Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

NEHCÜL BELAGA'NIN SENETLERİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    NEHCÜL BELAGA'NIN SENETLERİ

    [color=rgb(249, 138, 60)]Nehcül Belağanın Senetleri-1[/color]
    1 Kitab-ı İsbatü’l-Vasiyet Mes’udi 303 h.k S.Razi'nin Doğumundan 56 Yıl Önce
    2 el-Ahbar’t-Tival Eb-u Hanife Deyneveri 209 h.k S.Razi'nin Doğumundan 29 Yıl Önce
    3 el-İştikak ibn-i Dureyd 321 h.k S.Razi'nin Doğumundan 28 Yıl Önce
    4 İ’cazü’l-Kur’an Baklânî 372 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 28 Yıl Önce
    5 Kemalü’d-Din Ş. Saduk 281 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 20 Yıl Önce
    6 Egâni Ebu’l-Fereci İsfahanî 356 h.k S.Razi'nin Doğumundan 3 Yıl Önce
    7 Emâni Zeccacî 329 h.k S.Razi'nin Doğumundan 30 Yıl Önce
    8 El-İmame ve's-Siyase İbn-i Kuteybe 276 h.k S.Razi'nin Doğumundan 83 Yıl Önce
    9 El-İmtin’a ve’l-Müvanese Eb-u Hayan Tevhidî 280 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 20 Yıl Önce
    10 Ensabü’l-Eşrâf Belazuri 279 h.k S.Razi'nin Doğumundan 80 Yıl Önce
    11 El-Ev’ail Eb-u Hilal el-Askeri 395 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 5 Yıl Önce
    12 El-Behla’ Eb-u Osman el-Cahiz 255 h.k S.Razi'nin Doğumundan 103 Yıl Önce
    13 El-Bedî’ İbn-i el-Mu’tazz 296 h.k S.Razi'nin Doğumundan 63 Yıl Önce
    14 Besâirü’d-Daracât Es-Saffâr 290 h.k S.Razi'nin Doğumundan 69 Yıl Önce
    15 El-Büldan İbnü’l Fakîh 200 h.k S.Razi'nin Doğumundan 59 Yıl Önce
    16 el-Beyan ve't-Tebyin el-Cahiz 255 h.k S.Razi'nin Doğumundan 103 Yıl Önce
    17 Et-Tarih Yakubî 284 h.k S.Razi'nin Doğumundan 75 Yıl Önce
    18 Tuhefü’l-Ukul İbn-i Şu’be Haranî 380 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 20 Yıl Önce
    19 El-Besaîr ve’z-Zahâir Eb-u Hayan Tevhidî 380 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 20 Yıl Önce
    20 Tefsir El-Ayyaşî 200 h.k S.Razi'nin Doğumundan 59 Yıl Önce
    21 Tevhit Saduk 381 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 19 Yıl Önce
    22 Sevabü’l-Âmâl Saduk 381 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 19 Yıl Önce
    23 El-Cemel Medâin’î 225 h.k S.Razi'nin Doğumundan 124 Yıl Önce
    24 El-Cemel Vakidî 207 h.k S.Razi'nin Doğumundan 152 Yıl Önce
    25 Cehrütü’l-Ansab el-Kelbî 604 h.k S.Razi'nin Doğumundan 152 veya 155 Yıl Önce
    26 Cehretü’l-Emsâl Eb-u Hilal Askerî 395 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 5 Yıl Önce
    27 Hasa’îs Nesa’î 303 h.k S.Razi'nin Doğumundan 52 Yıl Önce
    28 El-Hutebü’l-Muarrabât İbrahim b. Hilal Sakafî 282 h.k S.Razi'nin Doğumundan 76 Yıl Önce
    29 Huteb-i Emirü’l-Müminin Zeyb b. Vahab-i Cehnî 96 h.k S.Razi'nin Doğumundan 263 Yıl Önce
    30 Hutbetü’z-Zehra Li Emirü’l-Müminin Ebi Muhaffaf b. Selim Ezdî 157 h.k S.Razi'nin Doğumundan 202 Yıl Önce
    31 Huteb’i Emirü’l-Müminin Vakidî Vakidî 207 h.k S.Razi'nin Doğumundan 152 Yıl Önce
    32 Huteb’i Ali Nasr b. Mezahim 202 h.k S.Razi'nin Doğumundan 157 Yıl Önce
    33 Huteb’i Ali Ebu Münzir el-Kelbî 205 h.k S.Razi'nin Doğumundan 154 Yıl Önce
    34 Huteb’i Ali ve Kütübihi İla Ümmalihi el-Medâin’î 225 h.k S.Razi'nin Doğumundan 134 Yıl Önce
    35 Huteb’i Emirü’l-Müminin İbni’l-Halit el-Harazî el-Kufî 310 h.k S.Razi'nin Doğumundan 49 Yıl Önce
    36 Huteb’i Emirü’l-Müminin el-Gazî Numan el-Mısrî 363 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 37 Yıl Önce
    37 Deâimü’l-İslam el-Gazî Numan el-Mısrî 363 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 37 Yıl Önce
    38 Delaülü’l-İmame et-Tabarî 210 h.k S.Razi'nin Doğumundan 49 Yıl Önce
    39 Ravzatü’l-Kâfî el-Küleyni 325 h.k S.Razi'nin Doğumundan 34 Yıl Önce
    40 Ez-Zavâcir ve’l-Mevâiz ibn-i Said el-Askerî 382 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 18 Yıl Önce
    41 Kitab-ı Sıffin el-Celudî 332 h.k S.Razi'nin Doğumundan 27 Yıl Önce
    42 Kitab-ı Sıffin İbrahim b. el-Hüseyin el-Muhaddis 281 h.k S.Razi'nin Doğumundan 78 Yıl Önce
    43 Kitab’ı Sıffin Nasr b. Mezahim 202 h.k S.Razi'nin Doğumundan 157 Yıl Önce
    44 Et-Tabakatü’l-Kübra İbn-i Sa’d 230 h.k S.Razi'nin Doğumundan 129 Yıl Önce
    45 El-İkdi’l-Ferid İbn-i Abdü’r-bih 328 h.k S.Razi'nin Doğumundan 31 Yıl Önce
    46 Ğaribü’l-Hadis İbn-i Selam 223 h.k S.Razi'nin Doğumundan 136 Yıl Önce
    47 Ğaribü’l-Hadis İbn-i Kuteybe 276 h.k S.Razi'nin Doğumundan 83 Yıl Önce
    48 El-Fadıl el-Mubrid 258 h.k S.Razi’nin Doğumundan 101 Yıl Önce
    49 El-Meftuh İbn-i Âsam 313 h.k S.Razi'nin Doğumundan 45 Yıl Önce
    50 Fütühü’l-Büldan Belazuri 279 h.k S.Razi'nin Doğumundan 80 Yıl Önce
    51 El-Ferec bede’ş-Şidde et-Tenuhî 283 h.k Nehcü’l-Belaga’nın Telifinden 16 Yıl Önce
    52 Kuvvetü’l-Kalp Ebu Talip el-Mekkî 286 h.k S.Razi'nin Doğumundan 13 Yıl Önce
    53 El-Kâmil el-Ezdî el-Basrî 285 h.k S.Razi'nin Doğumundan 73 Yıl Önce
    54 El-Mehâsin es-Sa’lab 291 h.k S.Razi'nin Doğumundan 68 Yıl Önce
    55 El-Mehâsin el-Berkî 273 h.k S.Razi'nin Doğumundan 85 Yıl Önce
    56 El-Mehâsin ve’l-Azdâd el-Cahiz 255 h.k S.Razi'nin Doğumundan 104 Yıl Önce
    57 El-Muvaffakiyât ez-Züheyr b. Bukâ 256 h.k S.Razi'nin Doğumundan 106 Yıl Önce
    58 El-Muvaffak el-Merzibânî 377 h.k S.Razi'nin Doğumundan 23 Yıl Önce
    59 Nakzü’l-Osmaniyye Ebu Cafer Muhammed b. Abdullah-i Mutezilî 240 h.k S.Razi’nin Doğumundan 119 Yıl Önce
    60 El-Vüzera ve’l-Küttab el-Cehşiyârî 331 h.k S.Razi'nin Doğumundan 28 Yıl Önce
    61 El-Vülat ve’l-Güza’ el-Kindi 350 h.k S.Razi'nin Doğumundan 9 Yıl Önce

    http://www.tebyan.net/index.aspx?pid=175005
    http://www.tebyan.net/index.aspx?pid=175017

