Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İŞ BİLİR BİR SATILMIŞIN SONU

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İŞ BİLİR BİR SATILMIŞIN SONU

    Bugün Saddam’ın düştüğü acınacak durum, Amerika’nın diğer uşaklarının da sonunu tasvir ediyor. Amerika, iş bilir ve itaatkâr uşaklarına işte böyle rahatça ihanet edebilir.

    Amerika’nın tarihteki en sadık uşağı seçilmek istense, bu kesinlikle Saddam olurdu. Eğer Amerika kadirşinas bir ülke olsaydı, Saddam’ın altın heykelini yaparak, başkanından tutun, kongre üyelerine kadar bütün üst düzey devlet adamlarının, her gün işe başlamadan önce önünde saygıyla eğilmeleri gerekirdi; fakat bugün Saddam, patronlarına yaptığı 30 yıllık üstün hizmetinden sonra, dünyanın maskarası olmuştur. Bir Amerikan askeri, Saddam’ın ağzını at gibi açmış ve sanki dişlerini sayarak yaşını öğrenmeye çalışıyor. Asker, Saddam’ı tahkir etmek için saçlarında bit taraması yapıyor. Arap dünyasının zavallı hâli de bir başka komedi. Düne kadar Arapların Onuru ve Kadisiye Komutanı diye övdükleri Saddam’ı, şimdi tahkir etme yarışına tutuşmuşlar.

    20 yıl önce Amerikan başkanı Ronald Regan’ın mesajını Prezident Saddam’a ulaştıran ve önünde saygıyla eğilen bugünkü Amerikan savunma bakanı Donald Rumsfeld, şimdi uşakları Saddam’ın sorgulama aşamasında işbirliğine yanaşmamasından yakınıyor.

    Saddam’ın daha önce yakalandığını ve yakalanma haberinin, çeşitli hedefler gözetilerek geç verildiğini gösteren birçok ipuçları mevcut. Bush’un beklenmedik Bağdat ziyareti, muhtemelen bu konuyla direkt bağlantılıdır. Eğer Bush, Saddam’ın yakalanma haberini, yaklaşan Amerikan başkanlık seçimlerinde koz olarak kullanmayı başarabilirse, Saddam’dan son kez başarıyla yararlanmış olacaklardır.

    Saddam’a, eğer işbirliği yaparsa, yargılanmayacağı söylenmiş. Burada şunu sormak gerekir: “Eğer Saddam yargılanmayacaksa, hangi alanda işbirliği isteniyor?” Konu gayet açık; Amerika Saddam’dan, eline tutuşturduğu istek listesini yerine getirmesini istiyor.

    Acaba Saddam, Amerika’ya yaptığı uşaklığın, kendisi, Irak, bölge ve İslâm dünyası için bu kadar pahalıya mal olacağını düşünüyor muydu? Elbetteki hayır. Saddam ve benzeri uşaklar, bu tür konulara kafa yormazlar. Fakat, tarihin bütün diktatörlüklerinin utanç vesilesi olan devrik Kadisiye Komutanı Saddam’ın acı sonu, Amerikan uşaklarına büyük dersler vermeli ve onlara, Amerika’nın, sadece gayri meşru çıkarlarını düşündüğünü ve Saddam gibi yararlı bir uşağı rahatça kurban edebileceğini, çocuklarını öldürebileceğini, Saddam’ın bir kahraman olduğuna hâlâ inanan sayılı kişiler nezdinde geri kalan haysiyetini ayaklar altına alabileceği dersini vermelidir.

    Saddam’ın eşi, kesin bir tavırla, eşinin asla teslim olmayacağını dile getirmişti. Eski Sovyetleri diriltmek hayalinde olan komünist lider Jirnovski de Saddam’ın bu şekilde teslim oluşuna inanamadığını söylüyor. Muasır tarihin bu korkunç canisinin teslim olma haberini hayretler içinde duyan Saddam’ın cinayetlerine kurban gidenlerin yakınları, sevinmekle birlikte, Amerika’nın bu derece namert oluşunu ve dünyadaki menfur görüntüsünü düzeltmek için, kendi uşaklarına bile metelik kadar değer vermeyecek ölçüde haysiyetsiz oluşunu da şaşkınlık içinde izlemekteler.

    Peki acaba Washington’un dünyada veya en azından bölgedeki stratejisi değişti mi? Dünün Beyaz Saray, Pentagon, CIA ve dışişleri kurtları bir anda halk yanlısı, demokrasi aşığı ve Müslüman milletler taraftarı mı oldular? Hatta eğer Amerika böyle bir iddiada bulunursa, kimleri inandırabilir bu gülünç iddiasına?

