Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmamların masumluğu meselesi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İmamların masumluğu meselesi

    İmam Ali a.s.'ın ilim şehrinin kapısı olmasının nedeni nedir? Ömerin 60 yrde Ali olmasaydı Ömer helak olduydu demesi neyi gösterir. İmamet bilgisine sahip olan Ali a.s.'ın masum ve yanılmaz olduğunu değil mi..

    tüm sahabenin yanıdığına dair rivayetler varken Ehlibyt nerede nasıl yanılmış bunlar neyin göstergesidir? Tüm sahabe hakkında cahiliye dönemi var ama Elhibeyt için yok.. bunlar bi şeylere zorunlu olarak götürmüyor mu bizleri?..


    bu ehlibeytin sahabeden üstün olduğunu gösterir.masum ve diğer peygamberlerden üstün olduklarını değil.elbettki Ali ile Ömer bir değildir.ama bu Alinin masum olduğu ve peygamberimizin dışındaki diğer peygamberlerden üstün olduğunu göstermez.

    tek otorite bir zamanda bir imam olur kimse ondn öne geçemez dini temsil edemez imamlara bir şey öğretilemez onlar bizden daha bilgilidirler. insanların onlara tabi olması ile olmaması onlarda kayıp ya da kazanç oluşturmaz. imamlar görevlerini yerine getirdiler. her biri değişk ortamda ayrı görev sahibi idi. bu gün şianın hala ayakta ve en ciddi ekol olmasının kökeninde ne vardır?.. 11 imama da tüm dünyaya bu dini yayma görevi verilmiş değildir. Örneğin 6. imaam ilimleri yayma görevi verilmş o da bunu hakkıyla yapmıştır..

    Sizce 12 imam die bir imamlar yok mu?


    12 imamlar diye bir imamlar benim için yok.siz imamların ihtilafları kaldırmaları için var olduklarını söylüyorsunuz ama ihtilaflar kalkmış değil.
    ha önde olan ve bazı konularda sıyrılmış bazı yönleri olabilir ki bu her insanda vardır.bunu masumluk sebebi yapmak abastir.

    bizim bu konuda Taklit Merciilerimize yüklediğimiz fonksiyon ve ilim kaynağıyla ilişki konusu siizn Peygamberlere yüklediğiniz gibidir. Yani peygamberler yanldığında uyarılıyorlar taklit mercileri de aynı.. ictihad ederler ama yanıldıklarında İmam Zaman a.f. onları uyarır..

    bu imamı zamanın uyarması nasıl oluyor.? bir örnek verirmisin? taklit mercilerinin gaybi bağlantılarının olduğunumu söyliyorsun.tarikat şeyhlerinden ne farkı var peki taklit mercilerinin?


    namazı kime göre kılıyorsunuz? Peygambere göre mi velioğluna göre mi hanefiye göre mi...

    Ya abdesti nasıl alıyorsunuz?


    ben namazı imam şafinin peygamberin namazından anladığı şekilde kılıyorum.sende imam caferin peygamberden anladığı şekliyle..aramızda hiçbir fark yok..yada imam şafii ile imam cafer arasında hiçbir fark yok.

    o zaman bu din insanları parçalamak için gelmiştir. Müslüman sayısı kadar ulul emr olur.. ki şu an olan da oldur sünni dünyada..

    ve kimse kimseyi suçlayamaz kimse kimseden daha hak olamaz. Peki her ümmeti imamıyla çağırdığımız zaman ayeti ile zamanın imamına biat etmeden ölen .. hadisi ne anlama geliyor bu durumda.


    iyide kardeşim sana imamın kim? diyorum.sen; imam zaman diyorsun.
    imamı zaman nerde? diyorum
    taklit mercim ile gaibte görüşüyor diyorsun.
    sen bana imamın kim diyorsun.ben velioğlu diyorum.
    velioğlu nereyle görüşüyor? kimseyle görüşmüyor sadece benden daha akıllı ve gayretli olduğu için Kurandan Ve sünnetten
    öğrendiklerini uyguluyor diyorum..
    benim imamım seninkinden daha güvenilir.çünkü benimki belli olan bir şeyi alıp bana veriyor.ama seninki insanüstü bir şey yapıyor ve sen bunun nasıl olduğunuda bilmiyorsun.
    ben gaible görüştüğünü iddia ederek yalanmı söylüyor doğrumu söylüyor bilmediğim bir taklit mercine uymak yerine belli olan bir şeye uymayı tercih ederim.

    her ümmeti mamıyla .. her ümmetten bir şahit çıkardığımız, zamanın imamına.. gibi aytler her devirde imam olduğu anlamına gelmiyor mu? Ehlibeyt emanetini bırakıyorum diyor Peygamber. Kur'anla beraber. Kur'an elimizde.. bu gün elimizde ehlibeytten kimse yoksa bu durumda Peygamberin hadisi bu gün bize seslenmemş mi oluyor niçin, nereye kadar sesleniyor?..

    Size göre masum biri olmaksızın İslam tüm dünyaya hakim olur mu? Siz mehdi a.f.'e hiç mi inanmıyorsunuz?



    görsem inanacağımda göremiyorumki ))
    hayali birşeye ise zaten inanmam..


    çünkü sizin gibi sünni şeriatçilerin Ehlibeyti nasıl kestiklerini Ehlibeytin yanında olmayanların mecburen nasıl karşıda olduklarının örnekleriyle doludur tarih..bu anlamda bir şia mazlumiyti doludur tarihin her sayfası.

    önce münafık denir sonra vahhabiler gibi katliam başlatılır.. bunu yakın geçmişte acı bir tecrübe olarak gördük malesef.. Peygamberin münafıkları bile öldürtmediği filistinde onca ihanetlere rağmen iç çatışmanın çıkmadığı halde.. türkiyede insanla birbirlerini kestiler.. Allah korusun..


    sen ne biçim bir müslümansınki başka bir müslümanı yargılarken onu hiç dinlemezsin.bumudur sizin ehlibeyt anlayışınız? eğer ehlibeytçilik böyle bir şey ise bu ehlibeytçilikten Allah bizi muhafaza etsin.

    bugüne kadar kaçtane hizbullahi ile tanıştın?
    kaçıyla bir araya geldin ve nasıl insanlar olduklarını yakından müşahede ettin?
    kaçına ''yahu kardeşim sizin hakkınızda şöyle şöyle diyorlar siz bu konular hakkında ne diyorsunuz'' diye sordun.?

    hangi ayette,hangi hadiste,hangi ehlibeyt imamının uygulamasında bir müslümanı dinlemeden infaz etmek var?
    hele hele o müslümanı islam düşmanlarından öğrenilenlerle yargılamak ve yaftalamak var.?

    ben yakın zamana kadar şiileri ferasetli ve basiretli insanlar olarak bilirdim ve onlara karşı bir hayranlığım vardı.ama yakından tanıdığım şiiler oldu ve bu gibi durumlarla karşılaştığımda anladım ki şiiler içleri boş hemde bomboş insanlarmış.irandakiler tamamen farisilikten kaynaklanan bir akıllılığa sahipler.ama türkiyedekiler ise tam bir facia!!

    eğer şiilik böylesine ise bundan Allaha sığınırım.şu anda bin tane şiiyi getirseler basiret ve ferasette benim için basit bir hizbullahiyle boy ölçüşemezler.değil boy ölçüşmek onun yanında çocuk olarak kalırlar.

    böylesine bir hareketi bize nasip ettiği için Allaha ne kadar hamdetsem azdır.

    Yorum


      İmamların masumluğu meselesi

      yani namazda,mesela; el bağlanmalımı yoksa salınmalımı gibi basit bir şeyi belirlemek için masumlaramı ihtiyaç vardır diyorsun.namaz gibi furuudan olan bir konunun inkarının hükmü ise zaten bellidir.

      Hayır, el bağlama gibi bir meseleden söz etmiyoruz. namazın rekatları Kur'an'da var mı? Yok. Nerden çıkarıyoruz hadislerden. Mesela bu durumda öğlenin farzının 4 rekat olduğunu inkar eden birisinin durumu ne olur. Hayatı boyunca Kur'an'ı okuyup onu uygulayıp onun dışında hadislerde ahad haberler bilgi değeri yok diyerek hiç rukusu secdesiyle namaz kılmamış ama hep Kur'an'daki anlamıyla salat dua demek diyerek dua etmiş bir insanın kurtulması mümkün müdür. Bu namaz dinin furuundan bir konu. Öyleyse bu durumda dinin furuundan bir mesele yüzünden insan nasıl cehennemlik olacak.

      Kaldı ki el bağlamanın önemli bir iş olup olmadığını siz Kur'an'dan çıkarmıyorsunuz. Size gelen hadislere göre dahası size gelen hadisleri yorumlayan mezheplere göre el bağlamanın önemsiz bir iş olduğunu namazı el bağlasan da bağlamasanda bozmayacağını söyleyen fıkıhçılar ve geleneğe göre söylüyorsunuz. Bu konunun secde kadar önemli olduğunu söyleyen bu konuda da rivayetlere dayanan bir insanın delillerinden habersiz de olabilirsiniz. Yani size göre öğlenin farzının 4 rekat olması çok önemli ama el bağlama önemsizse siz bunları Kur'an'da çıkarmış değilsiniz Kur'an dışı rivayetlerden ulaşmışsınız.

      Ama her iki durumda da sizin yine itikadı inanç çok önemli mesele diyerek delil saymadığınız hadisleri yine çok önemli mesele olan namaz vakitleri ve rekatları hatta namazın tüm biçimi için kullanmaktasınız.

      "yani bu tür füruu konularda belirleryici olacak olan şey bir masumun sözümüdür.
      e madem masumluk bu tür basit konular için vardır.peki siz neden masumları peygamberlerden üstün görüyorsunuz? oysa peygamberler aslolan şeyleri getirmiş ve onlar için mücadele etmişler ama siz füruu olan şeyler için mücadele eden masumları peygamberlerden üstün görüyorsunuz.


      hayır biz imamların masumiyetini sadece müstehap ya da mekruh türü işler için zaruri görmeyiz. Masumiyet imanı ve dinin furuunu (farz ibadet ve amellerle haramları) ayırt etme konusunda belirlemeye yetkilidir. Sizin anladığınız furuat ile bizimkisiz farklı. Bize göre namaz furuattandır. bu önemsizdir anlamında değil ameli bir durumdur. pratiği olan bir husustur. zihinsel bir olay değildir. ama sizin yazdıklarınızdan furuu kelimesini yaparsan da yapmazsan da olur cinsinden teferruat anlamına geldiğini anlıyorum. bu anlamda kullanmıyoruz. Sizdeki İslam'ın şartları anlamında. İslam'ın şartlarından namazın şekilleri de furuudur. namazın kendisi de.. el bağlayıp bağlamama da namazın furuundan bağlayıcı bir ameldir. Masum İmamın çağırıp da gelinmemesi durumunda insanın imanını götürecek bir amel olan Cihad da böyledir. Ancak hiç bir sünni inanç sistem ve ilke bir bireye cihad konusunda bağlayıcı emir verebilecek yetkide bir insan söyleyemez. sünni inançta insanlar bireydirler cemaat değil. Çünkü cemaatleşme hukukunu ancak imamet inancı oluşturmaktadır. örneğin bir sünni için cihad fetvası çıkartmış bir alim olsa, diğeri hayır ben onu alim bile saymıyorum diyebilir ve böylece ona bir yükümlülük düşmez. Ancak şii için öyle değildir.Şia sisteminde her insanın, masum imamca gözetilen bir taklit mercii vardır, ve bu taklit mercii de velayeti fakihe bağlı olarak dünyada siyasal birliği sağlar.Böylece bütün şiiler bir merkezden balayıcı emirler koyan sisteme dahil olur. Bir cihad fetvası tüm şiler için bağlayıcı emir durumunda olur. Zaten böyle olması sayesinde örneğin iranda islam devrimi başarıya ulaşabilmiş onbinlerce insan bir velayeti fakihin emriyle canlarını gönül huzuru içinde şehid olacaklarını düşünüp feda edebilmişlerdir. Ama dünyanın tüm sünni uleması bir araya gelse benim tırnağımın kesmem gibi basit bir hususta bana farziyet yükleseler benim hiç umuruma olmaz. Çünkü sünni inanç sisteminin hiç bir yerinde böyle bir emri verebilecek kimse mevcut değildir. Bu emri Pegamber verebilirdi o da öldü artık tüm emir ve yasakları ben üretirim Kur'an ve sahih bildiğim hadislere bakarak..

      "aynı soruyu ben sana sorayım: bir karıkoca arasındaki sorunları dahi konu edecek derecede en basit şeylerle dahi ilgilenen Kuran Ayetleri neden masum imamlara açıktan değinmemiş.? iki seçenek var:
      1.masum imamlık teorisi Kuranda olmayan sonradan uydurulmuş bir şeydir.(ki bence öyledir.)
      2.Kuran eksiktir.(haşa)
      bu soruyu kaç defa sordumsa açık bir cevap alamadım: Kuranda çok önemli bir konu olan masum imamlar meselesine neden açıkça değinmemiş.?"


      evet bu karı koca arasındaki bir sorunu bile gündem edinip çözüm yolunu gösteren ve hakem tutarsınız diyen Kur'an tüm müslüman ümmetin ihtilafı durumunda da nasıl çözüleceğini elbette bildirmiştir. Biz sizin seçeneklerinizin hiç birini kabul etmiyoruz. Çünkü Kur'an Masum imamlara değinmiştir. Ancak Kur'an'ı siz sünni muharref kavramlarla okuduğunuz için anlayamıyor bunları göremiyorsunuz. Eğer karşı tarafı hiç okumadan içinizde büyüdüğünüz kültürle Kur'an'ı anlamlandıran siz şii bir toplumda büyümüş olsaydınız bu kez de nasıl Kur'an'da apaçık olan İmamet inancını inkar ediyorlar diye sünnilere şaşıracaktınız.

      bu sorunun cevabı olarak Maide 67yi delillerden biri olarak vermiştik. Bu ayet imamet inancı olmaksızın nübüvvet inancının hiç bir işe yaramayacağını ve imamete dönüşmeyen nübüvvet inancının yok olup gideceğini ve hiç bir işleve sahip olmayacağını bildirmektedir:

      Ey Peygamber Rabbinden sana indirilen mesajı tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Peygamberlik görevini HİÇ YERİNE GETİRMEMİŞ OLACAKSIN. Allah seni insanlara karşı koruyacaktır. Allah kafirler topluluğunu hidayet etmez. Maide 67.