    #2
    Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

    [color=rgb(249, 138, 60)]Nehc’ul Belağa’nın Müstedrekleri
    Müminlerin Emiri Ali (a.s)’ın ashabı onun sözlerinin aşığıydı. Ali (a.s) da böyle­sine susuz insanlar görünce ilahi marifetleri, gerçekleri ve dini ilkeleri onlara beyan etmeyi bir görev biliyordu. Elbette itiraf etmek gerekir ki Hz. Ali’nin söylediği halde bize ulaşmayan sözleri elimizdekilerden çok daha fazladır. Zira doğal olarak Hz. Ali(a.s)’ın tüm sözleri yazılmamış, yazılanların bir miktarı da tarihte yer alan bazı olaylar neticesinde ortadan kaybolmuştur. Ama ne mutlu, demek gerekir ki bugün elimizde var olanlar sadece Nehc’ul Belağa’ya özgü değildir. Bildiğimiz gibi Seyyid Razi, Hz. Ali (a.s)’ın sadece edebiyat ve belagat özelliği taşıyan sözlerini ve mektuplarını kaydetmiştir. Bu yüzden İbn-i Ebil Hadid, Seyyid Habibullah Hui ve İbn-i Meysem gibi bazı Nehc’ul Belağa’yı şerh eden kimseler bazı hutbelerin şerhinde Seyyid Razi’nin önce veya sonrasından çıkardığı bölümleri de asıl kaynağından nakletmişlerdir. Örneğin, Hui yazdığı kitabında 29, 30, 37, 92 ve 180. Hutbeleri şerh ederken Seyyid Razi’nin çıkarmış olduğu bölümlere de yer vermişlerdir.[1] İbn-i Ebil Hadid de kendi nezrindeki mevcut kaynaklara işaret etmiş ve Seyyid Razi’nin ilave ettiği ekleri zikretmiştir. [2] Ali b. Hüseyin Mes’udi de “Ali (a.s)’ın farklı yerlerde buyurduğu hutbelerden 480 küsürünün ezberlendiğini sözlü ve uygulamalı olarak insanlar arasında yaygın hale geldiğini söylemiştir.”[3] Oysa Nehc’ul Belağa’daki mevcut hutbeler 239 tanedir ve Mes’udi’nin dediğinin yarısından da azdır. Tuhaf’ul-Ukul adlı kitabının 163 sayfasını Hz. Ali (a.s)’ın hutbe, vasiyet ve öğütlerine ayıran Hasan b. Şube şöyle söylemektedir: “Eğer Hz. Ali (a.s)’ın sadece tevhit hakkındaki söz ve hutbelerini hiç bir ilave ve başka anlam vermeden bir araya getirecek olursak, Tuhaf’ul–Ukul kadar kalın bir kitap olurdu.”[4] H. 588 yılında vefat eden İbn-i Şehraşub, Menakib-i Al-i Ebi Talib adlı kitabında, Nehc’ul Belağa’da mevcut olan Şıkşıkiye, Tevhit, Kasıa, Eşbah, İstiska ve Garra aslı hutbelerinin yanı sıra bu kitapta olmayan başka hutbelerin adını da zikretmektedir. Örneğin; Lu’lu’, iftihar, Dürre-i Yetime, Ekalim, Vesile, Talutiyye, Kasbiyye, Süleymaniyye, Natıka, Dameğa, Fazıha hutbeleri gibi... Daha sonra Zeyd b. Veheb ve Süleyman b. Mehran’ın kitaplarından söz etmekte ve bunların kendi zamanında da varolduğuna işaret etmektedir. [5][/color][color=rgb(173, 33, 0)]Bazı alimlerde Nehc’ul Belağa’nın müstedreki olarak başlı başına bir takım eserler yazmışlardır. Örneğin:[/color][color=rgb(249, 138, 60)][/color][color=rgb(173, 33, 0)]1- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Şeyh Hadi, Kaşif’ul Gıta, 17 - 188. sayfalarda Nehc’ul Belağa’nın düzeninde olduğu gibi Hz. Ali’nin söz ve mektuplarını nakletmiştir.[/color][color=rgb(173, 33, 0)]2-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Çağdaş bilgin Şeyh Muhammed Bakır Mahmudi, “Nehc’üs Saade fi Müstedreki Nehc’ul Belağa” adlı bir kitap yazmıştır. Bu kitabın dört cildini bizzat ben gördüm, üç cildini ise büyük hatip ve bilgin Seyyid Abduzzehra Hüseyni’ye bizzat kendisi göstermiştir. Bazı büyük bilginler de bu kitabın içeriğini Nehc’ül-Belağa’nın kaynakları olarak tanıtmıştır. Öyle anlaşılıyor ki sanki “Mesadir-u Nehc’ul Belağa ve Esanidihi” kitabıyla karıştırılmıştır.[6][/color][color=rgb(173, 33, 0)]3- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Abdullah b. İsmail Halebi’nin yazmış olduğu, Kitab’ut Tezyil,[7][/color][color=rgb(173, 33, 0)]4- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]İbn-i Nake Ahmed b. Yahya’nın yazmış olduğu, Mulhek-u Nehc’ül Belağa,[8][/color][color=rgb(173, 33, 0)]5-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Seyyid Ali Han Emir Ehvaz’ın babası olan Halef b. Seyyid Abdulmuttalip Meşaşi’nin yazmış olduğu en-Nehc’ut-Takvim kitabı,[9][/color][color=rgb(173, 33, 0)]6- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Seyyid Hasan Mir Cihani Tabatabai’nin yazmış ol­duğu, Misbah’ul-Belağa kitabı,[/color][color=rgb(173, 33, 0)]7- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Abdulvahid Amedi’nin yazmış olduğu, Gurer’ul-Hikem ve Durer’ul kilem kitabı... Bu kitapta, Nehc’ül-Belağa’da çok azı yer alan Hz. Ali (a.s)’ın kısa sözleri yer almıştır. Aynı anlamı taşıyan ama farklı şekillerde yazılmış olan sözleri de vardır. Örneğin, “Edep güzelliği en üstün soyluluktur”[10] sözünün Arapça metninde “hüsn” kelimesi kullanmışken aynı anlamı ifade eden bir başka hadisde ise “ni’me” kelimesi kullanılmıştır ve her ikisi de “güzel” anlamındadır.[11] “Edepten daha üstün soy yoktur.” Hadisinde de aynı durum göze çarpmaktadır.[12] Zira bir başka yerde “Edep gibi soy yoktur.”[13] veya “soyların en üstünü güzel edeptir.”[14] buyurulmuştur ve her üç hadis de aslında bir tek mana ifade etmektedir.[/color][color=rgb(173, 33, 0)]8- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]İbn-i Ebi’l-Hadid, kendi Nehc’ül Belağa şerhinin sonuna Seyyid Razi’nin naklettiği kısa sözlere 998 tane daha ekleyerek bunu “el-Hikem’ul Menşure” diye adlan­dırmıştır.[/color][color=rgb(173, 33, 0)]9- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Kadı Kudai’nin telif ettiği, “Destur-u Mealim’il-Hikem” kitabı,[15][/color][color=rgb(173, 33, 0)]10-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Ebil Abbas Simeri’nin telif ettiği, “Kelam-u Ali ve Hutebuhu”kitabı,[16][/color][color=rgb(173, 33, 0)]11- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Şeyh Ali Vasiti’nin H. 457 yılında yazdığı, “Uyun’ul Hikem ve’l Mevaiz” kitabı,[17][/color][color=rgb(173, 33, 0)]12- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Mahmud b. Ebi Bekr Hafız Medini’nin telif ettiği, Huteb-u Ali b. Ebi Talib,[18][/color][color=rgb(173, 33, 0)]13-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Fazl b. Hasan Tebersi’nin telif ettiği, Nesr’ul-Leali,[19][/color][color=rgb(173, 33, 0)]14- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Fazl b. Ravendi’nin telif ettiği, Nesr’ul-Leali,[20][/color][color=rgb(173, 33, 0)]15-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] H. 553 yılunda vefat eden Reşid Vetvat’ın telif et­tiği, “Metlub-u kolli Talib”kitabı,[21][/color][color=rgb(173, 33, 0)]16- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]H. 841 yılında vefat eden İbn-i Faht Hilli’nin telif ettiği, “İstihrac’ul-Vekayi’il Mustekbele” kitabı,[22][/color][color=rgb(173, 33, 0)]17- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Mir Kasım Karabaği’nin hattıyla yazılmış olan “Monteheb-u Vesaya-i Emir’ul Muminin” kitabı, [23][/color][color=rgb(173, 33, 0)]18-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Hacı Sultan İsfahani’nin hattıyla yazılmış olan, “Vasaya-i Emir’ul Mu’minin kitabı, [24][/color][color=rgb(173, 33, 0)]19-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Kutb’ul-Ektab, Hüseyni Zehebi Şirazi’nin telif et­tiği, “el-Lealil Menşure” kitabı,[25][/color][color=rgb(173, 33, 0)]20-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Şeyh Abdullah Behrani Semahici’nin telif ettiği, es-Sahifet’ul-Aleviye kitabı,[26][/color][color=rgb(173, 33, 0)]21-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] H. 1320 yılında vefat eden Hacı Mirza Hüseyin Nuri’nin es-Sahifet’ul-Aleviyyet’ul-Saniye kitabı, [27][/color][color=rgb(173, 33, 0)]22-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Hıristiyan bilginlerinden birinin yazmış olduğu, Hikem-i Ali b. Ebi Talib, kitabı,[28][/color][color=rgb(173, 33, 0)]23-[/color][color=rgb(249, 138, 60)] Şeyh Muhammed Harz’ın, Şeyh Tayyib Ali hindi için dikte ettirdiği, “Huteb-i Emir’ul-Muminin, fil Melahim mea şerhiha” kitabı,[29][/color][color=rgb(173, 33, 0)]24- [/color][color=rgb(249, 138, 60)]Şeyh Servet Şerkavi Mısri’nin yazmış olduğu, “Huden ve Nur” kitabı,[30]Şüphesiz bu yazarlar birbirinden haberdar olmadıkları için kitaplarında bir çok ortak yönler göze çarpmaktadır ve dolayısıyla hepsini Nehc’ül-Belağa’nın müstedreki hakkında kaleme alınmış bağımsız birer eser olarak kabul etmek mümkün değildir.-------------------------------------------------[1]- Bu hutbeler Hui’nin 21 ciltlik şerhinde şu sıralamayla yer almıştır: c. 4, s. 14, c. 4,s. 118, c. 4, s. 141, c. 7, s. 69, c. 10, s. 288. [2]- Bu hutbeler hakkında El Kaşif kitabında İbn-i Ebil Hadid’in kitabının dördüncü baskısından bazı örnekler verdik. [3]- Muruc’uz-Zeheb c. 4, s. 441. (Fransızca tercümesiyle) ve c. 2, s. 431 (Mısır baskısı) [4]- Tuhaf’ul-Ukul, s. 60 [5]- ez-Zeria, c. 7, s. 192; Menakib-i Al-i Ebi Talib’den naklen. [6]- Seyr-i der Nehc’ül-Belağa, s. 6 [7]- Mesadir-u Nehc’ul Belağa, s. 330 [8]- a.g.e. [9]- a.g.e. s. 332 [10]- Gurer ve Durer-i Amedi, c. 3, s. 392 [11]- a.g.e. c. 6, s. 159 [12]- a.g.e., c. 6, s. 378 [13]- a.g.e., c. 6, s. 250 [14]- a.g.e, c. 2, s. 467 [15]- Mesadir, c. 1, s. 68 [16]- a.g.e., c. 1, s. 71 [17]- a.g.e. [18]- a.g.e. c. 1, s. 73 [19]- Mesadir, c. 1, s. 72 (Tebersi, H. 548 yılında vefat etmiştir. Mezarı Meşhed’de olup Şiiler tarafından ziyaret edilmektedir ve aynı zamanda Mecme’ul-Beyan kitabının da yazarıdır.) [20]- Mesadir, c. 1, s. 75 [21]- Mesadir, c. 1, s. 75 [22]- a.g.e., s. 81 [23]- a.g.e. s. 84[24]- a.g.e., s. 85 [25]- a.g.e., s. 85 [26]- a.g.e., s. 86 [27]- ag.e., s. 87 [28]- a.g.e., s. 89 [29]- a.g.e., s. 90 [30]- a.g.e., s. 91
    http://www.tebyan.net/index.aspx?pid=80471
    [/color]
    [color=rgb(249, 138, 60)][/color]

