Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Surelerin Muhteviyatı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Surelerin Muhteviyatı

    FATİHA SURESİ
    Bu sure, Müddesir suresinden sonra Mekke'de inmiştir. 7 ayetten oluşmaktadır. Tam olarak inen ilk suredir.

    Resmi sıralamada birinci, nüzul sırası itibarıyla beşinci sûredir. Kur'an'ın ilk sûresi olduğu için açış yapan, açan manasına "Fâtiha" denilmiştir. Halk arasında yaygın olarak "El-Hamdülillah" suresi olarak da bilinir. Bu sureye "ana kitap" manasında "Ümmü'l-Kitâp", "dinin esaslarını ihtiva eden" manasında "el-Esâs" isimleri verildiği gibi, ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Seb'u'l-Mesânî", birçok sırrı taşıdığı için "el-Kenz" gibi isimler de verilmiştir.

    Peygamberimiz "Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz" buyurmuştur. Bundan dolayı beş vakit namazın her rek'atında bu sûreyi okumak vâciptir. Namaz kılan her Müslüman, bu sureyi günde kırk kere okumaktadır.

    Manası itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır. Kur'an'ın ihtiva ettiği esaslar ana hatlarıyla Fâtiha'da vardır.

    Fâtiha'da, övgüye ve ibadete lâyık tek Allah'ın varlığı, O'nun hakimiyeti, kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı, yardımın yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, hayrı ve şerri yaratanın Allah olduğu hususları ifade edilmiştir. Ayrıca bu surede Allah'ın "rabb", "rahman" ve "rahim" gibi yüce sıfatlarından da bahsedilmektedir.

    Rab; terbiye eden, besleyip büyüten, istediği şekle sokan, kullarına "yap, yapma!" diye tekliflerde bulunan, bazen sevindiren, bazen korkutan ve yavaş yavaş yetiştirip kemâle erdiren demektir.

    Rahmân, bu surede Allâh'ın ikinci sıfatı olup pek merhametli, sonsuz ve umûmî rahmet sahibi demektir. Başka bir deyişle Rahmân; her varlığa yaradılışının gerektirdiği gayeye göre bir takım kabiliyetler veren, şahsının ve türünün yaşaması için gereken her şeyi hepsine birden, bunların isteyip istemediğine, çalışıp çalışmadığına, îmanlı veya îmansız olduğuna bakmayarak vermiş olan ezelî, geniş, sonsuz rahmet sahibi demektir.

    Rahîm; çok merhamet edici demektir. Bu da, Allah'ın üçüncü sıfatıdır. Allah'ın Rahîm sıfatını taşımasının anlamı şudur: Akıl ve iradeye, iyiyi kötüden seçme kudretine sahip olarak yaratmış olduğu insanlara Allah, rahman sıfatının gerektirdiğinden fazla olarak, çalışmalarının karşılığı artı nimetler verir. Allah'ın bu nimetlerine kavuşmak için her şeyden evvel, insanın iradesini kullanarak çalışması, Allah'ın gösterdiği yoldan yürümesi gerekir. Allah isterse onun bir amelini bin bir mükâfat ile de karşılar. Bu rahîm sıfatının gereğidir.

    "Mâliki yevmi'd-dîn" (Din Günü'nün Sahibi), Yüce Allah'ın surede geçen diğer sıfatıdır. Bu sıfatı gereğince Allah, insanın yaptığı her iyi ve kötü işin karşılığını mutlaka ahirette verir.

    Fâtiha'da Allâh'ın yüce sıfatları böylece belirtildikten sonra, bu sıfatlara sahip Allah'a karşı kulun tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiği ifade edilir. Kul, yalnızca bu yüce sıfatlara sahip Allah'a ibadet etmeli ve ona sığınmalı, ondan kendisini hidayete erdirmesini dilemelidir.


    #2
    Ynt: Surelerin Muhteviyatı

    BAKARA SURESİ
    Bakara, inek demektir. Sure bu adını, 67-71. ayetlerde bahsedilen "bakara" kelimesinden alır. Bu ayetler, bir sığır boğazlamaları emredilen Yahudilerin bu emir karşısındaki tutumlarını konu almaktadır. İçinde Ayetü'l-kürsi bulunduğu için sure "Suretü'l-Kürsi" diye de anılır. Bakara, Hicretten sonra Medine döneminde ilk nazil olan suredir. Ancak surenin 281. ayeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir. 286 ayetten oluşan sure, Kur'an'ın en uzun suresidir. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 2., nüzul tarihine göre ise 92. suredir. Ayetü'l-kürsi ve Amenerrasulü gibi bazı bölümlerinden dolayı bu surenin önemi ve fazileti hakkında birçok hadis nakledilmiştir. Bu hadislerin bazılarında Peygamberimiz, Bakara suresini öğrenmenin bereket, terk etmenin ise pişmanlık ve ziyan olduğunu (1) bildirmiş ve "Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz (Kur'an okuyunuz). Şüphesiz, içinde Bakara suresi okunan evden şeytan kaçar" (2) buyurmuştur. Kur'an'ın en uzun suresi olan Bakara, bir bakıma Kur'an'ın ayrıntılı özeti durumundadır. Kur'an'ın 1/12'sini Bakara suresi oluşturur.


    SURENİN TEMEL KONULARI

    Bu surede; iman, ibadet, ahlak ve muamelatla ilgili pek çok hüküm bulunmaktadır.
    Surenin temel konuları şu şekilde özetlenebilir:

    Kur'an'ın eşsizliği, Yüce Allah'a inanıp ona kulluk etmenin önemi ve lüzumu,

    Mümin, kafir ve münafıkların özellikleri,

    Hz. Adem'in yaratılışı, meleklerin ve İblis'in Hz. Adem'in yaratılışına tepkileri,

    İsrailoğullarının ibret dolu hikayeleri,

    İman esasları,

    Ehl-i Kitab'ın ve müşriklerin durumu,

    Dinin ve peygamberlerin kaynağı,

    Hz. Peygambere bağlılığın önemi,

    Cihadın fazileti,

    Emir ve nehiy konuları,

    Hukuki hükümler: kısas, vasiyet, oruç, namaz, hac, umre, içki, kumar, sadaka, yemin, evlenme, boşanma, emzirme, nafaka, faiz, alış veriş ve borç alıp verme ile ilgili hükümler.


