Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Seyahat fi Kitabi's-Sahihi'l-Buhari

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: Sahihi Buharide mevzu hadis varmı?

    başlık neye dönmüş ya? buharide uydurma hadis var mı yazıyor diye girdim

    Elmeddin kardeşin el bidayeden alıntısını gördüm şaşırdım neden buhariden alıntı yok diye?

    sonra bi de baktım orda başka başlık var...

    Ehli sünnet alimlerinin hadisleri sansürlemesi "

    bunları ayırmak lazım...

    Yorum


      #47
      Ehli sünnet alimlerinin hadisleri sansürlemesi

      abi, bu konuyu kendim bu hale getirdim belgeler az-az olduğundan yeni başlıklar açmak istemedim. yavaş-yavaş belgelerden toplayıp buraya asacağım. belgeler çoğaldıktan sonra ayırırız başlıkları

      Yorum


        #48
        Ynt: Sahihi Buharide mevzu hadis varmı?

        SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE

        İnzar ayetinin nuzul sebebi hakkında (ki şiada hadise hadis'ud-dar -ev hadisi- denir) gelen rivayetleri 3 külliyattan araştırma çalışmamız var idi bir kardeş ile.

        1 Tarih külliyatında hadis'ud-dar
        2 Tefsir külliyatında hadis'ud-dar
        3 Hadis külliyatında hadis'ud-dar

        Olayı ne şekilde olursa olsun nakleden nakilcilerin görüşlerini ana kitaptan derleyip toplayacaktık.

        İlkin tarih kitaplarından başladık 25 tarih kitabından not çıkardık kitapların künyeleri ile birlikte ki bu çalışma bitti.

        Şimdi ise tefsir kitaplarında hadis'ud-dar'ı araştırıyoruz şu an elimizde 20'ye yakın kaynak var ki bu daha bitmedi araştırılması gereken bir kaç tefsir kitabı kaldı.

        Son olarakta hadis külliyatında hadis'ud-dar'ı araştıracaz inş.

        Araştırmak isteyen kardşlere en azından bizim araştırdığımız kaynakların adlarını sayfa numarasını kısacası eserlerin künyelerini verebilirim. Çektiğimiz fotokopileri ise şimdilik kimseye gönderemeyiz taki araştırma bitinceye kadar.
        EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

        Yorum


          #49
          Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

          350-....... Yûsuf ibnu Mâhek şöyle demiştir: Mervân ibnu'l-Hakem, Hicaz üzerinde vâlî idi. Onu Muâviye Medine'ye vâlî yapmıştı. (Muâviye'den aldığı bir mektûb üzerine) bir gün hutbe yaptı, hutbede Muâviye'nin oğlu Yezîd'e babasından sonra bey'at olunması için Yezîd'i zikretmeye (yânî onu propaganda etmeye) başladı. Bunun üzerine Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân, Mervân'a karşılık verip birtakım sözler söyledi. Vâlî de adamlarına: Onu yakalayın, diye emretti. Abdurrahmân da Âişe'nin evine girdi. Me'murlar (Âişe'ye hurmeten) onu dışarı çıkarmaya ve yakalamaya muktedir olmadılar. Bu sırada Mervân: Şübhesiz bu Abdurrahmân, Allah'ın kendisi hakkında "Ana ve babasına: 'Öff size, benden evvel nice nice nesiller gelip geçtiği hâlde beni (diriltip mezardan) çıkarılacağımla mı tehdîd ediyorsunuz!..." âyetini indirdiği kimsedir, dedi. Bunun üzerine Âişe, perde arkasından Mervân'a: Allah bizim hakkımızda (yânî Ebû Bekr hanedanı hakkında) benim berâetimi bildiren âyetlerden başka, Kur'ân'da hiçbir âyet indirmedi, sözleriyle karşıladı

          Sahihi Buhari, Tefsir kitabı, Ahkaf suresinin tefsiri


          görüldüğü gibi, Buhari Abdurrahmanın sözlerinin yerine "bir takım sözler" yazmıştır. oysa bu olay başka kaynaklarda tam şekilde geçiyor ve Abdurrahmanın ne dediği biliniyor. Abdurrahman burada "yânî krallıkmı? Ebû Bekr vallahi onu ne evlâdından birisi, ne de ev halkından birisi hakkında yapmadı. Muâviye ise sırf oğluna rahmet ve keramet yaptı!" demiştir ancak "hadis imamı" Buhari bu sözü yanlış bulmuş ve halife, müçtehid imam Yezid hakkında uygun görmemiştir. bu yüzden de Abdurrahmanın sözlerini sansürlemiştir. çevirenler Buharinin ayıbını düzeltemek için hadisin dipnotunda bildirmişlerdir Abdurrahmanın sözlerini