    Yorum


      #3
      Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

      Üstat Hasan Hasanzade Amuli
      Bizleri hanedanların en iyisi olan Peygamber (s. a. a)'in hanedanına hidayet eden Allah'a hamt olsun. Bu ha­nedanın ilki Peygamber (s. a. a) sonuncusu ise vahiy haznedarı ve gaybın kilidi Hüccet İbn-i Hasan, Al-i Muhammed'in Kaim'i Hz. Mehdi (a.s)’dır.
      Rezzak olan Allah, bizlere doğru ve her türlü hatadan uzak olarak konuşan kimsenin (Hz. Ali'nin) söz deryasına dalmayı nasip etti. Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Biz sözün emirleriyiz, sözün kökleri bizde yerleşmiş, dalları bizden sar­kmıştır." Hz. Ali (a.s)'ın birer inci olan sözlerini beş cilt ha­linde düzenleyip bir araya topladık ve adını da "Tekmilet-ü Minhaci'l Beraa fi- Şerh-i Nehc'il Belağa” koyduk. Şimdiye kadar bir defadan fazla basılmıştır. Bu kitapta önemli olan husus da Nehc'ul Belağa'nın içeriğini ve kaynaklarını rivai kitaplardan ve Seyyid Razi'nin Nehc'ul Belağa kitabından çok önceleri yazılmış eserlerden çıka­rılmış olmasıdır. Bu kaynakların başlıca önemli olanları şunlardır:
      1- (Şeyh'ut Taife Tusi'nin iki gö­rüşünden biri esasınca) H. 328 yılında Neccaşi'nin dediği esasınca da 329 yılında) vefat eden Hüccet'ul İslam Kuleyni; Kitab-i Cami-i Kafi.
      2- H. 285 yılında vefat eden Ebi Osman Ömer b. Bahrul Cahiz'in el-Beyan ve't-Tebyin adlı eseri.
      3- Müberret diye meşhur olan ve H. 285 yılında vefat eden Ebil Abbas Muhammed b. Yezid'in el-Kamil adlı eseri.
      4- Muhaddis Kumi'nin, el-Künye ve'l Elkab kitabında yazdığı esasınca h. 246 yılında (başka bir görüşü göre de H. 292 yılında) vefat eden Ahmed bin Ebi Yakub el-Katip'in, Tarih-i Yakubi diye meşhur olan kitabı.
      5- H. 310 yılında vefat eden Cafer Muhammed bin Cerir et-Taberi el-Amuli'nin Tarih-i Taberi diye meşhur olan Tarih'ul Umem ve'l-Mulük adlı eseri.
      6- Şeyh-i Ekdem Ebu'l-Fazl Nasr bin Mezahin el Munekkeri et-Temyini el-Kufi'nin Kitab-u Siffin adlı eseri. Şeyh-i Ekdem kadim ravilerdendir, hatta Tabiin'den sayılmıştır. İmam (Bakır'ul Ulum) Muhammed b. Ali b. Hüseyin (a.s)'ın çağdaşıdır ve hatta ondan rivayet eden şahsiyetle­rden biri sayılmıştır. Ravendi'nin Haraic adlı ki­tabında yer aldığı esasınca İmam Ali b. Musa Rıza (a.s) zamanında yaşamıştır. H. 212 yılında da vefat etmiş­tir.
      7- H. 413 yılında vefat eden Şeyh Mufid'in kitapları, özellikle de kitaplarında H. 297 yılında vefat eden meşhur tarihçi Muhammed b. Ömer b. Vakid Vakidi'ye isnad ederek naklettikleri.
      8- H. 346 yılında vefat eden Abdullah b. Müslim b. Kuteybe ed-Dinveri'nin Tarih'ul-Hulefa diye meşhur olan el-İmame ve's-Siyase adlı kitabı
      9- H. 346 yılında vefat eden Ebi'l-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali el-Mesudi'nin yazdığı Muruc'uz-Zeheb ve Meadin'il-Cevher fi't-Tarih adlı eseri.
      10- H. 381 yılında vefat eden ve Şeyh Seduk diye meşhur olan Ebi Cafer Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Babeveyh Kummi'nin kitapları
      11- H. 283 yılında vefat eden Ebi İshak İbrahim b. Muhammed b. Said es-Sakafi el-Kufi Isfahani'inin el-Garat adlı kitabı.

      Yorum


        #4
        Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

        Bundan başka Nehc'ul Belağa'yı telif eden ve 406 yılında vefat eden Seyyid Razi'den çok önceleri ya­şamış olan bir çok bilginlerin güvenilir kitaplarını saymak mümkündür. Bunların sayısı ise iki yüzü bulmakta­dır.
        [/size]Bu düşmanların yukarıda saydığımız kaynakları inşaallah Nehc'ul Belağa'nın senetlerini naklettiğimizde zikredece­ğimiz sadece örnek kaynaklardır. Bizi bu işe sevkeden en önemli etken, geçmiş ve çağdaş bazı düşmanların, bu ko­nudaki boş kınamaları ve yergileridir. İttifak ederek Nehc'ul Belağa'nın Hz. Ali (a.s)'ın sözü olmadığını, Seyyid Razi veya kardeşi Murtaza'nın uydurup, Hz. Ali'ye isnat edildiğini iddia ediyorlar.
        [/size]Şehit Kadı Nurullah, Mecalis'ul Müminin kitabında Nehc'ul Belağa'nın müellifi Seyyid Razi'nin kardeşi olan Alemul Hüda Şerif Murtaza'nın Biyografisini yazarken Tarih-i Yafii'nin şöyle dediğini naklediyor: "İnsanlar Nehc'ul Belağa kitabının Ali bin Ebi Talib (a.s)'ın eseri olup ol­madığı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Nehc'ul Belağa'yı Seyyid Murtaza'nın mı yoksa kardeşi Seyyid Razi'nin mi topladığı hususunda farklı görüşler beyan etmişlerdir. Hatta Nehc'ul Belağa'nın Ali b. Ebi Talib'in sözleri ol­madığını, onlardan birinin uydurup, Hz. Ali (a.s)'a isnat et­tiği söylenmiştir."
        [/size]Bizce Yafii bu eleştiriyi İbn-i Hallakan'ın Vefiyat'il A'yan kitabından almış ve aynısını tarihinde nakletmiştir. Dolayısıyla Kazi Nurullah’ın da dediği gibi, o bunu söyleyen tek kişidir. Yafii 768 yılında ölmüş, İbn-i Hallakan ise 681 yılında ölmüştür. İbn-i Hallakan insanların Nehc'ul Belağa'nın Hz. Ali (a.s)'a ait olduğu hususunda ihtilaf ettiğini beyan ettikten sonra şöyle de­miştir: Nehc'ul Belağa Hz. Ali'nin sözleri değildir, onu toplayan ve Hz. Ali'ye isnat eden kimse uydurmuştur.
        [/size]Dolayısıyla Yafii ile İbn-i Hallakan arasındaki fark şu­dur: Yafii'ye göre Nehc'ul Belağa'yı uyduran Alem'ul Huda veya kardeşi Razi'dir. Ama Kadı İbn-i Hallakan'ın Vefiyyat'il Ayan kitabında beyan ettiğine göre başka biri de olabilir.
        [/size]Ayrıca, bu şüphe Yafii'nin dediği gibi tüm insanların ih­tilaf ettiği husus değildir. Sadece rivai kitapları ve eski eserleri incelememiş olan küstah ve inatçı bir kişiye aittir.
        [/size]Alim, bilgin ve araştırmacı bir insan sözleri, Allah'ın sözünün altında, insanların sözünün üstünde olan bir in­sanın sözlerini sıradan bir insanın sözleriyle asla eşit tu­tamaz, öyle ki bu iki sözü mukayese edecek olursak siyahı beyaz ile mukayese etmiş oluruz. İnsanlar ne kadar güçlü beyan gücüne sahip olsalar bile Hz. Ali (a.s)'ın hutbelerinden birini -hem lafız hem de muhteva açısın­dan- söylemekten acizdirler. Hatta parmaklar ile gösterilen ve meclislerde övgü ile anılan ünlü hatipler bile hepsi onun öğrencileri sayılmakta ve hepsi de ondan istifade et­mişlerdir. Yazıları, mektupları, hutbeleri ve hikmetli sözleri karşısında akıllar hayrete düşmüştür. Özellikle onun kelamından başka hiçbir kelamın marifetinin yüceliklerine ulaşamadığı Allah'ın tevhidi ile ilgili sözleri karşısında tüm fikir ehli boyun eymiştir.
