Bismihi Teala
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
RABB'İMDEN DOĞRULARLA OLMAYI MUAVFAK KILMASINI DUA EDERİM
Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!
Hz. Ali’nin Peygamberimizin Gerçek Vasisi Olduğuna Dair

Muaviye’nin Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’e yazdığı mektuptan bir kesit: Babanla (Ebu Bekir) Ömer, zorla ve çirkin bir şekilde onu (Ali'yi) hakkından mahrum eden ve onunla muhalefete kalkışan ilk kişilerdi! Çok önceden bu işi yapmayı kararlaştırmış, onun ön hazırlıklarını yapmışlardı. Sonra babanla Ömer ondan kendilerine biat ve yardım etmesini istediler. Fa­kat Ebu Talib oğlu onlardan uzak durdu, onlara biat ve yardım etmekten sakındı. O ikisi de ona ruhî ıs­tırap ve kederi tattırdılar ve onu öldürmeye kalkıştılar; nihayet o da teslim olup onlara biat etti. Fakat buna rağmen o ikisi ecelleri gelip ölünceye kadar onu işlerine karıştırmadılar, sırlarını ondan gizlediler. Daha sonra sıra onların üçüncüsü Osman b. Affan'a geldi; o da onlar gibi hareket etti..."
Esbağ b. Nubate şöyle rivayet etmiştir:
Emir'ül-Mü'minin (a.s) şöyle buyurdu: «Şu topluluğa ne oluyor ki, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin sünnetini değiştirdiler, onun vasisinden yüz çevirdiler? Üstelik bunu yaparken üzerlerine bir azabın inmesinden korkmuyorlar.»
Sonra şu âyeti okudu: "Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonun­da kavimlerini helak yurduna, cehenneme sürükleyenleri görmedin mi?" (İbrahim, 28) «Biz, Allah'ın kullarına bahşettiği nimetiz. Kıyamet günü kurtulan, bizimle kurtulur»
****
Ebu Yusuf el-Bezzaz şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sa­dık aleyhisselâm) "Allah'ın nimetlerini hatırlayın." (A'raf, 69) âyetini okudu ve dedi ki:
«Burada geçen Allah'ın nimetleriyle kastedilen nedir, biliyor musun?»
- "Hayır" dedim.
Buyurdu ki: «Allah'ın kullarına bahşettiği en büyük nimet kastedilmiştir. O da biz Ehl-i Beyt'in velayetidir.»
***
Abdurrahman b. Kesir şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a,[color=red "Allah'ın nimetine nankörlükle kar­şılık verenleri görmedin mi?" (İbrahim, 28) âyetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: «Burada Resûlullah'a karşı savaşan, ona savaş açan ve vasisi ile ilgili vasiyetini inkâr eden bütün Kureyş kabilesi mensupları kastedilmiştir.»
ÖNCEKİ ÜMMETLERDE VASİYET
Hz. Âdem’in vasisinin ismi, İbranice Şeys denilen Hz. Hibetullah'tı. Hz. İbrahim'in vasisi, Hz İsmail'di. Hz. Yakub'un vasisi, Hz. Yusuf’tu. Hz. Musa'nın vasisi, Hz. Yusuf un torunlarından Hz. Yu'şa b. Nun b. Efrahim b. Yusuf’tu; Hz. İsa'nın vasisi, Hz. Şemun'du. Peygamberlerin sonuncusunun (s.a.a) vasisinin ismi Hz. Ali b. Ebu Talib ve ondan sonra onun on bir oğludur (a.s).»[1]
1- Hz. Âdem’in (a.s) Vasisi Hz. Şit (Şis) (a.s) ve Diğer Vasiler
Taberî de yazar ki:
[img width=825 height=600]http://b1302.hizliresim.com/16/9/jyrhm.jpg[/img]
İbn Esir Tarihinin 1.Cilt de yazar ki:
[img width=825 height=600]http://img453.yukle.tc/images/7101jyrdb.jpg[/img]
İbn Kesir de İslam Tarihinin 1.Cilt ise;
[img width=372 height=600]http://img453.yukle.tc/images/7737jywqk.jpg[/img]
[img width=413 height=600]http://img453.yukle.tc/images/4933jys24.png[/img]
Yakubî, şöyle yazar: "Âdem’in ölüm vakti gelince... Şeys'i kendine vasi tayin etti."[/color]
Mes'udî, şöyle yazar: "Âdem, Şeys'e vasiyet ettikten sonra, ölünceye kadar vasiyetini diğerle­rinden gizledi..."