      Bu ayet medeni ayet. Ve veda haccında indiği konusunda inkar edilemez kanıtlar mevcuttur. Bu ayetin indiğin zamdanda dinin tüm itikadi ve ameli konuları ortaya konmuş mekke fethdilimiş dinin tüm uygulamaları bitmişti. Ancak hala daha nübüvvetin boşa gidip tamamen yok olacağı uyarısıyla Allah bir mesajdan bahsediyordu..

      işte bu noktada her akıllı mü'min merak eder bu mesaj ne idi diye. Bu ayet Kur'an'da imametin bulunduğuna dair en büyük kantılarından biridir. Peygamberimiz s.a.a.in hayatının son anlarında imameti tebliğ ettiğini görevini artık masum imamlara devrettiğini gösterir.

      Peygamber s.a.a. bu ayet nazil olduktan sonra artık gadiri hum denilen yere gelmiş ve 120bin sahabeyi toplamıştır. sünni hadis kitaplarında da bu mesele açık olarak inkar edilemeyecek kesinlikte bildirilmiştir. Ebubekirin hilafetinin meşru sayan bir inanç mensuplarının kitaplarında bile Resul:

      Siz insanları şahit tutarak imameti tebliğ ediyor ben kimin velisiysem Ali onun velisidir diyorsa burda sünnilere de Kur'an'da imamet bulunduğu net olarak açıklanmış bulunmaktadır. Ancak kesin bile olsa hadisleri hiç değerli görmeyen mealciler hariç. Mealcilere de başka deliller sunarız. Ancak siz mealci olmayıp hadisleri inkar etmediğinizi söylediğiniz için size hadisten de delil sunmaktayız.

      Allah Resulü sizin işlerinizde size nefsinizden daha evla olan kimdir deyince onlar hap beraber Allah ve Rasülüdür diyorlar. buna karşılık ben kimin velisiysem Ali onun velisidir buyuruyor.

      Allah resulünün. ben sizden birine kendisinden anne babasından ve tüm sevdiklerinden daha evla gelmedikçe inanmış olmazsınız dediğini bilen sahabe bu konudaki velayetin ne anlama da geldiğini bilmektedirler. Ve bundan sonra Peygamberimiz gözleri önünde herkesten Aliye biat almıştır. Daha sonra bu biatı inkar edip Ali a.s.'ı kendine biata zorlayan Ebubekir ve Ömer de Ali a.s.'a ilk biat edenlerdendir. Bu bilgiler şiilerce mütevatir sünnilerce namaz rekatlarının sayısını bildiren hadislerden daha kesinliktedir. Kesin bilgi değerindedir.

      Evet Nübüvvet imamete dönüşmezse Maide 67de olduğu gibi ölür. Peygamber görevini Ali a.s.'a devretmezse 23 yıllık tebliği boşa gitmiş olur. Çünkü basit bir Medine dışın seyehatinde bile Medineyi başsız bırakmayan Resul ebedi aleme giderken Medineyi asla başsız bırakamazdı. Müslümanları itaatlarına zorlayacağı bir insanın günahkar hataya açık biri olmasına müsaade edemezdi. böyle yapması demek peygamberliğin ölmesi demektir.

      nihayet bu biatlarına bağlı kalmadılarından sahabe 25 yılda Ali a.s. aralarında imameti sürdürmesine rağmen iktidarda olmamasının neden olduğu müdahale yetkisizliğinden dolayı bidatlara gömülmüş 33 kalemde bidat türemişti. Aişe bile bu durumu tespit edip Halife Osman Emevi zamanında Peygamber s.a.a.'i çarıklarını çıkarıp daha Peygamerin s.a.a. çarıkları eskimeden onun sünnetini eskittiniz demişti. İtikadi konularda da derin bozulma ve sapmalar sayesinde ümmet ikiy bölünmüş ve zalim sultanların hükümlerine girmişlerdi.Bunun sonucunda daha Peygamber s.a.a.'ten 30 sonra 5 yıllık müslümanların iç savaşınd 150bin sahabe tabiin hayatını kaybetmişti.

      İşte bu imamete bağlanılmaması sebebiyle idi. Peygamber s.a.a.in ilanına rağmen Ali a.s.'a yapılan biatın bozulması yüzündendi. Eğer İmamet devam etmese de muhalefette olarak bile imamlar müslüman ümmeti sapmalardan korumasaydı nübüvvetin getirdiği din yok olacak böylece Peygamberin s.a.a. getirdiği din tarihe karışacaktı. İşte bu yüzden Allah Maide 67 ile tüm hükümler tebliğ olunmuş bir dinin ancak imametle devam edebileceğini bu işin o kadr önemli olduğunu söylemişti.

      Bu ayetin açıkça imametin ilanının önemini bildirmesini inkar için sünni ulema ayetti tercümede tahrife gitmektedir. mealler burdaki tekil olan mesajı mesajları duyur diyerek zihinleri bulandırmakta ve tüm İslam'ı tebliğ etmesinin emredildiği yoksa peygamberlik görevini yapmamış olacağı söylenmektedir demektedirler. Halbu ki bu tutarsız bir kısır döngüdür. Eğer burda kastedilen mesaj tüm peygamberlik görevleri ise o durumda peygamberlik görevini yap yapmasan peygamberliğini yapmamış olursun gibi saçma bir tekrar oluşmaktadır.

      "paragraftaki başka bir soru: müslümanın müslümanla savaşı hakkında masum imamlar, diğer ehlisünnet imamlarından farklı olarak ne demişlerdir.?"


      Biz bun sadece bir örnek olarak verdik. Çünkü siz Peygamberin değinmeyip de İmamların çözüme kavuşturduğu farz ya da haram mesabesinde bir olayı örnek verin demiştiniz. Biz de binlerce örnekten en anlaşılır olan bu örneği verdik. İmamların, Peygamberin s.a.a. zamanıdan olmayıp ondan sonra 250 yıl boyunca meydana gelen her durum ve şart içinde İslam'ın hükümlerin açıkladıklarını biz bilmekteyiz. Hiç bir İmamın şartları diğerinin aynı değildir. Kimi sakin zamanda dünyada yaşamış İmam Caferi sadık gibi o dönemde 4000 talebe yetiştirmiş ve Ehlibeyt mektebinin ilmini tüm dünyaya bir daha silinemeyecek derecede kökleştirmiştir. Zeynül Abidin a.s. örneğin, en despot adı müslüman olan kırallık altında çeyrek asır İslam nasıl yaşanır göstermek için imamet görevini icra etmiştir. İmam Mehdi a.f. ise gaybeti suğra döneminde, gaybet döneminde müslümanlar nasıl yaşayacak onunla ilgili hükümleri ihdas etmiştir.

      Sorunuzun, diğer ehli sünnet imamlarından farklı olarak savaş hakkında hangi hükmü ihdas etmişler sorusunu geçersiz sayıyoruz. Çünkü İbrahim a.s.'ın ömrü boyunca çetin sınavlar sonucunda Peygamberliğinn üzerinde ona verilen İmamet sıfatı birbirlerine zıt hükümler icra eden günah ve hataya açık insanlara imam denmez. İmamlık zalim sultanların onayıyla makam gibi dağıtılan beşeri bir atama değildir. 12 imamın Peygambere de kendilerinin birbirlerine de hiç bir ihtilafı olduğuna şahitlik edebilecek tek insan yoktur. Çünkü iki kere ikinin doğru cevabı bellidir ve bu tek cevap olan 4tür. Ama bunun sayısız yanlış cevabı vardır. İşte 12 imamın dışında hataya açık olan yetksizi insanlar dini hükümlere yanlış cevaplar vererek yüzlerce farklı hüküm ve yol ihdas etmişlerdir. Abdesti neler bozar sorusunun doğru cevapları bir tanedir. Örneğin kan abdesti bozar mı bozmaz mı sorusunun doğru cevabı Allah katında bir tanedir. Ama bunu yetksizi insanlar ele alırsa bunun doğru iki cevabı vardır derler. hem bozar hem bozmaz. bozar diyen de doğrudur bozmaz diyen de doğrudur. eğer ikisi de doğru ise o zaman alime ne gerek var. bir soruya birbirine zıt verilen cevapların her ikisi de doğruysa benin ne soru sormamın bir anlamı olur ne verilen cevabın..

      "ben şunu her zaman söylemişim ve hep söylerimde: içinde yaşadığımız bu çağda ben türkiyedeki hizbullahilerdeki basiret ve ferasete hiçbir mezhep, cemaat ve harekette şahid olmadım."


      o yüzden birbirlerini kestiler münafık diye itham ettiler değil mi?.. Sizin hizbullahi hareket hadislerini 12 imamdan mı alıyor yoksa onların hiç karıştırılmadığı raviler silsilesinden mi? Fıkıhlarında kimleri taklit ediyorlar. Ölüleri mi dirileri mi? ve takit ettikleri hatalara açık mı?

      Her insan sizin hissettiğinizi hissetmese orda olmaz zaten. Hindular da kendilerini çok basiretli ve ferasetli görüyorlar. çok da mutlular. Ama tatış bizimle inanç ve yaşam ilkelerini dediğimizde objektif deliller sunamıyorlar..

      Eğer hiç bir mezhepte şahit olmadıysanız o zaman sizin hizbullahi hareket bir mezhebe bağlı değil. Yani mezhepsiz. Eğr mezhepleri derlemişse o zaman da mezhep kurucularından daha bilgili biri var başınızda.. ki onların görmediğini görmüş.. örneğin bir konuda şafiyi almışsa hanefiyi reddetmiş olacak hanefiyi almışsa şafiyi reddetmiş olacak böylece aslında beğendiği bir mezhebi beğenmemiş olacak. o zaman da hüküm koyucu mezhep değil kendisi olmuş olacak.. basiret bu şekilde mi tahakkuk ediyor?

      " evet islamın hakimiyeti ancak bir imam önderliğinde olabilir ama bu imam:
      1.hayali yani gaib değildir.


      hayali ile gaib kelimesi eş anlamlı değildir. ya da gaib kelimesi hayali kelimesinin açıklaması hiç bir şekilde olamaz. siz gaybeti anlamamışsınız. Eğer gaibi hayali diye sayarsanız sizin imanınız tehlikeye girer. hayal vehim kuruntu ve gerçek dünyada var olmayan bir şeydir. Ama gaib ise beş duyu ile algılayamayacağımız boyuttaki varlık ya da olgudur. Bu ikisinin birbiriyle alakası yoktur. Allah gaibdir ama hayal değildir. Ve Mehdi a.f. gaibde değil gaybettedir. Bu ikisi birbirinden farklıdır. Ya da en azından sünnilerin algıladığı şekilde değildir. İmamın gaybeti. Sünnilr türkçedeki kaybolma kelimesini cehalet ürünü olarak kullanıyorlar. Sanki İmam yolunu kaybetmiş gibi.. Halbu ki İmamı Zaman a.f. gizli yaşamaktadır. Onun gaybeti icraatlarını açık olarak sürdürmemesi anlamındadır yoksa farklı bir boyut değildir. Sünniler bu konuda kitaplarında geçen hadisleri unutmuş durumda oldukları için böyle bir imamın imametini inkarla kendilerine serbest bir dini yaşam alanı oluşturmuşlardır.

      "2.masum değildir.evet kirlerden ve günahlardan azami derecede arınmıştır ama peygamberlerin masumiyeti gibi bir masumiyete sahip değildir.
      "
      masum olmayan bir lider hiç bir zaman insanları birleştiremez. bunun tarihte örnekleri çoktur. Oysa masum imam birleştirebilir Çünkü:

      1- Masum imam dünyada bir zamanda sadece bir tanedir. Bu yüzden insanlar masum diye bir imama biat edeceklerse tek kişiye biat edecekler böylece vahdet kendiliğinden olacaktır.

      Oysa masum olmayan liderler birden çok olacaktır her zaman için. böylece insanlar çok lidere itaat etmiş insanlar zaten dağınık olacaklardır

      2- günaha açık insanın hatas ister az ister çok olsun bu hatalar farklı farklı olacaktır. Onun düştüğü hataya diğer liderler ya da insanlar düşmeyeceği için ona itaat konusunda onun emirleri hususunda zan bulunduğunu düşünecekler böylece zamanla kendileri bile üstün olduklarını söyleyebileceklerdir.

      3- Masum olmayanların yönetiminde günah ve yanlışın olmasından uzak kalınamayacaktır. Çünkü sadece masumların çözebileceği fitneler yeryüzünde az değildir. Böyle dönemlerde verilen yanlış hükümler adaletsizliğe neden olacak, adaletsizliğin olduğu yerde ise vicdanlar ve temiz kalpler itaate yanaşmayacaktır. İtaat olmayan yerde iste menfaat ilişkilier ve yanılgı nedeniyle yöneltilen itaatler olur. bu da cemaat üzere cemaat cemaatten kopup ayrı oluşumlara gitmek şeklinde kendini gösterecektir.

      "3.bu imam peygamberlerden üstün değildir."

      Benim İmamım Mehdi İsa a.s.'dan üstün olmuş ona imamlık yapıp namaz kıldırmışsa (yani bu derece görüyorsam) bunun insanlığı vahdete ulaştırmada hangi olumsuzluk doğuracağını gerçekten merak ediyorum. Hadislerde yok mu Mehdi a.f.'in İsa a.s.'a namaz kıldıracağı?..

      "4.bu imam ancak imam mehdi zuhur ettiğinde olacaktır.yok iken varmış gibi algılamak yada bu algıdan diğer 11 imama paye çıkarmak yanlıştır."


      İmam Mehdi a.f.e kadar geçen dönemde de asla masumların dışında çözülemeyecek sorunlar ve hükümler vardır. Hadiste: İmam gaybette iken, insanlara bulutun ardındaki güneş misali fayda sağlayacaktır buyurulur. Bu faydayı ancak gözlerini kapatanlar göremez. Hatta görürler ama inkar ederler..