          Yorum


            #50
            Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

            ypa kulakların çınlasın
            Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
            İmam Ali (a.s)

            Yorum


              #51
              Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

              245-.......İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Hüseyin'in oğlu Alî haber verdi. Ona da babası Hüseyin ibn Alî, Alî ibn Ebî Tâlib (R)'den şöyle haber verdi: Rasûlullah (S) bir gece Alî ile (kendi kızı ve Alî'nin eşi olan) Fâtıma'yı ziyaret etti de, onlara: "Siz ikiniz namaz kılmaz mısınız?" (diye teheccüd namazına teşvik) buyurmuştur

              Sahihi Buhari, Tefsir kitabı, Kehf suresinin tefsiri babı, hadis 245


              hadisin hemen dipnotunda diyor ki:

              Buhârî bu hadîsi burada kısaltılmış olarak getirdi. Bunu burada getirmekten kasdedilen ma'nâyı zikretmedi. Çünkü kısa söylemek ve zihinleri keskinleştirip bilemek hususundaki âdeti üzere yürümektedir. Bu kadarcık kısmiyle hadîsin geri kalanına işaret etmiştir. Bu hadîsin tamâmı Namaz Kitabı, "Peygamber'in gece namazına teşviki bâ-bı"nda geçmişti. Onun sonunda "İnsanın cedeli her şeyden fazladır" fıkrası bulunmaktadır. İşte başlık ile hadîs arasındaki uygunluk bu sebebdendir. O hadîs şöyledir:

              Alî (R) şöyle demiştir: Bir gece Peygamber (S) Alî ile kendi kızı (ve Alî' nin eşi olan) Fâtıma'yı ziyaret için geldi de: ''Siz ikiniz namaz kılmaz mısınız?" (diye teheccüd namazına teşvîk) buyurdu. Alî dedi ki; Ben: Yâ Rasûlallah! Nefislerimiz Allah'ın elindedir, bizi uyandırmak istediği zaman uyandırır, dedim. Biz böyle cevâb verince, Rasûlullah geri döndü ve bana hiçbir cevâb vermedi. Yalnız yüzünü bizden çevirirken elini dizine vurarak: "İnsan emsinin cedeli her-şeyden çoktu" buyuruyerdu.


              yani, kısacası Buhari demek istiyor ki, mihrabda şehit edilen Ali a.s namazı pek öyle sevmiyormuş. hatta Rasulullah s.a.a bundan çok üzülmüş ve Kehf suresinin 54-cü ayetini okumuştur. yine aynı şekilde Buharinin demek istediği bir başka husus hadisin ravisi olarak gösterdiği Hz. imam Seccadın a.s -haşa- ailesi, Ehli Beyt a.s hakkında bu hurafeden başka bir şey bilmediğidir.

              Yorum


                #52
                Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                56-....... îbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Saîd ibnu'I-Müseyyeb haber verdi ki, Ebû Hureyre (R), Peygamber(S)'den şöyle buyururken işitmiştir: "Yâ Allah! Herhangibir mü'mine ağır bir söz söylemiş olursam, Sen o sözümü kıyamet gününde o mü'min için Sana yakınlığa bir vesile kıl!"

                Sahihi Buhari, Dua kitabı, hadis 56


                hadisin dipnotunda ise şu sözler geçiyor:

                Bu hadîsin Müslim'deki rivayeti daha geniştir: Ebû Hureyre(R)'den: Peygamber (S) şöyle dedi: "Yâ Allah! Ben Sen 'in katında, beni kendisinden asla geri çevirmeyeceğin bir ahd ediniyorum: Ben de ancak bir beşerim. (Her insan gibi benim de hoş vaktim ve öfkeli zamanım olur.) Binâenaleyh ben mü'minlerden herhangibir kişiye eziyet etmiş, azarlamış, la'net etmiş, deynekle vurmuş olursam, Sen benim bu fiillerimi o mü 'min için namaz, zekât ve kıyamet günü kendisini Sana yakınlaştıracak olan bir yakınlık vesilesi kıl!"