2- Hz. Nuh’un (a.s) Vasisi Hz. Sam
İbn Esir Tarihinin 1.Cilt de yazar ki:
[img width=434 height=600]http://img453.yukle.tc/images/4533jyskx.png[/img]
3- Hz. Davut’un (a.s) Vasisi Hz. Süleyman
İbn Esir Tarihinin 1.Cilt de yazar ki:
[img width=457 height=600]http://img453.yukle.tc/images/4399jysrz.png[/img]
4-Hz. Musa'nın (a.s) Vasisi Yu'şa b. Nuna) Tevrat'ta Yu'şa b. Nun:
Kamus-i Mukaddes kitabında, "Yu'şa" sözcüğünde Tevrat'tan naklen şöyle geçer: "Yu'şa b. Nun, Musa'yla birlikte Sina dağındaydı ve Harun'un döneminde buzağıya tapma işine bulaşmadı." Ve Sıfrı Aded'in yirmi yedinci Eshahı'nın sonunda, Allah tarafından Musa'nın vasiliğine atandığı geçer. (Bu ata­manın fotokopisi bu kitabın orijinalinde geçer; biz tercümesini naklediyoruz.) Musa Allah'la konuştu; Allah'ım, bütün insanlara ve topluluklarına, giriş ve çıkışlarında, her işlerinde ön ayak olacak bir kişiyi belirt, toplulukları çobansız bir sürü gibi olmasın. Allah, Musa'ya dedi ki, Yu'şa b. Nun böyle bir güce sahip bir gençtir, elini ona sür. Ve onu kâhin "Eliazar" ve bütün cemaatin (İsrail Oğulları'nın) karşısın­da ve gözleri önünde kendine vasi ilân et. Sonra, ona kendi heybet ve gücünden ver ki, bütün İsrailoğulları ona itaat etsin de "Eliazar"dan öne geçsin. Ve Allah'tan onun arzularının gerçekleşmesini iste ki, bütün İsrailoğulları onunla birlikte olsunlar ve onun emriyle her işi yapsınlar. Musa Allah'ın emrine uydu ve Yu'şa'yı alarak kâhin "Eliazar" ve bütün İsrailoğulları karşısında tuttu. Ve Allah'ın Musa'ya dediği gibi iki elini onun ellerine sürerek onu kendine vasi etti. (Tevrat, Kitab-ı Mukaddes, Beyrut, Amerikan Basımevi, M. 1907)
b) Kur'ân'da ve Diğer İslâm Kaynaklarında Yu'şa b. Nun:
İbranice olan Yu'şa ismi, Kur'ân'da Arapçalaştırılmış, En'am Suresi'nin 86. ayetinde ve Sâd Suresi'nin 48. ayetinde "Elyesa" olarak gelmiştir. Yakubî kendi Tarih'inde (c. 1, s. 46'da) şöyle yazar:
Musa'nın ölüm vakti ulaşınca Allah Azze ve Celle, ona, Yu'şa b. Nun'u Kubbe-i Rumman'ın içi­ne çağırmasını ve bereketinin Yu'şa b. Nun'un bedenine intikal etmesi, onu vasi tayin etmesi ve İsrail Oğulları'nın işlerini onun üzerine bırakması için elini onun bedenine sürmesini emretti.