      Siz şu an sahip olduğunuz islamın bu kadarında bile İmam Mehdi a.f.'in gaybetten sağladığı fayda olmadığına emin misiniz. Eğer İmam şu an yaşıyor olup bizi gözetmeseydi dünyanın devamı mümkün olmazdı İslami hiç bir hükmün ayakta kalması mümkün olmazdı.

      Örneğin tüm dünyada İslam'ın siyasi yönünün olmadığı, çağın ihtiyaçlarına yanıt veremeyeceği ve miadını doldurğu sadece hristiyanlık gibi kişi vicdanına mahpus bir inançtan ibaret olduğu inancı yayılmışken İmam Mehdi a.f.'in lutfu yönlendirmesi sayesinde iranda İslam inkılabı doğmuş ve islam'ı yeniden dünya insanının karşısına en güçlü alternatif siyasal sistem olarak koymuştur. Elhamdülillah. Bunu gören sünniler, (güya batıl) şiilerden geri kalmayalım diyerek dine daha bir sarılmış sizin de içinizde bulunan hareket böylece varlığını İnkılaba ve dolayısıyla İmamı zaman a.f.'e borçlu kalmış durumdadır.

      "yukarıdada dediğim gibi biz Allahın ayeti ve Resulullahs.a.vın sünneti hariceinde hiçkimseyi kutsamayacak bir basirete ve ferasete sahibizdir.ama bu demek değildirki insanlar hata yapmışlar diye onları münafıklıkla suçlayacağız ve onlara zemmedeceğiz."


      Resulullahın sünnetini delillendiremiyorsunuz, bu konuda geçmiş sayfalardaki sorularımıza hiç bir delil sunamadınız. Resulse hayatımızda yok. Eğer hadislerse udurmaları var deyip kendiniz delil saymıyorsunuz. Kur'an'sa kişiden kişiye farklı olarak masum olmayanlarca yorumlanabilir diyorsunuz. Bu durumda asla nahl suresinin ilgili ayeti gerçekleşmez dedik ama cevap yok yeniden aynı iddialar var.

      "kalıp jargon olarak ilk üç haife dedim yoksa Ebubekirin suçu olduğundan değil."

      nargon olarak? anlamadım?

      "dediğim gibi biz Allah ve Resulü dışında kimseyi kutsamıyoruz."
      kutsuyorsunuz. Sünnet adı altında ravileri kutsuyor onların yanlış yaptıklarını söyleyemiyorsunuz. İmamete karşı olanların size aktardığı kültürü masum ve üzerinde tartışılmaz aksi düşünülmez karşıdakinin delilleri incelenmeye değr görmez diyorsunuz. Bu yüzden size bir bakara 124 ile ilgili hiç bir hadise dayanmadan akli olarak anlattığımız gösterdiğimzi onca delillere alıcı gözüyle bakmadınz. Bu sizin size aksi yönde olaşan rivayetlerin sahiplerinin yanılmayacağını sanmanız ve onları kutsamanzıdan başka ne ile açıklanabilir.

      bu gün bir arkadaş bana hayretle sordu: Peygamber s.a.a. Ali a.s.'ı imam olarak kendinden sonra hilafete atadıysa bu kadar tarihte alimler bunu hiç mi görmemişler.. ben de işte dedim bu kadar alimlerin kitaplarında işte delilleri.. bu kez de ama onlar bunları görmemiş mi bir sen mi görüyorsun. dedim görmüşler ve bazıların yanlş tevil etmişler tevil edemeyeceklerini de tercümede tahrif etmişler dedim. ama bu kadar ulema mı dedi. yani o kadar kutsama var ki benim: işte kitaplar önümüzde açıp bakalım kendi kitaplarında yazdıkları.. demem bile ona güven ve fayda sağlamadı.

      bu kitaptan delil görmesine rağmen sizin de takındığınız tavır sizden önce size bu kültürü getirmiş olanları kutsamak değil de nedir?

      benim alimlerim bana hangi hadisleri nasıl anlayacağımı hangileri alacağımı bildirdi diyorsunuz. Ben size o alimlerinizin hadis kriterleri neler bize o kriterleri verin biz onlara göre delillerimizi sunalım inançlarımızı bu kriterlere uygun hadislerle ispatlayalım dedim hala buna bile cevap vermediniz. Yani bu durumda görünen hadisin sahih olması için tek kriterin şiilerce delil olarak kullanılamamasıdır ki bu sizin alimlerinizi kutsamanız kitapları bırakıp onların yanlış yapmayacağına inanmanız dışında ne ile açıklanabilir?..

      "hata yapmışlarsa hata ve yanlış olduğunu söyleriz.doğru yapmışlarsa bunuda takdir ederiz."

      ama bu bizim gösterdiğimiz deliller karşısında geçerli değil. Yani bizim görüşlerimize delil olan hadisler konusunda alimleriniz bir şey dememişse onları delil olarak almazsınız değil mi..

      "biz ehlisünnet olarak peygamberlerin masum olmakla birlikte küçük hatalardan beri olduğuna inanırız.onların dışındaki her insan hata ve yanlış yapar imamlar bile.imamlarda hata yapıyorlarsa Ebubekir ve Ömerin hata yapmalarıda bırakın normal bir şey olsun."

      Peygamberler hata yapmazsa o halde bu çok güzel bir gelişme sizin düşünceleriniz için.. o halde şu sorularımıza yanıt verin:

      Peygamberlerin hata yapmaması sadece açıkladıkları tebliğ ettikleri vahiy sebebiyle dediniz. biz buna katılmıyoruz. Çünkü Peygamberin bu durumda vahyi alıp insanlara iletilmesi hususunda masum olmaları gerekirdi örnekliği konusunda değil. Çünkü örnekliği vahyin açıklanması anlamındadır. Eğer vahyin açıklanması ve doğru tevili, muhtemel anlamlardan en doğrusunu açıklamak için Peygamberlerin masum olması gerekiyorsa bu durumda Peygamber s.a.a.'ten sonra da masumiyet gereklidir. Çünkü Ondan sonra da insanlar vahyin açıklaması ve doğru teviline muhtaçlar. Bu durumda vahyi açıklama hususunda:

      1- Peygamberler zamanında Peygamber doğru tevili ve anlamı seçip insanlara iletiyor Bu yüzden masum

      2- Peygamber s.a.a.'ten sonra bu doğru tevili kim yapacak? Eğer hadisler diyorsanız hadislerin uydurmaları var.? Ve yeni çıkan onca sorun karşısında doğru tevil ve yorumu yapanlarında masum olması şart değil midir?

      3- Peygamber s.a.a. zamanında vahyin doğru yorumu ve teviline insanlar ulaşabileceklerken bizim ulaşamamamız adalestsizlik değil mi?


      "1.bu bize hatada tolerans tanındığını gösterir."

      Bu sizin kendi uydurduğunuz ve doğruluğuna dair asla bir delil sunamayacağınız bir iddiadır.

      "2.demekki peygamberin dizinin dibinde yetişen insanlar hata yapabiliyorlarsa.sonradan gelen imamlarda hata yapabilirler."

      buna bir tane bile kanıtınız yoktur. 12 imamın hatası varsa bizimle paylaşın.. yoksa boş yere iftira atmayın. Biz diyoruz onlar masumdurlar ve delillerimizi sunduk. Siz de masumlarına aykırı bir hatayı gösterin..

      "fakat imamlar hep mazlum kaldıkları için,yönetim tecrübesi yaşamadıkları için onların hata yapamayacakları konusunda bir şey bilemiyoruz."

      hata yapıp yapmadığı belli olsun diye iktidara geçme gerekliliğini ilk kez sizden duyuyorum. bu işte doğruyu güce odaklamadan başka bir şey değil. Bir insanın hata yapıp yapmadığı:

      1- Vahye zıt yaşamı görüşünden,

      2- masumlara zıt düşmesinden bilinebilir. iktidara geçecek o zaman belli olacak demek çok anlamsızdır. Çünkü nice fitneler vardır ki muhalefette iken de insanı hatasız bırakmaz. sadece masum olanları bu fitnelere karşı koyabilirler.

      Kaldı ki on iki imam:

      a) kendilerine sürekli biat eden insanlar olduğundan ONLAR İÇİN sürekli iktdiarda idiler. Resmi tarih onların tüm ilişkilerini yazmayıp hep zalimleri sorumluluk ve yönetim makamında gösterdiyse bu masum imamların suçu değildir.

      b) Nice imamlar var ki bütçeleri nice devletlerden daha fazla idi. Dünyanın her yerinden şiiler onlara humuslarını gönderir böylece birinci maddedeki tabiiyyet ilişkisine ekonomik boyut da eklenir böylece devlette olması gereken en temel ilişkiler tesis edilmiş bulunur

      c) Tebliğ ve eğitim zaten imamların tümünün her zaman yaptıkları bir icraat olması açısından yine onların iktidar içinde iktidar olmalarını sağlamıştır. nice iktidarlar onların gölgesinde kalmıştır. Eğer bahsettiğiniz AŞKIN VELAYETİ filmini alıcı gözle izlediyseniz bunun örneklerini, medinede valinin nasıl işlevsiz hale geldiğini görmüşsünüzdür.

      d) istihbarat alanında da imamların bir devlete bulunması gereken düzeyde ilişki ağları vardı..

      tüm bunlar İmamların yaptığı faaliyetlerden sadece bazılar. Ve bir devlette bulunan tüm ilişki ve icraatlar mevcut. Sadece cihad alanında ordusal bir düzenleme pek görünmüyor İmamlarda.. İlk üç İmam hariç.. onların da orduları olduğundan tam bir devlet sayılırlardı. Bu durumda onların güçleri oranında icraatlarında hangi hatalar görülmüş.

      Hangi İmamın fıkhi görüşü bir başka imamınkine zıt düşmüş. Hangi İmamın aktardığı hadis diğer imamınkine zıt görülmüş.. Hangi imamın bilgisi diğerine., hangi imamın.... bunları sonsuza dek çoğaltın ama verilen her cevap bizi şuna götürür: Eğer masum olmasalardı böyle olmazdı.. Masumların dışında hiç bir kimse bu işlerin üstesinden böyle temiz olarak çıkamaz..

      "yönetime geçmeyi bırak imam Rızanın halife Memunun veliahdlığının meşru göstermek için siz bir filmle bunu anlatma ihtiyacı duymuşsunuz.burda insanlar yanlış anlamasın diye."

      yani siz iktidar olsalardı onların da hataları olacaktı mı diyorsunuz? açık konuşun da biz de ona göre yazalım..

      "daha zorunlu bir veliahtlık meselesinde bile hata gibi görünen bazı şeyleri siz uzun uzadıya anlatma zorunluluğu duyuyorsanız demekki imamlar yönetimi ellerine alsaydılar ne hata yapacaklardı."


      Sizi ancak cehaletle itham ediyorum. Çünkü İmam a.s.'ın sözü tam burda size göre:

      "Bizim imametimizi ancak cahiller ya da kibirliler inkar eder"..

      Yani buna bir deliliniz yok. iktidar olsalardı hataları açığa çıkarlardı..

      bu cümlenizdeki hatalar bir kere:

      İmam Ali iktidar oldu cümlesiyle doğru olmadığı görülmekte. İmam Ali'nin imametini inkar mı ediyorsunuz yoksa? İmamsa iktidar da oldu neydi hatası alalım lütfen..

      yok eğer o imam olduğundan değil de Peygamber yanında büyüdüğünden hatasızdı diyorsanz bu durumda peygamber yanında büyüyen aişe de vardı hata yapmadı mı? Ya diğerleri?...

      Sizin gibi imamete laf atabilecekler düşünmeden konuşanlar olabilecek diye İmam Ali a.s. bir imamın en zor şartlarda nasıl sıfır hata ile çıktığını belgelemek için Allah tarafından iktidar edildi. Ve şartlar, imamet karşıtlarının hiç inkar edemeyeceği derecede zor ve fitne dolu idi.. Ve onun sıfır hatası ile insanlara imamet gösterilmek istendi.. ondan daha kolay durumda diğer halifelerin neden hata yaptıkları ortaya çıksın diye.. imamet bilgisi ile normal insan bilgisi arasındaki farkı görsünler diye.. sizin kitaplarınız Ali a.s. olmasaydı falanca helak oldularla doludur.

      "madem öyleydi neden bir sürü karışıklık ve müslümanların birbirini katletmesi olayları Ebubekir ve Ömer döneminde değilde İmam Ali döneminde oldu.?
      İmam Aliye soruyorlar:
      -neden ilk iki halife döneminde değide senin döneminde karışıklıklar oldu?
      İmam cevap verir:
      -onların döneminde biz vardık bizim dönemimizde kim var.? (sırtımızı dayayacağımız)
      karışıklık ve hataysa Ali döneminde daha çok oldu."


      Ali a.s.'dan mı kaynaklandı bu hata ve karışıklıklar?..

      ve, onların döneminde biz vardırk bizim dönemimizde kim var: sözü biz imamet bilgimizle onlara yol gösterdik o sayede onlara sorun değil çözüm ürettik. demek konusunda hemfikiriz sanırım. ancak bizim dönemimizde kim vardı derken, İmamın işaret ettiği, Muaviye olmalı değil mi? Muaviyenin yanlışlık ve karışıklıklarını da sanırım İmam'a a.s. kesmiyorsunuzdur.

      "kaldıki ilk üç halife geleceği göremezlerdi.hal'de zararlı olmayan bir şeyi yapmışlardır.ama kendileri göçüp gittikten sonra yaptıklarının sonucu zararlı hale gelmiş.bundan dolayı onlara hain diyemeyiz tabiki."


      sözünüzden dönmüş görünyüyorsunuz.. tam kararınızı verin ilk üç halifeyle ilgili ona göre konuşalım inşaAllah..

      "Muhammded ikbal: '' bilgi ve teori, doğru bir metod ve hareketle birleşmezse hiçbir işe yaramaz'' der.siz demekki metod sıkıntısı çektiğinizden şimdi kitapları suçluyorsunuz."


