Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

    Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla;

    Hamd Alemlerin Rabbi Allah'a Salat u Selam O'nun Kutlu Habibine, tertemiz Âline, lanetse tüm onların düşmanlarına olsun..

    konu şii biri gözüyle yazılacağı için 12 Masum İmam çerçevesinde incelenecektir inşaAllah. Şii gözüyle ancak sünnilerin de hak verecekleri bir ojbektiflik ve ortak delileriyle incelenecek tabi ki..

    Oniki Masum İmamı bizzat Peygamber s.a.a. haber vererek kendi 23 yıllık risaleti ile kurduğu İslamiyet binasını İmametin temsilcisi ilk Masum Ali a.s.'a devretti. 11 imam peşpeşe bu miras olan İslamı temsil yayma ve koruma görevini eksiksiz yerine getirdiler. Bin bir cefa ve işkenceyle. Ta ki hayatlarının son anlarında bu uğurda şehadete ulaşıncaya kadar.

    Onların şehadeti sıradan bir şehitlik değildir. Çok şehitler olmuştur ama bunlar unutlup gitmiştir oysa 11 İmamın şehadetleri gün gibi ortada olup her yıl anılmaktadır. Bu en seçkin insanlar yaşamları boyunca diğer hata ve günahkar insanlar gibi yaşamadıklarından şehadetleri de bunlar gibi olmamıştır.

    11 İmamın şehadeti de ve yaşam şekilleri birbirlerinden farklıdır. hiç birinin yöntemi ve şehadeti diğerine benzemez. Şehadet nedenleri de.. Kiminin yaşamında ve şehadetinde verdiği mesaj çok açıkken kimininki çok kapalı, sadece şianın ilke ve ilmiyle anlaşılabilecek niteliktedir.

    Tarih boyunca şii ekoller sünni ekol İmamları hep farklı şekillerde tanımlamışlar görmüşlerdir. Şia'da imamlarla ilgili değerlendirmeler ve İmamların insanların yanındaki masumiyet konumu değişmemişken sünnilikte bunu söylemek zordur. Örneğin İslam dünyasında vahhabiliğin türeyişinden önce sünni dünyada İmamların eleştirildiği çok nadir görülüyordu. Kılasik çağlarda sünni ekol 12 imamdan hep hayırla bahsetmiş ve sufilerin/tasavvufçuların öncülük ettiği bakışla onları mana aleminin piri saymıştır. Onlardan ibadetlerin züht ve takvanın zikir ve taatın nasıl yapılacağını öğrenmeyi bir erdem ve şart bilenler az değildir sünni ekolde.

    Ancak son zamanlarda İngiliz casuslarının İslam dünyasını içerden çökertme projeleri meyvesi olarak kurulan vahhabilikle İslam'ın eleştirilmedik hiç bir yerinin kalmadığı gibi bu eleştirilerden 12 masum İmam da nasibini almıştır. Vahhabiliğin sünni kitap ve geleneklerine kadar sızmasıyla birlikte artık kitaplarda İmamların yönetmlerine eleştiriler hatta onlara akıl vermeler bile normalmiş gibi görülmeye başlanmıştır.

    Şia masum bildiği 12 imamın yaşamlarından ve mücadelelerinden nasiplenebildiği kadar nasiplenmek, zamanında hangi imamın şartları geçerli ise o imamın yöntemini uygulamak peşindedir. İlim adamları ve müctehidler sadece fıkhi görüşlere bakmazlar bunun yanında siyasi ve sosyal gidişata yön verecek, hayatın bu yönünü masum İmamlara göre belirleyecek bir çaba içinde olmuşlardır hep.

    Bunun için imamların yaşam şekilleri karşılaştığı sosyal ve siyasal durumlarla, bunlara göre geliştirdikleri yöntem ve çözümler şia için çok önemlidir. Bunlar sürekli olarak tarih boyunca şia kitaşlarında halka öğretilmiştir öğretilmektedir.