                Müslim'in aynı babında bu hadîsin birkaç rivayeti ve başka sahâbîlerden de gelen rivayetleri vardır. Müslim Ter., VIII, 64-71 "2600-2604."


                gördünüz değilmi? Buhari ve Müslim insanları Muaviye gibi şahısların lanetlendiğini söyleyen hadislere karşı bile duyarsız hale getirmek için Rasulullaha s.a.a nasıl yalanlar isnad ediyorlar. yani çıkıp bir sünniye hadis getirip "bak Rasulullah s.a.a Muaviyeye, Yezide lanet etmiş" desek cevabında "bu onlar için bir rahmettir" cevabını alırız

                Yorum


                  #53
                  Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                  aynı sozleri bana bir sunni dedi peygamber cok kısıye lanet etmiştir o kadar onemli degil diye.

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                    [quote author=Musavi link=topic=10370.msg95735#msg95735 date=1279026740]
                    aynı sozleri bana bir sunni dedi peygamber cok kısıye lanet etmiştir o kadar onemli degil diye.[/quote]

                    bunların peygamberi böyledir işte. hata yapar, günah işler, namazı 4 rekat kıldıracağına 2 rekat bazen 5 rekat kıldırar, "sahabeleri" cahiliyye döneminde putların adına kesilmiş olan hayvanların etini yemezler ama peygamberleri yer. durduk yerde lanet eder, zevceleri hayızlı olduğu halde dayanamadı gidip zevcelerine "bir şey sarın sana sürtünmem gerek" der ve s. iyi yahudilerin Hz. Luta a.s nispet ettikleri -haşa- kendi kızları ile zina etme iftirasını yapmamışlar Rasulullaha s.a.a

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                      TURAN DURSUN GIBILERDE İŞTE BU HADISLERI KULLANIYOR.PEYGAMBERIMIZIN İŞKENCE YAPTIGI İFTİRASINI MESELA.ADAM AÇIYOR AL BUHARIDE VAR DIYOR.

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                        9- Buhârî'nin Hadîsleri Parçalamasındaki yâhudi Yalnızca Metni Zikretmesindeki Sebeb

                        Buhârî, muhaddislerin önderi olmasına ilâveten, fıkıh'ta ulu bir imâm idi. Bu iki sıfatın bir tek şahısta toplandığı pek azdır. Bunun için Buhârî hükümler çıkarma keyfiyyeti ile fıkhı, kitâb ve sünnete tatbik bilgisinden Muhammed ümmetinin mahrum olmamasını istedi. İşte bunun için hadîsten bâb'a münâsib olan kısmını zikreder. Bazen de hadîs meşhur olduğu için, yalnızca metni zikreder. Zîrâ o hadîs ma'lûmdur; hadîs ma'lûm olunca dînî hükmü zikretmek suretiyle ondan istifâde keyfiyyetinden başka birşey kalmamış olur... Nevevî'nin Buhârî Şerhi'nde: "Buhârî'nin bu kitâbdaki maksadı, sırf hadîslerle yetinmek ve hadîs metinlerini çoğaltmak olmayıp, aynı zamanda hadîslerden hükümler istinbât etmek ve usûl, furû', zühd, âdâb, emsal ve diğer fenlerden istediği bâblar için deliller getirmektir..." şeklinde geçmiş olan izahları burada tekrarlandıktan sonra, İbn Hacer şöyle devam ediyor:

