HAKKIN SAHİBİNİN
-ALEYHİSSELAM-
ZUHURUNDAN ÖNCE GERÇEKLEŞECEK OLAN ZOR DURUMLAR HAKKINDAKİ RİVAYETLER.
1- Beşir bin Ebu Erakei Nebbal şöyle der: Medine’ye gittiğimde İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a uğradım. Merkebinin evinin kapısında eyerli olarak hazır durduğunu gördüm. Ben onun evinin karşısında oturdum ve onu bekledim. O evinden dışarı çıkınca ona selam verdim. O merkebe binmekten vazgeçip bana doğru yöneldi ve şöyle buyurdu: Sen nereden geldin? Şöyle arzettim: Irak’tan. Buyurdu ki: Hangi şehirden? Küfe’den, dedim. Şöyle buyurdu: Yolda kimlerle birlikte geldin? Arzettim ki: Mühdise’lerle. Şöyle sordu: Mühdise kimlerdir? Dedim ki: Mürcie’ler.[1] Şöyle buyurdu: Yazıklar olsun ki Mürcie’lere. Yarın Kaim’imiz kıyam ettiğinde bunlar kime sığınacaklar? Şöyle arzettim: Onlar diyorlar ki: Eğer böyle olursa siz ve biz adalet divanında eşit olacağız. Buyurdu ki: Her kim tevbe ederse Allah O’nun tevbesini kabul eder ve her kim içinde nifak gizliyorsa, Allah ondan baskaşını rahmetinden uzaklaştırmaz ve her kim birşey izhar ederse Allah Onun kanını döker. Sonra şöyle buyurdu: -Canım elinde olana andolsun ki- Onları tıpkı kasap koyunu keser gibi kesecektir-ve eliyle boğazını gösterdi- Şöyle arzettim: Onlar diyorlar ki; Eğer öyle olursa işler düzelecek ve bir avuç kan dahi dökülmeyecek. Şöyle buyurdu: Asla! Canım elinde olana andolsun ki biz ve siz pıhtılaşmış kan ve ter sileceğiz.[2] Ve eliyle alnını gösterdi.
2- Beşir bin Nebbal şöyle der: Medine’ye gittiğimde…
Aynı olayı anlatır yalnız sonunda şöyle der:- Medine’ye gittiğimde İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a şöyle arzettim: Onlar şöyle diyorlar: Mehdi kıyam ettiğinde işler kendiliğinden düzelecek ve bir avuç dahi kan dökülmeyecek. Şöyle buyurdu: Asla! Canım elinde olana andolsun ki eğer işler kendiliğinden düzelseydi ön dışleri kırılan ve mübarek yüzü yaralanan Resulullah içinde kendiliğinden düzelirdi. Asla! Canım elinde olana andolsun ki biz ve siz ter ve pıhtılaşmış kan sileceğiz. Sonra da eliyle alnını sildi.”
3- Mufazzal bin Ömer şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın yanında Kaim aleyhisselam’ı anlatıklarında şöyle dedim: Onun işlerinin kolaylıkla gerçekleşeceğini ümid ederim. Ama o şöyle buyurdu: “Bu kıyam öyle zorluklarla gerçekleşecek ki ter ve pıhtılaşmış kan sileceksiniz.”
4- Yunus bin Kibat şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Doğrusu hakk ehli hep zorluklar ve sıkıntılarla yaşamıştır. Ama bu yakın bir zamana kadar sürecek ve uzun bir afiyet (ve rahatlık başlayacak.)”.
5- Muammer bin Hallad der ki: İmam Rıza aleyhisselam’ın yanında Kaim aleyhisselam’dan bahsettiklerinde şöyle buyurdu: “Siz bugün o günlerden daha rahatsınız!” Dediler ki: Nasıl? Şöyle buyurdu: “Kaim’imiz aleyhisselam zuhur ettiğinde sadece ter ve pıhtılaşmış kan ile atın üzerinde uyku olacak. Kaim’in elbisesi hep serttir ve yemeği hep lezzetsizdir.”