    Biz bu başlık altında tüm İmamların yaşam şekilleri ve şehadet nedenlerini inceleyecek değiliz. Buna ne ilmimiz yeter ne zamanımız ne de konumuzun içeriği bunu zorunlu kılar.. Bu sebeple başlık altında üzerinde duracağımız yaşam ve şehadet şekilleri İmam Hasan ve Hüseyn a.s.'ınkilerdir. Bu iki imam aynı dönemde yaşamış olmalarına karşın yaşam şekilleri ve şehadetleri birbirine zıt gibi görünmektedir zahiri açıdan. Ancak iyice incelendiğinde görülecektir ki bu iki İmam da aynı gayeye koşmuş ve aynı kaynaktan beslenen aynı nurun farklı şart ve zamanlarda farklı yansımasından başka bir şekilde değillerdir.

    #2
    Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

    Imamlardan güzel bir hadis vardı bununla ılgılı...Ali aba en hayırlısıydı kaınatın onlar teker teker gıttıkce diğerleri kalan ile teselli oluyordu...hasan as olunce huseyın as tesellı oldu. ve huseyın as da oldugunde artık tesellı kaynagı yoktu...o cedde selam olsun...

    Yorum


      #3
      Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

      [quote author=Qom_u_aşk link=topic=18820.msg113650#msg113650 date=1293914629]
      Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla;

      Hamd Alemlerin Rabbi Allah'a Salat u Selam O'nun Kutlu Habibine, tertemiz Âline, lanetse tüm onların düşmanlarına olsun..

      konu şii biri gözüyle yazılacağı için 12 Masum İmam çerçevesinde incelenecektir inşaAllah. Şii gözüyle ancak sünnilerin de hak verecekleri bir ojbektiflik ve ortak delileriyle incelenecek tabi ki..

      Oniki Masum İmamı bizzat Peygamber s.a.a. haber vererek kendi 23 yıllık risaleti ile kurduğu İslamiyet binasını İmametin temsilcisi ilk Masum Ali a.s.'a devretti. 11 imam peşpeşe bu miras olan İslamı temsil yayma ve koruma görevini eksiksiz yerine getirdiler. Bin bir cefa ve işkenceyle. Ta ki hayatlarının son anlarında bu uğurda şehadete ulaşıncaya kadar.

      Onların şehadeti sıradan bir şehitlik değildir. Çok şehitler olmuştur ama bunlar unutlup gitmiştir oysa 11 İmamın şehadetleri gün gibi ortada olup her yıl anılmaktadır. Bu en seçkin insanlar yaşamları boyunca diğer hata ve günahkar insanlar gibi yaşamadıklarından şehadetleri de bunlar gibi olmamıştır.

      11 İmamın şehadeti de ve yaşam şekilleri birbirlerinden farklıdır. hiç birinin yöntemi ve şehadeti diğerine benzemez. Şehadet nedenleri de.. Kiminin yaşamında ve şehadetinde verdiği mesaj çok açıkken kimininki çok kapalı, sadece şianın ilke ve ilmiyle anlaşılabilecek niteliktedir.

      Tarih boyunca şii ekoller sünni ekol İmamları hep farklı şekillerde tanımlamışlar görmüşlerdir. Şia'da imamlarla ilgili değerlendirmeler ve İmamların insanların yanındaki masumiyet konumu değişmemişken sünnilikte bunu söylemek zordur. Örneğin İslam dünyasında vahhabiliğin türeyişinden önce sünni dünyada İmamların eleştirildiği çok nadir görülüyordu. Kılasik çağlarda sünni ekol 12 imamdan hep hayırla bahsetmiş ve sufilerin/tasavvufçuların öncülük ettiği bakışla onları mana aleminin piri saymıştır. Onlardan ibadetlerin züht ve takvanın zikir ve taatın nasıl yapılacağını öğrenmeyi bir erdem ve şart bilenler az değildir sünni ekolde.