    Acaba Saddam 30 yıllık cinayetlerinden dolayı mı yargılanacak?

    İngiliz başbakanı Tony Blair’in, Irak’ta Saddam tarafından 400 bin Şia’nın katledildiğini itiraf etmesiyle birlikte, Saddam’ın idam edilmesine karşı olduğunu belirtmesi şu soruyu akla getiriyor: Acaba sadece basında ve kamu oyunda yankı bulsun diye göstermelik bir yargılama mı yapılmak isteniyor? Ve bu vesileyle Saddam ve hunhar rejiminin 30 yıllık cinayetleri konusundaki sabit bilgiler yok edilmek mi isteniyor?

    İşgal kuvvetleri son aylarda, Saddam’ın cinayetlerini içeren belge ve dosyaların tümünü bilinmeyen yerlere götürdüler. Ayrıca savaşın yarattığı kaos günlerinde neden ilk olarak bütün bakanlık binaları yağmalandı ve yakıldı?

    Acaba Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, S.S.C.B, Eski Yugoslavya’nın vs. ülkelerin Saddam’a sağladıkları silâh gücü, hatta kimyasal silâhlar ve diplomatik destekler kolayca unutulacak şeyler mi? Savaş gücünün teçhizi, yönlendirilmesi ve komutasındaki rollerinin bilinmediğini mi sanıyorlar?

    İşte tam bu açıdan bakıldığında, Saddam’ın, cinayetlerinin asıl sorumlusu olan işgalci Amerikan güçlerince yakalandığı haberinin verilmesi, meselenin dış yüzünü temizlemek için sahnelenen bir tiyatro oyunu olarak algılanmalıdır.

    Amerika’nın, Saddam’ın cinayetlerinde direkt rol oynadığının ifşa edilmesine razı olması ve Saddam’ın yargılanmasının, Saddam’ın cinayetlerine ortak olanların resmen ve en yetkili ağızdan açıklanmasına fırsat vermesi mümkün mü? Elbetteki hayır. Amerika’nın, Irak’ı Orta Doğu’nun cenneti yapma ve Irak’a demokrasi getirme vaadi, bugün Irak’ta şahit olduğumuz böyle bir rezaletle sonuçlanırsa, Amerika’nın diğer vaatlerinin de durumu aydınlanmış olur. Hele bu günlerde dillendirilen ve destek turlarına başlanan Büyük Ortadoğu projesi hangi amaçla sahnelenmek isteniyor,neyi amaçlıyor ve kimlerden destek alıyor konusu da bir başka handikap olsa gerek. Hepsinden daha önemlisi, Hüsnü Mübarek ve bölge şeyhleri gibi diğer Amerikan uşakları da sonlarını tahmin etmeleri gerekir ve emin olmaları gerekir ki, Amerika hiçbirine Saddam’dan daha iyi davranmayacaktır. Öyle ya, iş bilir bir satılmışın sonu böyle olursa, diğerlerinin de hesaplarını yapması gerekmez mi?

    AMERİKA’NIN SADDAM’LA İŞBİRLİĞİ YAPTIĞINA DAİR

    George Washington Üniversitesi Yayınladı

    Amerika ve batı dünyası, Irak’ın devrik diktatörünün cinayetleri hakkında, sanki bu insanlık dışı yaratığın ortaya çıkıp beslenip gelişmesinde hiç rolleri yokmuş gibi konuşuyorlar. Bununla birlikte, sadece Amerikan toplumundaki mevcut belge ve şahitler, Saddam rejiminin, Beyaz Saray devlet adamlarının ürünü olduğuna yeterlidir.Bugün dünyanın özellikle İslam dünyasının başına bela olan El-Kaide örgütünün de A.B.D patentli olduğunu unutmamak gerekir.

    Saddam’ın yakalanma haberi Amerika’da farklı şekillerde yankı buldu. Bir taraftan devlet yetkilileri ve devlet yanlısı yayın kuruluşları, geçmişte Amerikan yönetimlerinin Saddam’la olan sıkı işbirliği ve desteklerine işaret etmeden, Saddam’ın yakalanışını Bush ve muhafazakârların büyük zaferi olarak algılarken, diğer yandan savaş karşıtı kuruluşlar ve bazı akademik çevreler, Amerika’nın, ortaya çıkmasında başrol oynadığı bir canavarı yakaladığı gerçeğini dile getirdiler.