6- Ahmet bin Muhammed bin İsa’nın bazı ricalden naklettiğine göre İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Nuh aleyhisselam Rabb’inden kavmine azap göndermesini istediğinde Allah ona: Bir hurma çekirdeğini ekip de o çekirdek ağaç olduğunda ve meyve verdiğinde ve Nuh’da o meyveden yediğinde kavmine azap edeceğini buyurdu. Nuh da hurma çekirdeğini ekerek olayı ashabına bildirdi. Ağaç yetişip meyve verdikten sonra Nuh hurmaları topladı ve hurmadan yiyerek ashabına da verdi. Ashabı şöyle dediler. Ey Allah’ın peygamberi! Hani bize verdiğin söz? Nuh da Rabb’ine dua ederek kendisine verdiği vaadi istedi. Allah da ikinci kez hurma çekindeğini ekmesini ve onun ağaç olup yetiştiğinde kavime azap göndereceğini buyurdu.
Nuh aleyhisselam da bunu ashabına bildirdi. Bunu duyan ashap üç fırkaya ayrıldılar: Bir fırka mürted olup dinden çıktı. Bir grubu münafık oldular. Üçüncü grup ise Nuh aleyhisselam’a sadık kaldılar. Nuh da ikinci kez hurma çekirdeğini ekti. Ağaç büyüyüp meyve verince Nuh hurmadan yedi ve ashabına da verdi. Dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Hani bize verdiğin söz? Nuh da rabbine dua edince üçüncü kez hurma çekirdeğini ekmesini, onun yetişmesi ve meyve vermesi ile birlikte kavmini helak edeceğini bildirdi. Nuh durumu ashabına bildirdiğinde tekrar üç fırkaya ayrıldılar. Bir fırka mürted oldu, bir fırka münafık oldu, bir fırka ise ona sadık kaldılar. Öyle ki Nuh olayı on kez tekrarladı. Ve onunla birlikte kalan ashabına aynı olayı tekrarladığında onlar her defada üç fırkaya ayrıldılar. Onuncu defada onun özel mümin sahabileri gelerek şöyle dediler. “Ey Allah’ın peygamberi! Bize verdiğin sözü tutsanda tutmasan da sen doğru söylüyorsun ve sen mürsel bir peygambersin. Bize defalarca aynı şeyi tekrarlasan da senden şüphelenmeyiz” İmam şöyle buyurdu: İşte onların bu sözünden sonra Allah Nuh’un vaadinden dolayı kavime azap etti. Ve o mümin ashabını gemiye bindirdi. Allah Teala onları ve Nuh’u kurtardı. Bu, onların ayıklanıp temizlenmelerinden ve şüphelerinin gitmesinden sonra gerçekleşti.”
GAYBETİ NUMANİ
-ALEYHİSSELAM-
ZUHURUNDAN ÖNCE GERÇEKLEŞECEK OLAN ZOR DURUMLAR HAKKINDAKİ RİVAYETLER.
1- Beşir bin Ebu Erakei Nebbal şöyle der: Medine’ye gittiğimde İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a uğradım. Merkebinin evinin kapısında eyerli olarak hazır durduğunu gördüm. Ben onun evinin karşısında oturdum ve onu bekledim. O evinden dışarı çıkınca ona selam verdim. O merkebe binmekten vazgeçip bana doğru yöneldi ve şöyle buyurdu: Sen nereden geldin? Şöyle arzettim: Irak’tan. Buyurdu ki: Hangi şehirden? Küfe’den, dedim. Şöyle buyurdu: Yolda kimlerle birlikte geldin? Arzettim ki: Mühdise’lerle. Şöyle sordu: Mühdise kimlerdir? Dedim ki: Mürcie’ler.[1] Şöyle buyurdu: Yazıklar olsun ki Mürcie’lere. Yarın Kaim’imiz kıyam ettiğinde bunlar kime sığınacaklar? Şöyle arzettim: Onlar diyorlar ki: Eğer böyle olursa siz ve biz adalet divanında eşit olacağız. Buyurdu ki: Her kim tevbe ederse Allah O’nun tevbesini kabul eder ve her kim içinde nifak gizliyorsa, Allah ondan baskaşını rahmetinden uzaklaştırmaz ve her kim birşey izhar ederse Allah Onun kanını döker. Sonra şöyle buyurdu: -Canım elinde olana andolsun ki- Onları tıpkı kasap koyunu keser gibi kesecektir-ve eliyle boğazını gösterdi- Şöyle arzettim: Onlar diyorlar ki; Eğer öyle olursa işler düzelecek ve bir avuç kan dahi dökülmeyecek. Şöyle buyurdu: Asla! Canım elinde olana andolsun ki biz ve siz pıhtılaşmış kan ve ter sileceğiz.[2] Ve eliyle alnını gösterdi.
