بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
Bu yazı, sayın Mustafa İslamoğlu'nun, aşağıda zikredilen soruyu
cevaplarken, Şia Ekolü'ne yönelttiği mesnetsiz eleştirilerine cevaptır.
Soru: Ku'ran'da Ehlibeyt kavramı Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve Hz. Lut için geçmektedir. Bu Şia kardeşlerimizin açık bir düşünsel çelişkisi midir?
Mustafa İslamoğlu'nun Cevabı: Evet, kanaatim öyledir. Şia'nın bu konuda sıkıntısı var. Sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Sıkıntı aslında Allah Resulü'nün nübüvvet mirasının kan bağı yoluyla geçmesi, yani imamet teorisinden kaynaklanıyor, bu birincisi.
İkincisi de Ebu Talib'in mutlaka ve mutlaka bir şekilde kurtarılmaya çalışılmasıdır, efendim.
Peki, nasıl ve nerelere varıyor bu sıkıntı? Bir kere Kur'an'daki birçok kelimeyi hiç alakası olmadığı halde "Eimme" şeklinde okumaya başlıyorlar. Hiç Ehlibeyt'le alakası olmadığı halde Ehlibeyt'e yorumluyorlar.
Hatta Ehlibeyt kelimesi kuranda kan bağından daha geniş bir bağı ifade ediyor. Kesinlikle, yani evin ehli iman ehlidir, aslında. Kur'an'da Hz. Nuh'un oğlu için o senin Ehlibeyti'nden değildir, denilmiyor mu açıkça? Ama oğludur. Oğul Ehlibeyt'ten olmuyor da, yedi kat yabancı iman edince iman Ehlibeyti'nden oluyor. Peygamberimiz de aynısını demedi mi? Selman biz Ehlibeyt'tendir, demedi mi?
Demek ki, Kur'an'ın bize sunduğu Ehlibeyt kan bağıyla sınırlı değildir.
Ama kan bağıyla ilgili Ehlibeyt kullanımları da vardır, Ku'ran'da. Özellikle spesifik olan fikhi hükümler getiren, mesela işte zekatla ilgili sadakayla ilgili ve özellikle de humusun paylaşım yerleriyle ilgili. Bunlar ayetlerle bellidir.
Ama peygamberlikle ilgili, Al-i İbrahim ve Al-i İmran, yani şimdi burada Ehlibeyt söz konusudur. "Al" ve Ehlibeyt arasında lügatçiler fark var demişseler de, ben doğrusu o söylenen farkın uygulamayla çeliştiği için, nakletmeğe bile gerek görmüyorum.
Dolayısıyla o zaman Şia ne yapıyor? Özellikle de büyük Şia müfessiri Kummi, tefsirinde Hz. Nuh'un oğlunu, Nuh'un oğlu olmaktan çıkarmış ve o senin ehlinden değildir, sözünü de tevil etmiş, Hz. Nuh'un eşi zinadan peydahladı demiş. Tevbe tevbe…..
Şimdi bakın bir şey söyleyeceğim. İftira haramdır. Sadece Müslüman'a değil, kafire de haramdır. Bir insan kafir olunca müşrik olunca ona iftira caiz mi olur? Hayır. Peki niye böyle … demin söylediğim iki sebep için.
Hz. İbrahim'in babası için de, o konuda da, Arap dilinde örnekleri vardır, amcaya da baba derler, diyorlar. Dolayısıyla o, Hz. İbrahim'in babası değil de amcasıymış; Amcası olunca ne olacak sanki? Yani bunlara hiç gerek yok, dolayısıyla evet, böyledir işte.
Bu yazı, sayın Mustafa İslamoğlu'nun, aşağıda zikredilen soruyu
cevaplarken, Şia Ekolü'ne yönelttiği mesnetsiz eleştirilerine cevaptır.
Soru: Ku'ran'da Ehlibeyt kavramı Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve Hz. Lut için geçmektedir. Bu Şia kardeşlerimizin açık bir düşünsel çelişkisi midir?
Mustafa İslamoğlu'nun Cevabı: Evet, kanaatim öyledir. Şia'nın bu konuda sıkıntısı var. Sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Sıkıntı aslında Allah Resulü'nün nübüvvet mirasının kan bağı yoluyla geçmesi, yani imamet teorisinden kaynaklanıyor, bu birincisi.
İkincisi de Ebu Talib'in mutlaka ve mutlaka bir şekilde kurtarılmaya çalışılmasıdır, efendim.
Peki, nasıl ve nerelere varıyor bu sıkıntı? Bir kere Kur'an'daki birçok kelimeyi hiç alakası olmadığı halde "Eimme" şeklinde okumaya başlıyorlar. Hiç Ehlibeyt'le alakası olmadığı halde Ehlibeyt'e yorumluyorlar.
Hatta Ehlibeyt kelimesi kuranda kan bağından daha geniş bir bağı ifade ediyor. Kesinlikle, yani evin ehli iman ehlidir, aslında. Kur'an'da Hz. Nuh'un oğlu için o senin Ehlibeyti'nden değildir, denilmiyor mu açıkça? Ama oğludur. Oğul Ehlibeyt'ten olmuyor da, yedi kat yabancı iman edince iman Ehlibeyti'nden oluyor. Peygamberimiz de aynısını demedi mi? Selman biz Ehlibeyt'tendir, demedi mi?
Demek ki, Kur'an'ın bize sunduğu Ehlibeyt kan bağıyla sınırlı değildir.
Ama kan bağıyla ilgili Ehlibeyt kullanımları da vardır, Ku'ran'da. Özellikle spesifik olan fikhi hükümler getiren, mesela işte zekatla ilgili sadakayla ilgili ve özellikle de humusun paylaşım yerleriyle ilgili. Bunlar ayetlerle bellidir.
Ama peygamberlikle ilgili, Al-i İbrahim ve Al-i İmran, yani şimdi burada Ehlibeyt söz konusudur. "Al" ve Ehlibeyt arasında lügatçiler fark var demişseler de, ben doğrusu o söylenen farkın uygulamayla çeliştiği için, nakletmeğe bile gerek görmüyorum.
Dolayısıyla o zaman Şia ne yapıyor? Özellikle de büyük Şia müfessiri Kummi, tefsirinde Hz. Nuh'un oğlunu, Nuh'un oğlu olmaktan çıkarmış ve o senin ehlinden değildir, sözünü de tevil etmiş, Hz. Nuh'un eşi zinadan peydahladı demiş. Tevbe tevbe…..
Şimdi bakın bir şey söyleyeceğim. İftira haramdır. Sadece Müslüman'a değil, kafire de haramdır. Bir insan kafir olunca müşrik olunca ona iftira caiz mi olur? Hayır. Peki niye böyle … demin söylediğim iki sebep için.
Hz. İbrahim'in babası için de, o konuda da, Arap dilinde örnekleri vardır, amcaya da baba derler, diyorlar. Dolayısıyla o, Hz. İbrahim'in babası değil de amcasıymış; Amcası olunca ne olacak sanki? Yani bunlara hiç gerek yok, dolayısıyla evet, böyledir işte.
Yorum