    SURENİN TEMEL MESAJLARI

    Kur'an'ı kendine rehber edinen, gayba, ahirete ve diğer ilahî kitaplara inanan, namazı kılan, Allah yolunda harcamada bulunan müttaki müminlerdir ki onlar kurtulmuştur.

    İnkarcı kafirlerin gerçeğe kulakları tıkanmıştır. Onlar asla hakikati görmez ve anlamazlar. Onlara büyük azap vardır.

    İnan­madığı halde inanmış gibi görünen, mü­minleri aldatmaya ve alaya almaya çalı­şan, bozguncu, anlayışsız ve doğru yol­dan sapmış kimseler münafıktırlar.

    Bunlar da gerçeği duymayan, söylemeyen, görmeyen şaşkınlardır. Onlara da acı bir azap vardır. Münafıkların tatlı ve güzel sözlerine aldanılmamalıdır.

    Kur'an, Allah kelamı en büyük mu­cizedir; onun bir suresinin benzerini dahi meydana getirmek mümkün değildir. Kur'an'ı sadece sapkınlar kabule ya­naşmaz Yüce Allah, ibret almaları ve anlamaları için Kur'­an'da insanlara birçok misaller verir; gerektiğinde sivrisineği bile örnek gösterir.

    Hz. Adem'in yaratılışı, o ve eşinin cennetten çıkarılıp yeryüzüne gönderilmeleri insanın evrendeki yeri ve misyonu açısından dü­şündürücüdür.

    Kendilerine pek çok nimetler verilmiş olan İsrailoğulları sık sık Allah'a ve peygamberlerine isyan etmiş bir topluluktur. İsyanları yüzünden Allah onları cezalandırmıştır. Onların durumlarından ibret almak gerekir.

    Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kafirler uzun yaşamak isterler. Ömürlerinin uzatılması onları azaptan kurtarmaz.

    Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ve Mikail'e düşman olan kafirlerin Allah da düşmanıdır.

    Müslümanlar, Hz. Peygamber'e karşı nazik, saygılı ve edepli olmalıdırlar.

    Ehl-i kitap ve müşrikler, Müslümanla­rın iyiliğini istemezler. Buna kar­şı dikkatli olmak, iman ve ibadetten ayrıl­mamak gerekir.

    Allah'ın mescitlerinde ibadet edilmesini engelleyen ve bunların harap olmasına çalışanlar zalimdirler; bunlara fırsat verilmemelidir.

    Allah, Hıristiyanların ve müşriklerin iddia ettikleri gibi çocuk edinmemiştir. Zira evren­deki her şey onundur. O, dilediğini yapma gücüne sahiptir.

    İnkarcıların tutumları tarih boyunca hep aynı olmuştur; onlar birbirlerine benzerler.

    Peygamber sadece bir uyarıcıdır. O, cehennemlik inkârcılardan sorumlu değildir.

    Yahudi ve Hıristiyanlar, kendilerine uymadıkları müddetçe Müslümanlardan hoşnut ol­mazlar.

    Ahirette kimse kimseye yardım ede­meyecek, orada hiçbir mazeret ve fidye kabul edilmeyecektir.

    Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail'in inşa ettiği Kabe, Yüce Allah tarafından inananlara sevap kazanılacak bir toplantı ve güven yeri kılınmıştır; Müs­lümanların değişmez kıblesi de Kabe'dir.

    Allah katında gerçek din İslam'dır. Hz. İbrahim ve onun soyundan gelen İsmail, İshak ve Yakup da birer Müslüman'dır. Onlar, Yahudilerin ve Hıristiyanların iddia ettikleri gibi Yahudi veya Hıristiyan değildirler.

    Ehl-i kitap, Hz, Muhammed'in gerçek peygamber olduğunu çok iyi bilir, fakat bazıları bunu bile bile gizler.

    Müminler, sabrederek ve namaz kılarak Al­lah'tan yardım istemelidirler.

    Allah yolunda öldürülenler ölü değil, şehittir. Yüce Allah, inananları zaman zaman korku, açlık, ölüm, mal ve ürün kaybı gibi bir takım acı ve felaketlerle imtihan eder. Müminler bunun bilincinde olarak sabretmelidirler. Sabredenler ilahî rahmet ve mağfireti ka­zanacaklardır.

    Allah'ın buy­ruklarını kimsenin gizleme yetkisi yoktur. Çıkar ve benzeri herhangi bir nedenle bunu yapanlar ebediyen lanetlenmiştir. Onlar, ha­fiflemeyen sürekli azap içinde kalacak­lardır.

    Evrenin yaratılışında, bir takım tabiat olaylarında aklını kullananlar için Yüce Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır, Allah'a ortak koşmaktan, ondan başka dostlar edinmekten kaçınmak gerekir.

    Hayati tehlike hariç, leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanların etini yemek haramdır. Kişi, helal ve temiz şeyleri yemeli, şeytanın yolundan uzak durmalıdır. İslam'a uymayan batıl gelenek ve gö­renekler kesinlikle terk edilmelidir.

    Allah'a, ahi­rete, meleklere, Kur'an'a ve peygambere inanmak, sevdiği malından ihtiyaç sahiple­rine vermek, namaz kılmak, zekat vermek, antlaşmaya sadık kalmak ve her zaman sabırlı olmak, müminin özellikleridir. Doğru yolda bulunmanın ve muttaki olmanın gerekleri bunlardır. Bu özellikleri taşıyan ve doğru yol üzere olan muttakilerin ahiretteki yurdu cennettir.

    Kısas farzdır.

    Meşru vasiyete uymak gerekir.

    Ramazan ayında oruç tutmak Allah'ın emridir.

    Hırsızlık, gasp, kumar gibi meşru ol­mayan yollardan para kazanarak başka­sının hakkını üzerine geçirmek ve rüşvet haramdır.

    Hoşa gitmese de, savaş farzdır. Savaştan kaçınarak ölümden kurtulmak mümkün değildir. Müslümanlar, kendileriyle savaşan­lara karşı savaşmalı, onlara misliyle mukabele etmeli ve savaş için gerekli harcamaları yaparak savaşa en iyi şekilde hazır olmalıdırlar.