    Saddam’la Tokalaşma

    Saddam’la Amerika’nın 80’li yıllarda yakın ilişkilerini inceleyen araştırma merkezlerinden biri, Washington’da bulunan George Washington Üniversitesi’ne bağlı millî güvenlik arşividir. Bu merkeze ait Internet sayfasında, Saddam’la tokalaşma başlığı altında, ABD’nin 1980-1984 yılları arasında Irak’a yaptığı desteğe ait 61 belgeye yer verilmiştir.

    George Bush’un, Amerika’nın Irak’a saldırmasının gerçek nedenini, bu ülkenin kitle imha silâhları üretmesi ve kullanması olarak açıklamasına dikkat çekerek, bu belgelerin kitle imha silâhlarıyla ilgili bölümü ilgi çekicidir. Örnek olarak 47 numaralı belge, zamanın ABD dışişleri bakan yardımcısı Lawrence Eagleberger’in 14/3/1984 tarihinde ABD’nin Birleşmiş Milletler’deki temsilciliğine yazdığı mektup gösterilebilir.

    Bu mektubun metni:

    Dışişleri Bakanlığı

    Gizli

    Sayı: 0840167-0291

    Eagleberger tarafından onaylı

    14/03/1984

    Dışişleri Bakanlığından, Cenevre’de bulunan Birleşmiş Milletler nezdindeki ABD temsilciliğine-Acil, Newyork’da bulunan Birleşmiş Milletler nezdindeki ABD temsilciliğine- Acil gizli 074411.

    Konu: Birleşmiş Milletler insan hakları komisyonu -12 nolu iş emri- Irak’ın kimyasal silâhlardan yararlandığı hakkında İran’ın bildirisi.

    (Mektubun tamamı gizlidir.)

    Dışişleri Bakanlığının üstteki konu hakkındaki kararı aşağıdaki gibidir:

    Temsilcilik bütün çabasını harcayarak, Irak’ın kimyasal silâhlardan yararlandığı hakkındaki İran önergesinin karara bağlanmasını engellemeli; ayrıca diğer batılı ülkelerin de benzer tutum sergilemelerini teşvik etmelidir. Temsilcilik sadece, bu önergenin çeşitli devletlerin geniş desteğini alması ve batılı ülkelerin önergeye olumsuz görüş bildirmemesi durumunda önergenin kabulünü onaylayabilir.

    ***

    Millî güvenlik arşiv merkezi araştırmacılarının işaret ettikleri gibi, ABD sadece askerî ve istihbarat açısından Saddam hükümetini desteklemekle kalmamış, devrik Bağdat rejimini desteklemek ve bu kukla hükümetin dünyada mahkum edilmesini önlemek için, uluslararası platformlardaki etkinliğinden yararlanmıştır. Hatta İran hükümeti, Irak’ın kimyasal silâh kullanmasını uluslararası alanda mahkum ettirmeye uğraşırken, ABD, stratejisini, Saddam’a destek adı altında, sözlü olarak bile olsa, kınanmasını engelleme üzerine oturtmuştu.

    Amerikalı Yorumcular Ne Diyor?

    Amerikalı yorumculardan bazısı, Saddam’ın yakalanmasıyla daha çok Iraklının Amerika’ya karşı savaşanların safına katılacağına inanmakta.

    Michigan Üniversitesi öğretim üyesi ve Irak uzmanı Dr. Vankel, İnterpres haber kanalına verdiği demeçte şöyle dedi: “Saddam’ın işi bittiğine göre, hem Amerikan işgaline, hem de Saddam’a muhalif olan Iraklılardan birçoğu, Saddam’ın bir daha iktidar olamayacağının verdiği rahatlıkla savaşanların saflarına katılacaktır.”

    Savaş karşıtı bazı Amerikan siyasetçileri de, Saddam’ın yakalanış biçimine işaretle, Bush hükümetinin geçmiş propaganda şekline itiraz ettiler. Virginia eyaleti demokrat adayı ve istihbarat ve yüksek güvenlik komisyonu başkan yardımcısı senatör Jay Rockefeller, İnterpres’e verdiği demeçte şöyle dedi: “Bundan önce, Irak’taki Amerikan karşıtı güçleri Saddam’ın yönettiği ve Amerikan güçlerine saldıranların Saddam yanlısı oldukları propagandası yapılırdı; fakat Saddam’ın yakalandığı şartlar, onun muhalif güçler üzerinde hiçbir kontrol ve nüfuza sahip olmadığını gösteriyor. Irak’ta bize karşı savaşanların, hiçbir zaman Saddam için savaşmadıkları gerçeği, çok önemli ve üzücüdür.”