2- Beşir bin Nebbal şöyle der: Medine’ye gittiğimde…
Aynı olayı anlatır yalnız sonunda şöyle der:- Medine’ye gittiğimde İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a şöyle arzettim: Onlar şöyle diyorlar: Mehdi kıyam ettiğinde işler kendiliğinden düzelecek ve bir avuç dahi kan dökülmeyecek. Şöyle buyurdu: Asla! Canım elinde olana andolsun ki eğer işler kendiliğinden düzelseydi ön dışleri kırılan ve mübarek yüzü yaralanan Resulullah içinde kendiliğinden düzelirdi. Asla! Canım elinde olana andolsun ki biz ve siz ter ve pıhtılaşmış kan sileceğiz. Sonra da eliyle alnını sildi.”
3- Mufazzal bin Ömer şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın yanında Kaim aleyhisselam’ı anlatıklarında şöyle dedim: Onun işlerinin kolaylıkla gerçekleşeceğini ümid ederim. Ama o şöyle buyurdu: “Bu kıyam öyle zorluklarla gerçekleşecek ki ter ve pıhtılaşmış kan sileceksiniz.”
4- Yunus bin Kibat şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Doğrusu hakk ehli hep zorluklar ve sıkıntılarla yaşamıştır. Ama bu yakın bir zamana kadar sürecek ve uzun bir afiyet (ve rahatlık başlayacak.)”.
5- Muammer bin Hallad der ki: İmam Rıza aleyhisselam’ın yanında Kaim aleyhisselam’dan bahsettiklerinde şöyle buyurdu: “Siz bugün o günlerden daha rahatsınız!” Dediler ki: Nasıl? Şöyle buyurdu: “Kaim’imiz aleyhisselam zuhur ettiğinde sadece ter ve pıhtılaşmış kan ile atın üzerinde uyku olacak. Kaim’in elbisesi hep serttir ve yemeği hep lezzetsizdir.”
6- Ahmet bin Muhammed bin İsa’nın bazı ricalden naklettiğine göre İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Nuh aleyhisselam Rabb’inden kavmine azap göndermesini istediğinde Allah ona: Bir hurma çekirdeğini ekip de o çekirdek ağaç olduğunda ve meyve verdiğinde ve Nuh’da o meyveden yediğinde kavmine azap edeceğini buyurdu. Nuh da hurma çekirdeğini ekerek olayı ashabına bildirdi. Ağaç yetişip meyve verdikten sonra Nuh hurmaları topladı ve hurmadan yiyerek ashabına da verdi. Ashabı şöyle dediler. Ey Allah’ın peygamberi! Hani bize verdiğin söz? Nuh da Rabb’ine dua ederek kendisine verdiği vaadi istedi. Allah da ikinci kez hurma çekindeğini ekmesini ve onun ağaç olup yetiştiğinde kavime azap göndereceğini buyurdu.
Nuh aleyhisselam da bunu ashabına bildirdi. Bunu duyan ashap üç fırkaya ayrıldılar: Bir fırka mürted olup dinden çıktı. Bir grubu münafık oldular. Üçüncü grup ise Nuh aleyhisselam’a sadık kaldılar. Nuh da ikinci kez hurma çekirdeğini ekti. Ağaç büyüyüp meyve verince Nuh hurmadan yedi ve ashabına da verdi. Dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Hani bize verdiğin söz? Nuh da rabbine dua edince üçüncü kez hurma çekirdeğini ekmesini, onun yetişmesi ve meyve vermesi ile birlikte kavmini helak edeceğini bildirdi. Nuh durumu ashabına bildirdiğinde tekrar üç fırkaya ayrıldılar. Bir fırka mürted oldu, bir fırka münafık oldu, bir fırka ise ona sadık kaldılar. Öyle ki Nuh olayı on kez tekrarladı. Ve onunla birlikte kalan ashabına aynı olayı tekrarladığında onlar her defada üç fırkaya ayrıldılar. Onuncu defada onun özel mümin sahabileri gelerek şöyle dediler. “Ey Allah’ın peygamberi! Bize verdiğin sözü tutsanda tutmasan da sen doğru söylüyorsun ve sen mürsel bir peygambersin. Bize defalarca aynı şeyi tekrarlasan da senden şüphelenmeyiz” İmam şöyle buyurdu: İşte onların bu sözünden sonra Allah Nuh’un vaadinden dolayı kavime azap etti. Ve o mümin ashabını gemiye bindirdi. Allah Teala onları ve Nuh’u kurtardı. Bu, onların ayıklanıp temizlenmelerinden ve şüphelerinin gitmesinden sonra gerçekleşti.”
GAYBETİ NUMANİ