      Ancak son zamanlarda İngiliz casuslarının İslam dünyasını içerden çökertme projeleri meyvesi olarak kurulan vahhabilikle İslam'ın eleştirilmedik hiç bir yerinin kalmadığı gibi bu eleştirilerden 12 masum İmam da nasibini almıştır. Vahhabiliğin sünni kitap ve geleneklerine kadar sızmasıyla birlikte artık kitaplarda İmamların yönetmlerine eleştiriler hatta onlara akıl vermeler bile normalmiş gibi görülmeye başlanmıştır.

      Şia masum bildiği 12 imamın yaşamlarından ve mücadelelerinden nasiplenebildiği kadar nasiplenmek, zamanında hangi imamın şartları geçerli ise o imamın yöntemini uygulamak peşindedir. İlim adamları ve müctehidler sadece fıkhi görüşlere bakmazlar bunun yanında siyasi ve sosyal gidişata yön verecek, hayatın bu yönünü masum İmamlara göre belirleyecek bir çaba içinde olmuşlardır hep.

      Bunun için imamların yaşam şekilleri karşılaştığı sosyal ve siyasal durumlarla, bunlara göre geliştirdikleri yöntem ve çözümler şia için çok önemlidir. Bunlar sürekli olarak tarih boyunca şia kitaşlarında halka öğretilmiştir öğretilmektedir.

      Biz bu başlık altında tüm İmamların yaşam şekilleri ve şehadet nedenlerini inceleyecek değiliz. Buna ne ilmimiz yeter ne zamanımız ne de konumuzun içeriği bunu zorunlu kılar.. Bu sebeple başlık altında üzerinde duracağımız yaşam ve şehadet şekilleri İmam Hasan ve Hüseyn a.s.'ınkilerdir. Bu iki imam aynı dönemde yaşamış olmalarına karşın yaşam şekilleri ve şehadetleri birbirine zıt gibi görünmektedir zahiri açıdan. Ancak iyice incelendiğinde görülecektir ki bu iki İmam da aynı gayeye koşmuş ve aynı kaynaktan beslenen aynı nurun farklı şart ve zamanlarda farklı yansımasından başka bir şekilde değillerdir.
      [/quote]

      bu yazı senin mi abi ?

      Yorum


        #4
        Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

        Peygamber hem Hasan a.s.'ı hem de Hüseyn a.s.ı çok severdi. Ve şii-sünni her iki ekolün kaynaklarına göre bu konuda hadisler mevcuttur. Peygamberin sevgi ve verdiği değer bakımından bu ikisini ayırdığını görmüyoruz. Hatta şiayı daha tam tanımayıp da İmam Hüseyni, İmam Hasan a.s.'dan üstün tuttuğum ilk zamanlarda Peygamberin de bu tercihi yaptığını görebilmek için rivayetleri didik didik ederdim. ama o zamanları anlamadığım garip şekilde Peygamberin İmam Hasanı kardeşinden aşağı tuttuğuna dair en ufak bir delil bulamazdım. Hatta tersine İmam Hasan a.s.'ı üstün tutmak isteyen birisi bu rivayetlere baksa belki buna Hüseyni üstün tutmak isteyenden daha kolay delil bulabilirdi..

        sünniler yas tutma deyimini kabullenmezler. Peygamberin Hüseyn a.s. için yas tuttuğunu kabullenmezler. Şiiler ise Peygamberin defalarca İmam Hüseyn'in yarım asır sonrasında gerçekleşecek şehadeti için ağladığını sürekli naklederler.