      Biz ikbali de okuduk.. tüm metodları da.. dert etmeyin. Siz sorunlara girmediğiniz için daha onların büyüklüğünü bile görmemişsiniz.. sonra anlarsınız. Hizbullahi dediğiniz harekette sizin en çok sevdiğiniz insanlar en ufak bir fitnede parçalanıp birbirlerine düşman olduklarında bizi o zaman anlayacaksınız..

      "ben size bunun yolunu göstereyim; hizbullahi hareketi küfrün medyasından değilde kendi öz kaynaklarından yakından inceleyin bunun nasıl pratize edildiğini ağzınız açık kalarak göreceksiniz."


      bize iftira atıyorsunuz bilmeden konuşuyorsunuz.. bi kere ben bu gün sizin içinde bulunduğunuz hizbullah harketinin tarihinde yeni kurulduğunda şii değil sünniydim. ve bu konulara da yabancı değildim. Tevhid dergisi selam ekibi, yeryüzü dergisi gibi olayın içindeki yayın kaynakları oluştururdu bizim bilgi ve haberlerimizi. hiç bir zaman laik medyaya itibar etmedik. düşmanlarımız hakkındaki yayınlarına bile güvenmediğimiz medya hakkında müslümanların iç sorunları hususunda bizi aydınlatmasını bekleyecek kadar seküler ve dine yabancı hiç olmadık Elhamdülillah.

      Ama bu bizim o dönem bilgilerinizi sizin bu sitedeki açıklamalarınız "açık konuşacağız" başlığı altında teyid edildi. Şu cümlenizle: onlar münafıktı ve infazları gerekiyordu infaz edildiler.

      biz o dönemlerde batıda doğma büyüme olmamızdan dolayı bir tarafta yer almadık. doğuda dünyaya gelmiş olsaydı dşünce yapımız sebebiyle bu iki guruptan birinde olacaktık. ve istanbuldan iki gurup arasındaki ihtilafı çözmek için dilipak (kendisini savunuyorum demiyorum ) gibi müslümanların sorunlarıyla ilgilenen yazarlardan önde gelenler iki gurubun arasını bulmak için gitmişlerdi. Ama diyarbakırdan ölüm tehditleri almaları üzerine hiç bir şey yapamadan geri döndüklerini biliyoruz..

      bu bilgileri bize tağuti medya vermedi.. Ama siz size katılmayan tüm insanları düşmanlarınzıdan etkilenmiş ya da onlar hesabına çalışıyor olarak görüyorsunuz. Bu örnekte olduğu gibi. Bu mu sizin hareketinizin sizi hayran bırakan basireti ve yetiştiriciliği...

      biz almayalım..

      "madem var ve şia bunu uyguladığını iddia ediyor neden başarılı olamıyor ve ümmeti bir çatı altında toplayamıyor.?"


      siz imamete inanmıyorsunuz. nasıl sizi vahdete katacak imamı zaman a.f.. Hangi inanmayanı Peygamber ıslah edip vahdetine katabildi? İmamların kendilerine inanan ve bu inançlarında samimi olanların vahdet içinde olduğu ise ortadadır.

      "Kuranın tahrif edilmesinde sorun yoksa tevilinde farklılığın olmasının hiçbir önemi ve anlamı yoktur.Kuran tahrif edilmeden bugüne gelmişse ve bunu ehlisünnet kaynakları sağlamışsa demekki Kuranın korunması konusunda masum imamlara ihtiyaç yoktur."


      Siz İmamları görmediğiniz için zalimlerin nasıl Kur'an'ı getirdiklerini kavrayamazsınız. Sizce Emeviler mi Kur'an'ı getirdi.. toplumların bir şeylere güçlerinin yetmeyeceği malumdur. onlar bir basit kitabı bile koruyacak birliği sağlayamazlar. Böyleyken Kur'an'ı sünniler korudu demeniz doğru değildir. Örneğin harekelemeyi yapan Ali şiisi Ebul Esved Ed dueli idi. Kurucusu Ali a.s'ın kendisine öğrettiği nahiv ilmi ile bu işi yapmıştı.

      Diğer yandan anlamın tahrifi varsa lafsın korunmasını gösterip masumiyete gerek yok diyemezsiniz. Çünkü Peygamberin masumiyet sebeplerinden birinin de açıklama olduğunu söyledik yukarıda..

      "Kur'An'ın lafızlarının
      tevile gelince: benim odamın penceresi mavidir.dışarıya baktığımda herşeyi mavi görürüm.seninki kırmızı.bu renkleri veren Allahtır ve Allahın yarattığı farklılık sebebiyle bu böyle oluyor."


      sıbğatallah...

      tüm mü'minler böyle bakmak zorundadır.. Allah'ın boyasıyla..

      Yorum


        İmamların masumluğu meselesi

        ehlibeytin sahabeden üstün olduğunu gösterir.masum ve diğer peygamberlerden üstün olduklarını değil.elbettki Ali ile Ömer bir değildir.ama bu Alinin masum olduğu ve peygamberimizin dışındaki diğer peygamberlerden üstün olduğunu göstermez.


        Ahzab 33'e ne diyorsunuz?

        12 imamlar diye bir imamlar benim için yok.siz imamların ihtilafları kaldırmaları için var olduklarını söylüyorsunuz ama ihtilaflar kalkmış değil.
        ha önde olan ve bazı konularda sıyrılmış bazı yönleri olabilir ki bu her insanda vardır.bunu masumluk sebebi yapmak abastir.


        12 imam diye neden bir kavram çıkmış bu insanlar farklı olmasa alim olarak geçerler tarihe ve birbirleriyle ihtilafları olurdu, bunlar bir kaç mezhebe bölünürdü değişikfıkhi mezhepler oluşurdu bunlardan. bunların hocaları olurdu hiç hocalarına rastladınız mı mesela Musa Kazım a.s. ilmini falanca hocadan aldı diye bir bilgiye rastlıyor musunuz? bunların hiç hataları yazmıyorsa bu durumda masum oldukları anlamına gelmez mi? gelmezse o zaman hatalarını gösterin..

        bu imamı zamanın uyarması nasıl oluyor.? bir örnek verirmisin? taklit mercilerinin gaybi bağlantılarının olduğunumu söyliyorsun.tarikat şeyhlerinden ne farkı var peki taklit mercilerinin?


        1- İmamet Kur'an'ı ortaya koyduğu bir gerçek hadislerle 12 imam ve 12. imamın gaybeti açıklanmış. Gaybeti döneminde hadislerin ve fakihin velayeti hadislerle yine açıklanmış.

        2- İmam Zaman a.f.'in gaybeti döneminde vekillerle iş göreceği açıklanmış. burdaki gaybi bağlantı hadisler ve deliller zinciriyle birbirine bağlı. Ve sağlaması yapılabiliyor. Tarikatlarda ise rüya ya da silsile yok. bağlantı kopuk. ve tarikat şeyhlerini sınırlayan aynı şeyhler silsilesinin rivayet ettiği hadisler yok. bizde bir taklit mercii İmam zaman a.f.'in kontrolündedir. hadislere göre hüküm bildirir. Bu hadisler tıpkı 12 imam silsilesi gibi aynı silsileden gelmektedir. yani İmam Zaman a.f.'in hadisleri babasından onunkiler babasından öylece Peygambere s.a.s. hiç kopukluk olmadan dayanır. ve bu 12 imam silsilesinin hak olduğuna dair inkar edilemeyecek kadar çok sayıda hadis vardır hem de tüm ekollerden. Mehdi a.f. biz ehlibeyttendir hadisi yine imamların Ehlbeytten oldukları hadisi sebebiyle bu imamlar da ahzab 33 gereği tertemizdirler. Ama tarikatlarda böyle değildir birden çok tarikat silsilesi vardır ve hepsi rüya vs yoluyla direkt bilgi aldıklarını söylerler. ve tüm tarikatlar mezheplere bağlıdırlar. Peygambere bağlı olan birinin, haklarında hiç bir delil bulunmayan yetkisiz mezheplere bağlı olmaları da bir başka handikaptır. velhasıl sayılamayacak kadar çok fark var..


        "iyide kardeşim sana imamın kim? diyorum.sen; imam zaman diyorsun.
        imamı zaman nerde? diyorum
        taklit mercim ile gaibte görüşüyor diyorsun.
        sen bana imamın kim diyorsun.ben velioğlu diyorum.
        velioğlu nereyle görüşüyor? kimseyle görüşmüyor sadece benden daha akıllı ve gayretli olduğu için Kurandan Ve sünnetten
        öğrendiklerini uyguluyor diyorum.."


        ben sana imamın kimdir derken ya da sizin bu sorunuza cevap verirken: her ümmeti imamıyla çağırdığımız... her ümmetten bir şahit getireceğimiz seni de onlara şahit getireceğimiz.. zamanın imamına biat etmeden ölen cahiliye ölümüyle... şeklindeki ayet ve hadislerdeki anlamlarla sınırlı olarak soruyor ya da cevap veriyorum.. Sen de velioğlunu imam sayıyorsan bu silsile içinde bir yere oturtmalı ya da bu anlamları sağlayan günümüz imamının velioğluya hangi oranda ilgi bağı olduğunu ortaya koymalısın.

        Bizim taklit merciimiz için ictihad ve yanılma durumuda düzeltme işini daha önce sizin sünni sistemdeki karşılığını söyledim. Siz aynı pratik durumu ictihad yapan ve yanıldığında vahiyle düzeltilen peygamberde görüyorsunuz. Şu an o hayatta olmadığı için öğretilerinizin İlahi bağı kesilmş durumda. Yerle gök arasındaki bağlantı kesik. hata yapanlara uymakla da aslında kendinize uymanın arasında bir farkı yok sisteminizin..

        daha akıllı olduğu için Kur'an'ı ve sünneti uyguluyor.. Bunun dindeki delili nedir? Peygamberin Ehlibeyti sapıtmamak için emanet bıraktığı hadisin neresinde bu itaat ve uygulama sistemi?. Sizden daha akıllı olması olumlu görünse de, hataya açık olması sorunlu göstermez mi? Allah velioğlunun hatalarına itaat durumunda (ki sizden daha akıllı olduğundan dolayı siz bu hataları göremeyeceksiniz) sizi hesaba çekmeyecek mi? Allah size velioğluna itaati mi emretti. Hangi nasla? Allah'ın emretmediği hususu siz nasıl kendinize caiz görüyorsunuz. dininizi hata yapan birine nasıl emanet ediyorsunuz?... Üstelik hiç bir şekilde hatasını düzeltecek bir sistem yok..

        "benim imamım seninkinden daha güvenilir.çünkü benimki belli olan bir şeyi alıp bana veriyor.ama seninki insanüstü bir şey yapıyor ve sen bunun nasıl olduğunuda bilmiyorsun.
        ben gaible görüştüğünü iddia ederek yalanmı söylüyor doğrumu söylüyor bilmediğim bir taklit mercine uymak yerine belli olan bir şeye uymayı tercih ederim."


        hmm imam diyormuşsunuz. Hangi delille imam? Ayetlerde geçen imam kelimesiyle bir irtibatlandır. yoksa zamanın imamı mı o? Kendisine sorun bakalım bizim biat etmek zorunda olduğumu biat etmediğimizde cahiliye ölümüyle öleceğimiz imam o muymuş. Sizin görüşünüzü değil onun görüşünü merak ediyorum.. Belli olan bir şeyi size veriyorsa niye o veriyor belli olanı siz alın.. Bizim taklit merciilerimiz insanüstü bir şey yapmıyor. İmamı zaman a.f. insanüstü vasfa sahip değil, ve ümmetle iletişimi gayet insani sınırlar içerisinde..

        Taklit merciilerimizi incelediğinizde onların yalan söylemediklerine şahit olursunuz. Ancak bunların da yalan söyleyip hata yapıp yapmadıklarını yine hadislerimiz ortaya açıkça koymuşlardır. sistemimizin çok yönlü sağlaması testi yapılabilmektedir. Bir de taklit merciilerinin alem olanını tercih etmek zorunluluğu var.

        "görsem inanacağımda göremiyorumki )) hayali birşeye ise zaten inanmam.."

        ben sizi görmediğiniz bir şeye inanmaya değil gördüklerinize inanmaya çağırıyorum. İmam Zaman a.f. hakkında onun gaybeti ve zuhuru hakkında 600 e yakın sünni hadislerle 400e yakın şii hadislere iman etmenizi o hadislerde mütevatir olarak geçen konulara iman etmenizi istiyorum.. bu bize yeterli.. çünkü siz çok iyi bilioyorum ki değil bine yaklaşan, bir iki hadisten başka delili olmayan bir çok konuda o hadislere inanıyor onlarla amel ediyorsunuz. Yani bir çok konuda amellerinizin delili tek kanalla gelen hadisler hatta hiç hadis gelmeyen konularda bile kendiniz bağlayıp sınırlayabiliyorsunuz. Delilsiz yere.. mezhepler ve velioğlu gibi mesela.. Bunun yerine bine yakın hadis bulunan Mehdi a.f.neyin nesidir tam olarak araştırıp imanınızı amelinizi buna göre belirlemeniz gerekmez mi?

        Bu durumda hayali olan sizin şu anki inancınızdır. Allah'ın hakkında hiç bir delil indirmediği haklarında uydurma olduğu yüzde yüz olan rivayetlerin bile ikiyi üçü geçmediği mezhep liderleriyle, hakkında hiç bir delil bulunmayan velioğluna ittiba hayal değil de nedir?.. şiiler ayetlerden imameti delillendirmesine rağmen bunları siyaseti inançlaştırmak olarak nitelyen sizlerin asıl hiç delil olmadığı hadle birilerini kutsallaştırmanız ve siyasi lider görmeni siyaseti inançlaştırma çabasıdnan başka nedir?..

        "sen ne biçim bir müslümansınki başka bir müslümanı yargılarken onu hiç dinlemezsin.bumudur sizin ehlibeyt anlayışınız? eğer ehlibeytçilik böyle bir şey ise bu ehlibeytçilikten Allah bizi muhafaza etsin.

        bugüne kadar kaçtane hizbullahi ile tanıştın?
        kaçıyla bir araya geldin ve nasıl insanlar olduklarını yakından müşahede ettin?
        kaçına ''yahu kardeşim sizin hakkınızda şöyle şöyle diyorlar siz bu konular hakkında ne diyorsunuz'' diye sordun.?


        olmadığını nerden biliyorsunuz? Asıl siz bilmeden beni suçlayarak yargıladıklarken söylediklerinizi hak etmiş oluyorsunuz..