        [/size]"Allah muhlis kullar­dan başkalarının vasıflandırmasından münezzehtir.
        [/size]İbn-i Hallikan Vefiyyat'il-A'yan kitabında Abdulhamid hakkında şöyle demektedir: "Ebu Galib Abdulhamid b. Yahya b Said el-Katip adlı kimse belagat sahibi meşhur birisidir. Bu şahıs Beni Ümeyye melikleri­nin sonuncusu olan Mervan b. Hakem'in katibiydi. Belagat ilminde adeta bir Darb-ı Mesel haline gelmiş ve şöyle demiştir: "Mektup ve telif sanatı Abdulhamid ile başlamış ve İbnulamid ile bitmiştir." O yazma, edep ve ilim husu­sunda herkesin imamıydı. Yazarlar ondan istifade ediyor, herkes onun yolunu takip ediyor ve eserlerine uyuyordu. Yazı yazma yolunu kolaylaştıran odur. Yazdığı mektup ve yazılar bin sayfayı geçmektedir. Uzun mektuplar yazan ve kitabın fasılalarında övgüler kullanan ilk kimse odur. İnsanlar bunu ondan sonra kullanmaya başlamışlardır."
        [/size]İşte bu Abdulhamid Nehc'ül-Belağa hakkında şöyle demiştir: "Ön saçları dökülmüşün (Hz. Ali'yi kastetmek­tedir.) yetmiş hutbesini ezberleyince zihnim açıldıkça açıldı."
        [/size]Bununla birlikte İbn-i Hallakan Menamiyye Hutbesinin sahibi olan İbn-i Nubate hakkında Vefiyyat'il-A'yan kitabında şöyle demektedir: "Ebu Yahya Abdurrahim b. Muhammed b. İsmail b. Nubate meşhur hutbelerin sahi­bidir. Edebiyat ilminde gerçekten İmam sayılmaktadır. Saadet ve mutlulukla ilgili hutbeleri onun derin ilmini ve zevkini göstermektedir."
        [/size]İbn-i Hallikan da bu Menamiye Hutbesinin yazarı İbn-i Nubate hakkında şöyle demekte­dir: İbn-i Nubate Edebiyat ilimlerinde imam idi. Çok ve meşhur kimsenin söyleyemediği hutbelerin ona ait olduğu icma konusudur. İbn-i Hallikan’ın nakline göre İbn-i Nubate Hz. Ali (a.s)’ın hutbeleri hakkında şöyle söylemiştir: "Ben onun hutbelerden infak edildiğinde dahi sadece genişliği ve çokluğu artan hazineler ezberledim. Yine Ali b. Ebi Talib'in öğütlerinden yüz bölüm ezberledim." İbn-i Nubate H. 394 yılında ölmüştür ve Seyyid Razi'nin üstatlarından biridir.
        [/size]Aynı zamanda Cahiz diye meşhur olan Ebu Osman Amr b. Bahr b. Mehbub el-Kenani el-Leysi el-Basri de meşhur bir alimdir. Bir çok dalda eserleri vardır. İbn-i Hallakan Vefiyyat'il-A'yan kitabında ondan söz etmiştir. Bu ma­kalede de daha önceden adından söz edilmişti. Eserlerinden biri el-Beyan ve't-Tibyan kitabıdır. Bu kitap edebiyat ki­taplarının en önemlisi sayılan dört kitaptan biridir. Diğer üç kitap ise şunlardır: el-Kali'nin el-Emali kitabı, İbn-i Kuteybe Dinveri'nin Edeb'ul-Katip kitabı ve Müberred'in el-Kamil kitabı... Cahiz adıyla meşhur olan el-Beyan ve't-Tibyan adlı kitabının yazarı şöyle demiştir: "Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Her insanın değeri iyice yapabildiği iştir." Hz Ali (a.s)'ın hiç bir sözünü dikkate almadan, sadece bu kısa sözünü dikkate almamız bizim için yeterlidir. İnsanı hedefe ulaştırmada yeterlilikten de üstün bir ma­kamdadır. Azı seni çokluğundan müstağni kılan manası lafzının zahirinde olan en güzel sözdür. Allah-u Teala ona azametini giydirmiş, sahibinin takvası ve iyi niyeti sebe­biyle hikmet nuruna boğmuştur.
        [/size]Cahiz'in eserlerinden biride Hz. Ali (a.s)'ın yüz sö­zünü bir araya getirdiği risalesidir. Muhammed Reşid Vetvat bu risaleyi Farsça’ya çevirmiş ve "Ali bin Ebi Talib (a.s)'ın sözleri; talep edenlerin matlubu" diye ad­landırmıştır. Evet bu Cahiz Hz. Ali (a.s)'ın sözleri hak­kında ne kadar güzel söylemiştir: "Bu sözlerden her bir kelime Arapların en güzel sözlerinden binine değer."
        [/size]Hicri 346 yılında ölen Ebul Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali el-Mes'udi de Seyyid Razi'nin doğumundan yakla­şık 13 yıl önce vefat etmiştir. Zira Seyyid Razi 359 yı­lında doğmuştur. İşte bu Mes'udi Muruc'uz-Zeheb adlı kitabında şöyle demektedir: "İnsanlar Hz. Ali (a.s)'ın 480 küsur hutbesini ezberlemiştir. Hz. Ali bu hutbeleri dur durak demeden irad etmiş, insanlar da söyleyerek ve amel ederek birbirlerine aktarmışlardır.
        [/size]İlginç olanı da şu ki Seyyid Razi Mes'udi'ye yakın bir zamanda yaşadığı halde Nehc'ül-Belağa'da, Muruc'uz-Zeheb yazarının yarısı kadar, hatta daha az bir miktarda hutbe toplayabilmiştir. Benimle Nehc'ül-Belağa'nın müstedrekinden topladıklarım onun dediği sayıya denk düşmektedir. İnşaallah Nehc'ül-Belağa'da olanların kaynağını zikrettikten sonra onların da kaynağına işaret edeceğim ve hepsini zikredeceğim.
        [/size]Ama bazı muhalifler Seyyid Razi'ye iftira ederek Nehc'ül-Belağa'nın üçüncü hutbesi olan ve Sünnî Şiî fır­kaların bir çok yolla rivayet ettikleri şıkşıkiye hutbesini onun uydurduğunu, Ali (a.s)'a isnad ettiğini ve Nehc'ül-Belağa'nın hutbeleri arasına kattığını söylüyorlar. Musaddık b. Şebib ile şeyhi İbn-i Haşşab arasında bu ko­nuda geçenler meşhurdur. İbn-i Ebi'l-Hadid ve Behrani de bunu nakl etmişlerdir. İbn-i Ebil Hadid bunu şerhinin sonunda Behrani ise evvelinde nakl etmiştir. İbn-i Cumhur el-İhsai de el-Mücelli adlı kitabında zikr etmiştir. Daha önce dediğimiz gibi bu hutbe Şiî ve Sünnî raviler tarafından bir çok yolla nakl edilmiştir. Bu hususta Bihar'ul Envar, 8. cilde müra­caat edebilirsiniz.
        [/size]Kadı İbn-i Hallakan'ın Vefiyyat'ul A'yan'da Yafii'nin ise Tarih kitabında sözünü ettiği insanların Nehc'ul Belağa'yı Seyyid Murteza veya Seyyid Razi'den hangisine ait olduğu hakkında ihtilaf etmişlerdir sözü Seyyid Razi'nin Nehc'ul Belağa'nın ön sözünde söyledikleri şu sözler ışığında çü­rütülmekte, batıl olmaktadır: "Ben gençlik yıllarımda İmamlar (a.s)'ın özellikleri hususunda onların sözlerinin güzelliğini ve cevherini içeren bir kitap yazmaya başladım."
        [/size]Bununla birlikte 21. hutbeyi naklettikten sonra ise şöyle demektedir: "Biz el-Hesais kitabında gerçekten bu hutbenin yüce değe­rine işaret etmekteyiz."
        [/size]Hesais'ul Eimme kitabının ise Seyyid Razi'nin olduğu hususunda hiç bir şüphe yoktur. Bu hususta yine Bihar'ul Envar kitabına müracaat edebilirsiniz. Seyyid Razi'nin Hesais'ul Eimme kitabının bir nüshası da Rampur el-Rizaiyye kütüphanesinde mevcuttur. Kitabet tarihi ise Hicrî 6. asıra uzanmaktadır. Şia ve Sünnî güvenilir muhaddisler ve büyük tarihçiler Nehc'ul Belağa'nın Ali (a.s)'ın sözleri olduğu ve Seyyid Razi'nin bunları sadece bir araya getirdiği hususunda icma etmişlerdir. Bu hu­susta ilmi olmayanların ortaya attıkları şüphelere itina edilemez.
        [/size]