        Vahhabilerin etkisinde sünnilerin arasında yaşayan mealci hadis reddedicisi kişilere göre ise Peygamber s.a.a. ne İmam Hüseynin şehadetinden haberinin olması mümkündür ne de onun için ağlamıştır. bunlar Kur'an'da bulunmayan, Kur'an'a göre gayb bağlamında olup Peygamberin asla bilemeyeceği gelecek haberleridir. Bu alanda var olan hadislerse tamamen mezhep ve fırka kaygısıyla uydurulmuş haberlerdir!..

        bu yollarını kaybetmiş güruhu bir tarafa bırakarak konumuzu hadisleri kabul edip Peygamber ve Ehlibeyti hakkında hakikatlerden uzaklaşmış olsa bile, inandıkları hadislere sarıldıklarında doğruyu görebilme imkanı olan geleneksel sünnileri konu alarak yazımızı sürdürüyoruz.

        Peygamber s.a.a. İmam Hasan a.s. için: "bu oğlum sayesinde ümmetimin iki büyük fırkası barışa kavuşacak.. "şeklinde buyurduğunu naklederken sünni kitaplar; İmam Hüseyn a.s. içinse uzlaşmasız bir yaşamı sergileyeceğini naklederler. İmam Hüseynin canice katledileceği, katledileceği yer Kerbela ile birlikte açıklanmıştır daha Peygamber ağzından onun yaşamındayken.

        Peygamberimiz İmam Hüseyn a.s. için defalarca ağlamış, hutbeden inerek onu kucağına almış ve onun katledileceğini ümmetine haber vermiştir..

        Peygamber s.a.a. Allah'ın uğruna kainatı yarattığı en sevdiği varlıktır. İnsanları onun gibi iradeli ama hiç hata yapmadığı gibi mübahlar alanında da zevklerini her türlü masivadan sıyırıp sırf Allah'ta bulması nedeniyle varlıkların ibadette zirve yaptığı en yüce makama çıkmış biridir O. Allah onun bir dediğini iki yapmaz. Her dilediğini yerine getiirir. Din mi Muhammed içindir yoksa Muhammed mi din içindir bilinmez. Ama Allah Muhammed s.a.a.'i asla üzmeyeceği onu üzmek için hiç bir değerli şeyin olamayacağı malumumuzdur.

        İmam Hüseyn a.s.'ın hunarca canice katli üzülünecek şeydir. Ve üzülmesi deil sevindirilmesi gereken kainat serveri Muhammed s.a.a.'in üzülmesi belki de Allah'a kulluğunun zirvelerinden bir noktadır. Konunun bu soyut yönü elbette incelenebilir ama bizi ilgilendiren yönü neden Allah Peygamberi vefatından 50 yıl sonra olacak bir torun katliamıyla sarsıyor onu üzüyor ağlamasına en sevdiği kulun ağlamasına sebebiyet veriyor.

        her şeyin doğal irade mecrasına aktığı ve iradeli varlıklar olan insan ve cinlerin kalitelisi ile kalitesizinin ayırt edilip iyilerin ödüllendirilip kalitesizlerin hak ettikleri için cezalandırılacağı bu yer yüzü sınavı dinin var olmasıyla ancak mümkündü. Yaratılışın gayesi bu şekilde tecelli ediyordu. Din Muhammed s.a.a. ile nihayet buldu bir tam ubudiyet sarayı kuruldu adeta. Ve imamlar bu sarayın kıyamete kadar bekçisi idiler.

        İmamların amacı bu din sarayının ayakta durması idi. Bu dinin yıkılma ve yok olma tehlikelerinde insanlığı uyaracak değişik yöntemler izlediler. bu yöntemler içerisinde tüm isanlık için en açık en yalın en şeffaf ve anlaşılabilir mesaj İmam Hüseyn a.s.'dan gelirken, insanların en çok zorlanıp anlamakta güçlük çekecekleri ve hatta neredeyse insanların çok azı hariç hiç kimsenin doğru anlayamyacağı bir gizeme sahip mesaj ise İmam Hasan a.s.'dan geldi. Onun yaşamı din sarayını elbette koruyacak nitelikte iken, insanların sayı olarak azını etkileyebilecek ama etkiledikleri de İmam Hüseyn davası ve dolayısıyla İslamın tüm insanlığa ulaştırılması için çekirdek niteliğinde olacaktı.