        "hangi ayette,hangi hadiste,hangi ehlibeyt imamının uygulamasında bir müslümanı dinlemeden infaz etmek var?
        hele hele o müslümanı islam düşmanlarından öğrenilenlerle yargılamak ve yaftalamak var.?

        dinlemeden infaz etseydik burda bu kadar yazı yazıları okumaz onları cevaplamaz hükmü basar sizi banlardık..

        "ben yakın zamana kadar şiileri ferasetli ve basiretli insanlar olarak bilirdim ve onlara karşı bir hayranlığım vardı.ama yakından tanıdığım şiiler oldu ve bu gibi durumlarla karşılaştığımda anladım ki şiiler içleri boş hemde bomboş insanlarmış.irandakiler tamamen farisilikten kaynaklanan bir akıllılığa sahipler.ama türkiyedekiler ise tam bir facia!!


        şiiler hakkında yargı oluşturmaktan veba bana bakılarak şiiler hakkında görüşe kapılmaya neden olmaktan Allah'a sığınırım. Ben kaç kez bu mektebe yeni girdiğmi, yeni bir öğrenci olduğumu doğrularım varsa mektepten yanlışların nefsimden olduğunu söyledim. Hala bu ithamlar neden?.. Benim yazdıklarım şahsımı bağlar metkebi değil. Burda ya da sizin ulaşabildiğiniz her yerde şianın çok değerli alimleri mevcuttur. onlar varken bizim bir itibarımız olmaz..

        "eğer şiilik böylesine ise bundan Allaha sığınırım.şu anda bin tane şiiyi getirseler basiret ve ferasette benim için basit bir hizbullahiyle boy ölçüşemezler.değil boy ölçüşmek onun yanında çocuk olarak kalırlar.

        böylesine bir hareketi bize nasip ettiği için Allaha ne kadar hamdetsem azdır.



        hizbullahiden kastınız slogan atıp hiç bir ailevi toplumsal inançsa sorunu halledemeyen insanlarsa.. kalsın. biz o dönemleri geçtik.. gece sabahlara kadar devlet yıkar devlet kurar sabah namazından yarım saat önce uykuya yatar namazı kaçırırdık. Ya da eleştirdiğimiz tağuti düzen diye nitelediğimiz adamlar kendi cemaat adamlarımızdan daha güvenilir sığınlacak kapı olarak görünürdü kimi zaman..

        Siz iyi olun da bu ülkede Ahkamullahı kurun.. memnun olmayacak biz değiliz..

        Yorum


          İmamların masumluğu meselesi

          s.a.
          bazı sebeplerden dolayı bir süredir yoktum.iddialarınıza cevap veremedim.şimdi imkanım oldu fakat bu sefer cevap yazma hevesim yok.
          neden derseniz;
          çünkü benim için bu mesele artık herhangi bir amaca ulaştırıcı değil.
          çünkü şiayı ve fikirlerini kendimde mahkum ettim.ben islamı ve onun esaslarını Kuran'dan ve Sünnetten aldığı referanslar ile kabul etmiş, bu referansları da açık seçik bir biçimde nasslara dayandırmış,bu nasslarıda arzu ve heveslere yada siyasi amaçlara alet etmeden yorumlamış olan ehlisünnet çizgisini benimsemişim ve bundan memnunum.bu sizin açınızdan ne kadar tartışılır yada ne kadar doğru kabul edilir onu bilemem.sizin doğru bildikleriniz benim için yanlıştır,benim doğru bildiğimde sizin için yanlıştır.ancak doğruyu ve yanlışı ölçecek bir terazi vardır oda Kuran ve Sünnettir.
          Kuran ve Sünnete başvurduğumdaysa ehlisünnetin esaslarının açık-seçik,fakat şianın esaslarının ise zorlama yorumlara dayalı olduğunu görüyorum.eğer Allah benden imamete yada şianın ortaya attığı herhangi bir esasa inanmamı istemişse bunu bana hiç yoruma girmeye mahal vermeden açıkça bildirirdi.ve bu açıklıkta akla-mantığa uygun olur yada olmasada biz aklımıza uymuyor diye reddetmez amenna derdik.
          Fakat Allah bana herşeyin içinde apaçık bir şekilde yazıldığı bir kitap göndermiş ve bu kitap hiçbir şeyi kapalı yada zorlama yorumlarla anlaşılabilir bir tarzda kaydetmemiştir.Kuranın müteşabihatı vardır bunun yorumu ise sünnete aittir.
          Sünnet ise şianın anladığı yada yorumladığı şekilde hiçbir olayı yada esası bana sunmamıştır.evet hadislerde imamet yada şianın diğer esasları vardır fakat bu şianın anladığı ve yorumladığı şekilde olunca kendi kendisi ile çatışan bir sünnet oluyor.şianın anladığı sünnet ile ya dini bir kaç şahsın tekeline vereceğiz ve peygamberin dizinin dibinde yetişen insanları elimizin tersi ile iteceğiz.ki bu durumda peygamberin getirdiği dinin hiçbir özelliği ve anlamı kalmıyor iş mistik ve anlaşılmaz yerlere dayanıyor.yada peygamberin ehlibeytine gereken değeri vererekten onlara efsanevi yada anlaşılmaz sıfatları yapıştırmadan dini (tekelleştirmeden) ahlakı ve takvayı onlardan öğrenme noktasında onları kendimize imam (şianın anladığı şekilde değil) kabul etmenin yanında peygamberin elinde yetişen sahabe neslinide dinde referans kabul ederek sevgi ve muhabbet duyacağız.
          mesela:
          1.imam demek insanlara doğru ve yanlışı gösteren,onları doğruya yönelten, doğru yolda onlara rehber olan herşeydir.bu manada peygamberler imamdır, (bakara124 te böyle anlaşılmalı) Kuran imamdır,ehlibeyt (ve nesli) imamdır,sahabeler imamdır,alimler imamdır,salihler imamdır,şehitler imamdır..vs.
          2.imam demek peygamberimizn soyundan gelen 12 şahıstır.bunlar vahiy almasalarda(!!) peygamberimizin dışındaki bütün peygamberlerden üstündür,bunların dışında dini bilen,anlayan,yorumlayan yoktur.bunların dışında insanları hidayete ulaştırma görevinde olan hiçkimse yoktur.bunlar çağlar üstüdür.peygambere verilmeyen daha sonraki çağlarda alimlerle gaibte görüşme ve gaibten işleri yürütme görevi bunlara aittir.biz onlara ulaşamadık ama onlar adına bazı alim geçinenler çıkıpta onlara sahip olmadıkları sıfatları yüklemişler bizde bu alimlerin dediklerini harfiyen kabul etmek zorundayız.onlara Kuranda açıkça işaret eden hiçbir ayet yoktur fakat biz kılı kırk yararak ayetlere yorum getirip onlara inanmayı dinin en önemli esası kabul edeceğiz.

          şimdi bu iki imam yorumuna baktığımda ben aklıselim bir insan olarak tabiki 1.yi kabul edeceğim.Kuranda ve hadislerde imamete değinilmişse bile bu iki anlama şeklinden birincisi elbetteki daha uygun ve yorumlanabilir tarzdadır.fakat ikinci şıkkın hiçbr geçerliliği yoktur.

          bunun gibi şianın diğer kendine has esaslarıda Kuran ve Sünnet referanslı gibi görünüyor fakat sadece öyleymiş gibi görünmekten öteye gidemiyor. gerçekte ise öyle bir şey olmadığı çok açık.

          dolayısıyla bu tartışma benim için hiçbir amaca ulaştırıcı değil diyerekten burada kesiyorum.

          Yorum


            İmamların masumluğu meselesi

            [quote author=Esedullah link=topic=17529.msg109211#msg109211 date=1288564296]
            ben yakın zamana kadar şiileri ferasetli ve basiretli insanlar olarak bilirdim ve onlara karşı bir hayranlığım vardı.ama yakından tanıdığım şiiler oldu ve bu gibi durumlarla karşılaştığımda anladım ki şiiler içleri boş hemde bomboş insanlarmış.irandakiler tamamen farisilikten kaynaklanan bir akıllılığa sahipler.ama türkiyedekiler ise tam bir facia!!

            eğer şiilik böylesine ise bundan Allaha sığınırım.şu anda bin tane şiiyi getirseler basiret ve ferasette benim için basit bir hizbullahiyle boy ölçüşemezler.değil boy ölçüşmek onun yanında çocuk olarak kalırlar.

            böylesine bir hareketi bize nasip ettiği için Allaha ne kadar hamdetsem azdır.
            [/quote]
            Şiilerin basiret ve feraseti olmasaydı Allah'ın tertemiz kıldığı Ehlibeyt'e uymazlardı. Boş sloganlar atmayı, adam öldürmeyi basiret ve feraset biliyorsanız biz ondan Allah'a sığınırız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Hz. Peygamber'in (s.a.a) iki emaneti olan Kur'an ve Ehlibeyt'e sahip çıkar ve Allah Teala'nın Ehlibeyt'i ne için tertemiz kıldığının hikmetini öğrenmeye çalışırdınız. Ehlibeyt'i bırakıp haklarında hiçbir ayet ve hadis olmayan lekeli ve zedeli insanların peşine takılmaz ve onların sözlerine uymazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, katille maktulu cennete koymazdınız, Hz. Ali'ye karşı savaşanları övüp durmazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, İmam Hamaneyi gibi bir müçtehid lideri bırakıp velioğlu gibi şahısları rehber edinmezddiniz. Basiret, feraset ve azcık aklınız olsaydı, Şii bir sitede Şiilere ümmetin yahudileri demez ve böyle bir küstahlıkta bulunmaz ve nefret kazanmazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, böyle bomboş sözler sarfetmezdiniz. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Ehlibeyt İmamlarının kendi zamanlarının bütün alimlerinden daha üstün olduğunu anlar, onlara tabi olurdunuz. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, haklarında binlerce hadis olan İmamları bırakıp onların düşman ve muhaliflerinin safında yer almazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Nuh'un gemisi mesabesinde olan Ehlibeyte sımsıkı sarılır, zamanın tufan ve fırtınalarından kendinizi kurtarmaya çalışırdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, ilim şehrinin kapısını çalar, Hz. Ali ve onun tertemiz evlalarına uyar, dünya ve ahiretle ilgili meseleleri onlardan öğrenmeye çalışırdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Beni Ümeyye sultan ve tağutlarının kurdurduğu mezheplere uymazdınız..
            Ne kadar basiretli ve ferasetliymişsiniz ya, hayran kaldım: )
            عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

            Yorum


              İmamların masumluğu meselesi

              Velayet Nuru-Şiilerin basiret ve feraseti olmasaydı Allah'ın tertemiz kıldığı Ehlibeyt'e uymazlardı. Boş sloganlar atmayı, adam öldürmeyi basiret ve feraset biliyorsanız biz ondan Allah'a sığınırız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Hz. Peygamber'in (s.a.a) iki emaneti olan Kur'an ve Ehlibeyt'e sahip çıkar ve Allah Teala'nın Ehlibeyt'i ne için tertemiz kıldığının hikmetini öğrenmeye çalışırdınız. Ehlibeyt'i bırakıp haklarında hiçbir ayet ve hadis olmayan lekeli ve zedeli insanların peşine takılmaz ve onların sözlerine uymazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, katille maktulu cennete koymazdınız, Hz. Ali'ye karşı savaşanları övüp durmazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, İmam Hamaneyi gibi bir müçtehid lideri bırakıp velioğlu gibi şahısları rehber edinmezddiniz. Basiret, feraset ve azcık aklınız olsaydı, Şii bir sitede Şiilere ümmetin yahudileri demez ve böyle bir küstahlıkta bulunmaz ve nefret kazanmazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, böyle bomboş sözler sarfetmezdiniz. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Ehlibeyt İmamlarının kendi zamanlarının bütün alimlerinden daha üstün olduğunu anlar, onlara tabi olurdunuz. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, haklarında binlerce hadis olan İmamları bırakıp onların düşman ve muhaliflerinin safında yer almazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Nuh'un gemisi mesabesinde olan Ehlibeyte sımsıkı sarılır, zamanın tufan ve fırtınalarından kendinizi kurtarmaya çalışırdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, ilim şehrinin kapısını çalar, Hz. Ali ve onun tertemiz evlalarına uyar, dünya ve ahiretle ilgili meseleleri onlardan öğrenmeye çalışırdınız
              Velayet Nuru kardeş, Allah razı olsun.
              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

              Yorum


                İmamların masumluğu meselesi

                -1-

                "s.a."

                a slm

                "bazı sebeplerden dolayı bir süredir yoktum.iddialarınıza cevap veremedim.şimdi imkanım oldu fakat bu sefer cevap yazma hevesim yok.
                "
                ben de dün akşam bu başlığa baktım ve uzun süredir olmamanızı delillerimize artık yanıt verecek gücü kendinizde bulamadığınıza yormuştum.. ama daha sonra belki bir işi vardır ve bu yüzden girememiştir diye düşünüp bir cevap yazmamıştım..

                bunu sui zan demeyin. site cevapsız mesajlarımızla doludur. nerede bir sünniyle ya da şia karşıtıyla tartışmışsak sonunda bizim delillerimiz öylece orada kalıyor ve muhatap konuşmaktan vazgeçiyor. bunu hakkımızı yenmiş gibi görüyoruz.

                iddialı ve biz hakız diyerek tartışmaya başlıyorsanız sonunda delilleriniz çürütülmüşse ya da başka bir sebeple cevap veremiyorsanız bu durumda şunu demelisiniz: siz haklısınz ama biz bunu yapacağız böyle olmaya devam edeceğiz ya da nedenini belirtin tartışmaya devam etmemeye neden olan..

                "neden derseniz;
                çünkü benim için bu mesele artık herhangi bir amaca ulaştırıcı değil."


                amacınız neydi ki?..

