Bismillahirrahmanirrahim
KURTULUŞUN DİNAMİKLERİ VE KURTULUŞA ERENLERİN İMAMI HZ. ALİ (A.S)
Musa AYDIN
Hz. Emir-ül Mu'minin Ali (a.s), tarihin en meşhur şahsiyetlerinden olduğu kadar, en meçhul şahsiyetlerinden de birisidir. Çoğu insanımız, değil onun gerçek ve hakiki şahsiyet ve makamını (ki bizim gibilerin onu tanıması-idrak etmesi imkânsızdır; bundan dolayı da Allah Resulü (s.a.a) "Ya Ali, seni Allah'tan ve benden başka kimse hakkıyla tanımamıştır" buyurmuştur) maalesef zahiri anlamda dahi onu doğru dürüst tanımıyoruz. Kahir çoğunluğumuzun onun hakkındaki bilgisi "Allah'ın aslanı" lakabıyla anlatılmak istenen cengâverliği ve Zülfikâr'ından öteye geçmiyor. Kısacası onu, sadece gece gündüz kılıcından kan damlayan bir savaşçı olarak biliyoruz! Bir kısmımız ise, onun hakkında uydurulan bazı efsaneleri tekrarlayıp duruyor ve onu tanıdığımızı zannediyoruz. Oysa o yüceler yücesi, en az savaş meydanlarında olduğu kadar ibadet mihrabının da eşsiz bir kahramanıydı; insanî ve imânî değerler cephesinde de aynı, ilimde de, siyaset meydanında da aynı, yönetimde de, adalet, fazilet ve insanlığa hizmette de aynı. Kısacası o, bütün meydanların ve sahaların kahramanı, öncüsü ve ilkiydi. O, aslında bizim gibiler için, zıtlar denilebilecek muhtelif özellikleri kendinde barındıran bir şahsiyettir.
Ali zâlimlere feryat demektir
Ali mazlûmlara imdât demektir
Bir ayak mihrapta, biri meydanda
Bir eli mızrakta, biri Kur'ân'da
Zülfikâr tutarken kükreyen Ali
Öksüzü okşarken titreyen Ali
Ne güzel söylenmiştir onun hakkında: "Ali (a.s), Resulullah (s.a.a)'in canlı bir mucizesiydi; tıpkı Hz. Musâ'nın elindeki asa gibi, Hz. İsâ'nın ölüleri diriltmesi gibi." El-Fihrist, s.111.
Mucize Kur'ân'ı getirdin bize
Bir insan eğittin, o da mucize
Artık ne hacet var başka bir söze
Üstâd-ı Murtezâ sensin ey Resul
Ali (a.s) tek kelimede her yönüyle yaşanmış mükemmel bir İslâm örneğidir. Evet, İslâm'ın ve onun yüce peygamberinin büyük hüneri, Ali gibi bir şahsiyeti yetiştirip insanlığa takdim etmesidir. Bu yüzden İslam'ı tanımak ve yaşamak isteyen birisinin, Ali'yi tanıması, onu örnek ve önder edinmesi icap eder. Gerçi biz istesek de onun gibi olmamız mümkün değildir. Ancak kendisinin de buyurduğu gibi takvamızla, çabamızla ona yardımcı olmamız, imkan ve kabiliyetimiz ölçüsünde bir nebze olsun ona benzememiz gerekir. Gerçek bir Ali dostluğu, ciddi ve samimi bir Ali taraftarlığı da ancak bu şekilde anlam kazanır.
Evet, bu gece, işte böyle bir şahsiyetin şehadet gecesidir. Dediğim gibi bizim gibilerin onu tanıyabilmesi, anlatabilmesi ne mümkün. Meşhur Tefsirci İmam Zımahşeri’nin deyişiyle: "Ben, düşmanlarının kin ve haset yüzünden faziletlerini inkar ettiği, dostlarının korkudan faziletlerini gizlediği kimse hakkında ne diyeyim? Ama bütün bunlara rağmen onun faziletleri doğu ve batıyı kaplamış, her yere yayılmıştır."