        Yorum


          #5
          Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

          yeni yazıyorum. devamını daha yazmadım yazacağım inşaAllah..

          Yorum


            #6
            Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

            İyi gidiyor inşaallah...

            Yorum


              #7
              Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

              bu soruyu (Peygamber s.a.a. neden İmam Hasan a.s.'ın şehadeti için deil de İmam Hüseyn a.s.'ın şehadeti için yas tuttu) sünnilere sorduğumuzda muhtemelen genelde alacağımız cevap, Peygamber dinde olmayan yas tutma eyleminde bulunmamıştır cevabı olacaktır. Ancak neden Hasan a.s.'ın şehadeti için değil de Hüseyn a.s.'ın şehadeti için ağladı diye sorduğumuzda sünnilerin çok azı hariç, gerçekten de ağlamış mı ki bu nerede yazıyor diyeceklerdir, diğer çok az bir kesim ise şiilerle görüşmüş bu yüzden onlardan Peygamber s.a.a.'in İmam Hüseyn a.s. için ağladığı hadislerini duymuş ya da neredeyse yok denecek kadar az bir kesim ise bu hadisleri çok nadir bulunan kitaplarından okuyarak bunun farkına varmıştır.

              Şiilerin bu konudaki en bilgisizi belki de sünnilerin en bilgilisinden daha bilgilidir. Ve sünnilerin Peygamber s.a.a. neden İmam Hasan a.s. için ağlamadı sorusuna ve İmam Hüseyne ağlaması ile bunun ilişkisine yönelik soruya verebilecekleri cevap olacağını zannetmiyorum. bu dediklerimiz tahmin değil gözlemlerimizdir. Sünni dini öğreticisi bir hoca arkadaşla bu konuyu konuştuğumuzda kendisi, İmam Hasan a.s.'a akıl verircesine konuşmaya başladı onu eleştirdi, Muaviyeye neden boyun eğdi ki... gibi baştan aşağı bilgisizlik dolu yorumlarda bulundu. Yani demeye getirdi ki Hz. Hasan bizim gibi bir insan Hüseyinle karşılaştırılmaz Peygamber bu yüzden ona ağlamadı!..

              Hatta biz ilahiyatlı yıllardayken İmam Hasan a.s.'ın Muaviye'den kendi çıkarları için çok eşlerini geçindirmek için bir nevi rüşvet(!!! Rabbim bunu yazmak zorunda kaldığım için beni affetsin ancak durumun vahametini ortaya koymak için bunu yazmaktan başka çare yoktur) yediğini ve büyük miktarda para alarak barışı imzaladığını söyleyebiliyorlardı..

              Çünkü sünni dünyada ne imamların masumiyeti inancı ve bilgisi vardır ne de Ehlibeytin yanlış yapmayacağı dini konuda önde olacağı inancı.. Bunlar olmayıp da bilgiler Muaviye düzmecesi tarihten de okununca bu vahim taplolar ortaya çıkmaktadır.

              Yani sünnilere göre İmam Hüseyn evet iyi, canını ortaya koymuş zalimlerle asla uzlaşmamış ve kıyamete kadar insanlığa zulme boyun eğmemeyi, canını feda edeceğini bile bilse bu konuda tavizsiz olup kendini feda etmeyi öğrettiğini bilirler. Gerçi sünnilerin arasında, vahhabilikten etkilenip de İmam Hüseyn a.s.'ın da kıyamının bir nevi kendini helak etmek(!!!) gibi olduğunu dillendirenler çıksa da zaman zaman, bunlar kayda alınacak sayıda değildir. Genel olarak özgür düşünen sünniler İmam Hüseyn a.s.'n mesajından istifade etmeye ve zalimlere karşı ayakta durmaya gayret ederler.. En azından bunu takdir ederler..