    İmkanı olanlar için hac görevi farzdır.

    Mümin, hem dünya ve hem de ahiret güzelliğini is­temelidir.

    İçki ve kumar haramdır.

    Allah rızası için yoksullara sadaka verilmeli, yetimlerin hakları korunmalıdır.

    Bir Müslümanın bir müşrikle evlenme­si caiz değildir.

    Adet halindeki bir kadınla cinsel ilişkide bulunmak haramdır.

    Gelişigüzel, sık sık yemin etmekten sakı­nılmalıdır. İyi ve güzel bir işi yapmamak için yemin edilmemelidir. Edilen yemin bozulmalı ve kefareti verilmelidir.

    Boşama, kısa süreli ayrılığa karar verme, çocuğun emzirilmesi ve erkeğin nafa­ka yükümlülüğü belirli kurallara bağlıdır. Bu ku­rallara titizlikle uyulmalıdır.

    Her ne şartta olursa olsun namaz terk edilmemeli, mutlaka kılınmalıdır.

    Allah, gönderdiği elçilerinin her birine bir takım meziyetler ve mucizeler ver­miştir. O, Hz. İsa'ya da mucizeler vermiş ve onu Ruhu'l-kudüs'le desteklemiştir.

    Dinde zorlama yoktur, kimse Müslüman olmaya zorlanamaz.

    Allah yolunda mallarını harcayanlara Allah kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir.

    Yapılan iyiliğin, gösteriş için değil, Allah rızası için yapılması ve başa kakılmaması gerekir.

    Hayır amacıyla yapılan harcamalarda gü­zel ve iyi şeyler verilmelidir.

    İffetinden dolayı isteyemeyen yoksullara dikkat edilmeli, özellikle onlara yardım edilmelidir.

    Yardım, haysiyet kırıcı olmamak şartıyla, gizli olduğu kadar açıktan da yapılabilir.

    Faizin her türlüsü haram kılınmıştır. Tefecilik yapanlar Allah'a ve Elçisine savaş açmış sayılırlar ve şiddetle cezalandırılmayı ha­k ederler.

    Alacaklı borçluya kolaylık göster­melidir. Gerektiğinde alacağından vaz­geçmelidir. Böyle davrananlar Allah karşılığını verir.

    Borçların kayda geçirilmesi ve delillendirilmesi gerekir.

    Sonuç olarak, her şey Allah'a aittir. O, gizli açık her şeyi bilir ve bir gün herkes hesaba çekilecektir.

    Allah, kimseyi gücünün üstünde bir davranışla yükümlü tutmaz; herkes iyi ya da kötü ne yaparsa kendisi için yapmış olur.



    Yorum


      #3
      Ynt: Surelerin Muhteviyatı

      AL-İ İMRAN SURESİ
      Kur'an-ı Kerim'in yedi uzun suresinden (es-seb'u't-tıval) birisi olan bu sure, adını 33. ayetinde geçen ve "İmran ailesi" anla¬mına gelen lafızdan almıştır. Âl-i İmrân (İmran ailesi), Hz. Meryem'in babasının mensup olduğu ailenin adıdır. Bu sureye "Eman" (güven), "Kenz" (hazine), "Ma'niyye" (fay¬dalı), "Mücadele", "İstiğfar" ve "Tayyibe" (temiz, iyi, güzel) suresi de denilir. Bakara suresi ile beraber ikisine Peygamberimiz tarafından "Zehravan" (iki gül; parlak, nurlu iki sure) adı da verilmiştir.1 Hz. Peygamber, Bakara ve Âl-i İmrân surelerini iyi bilip de gereğiyle amel eden¬lere, bu surelerin kıyamette şefaatçi olacağını belirtmiştir. 200 ayetten oluşan sure Medine'de, Enfâl suresinden sonra nazil olmuştur. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 3., iniş tarihine göre ise 94. suredir.



      SURENİN TEMEL KONULARI

      Allah'ın sıfatları, Kur'an'ın özellikleri, Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, Hz. İsa ve Hz. İbrahim'in kıssalarından kesitler,

      Ehl-i kitabın durumu; kendi kitaplarına, Peygamberimize ve Müslümanlara karşı olan olumsuz tutumları,

      Müslümanların, münafıkların ve müşriklerin Uhud Savaşı'ndaki tutum ve davranışları,
      Müslümanların Ehl-i kitaba karşı tutumları,

      Peygamberlik; Allah'ın bütün elçilerinin hak olduğu ve bunlara imanın gerekliliği,

      Allah rızası için her türlü sıkıntıya katlanmanın gereği ve önemi; sabretmenin Müslümanlara kazandıracağı hususlar.



      SURENİN TEMEL MESAJLARI

      Yaratıp yöneten, her şeyi bilen sadece tek ilah olan Allah'tır.

      Allah Kur'an'ı, Tevrat'ı ve İncil'i ve tasdik edici olarak indirmiştir.

      Allah, dünyada kafirlere karşı müminleri destekleyecektir. İnkârcıların tutundukları şeyler onlara ahirette yarar sağlamayacaktır.

      Dünya hayatı geçicidir; inananlar, cazibesi hoş görünse de, dünyaya aldanmamalıdırlar.
      Allah katında din İslam'dır.

      Allah'ın ayetlerini inkar eden, elçilerine düşmanlıkta bulunan ve onun kitabından yüz çevirenlerin bütün işleri boşa gider.

      Her şeyin hakimi Allah'tır. O dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltır. O her şeye kadirdir, gizli açık her şeyi bilir.

      Müminler, müminleri bırakıp kafirleri dost edinmemeli, ilişkilerinde dikkatli ve akıllı olmalıdırlar.

      Ahirette herkes, iyi kötü bütün yaptıklarını bulacaktır.

      Allah'ı seven, ona ve Elçisine itaat etmelidir.

      Ehl-i Kitab'ın Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, Hz. İsa ve Hz. İbrahim hakkındaki anlayışları ve bu mübarek şahıslara yükledikleri sıfatlar batıldır.