                "çünkü şiayı ve fikirlerini kendimde mahkum ettim.ben islamı ve onun esaslarını Kuran'dan ve Sünnetten aldığı referanslar ile kabul etmiş, bu referansları da açık seçik bir biçimde nasslara dayandırmış,bu nasslarıda arzu ve heveslere yada siyasi amaçlara alet etmeden yorumlamış olan ehlisünnet çizgisini benimsemişim ve bundan memnunum...
                "

                şiayı naslara dayanarak mı mahkum ettiniz?.. Ve Kur'an ve sünnetin geçerli olduğunu iddia ile..? Peki sizden kaç kez istedik bu başlık ya da diğer yerlerde.. Kur'an ve sünnet mi bırakılmış bize yoksa Kur'an ve Ehlibeyt mi?. Neden Kur'an ve Ehlibeyte sarılırsanız yolunuzu asla şaşırmazsınız denmiş de sizin kaynaklarınız da dahil Kur'an ve sünnete sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız denmemiş? Bu size hiç bir şey anlatmıyor mu? Kur'an ya da sizin sahih dediğiniz hadislerde:

                1- Sünnet

                2- Hadis

                3- Ehlibeyt

                4- Sarıldığımızda yolu şaşırmayacağımız emanetler

                kavramlarının anlam ve önemlerini araştırdığımzıda, Peygamber ve Kur'an'ı sahabeden nakledilen hadislerle mi anlamamız emrediliyor yoksa Ehlibeyt kanalıyla gelen hadisler yoluyla mı anlamamız emredilmekte? Yani Ebu Hureyre gibi Ehlibeyt düşmanları aracılığıyla mı sünnete ulaşmamız emredilmekte yoksa Ali a.s. ve diğer Ehlibeyt yoluyla mı?..

                Biz bu ya da diğer başlıklar altında ne zaman kendi kavram ve rivayetlerimizle sizinle tartıştık ki? Tamamını imam ve 12 imam da dahil tamamen sünni kaynak ve kavramlardan yola çıkarak işlemedik mi? hatta sizin özel isteğiniz üzerine bu başlık altında neredeyse, (reddetmiyoruz demenize rağmen) sünni hadisleri bile delil olarak kullanmayı sırf Kur'an'ın imametle ilgili zahiri anlamları üzerinde durduk.. örneğin Bakara 124teki imammetin nübüvvetten üstünlüğü üzerinde durduğumuz gibi.. ama siz hala konuyu nasıl çarpıtıyorsunuz..

                "bu sizin açınızdan ne kadar tartışılır yada ne kadar doğru kabul edilir onu bilemem.sizin doğru bildikleriniz benim için yanlıştır, benim doğru bildiğimde sizin için yanlıştır."

                bir şartla ki biz kendi doğrularımızı sizin yönteminize uygun olan Kur'an'ın zahiri anlamları ve sünni sahih hadislerle açıklıyoruz delillendiriyoruz.. siz bunlara da yanlış diyorsanız bu durumda ayetlerin zahirlerini sırf bize delil olduğu içn inkar ediyor durumdasınız..

                "ancak doğruyu ve yanlışı ölçecek bir terazi vardır oda Kuran ve Sünnettir."

                bu sizin uydurduğunuz ve dinde hiç bir geçerliliği olmayan sizn ve atalarınızın uydurduğu slogandan başka bir şey değildir. bu doğru olmayan güvensiz bir yoldur. çünkü siz Kur'an'a uymuyor, zamanla onun tahrif edilmiş kavramlarıyla bu kavramlar üzerine bina edilmiş bidat bir din bakışıyla anlamları kaydırılmış bir Kur'an'a, yan Muaviye ile yorumlanmış Kur'an'a; ikinci olarak ise, Allah'ın hakkında hiç bir delil indirmediği, içeriğini rahatça bidat ve kişisel görüşlerle doldurabileceğiniz, sünnet adı altında bidatlara uyuyorsunuz. Sizin sünnet adı altında Kur'an'ı da Peygamberin örnekliğini de tahrif edebileceğinizi bilen Allah:

                Kur'an'da sünnet kavramını bir kez bile Peygamber için kullanmamıştır. Bana Kur'an'dan sünnet kelimesinin Peygamberle birlikte kullanıldığı yani Peygamberin sünneti anlamına gelecek tek bir tamalama gösteremezsiniz. sünnet kelimesi tamamen Allah'a izafe edilerek kullanılmıştır. Hadis kelimesi de öyle..Peygamber için kullanılan tek hadis bile yoktur..

                Sünnet diyorsunuz hadislerden başka sünnete ulaşabileceğiniz kaynak var mı. bir de toplumda sünnet diye bilinen uygulamalar...
                Sünnet diye, asla yalan söylemeyecek Peygambere uydurma sözler itham etmeyecek Ehlibeyti devreden çıkınca yerine yalan uydurmaktan çekinmeyen hataya açık kendilerinin doğruya iletilmedikçe doğruyu bulamayacağı insanlara uyduğunuzda Allah'ın hangi emrini yerine getirmiş oluyorsunuz?.. Bana Ebu Hureyre ya da 3 halife ya da 4 mezhep ya da sünni itikadi mezhep hakkında hangi nassı gösterebilirsiniz?.. Neden gösteremediniz bunca başlık altındaki mesajlarda...

                "Kuran ve Sünnete başvurduğumdaysa ehlisünnetin esaslarının açık-seçik,fakat şianın esaslarının ise zorlama yorumlara dayalı olduğunu görüyorum."

                bir kere Kur'an ve sünnete baş vurmadığınızı yukarıda anlattık.. Sünnilik diye bir şey yoktur. ancak Emevi ve Abbasi uyduruğu olan kendi içinde çelişklilerle dolu birinin doğru dediğine diğerinin yanlış dediği bir sistemsizlik bilgi yığını vardır.. Siz bu kıyaslamaya bile giremiyorsunuz. bu yüzden sünniliği bırakıp yoğunla insan mezhepsiz yaşamaya ve sırk Kur'an ve aklıyla hareket edip onca hadisi elinin tersiyle itmeye başlıyor.. Sizin şiayı zorlama olarak gördüğünüz konum şianın böyle bir amel içinde olduğundan değil, dinin Emevi ve Abbasi ile tahrif edilmiş kavramlarıyla değerlendirdiğiniz noktadan bakmanızdan kaynaklanmakta.. eğer öyle olmasa sırf bizim hakikalterimizi desteklediğinden dolayı sünni hadisleri bile kullanmayacağız demezdiniz başlıkta zaman zaman.. Kur'an'ı tahrif edilmiş kavramlarla okuyacaksınız, uydurma ve bidatları aktaran hadislerle anlayacaksınız amel edeceksiniz, bir takım hadisler kendi sahih dediğiniz kitaplarda geçtiği halde bunları elinizin tersiyle itip hiç tartışmada kullanmayacaksınz, sonra da bize zorlama yorum suçlamasında bulunacaksınz.. acaba zorlayan kim?

                "eğer Allah benden imamete yada şianın ortaya attığı herhangi bir esasa inanmamı istemişse bunu bana hiç yoruma girmeye mahal vermeden açıkça bildirirdi."

                "Her ümmeti imamıyla çağırdığımız zaman.."

                "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz seni de onlara şahit getireceğimiz zaman..."

                İbrahim (peygamberken) sınavı tamamlayınca ona 'Seni imam yapacağım' deyince..."

                bunlar açık hükümler değil mi? hem sizin reddedeceğiniz hadisler değil, hem de açıkça imametin atanan bir makam ve insanların sorgulanacağı bir makam, hem de peygamberlikten farklı olan bir makam olduğu açıkça geçmiyor mu? buraların hangisinde yorum var? buraların yanlış anlaşılması için yoruma başvurmak zorunda kalan siz değil misiniz? yok öyle değil de şöyle diye?..

                "ve bu açıklıkta akla-mantığa uygun olur yada olmasada biz aklımıza uymuyor diye reddetmez amenna derdik.
                "

                evet siz içinde bulunduğunuz ortam ve çevrede kaybedecekleriniz korkusuyla bu açık hükümleri reddediyor ya da vicdanınızın derinliklerinde bunları açığa çıkmayacak şekilde örtüyorsunuz.. ama ne zamana kadar?..

                "Fakat Allah bana herşeyin içinde apaçık bir şekilde yazıldığı bir kitap göndermiş ve bu kitap hiçbir şeyi kapalı yada zorlama yorumlarla anlaşılabilir bir tarzda kaydetmemiştir."


                İbrahim a.s.'a peygamberken imametin verildiği kapalı mıdır? zorlama mıdır? Rabbi İbrahimi bir takım kelimelerle denedi sonra o onları başarınca ona İmam yapacağım dedi ayeti onu peygamber yapacağm mı diyor?.. İbrahim hayatı boyunca çocuksuz yaşıyor. yaşlılığında ona çocuk veriliyor. ve sonra bu ayet iniyor ki o Rabbim soyumdan da imamığa ata.. diyor. bu zorlama bir yorum mu?..

                "Kuranın müteşabihatı vardır bunun yorumu ise sünnete aittir. "

                "Velen tecide li sünnetillâhi tebdila" Allah'ın sünnetinde değişme bulamazsın". Kur'an'ın müteşabihatı Allah'ın sünneti ile mi yorumlanacak? buyrun bu Kur'an'ın müteşabih ayetlerinin Allah'ın Kur'an'da Peygambere izafe edilmiş bir sünnet ile açıklanması gerektiğine dair bir tane bile ayet gösterin.. Ve 20 yy sonra ben bu sünneti buhari müslim gibi hadis kitaplarından ve hanefilik şafilik gibi mezhepler yoluyla öğreneceğime dair bir tanecik ayet.... buyrun zorlamaksızın bir tanecik ayet.. ya da İbrahim soyundan gelen imamların bu gün bu dört mezhep ya da İmamı azam diye dediğiniz Hanefi için olduğuna dair bir tek delil. Ya da en büyük imam dediğinizin caiz olduğuna dair tek bir delil..

                Yorum


                  İmamların masumluğu meselesi

                  -2-

                  "Sünnet ise şianın anladığı yada yorumladığı şekilde hiçbir olayı yada esası bana sunmamıştır."

                  sizin kitaplarınızda bile sünnet:

                  1- 12 İmamın hak mazlum masum olduğuna (benden sonra 12 halife (imam) gelecektir (Buhari de diğerleri) dini dimdik ayakta tutacaklardır (Müslim- Tirmizi)

                  2- Ehlibeytin düşmanlarının dini nasıl bozduğuna ve tarihlerinin egemenliklerinin nasıl zulüm dolu olduğuna ( Fatıma küs olarak: Cenazemi gece defnedin ki gelemesinler, Ebubekire biat etmeden öldü. Teravih namazı için cemaat oluşturulunca Ömer: Ne güzel bidat oldu. sünni hadis kitapları, İmam Hasanı Muaviye emriyle onun hanımı zehirledi. Busr b. Ertatla beraber olan Ebu hureyre komutasındaki ordu, Medinede üç gün boyunca kadınların ırzlarını helal bildi müslüman kanı akıttı. Sonrasında Busr katliamını Basrada sürdürmek üzere oradan ayrılırken Ebu hureyreyi Medineye vali bıraktı.)

                  3- Sünni kaynakların nasıl Ehlibeyt düşmanlarınca hem de taraflı oluşturulduğuna
                  (Ebu Hureyre: Bende iki tür ilim var ki bir kısmını size aktarıyor diğer kısımı da gizliyorum. Eğer onu da açıklasam şu boynumu vururdunuz..)

                  4- Sünnilerin Ehlibeyti terk edip nasıl sultanlara dost ve yakın olduğuna ( Caferi sadık ve diğer Ehlibeyt imamları şii olduklarından, onlar sika görülüp rivayetleri sünni kitaplara alınmamış ama İmam Ali a.s. katili İbn mülcemi öven harici şair İbn Hittanı sika görüp ondan hadis aldılar..Ebu Hureyre Muaviyenin yağlı sofrasından istifade için Ali a.s.'ın Medinede fitne çıkardığını söyleyip Peygamberin tehdidine muhatap olduğunu iddia etti.

                  5- Sünnilerin nasıl çifte standart olduğuna nasıl zorbalığı meşru saydığına.. dair delillerle doludur. Örneğin, Ebubekirin savaştıkları ridde ehli yani dinden çıkan mürtetler sayılırken, Ali a.s.'ın kendisine isyan ettikleri halde onlarla savaştıklarına müslüman ve izlenmesi gereken sahabe olarak görebilmektedir.

                  siz kabul etmeseniz de sünni kaynaklar ve sizin ayetlerdeki kavramlara verdiğiniz anlamlar tamamen Muavie onaylı ve tescillidir. bunu her halu karda ispatlarız.. isteseniz bir başlık açalım tartışalım... size meydan okuyorum bi iznillah..

                  "evet hadislerde imamet yada şianın diğer esasları vardır fakat bu şianın anladığı ve yorumladığı şekilde olunca kendi kendisi ile çatışan bir sünnet oluyor."


                  şianın sünnet anlayışı kendisiyle çatışmaz hiç bir zaman. biz sünneti sizin gibi günah işlemiş birbiriyle savaşmış, birbirini tekfir etmiş insan ve sahabeden değil, birbiriyle tam uyumlu masum Ehlibeytten alırız. Peygamberi İlim kapısı ve onun ilim aktardığı Ali a.s. yoluyla alırız.. onun düşmanı Ebu hureyreden değil.. sizi Ehli sünnet olarak Ebu hureyreden memnun musunuz ki ondan 5binden fazla hadis alıyor da Fatımadan, Hasan Hüseyn den hiç denecek kadar yani toplam 10 kadar hadis alıyorsunuz? bu durumda Peygamberin sünnetine ulaşmanız ve çelişkisiz olmanız mümkün mü? Ehlibeyti bu şekilde reddetmiş olmuyor musunuz? İmam Hüseyn a.s.'ın ne suçu vardı da ondan hadi almıyor Ehlisünnet(!)iniz? Yoksa Yezide karşı çıktığı için güvenilir değil mi İmam Hüseyn a.s.?!..

                  "şianın anladığı sünnet ile ya dini bir kaç şahsın tekeline vereceğiz ve peygamberin dizinin dibinde yetişen insanları elimizin tersi ile iteceğiz."