              İmam Hüseyn a.s.'ın mesajı gerçekten de özgür olup hakikatin peşinde olan akıllar için çok açık mesajlar barındırmaktadır. İnsanlık ne zaman kirli vicdanını arıtmaya; gafleti, dünyaya bağlılığı, atalet ve miskinliği, sebebiyle zalimlerin baş olmasına sessiz kalmış ama sonra uyanmış bu zulüm düzenine git demeye karar vermişse işte o zaman Hüseynin coşturucu kan ırmağı kendisini bulunduğu aşağılık ve zillet konumundan alır ve şereflilerle birlikte onurlu başı dik yaşama alanına çeker kendisini. İzzet ve şerefin mücadelenin gözlgesi altında olduğunu görür. Yeter ki bir insan vicdanını razı etmek ve mahrumların gönlünü almak niyetinde olsun. Hemen orada, sahip olmadığı onca maddi güce karşın İmam Hüseyn a.s.'ın manevi imdadı yetişecek ve onun başka zaman olmayan, hiç bir zalimin sahip olmadığı güçlerle donanmış olduğunu kendisine gösterecektir.

              İmam Hüseyn a.s.'ın kanının mirasında büyük dersler ve ibretler görecektir. Artık Ehlibeyt mektebinden habersiz olan sünni ya da başka ekolden olan bu hak ve adalet aşığı, zalimlerin satın alamadığı özgür beyin, zulme karşı mücadeleye girmiştir. Ve kendisinin yalnız olmadığını düşünmektedir. Öyle ya kendisi özel seçkin büyük biri değildir. Kibirli değildir ki kendisinin bu hak yolunda tek olduğunu tek başına bu onurlu yürüyüşe sahip olduğunu düşünsün. Onu destekleyecek, bu açık zulmü görüp midesi kaldırmayacak bir sürü kardeşi onun yanında yer alacaktır. O belki bu oturma ve sessizliği bozacak bir kibrit görevi görecektir. Kıyam ve isyan ateşini çakacak. Bundan sonra vicdan sahipleri, zulme şahti olanlar, mazlumlara acıyanlar, hep birlikte kalkacaklar ve zulmün beynini ezecekler onları Allah'ın vaad ettiği inkılapla darmadağın edeceklerdir..

              böyle düşünür Ehlibeyt mektebinden uzak ve İmamların yollarından habersiz özgürlük yolcusu.. Ancak iş hiç de bildiği ve tahmin ettiği gibi olmaz. En yakın arkadaşının bile kendisini sattığını yalnız bıraktığını görür. İş aş eş kaygılarıyla zulmü tevil edip binbir türlü orada yaşama gereklilikleri bahaneler mazeretler görür çevresinden. Ve kimse kendine destek vermez.

              İşte bu konuda Eğer İmam Hüsen a.s.'ın yalnızlığına dair bir hikayeler okuduysa, en dindar insanların değil onun yanına gelip onunla zulmü dağıtmak tağutu yıkmak için çarpışmak, tersine zalimin yanında ona karş durduklarını gördüyse kendi çizgisi ile İmam Hüseyn a.s.'ın çizgisi arasında bir benzerlik görecektir. İşte o zaman İmam Hüseyn a.s. ona ilham verecektir:

              Yorum


                #8
                Şii ve Sünnilere Göre Peygamber Neden Hasan'a Değil de Hüseyne a.s. Yas Tuttu