      Ehl-i Kitap içinde dürüst kimseler bulunduğu gibi, çıkarları için sözlerinden cayanlar da vardır. Onlardan bir grup, Allah'a yalan isnad etmişlerdir. Ayrıca onların içinde Allah'a ve ahiret gününe inanan, ibadet eden iyi kimseler de vardır. İyiler iyiliklerinin, kötüler de kötülüklerinin karşılığını göreceklerdir.

      Bütün peygamberler, aynı kaynaktan gelen ve birbirlerini destekleyen elçilerdir. Bu bakımdan hepsine inanılması gerekir.

      İslam'dan başka bir din, Allah katında geçerli değildir.

      İnkarcı toplumlara ebedi lanet ve azap vardır. İnkarcılar, dünya dolusu altını fidye olarak verseler de onlardan bu kabul edilmeyecektir.

      Hayır ve yardım olarak, kişi sevdiği değerli şeylerden infakta bulunmalıdır.

      İbadet maksadıyla yapılan ilk mabed, güvenli şehir Mekke'de bulunan Kabe'dir. İmkânı olanların oraya hacc etmesi Allah'ın bir hakkı olup, farzdır.

      Müslümanlar, Ehl-i Kitab'ın telkinlerine kanmamalıdırlar. Onlar, Müslümanları hak yoldan saptırmaya, eziyet vermeye çalışırlar.

      Müminler, Allah'tan hakkıyla korkmalı, Kur'an'a sarılmalı, ayrılığa düşmemelidirler.
      Müslümanlar, insanlar içindeki en hayırlı topluluktur.

      Müminler, kendilerinden başkalarını dost edinmemelidirler. Çünkü inanmayanlar, hep müminlerin aleyhine çalışır, ikiyüzlü davranırlar.

      Diğer toplumlar gibi Müslümanlar da zaman zaman sıkıntılı anlar yaşayabilirler. Bu, onlar için bir imtihandır. Bu gibi durumlarda Allah'a güvenip, sabredilmeli ve ondan yardım istenmelidir. Yüce Allah, sıkıntılı anlarda müminlere yardım elini uzatır. Nitekim Bedir ve Uhud savaşlarında müminlere yardım etmiştir. Müminler sabırlı olmalı, düşmanlara karşı hazırlıklı bulunmalı ve sadece Allah'tan korkmalıdırlar. Başarıya ancak böyle ulaşılır.
      Faiz, haramdır.

      Allah için harcamada bulunmak, öfkeyi yenmek, affetmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, takvanın gereklerindendir. Böyle davrananlar ilahî bağışa ve ebedî cennetlere kavuşurlar.
      Ölüm, Allah'ın izniyledir. Müslümanlar ölümden korkmamalı, ölüm korkusuyla cihattan kaçınmamalıdırlar. Savaş, bir imtihandır. Ölüm gelecek olunca, sadece savaşta değil, insanı evinde bulup yakalar. Zira herkesin dönüşü Allah'adır. Allah yolunda her türlü sıkıntıya katlananlar, cihad edenler, şehit olanlar, cenneti kazanacaklardır.

      Müminler, Peygamber'in yaptığı gibi, birbirine karşı yumuşak davranmalı, işlerini istişare ile yürütmeli, karar verince de Allah'a güvenip, ondan yardım dilemelidirler. Zira Allah'ın yardım ettiğini kimse yenemez; onun terk ettiğine de kimse bir fayda sağlayamaz.
      Peygamberler, en dürüst örnek insanlardır.

      Allah, elçilerini göndermekle insanlara büyük bir lütufta bulunmuştur. Zira hak yoluna çağıran elçilerini göndermeseydi insanlar şaşkınlık içinde kalırlardı.

      Allah izin vermedikçe inkarcılar müminlere zarar veremez; onlardan korkulmamalıdır.
      Allah'a ve peygamberlerine inanan kişi cimrilikten kaçınmalı ve Allah yolunda infakta bulunmalıdır.

      Her can ölümü tadacak ve dünyada iken yaptığının karşılığını eksiksiz görecektir.
      Ehl-i kitap, Allah'ın kendilerine indirdiği ayetleri gizleyip, çıkarlarına alet etmişlerdir. Fakat onların bu yaptıkları cezasız kalmayacaktır.

      Yorum


        #4
        Ynt: Surelerin Muhteviyatı

        NİSA SURESİ
        Bazı bölümlerinde kadın haklarından da bahsedildiği için sure Nisa adını almıştır. Nisa, kadın demektir. Medine döneminde Ahzab suresinden sonra nazil olmuştur. 176 ayettir. Resmi mushaf tertibinde Kur'an-ı Kerim'in 4. suresidir. İniş sırasına göre ise 98. suredir. Bu sure, Kur'an-ı Kerim'in yedi uzun suresinden (es-seb'u't-tıval) birisidir. Yedi uzun surenin diğer altısı Bakara, Âl-i İmran, Mâide, En'am, A'raf, Yunus (veya Kehf) sureleridir. Hz. Ayşe'den nakledildiğine göre Peygamberimiz, aralarında Nisa suresinin de bulunduğu yedi uzun sure hakkında şöyle buyurmuştur: "Kur'an'ın yedi uzun suresini, kim öğrenip bellerse, o kişi âlim sayılır"


        SURENİN TEMEL KONULARI

        Yetim ve kadın hakları,
        Miras hükümleri,

        Evlilik hukuku,

        İbadet hükümleri,

        Uyulması gereken toplumsal kurallar,

        Yahudilerin ve Hıristiyanların yanlış inançları,

        Yahudilerin ve münafıkların gerçek yüzleri,

        Allah'a ve resulüne itaatin zorunluluğu,

        Cihadın önemi,

        İman edip sâlih amel (iyi işler) işleminin lüzumu.



        SURENİN TEMEL MESAJLARI

        Allah'tan korkulmalı ve akrabalık bağları koparılmamalıdır.

        Yetim malı yemekten kesinlikle sakınılmalıdır.

        Dörde kadar evlilik yapılabilir. Ancak adalet prensibi itibarıyla esas olan tek eşliliktir.

        Miras, adaletli bir şekilde paylaştırılmalıdır.

        Zinadan kesinlikle uzak durulmalı; zina eden kadın ve erkek cezalandırılmalıdır.