Evet, onu Allah ve Resulü’nden başkasının hakkıyla tanıması mümkün değildir. Ama yine de biz bu kısıtlı sürede, onu en iyi tanıyan Hak Teala’nın ayetlerinden ve Resulü’nün sözlerinden yardım alarak onun faziletler deryasından bir damla sizlere sunabilirsek ne mutlu bize.
Evet, ben bu sohbette İmam (a.s)’ın mihrab-ı ibadette aldığı darbenin ardından söylediği bir cümleden hareketle, İmam’ın şahsiyetini bir nebze de olsa irdelemek istiyorum.
İmam (a.s) mübarek başına o zehirli darbeyi aldığında şu cümle mübarek diline cari olmuştur: “Fuztu Ve Rabbi’l-Kabe” (Kabe’nin Rabbine andolsun ki kurtuldum).” Bu cümle Muttakilerin İmamının 63 yıllık hayatının bir özetidir adeta. Bu cümlenin orijinalinde geçen “Fuztu” kelimesi, kurtuluşa erdim, saadete eriştim demektir. Hak Teala yüce kitabında bu kelimeden türeyen fevz (kurtuluş), faizin (kurtulanlar) tabirini birçok yerde kullanmıştır. Ben bunların en önemlilerinden bazısını seçip huzurunuza takdim etmeye çalışacağım. Ve böylece Hz. Emirü’l-Muminin Ali (a.s)’ın şahsiyetinin ana şifreleri ve tabiri caizse Ali’yi Ali yapan en önemli faktörler ortaya çıkmış olacaktır.
Evet, bakalım Hak Teala Kur’an-ı Kerim’de kimleri Fevz-kurtuluş-saadet ehli olarak görüyor? Bu sorunun cevabını öğrendiğimizde Emirü’l-Muminin’in de neden “Kabe’nin Rabbine yemin ederek fevz ve kurtuluşa eriştiğini söylemesinin sırrı çözülmüş olacaktır.
1- İman-Salih Ameller-Takva: “Bilin ki Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar. * Onlar ki, iman etmişler ve Allah'a karşı gelmekten sakınmışlardır. * Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur.” (Yunus, 62-63-64)
“İman edip iyi işler yapanlara gelince; Rableri onları rahmeti içine koyacaktır. İşte apaçık kurtuluş budur.” (Casiye, 30)
“İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur.” (Buruc, 11)
“Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar.” Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar…. (cennet nimetleri saydıktan sonra şöyle devam ediyor
(Bunların hepsi) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir.) İşte büyük kurtuluş budur.” (Duhan, 51 ila 57)
“Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir. * Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.” (Tevbe, 71-72)
“O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): "Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir." (denilir) İşte büyük kurtuluş budur!” (Hadid, 12)
2- Allah’a ve Resulü’ne İtaat: “… Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir.” (Ahzap, 71)
“Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar bedbahtlıktan kurtulanlardır.” (Nur, 52)
“İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Nisa, 13)
3- Sadakat: “Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Maide, 119)
4- Cihad ve Hicret: “İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır.” (Tevbe, 20)
“Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır. Murada erenler de işte onlardır. * Allah onlara, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İçlerinde ebedi kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur.” (Tevbe, 88-89)
“Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'tan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur.” (Tevbe, 111)
5- Sabır: “Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Mu’minun, 111)
6- Müteferrika: “O gün kimden azab giderilirse, kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.” (En’am, 16)
“Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.” Tevbe, 72)
“Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Maide, 119)
Demek ki Kur’an’a göre kurtuluşun başlıca dinamikleri, iman, salih amel, takva, Allah’a ve Resulü’ne itaat, sadakat, cihad, hicret ve sabırdan ibarettir. Bu meydanların en büyük kahramanının Ali (a.s) olduğunda kim şüphe edebilir?! Bu yüzden de “Kabe’nin Rabbi’ne and olsun ki kurtuldum!” demeye ondan daha layık birisi olabilir mi?…
“Selam olsun ona, doğduğu gün, şehid olduğu gün ve dirileceği gün…”
KURTULUŞUN DİNAMİKLERİ VE KURTULUŞA ERENLERİN İMAMI HZ. ALİ (A.S)
Musa AYDIN
Hz. Emir-ül Mu'minin Ali (a.s), tarihin en meşhur şahsiyetlerinden olduğu kadar, en meçhul şahsiyetlerinden de birisidir. Çoğu insanımız, değil onun gerçek ve hakiki şahsiyet ve makamını (ki bizim gibilerin onu tanıması-idrak etmesi imkânsızdır; bundan dolayı da Allah Resulü (s.a.a) "Ya Ali, seni Allah'tan ve benden başka kimse hakkıyla tanımamıştır" buyurmuştur) maalesef zahiri anlamda dahi onu doğru dürüst tanımıyoruz. Kahir çoğunluğumuzun onun hakkındaki bilgisi "Allah'ın aslanı" lakabıyla anlatılmak istenen cengâverliği ve Zülfikâr'ından öteye geçmiyor. Kısacası onu, sadece gece gündüz kılıcından kan damlayan bir savaşçı olarak biliyoruz! Bir kısmımız ise, onun hakkında uydurulan bazı efsaneleri tekrarlayıp duruyor ve onu tanıdığımızı zannediyoruz. Oysa o yüceler yücesi, en az savaş meydanlarında olduğu kadar ibadet mihrabının da eşsiz bir kahramanıydı; insanî ve imânî değerler cephesinde de aynı, ilimde de, siyaset meydanında da aynı, yönetimde de, adalet, fazilet ve insanlığa hizmette de aynı. Kısacası o, bütün meydanların ve sahaların kahramanı, öncüsü ve ilkiydi. O, aslında bizim gibiler için, zıtlar denilebilecek muhtelif özellikleri kendinde barındıran bir şahsiyettir.
Ali zâlimlere feryat demektir
Ali mazlûmlara imdât demektir
Bir ayak mihrapta, biri meydanda
Bir eli mızrakta, biri Kur'ân'da
Zülfikâr tutarken kükreyen Ali
Öksüzü okşarken titreyen Ali
Ne güzel söylenmiştir onun hakkında: "Ali (a.s), Resulullah (s.a.a)'in canlı bir mucizesiydi; tıpkı Hz. Musâ'nın elindeki asa gibi, Hz. İsâ'nın ölüleri diriltmesi gibi." El-Fihrist, s.111.
Mucize Kur'ân'ı getirdin bize
Bir insan eğittin, o da mucize
Artık ne hacet var başka bir söze
Üstâd-ı Murtezâ sensin ey Resul
Ali (a.s) tek kelimede her yönüyle yaşanmış mükemmel bir İslâm örneğidir. Evet, İslâm'ın ve onun yüce peygamberinin büyük hüneri, Ali gibi bir şahsiyeti yetiştirip insanlığa takdim etmesidir. Bu yüzden İslam'ı tanımak ve yaşamak isteyen birisinin, Ali'yi tanıması, onu örnek ve önder edinmesi icap eder. Gerçi biz istesek de onun gibi olmamız mümkün değildir. Ancak kendisinin de buyurduğu gibi takvamızla, çabamızla ona yardımcı olmamız, imkan ve kabiliyetimiz ölçüsünde bir nebze olsun ona benzememiz gerekir. Gerçek bir Ali dostluğu, ciddi ve samimi bir Ali taraftarlığı da ancak bu şekilde anlam kazanır.
Evet, bu gece, işte böyle bir şahsiyetin şehadet gecesidir. Dediğim gibi bizim gibilerin onu tanıyabilmesi, anlatabilmesi ne mümkün. Meşhur Tefsirci İmam Zımahşeri’nin deyişiyle: "Ben, düşmanlarının kin ve haset yüzünden faziletlerini inkar ettiği, dostlarının korkudan faziletlerini gizlediği kimse hakkında ne diyeyim? Ama bütün bunlara rağmen onun faziletleri doğu ve batıyı kaplamış, her yere yayılmıştır."