        Yorum


          #5
          Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

          Ayrıca icazet ve isticazet şeyhlerinin senet silsilesi de Nehc'ul Belağa'da, Seyyid Razi'ye ulaşması hiç bir şek ve şüpheye izin vermeyen bir tevatür derecesine ulaşmıştır. Biz bu makamda Seyyid Razi'nin nüshasıyla mukabele edilen antik ve değerli nüsha ile yetiniyoruz. Bu bir çok faydalı bilgileri de barındıran nüsha inat ehli kimseler için kesin bir delildir. Bu nüshanın bir çok özellikleri vardır, bu nüsha Kum'da Seyyid Mehdi Hüseyni Laciver­di'nin şahsi kütüphanesinde bulunmaktadır. Seyyid Mehdi Hüseyni bu konuda cömert davranarak bu nüshadan isti­fade etmemizi sağladı ve uzun bir süre emanet vererek bizlere gerçekten ikramda bulundu. Bu nüshanın nefisli­ğini ve kudsiyetini görünce Allah'ın yardımıyla bizdeki H. 421 yılında yazılan eski bir nüsha ile karşılaştırmaya karar verdik. Harf harf inceledik ve birinci nüshada bulunan faydalı hususları bu nüshaya da ek­ledik. Böylece Allah'ın yardımıyla çok güvenilir bir nüsha ortaya çıktı. Bu nüshanın mukabelesi ilim şehri Kum'da 4 Zilhicce 1385 yılı, Pazartesi gecesi sona erdi. Bu nüshanın en önemli faydaları şunlardır: "
          [/size]1- Seyyid Razi Nehc'ul-Belaga'da en son olarak Hz. Ali'nin şu sözünü nakletmektedir: "Mümin kul kardeşini kızdırınca ondan ayrılmış olur." Seyyid Razi ardından da şöyle demektedir: "Bu Hz. Ali'nin sözlerinden toplaya­bildiğim seçkin sözlerin en sonuncusudur. Allah'a, beni bu konuda başarılı kılmasından dolayı hamd-u sena ede­rim.”
          [/size]Biz başta her babın sonunda kitaba beyaz sayfalar ek­lemek ve böylece yeni bir söz gördüğümüzde orada yer vermek istedik. Bu konuda sadece Allah'tan yardım diler ve ona dayanırız. O bize yeter ve o en iyi velidir ve bu iş Recep 400 tarihinde sona erdi. Allah'ın selamı, Muhammed (s.a.a)'e ve Ehl-i Beytine olsun."
          [/size]Nehc'ül-Belağa'nın bazı nüshaları bu nurani ve faydalı bilgilerden mahrumdur. Bu yüzden Nehc'ül-Belağa'yı toplama hususundaki Seyyid Razi'nin bu sözlerini bir çok nüshada olduğu gibi bizde bu nüshaya ekledik.
          [/size]2- Seyyid Mehdi Hüseyni Laciverdi'nin nüshası şu sözler ile bitmektedir: Bu nüshayı Rebiulevvel 587 yı­lında değerli üstadım Muhammed b. Ebi Nasr'a okudum. Daha sonra Allame Seyyid Ziyauddin Alem'ul-Hüda'ya okunan nüshayla mukayese ettim. Onda bulduğum ince nükteleri bu nüshaya da nakl ettim. En güzel şekilde tas­hih ettim. Gözümden kaçan veya gözlerimi derk etmekten aciz kaldığı hususların tümünü düzelttim. Hamd Allah'a mahsustur ve o bana yeter. O ne iyi bir hesaplayıcıdır."
          [/size]3-Yine şu ibare yer almıştır: Seyyid Razi'nin nüshasıyla mukabele işi sona erdi. Bu yüzden Allah'a hamd ederiz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'ine salat ve selam gönderiniz.
          [/size]Burada Seyyid'den maksat İmam Seyyid Ziyauddin Alem'ul-Hüda'dır. Seyyid geçmişte iyilik ve saygıyla anılmış, gelecekte de böyle anılacaktır.
          [/size]Ayrıca bu nüshada Ebi Nasr Ali b. Ebi Sad Tabib'in bir şiiri de vardır O şöyle diyor: Aciz, Allah'ın affını ümit eden ve günahlarının büyüklüğünden korkan bendeniz Ebi Nasr Ali b. Ebi Sad Tabib şöyle diyor:
          [/size]"Nehc!ul Belağa kitabı fesahat ve belagat ehlinin çeş­mesidir.
          [/size]Belagat ehlinin ve bilginlerin sığınağıdır.
          [/size]Takva sahiplerinin problemlerini halledicidir.
          [/size]Nehc'ul Belaga'nın metoduna uyanlar
          [/size]İlerleyerek yüksek makamlara ererler.
          [/size]İlahi ilimden nurlar aşikar ve tecelli etmiş
          [/size]Güneş ışınları gibi düzenli yansımakta.
          [/size]Ondan nübüvvet kokusu alınmakta
          [/size]İlerleme araçlarını o hazırlar, temin eder
          [/size]Güzel ve iyi hikmetler bahçesidir.
          [/size]Yakınlaşıp uzaklaşma bir nur gibidir.
          [/size]Nehc'ül-Belağa Allah'ın halifesi ilim nurudur.
          [/size]O ölüleri ve canlıları koruyandır.
          [/size]Büyük bir ağaç gibi dal ve kolları
          [/size]Bakışıyla kesinlik, ciddiyet, şeksiz hasıl olur.
          [/size]Allah'ın seçkin nurudur. ilmin çeşmesidir.
          [/size]Bu nur Mekke'den seçilmiştir.
          [/size]O ilim ve hakikatin çocuğudur ki dalları
          [/size]büyüklere gölge etmiştir.
          [/size]O en iyi Peygamberin halifesidir.
          [/size]Bütün düşmanlar istemese de
          [/size]Allah Peygambere ve ona selam gönderir.
          [/size]Ta ki karanlıklar aydınlıklar ile yok olur gider.
          [/size]Selam olsun onların evladı Seyyid Muhammed Razi'ye
          [/size]Fesahat ehli arasında ciddi ve ihlaslı idi."
          [/size]Bu nüshada İmam İzzuddin Seyyid Murtaza b. Seyyid İmam Allame Ziyauddin Alem'ul-Huda'ın şiiri de yer almıştır:
          [/size]"Nehc'ül-Belağa kitabı belagat ehli için aşikardır.
          [/size]Sözleri büyükler için meşhurdur.
          [/size]İlmi çok fazileti en üstündür.
          [/size]Allah'ın gizli sırları onda aşikardır.
          [/size]Yumuşak bir dille insanları uyarmıştır.
          [/size]Tüm insanlar yanlışlıklarını gidermek için ona sarılır
          [/size]Nehc'ül-Belağa bir kuyu gibi çok suya sahiptir.
          [/size]Ama biten kuyu sularına benzemez.
          [/size]Hiçbir övücü onun yüce zirvesine ulaşamaz."
          [/size]Şüphesiz Seyyid Razi Nehc'ül-Belağa'da su arayan ve avuç avuç içen kimse gibi en güzel sözleri bir araya ge­tirmiştir. Nehc'ül-Belağa bir çok İslam ülkesinde büyük bir ilgi ile karşılanmış, gönüllere taht kurmuştur. Bu naklettiğimiz önemli faydalardan bazılarıydı.
          [/size]Kendi nüshamızı da Seyyid Razi'nin nüshasıyla ciddi ve dikkatli bir şekilde karşılaştırdık. Asıl nüshadaki kır­mızı ve siyah yazılmış yerleri de olduğu gibi aktardık. Hamd Allah'a mahsustur. Hamd olsun o Allah'a ki ilham verici nimetlerin sahibidir.
          [/size]Bil ki yazarlardan bir çoğu hatta sahabe ve tabiiler bile Hz. Ali (a.s)'ın hutbelerine, sözlerine itina etmişler ve büyük önem vermişlerdir. Değerli üstadım Mevla Ebul Hasan Şarani, Nehc'ul Belağa şerhimize bir önsöz olarak yazdığı Arapça makalesinde onlardan bazısının adını saymıştır. Ayrıca Ali bin Abdulazim Tebrizi Hiyabani de (Vekay'ul Eyyam fi-Ehval-i Şehr-i Siyam) adlı kitabında bunlardan bir grubunun adını saymıştır. Ay­rıca biz de "İnsan-i Kamil ez didgah-i Nehc'ul Belağa" adlı Farsça makalemizde bunlardan bazısını tanıtmaya çalıştık. Nehc'ul Belağa'yı şerh ederken dostlardan bazısı benden bu kitapta yer alan sözlerin kaynaklarını da bul­mamı istediler. Ben de elimden geldiğince onların bu istediklerini yapmaya çalıştım. Ama bazı insanların ilahi hakikatleri ve insan-i kamilin azametini derk edemediğini gördüm. Bu cahiller sözde Hz. Ali zamanında insanların düşünce ufuklarının bu derece kemale ermediğini bahane ederek bu değerli kitabı inkar etmektedirler. O cahiller Kur'an’da yer alan yüce konular hakkında ne diyorlar? Allah kime nur vermemiş ise onun için bir nur düşünülemez, İnsan-ı Kamil zahiri beşerin ötesinde bir varlıktır. Nehc'ul Belağa''da yer alan sözler Hz Ali (a.s)'ın diğer sözlerine oranla denizde bir damla mesabesindedir. Seyyid Razi ise sahip olduğu fesahat, belağat, hitabe ve zevk esasınca bu sözlerden sadece çok edebi olanlarını seçmiş ve Nehc'ul Belağa olarak adlan­dırmıştı.
          [/size]Şüphesiz Hz. Ali (a.s)'ın sözleri fesahat ve belağat ehli için bir ışıktır. Konuşmacıların dili bu tür sözleri beyan­dan ve hutbelerin benzerini irad etmekten bü­yüklerin kalemleri böylesine yazılar yazmaktan acizdir. Bilginler Hz. Ali (a.s)'ın nasihat ve hikmetleri karşısında hayretler içinde kalmışlardır.
          [/size]Nasıl böyle olmasın ki!? Hz. Ali (a.s)'ın sözleri ilahi nurlardan na­siplenmiş ve Peygamber (s.a.a)'in nuraniyeti ile aydın­lanmıştır.
          [/size]Dolayısıyla Hz. Ali (a.s)'ın Nehc-ul Belağası, Kur'an’ın devamı niteliğinde ve Kur’an'ın hemen akabinden gelen bir eserdir. Eski ve yeni bir çok alimler bu inci gibi sözleri anlamak için derinliklerine dalmışlar ve mümkün mertebe bu değerli eseri açıkla­maya çalışmışlardır. Her birisi kendi metoduyla şerh ve tefsir etmeye çalışmıştır. Şüphesiz herkes kabiliyetleri miktarınca neticeye ulaşmıştır. "De ki:
          [/size]“Herkes kendi meto­duna (mizaç ve meşrebine) göre iş yapar.” Hz. Ali (a.s)'ın sözleri, hutbeleri, mektupları, duaları ve verdiği hü­kümleri karşısında Nehc'ul Belağa dediğimiz gibi sadece onun küçük bir bölümünü oluşturmaktadır ve bunların hepsi de insanlara ulaş­mıştır. Oysa Ümeyyeoğulları tüm ça­balarıyla Hz. Ali (a.s)'ın eserlerini yok etmeye çalışmış­lardır. Ancak Allah-u Teala bizlere şunu vadetmiştir: “Onlar Allah’ın nurunu söndürmek isterler Ancak Allah kafirler istemese de kendi nurunu tamamlayacaktır.”
          [/size]Hunsari'nin Revzat adlı kitabında Kitab'ul Uruz'un yazarı ve Sibeveyh'in üstadı olan Halil bin Ahmed el-Basri'nin hal tercümesi bölümünde şöyle diyor: "Ona (yani Halil'e) Ali bin Ebi Talib'in faziletleri soruldu, o ise şöyle cevap verdi: "Dostların korkudan, düşmanların ise kinden dolayı iyiliklerini gizlediği insan hakkında ne diyeyim? Buna rağmen Hz. Ali (a.s)'ın faziletleri doğuyu ve batıyı kaplamıştır.”
          [/size]Fahr-u Razi ise Mefatih'ul Gayb kitabında Besmele’nin açık olarak söylenmesi hakkında şöyle de­mektedir: "Herkes Ali (a.s)'ın besmeleyi yüksek sesle okuduğu hususuna ittifak etmişlerdir. O bu konuda aşırı hassasiyet göstermiştir. Hükümet Beni Ümeyye'nin eline geçince de Hz. Ali (a.s)'ın etkisini yok etmek için bes­melenin yüksek sesle okunmasına dahi engel olmaya ça­lıştılar. Oysa akli deliller de bizi ve Hz. Ali (a.s)'ı teyit etmektedir. Her kim Hz. Ali (a.s)'ı önder edinirse şüphe­siz dininde ve kendisi için sağlam bir ipe sarılmıştır."
          [/size]Akıllı olan hiç bir insan Nehc'ul Belağa'yı Seyyid Razi’nin yazdığını ve Hz. Ali'ye isnat ettiğini dü­şünemez. Bu düşünce oldukça nakıs ve hafif bir düşünce­dir ve örümcek ağından daha da gevşek bir düzeydedir.

          Yorum


            #6
            Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

            http://satilikdomains.tripod.com/Neh...i_Hakkinda.htm

            Yorum


              #7
              Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

              [quote author=selmancan link=topic=24485.msg165524#msg165524 date=1357504168]
              Şia ve Sünnî güvenilir muhaddisler ve büyük tarihçiler Nehc'ul Belağa'nın Ali (a.s)'ın sözleri olduğu ve Seyyid Razi'nin bunları sadece bir araya getirdiği hususunda icma etmişlerdir. Bu hu­susta ilmi olmayanların ortaya attıkları şüphelere itina edilemez.