        Allah, tövbe edenlerin tövbesini kabul eder. Ancak bilerek günahta ısrar edenlerin tövbelerini kabul etmez.

        Kadınlara karşı iyi davranılmalıdır.

        Başkalarının malına, canına ve namusuna zarar vermekten kaçınılmalıdır.

        Kıskançlık yapılmamalıdır.

        Ana-babaya ve diğer insanlara iyi davranılmalıdır.

        Allah'a ve ahiret gününe inanıp yararlı işler yapanların ecrini Allah mutlaka verir. Ayetlerini inkâr edenleri ise cezalandırır.

        Emanetler ehline verilmeli ve insanlar arasında adaletle hükmedilmelidir.

        Düşmana karşı hazırlıklı olup gerekli tedbirler alınmalıdır.

        Allah yolunda mücadele etmekten çekinilmemelidir.

        Şahitlik görevinden kaçınılmamalı ancak yalan yere şahitlik yapılmamalıdır.

        Allah, insanların bütün işlerini bilir.

        Bütün peygamberlerin hak olduğuna inanılmalıdır.

        Allah katında hiç kimse imtiyazlı değildir. Kim bir kötülük işlerse karşılığını görür.


        Yorum


          #5
          Ynt: Surelerin Muhteviyatı

          MAİDE SURESİ
          "Mâide" sofra demektir. 112 ve 114. âyetlerde, Hz. İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için sûreye bu isim verilmiştir. Bu sureye "Ukud", "Munkize" ve "Müba'sire" isimleri de verilmiştir. Üçüncü ayetin dışında surenin bütünü Medine'de, hicrî altıncı yılda, Fetih suresinden sonra inmiştir. Surenin 3. ayeti, Vedâ Haccında, Mekke'de Arafât'ta nâzil olmuştur. 120 ayetten oluşan sure, resmi mushaf tertibinde Kur'an-ı Kerim'in 5. suresidir. İniş sırasına göre ise 110. suredir.



          SURENİN TEMEL KONULARI

          Ahde bağlılık ve yardımlaşma,

          Hayvanlarla ilgili hükümler (yenilmesi haram olan hayvanlar, avlanmanın hükümleri),

          Ehli Kitap'la ilişkiler (Ehli Kitab'ın kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla evlenmenin caiz oluşu gibi),

          Ehli Kitab'ın bazı inanç ve davranışlarının yanlışlığı,

          Bazı ibadetlerin esasları (abdest, gusül ve teyemmüm),

          Münafıkların durumu,

          İbadetin ve cihadın lüzumu,

          Hırsızlığın cezası,

          Adalet ilkesi,

          Yemin keffareti ile ilgili hükümler,

          İçki ve kumarın yasak oluşu,

          Bazı batıl inanç ve adetler,

          Şahitlikle ilgili hükümler,

          Hz. Musa'nın ve Hz. Âdem'in iki oğlunun kıssalarıyla Hz. İsa'nın mucizeleri gibi bazı konular.

          Bu surede ağırlıklı olarak Ehli Kitab'ın inanç ve davranışlarının eleştirisi yapılmaktadır.




          SURENİN TEMEL MESAJLARI

          Meşru bütün anlaşmalara uyulmalıdır.

          Allah'a ibadet engellenmemelidir.

          İyi ve güzel konularda yardımlaşma olmalıdır.

          Hayatın tehlikede olduğu durumlar hariç, Allah'ın haram kıldığı yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır.

          Allah'a karşı gelmekten sakınılmalıdır.

          Allah'ın razı olduğu din sadece İslam'dır.

          Ehli Kitab'ın yiyeceklerini yemek ve kadınlarıyla evlenmek caizdir.

          Düşmana karşı bile adalet ilkesinden taviz verilmemelidir.

          İnanıp salih amel işleyenler mükafatlandırılacak, inkar edip kötü amellerde bulunanlar ise cezalandırılacaktır.

          Allah'a ve insanlara verilen söze bağlı kalınmalıdır (ahde vefa).

          Hiç kimse Allah katında ayrıcalıklı değildir.

          Bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş, bir insanın hayatını kurtaran da bütün insanları kurtarmış gibidir.

          Bozgunculuk yapmak, fitne ve fesat çıkarmak büyük bir suçtur.

          İnananlar Allah'tan korkmalı ve emirlerine itaat etmelidir.

          Kimseden korkmadan, Allah'ın indirdikleriyle amel edilmelidir.

          Allah'ın insanları imtihan ettiği bilinmeli ve hayır işlerine koşulmalıdır.

          Ehli kitaba karşı uyanık olunmalı ve onlara sır verecek kadar dost olunmamalıdır.

          İçki, kumar ve fal şeytan işidir. Bunlardan uzak durulmalıdır.

          Allah'a ve Elçisine itaat edilmelidir.

          Her türlü haramdan uzak durulmalıdır.

          Gereksiz yere çok soru sormak doğru değildir. Gereksiz sorular insanın başına, üstesinden gelemeyeceği sorunlar açar.

          Hurafelerden kaçınılmalıdır.

          Allah'a karşı her türlü şirkten uzak durulmalıdır.


          Yorum


            #6
            Ynt: Surelerin Muhteviyatı

            EN'AM SURESİ
            En'âm; koyun, keçi, deve, sığır ve manda cinslerini ifade eden bir kelimedir. Surenin bazı ayetlerinde Arapların, kurban edilen hayvanlarla ilgili birtakım gelenekleri kınandığı için sureye En'âm suresi denmiştir. Bu sureye "delil, kanıt suresi" anlamında "Suretü'l-Hucce" de denilir. En'âm sûresi, 165 âyettir. 91, 92, 93 ve 151, 152, 153. ayetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir. Mushaftaki resmi sıralaması itibarıyla 6. suredir. İniş sırasına göre ise 55. suredir.




            SURENİN TEMEL KONULARI

            Tek Allah inancı (tevhid),

            Batıl inançlar,

            Temel ahlak ilkeleri,

            Peygamberlik,

            Hz. İbrahim'in tevhid mücadelesi,

            Kur'an'ın gerçekliği,

            Ahiret hayatının gerçekliği.




            SURENİN TEMEL MESAJLARI

            Allah'ın varlığı, birliği, yüceliği ve kudreti bilinmeli ve sadece ona hamdedilmelidir.

