaretle hakarete maruz bırakılmışlardır.
18.) Hz.Rasuulullah bir Hadis-i Şerif’inde “Ebu Süfyanın soyuna Hilafet Makamı KAPALIDIR KAPALIDIR KAPALIDIR” şeklinde üç kez üzerine basa basa ziktremesi ayrıca mana içermektedir.
19.) Müslümanlar’a yıllar boyunca her türlü zulüm ve cefayı reva gören Muaviye (L.A.) her ne hikmetse birden bire Müslüman olmaya karar vermiş ve bu kararı tam da Mekke’nin fethine birkaç saat kala cereyan edivermiştir. Ne kadar geç ve ne kadar mide bulandırıcı bir karar değilmi ?
20.) Sünni alemini tam seksen küsür yıl müddetince DİKTATÖRLÜK ve BASKI ile yöneten MUAVİYE ve AVANESİNİN putperestlikten henüz kurtulmadan sadece canlarını kurtarmak ve emniyet içerisinde yaşamak için Müslüman olmuş birer yalancı olduklarını görmeye davet ediyorum.
21.) Sünni alemini hegemonya altında tutan bu kafatasçı Emevi Rejiminin bu süre zarfında ürettirdiği veya üretilmesini finanse ettirdiği sahte hadis sayısının toplamda 650.000’den daha fazla sayıda olduğu bizzat Sünni bir alim olan ve Sünni kesim tarafından 1000 YILIN İMAMI ünvanıyla anılan Buhari tarafından SAHİYH’İ-BUHAARİY isimli eserde kaleme alınarak belgelenmiştir. Ben bu vesiyle ile Ehli Sünneti içindeki çürük ve sahte hadisleri ayıklamak üzere bir KOMİSYON KURMAYA davet ediyorum.
22.) Uzunca bir zaman boyunca Şiilerin ikindi ve yatsı namazlarını KILMADIKLARI bize empoze edilmişken; Yapmış olduğum araştırma neticesinde aslında bu namazları kıldıkları ve öğle veya akşam namazını kılıp dört rekatlık bir namaz boşluğu kadar bekleyip ondan sonra NAMAZI CEM ETME hususuna müracaat ettiklerini gördüğümde bana anlatılanların koskocaman birer yalan ve iftira olduğunu gördüm.
Hatta ben dahi uzunca bir süre boyunca bu yalanın etkisiyle Şia’yı yadırgamıştım. Ancak Hz.Peygamberin MİNA ve MUZDALİFA arasındaki bölgede aynı içtihadı uygulamış olduğunu görünce kendimden utandım ve akabinde de iftiraya maruz kalan EHL-İ ŞİA’dan özür dileme ihtiyacı hissettim. Kardeşlerimin tamamından eski düşüncelerimden dolayı özür diliyorum. Zira araştırmaya girişimden önce bana anlatılanlar aynen bunlardı.
23.) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kafasında ve hayalinde üretmiş olduğu Sözde Sünniliğinin gerçeği kesinlikle yansıtmadığı ve günümüz Sünnilerinin mantıklı sorularının cevaplarının dahi Diyanet İşleri (SÜNNİ İŞLERİ) Başkanlığı tarafından artık cevaplanamadığı ve sadece geçmiş döneme ait soruların cevaplarının ALO FETVA denilen bir sistemle verilebildiği ancak bugünle alakalı yeni gündeme gelen konuların cevaplanamadığı artık kesinlik kazanmıştır.
24.) Sünniler son bin yıldan beridir GÜNCEL İÇTİHAD yapamamakta ve sürekli olarak dört mezhep büyükleri olan İmam Şafii, İmam Hanbel, İmam Malik ve İmam Ebu Hanifeye ait olan sözleri tıpkı iftarda yenen yemeğin sahurda da yenilmesi gibi pişirip pişirip sofraya getirmekte ve artık bu yemek istenen lezzeti Sünnilere verememektedir. Kısacası Süniler için İÇTİHAD YOLU TAM 1000 YILDAN BU YANA KAPANMIŞTIR. Zira doğruluğu anlatan bir yol için içtihad kapısı kapanamaz ve mutlaka açık bir kapı bulunarak izahat sağlanır. Demek ki Sünni mantalite ve Sünni Ekol 21.Yüzyılın gelişi ve modern çağın ihtiyaçları ile birlikte izahat kapılarını maalesef kapatmaya başlamıştır.
(Sn Üyemiz, site kuralları gereği müslümanların bir çoğunluğunun mensubu bulunduğu ekolün saygın gördüğü büyüklerine hakaret yasaktır. İlgili yerler editlenmiştir daha dikkatli yazmanız dileğiyle..Qom_u_aşk )
Yorum