                  Peygamberin s.a.a dizinin dibinde yetişenler: Ehlibeytten olan Ali a.s.'a karşı çıkmış onunla savaşmış olan Aişe ve Ebu hureyre mi yoksa ona hayatı boyunca hizmet etmiş Peygamber evinde büyümüş Fatıma, Hasan Hüseyn mi?. sizin kitaplarınızı bunlardan hangi tarafın hadisleriyle dolu? bu durumda Peygamberin s.a.a. dizinin dibinde yetişenleri kim reddediyor? kim elinin tersiyle itiyor?
                  Ancak Peygamberin s.a.a. dizinin dibinde yetişiyor diye eğer:

                  1- Peygamberi en zor zamanlarda Uhud Huneyn'de terketmiş,

                  2- Peygambere, Bedir, Hudeybiye, ölümü sırasında muhalefet etmiş, ve Peygamberin kendinden yüz çevirdiği,

                  3- Peygambere suikast düzenlemiş

                  4- Hakkında bir sürü kınayıcı ve eleştirici ayetler gelmiş olanları kastediyorsanız kusura bakmayın biz dinimizi bu kendilerini bile kurtaramamışlardan alacak halimiz yok. böyle olursa biz kınamış ve kaybedenlerden olmuş oluruz.. kusura bakmayın..

                  "ki bu durumda peygamberin getirdiği dinin hiçbir özelliği ve anlamı kalmıyor iş mistik ve anlaşılmaz yerlere dayanıyor."
                  sizin içinde bulunduğunuz hareket ve ortamı kurtarma endişeleriniz yeni çevre edinip edinememe korkularınız bunları anlaşılmaz kılıyor. oysa bizim açımızdan bir türlü uzlaştıramadığımız sünnü öğreti ve bilgiler şiada cevabını buluyor. vicdanımızın kabul etmediği sünni dayatmaların yanlışlığını görüyoruz. sizce "imam (!) adil de zalim de olsa ona itaat edilir o azledilmez" diyen sünni itikadcı Maturidinin bu inaç esası diye sunduğu öğreti kabul edilebilir mi!.. Siz bunu mu anlaşılır olarak görüyorsunuz?...
                  Şianın tüm öğretileri anlaşılmaz ve mistik yerlere değil, sünnilerce de onaylanmış sahih hadislerden delillerinin bulunduğu sağlam Ehlibeyt kaynaklarına dayanmaktadır.. bunu siz de pekala biliyorsunuz...

                  Ama siz Ehlibeyti tamamen unutmuş, zalimlere kul köle olmuş Ebu hureyre gibilere r.a. diyen kitaplarla büyümüşseniz bunda şianın suçu ne?..

                  Sahi Fatıma kaç yaşında vefat etti niçin?. Fatma benden bir parçadır onu üzen beni üzmüş beni üzen Allahı gazaplandırmış, onu svindiren beni svindirmiş beni sevindiren Allah'ın rızasını almış olur diye sizin de kitaplarınızda geçtiği halde bu sizin için karanlık kalması gereken bir nokta mı? o kaç yaşında vefat etti?.. hafızanızı yoklayın bakalım?.. Allah'ın Ey Ehlibeyt Allah sizi tertemiz kılmak ister şeklindeki ayetinde seslenmeye ve bunu Kur'an'a almaya değer gördüğü Ehlibeyt kim?.. hiç bizimle tanışmadan araştırma ihtiyacı hissettiniz mi? Karanlık kalan yer burası mı Ehlibeyte mi yabancısınız?..

                  "yada peygamberin ehlibeytine gereken değeri vererekten onlara efsanevi yada anlaşılmaz sıfatları yapıştırmadan dini (tekelleştirmeden) ahlakı ve takvayı onlardan öğrenme noktasında onları kendimize imam (şianın anladığı şekilde değil) kabul etmenin yanında....
                  "

                  şianın Ehlibeyt hakkındaki tüm inanç ve bilgileri, sünni hadislece de onaylanmaktadır.. Eğer bunlara efsane diyorsanız kendi kitaplarınıza da efsane diyorsunuz. bu durumda elinizde hiç bir şey kalmıyor.. Eğr kendi kitaplarınızın bir kısmına inanıyor bir kısmına inanmıyorsanız bunun tek ölçüsünün de şiaya delil olması oluşturuyorsa.. bu durumda sizin nasıl bir bağnazlık içinde olduğunuz açıktır. buna ancak inat denir. Çünkü biz sizin bu konuda biz hangi hadislerimizin sahih olduğunu sizden değil kendi alimlerimizden öğreniriz dediğinzide biz size cevap olarak şöyle demiştik:

                  alimlerinizin sizi kitaplardaki hangi hadislerin sahih olduğuna dair kriterlerini bize verin.. biz tartışmada sizi ikna için o hadislerinizi sunalım.. o kriterlerinize göre sizin kaynaklardaki hadisleri seçip size kanıt olarak sunalım..

                  buna bile yanaşmadınız.. bu durumda kendi kitaplarına bile güvenmeyen, alimlerinin kendi kitaplarınızdaki sahih hadis kriterlerini bile bize vermekten korkup gerçeklere kulak tıkayan.. ve tüm bunlara rağmen bizim sürdürdüğümüz tartışmadan kaçan.. birine artık kalın inadınızla bekleyin bakalım biz de beklemekteyiz, yakında göreceksiniz.. demekten başka bir yolumuz kalmamaktadır..

                  "...peygamberin elinde yetişen sahabe neslinide dinde referans kabul ederek sevgi ve muhabbet duyacağız."

                  ancak bir şartla: şiaya delil olacak nakillerini reddederek..

                  "mesela:
                  1.imam demek insanlara doğru ve yanlışı gösteren,onları doğruya yönelten, doğru yolda onlara rehber olan herşeydir.bu manada peygamberler imamdır, (bakara124 te böyle anlaşılmalı) Kuran imamdır,ehlibeyt (ve nesli) imamdır,sahabeler imamdır,alimler imamdır,salihler imamdır,şehitler imamdır..vs."

                  insan kafirlere bakarak da doğruyu bulabilir. açık olan doğruları her yerde görebilir. ya kapalı olanları? ya muaviyenin mızrakları ucundaki Kur'an fitnesi gibi durumlarda? bu durumlarda masum Ehlibeyt dışında kim doğruyu bilebilir? Sizin bu görüşlerinize örneğin sahbenin imam olduğuna dair hiç bir delil yok.. bunlar sadece sizin şiaya muhalefet etmek için ortalığı bulandırmak ve kavram kargaşası yaratmanızdan başka bir şey değildir.. ibrahim a.s.'ın peygamberken alındığı onca sınavı başarmasının ödülü olarak verildiği makam olan imameti siz herkese pay ediyorsunuz. sonrada buna Kur'an diyorsunuz.. Pes doğrusu..

                  Yorum


                    İmamların masumluğu meselesi

                    -3-

                    "2.imam demek peygamberimizn soyundan gelen 12 şahıstır.bunlar vahiy almasalarda(!!) peygamberimizin dışındaki bütün peygamberlerden üstündür,bunların dışında dini bilen,anlayan,yorumlayan yoktur.bunların dışında insanları hidayete ulaştırma görevinde olan hiçkimse yoktur.bunlar çağlar üstüdür.peygambere verilmeyen daha sonraki çağlarda alimlerle gaibte görüşme ve gaibten işleri yürütme görevi bunlara aittir.biz onlara ulaşamadık ama onlar adına bazı alim geçinenler çıkıpta onlara sahip olmadıkları sıfatları yüklemişler bizde bu alimlerin dediklerini harfiyen kabul etmek zorundayız.onlara Kuranda açıkça işaret eden hiçbir ayet yoktur fakat biz kılı kırk yararak ayetlere yorum getirip onlara inanmayı dinin en önemli esası kabul edeceğiz."

                    burada kasıtlı saptırmalar vardır. bizim hiç bir yerde alimlerimizi mutlak masum ilan ettiğimizi göremezisniz. bize göre Ehlibeyt mutlaktır.. Onların hadisleri mutlaktır.. bizim itikadi ameli her hususumuz Ehlibeyt kanalıyla gelen hadislerimizde açıktır. ve bunlarda sünnilikte olduğu gibi zıtlıklar ve ihtilaflar yoktur.. ancak yeni çıkan meseleler hususunda biz dünyada 8 müctehid var onlara uyarız. bunlar da Mehdi a.f. tarafından yönlendirilirler yanlışlıklardan düzeltilirler.. sizin peygamberlerin ictihad edip düzeltildiğine inandığınız gibi.. bu da gayri akli değildir.. sünnilerde hadislerce insanın karşılaşabileceği 1000 olay açıklanmışken bu biz şiilerde açıklanan ve kesin hükme bağlanan olay sayısı 1milyondur.. çünkü Peygamber s.a.a zamanında 1000 olay meydana gelmişten 12 imam zamanında 1 milyon olay meydana gelmiştir. Ve bunlar da ilahi kaynakça hükme bağlanmıştır..
                    Sizde bu boşluğu masum olmayan sahabe, mezhep imamları doldurmaktadır. bunlar mı güvenilir yoksa 12 ehlibeyt imamı mı?..

                    Günümüzde sizce, Gaybetteki Mehdi (ki Kur'an bunun örneğini Musa Hızır a.s. da bize vermektedir) a.f.'in bizim alimlerimizi yönlendirmesi ve bu sayede şianın bölünme sapıklılk ve birbirine zıtlıklardan korunması mı daha mantıklı yoksa hiç bir delil dayanak ve koruması olmayan kendileri hatalara açık ve hiç bir şekilde hataları da bilinmeyen bizim gibi insanlar mı daha güven verici.. eğer akıl diyorsanız şia müctehidleri bu akıldan fazlasıyla pay sahipleri.. Kur'an ve akıl onlarda da var. Sünni hadisler onlarda da var. Sünni alimlerden çok daha iyi biliyorlar.

                    Yani sünni alimlerde olan tüm maddi sebepler şia müctehidlerde fazlasıyla varken, şia müctehidlerinin zamanın imamı olan Mehdi a.f. tarafından yönetilmesi ve yönlendirmesi mi sorun oluşturuyor gayri akli oluoyr. üstelik bahsettiğimiz bu sistemin sünni kaynaklardan da delilleri olduğu halde?...

                    "şimdi bu iki imam yorumuna baktığımda ben aklıselim bir insan olarak tabiki 1.yi kabul edeceğim.Kuranda ve hadislerde imamete değinilmişse bile bu iki anlama şeklinden birincisi elbetteki daha uygun ve yorumlanabilir tarzdadır.fakat ikinci şıkkın hiçbr geçerliliği yoktur.

                    evt siz öyle demek zorundasınız. Çünkü İmam Ali a.s.'ın dediğinin zıttını yapıyorsunz. İmam Ali a.s. insanlardan hakikate gitmeyin, hakikati tanıyıp insanlara gidin demiştir. Siz içinde bulunduğunuz hizbullah adını verdiğiniz hareketten hakikate gitmeye çalışıyorsunuz tüm sorununuz budur. Oysa biz (şahsen ben hiç bir şiiyi tanımadan şianın inançlarının hak olduğunu buldum, ne bir şii alim ne bir taklit mercii tanıyordum şiayı seçtiğimde.. şiayı sistem olarak seçtim sonra şiilerle tanıştım insanları öyle değerlendirmeye başladım) İmam Ali a.s.ın buyurduğu ve aklın kesin doğru gördüğü, doğru sistemi tanıyıp sonra şahısları ona göre tanımaktayız.. Halbu ki siz şiayı şahıslara bağlı sistem olarak görmektesiniz. ne kadar taraflı ve yanlş, gerçeği yansıtmayan bir bakış..

                    "bunun gibi şianın diğer kendine has esaslarıda Kuran ve Sünnet referanslı gibi görünüyor fakat sadece öyleymiş gibi görünmekten öteye gidemiyor. gerçekte ise öyle bir şey olmadığı çok açık."


                    Sizin açınızdan öyle.. ama gelin bunu objektif delillerle ispatlayın.. nerede? niye kaçıyorsunuz?.. geçekte öyle değilse hani önce kendi kaynaklarınızdan sonra bizim kaynaklarımızdan bunu gösterin.. neden tek bir deliliniz yok.. Kur'an'ın biz imran ailesini israiloğullarını üstün kıldık ibrahimin soyumdan da.. ifadeleri bizim sistemimizin yanlış olmadığını ortaya koyan Kur'an'i deliller. Ehlibeytin tertemiz ilan edilmesi, sarılmamız gereken iki ağır emanetten biri olarak sizin kitaplarınızda bile geçmesi, iddia ettiğiniz gibi Kur'an ve sünnet diye bir hadisin olmaması sünnetin Peygambere izafe edildiği tek Kur'an ayetinin bulunmaması gibi daha sayısısız objektif deliller bizim lehimize sizin aleyhinizedir..

                    koskoca İslam tarihi zalim ve mazlumları bize delildir.. Sünni hadisleri toplayanların zlaimlerle işbirliği Ehlibeytin 12 imamınınsa zalimlerce zehirlenip katledilmesi bir ayettir..

                    ama görmek isteyenlere. yoksa istemeyenlere Allah'ı açıkça göstersen bile inanmazlar..

                    "dolayısıyla bu tartışma benim için hiçbir amaca ulaştırıcı değil diyerekten burada kesiyorum."

                    ilk giden siz değilsiniz. sizden önce gidenlerden çok oldu.. biz burdayız. her zaman bekleriz. hakikati savunabilecek güçte olduğunuzda yine bekleriz.. Böylece şianın net delillerini gördünüz. Ve bizi asla bu net deillerden çekemeyeceğinizi anladınız. oysa bu tartışmaya girerken, şianın inançlarının uydurma olduğunu Kur'an'a dayanmadığın ispatlama arzusundaydınz. bu kez iş döndü dolandı sizin vicdanınızın harekete geçip gerçeği kabul etme tehlikesi ortaya çıktı. ve bundan kurtulmak için şia ile tartışmayı onların açık delillerini görmeyi reddediyor bundan kaybedeceklerinizin olduğunu görüyorsunuz..

                    ama korksanız da hakikat durur yok olmaz. bir gün kendini görenlerden ve görüp de görmemiş gibi davrananlardan intikam alır..