            İnsan, çevresindeki varlıkları gözlemleyip Allah'ın varlığını, birliğini ve kudretini daima hatırlamalıdır.

            Müminler, inkarcıların söz ve davranışlarına karşı metanetli olmalıdırlar.

            Peygamberler insandırlar; onların beşer üstü özellikleri yoktur. Onları diğer insanlardan ayırt eden özellik, Allah'ın elçisi olmalarıdır.

            Yardım sadece Allah'tan beklenmelidir; Müminlerin Allah'tan başka gerçek dost ve yardımcısı yoktur.

            Allah, her şeyi en iyi bilendir. İnsanların yaptıklarını da çok iyi bilir.

            Allah adına din konusunda yalan uyduranlar zalimdirler.

            İhtilafların çözümünde hakem, onun kitabı Kur'an'dır.

            Gizli-açık bütün günahlardan kaçınılmalıdır.

            Hayati bir tehlike olmadıkça, dinen murdar sayılan et (leş), kan, domuz eti ve Allah adına kesilmeyen hayvan eti yenilmemelidir.

            Ahiret hayatı gerçektir; ahirette inkarcı cin ve insan toplulukları amellerinin karşılığını göreceklerdir.

            Anne-babaya iyi davranılmalıdır.

            Ölçüde ve tartıda hile yapılmamalı, yalan söylemekten kaçınılmalı ve verilen söz (Allah'a ve insanlara) yerine getirilmelidir.

            Fakirlik korkusuyla çocukların canı tehlikeye atılmamalıdır.

            Fuhuş ve zinanın her türlüsünden uzak durulmalıdır.

            Ölüm anındaki imanın faydası yoktur.

            Dinde ayrılık tehlikelidir.

            Kötülük yapan bir misliyle, iyilik yapan ise on misliyle karşılık görür.

            Müslümanlar Hz. Muhammed'in yolundan ayrılmamalıdırlar.

            İnsanlar, imtihan gayesiyle farklı niteliklerde yaratılmışlardır. İnsanlar bu gerçeği bilip sahip oldukları üstün niteliklerle övünmemelidirler. Dünyada darlık ve sıkıntı çekenler de bunun bir imtihan olduğunu bilip Allah'ın takdirine rıza göstermelidirler.


            Yorum


              #7
              Ynt: Surelerin Muhteviyatı

              HUVE'L AZİZ

              SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE

              Elinize sağlık Rahman Kur-an ile yaşamayı, Kur-an ile ölmeyi ve Kur-an ile haşr olunmayı nasip etsin.

              Bir şey beyan edeyim asla tartışmak için yazmıyorum sakın o şekilde algılamayın. Fatıha süresinin Muhteviyatında şunu beyan ettiniz.

              Peygamberimiz "Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz" buyurmuştur. Bundan dolayı beş vakit namazın her rek'atında bu sûreyi okumak vâciptir. Namaz kılan her Müslüman, bu sureyi günde kırk kere okumaktadır.
              Benim bildiğim ilk iki rek'at için farziyet vardır diğer rek'atlar için farziyet yoktur. Ki ilk iki rek'at içinde bu farziyeti kabul edende var etmiyende var. Okunmaması namazı batıl eden diyende var batıl etmez diyende var. Ama ümmetin icması ile ilk iki rek'atta mutabıktır ehl-i islam alimleri. Bu konuda İmam Kurtubi'nin Tefsirine göz atmanızda yarar var derim ben.
              EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

              Yorum


                #8
                Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                Elinize sağlık Rahman Kur-an ile yaşamayı, Kur-an ile ölmeyi ve Kur-an ile haşr olunmayı nasip etsin.
                amin, ecmain.

                açıkladığınız husus hakkında detaylı bilgim yok. "vacib" tabiri hatalı olabilir ancak bildiğim kadarıyla tüm mezheplerde her rekatta fatiha okunuyor. günde 40 kezden kastı bu olabilir yazarın.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                  A'RAF SURESİ
                  A'raf, "yüksek yerler" anlamına gelir. 46. ve 48. ayetlerde, cennet ile cehennem arasındaki yüksek bir tepeden ve burada bulunan insanlardan söz edildiği için sureye bu ad verilmiştir. Bu sureye, içerdiği bazı konulardan hareketle "Misak Suresi" ve "Mikat Suresi" de denilmiştir. ("Misak" sözleşme, "Mikat" tayin edilen vakit demektir). Bu sure ayrıca, ilk ayetindeki harflerden hareketle, "Elif-lam-mim-sâd Suresi" diye de bilinir. Mekke'de, Sâd suresinden sonra inmiştir. 206 ayettir. 163-170. âyetlerinin Medine'de indiği rivayeti de vardır. Mushafta resmi sıra itibarıyla 7. suredir. İniş sırasına göre ise 39. suredir. Surenin sonunda tilavet secdesi vardır.




                  SURENİN TEMEL KONULARI

                  Kur'an'a ve Hz. Peygamber'e tabi olmanın önemi,

                  Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Lut, Hz. Şuayb ve Hz. Musa'nın kıssalarından ibret verici bölümler,

                  Allah'ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren deliller,

                  Allah'a ortak koşanların batıl inançları ve davranışları,

                  İnkârcıların kötü sonları,

                  Müminlerin ve kâfirlerin ahiretteki durumları.



                  SURENİN TEMEL MESAJLARI

                  Kur'an, Allah kelamıdır; ona uymak gerekir.

                  Allah'ı tanımayan nice topluluklar geçmişte helak edilmiştir.

                  Her toplumun belli bir süresi vardır; ömrünü dolduran toplumlar tarih sahnesinden silinip giderler.

                  Şeytanın hilelerine karşı uyanık olunmalıdır.

                  Cami ve mescidlere güzel ve temiz elbiselerle gidilmelidir.

                  İsraftan kaçınmak şartıyla, Allah'ın verdiği nimetlerden yararlanılmalıdır.

                  Gizli açık, her türlü kötü söz ve davranıştan kaçınılmalıdır.

                  İnkar edip kötü amellerde bulunanlar ve insanları Allah yolundan alıkoyanlar cehennemde azap göreceklerdir. Orada hiç kimseden yardım göremeyeceklerdir.