              [/quote]

              Yorum


                #8
                Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                [quote author=selmancan link=topic=24485.msg165525#msg165525 date=1357504196]
                Ayrıca icazet ve isticazet şeyhlerinin senet silsilesi de Nehc'ul Belağa'da, Seyyid Razi'ye ulaşması hiç bir şek ve şüpheye izin vermeyen bir tevatür derecesine ulaşmıştır. Biz bu makamda Seyyid Razi'nin nüshasıyla mukabele edilen antik ve değerli nüsha ile yetiniyoruz. Bu bir çok faydalı bilgileri de barındıran nüsha inat ehli kimseler için kesin bir delildir.
                [/quote]

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                  NEHC-ÜL BELAĞA'NIN SENETLERİNEHC-ÜL BELAĞA'NIN SENETLERİEmir-ul Müminin Ali'nin (a.s) sözleri sadece fesahat ve belağat açısından Nehc-ül Belağa belağat yolu değil, insan hayatının bütün alanlarında dosdoğru ve sağlam bir yoldur. Diğer ilim dallarında olduğu gibi nazım ve nesirde güçlü kalemi ve üstün yeteneği olan seyyid Razi, kelamın emiri Hz. Ali'nin sözlerinin fasih uslubuna hayran kalmış ve ona gönül vermiştir; bu yüzden ona Nehc-ül Belağa (fesahat ve belağat yolu) adını vermiştir.[/size]Nehc-ül Belağa öyle bir kitaptır ki, alfabetik sırasına göre "a"dan "ze"ye kadar üzerinde ilahi öğretilerin her biri hakkında bu kitapta araştırma yapılsa, her biri her dala ait ana ilkelerin burada açıklanmış olduğu görülür. Öyle ilkeler ki, "Kökü sabit ve dalları ise göktedir, rabbinin izniyle her an yemişini verir."[/size]Nehc-ül Belağa’da hakkında açıklama bulunan mevzularÖrneğin: Evvel, âhîr, insan, iman, imamet, burhan, best, tövbe, sevap, cesed, cisim, cela, ceza, hak, hesap, hicap (perde), hareket, habt, hatm, halk (yaratılış), dua, dünya, rabb, resul, ruyet (görme), Rev'u (korku), rızık, rıza, züht, ziyğ, zeval, zikir, sermed, sebat, sem'ı, saadet, şekavet, şan, suret, sabır, sırat, zalalet (dalalet), taleb, tâat, tarık, tumanine, taharet, zıll (gölge), zuhur, zulüm, adalet, ilim, amel, irfan, a’mâ, gâyb, gaflet, gufran, gına, fikr, fiil, fuad, kaza, kader, kalp, kapz, kavl, kitap, kelam, leyl, lika, mevt, melek, nur, nübüvvet, nefs, vucud, vahdet, vech, vahy, velayet, vezn, takva, himmet, hidayet, hicret, yevm, yakza, yakin vb. Bu gibi konular ister Nehc-ül Belağa'da olsun ve ister Emir-ul Müminin Hz. Ali'nin diğer sözlerinde, her biri hakkında önemli kaynaklar bulunmaktadır. Nitekim, irfan ve felsefe üstadları bu konularla ilgili değerli kitaplarında İmam Ali'nin (a.s) sözlerine istinad etmektedirler.[/size][/color][/color]Hz. Alİ'nİn buyrukları hakkında molla sadra’nın sözüMesela; Molla Sadra, Esfar kitabının ilahıyat bölümünde vacib-ul vücudun sıfatlarının O’ndan ziyade oluşunu reddederken, başka bir deyişle kemaliyet sıfatlarının Allah Teala'nın zatıyla aynı olduğunu söylerken Nehc-ül Belağa'nın birinci hutbesine dayanarak şöyle diyor:[/size]"Mevlamız, imamımız, ariflerin mevlası ve muvahhidlerin imamının -Emir'ul Müminin Ali'nin- sözlerinde Allah Teala'nın sıfatlarının zatına ziyade oluşunu en açık bir şekilde reddetmiş ve meşhur hutbelerde şöyle buyurmuştur: "Dinin evveli O’nu tanımaktır ve O’nu tanımanın kemali ise O’nu tasdik etmektir, tasdik edişin kemalı onu bir bilmektir..."[1][/size]Yine, Ehl-i Sünnet ve Şia'dan diğer kişiler, asr-ı saadetten bugüne kadar teliflerinin çeşitli dallarında, edebiyat ilminden irfana kadar Allah'ın o büyük velisi ve varlıkların imamından bereketlerini alıyor ve onu kaynak gösteriyorlar ki, onlardan bir grubunu nakletmek için geniş bir müstakil kitaba gerek vardır.[/size]Hz. Ali'nin (a.s) ilahî ilimden kaynaklanan, risalet meşalesinin nurundan bir kıvılcım ve imamet bahçesinin kokusundan bir üfürülüş olan sözlerinin makam ve mevkisinin yüceliği sonucu kendi zamanından bugüne kadar büyük alimlerden bir çokları buyruklarını toplamak için büyük gayret sarfetmişlerdir. Biz bunlardan bir kısmının ismini nakledeceğız:[/size]Ubeydullah bin Ebi Rafi’Şeyh Tusi (r.a) ö. 460 h.k. “Fihrist” kitabında buna yer vermiş ve şöyle yazmıştır: “Emir-ul Müminin’in katibi olan Ubeydullah bin Ebi Rafi (r.a) Hz. Ali’nin (a.s) yargılarını toplamıştır. Bunu bize Ahmed bin Abdun kendi senediyle Muhammed bin Ubeydullah bin Ebi Kafi’den ya da babasından o da ceddinden (büyük babasından) o da Hz. Ali’den (a.s) geniş ve ayrıntılı bir şekilde naklederek bu kitapta kaydetmiştir.[/size]Zeyd bin Veheb-i Cuheni Muhadram[color=navy]Şeyh Tusi adı geçen kitabında konuyla ilgili olarak şöyle demektedir: Zeyd bin Vebeb, Hz. Emir-ul Mü’minin Ali’nin (a.s) Cuma ve bayram hutbeleri ile diğer toplantılarda yaptığı konuşmalarını bir kitapta toplamıştır. Bunu Ahmed bin Muhammed kendi senediyle Ebu Mihnef Lut bin Yahya’dan o da Ebu Mensur Cuhani’den o da Zeyd bin Veheb’den nakletmiştir.”[/size]Künyesi Ebu Süleyman Cuhanî Kufî Muhadram olan Zeyd bin Veheb, hem cahiliyet, hem de İslam’ın zuhurunu görmüş birisidir. Zeyd, Resulullah (s.a.a) hayattayken iman etti. Ancak Resulullah’ı (s.a.a) görmek istemesine rağmen Resulullah (s.a.a)’ın irtihali yüzünden bu arzusuna kavuşamadı. Bunun için Zeyd’i sahabe olarak kabul etmeyip tabiinden saymışlardır. Tabiinin büyüklerinden olan Zeyd, Hicri 96.da vefat etmiştir. Şeyh Tusi’nin senetleri kendi döneminde Ubeyd ve Zeyd’in kitaplarının mevcut olduğunu ve dolayısıyla bu ikisinin Hz. Ali’nin (a.s) hutbe ve hükümlerini toplayan ilk kişi olduğunu göstermektedir.[/size][/size]
                  http://www.al-shia.org/html/tur/page.php?id=652&page=1[size=medium]

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                    Muhammed bin Kays-ı BeceliHz. Ali’nin (a.s) verdiği hükümleri toplayıp rivayet edenlerden Ubeydullah bin Ebi Rafi’den sonra, Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s) ashabından olan Muhammed b. Kays-i Beceli’yi sayabiliriz.[/size]Şeyh Tusi, Muhammed bin Kays-ı Beceli hakkında şöyle demiştir: Muhammed bin Kays-ı Beceli’nin Hz. Ali’nin (a.s) yargılarını (verdiği hükümleri) içeren bir kitabı vardır. Bu konuyu bize aralarında Muhammed bin Muhammed bin Nu’mani’nin bulunduğu bir topluluk nakletmiştir.[/size]İbrahim bin Hakem-i FazariZeyd bin Veheb-i Cuhani’den sonra 180’li yıllarda yaşayan İbrahim bin Hakem bin Zahir-i Fezari’yi, Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini bir araya toplayanlar arasında sayabiliriz. Şeyh Tusi “Fihrist” adlı kitabında şöyle demiştir: Tefsir sahibi Ebu İshak İbrahim bin Hakem bin Zahir-il Fezari, Suddi’nin nakline göre Melahim ve Hz. Ali’nin (a.s) hutbeleri adlı kitapları tasnif etmiştir.[/size]Esbeğ bin NubateHz. Ali’nin (a.s) sırdaşlarından, Malik Eşder’in ahitnamesinin ve Muhammed bin Hanefiyye’ye olan vasiyetinin ravisidir.[/size]Şeyh Tusu’nin “Fihrist” kitabında konuyla ilgili olarak şöyle demiştir: “Esbeğ b. Nubate (r.a), Hz. Ali’nin (a.s) sırdaşlarındandı . Hz. Ali’den (a.s) sonra da bir müddet yaşadı ve Hz. Ali’nin (a.s) Malik’i Mısır’a vali tayin ettiğinde yazdığı ahitnameyi ve Muhammed bin Hanefiyye’ye vasiyetini nakletmiştir. Bu ahitnameyi Ebu Ceyyid oğlu Muhammed bin Hasan’dan kendi senediyle Sa’d bin Tarif’den, o da Esbeğ bin Nubatet-il Mecaşii’den şöyle rivayet etmiştir: “Emir-ul Mü’minin Hz. Ali (a.s), oğlu Muhammed bin Hanefiye’ye şöyle bir vasiyetname yazmıştır....”[/size]Malik Eşter’in Ahitnamesi’nin Hz. Ali’ye (a.s) Ait Oluşu Bir Gerçektir.[/size]Şeyh Tusi’nin sağlam beyanı ve kaydettiği senet ahitname hakkında söylenen diğer sözlerin delilsiz bir söylenti olduğunu gösteriyor. Eski İran’ın büyüklerinden olan Erdşir’in ahdinde şöyle demiş: Bozurgmihr’in, falan ahidnamesindeki bazı tabirlerinin Malik’in ahitnamesinin falan tabiriyle benzerliği var. Belki de bu ahitname Hz. Ali’nin adına vuruluyor. Amirlerin vali ve komutanlarına yazmış oldukları ahitnamelerde çok yakın benzerlikler olabilir. Ama bu benzerlik Malik’e yazılan mektubun Hz. Ali’nin (a.s) inşası olmamasına sebep teşkil etmez. Biz “Erdşir” ve Bozurgmihr” gibi düşünürlerin güzel sözlerinin olduğunu kabul ediyoruz. Ancak, Hz. Ali’nin (a.s) buyruklarıyla onların sözleri çok farklıdır.[/size]Güzellik satıcıları ortaya çıkmış olsalar da[/size]Kimse benim yarim gibi olamaz güzellik ve tatlılıkta.[/size]“Deaim-ul İslam”da bu ahitnameyi Resulullah’dan (s.a.a) rivayet etmiştir. Mezkur vasiyyetnameyi rahmetli Seyyit Râzi, Nehc-ul Belağa’nın ikinci kısmında: Bunu, İbn-i Şu’be de Tuhaf-ul Ukul’da nakletmiştir.[/size]
                    http://www.al-shia.org/html/tur/page.php?id=652&page=2[size=medium]