                        Buhârî'nin îrâd ettiği bâbların unvanları çeşitli şekiller üzerinedir: Eğer gizli şekilde de olsa bu bâb'a münâsib olacak bir hadîs bulur ve bu da şartına uyarsa, o hadîsi bu bâbda, kitabının konusu için ıstj-lâh kılmış olduğu "haddesenâ "ve bunun yerine geçen sîgaile veyâkendi şartına göre an'ane ile getirir. Eğer o bâb hususunda hüccetliğe elverişli olmakla beraber kendi şartına uymayan bir hadîsten başkasını bulamadıysa, o hadîsi bâb'a sevk edegeldiği sîğaya mugayir olarak yazar; o kendi şartından değildir. İşte bundan dolayıdır ki, ta'lîkleri getirmiştir. Buhârî bâbda ne kendi şartı üzere, ne de başkalarının şartı üzere sahîh olan bir hadîs bulamaz da ünsiyet edilip dikkatle nazar kılınacak ve bir cemâatin onu kıyâs üzerine takdim edeceği bir hadîs nev'inden olursa, bu hadîsin lâfzını yâhud da ma'nâsını bâb unvanı olarak kullanır. Sonra burada ya Allah'ın Kitâbı'ndan ona şehâdet edecek bir âyet getirir, yâhud da bu haberin delâlet ettiğinin umûmunu te'yîd edecek bir hadîs getirir. İşte bundan dolayı oradaki hadîsler üç kısım üzeredir. İnşâallah bunun tafsilleri açıklanmış olarak yakında gelecektir I08.


                        10- Buhâr'nin Hadîsi Bölümlere Ayırması, Kısaltması ve Tekrar Etmesinin Sebebi

                        ..........................................
                        Buhârî'nin hadîsi bazen çeşitli bâblara bölmesine, bazen de hadîsi bâzı kısımları üzere kısaltmasına gelince, bu da hadîs iki yâhud daha fazla hükmü müştemil olduğu hâlde metin kısa olduğu yâhud bir kısmı diğer kısmiyle irtibatlı olduğunda yapılmaktadır. Bu takdirde Buhârî bunlara göre hadîsi tekrar eder. Bunu da hadîsi, hadîse âid bir fâideden boşaltmamaya dikkat göstererek yapar. O da, hadîsi daha önce tahrîc etmiş olan üstâddan başka olan bir üstâddan getirmesidir. Böylece bu hadîse âid olan tarîkleri çoğaltma fâidesi hâsıl olur. Bazen de hadîsin sâdece bir tek tarîki olması sebebiyle mahreci Buhârî'ye dar olur. Bu takdîrde Buhârî hadîste değişik tasarruflarda bulunur. Artık onu biryerde mevsûl olarak getirir, diğer bir yerde muallak olarak getirir, bazen tam olarak bazen de bu bâbda muhtâc olacağı tarafı üzerine kısaltılmış olarak getirir

                        11- Buhârinin Hadîsleri Muallak Getirmesinin Sebebleri

                        .......................... Tedkîkten sonra anlaşılmıştır ki, cezm sîgasıyle ta'lîk edilenler dört kısımdır:

                        1- Bâzıları kendi şartına katılmış iken ya kısaltarak, ya o hadîsi şeyhinden işitmemiş, yâhud işitmiş ise, tahdîsen değil, müzâkereten işitmiş olduğu için, vasi etmemiştir............


                        Sahihi Buhari, Giriş

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                          [quote author=Musavi link=topic=10370.msg95744#msg95744 date=1279028738]
                          TURAN DURSUN GIBILERDE İŞTE BU HADISLERI KULLANIYOR.PEYGAMBERIMIZIN İŞKENCE YAPTIGI İFTİRASINI MESELA.ADAM AÇIYOR AL BUHARIDE VAR DIYOR.
                          [/quote]

                          evet, maalesef öyle

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                            gördük ki, "imam" Buhari hadisler üzerinde tasarrufta bulunurmuş. nasıl ki, buna örnek olarak onun sansürlerini ve kitabının girişindeki muhakkikin sözlerini verdik. şimdi bakalım ehli sünnet alimleri bu konuda ne demiş:


                            Asmai diyor ki:"Râvi için en çok korkulacak şev, arapçayı bilmeyişi yüzünden "Benim söylemediğim bir sözü bile bile bana kim isnâd ederse cehennemdeki yerine hazırlansın," hadîsinin şümulüne girmesidir. Zîrâ Hz, Paygamber (s.a.v.) lâhin yapmazdı. Eğer ondan hadîs rivayet ederken lâhin yaparsan ona yalan söylemiş olursun.