                  Allah'a verdiği nimetler için bolca şükredilmelidir.

                  Geçmiş toplulukların akıbetlerinden ibret alınmalıdır.

                  Apaçık delillere rağmen inkarda devam edenler, hayvanlardan da aşağı dereceye sahiptirler. Çünkü onlar, insana verilen üstün özelliklerden yararlanamamaktadırlar.

                  Allah, inkarcılara bu dünyada belli bir süreye kadar mühlet vermektedir. Fakat onların hesabını mutlaka görecektir.

                  Allah'a güzel isimleriyle dua edilmelidir.

                  Gaybı, peygamberler dahil, Allah'tan başka hiç kimse bilemez.

                  Mümin bağışlayıcı olmalı; iyiliği emretmeli, kötülükten sakındırmalıdır.

                  Mümin uyanık olmalı, cahillere ve inkarcılara kanmamalıdır. Şeytanî bir tahrik karşısında Allah'a sığınmalıdır.

                  Kur'an, yol gösterici bir rahmettir. Kur'an okunduğu zaman susup, güzelce onu dinlemek gerekir.

                  Yüce Allah'ı daima zikretmeli, sadece ona sığınmalı, ona kulluk etmeli ve ondan yardım istenmelidir.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                    ENFÂL SURESİ
                    Enfâl, savaş ganimeti anlamındaki nefel'in çoğuludur. İslâm dinini savunmak için yapılan savaşlarda elde edilen sevaba ek olarak alınan ganimet malına da "nefl" denilmiştir. Surenin birinci ayetinde savaştan elde edilen ganimetlerin Allah ve Resulüne (yani devlete) ait olduğu ifade edildiği için sureye bu ad verilmiştir. Sure Bedir Savaşı sırasında gelmeye başladığı ve Bedir de dahil olmak üzere savaşla ilgili bir kısım hükümler taşıdığı için Bedir ismiyle de anılmıştır. Enfâl suresi75 ayettir. 30-36. ayetler Mekke'de, diğerleri Medine'de, Bedir Savaşı'ndan sonra inmiştir. Mushafta resmi sıra itibarıyla 8. suredir. İniş (nüzul) sırasına göre ise 93. suredir.




                    SURENİN TEMEL KONULARI

                    Bedir Savaşı ve bu savaşın sonuçları,

                    Savaşlarda elde edilen ganimetlerle ilgili hükümler,

                    Allah yolunda fedakârlığın ve savaşın önemi.



                    SURENİN TEMEL MESAJLARI

                    Ganimetler hakkında hüküm vermek Allah'a ve Resulüne aittir; onlara itaat edilmelidir.

                    Savaşlarda elde edilen ganimetlerin beşte biri devletin, kalanı savaşa katılanların hakkıdır.

                    Allah'ın adı anılınca ürpermek, Kur'an ayetlerini dinleyince etkilenmek, Allah'a tevekkül edip ona güvenmek, namazı düzenli olarak kılmak ve Allah yolunda harcamada bulunmak, gerçek müminliğin ölçütleridir.

                    Gerçekten ona inanıp ona güvenen ve tevekkül edenlere Allah, Bedir Savaşında olduğu gibi yardım elini uzatır.

                    Taktik gereği geri çekilme hareketleri dışında, savaştan kaçmak haramdır.

                    Allah'a ve Resulüne itaat edilmeli, hiçbir bahane ileri sürmeden onların çağrılarına derhal cevap verilmelidir.

                    Fitne ve bozgunculuktan kaçınılmalıdır.

                    Emanetlere hıyanet edilmemelidir.

                    Mal ve çocukların birer imtihan vesilesi olduğu unutulmamalıdır.

                    İnkarcılar, ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda hüsrana uğrarlar. Bundan dolayı inkârcılara karşı yılgınlık gösterilmemelidir.

                    Allah katında canlıların en kötüsü, inkarcılardır. Onlara güvenilmez.

                    Müminler, savaşta ve barışta birlik ve beraberlik içinde olmalıdırlar.

                    Müminler, savaş için gerekli donanıma ve eğitime sahip olmalı, savaş durumlarına hazırlıksız yakalanmamalıdırlar.

                    Sabreden müminler mutlaka başarıya ulaşacaklardır.

                    İslâm'da esas olan, savaş değil barıştır. Düşman barış isterse, Müslümanlar daima barışı tercih etmelidirler.

                    Savaş zaferle sonuçlanana kadar ganimet peşine düşülmemelidir.

                    Kafirler birbirlerinin dostu ve yardımcısı oldukları için müminler de birbirlerinin dostu ve yardımcısı olmalıdırlar. Böyle yapmazlarsa aralarında fitne ve fesat çıkar.

                    Bir kavim, kendini değiştirinceye kadar Allah o kavmi değiştirmez.

                    İnsanların başlarına gelen felaket, onların daha önce yaptıklarının bir sonucudur.

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                      TEVBE SURESİ
                      Bu sure adını 104. ayetten alır. Bu ayet tevbeyle ilgili olduğu için sureye bu isim verilmiştir. Surenin diğer meşhur ismi "Berâe"dir. Berâe, aklanmak, yükümlülükten kurtulmak, azade olmak gibi anlamlara gelir. Berâe, surenin ilk kelimesidir. Sûrenin bundan başka Mukaşkışe, Mübasıra, Müşerride, Muhziye, Kadime, Musıra, Hafira, Münekkile, Müdemdime, Azab gibi pek çok ismi vardır. Sure 129 âyettir. 128 ve 129. ayetler Mekke'de, diğerleri hicretin dokuzuncu yılında Medine'de, Hadid suresinden sonra inmiştir. Mushafta resmi sıra itibarıyla 9. suredir. İniş sırası itibarıyla 113. suredir. Bu surenin başında besmele yer almamaktadır. Surenin besmelesiz oluşunun nedeni konusunda müfessirler iki görüş ileri sürmektedirler. Bir görüşe göre surenin besmelesiz oluşunun nedeni, bu surenin Enfâl suresi'nin devamı olarak görülmesidir. Diğer görüşe göre ise sure müşriklere bir ihtar ve onlara Yüce Allah'tan bir kesin uyarı olduğu için besmelesiz başlamaktadır. Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatlarının zikredilerek müşriklere hitap edilmesinin uygun olmadığı ileri sürülmüştür. Çünkü besmele, güven ve rahmet ifade eden bir terimdir. Hicretin dokuzuncu yılında Hz. Ebu Bekir, hac emîri olarak tayin edilmiş ve Müslümanlar hacca gönderilmişti. Bu sure inince Resûlullah (s. a.) Allah'ın emirlerini hacdaki insanlara tebliğ etmesi için Hz. Ali'yi görevlendirdi. Hz. Ali hac kafilesine ulaştığında Hz. Ebu Bekir, "Amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak mı?" diye sordu. Hz. Ali, sadece sureyi Mekke'de hacılara tebliğ ile memur olduğunu bildirdi. Hz. Ali bayramın birinci günü Akabe Cemresi yanında ayağa kalkarak kendisinin Peygamber tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirdi ve bir hutbe okudu, sonra da bu surenin başından 30 veya 40 ayet okuyarak şöyle dedi: Dört şeyi tebliğe memurum:

