Emir'ül-Mü'minin (aleyhisselâm) şöyle derdi:
«Ben, Allah Azze ve Celle tarafından cennet ve cehennemin taksimcisiyim.
Ben Faruk-i Ekber'im. Ben asâ ve damga sahibiyim. Bütün melekler, Rûh-ul Kudüs ve Resuller, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin üstünlüğünü ve faziletini ikrar ettikleri gibi benim de üstünlük ve faziletimi ikrar etmişlerdir. Ben de onun konduğu mesnede benzer bir mesnede konulmuşum. Bu, Allah Azze ve Celle'nin belirlediği bir mesnettir. Resûlullah, kıyamet günü çağrılır ve giydirilir. Ben de çağırılır ve giydirilirim. Ona sorulur, konuşması istenir. Bana da sorulur, benim de konuşmam istenir. Ben de o'nun söylediği gibi söylerim. .
Bana öyle özellikler verilmiştir ki, benden önce hiç kimseye benzerleri verilmemiştir. Ben, ölümleri, musibetleri, soyları ve Kur'ân-ı bilirim. Benden önce olanlar gözümden kaçmadı ve benim yanımda olmayanlar da benim için gayb sayılmazlar. Allah'ın izniyle müjde veriyorum ve O'nun tayin etmesiyle görevimi yapıyorum. Bütün bunları Allah Azze ve Celle, izniyle benim için mümkün kıldı.»
Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) şöyle derdi: «Ben Allah tarafından belirlenmiş cennet ve cehennemin ayırt edicisiyim. Onlara girenler ancak benim taksimim esas alınarak girdirilirler. Ben, benden sonrakiler için imamım ve benden öncekilerin temsilcisiyim. Onların misyonlarının sürdürücüsüyüm. Ahmed (sallallahu aleyhi ve âlihi)'den başka hiç kimse benim önüme geçmez. Ben ve o, aynı yol üzerindeyiz. Ancak o, bizzat nübüvvetle görevlendirilmiştir, ismen tayin edilmiştir.
Bana altı ayrıcalık verilmiştir: Ölümleri, ecelleri bilmek. Musibetleri bilmek... Vasilere özgü bilgilere sahip olmak. Kur'ân-ı bilmek. Ben cenk meydanında döne döne vuruşanım. Bütün devletlere hakim devlet benim. Ben asabın, damganın sahibiyim ve insanlarla konuşan dabbeyim.[33] »
Usulu Kafi Hüccet kitabı
«Ben, Allah Azze ve Celle tarafından cennet ve cehennemin taksimcisiyim.
Ben Faruk-i Ekber'im. Ben asâ ve damga sahibiyim. Bütün melekler, Rûh-ul Kudüs ve Resuller, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin üstünlüğünü ve faziletini ikrar ettikleri gibi benim de üstünlük ve faziletimi ikrar etmişlerdir. Ben de onun konduğu mesnede benzer bir mesnede konulmuşum. Bu, Allah Azze ve Celle'nin belirlediği bir mesnettir. Resûlullah, kıyamet günü çağrılır ve giydirilir. Ben de çağırılır ve giydirilirim. Ona sorulur, konuşması istenir. Bana da sorulur, benim de konuşmam istenir. Ben de o'nun söylediği gibi söylerim. .
Bana öyle özellikler verilmiştir ki, benden önce hiç kimseye benzerleri verilmemiştir. Ben, ölümleri, musibetleri, soyları ve Kur'ân-ı bilirim. Benden önce olanlar gözümden kaçmadı ve benim yanımda olmayanlar da benim için gayb sayılmazlar. Allah'ın izniyle müjde veriyorum ve O'nun tayin etmesiyle görevimi yapıyorum. Bütün bunları Allah Azze ve Celle, izniyle benim için mümkün kıldı.»
Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) şöyle derdi: «Ben Allah tarafından belirlenmiş cennet ve cehennemin ayırt edicisiyim. Onlara girenler ancak benim taksimim esas alınarak girdirilirler. Ben, benden sonrakiler için imamım ve benden öncekilerin temsilcisiyim. Onların misyonlarının sürdürücüsüyüm. Ahmed (sallallahu aleyhi ve âlihi)'den başka hiç kimse benim önüme geçmez. Ben ve o, aynı yol üzerindeyiz. Ancak o, bizzat nübüvvetle görevlendirilmiştir, ismen tayin edilmiştir.
Bana altı ayrıcalık verilmiştir: Ölümleri, ecelleri bilmek. Musibetleri bilmek... Vasilere özgü bilgilere sahip olmak. Kur'ân-ı bilmek. Ben cenk meydanında döne döne vuruşanım. Bütün devletlere hakim devlet benim. Ben asabın, damganın sahibiyim ve insanlarla konuşan dabbeyim.[33] »
Usulu Kafi Hüccet kitabı
Yorum