                            Kadı Ebû Bekir b. el-'Arabi der ki: "Bu ihtilâf ancak sahabe asrı ve ashâb-ı kiram hakkında bahis mevzusu ola bilir. Onların dışında kalan hiçbir kimsenin -mânâyı ifâde etse dahî- lâfzı bırakarak mânâ ile rivayeti caiz değildir. Eğer herkesin mânâ ile rivayetine izin verecek olsak, o zaman hadîslere katiyen güvenemeyiz. Zîrâ zamanımıza kadar birşeyler rivayet etmiş olan şahıslar, nakl ettikleri haberi değiştirerek bir harfin yerine münâsip gördükleri başka bir harfi koysalardı, rivayetler büsbütün değiştirilmiş, tahrif edilmiş olurdu"


                            Subhi es-Sâlih, "Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları"

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari


                              ومن زعم ان القران مخلوق فقد كفر وخرج عن الايمان وبانت منه امرأته يستتاب فان تاب والا ضربت عنقه وجعل ماله فيئا بين المسلمين ولم يدفن في مقابر المسلمين ومن وقف وقال لا أقول مخلوق أو غير مخلوق فقد ضاهى الكفر ومن زعم ان لفظي بالقران مخلوق فهذا مبتدع لا يجالس ولا يكلم ومن ذهب بعد مجلسنا هذا إلى محمد بن إسماعيل البخاري فاتهموه فإنه لا يحضر مجلسه الا من كان على مثل مذهبه

                              Muhammed b. Yahya (Buharinin hocası) diyor ki: ".................... kim Kuranın mahluk olduğunu söylerse küfr etmiş ve imandan çıkmıştır. Zevcesi Ondan ayrılmalı, malı müslümanlar arasından bölünmeli, müslümanların kabristanında toprağa verilmemelidir. .................... Onunla bir camide oturulmaz, danışılmaz. kim bizim bu meclisimizden sonra Muhammed b. İsmail el Buharinin yanına giderse onu itham edin. Hakikaten Onun (Buharinin) meclisinde Onun mezhebine tabii olanlardan başkası oturmaz.


                              Hatib el Bağdadi, "Tarihul Bağdad", cild 2, sayfa 30-31

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: Seyahati fi kitabil Sahihil Buhari

                                1.Hatim ibn Ahmed ibn Muhammed şöyle dedi: Ben Müslim ibnu'l-Haccac'dan işittim, söyle diyordu:

                                Muhammed ibn Yahya bizlere: Buhârî'ye kelâm ilminden herhangi bir şey sormayın. Çünkü o eğer bizim üzerinde bulunduğumuz görüş hilâfına cevâb verirse, onunla aramızda ayrılık vâkı' olur ve Buhârâ'daki Nâsibî, Rafızî, Cehmî ve Murciîler'in herbiri bizlerdeki bu ayrılıktan sevinirler dedi.

                                2.Ebû Hâmid ibnu'ş-Şarkî de şöyle dedi: Ben Muhammed ibn Yahya ez-Zuhlî'den işittim, o şöyle diyordu: Kur'ân Allah'ın kelâmıdır; mahlûk değildir. Kim "Lâfzî bi1-Kur'ânı mahlûkun" iddiasında bulunursa, o bir bid'atçıdır; onunla bir mecliste oturulmaz ve onunla konuşulmaz. Her kim Muhammed ibn İsmaile giderse onu ittihâm ediniz. Çünkü onun meclisinde, onun mezhebinde olanlardan başkası hâzır olmaz.

                                3.el-Hâkim de şöyle dedi: Bu lâfz mes'elesinde Buhârî ile ez-Zuhlî arasındaki hâdise vâki' olunca, insanlar Buhârî'den kesildiler. Yalnız Müslim ibnul-Haccâc ile Ahmed İbn Seleme, Buhârî'den kesilmedi ler. ez-Zuhlî: Dikkat edin, her kim lâfza kail olduysa artık ona bizim meclisimize gelmesi helâl olmaz, dedi. Onun bu sözü üzerine Müslim ridâsını başlığının üstüne aldı ve insanların gözleri önünde kalkıp gitti. Akabinde Zuhlî'den yazmış olduğu hadîslerin hepsini bir hammâlın sırtına yükleyip, Zuhlî'ye gönderdi. Onun için Sâhih'inde Buhâri'nin ve Zuhlî'nin isimleri hiç yoktur ve Sâhih'inde onlardan hiçbiri hadîs rivayet etmemiştir. Buhârî'ye gelince o, Zuhlî'den birçok hadîsler rivayet etmiştir. Lâkin o bu rivayetlerini: "Ahbâranî Muhammed =Bana Muhammed haber verdi" lâfzıyle veya Zuhlî'yi dedesine nisbet ederek: "Bize Muhammed ibn Hâlid tahdîs etti"[2] lâfzıyle rivayet eder. Zikr edilen nefretleşmenin meydana gelişinden dolayı Zuhlî'yi tanınacağı ma'rûf ismiyle zikr etmez.