                      Bu yıldan sonra Kâbe'ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak,

                      Hiç kimse çıplak olarak Kâbe'yi ziyaret etmeyecek,

                      Müminden başkası cennete girmeyecek,

                      Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin sonuna kadar yürürlükte kalacak.



                      SURENİN TEMEL KONULARI

                      Anlaşmayı bozan düşmanla savaşmak,

                      Allah yolunda mal ve canla cihad etmek, savaştan kaçmamak,

                      İslam düşmanlarıyla dost olmamak,

                      Allah ve Peygamberini en çok sevmek ve onlara itaat etmek,

                      Müşrikleri Mescid-i Haram'a sokmamak,

                      Münafıklara karşı dikkatli olmak ve onların iç yüzlerini öğrenmek,

                      Zekat ve sadaka vermek,

                      Dinden taviz vermemek,

                      Bir Allah'a inanıp, ona ibadet etmek ve yalnız ondan korkmak,

                      Doğru olmak, Kur'an'ı ve Peygamberi sevmek.




                      SURENİN TEMEL MESAJLARI

                      Anlaşmalara uymayan inkârcılarla savaşılır; anlaşmalara sadık kalanlara ise anlaşma sonuna kadar dokunulmaz.

                      Müminler savaştan kaçmamalıdırlar. Özürsüz olarak savaştan kaçmak münafıklık işaretedir.
                      Korkak toplumlar yok olmaya mahkumdurlar.

                      Allah yolunda mücadele edenler büyük ecirlere nail olacaklardır.

                      İslam düşmanı olanlarla, en yakın akraba bile olsalar, dost olunmamalıdır.

                      Allah ve peygamber sevgisi her şeyden üstün olmalıdır.

                      Allah en büyük yardımcıdır; Yüce Allah, kafirlere karşı müminlere yardım eder.

                      Allah'a şirk koşmak, ona evlat isnat etmek küfürdür.

                      Kafirler, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, İslâm'a zarar veremeyeceklerdir. Allah, İslam'ı muzaffer kılacaktır.

                      Allah'ın haram kıldığını helal saymak küfürdür.

                      Münafıklara karşı müminler uyanık olmalıdırlar.

                      Münafıklar birbirlerine destek olurlar; münafıkların bu işbirliğine karşı Müminler de birbirlerine destek olmalıdırlar.

                      Hz. Muhammed, inanan kimseler için bir rahmettir.

                      Allah'ın verdiği maldan zekat ve sadaka verilmelidir. Zekât ve sadakadan kaçınmak münafıklık işaretidir. Gönülden verilen sadaka, az da olsa, en makbul olanıdır.

                      Hayır ve hasenat Allah rızası için yapılmalıdır.

                      Tevbe eden, ibadet eden, hamd eden, Allah yolunda cihad eden, namaz kılan, iyiliği emredip kötülükten sakındıran ve Allah'ın belirlediği sınırın dışına çıkmayan kişiler Allah'ın müjdesine nail olacaklardır.

                      Allah'tan ümit kesilmemeli, işlenen günahlar için gönülden tevbe edip ona sığınılmalıdır.

                      Müminler Allah'tan korkmalı, doğru kişilerle beraber olmalıdırlar.

                      Müminler zorluklardan yılmamalı, Allah'ın yardımına güvenmelidirler.

                      Kur'an, inananların imanını güçlendirir; münafıkların ruhlarını karartır.


                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                        Bu paylaşımları kaynaklarıyla birlikte yapabilir misiniz? Böylece sitede bir boşluk daha dolmuş olur.
                        Başarılar dilerim.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                          Zeydiyye Kardeşim bu paylaşımlarınız için Allah razı olsun. Gerçekten okurken zevk aldım.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                            Esselamu aleyküm zeydiyye gardaş. Çok faydalı bir paylaşım. Cezakallahu hayran kesiran

                            Bu aktarımlarınızı alıntı yapıyorum müsadeniz vardır inş?

                            Fiemanillah...Fiddareyn...

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Surelerin Muhteviyatı

                              [quote author=VeLayet link=topic=17731.msg107679#msg107679 date=1287232817]
                              Bu paylaşımları kaynaklarıyla birlikte yapabilir misiniz? Böylece sitede bir boşluk daha dolmuş olur.
                              Başarılar dilerim.
                              [/quote]

                              Kaynak: Kuran-ı Kerim

                              [quote author=Seccâd_ link=topic=17731.msg107710#msg107710 date=1287303272]
                              Esselamu aleyküm zeydiyye gardaş. Çok faydalı bir paylaşım. Cezakallahu hayran kesiran

                              Bu aktarımlarınızı alıntı yapıyorum müsadeniz vardır inş?

                              Fiemanillah...Fiddareyn...
                              [/quote]

                              aleykum selam. müsade değil aksine rica ediyorum, kutlu mesajın özeti mümkün olduğunca çok kişiye ulaşsın inş.

                              [quote author=Murtazaali link=topic=17731.msg107683#msg107683 date=1287234697]
                              Zeydiyye Kardeşim bu paylaşımlarınız için Allah razı olsun. Gerçekten okurken zevk aldım.
                              [/quote]

                              ecmain.

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X