                    Yorum


                      İmamların masumluğu meselesi

                      Qom-i Aşk hocam bıkmadan usanmadan verdiğiniz akıl dolu cevaplarınızdan dolayı Allah razı olsun.

                      Yorum


                        İmamların masumluğu meselesi

                        [quote author=Murtazaali link=topic=17529.msg111064#msg111064 date=1290786920]
                        Qom-i Aşk hocam bıkmadan usanmadan verdiğiniz akıl dolu cevaplarınızdan dolayı Allah razı olsun.
                        [/quote]

                        amin cümlemizden.. Yeter ki istifade edilsin.. Biz Ehlibeyt mektebinden anladığımız bildiğimiz kadarını paylaşmaktan bıkıp usanmayız. Elhamdülillah.. Doğrularımız Ehlibeyt mektebinden yanlışlarımız ve acizliğimiz ise nefsimizdendir..

                        Yorum


                          İmamların masumluğu meselesi

                          [quote author=Velayet_Nuru link=topic=17529.msg111015#msg111015 date=1290736839]
                          Şiilerin basiret ve feraseti olmasaydı Allah'ın tertemiz kıldığı Ehlibeyt'e uymazlardı. Boş sloganlar atmayı, adam öldürmeyi basiret ve feraset biliyorsanız biz ondan Allah'a sığınırız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Hz. Peygamber'in (s.a.a) iki emaneti olan Kur'an ve Ehlibeyt'e sahip çıkar ve Allah Teala'nın Ehlibeyt'i ne için tertemiz kıldığının hikmetini öğrenmeye çalışırdınız. Ehlibeyt'i bırakıp haklarında hiçbir ayet ve hadis olmayan lekeli ve zedeli insanların peşine takılmaz ve onların sözlerine uymazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, katille maktulu cennete koymazdınız, Hz. Ali'ye karşı savaşanları övüp durmazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, İmam Hamaneyi gibi bir müçtehid lideri bırakıp velioğlu gibi şahısları rehber edinmezddiniz. Basiret, feraset ve azcık aklınız olsaydı, Şii bir sitede Şiilere ümmetin yahudileri demez ve böyle bir küstahlıkta bulunmaz ve nefret kazanmazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, böyle bomboş sözler sarfetmezdiniz. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Ehlibeyt İmamlarının kendi zamanlarının bütün alimlerinden daha üstün olduğunu anlar, onlara tabi olurdunuz. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, haklarında binlerce hadis olan İmamları bırakıp onların düşman ve muhaliflerinin safında yer almazdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Nuh'un gemisi mesabesinde olan Ehlibeyte sımsıkı sarılır, zamanın tufan ve fırtınalarından kendinizi kurtarmaya çalışırdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, ilim şehrinin kapısını çalar, Hz. Ali ve onun tertemiz evlalarına uyar, dünya ve ahiretle ilgili meseleleri onlardan öğrenmeye çalışırdınız. Basiret ve ferasetiniz olsaydı, Beni Ümeyye sultan ve tağutlarının kurdurduğu mezheplere uymazdınız..
                          Ne kadar basiretli ve ferasetliymişsiniz ya, hayran kaldım: )

                          [/quote]

                          Allah sana hayırlar versin..

                          Yorum


                            İmamların masumluğu meselesi

                            ilk giden siz değilsiniz. sizden önce gidenlerden çok oldu.. biz burdayız. her zaman bekleriz. hakikati savunabilecek güçte olduğunuzda yine bekleriz.. Böylece şianın net delillerini gördünüz. Ve bizi asla bu net deillerden çekemeyeceğinizi anladınız. oysa bu tartışmaya girerken, şianın inançlarının uydurma olduğunu Kur'an'a dayanmadığın ispatlama arzusundaydınz. bu kez iş döndü dolandı sizin vicdanınızın harekete geçip gerçeği kabul etme tehlikesi ortaya çıktı. ve bundan kurtulmak için şia ile tartışmayı onların açık delillerini görmeyi reddediyor bundan kaybedeceklerinizin olduğunu görüyorsunuz..

                            ama korksanız da hakikat durur yok olmaz. bir gün kendini görenlerden ve görüp de görmemiş gibi davrananlardan intikam alır..


                            gitmedim burdayım..eğer savunduğum hakikat ise hakikatin benim savunmama ihtiyacı yoktur..değilse sizin bunu anlama istidadınız yoktur.

                            ben Allaha ve Onun dininin davasına gönül vermiş biri olarak eğer net delilleri görmüşte bundan yüz çevirmişsem kaybedeceğim şey ''hakikat''tir..hakikati ise kendi nefsi egoma yada mezhep taasubuna kurban edecek kadar ahmak değilim.fakat hakikat adına beni ikna edemeyen şey ise hakikat nazarında dalalettir.dalaletten yüz çevirmekle kaybedeceğim şey ise taassup,mezhepçilik,kendi dışındakini dışlama,müslümanların tevhid anlayışında sorun var iken tarihte kalmış saçmalıkları ısıtıp ısıtıp milletin önüne sunma şeklinde fitne ve cehaletten başka bir şey değilse bırak bunları kaybedeyim..ben bunları kaybedmekten memnunum..

                            cevap yazmıyorsam bu ilzam edildiğimden değil sizin en güçlü delillerinizle sunmaya çalıştığınız teorinin çürüklüğünü görmem ve bunu tartışmaya devam etmenin zaman kaybı olacağını bilmemdir.yoksa hakikat namına herhangi bir marifet sergilemiş değilsiniz.bende hakikattan kaçma ahmaklığına düşmüş değilim.
                            sonuç olarak ne siz hakikate sahipsiniz
                            nede ben kaçanım.
                            fakat kendi sahte zaferinizle avunabilirsiniz.

                            Yorum


                              İmamların masumluğu meselesi

                              gitmedim burdayım..eğer savunduğum hakikat ise hakikatin benim savunmama ihtiyacı yoktur..değilse sizin bunu anlama istidadınız yoktur.


                              Burda olmanıza sevindim. Umarım sitemizi takip eder ve Ehlibeyt hakikatini görürsünüz.. burda Ehlibeytten aktarılan sağlam deliller bir gün aklınız ya da vicdanınızda karşılık bulur ve Ehlibeyt mektebini anlarsınız.. Eğer bizim doğruyu anlama kabiliyetimizin olmamasını sünniliği anlamamam anlamında söylüyorsanız ben 35 yıl oradaydım zaten. bir insanın 35 yıl her tür sünni kitaplardan okuduğu halde, hatta şia aleyhine okuduğu yığınla yalan iftira ve yanlış bilgilendirmeden sonra şii olabiliyorsa bu hakikate kapalı olduğundan olmasa gerek.. eğer öyle kabiliyetsiz olsaydık kendi mezhebimizi bırakıp o kadar okumanın ve şartlanmışlığın üstüne çıkamazdık.. Ve eğer bu tercihimizle yanılmış olsaydık göğsümüzü gere gere ortalıkta dolaşıp hadi doğru iseniz getirin kitaptan delillerinizi diyemez tüm delillerimizi sünni kitaplardan da ispatlayamazdık..

                              "ben Allaha ve Onun dininin davasına gönül vermiş biri olarak eğer net delilleri görmüşte bundan yüz çevirmişsem kaybedeceğim şey ''hakikat''tir..hakikati ise kendi nefsi egoma yada mezhep taasubuna kurban edecek kadar ahmak değilim.fakat hakikat adına beni ikna edemeyen şey ise hakikat nazarında dalalettir.dalaletten yüz çevirmekle kaybedeceğim şey ise taassup,mezhepçilik,kendi dışındakini dışlama,müslümanların tevhid anlayışında sorun var iken tarihte kalmış saçmalıkları ısıtıp ısıtıp milletin önüne sunma şeklinde fitne ve cehaletten başka bir şey değilse bırak bunları kaybedeyim..ben bunları kaybedmekten memnunum..

                              Evet malesef yüz çevirdiniz.. Sorduğumuz onca soruya cevap vermediniz. Hiç değinmediğini sorularımız bile vardı. Madem size göre de Ehlibeyt ve 12 imam hak, o halde şiadan daha çok bilgi getirin Ehlibeyt ve 12 imam hakkında, onların itikat ve amelleri ile ilgili, onların ağızlarından Peygamberin nasıl yaşadığına dair bilgileri, ama şianın getirdiklerinden daha kapsamlı, onlar kadar tutarlı bilgiler olsun.. dedik.. ama hiç cevap yok.. Alimlerinizin sahih hadis kriterleri nelerdir onlara göre kabul edeceğiniz bize delil olan hadisleri seçip size sunalım hem de siizn kaynaklarınızdan dedik cevap yok, Kur'an'da açık olarak geçen imam ve imametle ilgili ayetleri birbirleriyle tutarlı olarak yorumlayın sorularımıza cevap verin dedik tatmin edici bir cevap yok, hiç cevap vermediğiiz yorumlamadığınız ayetler oldu imametle ilgili.. Ama hala böyle diyorsunuz..

                              "cevap yazmıyorsam bu ilzam edildiğimden değil sizin en güçlü delillerinizle sunmaya çalıştığınız teorinin çürüklüğünü görmem ve bunu tartışmaya devam etmenin zaman kaybı olacağını bilmemdir.yoksa hakikat namına herhangi bir marifet sergilemiş değilsiniz.bende hakikattan kaçma ahmaklığına düşmüş değilim.

                              şu ana kadar hangi insan üzerinde bulunduğu yolun yanlış olduğunu itiraf etmiş yalıştır diye diye o yola devam etmiştir ki?.. burada sizin yanlış olduğunuzu ispatlayan şey sizi tatmin etmesi değildir. Hint fakirleri sizden daha tatmin olmuş haldedir. Sahiplerini mutlu eden sate inançlardan çok bir şey yoktur dünya tarihinde.. mesele bunların sağlam nesnel delillere dayanmasıdır. başkasına anlatamadığınız ya da başkasının sorularına cevap veremediğiniz sisteminiz alarm veren sistemdir.. bozuktur. çelişkilidir.. hele ki sizin çelişkilerinize cevap veremiyorsanız.. bu daha berbattır..

                              "sonuç olarak ne siz hakikate sahipsiniz
                              nede ben kaçanım.
                              fakat kendi sahte zaferinizle avunabilirsiniz.
                              "

                              zafer derdinde değiliz. ki sahte olsun.. amacımız size iddia ettiğiniz gibi şianın delillerinin subjektif olmadığını anlatmaktı.. Kur'an'a dayandığını anlatmaktı.. ve anlattığımıza da inanıyoruz.. Hesabı size kalmış kendi hesabınızı kendiniz vereceksiniz.. Her ümmetin imamıyla çağrıldığı gün, sevdiğinizi iddia ettiğiniz Ali a.s.'ın yüzüyle karşılaşacağınız gün kendiniz vereceksiniz hesabınızı. O'nun oğlu Mehdi a.f. hakkındaki alaylı sözlerinize karşılık soracağı sorular ve bizim burda sunduumuz delilleri hatırlattığnda vereceğiniz cevapları kendiniz hazırlıyorsunuz..

                              Rabbimiz sonumuzu hayır etsin..

                              Her ümmeti imamıyla çağırdığımız gün onların hali..

                              Her ümmetten bir şahit getireceğimiz seni de onlara şahit getireceğimiz gün..

                              Zamanın imamına biat etmeden ölen cahiliye ölümüyle ölmüş olur

                              Size iki ağır emanet bırakıyorum. Kur'an ve Ehlibeyt. Bu ikisi kıyamete kadar birbirinden hiç ayrılmayacaklardır.

                              Ben kimin mevlasıysam Ali onun mevlasıdır

                              Fatımayı inciten beni incitmiş beni inciten Allahı gazaplandırmıştır...

                              Ehlibeytim Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur binmeyen boğulur...

                              "benden sonra hepsi kureyşten olan 12 halife gelecektir." Buhari ve diğerleri..

                              (bu nasları yaklaşık anlam olarak hafızamızdan yazdık)

                              "Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik." nahl 64.

                              bu açık hükümlere rağmen siz bizim delillerimizin batıl olduğunu iddia ediyorsunuz. bunlar tamamen sizin sahih dediğiniz kaynaklarda geçiyor. daha bir çoğunu zikretmedik.. Size hüccet tamamlanmıştır..

                              örneğin tek başına son ayet bile sizin birden çok imam olabilir inancınızı ortadan kesin olarak kaldırmaktadır. Çünkü çok imam demek ayrılık demektir.. Oysa bu kitabın gönderilme nedenine zıttır..

                              sizin bileceğiniz iş.. dinde zorlama yok...

                              Yorum


                                İmamların masumluğu meselesi

                                anlamıyorlar...Kirlenmiş dünyalarıyla imamlara bakanlar onların masumluğunu anlamıyorlar,sloganik laflar atanlar Peygamber efendimizin onlar hakkındaki sözlerini,bendendir deyişini yani benim gibi onlarda Allah ın insanlar üzerindeki rahmetidir deyişini anlamıyorlar,yağmura bile rahmet diyenler çorak gönüllere yağan ve onları yeşerten bu dünya zindanından kurtaran Allahın insanlar üzerindeki rahmetinin(14 masumun)paklığını anlamıyorlar,düşünmekten aciz olanlar imam Ali nin ben konuşan kuranım deyişini anlamıyorlar
                                Peygamber efemdimizin gözünde değeri olmayan eşyalara kutsal emanet deyip saklayıpta Peygamberin en büyük iki emanetini unutanlar anlamıyorlar,sloganik sözlerle yaşayıp Peyganberin ayağının altındaki toz olamayız diyipte Peygamberin omzunda dolaşan imam Hasan ve İmam Hüseyn i unutanlar anlamıyorlar.İmam Hüseyn e yüreği yanmayanlar Peygamberle imam Hüseyn e ağlamayanlar eza saxlamayanlar anlamıyorlar....

                                Evet onlar Allah ın insanlar üzerindeki rahmetidir ve her türlü pislikten uzaktır.Allah bizi peygamber ve ehlibeyt ten ayrı salmasın(burdaki sözler önce onları anlamaktan aciz olan kendimedir)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X