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                      Marhum Kuleyni, Kâfi kitabının “nikah” babînın 19. bölümünde bu vasiyyetin son kısmını iki rivayetle nakletmiş ve ikinci rivayette şöyle tasrih etmiştir: “Bu mektubu Hz. Ali (a.s), oğlu Muhammed’e yazmıştır.” Bunun senedi Şeyh Tusi’nin Fihrist adlı kitabında getirmiş olduğu senetle aynıdır. Zira her ikisinin de senedi şöyledir: “Cafer bin Muhammed el-Hüseyni, Ali bin Abduk es-Sufi’den, o da Hasan bin Tureyf’den, o da Hüseyin bin Elvan’dan, o ise Sa’d bin Tureyf’den, o da Esbeğ bin Nubate’den ve o da Hz. Emir-ul Müminin Ali (a.s)den nakletmiştir. Ayrıca bu konu hakkında Bihar-ul Envar, c.17, s.56’ya müracaat edilebilir.[/size]İsmail bin Mihranİsmail bin Mihran bin Muhammed bin Ebi Nasr Zeyd-is Sukunî. Şeyh Tusi (r.a) “Fihrist” kitabında bu konuda şöyle yazıyor: “O, İmam Rıza (a.s)yı görmüş ve ondan hadis rivayet etmiştir. Onun bir çok kitabı vardır, onlardan birisi de Hz. Ali’nin (a.s) hutbeleri adlı kitaptır.”[/size]Ebu İshak İbrahim KummiŞayh Tusi (r.a) onun hakkında “Fihrist” kitabında şöyle demiştir: “O, İmam Rıza’yı (a.s) mulakat etti, onun eserlerinden en meşhuru “Kitab-un Nevadir” ve “Hz. Ali’nin (a.s) yargıları” adlı iki kitaptır. Bunu bize kendi ashabımızdan bir gurp nakletmiştir.”[/size]Salih bin Ebi Hammad RazîDeğerli İslam alimi Necaşi (ö.405 h.k.) “Rical” kitabında onun hakkında şöyle yazmıştır: “O, Ebu Hasan Askeri’yi (a.s) -İmam Ali Naki- mulakat etmiştir. Onun bir çok eseri vardır. Bunlardan birisi de “Hz. Alin’nin hutbeleri” adlı kitabıdır.[/size]Hİşam-İ Kelbî (ö.206)Onun adı Hişam bin Muhammed bin Saib-i Kelbi’dir. İbn-i Nedim “Fihrist” adlı kitabında Muhammed bin Saib’in h. 146’da vefat ettiğini, imam Cafer-i Sadık’ın (a.s) zamanında yaşadığını ve büyük bir alim olduğunu yazmaktadır.[/size]Bu konuda Necaşi de şöyle yazmaktadır: “O bizimle aynı mezhebtendir. Onun hakkında meşhur bir hadiste şöyle nakledilmiştir: Ben çok kötü bir hastalığa tutulmuştum. Bu yüzden bildiğim her şeyi unutmuştum. Cafer bin Muhammed’in (a.s) yanına vardım ve bana bir bardakta su verdi, ve bildiklerime yeniden kavuştum. Onun bir çok eseri vardır. Onlardan birisi de “Hutbeler” adlı kitabıdır.[/size]İbn-i Nedim, Necaşi’nin “Hutbeler”den maksadının Hz. Ali’nin (a.s) hutbeleri olduğunu vurgulamıştır. Yine Hişam’ın hicri 206’da vefat ettiğini söylemiştir.[/size]İbrahim Nihmî ve MedainiEbu İshak İbrahim bin Süleyman Nihmi Kufe’lidir. Necaşi (r.a) “Rical” kitabında ve Şeyh Tusi (r.a) “Fihrist” adlı kitabında onun bir çok eseri olduğunu ve bu cümleden “Hitabeler” adlı kitabını zikretmişlerdir.[/size]Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini toplayanlardan biri de meşhur tarihçi Medaini’dir. İbn-i Nedim, Fihrist adlı kitabında şöyle diyor: “Ebul Hasan Ali bin Muhammed Medaini h.k. 225’de doksan üç yaşında vefat etmiştir”.[/size]Hansari de “Ravza” kitabında şöyle diyor: Ahbari olan Ebul Hasan el-Medaini’nin hadis ve tarih kitapları vardır. Kitaplarının sayısı 200’ün üzerindedir. Bunlardan birisi de “Hz. Ali’nin (a.s) Hutbeleri”dir. İbn-i Nedim’in Mısır baskılı “el-Fihrist” adlı kitabında, Medaini’nin kitaplarını sıralarken iki yerde Resulullah’ın (s.a.a) hutbeleri diye geçmiştir. İkincisi Hz. Ali’nin (a.s) hutbeleri olması gerekir.[/size]
                      http://www.al-shia.org/html/tur/page.php?id=652&page=3[size=medium]

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                        Abdulaziz CelvediAbdullaziz bin Yahya bin Ahmed bin İsa Celvedi Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini, vazlarını, mektuplarını, yargılarını, dualarını ve ona nisbet edilen şiirleri bir araya toplamıştır. Dedesi İsa Celvedi, Ebu Cafer İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s) ashabındandır. Necaşi (r.a) onun hakkında “Rical” kitabında şöyle diyor: “Onun bir çok kitabı vardır; çoğu kimseler bu kitapları zikretmiştir. Hz. Ali’nin Mesnedi, Hz. Ali’nin Hutbeleri, Vaazları, Yargıları, Mektupları, Duaları, ve Şiirleri adlı eserler onun kitaplarındandır”. Necaşi, onun Hz. Ali (a.s) hakkında yazdığı kitaplar arasında yukarıda zikrolunanlardan başkasını da nakletmiştir.[/size]Ben, Hz. Ali’ye (a.s) nisbet edilen şiirlerin hepsini kaynaklarıyla beraber “Minhac-ul Beraet” adlı Nehc-ul Belağa’nın şerh’inin tekmilesinde yazmışım, c.1, s.306-315.[/size]Buna göre bir çok divanlarda olan şiirler Hz. Ali ‘den (a.s) naklolan rivayetlerin metninden alınmadır. Şairler bunları şiir kafiyesine sokmuşlardır. Bundan dolayı da bu şiirleri o imam’a nisbet ediyorlar. Mesela, “Ey Hemdanlı Haris, kim ölürse görür beni” gibi Haris-i Hemdani’ye buyrukları Seyyit Himyeri tarafından şiire dökülmüştür. Bu konuyu Şeyh Mufid (r.a) (ö.413 h.k) Emali’sinin birinci oturumunda nakletmiş ve daha sonra şöyle demiştir: “Cemil bin Salih diyor ki: Bu şiiri Ebu Haşim Seyyit Himyeri bana okudu.”[/size]Yine oğlu imam Hasan ve İmam Hüseyin’e (a.s) nasihatlarını şairler dile getirmiş ve başlı başına divanlar yazmışlardır. Sözlerin kökü ve kaynağı Ali (a.s) olduğundan dolayı şiirlerini Hz. Ali’ye nisbet etmişlerdir. Ama bu şiirlerin metniyle İmam’ın hitabeleri, vaazları, hikmetli sözleri vb... fesahat, belağat ve bedî bakımından bu şiirlerle çok farklıdır; bu da sözkonusu şiilerin nazmının Ali aleyhisselama ait olmadığını gösterir. Evet Hz. Ali’ye insnad edilen şiirler arasında savaş meydanlarında okunan şiir ve recezlerin ona ait olduğu uzak bir ihtimal değildir. Zira araplarda pehlivanlar savaş meydanlarında böyle şiirler okurlardı.[/size]Bir de Ali bin Ebi Talib-i Kırvani’nin şiirleri Hz. Ali (a.s)’a nisbet edilmiştir. Bu da isim benzerliğinden kaynaklanmış olsa gerek.[/size]Abdulazim HasanîHz. Abdulazim bin Abdullah Hasani Alevi (a.s) “Rey” kentinde Şecere camisinde medfundur. Hz. Ali’nin (a.s) Hutbeleri adlı bir kitap te’lif etmiştir. İmam Rıza (a.s) onun ziyareti hakkında şöyle buyurmuştur: “Her kim onu (Hz. Abdulazimi) ziyaret ederse cennet ona farz olur.”[/size]Necaşi “Rical”inde ve Allame “Hulasa” kitabında onun böyle bir kitabı olduğuna tasrih etmişlerdir.[/size]İbrahim Sakafîİbrahim bin Muhammed bin Said-i Sakafi Kufi (ö.283) Muhtar bin Ebi Ubeyde Sakafi’nin amcası Sa’d bin Mesud Sakafi’nin soyundan gelmiştir. Necaşi Rical’de şöyle diyor: “Onun bir çok kitabı vardır; Hz. Ali’nin (a.s) mektupları ve hutbeleri adlı kitapı bu cümledendir.” Ayrıca, onun kitaplarından birinin adını Necaşi “El-Huteb-ül Mukriyat” Şeyh Tusi ise “El- Huteb-ül Müribat” olarak nakletmişlerdir. Galiba her ikisi de aynı kitaptır.[/size]Muhammed bin Halid-i Berkîİmam Musa Kazım, İmam Rıza ve İmam Cevad’ın (a.s) ashabından olan “Muhammed bin Halid-i Berki, Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini toplayıp rivayet edenlerden birisidir . Necaşi de bunu nakletmiştir.[/size]Muhammed bin Ahmed-i Kufi SabunîYine, Necaşi’nin naklettiğine göre Sabuni diye tanınan Muhammed bin Ahmed bin İbrahim-i Cufi el-Kufi de Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini nakletmiştir.[/size]
                        http://www.al-shia.org/html/tur/page.php?id=652&page=4[size=medium]