    Michael Moor, Amarika’nın Saddam’a Yardım Listesini Açıkladı

    Oscar ödüllü Amerikalı ünlü yazar ve yönetmen Michael Moor, Amerika’nın Saddam’la işbirliği sabıkasını incelediği geniş bir makale yayınladı.

    Moor, bu makalede iki listeye yer verdi; birinci liste, kaynağı Amerikan senatosunun 1994 yılında hazırladığı rapor olan, Amerika’nın 80’li yıllarda Saddam’a verdiği kimyasal ve biyolojik silâhlarla ilgili; ikinci liste ise, Saddam’ın silâhlanmasında başrolü üstlenen Amerikan şirketlerinin isimleri idi. Michael Moor yazısında şöyle diyor:

    “Biz Saddam’a o kadar yakındık ki, silâh göndermek bir yana, İran mevzilerini daha iyi hedef alması için Saddam’a uydu fotoğrafları vermeye kadar işi ilerlettik. Biz Saddam’ın bu bilgilerden ne yönde yararlanacağını çok iyi biliyorduk. Saddam bu bilgileri alır almaz, belirlenen bölgelere kimyasal silâh kullanıyordu ve tabi ki biz Amerikalılar bir şey demiyorduk; çünkü Saddam bizim dostumuz, İran ise düşmanımızdı. Saddam’ın İran’a yönelik kimyasal silâh kullanmasından bir yıl sonra, Irak’la olan diplomatik ilişkilerimizi en üst seviyeye çıkardık. Bundan sonra Saddam Irak’lı Kürtlere kimyasal silâh kullandı; belki de bundan dolayı Saddam’la aramızın açıldığını düşünüyor olabilirsiniz; ama yanılıyorsunuz. Amerikan kongresi bu olayı kınamak için bildiri yayınlamak istedi; fakat Regan buna engel oldu. Biz o zamanlar kendi elimizle büyüttüğümüz bir canavara aşık olmuştuk. Sonunda Saddam’ın kontrolünü kaybettik. O artık patronlarının sözünü dinlemiyordu ve bundan dolayı yok edilmeliydi.”

    Michael Moor sözlerinin devamında şunları belirtiyor: “Artık Saddam yakalandığına göre, onu yaratanların söyleyecekleri birkaç söz olmalı. Belki bu konuda Saddam’ın kendi ağzından ilginç şeyler duyarız. Bakarsınız Donald Rumsfeld (Amerika Savunma Bakanı) 1983 yılında yaptığı gibi gülerek Saddam’la yeniden tokalaşır. Rumsfeld, Bush, babaları ve yandaşları 80’li yıllarda Saddam’a bu kadar destek vermeselerdi, bugünkü fiilî durumla karşılaşmazdık.”

    Saddam’ın Kamuoyu Önünde Yargılanması, Amerika’yı Rezil Eder

    İran Şura Meclisi Millî Güvenlik Komisyonu Üyesi Babaî şöyle dedi: “Saddam Hüseyin dosyasının açık mahkemede okunması, Amerika ve Siyonistlerin maskelerini düşüreceği için, Amerika böyle bir yargılamaya izin vermeyecektir.”

    Hamit Rıza Babaî, Öğrenci haber kanalıyla yaptığı söyleşide şu sözlere yer verdi: “Saddam geçen 30 yıl içinde âdeta bir Amerikalı gibi Amerika’ya hizmet etmiştir. Dolayısıyla, Amerika ve batılı ülkelerin, diktatör Irak hükümetine ve Baas Partisi’ne yaptığı siyasî, ekonomik ve askerî yardımları ifşa edebilir. Saddam’ın yakalanmasının en önemli getirisi, tüm mazlum Irak halkı ve zarar görmüş diğer milletlerin sevincinin yanı sıra, Saddam’ın 30 yıl içinde içte ve dışta neler yaptığının, özellikle batılı ülkelerle ilişkisinin ortaya çıkmasına bir vesile olmasıdır.”

    Babaî, Amerika’nın Saddam’ın itiraflarından korktuğuna işaret ederek şöyle dedi: “Amerika’nın, ister öldürmek, ister zaman aşımı gibi mümkün her vesileyle olsun, bu tehlikeden kurtulmak isteyeceği öngörülmekte, bu yüzden Irak halkı Saddam’ın Irak ya da uluslararası savaş suçluları mahkemesinde yargılanmasını istemeli ve takip etmelidir.”
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X