Hz. Muhammed'in (s.a.a) Vasisiyle Hz. Musa'nın Vasisinin Benzerlikleri
Yu'şa b. Nun, Musa'yla (a.s) birlikte Sina dağındaydı ve asla buzağıya tapmadı. Allah Teâlâ, Musa'ya, Allah'a tapanların, çobanı olmayan sürü gibi olmaması için kendisinden sonra Yu'şa b. Nun'u kendisine vasi etmesini emretti. Hz. Ali (a.s) de Hira Dağı'nda Resûlullah'ın (s.a.a) beraberindeydi ve hiçbir zaman (Ebu Bekir, Ömer, Osman’ın aksine) hiçbir puta tapmamıştır. Allah Teâlâ da, Resulüne veda haccından dönüşte hacıların karşısında Ali'yi (a.s) kendisinden sonra vasisi ve ümmetin önderi tanıtmasını, İslâm ümmetini başsız bırakma­masını emretti. Resûlullah (s.a.a) da itaat ederek Gadir-i Hum'da, Ali'yi (a.s) kendisine vasi tayin etti. Gerçekten ne kadar da doğru buyurmuştur Resûlullah: "Yakında İsrailoğulları'nın başına gelen şey aynen benim ümmetimin de başına gelecektir..." (Yüz Elli Uydurma Sahabe, (Farsça'
c.3, s.21-52)
5- Hz. İsa'nın (a.s) Vasisi Şem'un
a) İncil'de Şem'un: Kamus-i Kitab-ı Mukaddes'te, "Şem'un" sözcüğünde bu isimle on kişi sa­yılmıştır; bunlardan biri Şem'un Petros'tur. Bu isim Tevrat'ta "Sem'un" diye geçer. Matta İncili'nin, onuncu Eshah'ında şöyle geçer: Sonra -İsa- on iki öğrencisini çağırarak, kötü ruhları kendilerinden uzaklaştırmaları ve bütün hastalıkları iyileştirmeleri için onlara güç ve kötü ruhlarla karşılaşma kuvveti verdi. Onun on iki sefirinin isimleri şöyledir: Birincisi Petrus denilen Sem'an... Yuhanna İncili'nde, 21. Eshah'ta, (sayı: 15-18) Hz. İsa'nın Şemun'a, "Sürünün sorumlusu ol." şeklinde vasiyet ettiği geçer. Hz. İsa (a.s) burada demek istiyor ki: "Bana iman edenlerin sorumluluğunu üstlen."
Yine Kamus-i Kitab-ı Mukaddes'te, "İsa onu (Şem'un'u) kilisenin önderi etti." diye geçer.
b) İslâm Kaynaklarında Şem'un:
Yakubî kendi Tarih'inde Şem'un'u "Sem'anu's-Sefa" diye anmıştır. Mes'udî de der ki: "Yunanca Şem'un ve Arapça Sem'an olan Petrus Roma'da öldürüldü." (Tarih-i Mes'udî, c.l, s.343) Mu'cemu'l-Buldan'da şöyle geçer: "Sem'an'ın manastırı" Dımeşk yakınlarındadır. Bu manastıra mensup olan Sem'­an Hıristiyanların ileri gelenlerinden biriydi; onun Şem'un-i Sefa olduğu söylenmektedir."
--------------------------
[1]- (İsbatu'I-Vasiyet, Necef baskısı, s.5-70. Ebu'l-Hasan Ali b. Hüseyin Mes'udî, sahabe Abdullah b. Mes'ııd'un torunlarındandır. Mes'udî, öl.k. 346. Biyografisi Tabakatu'ş-Şafıiyye, 2/307. Ketbî, Fevatu'l-Vefeyat, 2/45; Yakut el-Hamevî, Mu'cemu'l-Udeba, 13/94 onun bu kitabına işaret etmiş ve onun Esmau'l-Eimme adlı bir kitabının oldu¬ğunu söylemişlerdir. İbn Hacer de Kitabu'l-Mizan, 4/224'te, Mes'udî'nin Tayinu'l-Halife adlı bir kitabı olduğunu yazar; fakat bu kitap ez-Zeria adlı eserde İsbatu'I-Vasiyet diye anılmıştır.)