Evet, onu Allah ve Resulü’nden başkasının hakkıyla tanıması mümkün değildir. Ama yine de biz bu kısıtlı sürede, onu en iyi tanıyan Hak Teala’nın ayetlerinden ve Resulü’nün sözlerinden yardım alarak onun faziletler deryasından bir damla sizlere sunabilirsek ne mutlu bize.
Evet, ben bu sohbette İmam (a.s)’ın mihrab-ı ibadette aldığı darbenin ardından söylediği bir cümleden hareketle, İmam’ın şahsiyetini bir nebze de olsa irdelemek istiyorum.
İmam (a.s) mübarek başına o zehirli darbeyi aldığında şu cümle mübarek diline cari olmuştur: “Fuztu Ve Rabbi’l-Kabe” (Kabe’nin Rabbine andolsun ki kurtuldum).” Bu cümle Muttakilerin İmamının 63 yıllık hayatının bir özetidir adeta. Bu cümlenin orijinalinde geçen “Fuztu” kelimesi, kurtuluşa erdim, saadete eriştim demektir. Hak Teala yüce kitabında bu kelimeden türeyen fevz (kurtuluş), faizin (kurtulanlar) tabirini birçok yerde kullanmıştır. Ben bunların en önemlilerinden bazısını seçip huzurunuza takdim etmeye çalışacağım. Ve böylece Hz. Emirü’l-Muminin Ali (a.s)’ın şahsiyetinin ana şifreleri ve tabiri caizse Ali’yi Ali yapan en önemli faktörler ortaya çıkmış olacaktır.
Evet, bakalım Hak Teala Kur’an-ı Kerim’de kimleri Fevz-kurtuluş-saadet ehli olarak görüyor? Bu sorunun cevabını öğrendiğimizde Emirü’l-Muminin’in de neden “Kabe’nin Rabbine yemin ederek fevz ve kurtuluşa eriştiğini söylemesinin sırrı çözülmüş olacaktır.
1- İman-Salih Ameller-Takva: “Bilin ki Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar. * Onlar ki, iman etmişler ve Allah'a karşı gelmekten sakınmışlardır. * Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur.” (Yunus, 62-63-64)
“İman edip iyi işler yapanlara gelince; Rableri onları rahmeti içine koyacaktır. İşte apaçık kurtuluş budur.” (Casiye, 30)
“İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur.” (Buruc, 11)
“Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar.” Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar…. (cennet nimetleri saydıktan sonra şöyle devam ediyor

“Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir. * Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.” (Tevbe, 71-72)
“O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): "Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir." (denilir) İşte büyük kurtuluş budur!” (Hadid, 12)
2- Allah’a ve Resulü’ne İtaat: “… Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir.” (Ahzap, 71)
“Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar bedbahtlıktan kurtulanlardır.” (Nur, 52)
“İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Nisa, 13)
3- Sadakat: “Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Maide, 119)
4- Cihad ve Hicret: “İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır.” (Tevbe, 20)
“Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır. Murada erenler de işte onlardır. * Allah onlara, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İçlerinde ebedi kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur.” (Tevbe, 88-89)
“Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'tan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur.” (Tevbe, 111)
5- Sabır: “Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Mu’minun, 111)
6- Müteferrika: “O gün kimden azab giderilirse, kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.” (En’am, 16)
“Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.” Tevbe, 72)
“Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Maide, 119)
Demek ki Kur’an’a göre kurtuluşun başlıca dinamikleri, iman, salih amel, takva, Allah’a ve Resulü’ne itaat, sadakat, cihad, hicret ve sabırdan ibarettir. Bu meydanların en büyük kahramanının Ali (a.s) olduğunda kim şüphe edebilir?! Bu yüzden de “Kabe’nin Rabbi’ne and olsun ki kurtuldum!” demeye ondan daha layık birisi olabilir mi?…
“Selam olsun ona, doğduğu gün, şehid olduğu gün ve dirileceği gün…”