Selam Aleykum
Rahman ve Rahim ALLAH adıyla
Hamd alemlerin rabbi ALLAH'a mahsustur.Salat ve selam iki cihan serveri dininin tebliğcisi sırrının koruyucusu Mevlamız Ebu'l-Kasım Muhammed Mustafa'ya ve onun her çeşit hatadan şekten şüpheden günahtan masum kılınan Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun.
nasıl şii olduk yerine nasıl özümüze döndük desek daha iyi olur çünkü ALLAH-u Teala her müminin kalbine Ali(as) sevgisini yerleştirip bu dünyaya göndermiştir ama aile çevre vs gibi durumlardan ötürü bunun üzeri örtülmüş olabilir ben kendimi böyle görüyorum çünkü Gadir olayı Menzilet hadisi vb konular hakkında hiçbir bilgisi olmayan bendeniz daha o zamanlarda bile "Halifelik Ali'nin hakkıydı" diyerek bir çok hocaefendinin "halife seçmek sana mı kaldı" şeklindeki uyarılarıyla susmak zorunda kalmıştım ama ALLAH dilediğine yollarını gösterip onu hidayete kavuşturur gelelim özümüze dönmemize vesile olan konuya
yaklaşık 7 sene önceydi o zamanlar İstanbul'da çalışıyordum ve bir akrabamın yanında kalıyordum yine bir ramazan ayı idi akrabamın kitaplarını karıştırırken tevafuk üzere bir kitap elime geçti Peygamberler Tarihi diye.Hz.Adem(as)'den başlayarak Abbasilerin yıkılışına kadar geçn bütün olayları anlatıyordu.İslam Tarihi dönemine gelince Hz.Peygamber(saa)'in vefatından sonraki olaylardan bahsetmeye başlayınca şaşırmaya başladım.Çünkü bize o güne kadar Ebu Bekir'in halifeliği konusunda ümmetin oy birliği ile seçildiği hiçbir karşı çıkışın ya da muhalefetin olmadığı hatta kimilerine göre Hz.Peygamber(saa)'in vasiyeti üzerine seçildiği anlatılmıştı.Ama o kitapta böyle olmadığı başta Ehl-i Beyt olmak üzere bir muhalefet olduğu anlatılıyordu ve Kırık Kapı hadisesini ilk defa orda okumuştum ve okuduğum gibi kitabı kapamam bir olmuştu.Çünkü adalet timsali(!) Ömer Hz.Peygamber(saa)'in biricik kızı Hz.Fatıma(sa)'ya bunu yapamaz yapmamıştır diye düşünüyordum.Bu okuduklarımı bir kaç hoca ile konuştum ve hiçbirinden doyurucu cevap alamadım bu konuları kurcalamayın tarihi tartışarak ne ele geçireksiniz türünden cevaplar hariç tabi.Ve soluğu Zeynebiye'de aldım orda duyduklarım ve öğrendiklerim yanında kitabta okuduklarımın buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu anladım tabi kabul etmek kolay olmadı bugüne kadar yanlış mı inanmıştık ya da bu kadar insan doğruyu bilmiyor mu gibi hezeyanlarla bir süre kendimi avuttum aam bir yandan da araştırmaya hocaların deyimiyle kurcalamaya devam ettim ama her defasında önüme konulan deliller karşısında kuru bir inadın bir faydası olmayacağını anladım ve aklıma Rahman ve Rahim ALLAH'ın buyruğu geldi "Onlara, ALLAH neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?"(Bakara,170) bana ve diğer kardeşlerime bu yolu tanıtan ve kabul ettiren ALLAH'a hamdolsun
GÖNÜL KABE'NDEKİ SON PUTU KIRANDIR ALİ(as)
selam ve dua ile
Rahman ve Rahim ALLAH adıyla
Hamd alemlerin rabbi ALLAH'a mahsustur.Salat ve selam iki cihan serveri dininin tebliğcisi sırrının koruyucusu Mevlamız Ebu'l-Kasım Muhammed Mustafa'ya ve onun her çeşit hatadan şekten şüpheden günahtan masum kılınan Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun.
nasıl şii olduk yerine nasıl özümüze döndük desek daha iyi olur çünkü ALLAH-u Teala her müminin kalbine Ali(as) sevgisini yerleştirip bu dünyaya göndermiştir ama aile çevre vs gibi durumlardan ötürü bunun üzeri örtülmüş olabilir ben kendimi böyle görüyorum çünkü Gadir olayı Menzilet hadisi vb konular hakkında hiçbir bilgisi olmayan bendeniz daha o zamanlarda bile "Halifelik Ali'nin hakkıydı" diyerek bir çok hocaefendinin "halife seçmek sana mı kaldı" şeklindeki uyarılarıyla susmak zorunda kalmıştım ama ALLAH dilediğine yollarını gösterip onu hidayete kavuşturur gelelim özümüze dönmemize vesile olan konuya
yaklaşık 7 sene önceydi o zamanlar İstanbul'da çalışıyordum ve bir akrabamın yanında kalıyordum yine bir ramazan ayı idi akrabamın kitaplarını karıştırırken tevafuk üzere bir kitap elime geçti Peygamberler Tarihi diye.Hz.Adem(as)'den başlayarak Abbasilerin yıkılışına kadar geçn bütün olayları anlatıyordu.İslam Tarihi dönemine gelince Hz.Peygamber(saa)'in vefatından sonraki olaylardan bahsetmeye başlayınca şaşırmaya başladım.Çünkü bize o güne kadar Ebu Bekir'in halifeliği konusunda ümmetin oy birliği ile seçildiği hiçbir karşı çıkışın ya da muhalefetin olmadığı hatta kimilerine göre Hz.Peygamber(saa)'in vasiyeti üzerine seçildiği anlatılmıştı.Ama o kitapta böyle olmadığı başta Ehl-i Beyt olmak üzere bir muhalefet olduğu anlatılıyordu ve Kırık Kapı hadisesini ilk defa orda okumuştum ve okuduğum gibi kitabı kapamam bir olmuştu.Çünkü adalet timsali(!) Ömer Hz.Peygamber(saa)'in biricik kızı Hz.Fatıma(sa)'ya bunu yapamaz yapmamıştır diye düşünüyordum.Bu okuduklarımı bir kaç hoca ile konuştum ve hiçbirinden doyurucu cevap alamadım bu konuları kurcalamayın tarihi tartışarak ne ele geçireksiniz türünden cevaplar hariç tabi.Ve soluğu Zeynebiye'de aldım orda duyduklarım ve öğrendiklerim yanında kitabta okuduklarımın buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu anladım tabi kabul etmek kolay olmadı bugüne kadar yanlış mı inanmıştık ya da bu kadar insan doğruyu bilmiyor mu gibi hezeyanlarla bir süre kendimi avuttum aam bir yandan da araştırmaya hocaların deyimiyle kurcalamaya devam ettim ama her defasında önüme konulan deliller karşısında kuru bir inadın bir faydası olmayacağını anladım ve aklıma Rahman ve Rahim ALLAH'ın buyruğu geldi "Onlara, ALLAH neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?"(Bakara,170) bana ve diğer kardeşlerime bu yolu tanıtan ve kabul ettiren ALLAH'a hamdolsun
GÖNÜL KABE'NDEKİ SON PUTU KIRANDIR ALİ(as)
selam ve dua ile
Yorum