Allah'a emanet olun...
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
RABB'İMDEN DOĞRULARLA OLMAYI MUAVFAK KILMASINI DUA EDERİM
Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!
Hz. Ali’nin Peygamberimizin Gerçek Vasisi Olduğuna Dair

Muaviye’nin Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’e yazdığı mektuptan bir kesit: Babanla (Ebu Bekir) Ömer, zorla ve çirkin bir şekilde onu (Ali'yi) hakkından mahrum eden ve onunla muhalefete kalkışan ilk kişilerdi! Çok önceden bu işi yapmayı kararlaştırmış, onun ön hazırlıklarını yapmışlardı. Sonra babanla Ömer ondan kendilerine biat ve yardım etmesini istediler. Fa­kat Ebu Talib oğlu onlardan uzak durdu, onlara biat ve yardım etmekten sakındı. O ikisi de ona ruhî ıs­tırap ve kederi tattırdılar ve onu öldürmeye kalkıştılar; nihayet o da teslim olup onlara biat etti. Fakat buna rağmen o ikisi ecelleri gelip ölünceye kadar onu işlerine karıştırmadılar, sırlarını ondan gizlediler. Daha sonra sıra onların üçüncüsü Osman b. Affan'a geldi; o da onlar gibi hareket etti..."
Esbağ b. Nubate şöyle rivayet etmiştir:
Emir'ül-Mü'minin (a.s) şöyle buyurdu: «Şu topluluğa ne oluyor ki, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin sünnetini değiştirdiler, onun vasisinden yüz çevirdiler? Üstelik bunu yaparken üzerlerine bir azabın inmesinden korkmuyorlar.»
Sonra şu âyeti okudu: "Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonun­da kavimlerini helak yurduna, cehenneme sürükleyenleri görmedin mi?" (İbrahim, 28) «Biz, Allah'ın kullarına bahşettiği nimetiz. Kıyamet günü kurtulan, bizimle kurtulur»
****
Ebu Yusuf el-Bezzaz şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sa­dık aleyhisselâm) "Allah'ın nimetlerini hatırlayın." (A'raf, 69) âyetini okudu ve dedi ki:
«Burada geçen Allah'ın nimetleriyle kastedilen nedir, biliyor musun?»
- "Hayır" dedim.
Buyurdu ki: «Allah'ın kullarına bahşettiği en büyük nimet kastedilmiştir. O da biz Ehl-i Beyt'in velayetidir.»
***
Abdurrahman b. Kesir şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a,[color=red "Allah'ın nimetine nankörlükle kar­şılık verenleri görmedin mi?" (İbrahim, 28) âyetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: «Burada Resûlullah'a karşı savaşan, ona savaş açan ve vasisi ile ilgili vasiyetini inkâr eden bütün Kureyş kabilesi mensupları kastedilmiştir.»
ÖNCEKİ ÜMMETLERDE VASİYET
Hz. Âdem’in vasisinin ismi, İbranice Şeys denilen Hz. Hibetullah'tı. Hz. İbrahim'in vasisi, Hz İsmail'di. Hz. Yakub'un vasisi, Hz. Yusuf’tu. Hz. Musa'nın vasisi, Hz. Yusuf un torunlarından Hz. Yu'şa b. Nun b. Efrahim b. Yusuf’tu; Hz. İsa'nın vasisi, Hz. Şemun'du. Peygamberlerin sonuncusunun (s.a.a) vasisinin ismi Hz. Ali b. Ebu Talib ve ondan sonra onun on bir oğludur (a.s).»[1]
1- Hz. Âdem’in (a.s) Vasisi Hz. Şit (Şis) (a.s) ve Diğer Vasiler
Taberî de yazar ki:
[img width=825 height=600]http://b1302.hizliresim.com/16/9/jyrhm.jpg[/img]
İbn Esir Tarihinin 1.Cilt de yazar ki:
[img width=825 height=600]http://img453.yukle.tc/images/7101jyrdb.jpg[/img]
İbn Kesir de İslam Tarihinin 1.Cilt ise;
[img width=372 height=600]http://img453.yukle.tc/images/7737jywqk.jpg[/img]
[img width=413 height=600]http://img453.yukle.tc/images/4933jys24.png[/img]
Yakubî, şöyle yazar: "Âdem’in ölüm vakti gelince... Şeys'i kendine vasi tayin etti."[/color]
Mes'udî, şöyle yazar: "Âdem, Şeys'e vasiyet ettikten sonra, ölünceye kadar vasiyetini diğerle­rinden gizledi..."