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                          Muhammed bin İsa Eş’ariHz. İmam Rıza’yı (a.s) mulakat edip ondan ve oğlu İmam Cevat’tan da hadis nakleden “Muhammed bin İsa bin Abdullah Eş’ari de Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini nakletmiştir.[/size]Cahiz[/size]
                          [/size]İlk kez Hz. Ali’nin (a.s) kısa ve hikmetli sözlerini toplayan kimsedir.[/size]Ebu Osman Amr bin Bahr Cahiz (ö. 255) “Beyan” ve “Tebyin” kitaplarının sahibidir. Hz. Ali’nin (a.s) kısa hikmetli sözlerinden yüz tanesini seçmiş ve onları “Ali’nin (a.s) Kelamından Her Talibin Matlubu” diye adlandırmıştır. Onun seçip topladığı bu hikmetli yüz söz hakkındaki görüşü şudur: “O sözlerden her biri, arabın en iyi bin kelimesinden daha üstündür.”[/size]“Beyan” ve Tebyin’in birinci cildinde şöyle diyor: Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her şahsın değeri, yaptığı güzel şeyle takdir edilir.” Kitabımda (Beyan ve Tebyin) Hz. Ali’nin (a.s) bu hadisinden başka bir şey olmasaydı, yine de kitabımın değeri için yeterli olurdu, hatta beklediğimden daha fazlasına sahip olmuş olurdu.[/size]Cahiz’in seçmiş olduğu bu yüz hikmetli sözü, Nehc-ül Belağa’yı şerhedenlerden biri olan Kemaluddin Meysem-i bin Ali bin Meysem Bahrani, Raşit Vatvat ve Abdulvehhab şerhetmişlerdir. Her üçünün şerhi merhum Muhaddis İrmevi’nin tashihiyle bir ciltde basılmıştır.[/size]“Nehc-ul Belağa Nedir?” Adlı RisaleÇok kısa ve faydalı “Nehc-ul Belağa Nedir?” adlı eserde de Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerini ilk kez toplayan Cahiz olduğu[/size]açıklanmıştır.Adı geçen risalede 66’dan fazla Nehc-ul Belağa şerhi ve Hz. Ali’nin bazı hutbe ve mektupları hakkında yazılan diğer şerhler tanıtılmıştır. Bu çok değerli risaleyi “Şehristani” te’lif etmiştir. Ve 1352 h.k. yılında Bağdat’ta basılmıştır.[/size]Merhum Eminî (r.a), çok değerli kitabı “el-Gadir”in 4. cildinde Nehc-ul Belağa’ya yazılan seksen bir tane şerh ve açıklama tanıtmıştır. Merhum Tahranî” “ez-Zeria” kitabının 14. cildinde bunun iki katını tanıtmıştır.[/size]İbn-i Ebi-l Hadid[/size]
                          http://www.al-shia.org/html/tur/page.php?id=652&page=5[size=medium]

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                            Nehc-ul Belağa’yı şerhetmiş ve Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerini toplamıştır.[/size]
                            İbn-i Ebi-l Hadid, Nehc-ul Belağa’nın şerhini bitirdikten sonra Nehc-ul Belağa’da geçmeyen Hz. Ali’ye (a.s) mensup bin tane hikmetli sözünü toplayıp nakletmiştir. Bu bin hikmetli söz “Hikemi Mansure” adı altında tek başına bir kitap olarak Beyrut’da basılmıştır, Hz. Ali’ye (a.s) ait hikmetli sözlerden diğer bir kısmı da eklenerek Necef’de tekrar basılmıştır.[/size]
                            İbn-i Ebil Hadid, şerhi’nin son bölümünde şöyle diyor: “Buraya kadar Allah’ın yardımıyla şerhettiğimiz kitap, Rahmetli Ebu-l Hasan Razi’nin (a.s) Hz. Ali’den (a.s) naklettiği, derlediği sözler idi . Şimdi de merhum Razi’nin (r.a) Nehc-ul Belağa’da nakletmediği, fakat o İmam’a nisbet edilen sözleri nakledelim; bunlardan bazıları meşhur, bazıları ise meşhur değildir. Ama, buna rağmen ondan nakledilmiş ve ona nisbet edilmiştir. Bazı sözler ise başka hakimlerin sözleridir ki, Hz. Ali’nin (a.s) sözlerine çok benzemektedir.”[/size]Amİdİ ve gurer ve durerRahmetli Şerif-i Razi’den bir asır sonra değerli alim “Abdulvahid bin Muhammed Temimi Amidi” (ö. 510) Hz. Ali’nin (a.s) onbir bin elli hikmetli sözünü “Gurer-ul Hikem ve Durer-ul Kelim” adında harf sıralamasına göre te’lif ve tasnif etmiştir. Aga Cemal Honsari (ö. 1125) yedi ciltte bu kitabı farsça şerhetmiştir. Aga Cemal’ın bu şerh-i Muhaddis “İrmevi” tarafından tashih edilerek baskıya verilmiştir.[/size]Gurer ve Durer’in metni ise bir kere Seyda’da, bir kere de Necef’de basılmıştır. Bu kitap, Hz. Ali’nin (a.s) marifet-i Nefs, (nefsi tanıma) hakkındaki hikmetli sözlerini içermektedir. Şunu da hatırlatalım ki, bidiğim kadarıyla Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerini bu kadar genişçe içeren başka bir kitap yoktur.[/size]Ebu abdullah kadâî ve mealİm-ul hİkem düsturü[/size]Seyyit Razi 359. h.k. yılında doğmuş ve 406 yılında da vefat etmiştir. Seyyit Razi’nin muasırı olan “Şahab-ul Ahbar” kitabının sahibi Ebu Abdullah Kadâî (ö. 454) (Ebu Abdullah Muhammed bin Selamet bin Cafer bin Ali bin Hekmun bin İbrahim bin Muhammed bin Müslim-i Kadâî-yi Şafii) Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerinden bir kısmını “Düstur-u Mealim-il Hikem ve Ma’suru Mekarim-iş Şiyem” adlı kitabında dokuz bölümde toplamış ve onların senedini de zikretmiştir. O kitabın önsüzünde Allah’a hamd ve sena, Resülüne salat ve selam yolladıktan sonra şöyle diyor:[/size]“Resulullah’ın (s.a.a) bin tane hikmetli sözünü ve çeşitli konularda yüz tane hadisini bir kitapta toplayıp adını “Şehap” koydum. Bazı kardeşlerim aynı uslupda Hz. Ali’den de (a.s) hadis ve hikmetli sözleri güvenilir kişilerden toplayıp nakletmemi istediler... Bu yüzden hadis ve sözleri naklederken onun ravisini gösteren bir işaret koymuşum ki, kitabın sonunda bu açıklanmıştır, uzun hadislerin ravi ve senetlerini zikrettim. Bulabildiğim kadar ravileri zikretmekten kaçınmadım.[/size]Hz. Ali’nin (a.s) Sözlerinin Ravisi Bir Yoldan Kumeyl’e Dayanmaktadır[/size]Mezkur kitabın dördüncü bölümünde Kumeyl’den şöyle rivayet olunmuştur: Muhammed bin Mansur bin Abdullah, Ebi Abdillah Tusteri’den icazet yoluyla naklediyorum o şöyle demiştir: Ebul Fazl Muhammed bin Ömer bin Muhammed Kevkebi el-Edib’den, o da Süleyman bin Ahmed bin Eyyub’dan, o da Muhammed bin Osman bin Ebi Şeybe’den, o da Zirar bin Sored’den, o da Asım bin Humeyd’den, o da Sabit bin Ebi Safiyye Ebu Hamza-i Sumali’den, o ise Abdurrahman bin Cundeb’den, o da Kumeyl bin Ziyad’dan şöyle rivayet etmiştir: Emir-ul Mu’minin Ali bin Ebi Talib (a.s) benim elimden tutup Cubban’a doğru şehirden çıkardı, sabah ışıldamaya başladığında derin bir nefes aldı ve şöyle buyurdu: “Ey Kumeyl gerçekten kalpler kabdır. Bu kabların en hayırlısı ilim için daha geniş olanıdır....”[/size]
                            http://www.al-shia.org/html/tur/page.php?id=652&page=6[size=medium]

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Ynt: imamlar a.s ve sultanlar

                              Kısaca bu kitap Emir-il Müminin Ali’nin (a.s) hadis ve sözlerinin Nehc-ul Belağa’daki en önemli kaynaklarından biri olup 1332 yılında Mısır’da basılmıştır.[/size]Hz. Ali’nin (a.s) Hutbeleri hakkında Mes’udî’nin sözü[/size]
                              Mes’udi (Ebul Hasan Ali bin Hüseyin bin Ali Mes’udi ö.346 Seyyit Razi (r.a) dünyaya gelmeden yaklaşık ondört sene önce vefat etmiştir.) “Muruc-uz Zeheb” kitabında şöyle diyor: “Halkın Hz. Ali’den ezberleyip hifzettikleri hutbelerin sayısı dörtyüzü aşkındır. Seksen tanesini halk canlı olarak bilirler.”[/size]
                              Teessuf edilecek nokta şu ki, Mes’udi’yle çok yakın zamanda yaşamasına rağmen, Mes’udi’nin demiş olduğu hutbelerin yarısını bile Seyyit Razi (r.a) Nehc-ul Belağa’da getirmemiştir.[/size]
                              İbn-i Hullekan, “Tarihi İbn-i Hullekan” diye tanınan “Vefiyyat-ul A’yan” kitabında şöyle diyor:[/size]
                              “Meşhur yazar, Hatip Ebu Galib Abdulhamid, Emevilerin son halifesi Mervan bin Hakem’in katibiydi. Belagatta o kadar tanınmıştı ki, herkes onu örnek gösteriyordu. Hatta deniliyordu ki: “yazışmalar Abdulhamid’le başladı, İbn-il Amid’le sona erdi.” Yazışma, edebiyat ve bütün ilimlerde önde geliyordu... O şöyle diyordu: Ali’nin (a.s) hutbelerinden yetmiş hutbe ezberledim ve bunlardan faydalandıkça faydalandım.[/size]
                              Yine İbn-i Hullekan şöyle diyor:[/size]
                              “Meşhur hatip ve edebiyatt öncülerinden olan Ebu Yahya Abdurrahim bin Nubateh, şöyle diyor: “Hitabelerden öyle defineleri ezberledim ki, genişlik ve çokluk bakımından ona bir şey artırılamaz. Hz. Ali’nin (a.s) vaazlarından yüzünü ezberledim.[/size]
                              “Nesr-ul Leali” kitabı, evliyaların efendisi Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli söz ve hadislerinden yirmidokuz bölümünü harf sıralamasına göre içermektedir. Bu kitap şimdiye kadar iki defa basılmıştır. Bir defasında bir kaç risale ile birlikte basılmıştır. Daha sonra Ebil Ca’d’ın ve Ebi Utab Abdullah bin Bastam ve kardeşi Hüseyin Bastam’ın tıp kitaplarıyla birlikte üç kitap bir arada Hz. Ayetullah el-Uzma Hacı Aga Hüseyin Burucerdi’nin (r.a) emriyle 1377’de benim tashihimle bir macmua’da basılmıştır.[/size]
                              Merhum Ustad, Allame Hacı Mirza Ebul Hasan Şa’rani (r.a) sahabenin büyüklerinden ve tabiinden Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini toplayıp rivayet edenlerin adını içeren çok değerli bir makale yazmışlardır. Bu makale bizim Nehc-ul Belağa’ya yazdığımız Şerh’in mukaddimesinde basılmıştır. Yine çok ilmî ve değerli başka bir makalesi de Mevla Salih Kazvini’nin şerhiyle bir arada basılmıştır.[/size][size=medium]
                              http://www.al-shia.org/html/tur/page...652&page=7




                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X