                                4.Yine el-Hâkim Ebû Abdillah şöyle dedi: Ben Muhammed ibn Hennâî'den işittim, şöyle diyordu: Ben Ahmed ibn Seleme en-Nîşâbûrî'den işittim, söyle diyordu: Ben el-Buhârinin yanına girdim de: Yâ Ebâ Abdillah! Şu Zuhlî, Horasan'da bilhassa bu şehirde makbul bir zâttır. Bununla beraber şu meseleye dalmış, inâd ve husûmet etmiştir. Bundan dolayı bizden hiç kimse o mesele hakkında ona bir kelâm etmeye muktedir olamıyor. Binâenaleyh sen ne dersin? dedim. Buhârî avucu ile sakalının üzerinden tuttu da şunları söyledi:

                                "Ben işimi Allaha ısmarlıyorum. Çünkü Allah kullarını çok iyi görendir" (el-Mu'min: 40/44) Yâ Allah, şübhesiz Sen bilmektes in ki, ben Nîşâbûr'da ferahlanm ak, aşırılık ve taşkınlık için ikaamet etmek istemedim, başbuğ olmak isteğiyle de oturmadım. Ancak muhaliflerin galebesin den dolayıdır ki, gönlüm vatana dönmek istememiştir. Hâl böyle iken şu adam bana karşı başka birşey için değil, sırf Allahın bana vermiş olduğunu hased için kasdetmiştir.

                                Bundan sonra Buhârî: Yâ Ahmed, ben yarın buradan çıkıp gideceğim. Sizler de elbet bu zâtın benim için olan sözlerinden kurtulacaksınız, dedi.

                                Yine el-Hâkim dedi ki: Hafız Ebû Abdillah ibnu'l-Ahrem şöyle demiştir: Müslim ibnul-Haccâc ile Ahmed ibn Seleme, Buhârî'ye bağlılıkları sebebiyle Muhammed ibn Yahya ez-Zuhlî'nin meclisinden kalktıkları zaman, ez-Zuhlî, Buhârî'yi kasdederek: O adam bu şehirde sakin olamaz, dedi. İşte Buhârî bu sözden ötürü endişelendi de oradan başka yere gitti.

                                5.Muhammed ibn Nasr söyle dedi: Ben Buhârî'den işittim, o şöyle diyordu: Her kim benim "Lâfzî bi'l-Kur'ânı mahlûkun" dediğimi iddia ederse o bir yalancıdır. Çünkü ben o sözü söylemedim.

                                Bunun üzerine o, Buhârî'ye hitaben: Yâ Ebâ Abdillah! İnsanlar bu mes'eleye dalmışlar ve çok söz etmişlerdir, dedi. Buhârî de. Sana söylemekte olduğum sözden başka bir sözüm yoktur, dedi.

                                6.es-Subkî Tabakaat'ında, ez-Zuhlî'nin: "Dikkat edin! Kim onun (yânî Buhârî'nin) meclisine giderse, artık bize gelmesin. Çünkü Bağdâdlılar bize: O, lâfz hakkında kelâm etti, biz kendisini bundan nehyettik, fakat o vazgeçmedi diye mektûb yazdılar. Binâenaleyh sîzler ona yakın olmayın" sözlerine cevâb olarak, şöyle dedi:

                                Ben derim ki: Buhârî, rivayet olunan haberlere ve bizim de hikâye edecekler imize göre, "Lâfzî bi'1-Kur'ânı mahlûkun" diyenlerdendir. Muhammed ibn Yahya ez-Zuhlî de: Kim "Lâfzî bi'1-Kur'ânı mahlûkun:

                                Kur'ân'ı telâffuz edişim mahlûkdur, yânî yaradılmıştır" iddiasında bulunursa, o, beraber oturulmıyacak ve konuşulmıyacak bir bid'atçıdır. Her kim Kur'ân mahlûkdur iddiasında bulunursa kâfir olmuştur, demiştir.


                                Sahihi Buhari, Giriş

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X