2- Hz. Nuh’un (a.s) Vasisi Hz. Sam
İbn Esir Tarihinin 1.Cilt de yazar ki:
[img width=434 height=600]http://img453.yukle.tc/images/4533jyskx.png[/img]
3- Hz. Davut’un (a.s) Vasisi Hz. Süleyman
İbn Esir Tarihinin 1.Cilt de yazar ki:
[img width=457 height=600]http://img453.yukle.tc/images/4399jysrz.png[/img]
4-Hz. Musa'nın (a.s) Vasisi Yu'şa b. Nuna) Tevrat'ta Yu'şa b. Nun:
Kamus-i Mukaddes kitabında, "Yu'şa" sözcüğünde Tevrat'tan naklen şöyle geçer: "Yu'şa b. Nun, Musa'yla birlikte Sina dağındaydı ve Harun'un döneminde buzağıya tapma işine bulaşmadı." Ve Sıfrı Aded'in yirmi yedinci Eshahı'nın sonunda, Allah tarafından Musa'nın vasiliğine atandığı geçer. (Bu ata­manın fotokopisi bu kitabın orijinalinde geçer; biz tercümesini naklediyoruz.) Musa Allah'la konuştu; Allah'ım, bütün insanlara ve topluluklarına, giriş ve çıkışlarında, her işlerinde ön ayak olacak bir kişiyi belirt, toplulukları çobansız bir sürü gibi olmasın. Allah, Musa'ya dedi ki, Yu'şa b. Nun böyle bir güce sahip bir gençtir, elini ona sür. Ve onu kâhin "Eliazar" ve bütün cemaatin (İsrail Oğulları'nın) karşısın­da ve gözleri önünde kendine vasi ilân et. Sonra, ona kendi heybet ve gücünden ver ki, bütün İsrailoğulları ona itaat etsin de "Eliazar"dan öne geçsin. Ve Allah'tan onun arzularının gerçekleşmesini iste ki, bütün İsrailoğulları onunla birlikte olsunlar ve onun emriyle her işi yapsınlar. Musa Allah'ın emrine uydu ve Yu'şa'yı alarak kâhin "Eliazar" ve bütün İsrailoğulları karşısında tuttu. Ve Allah'ın Musa'ya dediği gibi iki elini onun ellerine sürerek onu kendine vasi etti. (Tevrat, Kitab-ı Mukaddes, Beyrut, Amerikan Basımevi, M. 1907)
b) Kur'ân'da ve Diğer İslâm Kaynaklarında Yu'şa b. Nun:
İbranice olan Yu'şa ismi, Kur'ân'da Arapçalaştırılmış, En'am Suresi'nin 86. ayetinde ve Sâd Suresi'nin 48. ayetinde "Elyesa" olarak gelmiştir. Yakubî kendi Tarih'inde (c. 1, s. 46'da) şöyle yazar:
Musa'nın ölüm vakti ulaşınca Allah Azze ve Celle, ona, Yu'şa b. Nun'u Kubbe-i Rumman'ın içi­ne çağırmasını ve bereketinin Yu'şa b. Nun'un bedenine intikal etmesi, onu vasi tayin etmesi ve İsrail Oğulları'nın işlerini onun üzerine bırakması için elini onun bedenine sürmesini emretti.