                "Allah en büyüktür, buna iman ettin, kullarsa küçüktür. bunu biliyorsun, hayatında kaç kez bunu tecrübe ettin ki, kullar acizdir zalimler ancak çevrelerinden güç alırlar "kendilerinin başlangıcı pis bir su sonucu kurdun solucanın ağzında bir leş" olduğunu ortadadır. onlar kendi yediklerini karınlarında tutamazlar, güçlü ve her şeyden münezzeh olan sadece Allah'tır. Ve Allah bizi denemektedir. Maddi güçler onların elinde olabilir. Oysa maddi varlıklar neye yarayabilir ne iş görebilir ki? İnsanın mutluluğu maddenin ötesindedir. Varlıklar içinde niceleri mutlu iken yokluklar içinde niceleri mutlu olmuştur. İnsanı mutlu kılan inandığı gibi vicdanına uygun olarak yaşamasıdır.

                Zulüm insanı mutsuz kılacakıtır. Bakın ben gidiyorum, hiç bir şeyden korkmadan, çevremde 1500 kişilik orduyu bile dağıttım, geri kalan 72 kişi de gitse tek başıma zülmün üzerine üzerine gideceğim. Böylece ondan korkmadığımı ve onların aciz benimse güçlü olduğumu, korkulacak olanın onlar değil Alllah olduğunu, onların beni satın alacak güç ve paralarının olmadığını göstereceğim.. işte gidiyorum..

                Zalimler için ancak geçici bir yaşam ve faydalanma vardır. biz mü'minler çok iyi biliyor ve inanıyoruz ki gerçek ve baki olan bu dünya değil bu dünyanın sonucu ahirettir. Allah'ın vaad ettiği her şey gerçektir. ben buna inandıktan sonra ister yanımda tüm dünya olsun benim şevkime bir katkı sağlamayacağı gibi isterse bu milyonlar karşımda olsun yine bu inancımdan bir değiliklik sarsılma olmaz. Ben: "ben görmediğim Allaha mı taparım" diyen, gözümüzden perde kalksa imanımızda artma olmaz diyen Ali a.s.'ın oğluyum. Bu cani ve zalimlerin nasıl aciz aşağılık olduğunu ben biliyorum. bilmekten öte görüyorum. Ve size de göstereceğim.. Beni dünyalarını bir araya getirseler satın alamayacaklar boyun eğemeyeceklerdir. En üstün olan Allah'ın dinidir. Allah'ın şiarlarıdır. Zalimler çok cani olabilirler. dünya ölçülerine göre güçlü görünebilirler. Ama onların büyü ve gücü ancak dünyaya tapanları etkileyecek oysa, eşyanın görünürünün ötesinde hakikatine vakıf olanlar bilmektedirler ki bunlar güçsüzdür. Çünkü zalimdirler. Çünkü Allah'a asidirler.. "

                İşte hak aşığı İmam Hüseyn a.s.'dan bu ve daha binlerce mesajı diriltici canlandırıcı kanları coşturucu öylesine çoğaltıcı ki vücüda sığmaz bir ruh ve heyecan zirvesini yakalayıcı bir anda olduğunu görecektir..

                Verici çok güçlüdür. Sır çok büyüktür. Ancak kendisi mücadele meydanına girmeden, kerbela gecesi uzun uzuun düşünmetkedir.

                Sanki korkmakta mıdır ne? Neden bu kadar insan ona destek vermiyordur ki, onca güvendiği günlük olarak içtikleri suyu ayrı gitmeyen, İslami aydınlanma eğitim ve mücadele içinde bulunan, en yakın arkadaşı neden destek vermiyor ki? bunlar müslüman değil mi hesap vermeyecekler mi bunlar Allah'a.. Bu zulmün hesabı sorulmayacak mı? Üstelik bunlar hep dinden konuşuyor ve tüm ibadetlerini de yapıyorlar.. Neden haksızlık karşısında susuyorlar ki..

                Hak aşığı artık daha çok sorgulamaktadır Ehlibeyt mektebinden uzakta bulunan hayatları düşünmekte her türlü ip uçlarını incelemektedir...

                Yorum

                YUKARI ÇIK
                Çalışıyor...
                X