Hz. Muhammed'in (s.a.a) Vasisiyle Hz. Musa'nın Vasisinin Benzerlikleri
Yu'şa b. Nun, Musa'yla (a.s) birlikte Sina dağındaydı ve asla buzağıya tapmadı. Allah Teâlâ, Musa'ya, Allah'a tapanların, çobanı olmayan sürü gibi olmaması için kendisinden sonra Yu'şa b. Nun'u kendisine vasi etmesini emretti. Hz. Ali (a.s) de Hira Dağı'nda Resûlullah'ın (s.a.a) beraberindeydi ve hiçbir zaman (Ebu Bekir, Ömer, Osman’ın aksine) hiçbir puta tapmamıştır. Allah Teâlâ da, Resulüne veda haccından dönüşte hacıların karşısında Ali'yi (a.s) kendisinden sonra vasisi ve ümmetin önderi tanıtmasını, İslâm ümmetini başsız bırakma­masını emretti. Resûlullah (s.a.a) da itaat ederek Gadir-i Hum'da, Ali'yi (a.s) kendisine vasi tayin etti. Gerçekten ne kadar da doğru buyurmuştur Resûlullah: "Yakında İsrailoğulları'nın başına gelen şey aynen benim ümmetimin de başına gelecektir..." (Yüz Elli Uydurma Sahabe, (Farsça'

5- Hz. İsa'nın (a.s) Vasisi Şem'un
a) İncil'de Şem'un: Kamus-i Kitab-ı Mukaddes'te, "Şem'un" sözcüğünde bu isimle on kişi sa­yılmıştır; bunlardan biri Şem'un Petros'tur. Bu isim Tevrat'ta "Sem'un" diye geçer. Matta İncili'nin, onuncu Eshah'ında şöyle geçer: Sonra -İsa- on iki öğrencisini çağırarak, kötü ruhları kendilerinden uzaklaştırmaları ve bütün hastalıkları iyileştirmeleri için onlara güç ve kötü ruhlarla karşılaşma kuvveti verdi. Onun on iki sefirinin isimleri şöyledir: Birincisi Petrus denilen Sem'an... Yuhanna İncili'nde, 21. Eshah'ta, (sayı: 15-18) Hz. İsa'nın Şemun'a, "Sürünün sorumlusu ol." şeklinde vasiyet ettiği geçer. Hz. İsa (a.s) burada demek istiyor ki: "Bana iman edenlerin sorumluluğunu üstlen."
Yine Kamus-i Kitab-ı Mukaddes'te, "İsa onu (Şem'un'u) kilisenin önderi etti." diye geçer.
b) İslâm Kaynaklarında Şem'un:
Yakubî kendi Tarih'inde Şem'un'u "Sem'anu's-Sefa" diye anmıştır. Mes'udî de der ki: "Yunanca Şem'un ve Arapça Sem'an olan Petrus Roma'da öldürüldü." (Tarih-i Mes'udî, c.l, s.343) Mu'cemu'l-Buldan'da şöyle geçer: "Sem'an'ın manastırı" Dımeşk yakınlarındadır. Bu manastıra mensup olan Sem'­an Hıristiyanların ileri gelenlerinden biriydi; onun Şem'un-i Sefa olduğu söylenmektedir."
--------------------------
[1]- (İsbatu'I-Vasiyet, Necef baskısı, s.5-70. Ebu'l-Hasan Ali b. Hüseyin Mes'udî, sahabe Abdullah b. Mes'ııd'un torunlarındandır. Mes'udî, öl.k. 346. Biyografisi Tabakatu'ş-Şafıiyye, 2/307. Ketbî, Fevatu'l-Vefeyat, 2/45; Yakut el-Hamevî, Mu'cemu'l-Udeba, 13/94 onun bu kitabına işaret etmiş ve onun Esmau'l-Eimme adlı bir kitabının oldu¬ğunu söylemişlerdir. İbn Hacer de Kitabu'l-Mizan, 4/224'te, Mes'udî'nin Tayinu'l-Halife adlı bir kitabı olduğunu yazar; fakat bu kitap ez-Zeria adlı eserde İsbatu'I-Vasiyet diye anılmıştır.)
Allah'a emanet olun...
Yorum